
Kapıyı kapatıp üst kata yöneldim katili bulmak için onun yardımına ihtiyacım olmadığını bir kere daha anladım. Bana gereken tek şey o yeloz. Kapıları açabilen tek kişi o sonuç olarak. Üs kata gittiğimde kapı tekrar açıktı. Bu kapı açık ama kimse fark etmiyor mu?
Yavaş bir şekilde içeri girdim. Kimse yok gibiydi. En son bu eve geldiğimde bakmadığım bir oda vardı. O odada ne var acaba? Merakla oda kapısına doğru ilerledim.
“Bir adım daha atmaya kalkışırsan seni öldürürüm gazeteci.” Gelen ses Berat’ın sesi mi? Arkamı döndüğümde karşımda elinde ki silahı bana doğrultmuş Berat’ı gördüm.
“Berat?” Burada neler oluyordu.
“Uzaklaş buradan.”
“Bana ne olduğunu açıklamadan buradan çıkmayacağım.”
“Sana açıklayacak bir şeyim yok çık.”
“Ne o silah? Beni mi vuracaksın?”
“Gerekirse evet.” Böyle davranması ağır geliyordu.
“Ne bu tavırlar?”
“Sandığımdan daha safmışsın.”
“Ne?”
“Sence bu zamana kadar sana olan yakınlığım ne içindi ha? Katili aramaktan vazgeç katilin kendisi sensin.”
“Ne demek istiyorsun?” Gözlerimin dolmaya başladı. Bunca zamandır bana ihanet mi ediyordu yani? Benimle oynuyor muydu? Aklımdan geçenleri anlamış gibi konuştu.
“Evet kandırdım seni evet yaptığın her şeyi katil diye aradığın kişiye anlatım. Sen bunları hak etin Berfin Yıldırım. Ya şimdi çek git buradan ya da seni kendim öldüreceğim.”
Hak ettiğim nokta neydi? Ne yapmıştım bilmiyorum. Onun önünde ağlamak istemedim. Koluna çarparak apartmandan çıktım.
Kapı önünde arabada beni bekleyen Hazal’ı gördüm. Araba kapısını açıp bindim.
“Ne erken döndün.”
“Hazal ben ne yaptım?”
“Ne?”
“Berat muhabirmiş” Hazal şok olmuş bir şekilde bana döndü.
“Muhabir derken?”
“Katile iş birliği içindeydi. Kandırmış beni.” Hazal bir şey demeden önüne döndü. Olay ne bilmiyorum ama madem ki muhabir ve bana ihanet etti onun da yakasını bırakmayacağım. Birden aklıma sedef denen o kız geldi. Onun amacı da muhabirlik miydi? Sanmam.
“Hazal şurada ki ara sokağa girer misin?”
“Neden?”
“Hiç.”
“Söyle Berfin.” Derin bir nefes aldım. Umarım benimle gelmek gibi bir hata yapmaz.
“Telefona bir mesaj geldi. Mesajda gösterilen konuma gitmezsem öldürüleceğin yazıyordu.”
“Ne güzel beraber gidelim o halde.” Diyerek arabayı çalıştırdı.
“Olmaz.”
“Neden olmasın?”
“Ya tehlikeliyse olmaz Hazal.”
“Tehlikeyse seni tek yollayamam.”
“Hazal bak.”
“Sus. Eğer tehlikeyse o Berat’ın orada olmayacağı ne malum. Diyeceği tek bir şeye bakar dikkatinin dağılması.” Haklıydı.
****
Yaklaşık iki dakika sonra garaj gibi bir yerde durdu araba
“Konuştuğumuz gibi sakın içeri girmek gibi bir hata yapma.”
“Tamam dedim ya.” Araba kapısını açtım. “Dikkatli ol.” Diyen Hazal’a gülümsedim ve depoya girdiğimde gördüğüm görüntü beni şoka uğrattı. Berat da buradaydı ve o kız sedef oda buradaydı. Gülümseyerek bana baktığını gördüm.
“Selam canım neydi adın Berfin mi?”
“Sizin burada ne işiniz var?”
“Hava alalım dedik tatlım sen?” İkisi de muhabir mi yani? Ama bu kız annesi için ağlıyordu.
“Demek geldin.” Arkamdan gelen ses dönünce bu kişinin tam da yelozun anlattığı kişi olduğunu gördüm.
“Ne istiyorsunuz?”
“Babanın bizden aldığı canların acısını senden almak istiyoruz pek bir şey değil.”
“Babam ne alaka?” Sedef denen kızın güldüğünü duydum. Gerçi gerçek adı sedef mi emin bile değilim.
“Baban ne alaka mı?” Yanıma gelip var gücüyle bana bir tokat attı. Yüksek sesle “Senin o baban benim annemi öldürdü.” Dedi. Canlandırdığı sahneydi bu.
“Benim babam bunu yapmaz.”
“Yapmaz mı? Emin misin? Senin baban yaptı bunu hem de ben daha küçükken annemi gözümün önün de öldürdü. Sen hala babanı masum san.” Bakışlarım Berat’ı buldu onun ailesine mi zarar verdi babam?
