
Sürprizz
-----------------------------------------------------------------------
Aynı şekilde bölümlerimiz uznluğunu koruyor. Önceki önerimi dkkate almanızı tavsiye ederimmm
İyi okumlar diler izi sahneye davet etmekten çekinmem :)
Bölüm müziğimiz: PNL- j'Comprends Pas
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
* Oturup yıllarca seni sevebilirim. Çünkü sen buna layık bir yamyam hanım, Reagansın!*
“ Şimdi size bir at lazım o zaman”
Başımı kanatlının dediğine sallarken ağacın yanındaki iki siah atı bize gösterdi.
“ Bunları alabilirsiniz. Ama lütfen beni kandırmayın. Ve onları bana geri getirin”
Bu söylediğine anlam verememiştim ama altında yatan güvensizlik hissini ondan önce ben yamıştım. İç savaşım işte bu kadar yorucu ve yoğundu. Bir nedene ihtiyacım vardı. Oa bu kadar güvenmek için.
“ İlk çabaladığım varisersiniz”
Bize dolu gözler ile baktığımda beş dakikaya yola çıkmamız gerekiyordu.
Dün bize gerçekten en güzel hizmet eden o olmuştu. Hayatımda annemin rkadaşlarına birkaç kez msafirliğe girmiş ve eve dönmüştüm. Fakat hiç biri bana karşı o kadarda güler yüzlü değildi. O varisin kolunu kesmem ile beni deliye almşlardı.
Aslında bu bir dedikodu halinde nasıl yayıldıysa yayılmaya başlamış ve en sonunda söylenti olarak bırakılmıştı.
Hepsi tarafından ötekileştirilerek bakıldım. Fakat şuan yanımda olan onlarca belkide milyonlarca varis var. Bnim kurduğum bir ev var.
Onun bu dolu gözlerine anlam veremesemde benimde bir an gözlerim doldu. Aptal geçirdiğim dugusal atağım zirveyi oylamıştı.
“ Söz..”
Dediğim bu kadarla sınırlıydı.. Hızla çıkmalı ve bir ihtimal baloya yetişmeliydik.
“ Görüşmek üzere kraliçem”
“ Görüşmek üzere kanatlı”
Atın üzengisine bu sefer sağ ayağımı taktım. Ardından ise sol bacağımı diğer tarafa atarak dizginid ayarladım.
Ezberden bir şekilde sertçe dizgini ata vurdum. Hızla yol aldığımda beni bekleyen karanlık tünellere ışık değil felaket olmaya gidiyordum.
“ Beni boğamadın tüh”
“Ln”
Dediğimde dişlerimi sıktığımın farkıa vardım.
“ Çok kaşınıyorsun atı durdup boğarım seni. Bu sefer kuru bir şekilde”
Cevap ağzında çevirdiği birkaç kelimeden ibaretti. Ona dönüp ne dediğini sormak istiyordum. Ama şimdi bunun sırası değildi.
“ DİKKAT ET!”
Önüme baktığımda bir ağacın dalına çarpacağımı fark ettiğimde hemen ğildim. Bu kelimeyi aylar sonra ilk kez dyuyordum.
Bu kelime benim dikkatimi srtıma yönlendiriyordu. Canım bunlardan sonra daha da fazla sızlıyordu.
DİKKAT ET!
DİKKAT ET!
DİKKAT ET!
Aklımda büyük çınlamalara eden oluyordu. Her düşüncemde bir gizeme neden oluyordu. Bir sis bombası gibi üzerime yağıyor etrafı görmemi zorlaştııyordu. Bu benim fobimdi…
Bu benim travmamdı…
Aynı niktofobim gibi…
Onu yenmem pekde uzun sürmedi. Artık karanlık için aşadığımı düşünen bir canavara dönüştüm. Duygularımı bile kaybedecğii söyleyen biri olsa buna delice güler aldırmazdım ama şimdi bunu çok iyi anlıyordum.
Başıma gelen benim travmalarımın yansıyış şekliydi.
Güldüklerimiz bizim travmalarımıza dönüşüyordu. Bütün açık kapılar kilitliye dönmeden ki hali önce yaşadığım hayatımdaki komik gelen olaylar şu an kaçamam ve cesur olmay itildiği bir durum haline geliyordu.
Kendimi kafeste hissetmeye başlamam Ln Ars’ında dikkatinden kaçmmıştı
“ İyi olduğuna emin misin?”
Ona bakıp sadece gülümsediğimde iyi olduğuma inandırmaya çalışıyordum.
Ama inanin bende iyi olduğuma inanmıyordum.
Aklımdi trafiği galayı düşünerek uzaklaştırmaya çalıştım.
“ Galayı ne için yapıyorlar ki?”
“Senin dönüş şerefine herese yaymışlar. Balo kavalyen ben olacağım”
“ Dans edeceğii kim söylemiş”
“ Ben”
Tek nefeste söylediği bu ben kelimesi bencilliğini yansıtıyordu. Her şey elnin altında olacağını sanıyordu. Ln ile inatlaşabilir onu pes etireilirdim ama şu an bunu ,stemiyordum.
Enerjimi kendime saklamalıydım.
Tek bir gün içinde hem çak kazası yaşamış hemde kanatlı bir canlıyla arkadaş olmuştuk…
5 Saat Sonra…
Tuhaf bir şekilde at üzerinde geçirdiğim bu beş saatin sonunda halen ama halen dinç hissediyordum. Kanatlı yaratık hklı çıkmıştı. Bana içirdiği her neyse bunun beni bir gün bile uykusuz kalsam dinç tuttuğunu söylemişti. Ve bende denemek istemiştim. İyi ki de denemişim.
Ln Ars’a bktığımda neredeyse uyuyacaktı. O buna inanamamış ve reddetmişti.
Sonu ise ölü gibiydi. Karşımda gezegen yöneticilerinin bulunduğu krallık tebalası çıktığında kurtuluşmuzu kutlamak için Ln Ars’a ağacın birinden kopardığım dal parçasını fırlattığımda kendine irkilerek geldiğnde:
“ Şuna bak geldik!”
“ Çok şükür gelmişiz”
Uykulu sesi yeniden klaklarımı doldurduğunda krallık görüş alanıma çoktan girdi.
Bursı diğer krallıklarına göre daha garipti. Buranın elementinde ateş, su, toprak, yıldız tanrıçası ve hava bulunuyordu.
Gezegenin doğu kısmındaki yöneticinin onlar olduğu için buradaki krallıkların hepsinin elementine sahiplerdi.
Siyaha boyanmış duvarları ve birde avlu kapısı bulunuyordu.
Bizi bekeleyen görevliselam vermek amacıyla eğilip kalktığında at yavaşlamış ve neredeyse durmak üzereydi ki dizgini kendime tam olarak çektiğimde durdu.
Attan inip bize açılan kapıdan Ln Ars ile beraber girdik. Kapının önündeki görvli atları ahıra yöneltirken bir başka görevli bize odalarımızı göstermek için harkete geçti.
Benim odam Ln Ars’ın odasının bir üst katındaydı. İlk Ln girdi odasına sonrada ben…
Kendimi bir şeyler atıştırdktn sonra direkt yatağa attım.
Bu bana kanatlının verdiği şey yavaşça etkisini azaltıyordu Hava kararmış ve yılızlar, Ay gökteki yerini çoktan almışardı.
Yarını düşünmeden önce bütün bu yaşam sürecimi düşünürken kendimi uykuda yakaladım.
Benliğim uykuya girdiğim an elimden zorla alınan bir özgürlük gibiydi…
Yakalanması ve belkdie bazıları için imkansız olan bir özgürlük….
“ Lütfen”
“ Olmaz Winter OLMAZ!”
“BANA İHANET M EDİYORSUN?”
“ Evet”
“Neden?”
Boğuluyorum diyemiyordum. Kayada bulunan Ln Ars’dan yardım istiyor beni buradan çıkarmasını istiyordum. Ama o bunu kabul etmiyordu. Boş ve sert gözlerle bana bakıyordu. Omuzarıma düşen ıslak saçlarımı arkaya attığımda bir kez ve son kez yenilgiyi kabul ediyordum.
Kendimi içinde bulunduğum ve bana asla bitmeyecek bir döngü gibi gelen bu okyanusun sularına kandimi bıraktığım an terler içinde uyandım.
Derin nefesler alarak atlatmaya çalıştığım bu rüyanın etkisinden kurtulmaya çalışıyordum.
Şafağın sökmesine az bir zaman kalmıştı. Genelde bu saatlerde pk uyanmazdım ama gördüğüm kabus yüzünden ölümüne buradaydım.
Bana verilen odanın içinde ufak bir banyo bulunuyordu. Aklıma bu gün i gala geldiğinde bir duşa girmem gerektiğini fark ettim.
Ayaklarımı zemine sarkıttığımda gözlerimi ovarak kendime gelmee çalışıyordum.
Uykum yoktu. Zaten tekrara uyursam muhtemelen yarına bu saatte uyanırdım. Yavaş ve çevik bir haraket ile yataktan kurtulduğumda sersemlemiş bir şekilde banyoya doğru ilerledim ve kendimi uykudan daha konforlu gelen sıcak suyun akışına bıraktım.
Havluyla ıslak bedenimi kurulayıp kapının sağındaki çantama uzandım ve ondn buraya gelmeden önce aldığım ebiselerden birini giydim.
İçinde siyh bir kumaşı olan mavi bir elbiseydi bu…
Camdn dışarı baktığımda güneşin doğmaya başladığını fark ettiğmde balkona çıkıp güneşin doğuşunu izlemek istedim.
Kolu yukarı çevirdiğimde açılan kapıdan dışarı çıktığımda nemli bedenimde hissettiğim soğukluk ile ürperdim.
Üşümemi umursamadan pamaklıkların köşesindeki sandalyeye kendimi bırakım. Burnumdan aldığım derin nefesi ağzımdan geri vererek efesmi düzene sokmaya çalışıyordum.
Bu gün benim için herkesin davetl olduğu bir balo vardı ve galanın kaynğı bendim. Dün aynı and bir uçak kazası geçirmi ve bir kantlı varlık ile tanışmıştım. Hayat bazen beni çok tuhaf noktalara itsede dalgalanan denize uyum sağlamayı başarıyordum. Güneşin doğması, Ay’ın doğması benim için önümli bir oluşumdu. Fakat bunun yüzünden kendimi yenilgiye açmıştım. Ben yenilmekten korkar ve bu layı hiç yaşamak istemezdim.
Kimsenin kurtarmasına gerek olmayan o tahtın sahibi olan ben olmalıydım. Zirve her zaman bir kişiliktir. Ve buda demek oluyor ki zirve tabi ki benim! İçinde hva dolu bir balon mu güzel görünür? Yoksa içindeki hava sönmüş patlak bir balon mu?
Hepinizin cevabı elbette içinde hava olan balon olurdu. İşte içinde bulumduğum toplumdan beni ayıran şeyde buydu. Peki Ln o toplumun bir parçası mı? Yoksa o mu merkez?
O balonun ayakta durmasını sağlayan hava benim için Ln Ars…
Belki kanatlı canlıya pek pas vermemiş olabiirim. Ama Ln bunları hak ede kilitli bir kutu. İçini halen bana dökmedi…
Sabah sabah bir bu keyfimi kaçırabilirdi gerçktwn o da olmuştu.
“UFFF BİR BU EKSİKTİ B DA TAM OLDU GERÇEKTEN. Bende diyordum sabah sabah ne eksikti ki?”
Kendi kendime söylenirken görüş alanıma Ln Ars’ın ter duran yüzü girdi.
“ Oo sabahanız hyırla dolsun yamyam hanım”
“Sizinde sizinde lordum ne büyük şeref bu saatte uyanmış bir lord görmek”
Gülmeye başladığımda o da bana katıldı. Aşağıdan ya d herhengi bir yerden bizi gören olsa muhtemelen aklımızı kaçırdığımızı düşünebilirdi.
Kapımın art arda sert bir şekilde çalınmasıyla ikimizde toparlandık. Yüzümü buruşturarak ayaklandığımda L Ars’ında gülen halinden eser kalmamıştı.
Kendimi düzeltip kapıya bakmaya gittiğimde Karşımda dran beyaz gömlekli ve altında keten kumaşından olduğu her hlinden belli olna siyah bir pantolon giyen varis ile karşı karşıyaydım. Elinde bir mektup tutuyorken aniden elime sıkıştırdı ve beni biraz dha süzdükten sonra suratına tepki vermeden kapıyı sertçe kapattım.
Sarhoş olsa beni ereden bulupda mktup getirecekti?
Varialeri halinden anlamak ne mümkün değil mi ama?
Tekrara balkondaki sandalyenin yanına bu sefer bir mektup ile döndüğümde Ln Ars!ında orada – aynı poisyonda- beni beklediğini gördüm.
“ Ne olmuş? Kim di? Ne getirmiş?”
Sorularının ardı arkası kesilmek bilmezkn tek nefste yanıtladım.
“ Bilmiyorum bana bir mektup gelmiş.”
Tam o sırada aynı şekilde yapılan kapı çalma sesi Ln Ars’dan da geldiğinde tek kaşımı kaldırarak ona baktığımda hemen kkendine düzen vererek kapısına akmaya gittiğinde oda sert bir şekilde kapıyı kapad ve elinde bir mektup ile geri döndü.
Ben herhangi bir soru sormadan benim sesimi taklit ederek hemen cevabını bana yapıştırmayıda ihmal emedi.
“ Bilmiyorum bana da bir mektup gelmiş”
“ Ln yapma şunu ama”
Gülmeye benden önce o başladığında bu sefer ben ona katıldım. Kahkahalarımın son bulmasınn nedenikafamın içinde dönen bir soruydu.
Bu mektupta ne yazyor?
Hızla mektubu açmaya çalıştığımda göz ucuylada Ln Ars’ı kontrol ettim. O da benim açtığımı görünce açmaya başlamaıştı.
“ Sevgili Wintğer”
Böyle bir başlangıçtan bunun kim olduğunu anlamıştım.
“WOLF”
“ WOLF”
İkimizinde ağzında dökülen bu cümleler benim sinirlerimi tvan yapmaya yetmişti. Görüşmeyeli bir gün olmuştu ve yapmıştı yine yapacağını…
“ Bir şey diyeceğim ama bu çocukğun alfabede bir bozukluk var.”
“ Bozukluk yok genetik.”
Genetikti aileden gelmeli bir durumdu bu hüzünle yazmak istediği kelimelerin içine “ğ” harfini koyarak kendince üstün bir dram yaratmaya çalışırdı. Bunun yüzünden dalga konusu olmuş ve canına susaynların alnına “ğ” harfini çizip bırakmıştı. Alnında o harftn bulunan herkes “ Aa snde mi Wolf’un kurbanı oldun” Diyerek kendilerince eğlence yaratılıyordu.
Gözlerim hitabından sonraki satırlar ile birleştiğinde kıpkırmızı kesilmişti.
“ Canım biricik hükümdarım yani yamyam efendim”
“ LN ARS! BU YAMYAM OLAYINIDA NEREDEN BİLİYOR”
Ln Ars’ın kahkaha sesleri kulaklarımda bir çınlamaya daha yol açarak beni sağırlığa doğru sürüklediğinde bu seferki top Ln Ars da bulunuyordu.
“ Ne var? O benim rkadaşım ve ben sırlarımı onlara anltabilirim.”
“ Benim hakkımdaki sırlrını mı?”
Sorduğum sorudan sonra yeniden gülmeye başladığında bu son kahkahası olacaktı. Ona nefret dolu bir bakış fırlatığımda balkonu terk ederek kendimi yatağın üzerine atarak şu aptl mektuba yeniden bakışlarımı çevirdim.
“ Güldük eğlendik tamam ama sana diyeceklerim var. Kendine dikkat et ve verdikleri besinlerin bazılarını tüketmemeye çalış. Buradaki gazeteci varis olayı skandala dönüşüyor. Yalan haber yaymışlar…”
İşlerin rengi artık bu cümleden sonra toz pemde değil siyaha belkide soluk bir hal almaya başlayacaklardı. Bunu bir gazeteciye yapığıma değil Ona plan defterimi göstermek niyetinde kenara çekip öldürmediğim için pişmandım.
“ Senin ağzını arayarak halka kötü göstermeye çalışacklar. Bunu bu gece okuduğum gazete sonunda fark ettim. Şimdi orada kendini güvenli tutmaya çalış. Kimseye hiçbir şey deme. Sana Ruha’nın yerini soracaklarında babasının olduğu gezegende falan gibi bir yalan uydur.
Burası biraz karışacak gibi ama merak etme ben toplarım. O gazetecinin başka arkadaşlarını çağırarak yalan ifade vererek seni iyiye çıkaracağım. Endişe yok tamam? Ben hallederim. Dediklerime dikkat et ve benim için bol bol dans et. Eğer akşama doğru bir olay olmazsa seni oradan ben almaya geleceğim. İyi eğlenceler hükümdarım”
Keyif ile geldiğim yerden bir cesed ile çıkmaı asla ama asla istemiyordum. Bunu herkesin gözünü öünde titremeden ve asla iğrenmeden yapardım. Aynı Runha gibi.. Wolf’a güvenim tamdı. O yapardı, toplardı, hallederdi. O güvenilecek tek arkadaşımdı.
( Ln Ars’dan sonra)
Oturduğum yatağa sabitleniş bir şekilde elimden kayıp giden kağıdı izliyordum. Yavaş ava bütün yaptıklarım ortaya çıkarak beni bir uçuruma sürüklüyordu.
Ln Ars’a yazılan mektup:
“ Sevgili Lğn Arğs,
Benim biricik arkadaşım Winter sevdalım. Evet, şimdi bu kahkahalar atan suratını ellerim ile donuklaştırayım mı? Winter’ın başı büyük bir bela da ve emin ol bunun bir kaçış yolu yok!
Ama ben halledeceğim. Ona bol bol moral ver ve yüzünün gülümsemesini sağla. Kadığı dadan bir cesed gibi çıkmasına izin verme.
Winter’ın çok pis tekme attığı ayrıca ayarlarıyla oynadığı bu gazeteci eleman yalan yanlış bir habr yapıp ortaya koymuş işte HÜKÜMDAR WİNTER’IN ACIMASIZ KILICI ONURLU GAZETECİİN HAYATINA SON VERDİ gibi aptal bir skandal söz konusu. Ben halledeceğim ama sen şu Winter’a moral ver. Sakın sende asma o ölü suratını yoksa ben bu sefer ikinizin suratınıda dağıtarak güzel bir imaj çizerim size!
Neyse sevgili arkadaşım orada size romantik daslar görüşmek üzeree!!”
Ln Ars ilk defa bir şeyler hissediyordu. Öfke miydi? Tama emin değildi ama bu uçsuz bucaksız bir sevgiyide anımsatmıyordu. Neydi bu hissin adı ya? Hani böyle boğazımızda büyük bir yumru hissederek acı çekmek ama sakın beni bedensel anlamayın bu acı bedensel değil ruhsal kaybetmek de değil bu duygu. Çünkü bir romanın ilk satırından anlayamazsın ne olacağını…
Ln Ars’ın gözleri uzaklara çoktan dalmıştı bile… Bu sefer eskisi gibi hissetmiyordu. Yenilgi onun için hiçbir şeydi. Ama Winter bunu kabul etmezdi. Bunu kendine yapmayacak kadar gözü karaydı o kadının ama şunuda biliyordu ki asla doğru yoldan şaşmazdı.
Saatler sonra Winter’ın odası…
Gözlerim karşımdaki duvardan asla ayrılmıyordu. Saat akşama mı geliyordu? Yoksa daha öğlen miydi? Hiç birinin cevabını bilemeyecek kadar uzağım..
S,iyah perdeleri sonuna kadar çekmiş ve en sonunda kendimi yataktaki örtüye sıkıca sarılırken bulmuştum. Bütün hayatımı gözlerimin önünden geçiriyorum asla bir hata buamıyordum. Sanki zamanı durdurmuş ve güneşin doğşunu izliyor gibi değilde sanki güneş hiç var olmmış gibi hissediyordum. Çıkmaz sokak her zaman kapalıdır. Bir kereye değil her sefere kapalıdır. Bir sokakta ışık yoksa o sokak için karnlık bir ışık haline gelmiştir. Ama ışığa alışan biri için karanlık korkunç ve ürkütücü bir yer haline gelir.
Bana hakaret eden ve haddini aşan birine bir tekme atarak hayatımın hatasını yaptım. Onu orada herkesin gözü önünde öldürmem gerkiyordu.
Boş gözler ile duvarı süzmek bnim için en mntıklı düşünme şkeliydi. O balkona bir daha çıkmadım veya Ln Ars’ sormadım.
Kalbimdeki sızı yavaşça bedenimide kontrol altına alıyordu. O lanet komik gazeteyi almayı düşündüğümde ne durumda olduğum alıma gedli. Muhtemel bir şekilde herkesin ortasında büyük bir bomba yaratarak bir cani seviyesine yükselmiştim.
Kapım art arda ç kez tıklatıldığında gelenin endişe veya heyecan ile beklediğini anlamam uzun sürmedi.
Zaten beklemek bile hataydı. Ln aniden odaya girdiğinde korku ile yerimden sıçradım.
“ Ne yapıyorsun sen?”
Soruma önem vermeyerek önüme bir parça kğıt fırlattı.
“ Wolf çoktan düzeltmiş ve yazdığı mektubun bir kopyasını bize göndermiş şu söylediğiklerine bak yamyam nasılda yalan ama!”
Ayaklanıp kendime çeki düzen vermeye çalıtığımda bir eli kafasının üzerinde beni izlediğini fark ettim.
“ Böyle savaş çıkmış gibi girilir mi bir hükümdarın hatta onu geçtim bir kadının odasına”
Ona ter ters bakarken yanaklarının ilk defa kızardığını anladım. Ayrıca başı artık dik değil yere bakan ir pozisyona gelince bende açık kalan kapıyı kapattım.
“ Özür dilerim ya ben bir an heyecan ile girdim”.
“ Bir daha olura o kapıyı açan elini kırarım”
Başını aniden kaldırıp bana baması en fazla beş saniye sürdüğünde beni tepeden tırnağa süzmeye başladı.
“ Sen ne zaman hazırlanacaksın? Galaya üç saat kaldı. Ne yapıyorsun saatlerdir?”
“ Uyuyordum ya kaçırmışım tüh!”
Attığım yalan sonunda onun arkasından geçip omuzlarından tutuğm gibi iterek kapının dışına çıkardım. Bir şey demesi izin vermeden de suratına kapıyı kapattım. Üç saat mi kalmıştı? Hazırlanmak o kadar sürmezdi ki kapının önünden gelen kadın sesleri duymaya başladığımda kapıyı malum artık kilitlemek durumunda kalmıştım. O baloya yani galaya inanın o kadar gitmek istemiyordum ki…
Çantamı açıp içinden galaya giymek için çıkardğım mavi elbiseyi ellerim ile düzelterek bir şekil vermeye çalıştım.
Üzerimdeki elbiseyi çkararak bu mavi elbiseyi giydiğide boy aynasından kendime bakıyordum. Göğüs dekoltesi olan mavi renginin tonlarında katman katman rengi açılan bir elbiseydi. Ayrıca yandan uzun bir yırmacıda bulunuyordu.
Çantama yöneldğim sıra içiden bu sefer mavi elbisemin rengine uygun ipli bir topuklu ayakkabı çıkardım. Ayakkabıyı giydiğimde iplerini yavaşça bağladım. Önüdeki üç saat içinde bulduğum bütün aktiviteleri yapacaktım. Ln Ars’da hazırlanmaya gitmişti. İçimden bir ses o galanın bnim için iyi olduğunu söylemiyordu ama bazen çığlıklrımın kesşleceği yere kadar yürümeyi seviyordum.
Kıyafet konusunda tam hazır olduğumda sıra saçlarıma oradanda cesed görmüş Winter surata geldik.
Öyle nefretle bakıyordum ki bir an yananın bile bakışlarımın etkisinden çatlayıp parçalanacağını düşündüm.
Bu aynayı kırmak yapmk istediğim birinci şeylerden biri oldu. Bunları liste haline getirip odadan çıkmadan hemen önceki yaım saatte gerçekleştireceğime emindim.
Siyah ve belimin üzerine tamamen glmemiş olan saçlarımı taramay başladım. Açık bırakmaktansa kesmeyi eğlerdim.
Banyo dolaplarını aramay a başladığmda bir makas bulabildim.
Göğüsümün hemen alında olacak şekilde düz bir biçimde kestiğimde hayatımdaki ütün şansımı bu saçı keserek harcadığımı fark ettim.
Gerçekten güzel ve düz bir görüntüsü vardı.
Yere dökülen saçları umursamadan banyodan çıktım. Giydiğim bu topuklu ayakkabılar sayesinde daha uzun görünüyordum.
Her adımım bir ses etkisi yaratıyordu. Aynı ayakkabılarım gibi. Odanın içinde yaptığım denemeler sonunda daha dik ve etkileyici bir yürüyüş kendime kazandırabildim.
Yüzümü ise bana birazdan geleceklerine emin olduğum varsilere bıraktım.
Yatağıma oturup galadan daha öneml olan küçük kağıt parçasını elie almamla açmam bir oldu
“ İfademde bellirttiğim şekilde o tekma bir yalan. Sevgili hükümdarımız bunu yapacak kadar cani biri değil. Yaptığınız yalan haberi eğer kaldırmaz iseniz size bir şikayet davası çacağım saygılarım ve sevgilerim ile…”
Ne yalan ama! Kesinlikle o tekme bir yalan Winter hükümdarınızın elinde o adam bir geçsinde asıl tekmeyi bir görsün ne taraftan vurulacağını…
Varislere güvencimin kalmadığı gbi bir de yalan söylme durumunda bırakılıyordum.
Galaya son bir saat…
Son bir saat…
Sonra o alkışlmalı ve her yerde alkollü içecek tüketilen o ortamdayım.
Yüzüme son derece hafif bir boya çktiklerinde suratımı asmadan durmam imkansızdı. Elimde olsa buradaki halkıda ateşe verip çıkardım. Ama maalesef deidirten o aptal kormumalar. Tek kişi şeklinde binlerce korumayı aalt etmem imkansızdı.
Gala saati geldiğinde salon yavaşça dolmaya başlamışlardı. Altın renginde düzenlennen gala salonuna uyumlu şamdanlar, tabak çatal ve mumlar gibi bir çok ürün vardı.
Göze çarpan en uzak masya oturduğumda bile nasılsa göze yinede çarpıyordum. Gelenler bana selam vererek geçiyor baktıkça bakıyorlard.
Ln Ars ise üzerine siyah bir takım giymiş kol kısımlarını dirseğine kadar kıvırmıştı. Etrafı boş gözler ile süzerken o ise sadece beni izliyordu. Bu kalabalık ortamdan kurtulmak çin canımı diime takabileceğim yalaına kendimi inandırmaya çalışıyordum.
Ayağımla ritim tuttuğuğum sırada gala salonunu klasik bir müzik doldurmuştu. Gramafondan başta yüksek bir keman sesiyle piyano sei odadaki herkesin haraketlenesini sağladı. Ne yapaya çalıştıklarını anlamaya çalışırken kapıya doğru serilen kırmızı halıya adımın atan yaşlı ihtiyar adam dikkatimi çekmişti. Bu saçma kutlamaya buranın kurucusu Athems de katılıyordu.
Herkes ayaklanıp ona selam veririken ben ve Ln Ars oturacağı yere ilerleyişini izliyorduk. Yüzüme vran sarı ışıkların yaı sıra etrafa yayılan melisa çiçeği kokusu güzel bir hava yaratıyordu.
Önümdeki masaya döndüğümde o aptal kameralar herkesi çekerken benim otrduğum anıda çekmişti. Hatta biri şu anda burnumun dibinde ışıklar patltırken gözlerim konuşma yapan yöneticideydi.
“ Sevgili konuklarım benim varislerim..”
Gür sesiyle konuşmaya başlayınca burnumdan sıkıntıl bir nefes verdim.
Konuşmasını yapmaya devam ederken inanın hiç umrumda olmadan onu dinlmiyordum. Arada bir yerlede cümlesinde Winter kelimesini duymam ile Ln’ın beni uyarması bir ldu.
“ Seni çağrıyor”
Saraılarak ayaklandığımda gözlerinin içine bakarak kafamı salladım.
Herkes susmuş pür dikkat hayran gözler ile bana bakarlarken ben sadece önümde bulunan yaşlı adamı izliyrdum. Bana bakarken dudakları yukarı doğru kıvrıldığında hafif tebessüm le bana bakıyordu.
Benim yüzüm onunkinin aksine cesed görmüş gibiydi.
Kırmızı halının başına topuklu ayakkabılarımın sesleri aşliğinde ilerlediğimde yaşlı adamdan daha uzak br köşeye çekilerek fotoğraf çekile işleminin son bulmasını bekledim. Şu an o kadar hazırlıksız bir soru beklemiyordum ya!
“ Winter hanım, hükümdar olayı hatırlıyor muşunu?”
“ Hayı hatırlamıyorum”
Evet! Hatırlıyorsun hemde öyle bir hatırlıyorsun ki…
“Hükümdar söylentiler doğru mu gaza-“
Sözünü hızla keserek onu yanıtladım.
“ Hayır ben cani değilim! Onurlu bir yaşam için elimden gelen her şeyi yaparken bu suçlamaları reddederek bunun bir eleştiri olduğunu öne atıyorum”
Onurlu yaşam ha? Öylemi one ya? Nerede o intikam?
“ Pekala bize söylemek istediğiniz bir şey var mı? Özel hayat konusunda”
Bunlar benim sabrımı sınıyorlardı. Bana bu soruyu yönelten adama döndüğümde kaşlarımı çattım. Onun yüzünde tatmin olmak için bir yanıt bekliyordu ki ben onun o yüzünü parçalamamak için tırnaklarımı ellerime geçirirken
“ Yok ve inanın bu kimsenin haddine değil!”
Sorumun ardından yüzündeki o mutsuz ifadeyi gördüğümde tatmin olmuş bir şekilde gülümsedim.
Burada yarım saat çabaladıktan sonra yerime geçtiğimd herkesin öündeki tabağa yemeklerini eklediklerinde önümdeki tabakla bakışmam bir saniye bile almadan yüzümü buruşturduktan beni inceleyen Ln Ars!a tek kaşımı kaldırarak bir yanıt verdiğimde bana göz kırptı.Aklımda Wolf’un yazdığı sözler yankılanıyordu…
“ Verdiği yemekleri tüktmeyin!”
Bende tüketmek için bir çaba üretmiyordum…
Bütün varisler kıtıktan çıkmış gibi yerken bn ve Ln sadece birbirimize bakışarak alaşıyorduk. Onun yanımda olması beni mutlu ediyordu.
“ Bakıyorumda bu gece ışıl ışl ve çok mutlusun yamyam!”
“ Ooo sevgili lorduma bakın siz”
“ Ne dedin sen az önce?”
“ Ne demişim?”
Sorumu sormam ile kahkaha patlatsı bir oldu. Sadece kısık bir müzik ile idare edilen salonun içinde Ln Ars’ın sesleri yükselice bütün bakışlar bana dönüce umursamayarak ona gülümsedim.
Yan maadaki bir kadın diğerini dürterek kısık sesle ddiklerini yüksek sesle demiş olmalıydı k çoktan duymuştum.
“Bu sürüngen bu lordu hak ediyor mu? Şu na bak ya!”
Bu cümlesi ona dönmeme neden olunca yüzüne gülümseyerek baktığım an korkuyl bana baktı gazetedeki haderde öldrdüğüm insanların adı yazınca buz kesmişti.
“ Sevgili lordum, benim biricik lordum bu geceki kavalyem”
Bunu duyan kadın varsi kaşlarını havaya kaldırarak beni incelemeye başladığında bakışlarındaki o korkak hisi tek seferde anlamıştım.
Burada tanıdık gelen bir kok vardı ama bir türlü anlamıyordum. Bu koca salonda çok tanıdık biri tarafından izlendiğimi düşünerek ürperiyordum.
Bugün bütün kötü ruhlar başımdan def olamıyordu. Tanrı bugün benden yanaydı. Çok ükür ki sabrım yerindeydi. Az önce bana sürüngen diyen elemanın üzerine atılıp boğmamam bile bir eserdi.
Çatal bıçak sesleri eşliğinde etrafa yayılan konuşma sesleri blkide kahkahalar benim hiç ama hiç ilgimi çekmiyordu.
Bir saat sonunda bu durum kapanmış ve o sinir bozucu ses yüzünden bozguna uğramıyordum
Hani şu romantik dizilerde çalan tarz bir şarkı çalınca bazı kavalyelere sahip varisler etrafda eteklerini savura savura dans ederken bense onları izlemekten keyif alıyordum. Aralarında konuşmalar geçiyor ve bir tur dönüyorlardı. Dans pistinde yuvarlak bir biçimde dönmeye başlamaları güzel bir izlenim veriyordu.
“ Bu gece hiç haraket etmeyecek misin?”
Bu soruyla kılıcın namlusu boğazıma yapımıştı.
“ Ne istiyorsun?”
Soğuk bir tonla sorduğum sorunun yanıtını aslında biliyodum. Dudakları yukarı doğru kıvrıldığında size bunu nasıl desem bu bir gülümseme veya bir sırıtma değildi.
Acım kadar derin kıyı okyanus kadar sonsuzdu kaçışı yoktu.
“ Benimle dans eder misiniz? Yamyam hanım, hükümdarım, benim katilim, cani psikopat kadın!”
“ Ln sbrını sınıyorsun”
“ Ne mutlu ama!”
Ayağa kalkarak elini bana uzatınca yan masamdaki kadın varis ocağın ateşini harlamıştı. Siniler iyice tapama vururken:
“ Şuna bak şuna umarım kabul etmezde ezikliğini görürüz”
Ben bunu parçalarım. Burnumdan çıkan hırıltılı bir gülme sesi beni korkutuyordu. Hayır, o kadından veya başka bir güçten değil kendimden çünkü kontrol dıı bir haraket sergilemek demek skandal olarak bomba gibi fdüşmek demek.
“ Evet”
Sesim haykırı gibi ve yüksek çıkmasıyla arkadaki sürgün kertenkele:
“ Lanet kadın”
Ellerini masaya vurarak ayaklandığında etrafımı kolaçan ettiğimde bütün ışıklar dans pistinde bulunduğum kısım karanlıkta kalıyordu. Uvarlardaki kameralar ise güvenliğin çöp oluşumu gibi bir durumdu.
Kahkaha patlattığımda Ln gözlerini benden ayırmıyor yapacağım her hangi bir haraketi bekliyordu.
Bende ayaklandığımda karşımdaki bedeni tir tir titriyordu.
“ Sen”
Elini havaya kaldırarak başparmağını bana doğru salladı.
“ Kendini ne sanıyorsun bu adam sana layık bile değil”
Ne diyor bu kertenkele?
Bilmiyorum iç ses ama ben sanırım bunu öldüreceğim hadsize bak!
“ Size saygı çerçevesi içinde vereceğim tek yanıt haddinizi bilin ve içmekten başınızı kaldırıp kime ne dediğinize bakın yoksa sonundan dönemeyeceğiniz şeyler olur”
Masasındaki boş alkol bulunan şişeler bunu kanıtlıyordu. Ln Ars’ın bana uzattığı alini tuttuğumda tatmin olduğunu belli eden bakışları ile beni süzüyordu.
Elini tutuğum sıra dans pistine ilerlemeye çoktan başlamıştık bile..
Etrafta rengârenk dönen ışıkların bir kaçı suratına vurunca onu daha çekici kılıyordu.
Her şeyin nedenini şimdi anlamıştım. Ln Ars , Wolf’a benden hoşlandığını anlatmıştı ve Wolf yakınlaşmamızı sağlamak için kavalyem olarak onu seçmişti.
Bu dikkatimden kaçmamıştı. Sağ elini belime yerleştirdiğinde Sol elimi onun omzuna koymadan arkamdan yerlerdesürüklenen eteğimi tutum. Sağ elim ile elini tutuğumda ona ayak uydurarak dans etmeye başladım. Salonun tavam bölmünün ortası açıkta bulunuyordu.
Bu yapay ışıkların yanında en güzel ve aydınlık ışık aranlık gökyüzünün aydınlanmasını sağlayan Ay’dı..
O gece ay ışığı altında saatlerce danse ettik…
Sağ ayağım onun geri çekilen sol ayağını takip etti ilk sonrada sol ayağım peşinden gitti sağ ayağının. Bu sırada yüzüme çekici ve romantik bir bakış atıyordu. Fakat bu durumdan zerre etkilenmeyen ben sadece gülümsüyordum.
İç sesim bana şeytanın fısıldadığı gibi çok gülmemei tavsiye etmiyordu. Sonra ağlamaktan şişe gözlerim ile bakışıyordum.
En acı verici olanı ise bundan sla ama asla ders almıyor oluşumdu. Her seferinde yanımda bir cesed bile olsa moralimi bozmadan gülümsüyordum.
Bu düşüceler girdabında son düşüşümü yaparkn Ln Ars’ın sesi ile kendime geldim
“Oturup yıllarca seni sevabilirim. Çünkü sen buna laık bir yamyam hanım, Reagansın!”
Etkileme saatine hoş geldiniz! Bu sefer gerçekten etkilenmiştim. Reagan demek küçük hükümdar demekti.
Bu adam ne zaman bu sözlerine son verecekti.
“ CANIN CEHENNEME AMA LN ÇOK ROMANTİK ODUNSUN”
“Bir cümlede hem beddua okuyarak iltifat etmeyi ayrıca hakaret etmeyi nasıl başardığını düşünüyorum”
Güldüğümde ona bunun benim üstün yeteneklerimden biri olduğunu söylemeyi o kadar çok isterdim ki ama şun üşengeçlik bedenime dank etmişti.
Karanlık yoldaki ıığım bir labirennteki çıkış kapımdı benim Ln bazen bunları ben mi diyorum diy kendimi sorgulamadan edemiyordum….
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Oy ve Yorumlarınızı unutmayn sevgili okurlarımmm ! :)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 606 Okunma |
130 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |