-----------------------------------------------------------------------
İyi okuamalar sevgili okurlarım
Bölüm müziğimiz: Stromea Formidable
-----------------------------------------------------------------------------------
* Geceler hem yaralar hem de sarar*
Nefesimi sesli bir şekillde verdiğimde önümdeki krallığıma göz gezdiriyodum. Dün gece dinlendikten sonra sabaha karşı o lanet krallıktan çıkarak Eflien’e ulaşmıştık.
Ormana geldiğimizde masallardan fırlamış varlığa atlarını teslim ettikten sonrası benim için gerçekten bir işkende gibiydi. Atlar ile ortalama dört saat içinde ormana yürüryerek ise ik saatte krallığa ulaşmıştık. Ayaklarıma kara sular inmeyi bırakın su falan kalmamıştı.
Nefes nefese krallığın önünde kendimi yere atarcasına braktıktan sonra Ln kafasını beni olduğum kısıma çevird.
“ Uyumaya çalışıyorum ya sorma ne yapıyor gibi duruyorum. Bayıldım yürümekten dinlenmeye çalışıyorum”
Kaşlarını çattığında bana doğru gelen adamı görünce yerimden aniden doruldum.
Bu adam fazlasıyla bonkördü ya! Ormanda dakika başı beni sırtına alıp almayacağını sormuştu. Tövbe tanrım ya!
Başıma taşlar düşse ki akıllıca hayır diyebilmiştim
Sarhoş gibi geçirdiğim iki saat içide geri çevirebildiğim iyi bir deneyimdi.
Bu haraketimi görünce dudaklarının kearı hafifçe yukarıya kıvrıldı. Gelde etkilenme sen bundan şimdi ya!
Kendime çeki düzen verdiğimde arkadan gelen bir öksürük sesi le bulunduğum yere çivilendim.
Hay lanet bu baş belası nasıl buraya gelmişti ki?
Yavaşça ona döndüğümde ona çakmamak için kendimi zor tutuyordum ki yanında gördüğüm görüntü benim bayılmamı sağlayacak türdendi…
BUNLAR EL ELE TUTAŞACAK KADAR İLERİ Mİ GİTMİŞLER?
“Beni beklesene damat ne diye aldın başını aaaaa Winter gelmiş”
Arkadan gelen Wolf’un sesine birde yere düşme sesi gelince nasıl bir tepki vereceğimi şaşırmıştım.
Wolf bir an düştüğü yerden çığlı atarken ben şaşkın bi şekilde önümdeki Gladrien ve Bellick’e ve gülmek içn arada birde Wolf’a bakıyordum. Suratım şekilde şakle ve tenimin rengi renkten renge girerken en sonunda normal bir tapki vereceğine inanarak Ln Ars’a döndüğümde kıpkırmızı kesilmiş adam aliyle ağzını kapatarak bana bakan adamada ters ters baktığımda önüme dönerek en nrmal davranışları egileyerek arkadaki Wolf’a doğru yürüdüm.
“ Canınız cehenneme abi hiç biriniz bana niye bakmıyoda aldırmıyor.Ölüyorum ben ölüyor ölüyor! Doktor çağrın sanırım kalp krizi”
Yerde tepinen Wolf beni görünce sanki boğuluyormuş gibi yine tepinmeye başladığında onu üçük çocuk gibi kaldırdım
Sonra arkamı dönerek iki elemana ters ters baktığımda Gladrien kaşlarını çatmış Wolf’a akıyordu.
“ Erkeklerin yüz karasısın!”1
Ters bir cevap alan Wolf koluma girerek omuz silktiğinde bayılmamak için zor duruyordum. Gülmeliydimde, ağlamalıydımda bunları ayna anda yapsam muhtemlen beni akıl hastanesine götüerecekleri için kıpkırmızı kesilmeyi tercih ediyordum. Zar zor odama ulaştığımda hiçbir şey yapmadan kendimi yatağa attım.
