
Deney Kurbanı
-----------------------------------------------------------------------
Sevgili Okurlarım u bölümümüz biraz uzun bu yüzden önerdiğim şarkıyı başa sarıpda dinleyebilirsiniz. Öncelikle bölümü gece okuyanlara iyi geceler sabah ve ya öğle okuyanlara ise iyi günler dileklerimi ileterek bölüm müziği sonunda bölüme geçişimizi sağlıyorum.. İyi okumalar!!!
Bölüm müziği: I've got on my eye on you
-----------------------------------------------------------------
* Yanlış yolda doğru yürünemez*
Sabah gözlerimi o odada değil kendi odamda bulduğumda içim yeniden neşeyle doldu. Dün hislerimden bahsattiğim defterim masanın üzerinde duruyordu.
Onu izlemeyi unutmuştum. Ani bir şekilde yataktan doğruluğum sıra masamaki his defterimi elıp kilitli dolaba koydum. Her an her şy olabilirdi Cesedim çıksa bu odadan birde bu salak saçma defterçıkardı.
Artık endime gelme zamanıydı. Canım tehlikde ve kaçacak yerimin olmadığı br gezegendeydim. Aşağıdan demir sesleri tuhaf gıcırtılar ve derin nefs alma sesleri gelyodu. Kaşlarımı çatarak aşağıya indiğimde gördüğüm görüntü dahada kaşlarımı çatma sebebim oldu.
Ln Ars tuhaf bir alet icat ediyord. Bunun iki kanad varı ve alt tarafında ise iki kişilik ipli bir bölme vardı
“ Ne oluyor?”
“ Aa Winter günaydın. Ln Ars kuş olup uçmanın acadını yapıyor.”
Tom sırıtarak bana baktığında Ln Ars’a doğru gülümsedim. O da bana bakıyordu.
“ Bir bu mu eksikti?”
“ Senin haberin yok mu?”
“ Söylersen ne olduğunu olur”
“ Gezegenin diğer tarafına senin için özel bir balo düzenlenmiş. Karasal bir tarzda giderseiz üç gün havada giderseniz iki gün sürer. “
“Ne balosu ya?”
“Senin geri dönmen üzere Gezegen Yöneticileri trafından düzenlenmiş”
“ Sadece ben ve Ln Ars’mı davetli?”
“Evet ne romantik ama”
Tom kahkahalarında boğulurken onun bu sözüne göz devirdim.
Ln ise bana sade bir göz kırptı. Kimseye çaktırmadan yaşadığım bu durm beni hem mutlu ediyor hemde bunaltıyordu.
İçimi kemiren bütün duyguları kalbime gömüp mutfağa ilerledim.
Ln Ars kuru bir gürültü haline gelen bu selere bizide maruz bırakıyordu.
Kendime hazırladığım sandviçten aynısını benim lordumada hazırladım.
Yemek slonuna geçtiğide herkes asadaydı ki biri hariç…
Wolf…
“ Wolf nerede?”
“ O mu en son odasının önünden geçerken deprem oldu sandım öyle bir horluyor ki”
Söze katılıp soruma yanıt veren Lyra’ydı..
Zaten Lyra’nın yapısında vardı incinmek, narin olmak o bu gezegen için çok narin biriydi.
“Nerede olduğumu soranlar olmuş herkesin dilindeyim dostlarım günaydın”
Herkesin bakışları Wolf!a yöneldi. Masaya hoplaya zıplaya geliyordu.
Cenazeden çıkmışa benzeyen beni görünce:
“ Oo krliçemiz bugün ne kadar da mutlusunuz”
Ona zorla gülümsediğimde yanağıman makas larak yerine geçti.
“ Bir dakika ya biri krallığın içine krallık mı inşa ediyolar.”
“ Ln Ars uçmak için muhteşem bir icaat oluşturuyor”
“ Ln uçmak mı istiyormuş?”
Söze Tom katıldı:
“Hemde Winter’la Wolf anlarsın”
Tom’un bacağına sert bir tekme attığımda acıyla yere eğildi. Ve şaka yapmaksızın ağlamaya başladı.
“Ne ağlıyor musun?”
“Bacağımı kırdın”
Masanın altına doğru eğildiğimde üstten Wolf bağırmaya başladı.
“ Yardım edin arkadaşım ölüyor!”
Anlaşılan çok gürültülü ve abartılı bir güne başlamış bulunmaktayım.
“ Ne! Bağırma sus sus!”
Wolf, Tom’un yanına indiğnde ben ikisini baş başa bırakarak yukarı çıktım.
Ln Ars da bize katıldığında sonunda bir kahvaltıyıda bitirdik.
Asıl olaylr bndan sonra geçeklşecekti.
Beni gökyüzünde uzun ve bir o kadarda korkunç bir yolculuk bekliyordu.
Hazrılanmaya başlamam en az on dakika sürdü. Bulduğum güzel ve tam galalık bütün kıyafetleri çantama doldurdum.
“ Hazı mısın yamyam”
“ Hazırım lordum”
Krallığın tersındaydık. Aşağıya bu halatlarla bağandığımız kanatlarla atlayacak ve Ln bunu çalıştırarak uçmamızı sağlayacak ve yolculuk başlayacktı.
“ 3, 2,….1 atla”
Aynı anda atladığımızda Metal kanatlar çalışmaya başladı. Eve başarmıştık. Aşağıdaki varisler noktaya dönüşecek kadar yükseldik.
“ Sen gerçek bir mucitsin”
“ Elbete bende yetenek bitez”
Sırıtarak bana gz kırptığında bende ona gülümsemiştim. Yol boyunca sessiz bir yolculuk yaptık. Gün btımına denk geldiğimizde aşağıda bulunan ormana iniş yapacaktık.
Ln Tam yanında bulunan kolu indirdiğinde gökte süzülmeye ve iniş yapmaya geçtik.
Yere hfif bir iniş maalesef yapamadık. Ln Ars’ın yaptığı bu kanatlar kontrolü kaybettiğinde Ln onun bedenini düşmemesi için kaplayan ipleri açarak yere çakılmadan önce bana sımsıkı sarıldı.
Beni bu koruduğu an hayatta kalırsam en unutulmaz an olarak sklayacaktım.
Şu anda zamanın durmasını ve havada öyle asılı klmayı o kadar isterdim ki. Ln beni üstünde tutarak kendi sırtını yere verdiğinde kanatların bir bölümüne taktığım çantayı çekerek Ln Ars’ın sırtına yerleştirdim. Yere hızlı bir şekilde düşmemizle kalkmamız bir oldu. Knatlar bizim tam üzerimize düşmek üzerydi ki ayklanarak kendimizi bu cihazdan uzak bir yere attık.
Gerçekten attık diyorum. İnanın öyl bir yere fırlattım ki kedimi sırtımdaki izler acımaya başladı.
Bu acıyı dışarda değil içimde yaşamaya başladım çünkü böyle olmasa muhtemelen Ln Ars’ın çenesie marz kalacaktım.
Yumruk haline gelen elimi arkama saklayarak sıkmaya devam ettim.
Canım bedensel olarak il defa bu kadar çok acıyordu.
“ Burada mahsur kaldık ve yarınan gala bir gün sonra ve herkes seni bekliyor olcak illa gitmek zorndayız ve burada yaşandığına dair tek bir canlı bile yok. “
“ Emin ol bende bunun farkındayım”
“Ne yapacağı?”
“ Çare arayacağız”
Ayaklanıp etrafta canlı bir nesne bulmak için çabaladık. Fakat ormanda ağaçlar dışında hiç nir şey yoktu.
Belki bir at bulabiliriz umuduyla ormanı derin köşelerine çekilerek aramaya başladık.
Orman ıssız ve karanlıktı. Ağaçlardan aşağıya sarkan sarmaşıklar önüüzü görmemizde bize engel olsada yinede ilerlemye devam ediyorduk.
Saatler sonunda bir gölün kenarına geldiğimizde yorgunluktan bayılmak üzereydim.
Kollarımı göğsümün üzerinde birleştirdiğimde sinir krizim tutmak üzereydi.
Ln Ars umursamaz bir şekilde gölün kıyısına oturdu ve bir dal parçasıyla toprağa şekiller çizmeye başladı.
“ Yanlış bir yolda daha ne kadar doğru yrümeye çalışacağız ki?”
“ Seni buda boğmamak için bana bir neden göster”
“Gerçekten mi?”
Sorusu beni daha fazla sinirledirirken bir neden bulmasını bekliyordum. Tok ve kalın bir ses ile,
“ Gerçekten peki neden?”
Arkasını bile dönmüyord. Burnundan hırıltılı bir ses geldiğinde derin bve hızlı bir cevap verdi.
“ Ah, ne güzel bir ölüm umarım bana nasip olur”
“İstersen bu ormandan bir cesetle çıkmamı sağlama”
Tehditkar sesim ormanın derinliklerine kadar yayıldığında acıkmış ve uyumak istiyordum.
“ Merhabalar kraliçemiz ve güzel kralımıznaber?”
Bu da ne? Ln Ars ile aynı anda sesin geldiği tarafa yöneldiğimizde knatlı bir canlya denk geldik.
“ Sen de nesin böyle?”
Ona sorum yönelirken bulunduğu bögeden üzerime doğru uçmaya başladığında yarım adım ger,iledim. Bu varlık aynı masallardaki perilere benziyordu.
Etrafına sarı bir ışık yayarak daireler çizyor aynı zamanda beni incelemeye devam ediyordu.
Ne diyeceğimi dahi hiçbir şey bilmeden bir açıklama yapmasın bekledim.
Uzun süre yaşadığım belkide yaşayacağım şokun üzerimden atamayacağımı biliyordum.
“ Ben şu masallardki gibi bir periyim.”
Dediğinde yüzümü buruşturarak onu ,ncelemeye devam ettim.
“ Peri mi?”
Arkamdan Ln Ars’ın sesi yükseldiğinde ağaçların arasından yayılan kahkaha sesi kulaklarımı doldurdu. Sarı boyundan uzun saçları vardı. Benim ancak dizime kadar gelen boyu yuvarlak ve iri yeşil gözleri vardı.
Sırtında Ln Ars’ın kanadı gibi değilde daha şeffaf ve parıltılı bir kanay vardı. Ellerini çenesinin üzerine koymuş beni izliyordu. Tepeden tırnağa beni inceledikten sonra Ln Ars’a döndü ve onuda bana yaptığı gibi incelemeye başlıyordu.
“Sizleri ilk defa görmüyorm”
“Ne?”
Beni parmağıyla işaret ederek:
“ Sen…”
Dediğinde içime bir ürperti doğdu. Nereden biliyor ki beni?
“Ben devam et”
Kendim işaret ederke söylediğim bu cümle beni çıkmaz bir sokağa nedensizce sürüklüyordu.
“ Bu ormanda bir araba yakmıştın”
Doğru ya beni kaçırmak isteyenlere özel bir gösteriydi bu. O zaman beni görmüş ve dei olduğumu düşünmüştü muhtemelen. Hangi akıllı buraya kadar üçkez gelir ki? Buda dördüncü ya!
“ Evet”
Dedğimde sesimdeki incelik beni şaşırtmış olsada tepki vermeden onu dinlemeye çalışıyordum.
“Gerçek bir peri olduğuna inanmıyorum”
“ Neden?”
“ Bizim o zaman bir masalda olmamız gerekir kılıçtan düşen kan damlalrını saydığımız bir dünya da değil”
“ Ya masallarda bir periysem sende bu kanatlıın güzel kraiçesiysen”
“ Ne?”
Yanaklarım kızarmaya çoktan başlamıştı. İlk defa açıkça Ln Ars’dan sonra bunu bana söylüyordu.
Dakikalar belkide saniyeerdir “ben bir periyim” dyen elemana kitlenmiştim. Ne dediğini bilmeyen hadsizin teki belki defalarca Ln Ars’ında itiraf ettiği bir duyguyu yüzüme vuruyordu.
Kendine periyim diyen bu elemanın boyundan uzun ışıltılı sarı saçları, eşil ri gözeri ve Ln Ars’ın kanatlarına ters daha şeffaf ve parıltlı kanatları vardı. Ayrıca üzerinden sarı bir parıldama asla ama asla geçmek bilmiyordu. Meraklı ve aşinakar gözler ie beni incelediğinde onu tepeden tırnağa süzmeye devam ediyordum.
Boyu benim diz kapağımı geçmiyordu. Aşa inancını süren ve halen bizden bir cevap beklayan bu peri calısına bir cevap aradığımda:
“ Tamam desem de sana nasıl güvenmemi bekliyorsun? Ya beni köşeye sıkıştırmaya çalııyorsan?”
“ Senin gibi bir deliyi köşeye sıkıştırıp ne yapacağım?”
Ani ve hiç tereddüt etmeden bana sunduğu bu cevap kaşlarımın havalanmasına neden oldu. Bana periyim diyor, deli olduğum ddia ediyor birde Ln Ars’ın masallardaki eşiymişim gibi göseriyordu.
TANRIM DAHA NE KADAR ÇUKURA BATACAĞIM!
“Deli mi?”
Ln Ars’In kahkahaları ormanın deriliklerinde yankılanması ile kulaklarımı çoktan doldurmuştu. Deli gibi pardon ya benim deli olduğumu varsayılan bu cmleye yaklaşık yarım saat güldü. En sonunda sesi ksılmaya başlayınca içimden bu anın sonunu kutluyordum. Kulak zarım parçalanmıştı tok bir sesle yarım saat gülünce beynimde şimşeklere ve çınlamalara neden oldu.
Her ikisine ters bir şekilde bakış attığımda kanatlı peri bana bakarak gülümsüyor Ln Ars ise Yerde oturmuş bu konuşmanın kararını benden bekliyordu.
“Delisin evet yani öyle pek demek istemezdim ama bir ormand kahkahalarla araba yaktığın günden beri korkunç bir psikopata benziyorsun.”
Duyduklarım nasıl bir tepki vereceğimi sorgulamak ile yetindi. Bunda belki yeniden beni kaçırmaya çalışanların arabaını yaktığım gibi kahkahalar atar ve aynı şekilde deli cesaretimi kabul edebilirdim. Ama düştüğüm durum iş değildi ki. Yarına bir gala var ve ben bir ormanın ortasında deriniklere doğru kanatlı bu krşımda duran canyla deliliğimin seviyesini ölçerek ne yapacağımı sorguluyordum.
Açtım ve bu kanatlı icattaki yolculuk beni germişti.
Bu orman uzun ve karanlık bir gizem sandığıydı. Krallığımdan doğduğum krallığa kadar zanan uzun ve sır doluydu.
“ Pekala bizi yardımına ihtiyacımız var. Sana güvenmiyorum ama bundan yaralanabilirim. Dinlenmek ve karnımı doymaını istiyorum”
“ Tabikide!”
Neşeyle etrafımda fır dönmesi bu haraketinden dolayı beni şüphelendirmiş ve yanlış bir yola mı başvurduğumu bi kez daha sorgulatmıştım. Ama yanımda kılıçlarım, oklarım, silahlarım ve daha bir çok keskin ve can yakan alet bulunduruyordum.
Yardıma ihtiyacmın olduğunu ilk kez bu kadar çok hissediyordum ki beni tanıyan bir periye güvenmenin doğrulğunu düşünekten de kendimi alamıyorum. O kadar güven sorunum var i…
Yeni bir doğuş demek benim yüzümün buruşmsına neden oluyordu. Kılıcımdan damalayan kan damlalarını saydığım bir dünyada öldürmediğim düşman varisin kalmadığı bir gezegende olağanüstü bir durum yaşıyordum.
“ Beni takip edin size evimde hizmet edeilirim. Hem bir krallık hükümmdarını evimde ağırlamak ne büyük şeref! Sonunda buldum!”
“ Neyi buldun?”
Sorumun ardından kanatlarını çırparak yanıma geldiğinde etrafımda fır dönmeye başladı.
“ N e yapmaya çalışıyorsun?”
Korkuyla ona baktığımda Ln Ars sağ tarafımda belirdiğinde periyi eliyle kuş kovar gibi kovmaya çalıştığında sonunda o da dönmeyi bırkıp soluma geçri.
“ Kırılıyrum ama!”
“Dudaklarını büzerek bana baktığında bir an ağlayacak sndım. Sinşrle Ln Ars’a sert bir tokat indirdiğimde bulunduğu yerden birkaç adım sendeleyerek uzaklaştı.
Peri kıkırdamaya başladığında aklımı kaçıracağımı düşündüm.
“ Ben arkadaşlarıma hava atcağım bir durum buldum ayrıca erafınızda çok dönersem aldırmayın bu benim mutlu oluş şeklimdir. Mtluluğumu bu şekild gözler önüne seerim.”
Kafamı olumlu anlamda salladığımda yavaşça ve korkunç br gülümeme ile ona döndüğümde suratında beş parmağımın izi çıkıştı. Onun yüzünden burada ölüme terk edilecektik. Elimi ona uzattığımda ilk beni boş gözler ile süzdükten sonra dudakları hafif kıvrıldı.
Elimi tutup ayağa kalktığında bana kırılmadığına şaşırıyordum. Yanımda Ln Ars yerine Wolf olsaydı yüzüne bakıp saatlerce ağlar ve bana trip atmaya başlardı. Ayağa kalktığında ona doğru tam döndüm ve sorumu korkunç bir tonda sordum. Alacağım cevabı hem merak ediyor hemde korkuyordum.
“ Bana kırıldın mı?”
Kırılır tabii Winter! Aptal gibi neden tokat attın? Yüzünde beş parmağınında izi çıkmış. Şuna baksana bir Ln sana bunu ypsa sen ona bunu yaptıktan sonra kırılmaz mıydın?
Hayır kırılmazdım.
Kesinlik ile evet ya!
“ Hayır, sana asla kırılmam. Bana burada boğacağıı söylesende”
DEDİĞİNE BİR BAK!
Sağ elim ile bacağını cimcikleyip gözlerimi büyüttüm. Yanımızdaki kanatlı ne düşünmüştü acaba benim hakkımda?
Bir krallık hükümdarıyım ama br yandan seri katil bir yandan da aşka inanan bir aptalım!
“ İşte…”
Ellerini çırptığında çenem kasılmaya başladı. Gözlerimi skıca kapatıp ona döndüğümde sadece karanlığa mahkümdum.
“ Gerçek savgi!”
Lanet olsun burada daha fazla durarak kendimi açmak istemiyorum. Öne doğru adımlarımı attığımda kanatlı hemen önümden ylu bana göstereye başladı. Onu takip etmeye başladığımızda önce sağa döndük sonra bir yokuş çıktık. Bir yol ayrıından düz ilerleyerek sola döndük.
Neredeyse yarım saattir altımızda herhangi bir at olmadan yürüyor ve durmak bilmiyorduk.
Benim aptal güvencim yeniden devrey girmişti.
“Sonunda”
Nefes nefese dediğim cümle bir ağacın üzerine kurulmuş evin merdivenlerinde çıkmıştı.
Yorgunluktan ölecek gibi hissettiğim bu his aklıma galayı getirdiğinde daha korkuyor ve mahvolduğumuzu hissediyordum.
Alnımdan oluk oluk terler akar iken evin kapsını bize açan kanatlıya bakıyordum. Yüzünde kötülüğe dair bir mimk yoktu. Gözleri masum ve saf bakışlar atıyordu. Davranışlarında ise bir problem görmemiş tehlikeyi imdilik hissetmemiştim.
Belkide bende bir sorun vardı. Ama suçlusu ben değildim. Bunları bana aşatarak fa halimi körerterek sadece bir kurşunla ölmeyi bana layık görenler yüzünden olmuştu. İç sesime bile diyemediğim içimdeki ruhuma söyleyemedğiğim o kadar çok oyun ardı ki bu oyunlar bedenime ağır geldiği gibi onlarada gelirdi. Onlar… sanki başka irinden bahsadiyorum. Bahsettiğim RUHUM…
Beden ve ruh ikisi bir canlıyı oluşturuyor. Fakat birbirlerinde ayrldıklarında ölümü yansıtarak bize acıyı seriyorlar.
Hayatta kalmak için bazen bazı suçları işleyerek o bağıran sesleri keseliyiz. Bir canlnın nefesini kesmek gibi. Belkide en haklısı savumadır bilmem ama bedenimi savunsamda ruhumu kim savunacak. Uçurumdan düşerken hangi el bana uzanabilcek?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 606 Okunma |
130 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |