YILAN VE BAYKUŞ
Ormanın birinde çok kurnaz bir yılan yaşarmış. Bu yılan, ormandaki diğer hayvanların boş kalan yuvalarını görünce hemen sürüne sürüne gider çöreklenir, “Burası artık benim!” dermiş. Ormandaki diğer hayvanlar, yılanın onları sokup zehirlemesinden, yavrularını yemesinden korktukları için bu duruma hiç ses çıkaramazmış… Yılan üzerine çöktüğü yuvaları, yeni sahiplerine çoookça yemek getirmeleri karşılığında kiraya verirmiş.
Bir gün, ailesine yeni bir yuva arayan bir baykuş ormanda dolaşırken bu yılana denk gelmiş. Yılan, baykuşun yuva aradığını öğrenince hemen “Benim şuradaki ağaçta güzel bir yuvam var, tam size göre, istersen size kiraya verebilirim” demiş. Baykuş yuvayı gezmiş ve çok beğenmiş. “Karşılığında ne istiyorsun?” diye sormuş. Yılan başlamış severek yediği hayvanları saymaya; her ay yüzer tane solucan, kertenkele, kuş yumurtası ve fare isterim demiş. Yılanın talepleri baykuşa çok fazla gelmiş, ne kadar açgözlü diye düşünmüş içinden ama yuvayı çok beğendiği için kabul etmiş.
Ertesi bahar, yılan kira olarak talep ettiği menüsüne sincap ve tavşan da eklemiş. Baykuş evini çok sevdiği ve burada eşiyle birlikte mutlu mutlu yaşadıkları için hepsini kabul etmek zorunda kalmış.
Bir sonraki bahar yılan, yemek listesine ceylan ve geyik eti de eklemiş. Baykuş, açgözlü ve talepkâr yılanın isteklerine daha fazla dayanamayacağına karar verip evden çıkmaya karar vermiş. Kısa bir süre sonra evden çıkacaklarını yılana bildirmiş. Yılan bu durumdan hiç hoşlanmamış çünkü baykuşun getirdiği yemekler sayesinde rahatını hiç bozmadan, karnını bir güzel doyuruyormuş.
Baykuş, kendilerine yeni bir yuva aramak için dışarı çıktıkları bir gün, geri döndüklerinde, bir ağaçkakan kuşunun, ağaç gövdesinin altında yer alan tırtılları avlayabilmek için kovuktan ibaret olan yuvalarını delik deşik ettiğini görmüş. Yılanın bunu bahane ederek onları daha da sömüreceğini hemen tahmin etmiş. Yine de eve zarar veren, kendileri olmadığı için bütün iyi niyetiyle durumu yılana bildirmiş. Yılan, bu durumu da fırsata çevirmeye karar vermiş, tabii ki. Evin uğradığı zarar için baykuş evi boşalttıktan sonra, dört mevsim daha yetecek kadar yemek getirmesini yoksa yeni yuvasını bulup yavrularını yiyeceğini söylemiş.
Baykuş bu tehdide çok sinirlenmiş ve konuyu orman mahkemesine taşımaya karar vermiş. Yılan ondan önce davranıp baykuştan şikayetçi olmuş; onu evine zarar vermekle suçlamış. Yılan ve baykuş, kaplumbağa hâkimin karşısına çıkmış, dâvâ görülmüş ve baykuşun eve zarar vermediği tespit edilince baykuş beraat etmiş. Yılan, bu duruma çok öfkelenmiş, karara itiraz edip dâvânın yeniden görülmesini talep etmiş. Dâvâ yeniden görülmüş, baykuş yine beraat etmiş. Yılan daha da hırslanmış, kaybetmeye hiç alışkın değilmiş… O zamana kadar herkesten her istediğini fazlasıyla alabilen yılan, baykuştan koparabileceği kadarını koparmak için dâvânın üçüncü kez görülmesini talep etmiş. Dâvâ yine baykuşun lehine sonuçlanmış.
Öfkeden ve hırstan deliye dönen yılan, kendi kendini sokarak öldürmüş. Yılanın öldüğünü duyan orman sakinleri derin bir oh çekmiş, o günden sonra huzur içinde yaşamış. Baykuş ve ailesi ise yeni evlerinde uzun ve mutlu bir hayat sürmüş.
-SON-
Beril Öke Gülen
Okur Yorumları | Yorum Ekle |