26. Bölüm

Satır Başı

Beren Sİmay Özdemir
beren_simay39

 

Satır Başı

------------------------------------------------------------------

İyi Okumalar ve bol sevgileri ile;

Bölüm müziğimiz: Shammeless X Royalty

*Neden hep iyiler ölür?”

Sabaha kadar Winter’ın uyuyan yüzünü izledim. Başına yeniden bir yaralanma olayı gelsin istemiyordum.

Yeniden başlıyordu kitap satır başına geçmişti yazar. Birini öldürüyor mutlu ediyordu kalbinde. Şafak sökmeden önce hava almak içi dışarı çıktım.

Soğuk hava yüzüme vururken ben ise ruhumdaki ateşi söndürmeye çalışıyordum.

Acı artık yerini bırakmıştı mutluluğa… Ağzımda dâhil olmayacaktı bundan sonra.

Nedenleri de artık bir köşeye bırakmak gerekliydi. Ağlamaktansa o yüzümüzü güldürmeli hayata bir satır başından…

 

* * *

( Winter’ın Anlatımıyla)

2 Ay sonra

Bulunduğum odanın içinden alkışlar kopuyor. İçimdeki ses ilk defa benim ile gurur duyuyor. Yıkılan binamı kendi ellerim ile yeniden inşa ettim.

Fakat düşüncem şu ki bir türlü intikamın peşini bırakmayacağım.

Orduyu dağıtana bütün o varis olarak umduğum şahısların kanını yere dökmeden bırakmayacaktım.

Bu gün tarih 11/06/1456 ben bu tarihte ayaklarımın üstünde kendi başıma durabiliyor ve yürüyebiliyorum. Aradan aylar geçse de iyileştim diyemezdim.

Hala sırtımda bulunan dikiş yürümemi zorlaştırıyordu.

Ama şunu da iyi bir şekilde seziyordum ki ben bir gün şimdi dik durmakta zorlandığı ayaklarımın üstünde duracak ve o beni bu hale getiren şahsın kanını yere damlatacaktım.

Tek birinin olsa daha iyiydi… Fakat ben hepsini kökünden yakacaktım. Bana verilen acının kat be katının hissetmelerini sağlayacaktım.

Benim çevreme gireceklerinde fark ettiler sanırım benim içimdeki ateşi…

Elime geçen ilk kılıcım ile bitirecektim beni yataklara düşüren bu orduyu.

“ Tebrik ederim artık ilaç kullanmak zorunda kalmayacaksın. Fakat şimdiki süreçte bol bol dinlenmelisin. Bedenin seni yeniden güçlü yapacak Winter..”

“ Krallığım ne olacak?”

“ Sakin ona şimdilik Lyra bakıyor. Hemze Bellick ile. Bu arada Abin senin krallıkta biraz kalmak istemiş sanırım.”

“ Tanrım Bellick sevdalısı”

“ Yakında bence evlensinler”

Wolf’un bu sözüne tiksinerek baktığımda Ln, İhtiyar ve karşımda beni hayata geri döndüren iki doktor kahkahalar ile gülüyordu.

Aklıma krallığı başkası yönetmeye başlayınca biri geldi…

Runha

Adını almak beni tiksindirtiyor. Babası da onun gibi seviyesizce toprağa gömüldü.

Bu savaş sonrası tabutların yetmediğine adım gibi eminim.

Geçmişin yaraları yeniden kanıyor…

Hemde o kan akan kalbimden umulmadık bir biçimde kan litrelerce boşalıyor.

Ama beni o yaralandığım anda kucaklayıp burada doktor çağıran başta Ln Ars ardından da Wolf sayesinde o akan kanın delindiği yerde kocaman bir yara bandı vardı.

Sabah etrafı kolaçan ettiğimde Ln Ars’ın bana iyileşme hediyesi bahanesiyle aldığı çiçek dürbününe biraz baktığımda o şekillerin içinde bir yerlerde bile kendimi buluyordum.

Özellikle mavilerin bulunduğu şekillerde. Tıpkı biziz diyen kalbime beynim bu sefer onay veriyordu.

Biziz bu biziz diye yanıtlarken bu şekillerin ihtişamına çoktan hayan kalmıştı.

Özenle dizilmiş bu aya parçalarında bile bir şeyler anlamaya çalışıyordum.

Hani böyle dergi, gazete ve kitap yazanlar olur ya ha işte onlar gibi her yapıda icat eden kişi bir şey anlatmaya çalışmıştır.

Elbet bazı yazarlar kelimelerinden önce karakterlerine satır başı yaparak bitirir.

Eğer kalbi benim gibi kırılan, zedelenen biri varsa elbet satır başı ile ölür.

Acı çekme her şahsın doğasında var.

Bu arada benim yeni düzenimde size açıklamadım.

Hani diyordum ya her gün yeni sayfa falan filan diye. O defteri yırtıp yaktım ben.

Sonum gelecek gibi yaşamayı tercih ediyorum.

Her günün bir yarını var değil mi? E o zaman bu günler dünlerin yarını değil miydi?

Ölümüne bulunduğum dünyada sayfa yazmak için zaman harcamayacaktım.

Kendimi geçer kelimesine alıştırmayacaktım…

Bazı yaralar vardı k geçemeyecek derin izlerin en büyük sahinibi olurlardı. Belki de zamanın travmaları olarak kalabilecek türdendi…

“ Ee o zaman Winter’da iyiyse? Biz kalkalım daha çok varislere bakacağız.”

Doktor varis ve Profesör Sutse aynı anda ayaklandıklarında ben ayakta durmaktan yorulmuştum. Derin bir nefes alarak ilk sol ayağımı önüme atığımda Ln benim hareketlendiğimi fak etmişti ki yürümemde yardımcı oldu.

Hafifçe yattığm yatağa doğru uzanırken bir yandanda kapıdan iki doktorunda çıkmasını izliyordum.

Yavaşça karşı koltuğa oturdğunu fark ettiğimde Ln d bana bakıyodu.

Bir şeyler düşünüyor gibi düşündüğüm aklında neler olduğnu sormak için herkesin odadan çıkmaı-sını bekledim.

Sonunda beni en çok şu odada mutlu eden ses duyuldu. Kapı kapnma sesi..

Anında Ln Ars ile göz göze geldik..

“ Ne düşünüyorsun”

“ Neden hep iyile ölür?”

Dediğinde yüzümde ufak bir sırıtış oluştu.

“ Sen hangi çiçeği koparırsın?”

Sorusunu gözlerinin en içine bakarak yanıtladığım sırada Ln’nın gözlerindeki yıkışı fark ettim.

“ Aklındakiler her neyse ki üzülme!”

Onu emreder gibi uyardıktan sonr kapı iki kez art arda çalındı.

“ Ne var?”

Ln Ars’ın sorusuyla bunun kim olduğunu tahmin çoktan etmiştim ki tadaaa bu KİMMMİŞ BİLİYOR MUSUNUZ?

Wolf..

“Romantik anlar mı yaşıyordunuz ya siz?”

Ln Ars büyük bir kahkah patlatırken ben sadece sırtımak ile kalmıştım.

“ Misafirimiz var!”

Dediğinde Wolf’a soran gözler ile bakarken o bana ışıl ışıl enerjisini korumaya dvam eden bir gülümseme hatta yüz ile karşılık veriyordu.

Ln benim bu merakımı anlamış ki ben soru ormaya niyetlenmemişken o hemen soruyu yapıştırmıştı.

“ Kim?”

“ Buyrunuz!!”

Diyen Wolf sesi ile kapıya çevirdiğim gözlerim ile bekle iken kapıda kumral saçlar, koyu kahverengi gözler ( Benim gözlerim ile aynı), kum saati bir vücud ile içeriye giren kadına dha doğrusu anneme baktığımda o ise kıpkırmızı şişmiş gözleri ile bakıyordu.

“ Anne!”

Ağzımdan o gün tek bir kelime çıkmıştı. Derken bil pozitif hissettiğim benim doktorun verdiği ilaçlardan dha iyi iyleştiren o kelime anne…

“ Winter!”

Sonunda ise bedenimin her yaında hissettiğim o sıcaklık..

Küçüklüğümden beri alışkın olduğum ve burnuma geldiği anda ağzıma annemi andığım avantalı orkide kokusu.

Kulağına taktığı kurdeleyi andıran meal küpeler. Göğüsünün hemen altında bulunan siyah korse. Korsenin altında bulunan beyaz elbise

En altında ise siyah deri botlar.. Adımı duyarken bile iyileştiğimi hissetim.

Sarılma faslımız bittiğinde herkesin odandan çıkmasını uyaran annem Ln Ars’ın koltuğunu hemen yanı başıma çektiğinde uzanır bir pozisyonda gözlerim ile yaptıklarını izliyordum.

Yanıma çektiği koltuğa oturup ona doğru sarkan sol elimi avcunun içine aldı.

“ İyi misin? Ne oldu sana? Anlat bana hadi güzel kızım. Kahraman hükümdar varisim”

Dediğinde gözlerim dolu sözlerinin bitmesini bekliyordum.

Yarım saate yaklaşık bir zamandır annem ile konuşup onu dinliyorum.

Kalbim, ruhum, bedenim, düşüncelerim, fikirlerim bir iyileşiyordu.

Satır başından başladım yeniden bu hayatımın hikayesine..

Sırtım ve vücudumun belli yerinde bulunan zedelenmiş, yaralanmış ve morarmış yerler her ne kadar bir üstteki satırdan kalığımı hatırlatsa da asla ama asla pes etmeyecektim.

Fakat ilk dediğim gibi intikamın yakasından da düşmeyecektim.

İstediğimi elde etmek benim büyümemi sağlayarak hayata tutunduğum o aşamadaki doğamda vardı.

Annem her zaman iyi olmamı desteklerdi. Yanlışın bir telafisi olmayacağını söyleyerek bana yapılan bir yanlışta kızardı ki iyi ki de kızarmış…

Ben artık o seki Barbie bebekleri ile oynayan, kurslara giderek aldığı rozet ve ya madalya gibi boş şeyleri biriktirmiyorum. Ben artık bir ölü beden bir ceset biriktiriyorum.

Hata kabul edilemezdi.

Bir yanlışın nasıl bir telafisi yoksa hayattan ölüme doğru ilerlediğimiz bölümde de telafi yoktu.

Uzaklara bakınca hayal ettiğim Winter yoktu karımda.

Tek bir kez olacak diyen değil neredeyse üç kere hayata tutunma bölümünden geçen Winter olmuştu..

İlk yasal kuralımı kendime göre çiğnemiştim. Ama bundan sonra her çiğnediğim ir yasakta bir çalışma tekrarı yapmam gerekecekti.

Krallığıma en gerekecek ve lazım olacak şey şimdiye kadar tabuttu..

Ölü varisleri toprağa gömen halk bunun için tabut kullanıyordu.

Kokan ve çürüyen bedenler her varisi rahatsız edecekti.

Toprak bazı telafisi olmayan yanlışları kapatırdı. Korkuları, heyecan sevinç gibi duyguları ve cansız bedenleri kapatabildiği gibi…

Krallığımda savaştan kalan izlerin yanı sır birde baş belası vardı. Anlamıyordum sanki neden gittiğini.

Benden on beş yaş büyük abim diğer terim ile başımın tam olarak bir belası benim seviyemdeki okuldan arkadaşım ile flört ediyordu.

Tabii te abimin hoşlandığı söylenemez. Vardı Bellick’de birkaç aşk yaprağı..

İçinde bir yerlerde saklıyordu o yapraklardan… Gözleri ilk abimi gördüğünde parıltıya kaplanmıştı. Abimin k de öyle.

Ağızdan çıkmayan kelimelere bazen beden ve ya hareketler ile bildirilir. Her âşık illa ki “ Senden hoşlanıyorum …”

Demez. Biliyorsunuz ki bazı itiraflar hatta bazı demem bile gerek duymadan bütün yaptığımız itiraflar zordur.

Çünkü itiraf denince akla gelen suç gibi sorunlar da “ Evet, karşı taraftan… Haklı ben yanlış yaptım özür dilerim” demek ve ya işte az önceki gibi hoşlandığınız kişiye “seni seviyorum” demek doğrudur.

Evet, yanlış okumadınız ve ya hissetmediniz. Doğrudur bu…

Yalanlar bunlara itiraz etmeye giriyor ki asıl itiraz aşk konusunda başlıyor.

Siz sevdiğiniz aklınızdaki O’na seni seviyorum demek yerine bazen bedeniniz ile bazense hareketleriniz ile anlatmaya çalışırsınız.

Annem ile saatlerce bunu konuştuk. Tabii krallığa akşam olmadan geri dönmeliydi. Yoksa suç olarak kabul edilirdi. Uzaktan duyduğum nemli toprağa karışan ve duyunca da aklıma kırmızı rengini, ateşi hatırlatan bu at anneme aitmiş.

Size önceden nal seslerinden bahsetmiştim.

“ Baban da gelmek seni dilemek istedi ama…”

“ Anne…”

Sözünün devamını dinlemeden kesmek zorunda kaldım.

Sitem eden bir nefes ile soluğumu tükürürcesine havaya bıraktım. Dolan gözlerim ile ona dönüğümde yüzüme bakmaktan çekinir gibi yerdeki parkeleri izliyordu. Çünkü nerede yanlış olduğunu biliyordu.

Gözleri adeta benim ile köşe kapmaca oynarken bu gergin ortama açıklama yaparak daha gergin bir hale aldım.

“ Ben hiç baba ile dertleşmedim… Ona bir şey anlatmadım. Nedenini biliyorsun değil mi? Katı kurallarınız, cezalarınız… HEPSİ BU YÜZDEN… BANA ONUN GELDİĞİNİ SÖYLEMEM İNANDIĞIMI MI DÜŞÜNÜYORSUN ANNE”

Bu cümleler sonunda soluk soluğa kaldığımda yatağın üstünde bedenim sarmalayan örtü annemin bulunduğu kısma doğru sarkmıştı.

Tam bu örtümün sarkan kısmına baktığımda yukarıdan aşağıya bir damlayan gözyaşı aktı.

Gözümü örtünün tek bir köşesine sabitlemiştim.

Sanki bulunduğu ortamdaki vasiler silikleşmiş ve kendi karanlığımda bir deliğinde kayboluyorum.

Aşağıya çeken bir deliğe düştüğümü ve hapis edilmek zorunda kaldığım bu gezegeni düşünüyordum.

Neden? Nede? Demek istiyordum. Benim burada bulunuş amacım ne? Niçin ve ya Neden?

Milyon adet varise ev olacak bir krallık kurmak mı? Ben bir robot muyum? Neden esiri olduğum Ailemi bırakamıyorum?

“ Neden aptal duygularıma esir düşmeyi engelleyemiyorum?

Annemin kafasının kalktığını gördüğümde onun burada olduğunu unutmuştum. Bir ruhsal hal olarak iyi değildim.

Bir zamanlar esiri olduğum ailemin geçmişinden ne zaman aşk konusuna gelmiştim?

Kapıdan ufak bir tıkırtı geldiğinde aklımdan tek bir şey geçiyordu. Tanrım lütfen Ln Ars ben dinlemiyor olsun!

Annem şaşkın ve kızarmış gözler ile bana bakarken ne yaptığın farkında değildim.

“ Winter güzel kızım iyi misin? Delirdin mi?”

Kafamı onayarak salladığımda ne yaptığımı bende bilmiyordum.

Buydu işte buluştum. Ben gerçekten bunlar sonunda delirmiştim. Tanrım ben iyi değilim!

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İyi okumalarrr

Oy ve yorumlarınızı unutmayınnnn!!!!!!!!!!!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 20.01.2025 00:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...