“Peki sen?” Dedim Berat’a dönerek.
“Senin baban iğrenç bir tacizciydi. Annem ve ablam senin baban yüzünden rahat ettiler mi sanıyorsun? Ablam intihar etti. Babam ise önce annemi sonra da kendini öldürdü. Bunu sorumlusu senin baban.”
Arkama döndüm. Daha önceden ailemin katili diye aradığım adam anlatmıştı.
"Zavallı küçük kız o zaman beş yaşındaydın. o zamanlar bende on yaşında bir çocuktum. Babam uyuşturucu işerinde çalışıyordu. Bu yüzden bizi bırakıp kaçtı. Ben ise hep merak ettim. Babam neden bizi terk etti diye. Hepsi baban yüzünden oldu annem benim babamın pisliğini saklarken baban annemi oracıkta konuşmadığı için vurdu. Fakat polisti ve güçlü bağlantıları vardı. Bu yüzden hapse girmedi. Ben ve ağabeyim orada öksüz kaldık. Hepsi baban yüzünden oldu.”
“Size inanmıyorum. Benim babam bunları yapmış olamaz.” Berat elindeki dosyayı bana fırlattı.
“Aç gözünü gazeteci.” Yere düşen dosyayı aldım. İçinde babamın sabıka kaydı vardı. Dedikleri her şey bu dosya da yazılıydı.
“Sahte bu gerçek değil.”
“Dosyayı yanında getirdiğin arkadaşına göstermeye ne dersin?” Hazal’ın burada olduğunu biliyorlar mı?
“Neden sahtecilik yapalım? Bizim gibi bir çok kişi var.” Dedi Berat. Doğru mu söylüyorlar? Babam gerçekten bunları yapmış olabilir miydi? Her birinin bana doğrulttuğu silahı gördüm. Canımı hiç biri yakmadı Berat hariç. Bana olan soğuk bakışları sanki ona ait değildi.
“Son duanı et tatlım.” İntikam dedikleri beni öldürmek miydi? Saçma değil miydi? O kişi zaten ölmüştü. Ama onların için de bir acı vardı. Belki haklıydılar ama ya benim içimde ki acı? Katil olan adama döndüm.
“Siz üzgünsünüz de ben değil miyim? Benim ailemi de sen öldürmedin mi?”
“Bunu zevkle yaptım.”
“Bunu zevkle yaptım mı? Bu nokta da benim de seni öldürmem gerekmez mi?”
“Öldürebilirdin.” Doğru söylüyor öldürebilirdim. Önce canımı yaktı benden can aldı. Ailem,babaannem ve Efe şimdi de beni öldürüp içindeki acıyı dindireceğini sanıyordu. O acı hiçbir zaman dinmeyecekti oysaki. Sona gelmiştim sanırım. Dolu gözlerle Berat’a baktım.
“Beni hiç sevmeyi denedin mi?”
“Denedim ama olmadı. Seni asla sevemedim. Belki sen farklısındır diye düşündüm ama değilsin. Çıkarların için her zaman yanımdaydın.”
“Seni sevdiğim için yanındaydım.”
“Ben seni hiç sevmedim ama.” Bu son cümle beni öldürmüştü zaten şuan kurşun da sıksalar canım acımazdı. “İndirin silahlarınızı onu ben öldüreceğim.” Beni öldürmek istiyordu. Sanırım beni gerçekten sevmemişti. Silahları indirdiler sadece Berat’ın silahı hava da kaldı. Bana olan soğuk bakışları hala üzerimdeydi. Bu canımı yakıyordu. Canımı bu kadar yakacak kişin o olacağını asla düşünmezdim. Bana olan bakışı yaklaşımı hep beni seviyor gibiydi. O ise ailesinin intikamını benden almak için bekliyormuş meğer.
Son kez ona bakıyordum. Bu kadar acı vereceğini bilseydim başta Efe’yi dinlerdim ama ben başına buyruk bir kızım değil mi? Efe’de babaannemde hep böyle söylerdi.
Silahın tetiğine basmasıyla bir acı hissetim. Zemin ayaklarımın altından kaydı. Ayakta duracak gücü kendimde bulamadım. Başımı soğuk zemine sert bir şekilde çarptım. Son duyduğum ses ise Hazal’a ait bir sesti. Gözlerim kapandı. Sonsuza kadar açmamak için de yemin ettim. Ben vurulmadan önce zaten ölmüştüm çünkü. İhanetin çok güvendiğim ve sevdiğim birinden gelmesi beni zaten öldürmüştü…
SON…
kurgumun son bölümü. Bu süre zafında kitabıma destek olan herkese çok teşekkür ederim. Umarım beğenmişsinizdir. Devam eden bir kurgum var. Onu da okumayı unutmayın. Dikkat edin. Yeni kurgularda,hayallerde görüşmek üzere....
İletişim için:Instagram-beraybelcim
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |