Sabah erkenden uyandım, sessizce yataktan çıkıp kahvaltı hazırlamaya başladım. Bir yandan da, kısık seste müzik açmış, şarkıya eşlik ediyordum. Kıraç - Kan ve Gül.
...
– Çok güzel dans ediyordun sevgilim.
– Aşkım vallaha, ne kadar kötü dans edersen et, ben okeyim. (Kendine doğru çekip öptü.) Bayılıyorum şu enerjine. Ve sana.
Kahvaltıya oturduk nihayet. Mia da bizimle beraber oturdu, sabahtandır mama atıştıran o değilmiş gibi yiyordu. Cidden bu yeme şeklini gören, onu aç bırakıyoruz zanneder, hahaha.
– Yalnız bir şey eksik güzellik.
Bana getirdiği kasetlerden birini alıp taktı radyoya. Ferdi Özbeğen - Dert Bende.
...
Kahvaltıdan sonra film açıp izlemeyi planlamıştık, ama hava çok güzeldi. Mia'yı da alıp parka çıktık. Miraç mesaj attı. Elif Buse ile parktaymış. Toprak onayladıktan sonra onların olduğu parka doğru yola çıktık. Nihayet dörtlü date zamanıydı.
Miraç'la göz göze gelince kahkaha attım.
Sevgililerimiz ne olduğunu sorunca anlatmaya başladım.
– Ben kızlara söylememiştim eve gelecek olanın Toprak olduğunu. Onlar başkası sandı, sonra gördüler. Miraç'a, affedersiniz, bir eşek şakası yapayım dedim. Ona da birini davet ettiğimi söyledim. Bu arada Elif Buse'den yardım aldım, ne olduğunu demedim. Sadece bir şaka yapacağımı ve story'me bakmaması gerektiğini söyledim. Kabul etti. Kızlarla konuştuktan sonra Miraç'la konuştum. "Kanka, benim eve çağırdığım çocuk sapık gibi. Sürekli yakınlaşmak istiyor." Hemen, "Bekle, hemen geliyorum," dedi.
– (Miraç araya girerek) Bu ruh hastası ne dedi peki? "Hayır kanka. Çocuk çok yakışıklı." Zarar verebilir diyorum. "Bir şey olmaz, her şeye tamamım. Zorba olması iyi oldu. Sahip çıkar," diyor. (Kahkaha attık.) Hayır, devreleri yandı sandım. Olur mu olur.
– Hayır, ama devreleri yakabilirsin de.
Biz Elif Buse ile konuşurken Miraç ve Toprak ilerletmişti sohbeti. Anlaşmalarına sevinmiştim. En son Toprak sevmiyordu onu. Meğer kıskanıyormuş. Benim ona ilgim olduğunu bile düşünmüş. Manyak bu çocuk. Bayılıyorum ona. Bir ara kulağıma eğilip, "Sevdim enişteliği," dedi. Bu sözü gün boyu mutlu etmişti beni. Aşk böyle bir şey mi?
Gece hava çok güzeldi. Yağmur hafif çiselemişti, toprak kokusu yayılmıştı etrafa. Tam ayakkabıları giydik, dışarı çıkacaktık ki, yağmur başladı. Göz göze geldik, aynı anda: "Haydi, çıkalım." Yağmurun altında yürüdük o gece. Şehrin meydanında sokak çalgıcıları vardı. Toprak beni dansa kaldırdı. Millet ıslanmamaya çalışırken biz dans ediyorduk. Yağmur şiddetlenince hiçbirimiz kalmadık tabii.
– Yağmurda dans etmek. Daha mutlu olamazdım.
Şükürler olsun, benim gibi delisini bulmuştum.
Günler hızla geçiyordu. Yaz bitsin istememiştim çünkü hem okul derdi olmadan sürekli Toprak'ın yanındaydım, hem de mezun olmak istemiyordum. Okul hayatından, arkadaşlardan ayrılmaya hazır değildim. Toprak'ta ise rahatlık vardı.
– Sevgilim. Okul bitince kendi işimizin sahibi olacağız. Özgürüz. Evleneceğiz. Çocuklarımız olacak. Ne güzel.
– Oh, planlar yapılmış. İyi hoş da, bana soruldu mu? Belki evlenmiyorum.
– (Burnumdan makas alarak) Sen de seviyorsun.
– Asla. Herkes o isimleri kullanıyor. Türk ismi olsun, ama farklı olsun. Ayla mesela. Hem Türkçe hem eskimiyor. Farklı bir havası var. Veya Umay
– Aşkım. Sadece Akif iyi. İki isimden biri güme gidiyor. Ya da direk Alp. Hem sen onu boş ver de, daha teklif almadım. Evlilik teklifi yok, güvenilecek adam yok.
– Dün senin aldığın kitabı story attım. O kadar çevrimiçi olup story'ye bakmadın. Mesaj atınca da cevap vermedin.
– Ben anlamam. Orada bildirim sesi geliyordur. Bakacaksın.
– Story'ye beni niye etiketlemedin ki? Görürdüm.
– Çevrimiçi olunca bakarsın kesin dedim. Bilemedim ya. (Birazcık uzağa oturdum. Kendine çekti, tatlı tatlı konuşup aldı gönlümü. Zaten kıyamazdım da, yine de o story'ye bakması gerektiğini öğrendiği için içim rahattı. Çocuklarımızın adını düşünmüş o da. Bu aşk değil de, ne?)
Renklerini kaybetmiş bir gökkuşağıydım. Ruhun ruhuma hayat verdi.
Okul başlayalı olmuştu bayağı. Vize zamanıydı. Ah, ömrümün son vizeleri. Bir de böyle zor olmasalar. Kantinde otururken Toprak şarkı attı. "Dün çıkmış." Hayatımda duyduğum en güzel şarkıydı, şimdilik. Rafat Hasanlı - Kısa Mesafe. Şarkının sözlerini de ayrıca atmıştı. Çok güzeldi. Her bir kelime, çok güzeldi.
Gitme
Vizeler çok yormuştu. Neyse ki bitti. Sabah Toprak bize geldi. Kızlar dışarıda olacaktı gün boyu. Film izlemeye başladık. Noel Prensi. Noel temalı her şeyi seviyorum. Battaniyenin altında ona sarılmıştım iyice. Dışarısı buz gibiydi. Battaniyeden çok, o ısıtıyordu beni. Mia gelip üstümüzde gezinmeye başladı. Toprak kucağına aldı hemen. "Bebeğim, üşüdün mü sen? Gel bakalım kucağıma." Mia artık evladımızdı tabii.
Film bitince yatağa uzandı, bense göğsüne yatmıştım. Dışarı çıkamıyorduk. Hava ayaz resmen. Sen İzmir'sin, kendine gel.
– Hmm. Bilmem. Doğruluk mu cesaret mi?
– (Çenemden tutarak) Emin misin?
Sıra Toprak'taydı öncelikle. Cesareti seçmişti.
Artık yanımda beni benden çok seven
Dünyalar benim olsa da yine de istemem
Yalnız sensin benim yüzümü güldüren
...
– Nilüfer - Ta Uzak Yollardan. Sesin...
– Şey... Çok şey... Kötü. Hahahaha.
– Görürsün sen. (Sıra bendeydi.) Doğruluk mu cesaret mi?
– Asla. Bir dahaki sefere. (Evet, korktum.)
– Evet. Beste ile görünce. Yalancının teki olduğunu düşünmüştüm. Sıra bende. Doğruluk mu cesaret mi?
– Benden hiç bir şey sakladın mı? Büyük bir şey.
– Seninle küsken, Semih eve dansöz çağırdı. Sen Semih'ten uzaklaştırırsın diye demedim.
– Ayça'ya sövdün, benimle birini date'e çıkarmak istediği için. Dansöz mü çağırdı? Ben Ayça'dan uzak dururum zaten de, sen de dikkat et.
– Aynısını ben yapsaydım? Mesela görüşseydim biriyle? Can...
– Sakın! Devamını getirme. Sıra bende. Cesaret mi?
– Dans et. Yok öyle bilmiyorum. İçinden gelince eşlik ediyorsun. (Dans ettim. Türkçe pop ile.) Aşkım. Cidden bilmiyorsun. Gözüm kanadı.
– Bir daha bakmazsın dans ederken. Olmazsın yanımda.
– Dünyanın en iyi dansçısısın. (Kahkaha attım.)
– Hiç benim yerime başkasını koymaya çalıştın mı?
– (İç çekerek) Denedim. Hayatıma geçici ilişkilerle devam etmek istedim, ama yapamadım. Doğruluk mu cesaret mi?
– Çınar'ın neyine aşık oldun ve onu en son ne zaman stalkladın?
– Samimiyeti etkilemişti. Sıcakkanlı oluşu. Ve ilk bakışta tipi. Ama tek yetmez tip. En son, takipten çıkacağım zaman stalkladım. En azından engeller falan sandım. Son bir kez stalklarım ve geride bırakırım. Seni son kez stalklamadım hiç. Çünkü hiç vedalaşmadım gerçek anlamda. (İç çektim.) Doğruluk mu cesaret mi?
– Benim hakkımda ilk izlenimin. Ne düşündün ve benimle ilgili kafanda ne yapmak vardı? Arkadaşlık, flört...
– Kızmak yok. Çok iyi birisiydin, ama başka şeyler düşündüm. Sadece ilk tanışmada ama. Yani ilk takipleştiğim anda da. Sonrası yok. Yemin ederim. Seninle şey...
– Şerefsiz ya. Tek gecelik mi?
– Tek olmak zorunda değil. (Dövmeye başladım.) Aşkım vallaha en başta. Sonra attım bu düşünceyi. Ne yapayım Papatya? Çok tatlıydın, senin gibi yumuşak kalbi olan bir kadın... Çok tatlı geldin.
– Asıl o yüzden tek gecelik düşünmezsin ya. Pes!
– Doğru. Senin gibi biri ömür boyu gerekli. (Hâlâ kızgın şekilde bakıyordum. Oyuna devam etti, korkumdan.) Doğruluk mu cesaret mi?
– Senin de aşağı kalır yanın yok beyefendi.
– Benim hakkımda bildiğin, ama benim bildiğini bilmediğim 3 şey.
– Senin evini öğrendim. Sokağını galiba. 2. olarak eski sevgilinin hesabını buldum. Tüm tweetlerine baktım. 3. gelmedi aklıma. Niye şaşırmadın?
– İlkine şaşırdım. İkinciye gelirsek, Beste'yi araştırman normal, ben de yapardım. 3.?
– Ben uyurken beni izlediğini biliyorum.
– Ah, doğru ya. Sen uyanık mısın?
– Bazen. Bir de, insan zihni kendisine çok bakıldığını hissedince uyanıyorsun sen. Neyse. Gel, hava alalım. Kalın giyin. Evde bitti enerjimiz.
Dışarı çıktık. İki sokak ötedeki parka gittik. Şarkı açtı, dans etmek istedi. Onu kıramadım. Zaaf - Ömrümün En Güzel Yarısı. Bir anda diz çöktü. Yüzük mü o?
– Papatya Esen. Bir ömür boyu en yakın arkadaşım olup deli dolu bir ömür yaşamayı, hayatına Papatya Özalp olarak devam etmeyi kabul eder misin? Benimle evlenir misin?
– (Heyecandan başımı sallamıştım. Sesim çok kısık çıkmıştı.) Evet. (Gözlerim dolmuştu.)
Çok mutluydum. Gerçek dünyada bir masal diyarındaydım o onunlayken.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
307 Okunma |
36 Oy |
0 Takip |
22 Bölümlü Kitap |