Sırt üstü düştüğümde tavan ile bakışmamıza son vererek karanlığa yolculuk etmeyi başardım.
Gladrien’i buraya gelmesi benim için hiçbir şey ifade etmiyodu. İnanın ne yokluğu umumdaydı nede varlığı..
Ama bu bellick konusu bana biraz garip gelmişti.. Kendinde on yaş küçük biriyle evlenmeye dayalı bir ilişki saçmaydı bence..
Annem ve babamın tepkilerini çok merak ediyordum şimdi..
Her şey böyle olmayabilirdi Winter
Biliyorum iç ses ama benim kaderim bu…
Kaderini kendin yazamazsın Winter..
Gezgeni karşıma alırmda yeniden yazarım iç ses.
Kaderimi kendim çizmeliydim. Boş bir kağıda bana verilen resme öylece bakıp “ tamam buna kabulüm” dememem lazım. Bu benim hayatım. Yeniden var olunamayacak kadar keskin bir geleceğim var. Benimde gözlerim elbet bir gün açılmamak üzere kapanacak. Sonunda final yazacak benimde kitabımda…
Ölüm kaçınılmazlıktır iç ses.. Önüme gezegenleri yerleştiseler de getirselerde benim bir yanımda buruk bir alay vardı. Nasıl yenerim ben bu alayı bilemem…
Yazarsam geçer mi? Sorousuna yazarak karşılık yazdım. Ama geçmedi..
Belkianlatırsam geçerdi ama anlatacak tek kişi bile yoktu..
Soluğumu kesen bir rüyadan sonra gözlerimi karanlık odamda açtım. Gece çökmştü işte… Yaralardı bütün geçler ama sarmalıydıda…
Yatağımdan kalkıp bir mum yaktım. Masanın başına geçtiğimde bir zamanlar yazdığım defterin bir boş ayfasını açtım.
Dinleyenin yoks şu hayatta elbet yazacak bir kağıt bulacaksın her boş zamanda…
Elime kalemi alıp kafma göre en çokta ruhsuz ruhumun bütün hislerini dökerek yazmaya başladım..
Bu sefer hislerimden isyan der gibi yazmaktansa bu sefer mısralara dökecektim..
“Lordum, geceler iyi midir harbiden? Okyanus kadar derin, yıldızlar kadar imkansız olan gceeler…
Belkide bazı sonlara şahit olan o geceler…
Kapatır mısın ışıkları lordum?
Ama bu kez yaraları saracak bu geceler!
Kapatın ışıkları kaybedin bütün gecelerinizi..
Şimdi tekrar soruyorum geceler iyi mi?”
Hayır geceler her zaman iyi değildi. Belki bir çok kahkaham oluştu belkide bir çok üzüntüm. Ama bunların içinde her zaman bir boşluk vardı.
Neydi bu boşluğun oluşmasının sebebi?
Gözlerim defredeyken açık olan terasımın kapısından fısıltı şeklinde çıkan ses beni yerimde çivilemişti.
“ Bir rüya gördüm istediğim her şeye sahiptim.. Düşündüğün gibi değil ben intikamın asıl sebebiyim.”
Lanet adam yine mi dirilmiş tanrım! Bu ne zaman öldü ki. Başımı az önce yazdığım şiirden yırmazken bu ses bana bir şakıyı anmsatıyordu. Mırıldanarak söyleyenler tam aramdan geliyordu. V arkamda bana bir kılıcın namlusunu bile doğrultsa ben etkisinden tam çıkamamıştım. Zihnimin karanlık yanları bana neden merhaba diyor du ki şimdi?
Milyar tane adamı olan bu pislikten ne beklenirdiç Hadi ama!
Gözlerimi irice açtığımda bedenim ayrı bir kilt sistemi oluşturmuştu.
“ Alınır ya bir can alınır UNGOL bir ölüyü ikinci kez öldürmektn asla şaşmam”
Kemerimde sakladığım bıçağı arkamı döndüğümdeki surata öfkeyle sapladım. Bu adam benden ikinci ölümünü istiyordu ve haketmişti. Bu ne ara dirildi ki?
“ Umarım sürprizimi beğenisin adi”
Bağırmasındaki boğuk ses ona ait değildi. Yüzüne dehşet içinde baktığım bu adamın cebinden bir ses kayıt cihaız gürültüyle yere düştüğünde bu olanları yeni idarak etmiştim.
Yüzüne bıçak saplaığım adam Ungol değildi…
Bu o canın cehenneme varmış oluğu adamlarından biriydi. Ve tanrı bilir hangi laneti üzerime salmıştı. Yerde kanlr içinde kalan adama hırsımı alamamış bir şekilde bıçağı tekrar saplamaya başladığıman odamın kapısı gürültüyle açıldı.
Ln Ars benim işlediğim bilmem kaçıncı cinayet eserimden uzaklaştırmaya çalışırken ben kendimden geçmiş bir şekilde bu elemana bıçağı saplamaya devam ediyordum.
Ln Ars’ın öfkeli sesiyle kendime geldim. Cesedin üzerine kapıyı kapatmış benide odama çekmişti. Bu Ungol’un kaçıncı planıydı ki.
Bu salak ben uyurken bana zarar vermemei bile bir planı doğruluyordu.
Ln bana ters ters bakarken kahkahalara boğuluyordum. Benim bu değiştirdiğim ruh halim iyiye işaret değildi. Az önce içimdeki kötülükten dem vuran ben aynı anda hem kahkaha atmış hemde öfkeden birini öldürmüştüm.
Benim çocukken elime bir kılıç tutuşururkn büyünce nasıl biri olavcğımı sorgulamayanların eseriydi Nefes alak gibi birinin nesefesini kesmek benim için zor değildi.
“ Bana Ungol’un lanetini bulaştırmaya çalışan o adamdan kurtuldum”
Yatağımın üzerine otrunca gözü masama takılınca defteri eline aldı.
Ona ters ters bakarken durdurma gereği duymadım. Bu isyanlarımdan yarısı ona olan sevgime yarısı ise geceye olan lanetimeydi.
Ben yaktığım kadar yanardım. Ne azı nede fazlası…
Benim vurdumduymazlığım onun dikkatinden kaçmamışken gözleri sayfalarda geziiyordu.
Hafif bir sırıtış ona nerei okuuğunu ele veriyordu. Onu aptal gibi izlemektense kalkıp elindeki defter çektiğimde bakışları gözlerimi buldu.
“ Bu kadr yeter çık şimdi odamdan”
“Bakıorumda Gladrien ile iyi takılmışsın”
Bir anda gülmeye başlayınca ona ters ters baktım.
“ O yada bu değilde Gladrien’İn evlenmesinin şokunu yaşayış anın çok komikti. Bukelamun gibi şekilden şekle girdin ama!”
Gülmeye başladığında omuzuna bir tane geçirme durumunda kalmadım. Bu adam hiç birinin kalbini kıracağım diye düşünmez miydi ya?
Şimdi gerçekten kendimden korkuyordum.
Akıl sağlığım umarım bu olanlardan sonra yerindedir. Bu duygusallık Lyra ve Bellick’e ait olmalıydı. Ben ne diye ağlayım ki?
Ln ve bende bir problem vardı. Niye diğerlerinin ruh hali yeek kokusunun üzerimize siniş kli gibi sinmişti.
Bekleyin bu benzetme gerçekten kötüydü.
Daha beter olan sahne bu düşndüklerimde sonra olanlardı. Ln Ars’ın kahkahası yarım kaldı ve kedini acı içinde yere attı..
Bayılmak üzereydim. BU BAŞ BELASI VE Wolff ne yaptı bu adama nerede soğuk lord?
Buz krallığının sahibi krallığna renkli ışıkalr taktrmış anlaşılan.
Sabah Wolf’un tepinmesini taklit ederek acı içinde bağırmaya başladı.
“ Ölüyorum Winter niye yardım etmiyorsun?”
Kör şeytan yani canım arkadaşım soldan soldan ban vur şunun ağzının üstüne diye harika fikirler veriyor ama ben bugün şeytan ile takılmayacağım.
Ln Ars ayağa kalkıp odadan çıkması yarım saati sürdü. Bu buz gibi adam kendi kalesini sülemişte haberim yok.
Kitaplığımda bulduğum ne tür kitap varsa hepsini sabaha kadar okudum. Evet, böyle bir delilik yaptım.
Gözlerimi zar zor açık tutuğumda bir duş alıyordum. Blkondaki cesedi dün geççe Ln Ars’ın yardımıyla temizlemiştik. Sabah beni neler bekliyor sorusuda sahaya inmemi gerektiren bir soruydu alında.
Bu adam bize ne bıraktı da Ungol’un dilinde sürpriz oldu anayamıyordum. Odamı didik didik aradım blki yazılı veya CD şeklinde görüntü getirmiştir diye..
Hiçbir şey bulamayınca bende kitaplara sığındım.
En kötüsüde buydu aslında. Sığıntı gibi hissettiiyordu bu durum. Savaşlar geliyordu, ölümler yaklaşıyordu. Gezegenin çürümesine çok az kalmıştı ve benim tek sığındığım şey kitaplardı.
Ama ben onları sevyordum. Beni anlayan belkide başkalarının hayatlarında kendimi bulduğum yuvamdı kitaplarım. Bzen krakterleri bile gerçeklikten daha iyi olabiliyordu.
Burada size verdiğim göndermyi bazılarınız anlamıştır bile…
Sabah odamdan kemik torbası gibi çıktığımda Bellick’in odasından gelen çığlık bana adeta belanız hayırlı olsun diye bağırıyordu.
Bir Tanrı’nın yolu düzgün geçmiyor ki.
“ Dakika bir ve gol halen sıfır”
Bei şoa sokması gereken fakat sarhoş gibi olduğumdan tepki veremediğim bir diğer olay baş belasının yataktan kalkar kalkmaz evleneceği karısonın odasına girmesi olmuştu.
Bunarın ne ara bu kadar yaknlaştığını aklım almıyor desem haksız olmam.
Kala göz arası oluşmuştu. Oflayarak odasına girdiğimde aslında dştan bakıldığı gibi pek umursamaz sayılmıyordum. Tir titremem gerekn ben beanın gelişine artık ayak uydurmuştum.
Arkamdan giren ekip ile az önceki çığlığın sesizliğini sorguluyorduk.
Bellick’e bir şey olsaydı Gladrien burayı yıkardı.
Bu da demek oluyor ki ikiside öldüyse öldü hadi ölmediysede başlarını derde soktular.
Bu sessizlik ayı fırtına öncesi sessizliği andırıyordu.
Dün gece aklıma gelenler sertçe yutkunamam sebep olurken ne yapacağımı nlamadan çığlığın geldi odaya yani banyoya ilelediğimde iki variste aynadaki yansımalarına ölü birinin driliş anna şahit oluyormuş gibi bakıyorlardı. Gladrien’i asla bu kadar korkmuş görmemiştim. Bellick’i tnıdığımdan dolayı bir tepki veremiyordum.
İkisinin gözleri fal taşı gibi açık kalmış ve soluk tenlerine uyum sağlamıştı. Başka bir zaman olsa bu ana kahkahalar atardım ama görünüşe bakılırsa ortada pek de iyi şeyler görünmüyordu.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
İYİ OKUMALARRR OY VE YORUMLARINIZI HEYECAN İLE BEKLİYORUM..
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
516 Okunma |
130 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |