10. Bölüm
Berkhan Aydıngül / ARŞ'IN KATİPLERİ / KARA NEHİR

KARA NEHİR

Berkhan Aydıngül
berkhan

 

 

Zulkarneyn’in İkinci Yolculuğu: Suların Sırrı

 

Zulkarneyn, köy halkının kuraklık sorununu adaletle çözmüş olsa da, zihninde yankılanan bir rüyanın gölgesi onu rahat bırakmıyordu. Rüyasında, baş döndürücü büyüklükte bir dağın zirvesini görmüştü. Dağın eteklerinde kurumuş dereler, çatlamış topraklar ve yitip gitmiş bir kavmin silik izleri vardı. Zirvede ise bir kapı, parlak bir ışıkla çevrili halde duruyordu.

 

Bu rüya, ona bir işaret gibiydi. Zulkarneyn, bu yolculuğun sadece fiziksel bir seyahat değil, ruhsal bir imtihan olduğunun farkındaydı. Yolculuğunun bir sonraki durağı, lanetli olarak bilinen ‘Kara Nehir’ vadisiydi. Bu nehir, yüzyıllar önce bir cin topluluğunun karanlık büyüleriyle lanetlenmişti. Nehrin kıyısındaki köylerde yaşayan insanlar, yıllardır sudan korkuyor, yaklaştıklarında bile delilikle sınanıyorlardı.

 

Köyün Çığlığı

 

Zulkarneyn, nehrin yakınlarındaki bir köye ulaştığında, insanların yüzlerindeki umutsuzluk hemen dikkatini çekti. Köy halkı, öyle korku doluydu ki adını bile anmaya cesaret edemedikleri nehirden bahsederken fısıltıyla konuşuyorlardı. Bir yaşlı adam, titreyen elleriyle Zulkarneyn’i karşılayarak şöyle dedi:

 

“Efendim, buraya neden geldiniz? Kara Nehir’in lanetini duymadınız mı? Suya yaklaşan herkes ya delirdi ya da açlıkla kıvranarak öldü!”

 

Zulkarneyn, gözlerini yaşlı adamın derin kırışıklıklarında gezdirirken sakin bir sesle cevap verdi:

“Duydum. Ancak korkunun hükmettiği yerde hakikat aramak vaciptir. Beni bu nehri temizlemek için gönderen, Rabbimdir. O’nun izniyle bu lanet sona erecek.”

 

Yaşlı adamın ardından genç bir kadın öne çıktı. Gözlerinde hem umut hem endişe vardı. “Siz bir kahraman mısınız? Yoksa yalnızca sıradan bir yolcu musunuz? Çünkü o nehirde sıradan biri için umut yoktur.”

 

Zulkarneyn, vakur bir duruşla cevap verdi:

“Kahraman değilim, sadece hak için mücadele eden bir yolcuyum. Rabbim dilerse bu nehirdeki zulüm sona erecek.”

Zulkarneyn müsade isteyerek yola çıkmak için hazırlıklarını yapmaya başladı. Toplum bu adama hayret ve merak dolu gözlerle bakıyordu ama içlerinde ki umudu da saklayamıyorlardı.

 

Nehirle İlk Karşılaşma

 

Zulkarneyn, köylülerin uyarılarına rağmen nehri görmek için yola çıktı.Zulkarneyn, köy halkının duaları ve umut dolu bakışları arasında yola koyulmuştu. Yolculuğun ikinci gününde, hem bu nehre hem de rüyasında gördüğü dağa doğru ilerlerken, garip bir sessizlik her şeyi kuşatmıştı. Rüzgâr bile esmiyor, kuşlar susmuştu. Tam o anda gökyüzünden bir ışık huzmesi indi. Huzmenin içinden, yüzü ışıldayan ve kanatlarıyla parlayan bir melek sureti belirdi.

Zulkarneyn, durup dikkatle baktı. Melek zarif bir sesle konuştu:

“Ey adaletin yolcusu! Rabbinin selamı üzerinedir. Sana bir sır göstermek için gönderildim. İlerideki Kara Nehir’in ardında, insanlık için büyük bir nimet gizlidir. Ancak o nehre ulaşmak için önce benim rehberliğime ihtiyaç duyarsın.Bu nehri geçemez ve laneti kaldıramazsan çok büyük fitneler yeryüzüne yayılacak. "

 

Zulkarneyn, melek suretinin söylediklerini dinlerken, kalbinin derinliklerinde bir şüphe belirdi. Bu ışıldayan varlık, melek gibi görünüyordu, ama sözleri Allah’ın açık hükmüyle uyuşmuyor, bir tuzak kokusu taşıyordu. Gözlerini kıstı, aklı ve imanı arasında denge kurarak dikkatle düşündü. Bir an duraksadıktan sonra yüksek bir sesle konuştu:

 

“Sen kim olduğunu söylersen söyle, seni tanımıyorum! Rabbim bana bir yol gösterdiyse, O’nun izniyle yolumu da bulurum. Sözlerin kalbime bir nur değil, karanlık gibi görünüyor. Şimdi çekil önümden!”

 

Melek sureti bir an sessiz kaldı, ardından yüzündeki nazik ifade yerini sinsi bir gülümsemeye bıraktı. Parıltılı ışık kararmaya başladı ve Zulkarneyn’in önünde Azazil’in gerçek sureti belirdi. Gözleri ateş gibi parlıyordu.İşte o anda kıvrımlı sivri keçi boynuzları,dipsiz karanlıklarla dolu çukursu gözleri, iki bıçak kesiğine benzeyen burnu devasa yarasa kanadına benzeyen kulakları ve lav çukurkarından oluşan ağzı ile Azazil karşısındaydı. Karanlık bedeni ve kan kırmızısı kanatları en saf yüreklere bile korku salıyordu.

“Demek akıl oyunlarıma direndin,” dedi Azazil, alaycı bir tonla. “Ama insan aklının sınırları vardır, ey Zulkarneyn. Kara Nehir seni bekliyor. Orada seni yalnızca zekân değil, cesaretin de test edecek. Bakalım adalet savunucusu olduğunu iddia eden biri, karanlıkla baş edebilecek mi?”

Zulkarneyn, Azazil’in tehdidini görmezden geldi. Kararlı bir ifadeyle, “Ben Allah’a teslim olmuş bir kulum. O’nun yolunda yürürken karanlığın gücü bana zarar veremez,” diyerek yoluna devam etti.

 

Allah’ın Görünmeyen Melekleri

 

Azazil, gölgeler içinde kaybolup giderken Zulkarneyn’in yalnız olduğunu sandı. Ancak Zulkarneyn’in her adımında görünmeyen koruyucular vardı. Allah’ın emirleriyle görevli melekler, karanlık cinlerin yaklaşmasını engelliyor, Zulkarneyn’i büyü ve tuzaklardan koruyordu. Zulkarneyn bunu hissedebiliyor, kalbinde bir huzur ve sükûnetle yoluna devam ediyordu.

 

Bir ara, sanki fısıltılar duyar gibi oldu. Fısıltılar, yolun her iki yanında beliren cinlerin alaycı sesleriydi:

“O korunduğunu sanıyor . Oysa her adımında bizim nefesimiz ensesinde.”

 

Ancak Zulkarneyn’in gözlerinde bir tereddüt bile belirmedi. Sadece sessizce dua etti:

“Rabbim, beni rahmetinle kuşat ve adımlarımı sağlamlaştır. Beni koruyanın Sen olduğunu bilmek, karanlığı aşmam için yeterlidir.”

 

Bu dualar, etrafındaki görünmez meleklerin kanat sesleri gibi bir huzur yankısı oluşturuyordu. Zulkarneyn’in her adımı, manevi bir kalkanla korunuyor, Azazil’in tuzakları etkisiz hale getiriliyordu.

 

Lanetli Nehire Çağrı

 

Zulkarneyn, Kara Nehir’in olduğu bölgeye yaklaştı. Burası ayrık çorak topraklardan oluşuyordu. Toz,is ve karanlık, vadiye hüküm sürüyordu. Sadece kuru ağaçlar otlar ve ıssız tepelerin olduğu bir yerdi. Azazil’in daha büyük bir oyun hazırladığı açıktı. Vadiyi ikiye bölen kara nehir zift siyahi rengindeydi. İçinde baloncuklar patlıyor iğrenç zehirli gazlar etrafa kötü kokular yayıyordu.

Kara Nehir’in karanlık sularının üzerinde yankılanan bir ses duyuldu:

“Zulkarneyn! İşte cesaretini göstereceğin yer burası! Bu nehri temizleyeceğini söylüyorsun, ama burada insanları delirten sadece bir lanet değil. Burada, tüm varoluşun zayıflığını göstereceğim!”

 

Zulkarneyn, nehirden gelen tehditkâr seslere aldırış etmeden suya doğru ilerledi. Şeytan'ın oyununun bir parçası olduğunu biliyordu, ama Allah’ın korumasına olan inancı, onu yolundan döndürmüyordu. Suyun kenarına vardığında, dua ederek elini nehre uzattı.

 

Kara Nehir, adını hak edercesine koyu, siyah bir aynayı andırıyordu. Yüzeyi hareketsizdi, ama içinden gelen fısıltılar, insanın tüylerini ürpertmeye yetiyordu. Zulkarneyn, diz çöküp suyun yüzeyini incelerken bir hareketlenme fark etti. Suyun içinden kendi yansımasını gördü, ancak birden yansıması değişti.

 

Şimdi ona bakan, gözleri alev gibi parlayan, ürpertici bir yüzdü. Bu yüz, derin bir yankıyla konuşmaya başladı:

“Zulkarneyn… Buraya kadar gelerek büyük bir hata yaptın. Geri dön! Bu topraklarda insanlara adalet yok. Burayı biz yönetiyoruz.”

 

Zulkarneyn sakinliğini bozmadı. Suya doğru eğildi ve yüksek bir sesle cevap verdi:

“Adalet yalnızca Allah’a aittir. Siz, yaratılmışların en acizi, Rabbime karşı nasıl bir hüküm koyabilirsiniz?”

 

Bu sözlerle birlikte su şiddetle dalgalanmaya başladı. Zulkarneyn’in önünde bir girdap oluştu ve girdaptan karanlık bir figür çıktı. Bu, cinlerin liderlerinden biriydi. Uzun boylu, gölgelerden örülü gibi görünen varlık, Zulkarneyn’e yaklaştı.

 

Cinlerle Yüzleşme

 

Cin lideri, alaycı bir gülümsemeyle konuştu:

“Ey insan, ne kadar cesursun. Fakat cesaretin cehaletinden mi kaynaklanıyor, yoksa arkanı dayadığın bir güç mü var? Sana son bir şans veriyorum: Buradan git. Eğer geri dönersen, bu laneti silmek için verdiğin mücadeleyi unutabiliriz.”

 

Zulkarneyn’in gözleri kararlılıkla parladı. “Ben yalnızca Allah’a dayanırım. Zulmünüz son bulacak, karanlık hükmünüz kırılacak. Eğer savaşmak istiyorsanız, Allah’ın yardımıyla sizi yenilgiye uğratacağım.”

 

Cin lideri öfkeyle sulara döndü. “O zaman gücümüzü gör!” diye bağırdı. Nehirden yükselen karanlık bir sis, Zulkarneyn’i kuşattı. Tiz çığlıklar etrafı inletiyor havada kara dumanlar cirit atıyordu. Göz gözü görmez hale gelmişti. Zulkarneyn dua etmeye başladı:

 

“Rabbim, bana sabır ve hikmet ver. Gözlerimi karanlıkta dahi hakikate aç. Adaletin ve merhametinle bana yol göster.”

 

Bu dua, Zulkarneyn’in etrafını kuşatan sisin çözülmesini sağladı. Gözleri karanlık cinleri ve büyüyle örülmüş zincirlerini görmeye başladı. Daha sonra Zulkarneyn, ellerini toprağa koyduğunda toprak çatladı ve bir huşuyla yerden tomak edasıyla hareket etti ve karanlık nehiri başlı boyunca kapattı. Karanlık varlıklar geri çekilmeye başladı ve sanki bir kuvvetle nehre ve toprak setinin içine hapsoldular. Azazilden yardım istediler ama namert Azazil yardım etmedi.

 

Azazil’in İhaneti

 

Cinler kaçışırken, karanlık bir gölge nehrin içinde belirdi. Azazil’in sureti suyun yüzeyine yansıdı ardından toprağın üzerine çıktı. "Zulkarneyn, seni bizzat izliyorum. Cesaretin takdire şayan, ama gücümün sınırlarını bilmiyorsun. Senin gibiler, benim oyunlarımda sadece birer taş. Seni alt edecek yollar bulacağım.”

 

Zulkarneyn, başını göğe kaldırarak cevap verdi:

“Ey sapkın İblis! Oyunların Allah’ın hükmü karşısında bir hiçtir. İnsanlar üzerinde kurduğun zulüm sona erecek, Rabbin nurunu karartamayacaksın.”

 

Azazil’in silueti bu sözlerle dağıldı, ama Zulkarneyn onun hala bir yerlerde planlar yaptığını biliyordu. Nehrin laneti tamamen kalkmış, sular yeniden berrak akmaya başlamıştı. Vadi yeşillenmişti gökyüzü aydınlanmıştı. Zulkarneyn, köylülere dönüp müjdeyi vermeye döndü.

Zulkarneyni köyün başında gören köylüler toplandılar ve konuşmaya hazırlanan Zulkarneyni dinlemeye koyuldular

 

“ Ey Kara Vadinin masum temiz halkı! Allah’ın izniyle, artık korkmanıza gerek yok. Bu nehir sizin emanetinizdir, ona adaletle davranın.”

Köylüler Zulkarneyn'e sarıldılar onu öptüler ve çoşkularını minnetlerini belirttiler. Zulkarneyn mütevazi bir edayla tebessüm ederek "Allah'ın bereketi üzerinize olsun" dedikten sonra oradan ayrıldı.

 

Zulkarneyn, köyden ayrıldıktan sonra dinlendiği bir tepede bir gece daha aynı rüyayı gördü. Bu sefer, dağın zirvesindeki kapı aralanmıştı. İçinden bir ses yükseldi:

 

“Ey Zulkarneyn, senin yolculuğun hak ve batılın nihai mücadelesine doğru ilerliyor. Lain'in fısıltıları seni sınayacak, ama Rabbinin yolunda sabreden kazanan olacaktır.”

 

Zulkarneyn, uyandığında karanlıkla mücadelede yeni bir aşamanın kapısında olduğunu anlamıştı. Önündeki yolculuk daha zorlu, fakat Rabbine olan teslimiyeti daha da güçlüydü.

 

 

 

Bölüm : 03.12.2024 00:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...