32. Bölüm

32. Bölüm: Bir varmış bir yokmuş

Berra Sarfaklarlı
berrasarfaklarli


Callum ile yaptıkları anlaşmaya göre: Ethan, güvenilir bir ekip kurarak Ravenna Krallığı’nı dip bucak aratacaktı. Callum ise "Kendi yöntemlerini" kullanacaktı.

Rowena ve Ethan, göçebe kervanının konakladığı yerden uzaklaşmak üzereyken. Arkalarından yaşlı bir kadın sesi geldi. "Prensim ve gelecekteki eşi! Durun!" Ethan ve Rowena kadına doğru döndüler. Oldukça temiz beyaz saçları, tuhaf bir şekilde parlayan bal rengi gözleri ve kambur bir duruşu vardı. Yüzü yılların getirdiği yorgunluklarla ve tecrübeyle doluydu.

Ayrıca koşmaktan nefes nefese kalmıştı. "Size söylemem gerek.... Bir şeyler yaklaşıyor ve tetikte olmalısınız!" Kadın yalvarırcasına konuşuyordu ve neredeyse ağlayacaktı. " Şu an kınında duran gümüş hançer! Onu çok iyi korumalısınız. İlerde darda kaldığınızda en büyük dostunuz ve yoldaşınız olacak... ihanet sizi beklemediğiniz yerden vuracak!"

Kadın düşecek gibi olunca, Rowena telaşla kadının koluna girdi. "İyi misiniz?"

Kadın "Asıl önemli olan sizin iyi olmanız! Yoksa..." cümlesini bitiremeden nereden geldiği belli olmayan bir ok kadını sırtından vurdu ve okun ucu kalbinden çıktı.

Callum koşarak yanlarına geldi. Kılıcını çekerek Rowena ve Ethan’ın önüne geçti. Ethan birkaç saniyelik şokun ardından o'da kılıcını çekti. Hem kendilerini hemde Rowena'yı korumaya çalışıyorlardı.

O an Rowena’nın odaklandığı tek şey yaşlı kadındı. Kadını iyileştirmeye çalışıyordu. Oku incelerken, birden kadın "Dur, beni kurtaramazsınız. Bu ok zehire batırılmış. Sakın dokunayım deme!" Dedi acıyla gülümseyerek.

Rowena çaresizdi. İlk defa birini kurtaramıyordu. Sessizce gözyaşı dökmeye başladı.

Kadın "Bu kadar üzülmeyi bırakmalısın. Bu krallığın sana ihtiyacı var. Hem benim benliğim asla ölmeyecek." Rowena'ya üzerine garip işaretler olan iki küçük parşömen parçası verdi. " Güvende olunca birini kendin al. Diğerini prense ver." Dedi ve yavaşça gözleri kapandı.

Rowena, kadını dikkatlice yere yatırdığı sırada Ethan, Rowena'yı nazikçe yönlendirerek ata bindirdi. "Hadi, Rowena. Gitmeliyiz."

Atla hızlı bir şekilde ve ara vermeden saraya döndüler. Sonuçta yolda suikastçiler olabilirdi. Akşam olmak üzereydi. Willy ve John, saray şovalyesi kıyafetlerini çıkarmamıştı. Büyük bir ciddiyetle Ethan ve Rowena’yı karşıladılar.

John fısıltıyla "Kral ve kraliçe, sizin bütün gün ormanda dolaştığınızı sanıyor." Diye açıkladı ve gülümsedi.

Rowena "Sağ ol, John." Diye mırıldandı. Sanki daha çok kendi kendine konuşuyordu.

Willy "Onun nesi var, Ethan?"

Ethan’ın yüzünde yorgun bir ifade vardı. Zar zor, "Sonra anlatırım, çocuklar." Diyebildi.



Birkaç gün geçti. Ethan, Rowena, Raidne, Willy ve John; Kızılderili köyüne gittiler. Wenona’yı ve onun kardeşi Mitena'yı görmek istiyorlardı. Aynı zamanda willy, John ve Raidne; çocuklarla oynamak istiyordu.

Onlar çocuklarla oynarken Rowena, Ethan ve Wenona; çadıra girip köçebe kervanında olanlar hakkında konuşuyordu. Ayrıca Ethan, Draconis varisleri hakkında her şeyi anlattı.

Wenona düşünceli bir şekilde "O kadın... sanırım bir kahindi ve birileri size bilgi vermesini önledi. Anlamadığım şey ise şu; neden bunları bana anlatıyorsunuz? Biraz daha büyük birine anlatsanız daha iyi olurdu. Ayrıca Callum ile anlaşma yapmanız... tuhaf."

Ethan "Onlara kadının söylediklerinden ve hançerimden bahsedemem, Wenona. Eğer söylersem, hançerimi elimden alırlar!"
Rowena "Neden Callum ile anlaşma yapmamız 'tuhaf'?" Diye sordu.

Wenona "Çünkü o bir paralı asker! Ona istediği para verilirse, sizi bile öldürebilir! Ethan, şu hançer... neden bu kadar önemli? "

Ethan, bir an için duraksadı. "Bilmiyorum" dedi. "Gerçekten."

Wenona'nın sözleri, çadırın içinde ağır bir sessizlik yarattı. Rowena ve Ethan, göz göze gelip aynı düşünceyi paylaştılar: Callum'a güvenebilirler miydi? Ama şu an daha büyük bir sorunları vardı—gümüş hançer ve onun önemi.

Wenona kaşlarını çatarak Ethan’ın belindeki hançeri işaret etti. “Gümüş hançerler genellikle büyü karşıtı bir silah olarak kullanılır,” dedi. “Ama bu farklı... ona dokunduğunda garip bir şey hissediyor musun?”

Ethan, bir anlığına tereddüt etti. Hançeri kınından çekip avucuna aldı. Soğuk metal tenine değdiğinde bir ürperti hissetti. Ama bu sadece soğuk olduğu için miydi? Yoksa... hayır, kendini kandırıyor olmalıydı.

“Hayır,” dedi yavaşça. “Sadece... normal bir hançer gibi.”

Wenona gözlerini kıstı. “Emin misin?”

Ethan bir şey söylemeden önce Rowena, cebinden yaşlı kadının verdiği küçük parşömeni çıkardı. Üzerindeki işaretleri Wenona'ya gösterdi. "Bunları tanıyor musun?"

Wenona parşömene bakınca gözleri büyüdü. “Bunlar... çok eski bir dilde yazılmış. Anlamını tam olarak bilmiyorum ama büyükbabam bana benzer semboller öğretmişti. Ruh mühürleri olabilir.”

Rowena endişeyle parşömene tekrar baktı. "Ne anlama geliyor?"

Wenona derin bir nefes aldı. "Eğer bu gerçekten bir ruh mührü ise, o hançer sıradan bir hançer değil. Belki birini mühürlemek, belki de bir gücü ortaya çıkarmak için kullanılıyor olabilir. Ama bu işaretler, eski kehanetlerde geçen bazı simgelere benziyor. Bence bunu bir büyücüye ya da çok bilgili birine götürmelisiniz.”

Ethan, hançere baktı ve kaşlarını çattı. "Büyücü... Ravenna'da tanıdığımız biri var mı?"

Rowena düşündü. "Yok maalesef... Büyük arınmadan sonra büyücü kaldıysa bile bulmamız imkansız."

Ethan "Büyük arınma nedir? Daha önce hiç duymadım."

Wenona acı bir gülümsemeyle " Duymazsın tabi ki. Kimse korkudan bahsedemiyor. Büyük arınma; senin deden tahttayken gerçekleşti. Tüm büyücüler yok edildi. Tam bir felaket olduğu söyleniyor."

Rowena " Aslında başka bir krallığa gidip sorabiliriz?" Dedi teredüttle.

Ethan'ın gözleri parladı. "Evet! Biliyorsunuz ki, babam Abimi affetti ve onu dost krallığımız Nimara'ya yolladı. Abim oraya barış anlaşmasını yenileyip biraz kalmak için gitmişti."
Wenona "Bu garip... çünkü Nimara sihrin merkezidir. Çoğu insan bunu bilir. Sihre karşı bir krallık neden varislerinden birini oraya göndersin?" Diye sordu şüpheyle.

"Bu bizi ilgilendirmez. Önemli olan benim oraya gidecek olmam." Dedi Ethan. "Rowena, lütfen Sarayda kal ve Callum'dan aldığın bilgileri bana ulaştır."

Rowena panikle "OLMAZ! Ethan bende gelmek istiyorum. Ya orada yaralanırsan? Hem oraya gitmek için bahanen ne olacak?!"

Ethan "Abimi ziyarete gitmek istediğimi söyleyeceğim. Lütfen, Rowena. Güvende olmana ihtiyacım var. Hem yalnız olmayacaksın ki! Willy, John, Raidne ve Wenona var."

Rowena, Ethan'a sıkıca sarıldı. "Sadece dikkatli ol."

İşin en zor kısmı halledilmişti. Ethan, "abisini özlediğini" söyleyerek anne ve babasını ikna etmeyi başarmıştı. Şimdi ise 1 haftalık yolculuğun bitmesine dakikalar kalmıştı. Ethan, gümüş hançerini daha da sıkı tuttuğu sırada kraliyet arabası birden sarsıldı ve durdu.

Arabanın tavanına bir şey atladı. At şaha kalktı ve kişnedi. Ethan dışarı çıkmaya çalıştı ama başarısız oldu. Birden arabanın içinde Rowena belirdi. Farklı görünüyordu. Teni solmuş, dudakları ve saçları siyaha dönmüştü.

Ethan şok olmuştu. Karşısındaki gerçekten sevgilisi miydi? Tam ağzını açıp bir şey söyleyeceği sırada

Rovena “Sessizlik!” diye emmretti. Sesi soğuk ve derinden geliyordu.

O an Ethan konuşmaya çalıştı fakat sesi çıkmıyordu.

Rowena, kafayı sıyırmış gibi kahkaha attı. Sonra bir anda ciddileşerek “Sana katlanmak ne kadar zordu! Haberin var mı?! Şimdi ise tek yapmam gereken seni ortadan kaldırmak!”

Ethan gözyaşlarını tutamıyordu. Kendini kurtarmak için yapması gereken açıktı. Hançerini havaya kaldırdığı sırada, Rowena’nın bir bakışıyla Ethan dona kaldı. Hiçbir yerini oynatamıyordu.

Rowena “Görüşürüz, prensim(!)” dedi, alaycı bir ses tonuyla.

Ethan’ın etrafını siyah dumanlar sardı. Yavaş yavaş nefesi kesilirken, son gördüğü şey; bir zamanlar aşık olduğu kızın yüzüydü.

 

Ethan, sıçrayarak yattığı yerden doğruldu ve “ROWENA!” diye haykırdı.

Birkaç saniye sonra beyaz önlüklü bir kadın ve bir erkek, Ethan’ı yatağa bastırarak yatmasını sağladılar.

Beyaz önlüklü kadın “Başhekim’i çağrın! Bay Scott uyandı.

Ethan’ın kafası karışmıştı. Scott kimdi? Başhekim de neydi? Ve burası neresiydi? “Bana ne yapıyorsunuz?!” dedi bağırarak.

Beyaz önlüklü kadın “Sakin olun bay Scott, 18 yıldır komadaydınız. Dinlenmeli ve sağlık kontrollerinden geçmelisiniz.” Dedi sakince.

Ethan “Benim adım Scott değil! Ben Ethan. Ravenna krallığının prensiyim ve Nimara krallığına giderken saldırıya… İhanete uğradım.”

Hemşire gözlerini kocaman açtı. Sonra normale döndü. “Şuan kendinizde değilsiniz. Lütfen dinlenin ve başhekimi bekleyin.”

15 dakika sonra başhekim geldi ve Scott’a bazı sorular sordu. Scott kendi adının Ethan olduğu konusunda ısrar ediyor ve nefret içinde Rowena’nın nerede olduğunu soruyordu.

Birkaç saat sonra Scott’ın bulunduğu odaya tanımadığı yaşlı bir çift geldi. ağlayarak Scott’a sarıldılar ve kadın “Beni hatırladın mı? Ben annenim.” Dedi.

Scott şok olmuştu. Bu nasıl mümkün olmuştu. Hatırladığı her şey yalan mıydı? Yoksa şuan olanlar mı illüzyondu? Bunu asla bilemeyecekti.

Bölüm : 13.02.2025 09:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...