16. Bölüm

Bölüm 16: Papatya

Sümeyra Akkılıç
belleofuranus

16. 05. 2020

 

Mahir birden el çırptı. Şoka uğramıştım.

 

– N'apıyorsun oğlum. Hasta mısın?

 

– Sabahtandır seni çağırıyorum, dalmışsın. Nereye gittin?

 

– Gezdim, tozdum. (Güldü.) Yok bir şey oğlum. Bugün kafeye bir kız geldi. Tuhaftı biraz.

 

– Nasıl tuhaf?

 

– Hafif gergin. Enerjisi bitik. Ama tatlı da kız. O enerjisizliğe, gerginliğe rağmen tatlı. İnsanın bir şeyler yaşayası geliyor.

 

– Gerginse sal. Hem, hani aşka karşıydın?

 

– Aşk yok. Gerginlik bugünkü sıradandı galiba. Ya da başka bir şeyi vardı. Ne bileyim, ama belli, yumuşak kalpli.

 

– Aşk yok diyorsun.

 

– Aşk mı illa? Takılmalık

 

– Toprak oha. Kardeşim, bu sen değilsin. Sen böyle biri değildin.

 

– Değilim de, kalbimde biri yok sonuçta. Neyse, boş ver.

 

Mahir'e takılmalık desem de, asla öyle değildi. Tek gecelik düşünmüştüm. Belki birkaç gece. Farklı gibiydi diğer kadınlardan. Bunu sadece ilk görüşte fark ettim. Ve ben onu yatağa atmayı düşünmüştüm. Aman, aşık olacak değilim ya artık birine. Ne aşkı? Artık önüme birisi çıkarsa takılırım. Tek gecelik olsun, umrumda değil. Sevince ne olacaktı ki?

 

Gece 03.00. Instagram'da dolaşıyordum. Papatya story atmıştı. Kafedeki kız. Derdi vardı belli ki. Aşk acısı çekiyor gibiydi. Üzüldüm, yapacak bir şey yok. Seversen üzerler. Sohbet ettik biraz. Burcumu sordu. FBI mısın be kızım?

 

Onunla yazışırken şunu fark ettim: Asla diğer kadınlar gibi değildi. Bazen istemese de, belli ediyordu. Kalbinde olan yansıyordu. O masumiyet. Kız iyi birisiydi. Hayata bakış açısı da farklıydı. Kitap karakteri gibi. Yazık, bu devirde çok üzülür.

 

15. 09. 2020

 

Papatya ile konuşmaya devam ediyorduk. Birden girmişti hayatıma ve ben bundan memnundum. Güvenebileceğim bir insandı çünkü. Ona kitap önermiştim. Erika Ewald'ın aşkını önerdim. Mahir geldi yanıma.

 

– Kiminle yazışıyoruz? (Birbirimizin her şeyini biliriz.)

 

– Papatya.

 

– Kafedeki kız.

 

– Ta kendisi. Kanka. Biri niye yaralarının üstüne gider kapatmak yerine?

 

– Belki de öyle kapatıyordur. Veya kıyamıyordur o yaraya. Mesela aşk acısıysa, acısına sığınmıştır sevgisi. (Uzağa daldım bir an. Fark etti.) Beste mi?

 

– Özledim. Yani yaşanılanlar...

 

– Onu değil, anıları özledin. Onun için yaptıklarını özledin.

 

Doğruydu. Anılar çoktu. Ayrıca çok çabalamıştım onun için. Bir gece kapısında sabahladım resmen. Ayrılmıştık bir kere. Dönmezdi daha. Onun için sözler paylaştım. Umrunda olmadı. Bir kere şarkı paylaştım. Sezen Aksu - Geri Dön. Meğer engellemiş beni. Boşunaymış. Hak etmedi beni.

 

– Ne bileyim oğlum ya, kapatalım defteri.

 

– Olur kardeşim de, sen şunu söyle: Neden sabah link attığımda bakmadın? Oyun oynuyorduk.

 

– O sırada tek ayak üstündeydim. Sen dersi ektin, düşünmedin bizi. (Kahkaha attık. Necmi Hoca ile Azap Çekmeye Hoş Geldiniz.) Kazık kadar herifiz, tek ayak üstünde durduruyor. Sen de dersi ek.

 

– İyi ki ektim.

 

– O zaman bulaşıkları da yıka. Ben yorgunum. Tek ayaktaydım.

 

– Ayıp be. Ne var sen yapsan? Ancak kızlara kitap öner.

 

28. 11. 2020

 

Gün geçtikçe daha da yakınlaştım Papatya ile. Onunla duygusal bağ kurmuştum. İlk baştaki gibi yatağa atma planım yoktu. Ben de az eşek değilim. Kız yumuşak kalpli, samimi ve benim yatasım geliyor. Başka türlü etkilenme bilmezdim ben. O başka türlü etkilenmeler yoktu artık. (1 new message - from Papatya) Mesaj attı. O mesaj attı da, ben niye tuhaf oldum. Şarkı atmıştı. Sezen Aksu - Hata. Şunu yazmıştı: "Hep sen mi atacaksın şarkı?" Müzik zevki harikaydı. Gerçi aşure gibiydi. Geçen gün de Ceza atmıştı. Suspus. "Sever misin rap?" "Hayır, ama hoşuma giden şarkılar var." Hemen attım listemin favorisini. Sagopa Kajmer - Kötü İnsanları Tanıma Senesi. Acaba hakkımda kötü düşünür mü? Yok ya, sonuçta o da acıklı, hüzünlü müzikler seviyor. Hem beni ilgilendirmez ki düşünceleri. Aşık mıyım da sanki? Hiç. (Aşık oluyordum, farkında değildim.)

 

Ertesi gün kafeye geldi ve kollarıma bıraktı kendini. Ayağında topuklular, üstündeyse beyaz gömleği ve siyah salopeti ile çok güzel duruyordu.

 

– Papatya. İyi misin?

 

– Ayaklarım...

 

– Keşke düz taban giyseydin.

 

– Kombinim nasıl? Onun içindi.

 

– Çok güzel olmuşsun, ama kombin için topuklu mu giyilir?

 

– Daha güzel duruyordu. O yüzden.

 

– Ah, siz kadınlar... (Gülümseyip omuz silkti, 'ne yapayım, tabiatım böyle' der gibi.) Oturup muhabbet ettik. Varlığı bana iyi geliyordu. Yılbaşından konuşurken bir anda yaz tatilinden bahsetmeye başladı.

 

– Dur dur. Ne ara gelecek yazı planladın?

 

– Anlatıyorum işte.

 

– Çok hıızlı konu değişiyorsun. Yetişemiyorum ki sana.

 

– Hahaha, öyle bir huyum var. (Bir anda evrenden bahsetmeye başladı. Sıcaklardan yakınırken farklı bir gezegene taşınmak istediğini söyledi.

 

– Uranüs iyi olurdu. Güzel gezegen. Senin yönetici gezegen de uranüs bu arada. Kovasın ya.

 

– Papatya. Allah için, peygamber için, vatan millet için tek konuda kal. Beynim yandı. (Kahkaha attı.) Ciddiyim.

 

– Ama senin suçun. Aslında hepsi bağlantılı.

 

– Ben mi suçluyum anlamadım diye.

 

– Tabii ki de.

 

Yaz tatili planı ilgimi çekmişti. Gitmesini istemiyordum. Neden bilmiyorum, ama belki yazı beraber geçirirdik. Farklı olurdu diye.

 

25. 04. 2021

 

Günler, haftalar hızla geçiyordu. Ne ara ikinci dönem oldu, anlamadım bile. Kalbimde değişik bir şeyler vardı. Bazen içim içime sığmıyordu. Nedenini bulamıyordum. Bizimkilere de demedim. Şimdi desem, 'aşıksın' diyecekler. Öyle biri de yok.

 

Bizimkilerle piknik yapmaya karar verdik. Semih, Veysel, ben, Mahir. Mahir ve Veysel mangalla uğraşıyordu, biz de masa kuruyorduk. Semih fotoğraf çekti.

 

– Şimdi salıyorum hesaba fotoyu. Altına da şey, 'Erkek neşesi'.

 

– Oğlum, cıvık cıvık yazma şu yazıları.

 

– Ne yazayım Veysel? Kamyon arkası yazı mı? "Kader satılmıyor ki, iyisini alalım."

 

– Boş yapma. Gel, azıcık da sen yardım et.

 

– Toprak baksın. Gerçi o şu an kendi alemine bakıyor.

 

Telefona bakıp gülüyordum. Bir anda tüm gözler üstüme çevrildi.

 

– Arkadaşım. Komik video atmış da. (Yalancı.)

 

– İyi, iyi. Bir an aşık oldun sandık. Aman, en son baktığında...

16. 05. 2020

Mahir birden el çırptı. Şoka uğramıştım.

– N'apıyorsun oğlum. Hasta mısın?

– Sabahtandır seni çağırıyorum, dalmışsın. Nereye gittin?

– Gezdim, tozdum. (Güldü.) Yok bir şey oğlum. Bugün kafeye bir kız geldi. Tuhaftı biraz.

– Nasıl tuhaf?

– Hafif gergin. Enerjisi bitik. Ama tatlı da kız. O enerjisizliğe, gerginliğe rağmen tatlı. İnsanın bir şeyler yaşayası geliyor.

– Gerginse sal. Hem, hani aşka karşıydın?

– Aşk yok. Gerginlik bugünkü kasa sırasındandı galiba. Ya da başka bir şeyi vardı. Ne bileyim, ama belli, yumuşak kalpli.

– Aşk yok diyorsun.

– Aşk mı illa? Takılmalık.

– Toprak, oha! Kardeşim, bu sen değilsin. Sen böyle biri değildin.

– Değilim de, kalbimde biri yok sonuçta. Neyse, boş ver.

Mahir'e takılmalık desem de, asla öyle değildi. Tek gecelik düşünmüştüm. Belki birkaç gece. Farklı gibiydi diğer kadınlardan. Bunu sadece ilk görüşte fark ettim. Ve ben onu yatağa atmayı düşünmüştüm. Aman, aşık olacak değilim ya artık birine. Ne aşkı? Artık önüme birisi çıkarsa takılırım. Tek gecelik olsun, umurumda değil. Sevince ne olacaktı ki?

Gece 03.00. Instagram'da dolaşıyordum. Papatya story atmıştı. Kafedeki kız. Derdi vardı belli ki. Aşk acısı çekiyor gibiydi. Üzüldüm, yapacak bir şey yok. Seversen üzerler. Sohbet ettik biraz. Burcumu sordu. FBI mısın be kızım?

Onunla yazışırken şunu fark ettim: Asla diğer kadınlar gibi değildi. Bazen istemese de, belli ediyordu. Kalbinde olan yansıyordu. O masumiyet. Kız iyi birisiydi. Hayata bakış açısı da farklıydı. Kitap karakteri gibi. Yazık, bu devirde çok üzülür.

15. 09. 2020

Papatya ile konuşmaya devam ediyorduk. Birden girmişti hayatıma ve ben bundan memnundum. Güvenebileceğim bir insandı çünkü. Ona kitap önermiştim. Erika Ewald'ın aşkını önerdim. Mahir geldi yanıma.

– Kiminle yazışıyoruz? (Birbirimizin her şeyini biliriz.)

– Papatya.

– Kafedeki kız.

– Ta kendisi. Kanka. Biri niye yaralarının üstüne gider kapatmak yerine?

– Belki de öyle kapatıyordur. Veya kıyamıyordur o yaraya. Mesela aşk acısıysa, acısına sığınmıştır sevgisi. (Uzağa daldım bir an. Fark etti.) Beste mi?

– Özledim. Yani yaşanılanlar...

– Onu değil, anıları özledin. Onun için yaptıklarını özledin.

Doğruydu. Anılar çoktu. Ayrıca çok çabalamıştım onun için. Bir gece kapısında sabahladım resmen. Ayrılmıştık bir kere. Dönmezdi daha. Onun için sözler paylaştım. Umurunda olmadı. Bir kere şarkı paylaştım. Sezen Aksu - Geri Dön. Meğer engellemiş beni. Boşunaymış. Hak etmedi beni.

– Ne bileyim oğlum ya, kapatalım defteri.

– Olur kardeşim de, sen şunu söyle: Neden sabah link attığımda bakmadın? Oyun oynuyorduk.

– O sırada tek ayak üstündeydim. Sen dersi ektin, düşünmedin bizi. (Kahkaha attık. Necmi Hoca ile Azap Çekmeye Hoş Geldiniz.) Kazık kadar herifiz, tek ayak üstünde durduruyor. Sen de dersi ek.

– İyi ki ektim.

– O zaman bulaşıkları da yıka. Ben yorgunum. Tek ayaktaydım.

– Ayıp be. Ne var sen yapsan? Ancak kızlara kitap öner.

28. 11. 2020

Gün geçtikçe daha da yakınlaştım Papatya ile. Onunla duygusal bağ kurmuştum. İlk baştaki gibi yatağa atma planım yoktu. Ben de az eşek değilim. Kız yumuşak kalpli, samimi ve benim yatasım geliyor. Başka türlü etkilenme bilmezdim ben. O başka türlü etkilenmeler yoktu artık. (1 new message - from Papatya) Mesaj attı. O mesaj attı da, ben niye tuhaf oldum. Şarkı atmıştı. Sezen Aksu - Hata. Şunu yazmıştı: "Hep sen mi atacaksın şarkı?" Müzik zevki harikaydı. Gerçi aşure gibiydi. Geçen gün de Ceza atmıştı. Suspus. "Sever misin rap?" "Hayır, ama hoşuma giden şarkılar var." Hemen attım listemin favorisini. Sagopa Kajmer - Kötü İnsanları Tanıma Senesi. Acaba hakkımda kötü düşünür mü? Yok ya, sonuçta o da acıklı, hüzünlü müzikler seviyor. Hem beni ilgilendirmez ki düşünceleri. Aşık mıyım da sanki? Hiç. (Aşık oluyordum, farkında değildim.)

Ertesi gün kafeye geldi ve kollarıma bıraktı kendini. Ayağında topuklular, üstündeyse beyaz gömleği ve siyah salopeti ile çok güzel duruyordu.

– Papatya. İyi misin?

– Ayaklarım...

– Keşke düz taban giyseydin.

– Kombinim nasıl? Onun içindi.

– Çok güzel olmuşsun, ama kombin için topuklu mu giyilir?

– Daha güzel duruyordu. O yüzden.

– Ah, siz kadınlar... (Gülümseyip omuz silkti, 'ne yapayım, tabiatım böyle' der gibi.) Oturup muhabbet ettik. Varlığı bana iyi geliyordu. Yılbaşından konuşurken bir anda yaz tatilinden bahsetmeye başladı.

– Dur dur. Ne ara gelecek yazı planladın?

– Anlatıyorum işte.

– Çok hızlı konu değişiyorsun. Yetişemiyorum ki sana.

– Hahaha, öyle bir huyum var. (Bir anda evrenden bahsetmeye başladı. Sıcaklardan yakınırken farklı bir gezegene taşınmak istediğini söyledi.

– Uranüs iyi olurdu. Güzel gezegen. Senin yönetici gezegen de Uranüs bu arada. Kovasın ya.

– Papatya. Allah için, peygamber için, vatan millet için tek konuda kal. Beynim yandı. (Kahkaha attı.) Ciddiyim.

– Ama senin suçun. Aslında hepsi bağlantılı.

– Ben mi suçluyum anlamadım diye.

– Tabii ki de.

Yaz tatili planı ilgimi çekmişti. Gitmesini istemiyordum. Neden bilmiyorum, ama belki yazı beraber geçirirdik. Farklı olurdu diye.

25. 04. 2021

Günler, haftalar hızla geçiyordu. Ne ara ikinci dönem oldu, anlamadım bile. Kalbimde değişik bir şeyler vardı. Bazen içim içime sığmıyordu. Nedenini bulamıyordum. Bizimkilere de demedim. Şimdi desem, 'aşıksın' diyecekler. Öyle biri de yok.

Bizimkilerle piknik yapmaya karar verdik. Semih, Veysel, ben, Mahir. Mahir ve Veysel mangalla uğraşıyordu, biz de masa kuruyorduk. Semih fotoğraf çekti.

– Şimdi salıyorum hesaba fotoyu. Altına da şey, 'Erkek neşesi'.

– Oğlum, cıvık cıvık yazma şu yazıları.

– Ne yazayım Veysel? Kamyon arkası yazı mı? "Kader satılmıyor ki, iyisini alalım."

– Boş yapma. Gel, azıcık da sen yardım et.

– Toprak baksın. Gerçi o şu an kendi alemine bakıyor.

Telefona bakıp gülüyordum. Bir anda tüm gözler üstüme çevrildi.

– Arkadaşım. Komik video atmış da. (Yalancı.)

– İyi, iyi. Bir an aşık oldun sandık. Aman, en son baktığında...

– (Mahir araya girerek) Semih. Gel, ilgilen etlerle.

En son güldüğümde... Sonuç belli. Papatya öyle mi? Asla! Asla öyle biri değil. Zaten aramızda ne olabilir ki? Hiç. Aşk imkânsız. Yalnız, niye onu düşünüyorum ben? Defterimde niye onu resmi var mesela? Olabilir. Arkadaşım yani. Tabii çizebilirim.

Benim için hayaller yok. Gerçeğin ta kendisi var. O da zifiri karanlık. Her yanı yangın bir cehennem.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 06.04.2025 09:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...