Yine mi çöktü aydınlığıma
kapkara bulutlar?
Neden her sabahın ardında kederli bir gece var?
Her bir saatini ömrüm ile çarparım gecenin,
Öyle bir Karabulut dolar ruhuma çok derin.
Göz gözü görmez zifiri bir gece,
Yalnızlara daha koyu her bir gece,
Kederim ve öfkem bu zalim geceye değil de kime?
Ruhum ,bedenim, benliğim söyleyin nerede?
Evet diyorum bitti karanlığım şimdi doğar Güneş.
Işığı ile aydınlandığım, ısısı ile ısındığım güzel güne
Söyle bana karanlığa neden yenilirsin gecenin?
Neden en karanlık geceler bitmez günlerce...
Açmıyor bende rengarenk gökkuşağı,
Dinmiyor yaşlı gözlerimdeki kederli gözyaşı sağanağı.
Neden diyorum güneşe aydınlığa neden?
Neden en karanlık geceler bitmez günlerce.
Kulaklarımı Bir monitör sesi dolduruyordu. Burnuma deterjanla karışık ilaç kokuları geliyordu. Gözlerimi açmak istedim ama kirpiklerim bir türlü açılmadı. Neredeydim bu sesler neydi hiçbirini algılayamıyordum. Son bir zorlama ile gözlerimi açmaya çalıştım. Sonunda gözlerime hafif aralamayı başardığımda yoğun bir ışığın gözlerime temas etmesiyle irkildim. Işığın verdiği hassasiyetten dolayı tekrar gözlerimi kapatmıştım .
Gözleriminin hafif ışığa alışmasını bekledim ve tekrar gözlerimi açtım. Neredeydim ben, en son ne olmuştu? Gözlerimi tamamiyle açmayı başardığımda etrafıma göz gezdirdim. Karşımda bir tane çiftli koltuk onun yanında küçük bir dolap biraz ilerisinde ise tuvalet olduğunu düşündüğüm bir kapı vardı. Daha sonra yanıma döndüğümde kolumda bir serum kablosuyla uzandığımı burasının bir hastane odası olduğunu fark ettim. Evet ama ne olmuştu da ben buraya gelmiştim derken yaşanan olaylar birer birer zihnime dolmaya başlamıştı. En son 24 Kasımdı Rüya'nın okulunda bir gösteri yapılıyordu. Biz yani Turan timi okulu korumakla görevliydik. Rüya konuşma yaptığı sırada bir sesle hepimiz irkilmiştik. Bunun bir bomba olduğunu sonradan fark etmiştik. En son hatırladığım şey bombanın patladığı rüyanın savrulduğu ve okulun cehenneme döndüğüydü. O patlamada hemen rüyaya doğru koşmuştum. Öylece yerde cansız yatıyordu. Yüzü gözü yara bere içindeydi. O güzel kaşından aşağı kanlar süzülüyordu. O gece yağan yağmur ,yer ve göğün yerini değiştirmişti. O geceden sonra bir daha Şafak sökmemeli, Güneş doğmamalı, sabah olmamalıydı. O gece şafak söktü, güneş doğdu, sabah oldu. Olmamalıydı. Onu o halde görünce resmen aklımı yitirmiştim. Ama nasıl olmuştu da ben şimdi burada yatıyordum. Sanırım yuttuğum fazla dumandan zehirlenmiştim.
Ben kendi kendime düşünürken Zülküf ve Mesut içeriye girmişti. Ben o arada kolumdaki serumu çıkartıp Rüya' yı görmek için hamlede bulundum. Mesut buna izin vermeyerek:" Komutanım lütfen yapmayın. Çok fazla duman yutmuşsunuz henüz iyileşmediniz."
"Bırak beni ben iyiyim Rüya' yı görmem lazım".
Hemen yataktan çıkıp rüyayı görmek için odasına gittim. Gözleri kapalı öylece yatıyordu. Kırılan kaşına pansuman yapılmış yaralarının hepsi tek tek sarılmıştı. Ama gözleri açık değildi. Yanında ki monitörden onun hafif cılız kalp sesleri geliyordu. Hemen yanına yaklaşıp elini tuttum.
"Rüya'm güzelim bak ben geldim hadi aç gözlerini".
"Aç kurban olduğum o gözlerini de hayran olduğum gözlerini bir göreyim"
Ama Rüya'm aşık olduğum kadın beni duymuyordu. Gözlerini açmıyordu bir türlü. Hemen peşimden gelen Mesut ve Zülküf'e durumunu sordum. Zülküf ablasının iyi olduğunu onun için endişelenmemem gerektiğini söylemişti. Ama ben endişeleniyordum o uyanmadıkça endelenmeye de devam edecektim .
Şimdi daha büyük bir sorunumuz vardı o bombayı okula kim yerleştirdi ise onu bulacak ve ecdadını sikecektim. Hiç kimse benim sevdiğim insanlara ,benim ülkeme ve halkıma zarar veremezdi. Buna kalkışmaya çalışan her kim olursa olsun onu bulur ve bedelini ödetirdim.
Burası Türkiye Cumhuriyeti idi ve buradaki hiçbir suç cezasız kalmazdı. Bunu yapan nerenin köpeğiydi onu bulacaktım ve boynuna tasmasını takacaktım.
"Bombayı kimin patlattığı ya da Kimin yerleştirdiği hakkında bir bilgimiz var mı?"
"Bugün beyaz bir şahin'le okula giriş yapıldı tamirat yapılacağı söylenmiş komutanım. Bombanın o arada yerleştirildiğini düşünüyoruz. Plakayı bütün karakollara dağıttık gördükleri yerde arabayı çevirecekler."
"Bana bunun arkasında kimin olduğunu bulun Mesut o araba hemen bulunacak ve bu işin failleri ortaya çıkacak."
Aradan geçen bir saatin sonunda haber gelmişti. Arabanın bir daha girişinde terk edilmiş halde olarak bulunduğunu söylemişlerdi. Bunu yapan oruspu çocuğu kimse arabayı boş bir arazide terk etmiş ve ortadan kaybolmuştu.
Arabayı incelemiştik ama arabadan da bir şey çıkmamıştı çünkü araba çalıntıydı. Sinirden odamda dört dönüyordum. Hastaneden çıkmış ve karargaha gelmiştim. Çünkü bunu yapan şerefsizi bulmak ve ecdadını sikmek istiyordum. Ama sıfır sıfır elde var sıfırdı. Elimizde hiçbir şey yoktu. Nasıl olurdu da hiçbir şey bulamazdık.
Aradan geçen iki saatin sonunda telsizle karargaha bir bağlantı kurulmuş ve bana şu sözleri iletilmişti.
"Komitannnn nasıl hediyemi begendin. Sizin okul oldu ka bum hehehehhehe."
Bu Arjin şerefsiziydi. O itin sesini nerede duysam tanırdım.
"Ulan döl israfı herif okulu bombalatan sen miydin?"
"Heee tabi bendim yaww başka kim olacakti komitan aşk olsin benden başka kimsenin seni bombalamasina izin veririm heç".
"Ulan vatan haini . Ulan insanlık israfı herif. Ben de seni bulup dalağını sikmezsem bana da Özgür demesinler."
"He komitan he bulursun. Komitan pabuçi yarim gel dağa oyniyalimmm hehehehhehe."
Burada konuşma bitmişti. Sinirle telsizi yere vurup seni bulduğum zaman senin ecdadını sikeceğim Arjin iti.
Aradan iki gün geçmişti ne Rüya uyanmıştı ne de biz Arjin itini yakalayabilmiştik. İki gündür aralıksız dağda arama çalışmaları gerçekleştiriyorduk. Ama bu şerefsiz nasıl beceriyorsa her gittiğimiz kampı boş bir şekilde buluyorduk. Puç kurusu resmen bizimle oyun oynuyordu. Bizi oradan oraya koşturup sonra halimizle eğleniyordu. İki gündür koşturup durmaktan kim çok yorulmuştu. Birden telefonun sesi ile kendime geldim. Bu telefon asena'dan geliyordu.
Asena Rüya'ma bir şey mi oldu? Hayır Özgür'cüğüm Rüya gayet iyi hatta uyandığını söylemek için aramıştım. Ne yani güzel gözüm uyanmış mıydı? Çok şükür Rabb'im sevdiğim kadın uyanmıştı. Tamam ben sana sen kapat biz de en kısa zamanda yanınıza geleceğiz. İçim içime sığmıyordu çünkü Rüya'm uyanmıştı.
Yemyeşil bir bahçenin içerisindeydim. Kuşların sesini duyuyor ve güneşi hissediyordum. O kadar güzeldi ki her yer yemyeşil ve etraf ağaçlarla doluydu. Suyun sesi bile insanı rahatlatıyordu. Bu kadar güzel bir yeri daha önce hiç görmemiştim. Hep burada kalmak istiyor buradan hiç ayrılmak istemiyordum. Biraz ileride bir mağaranın girişi gözüme ilişti. Orada ne olduğunu bir an merak edip oraya doğru ilerledim.
Tam mağaranın kapısının önüne geldiğimde arkamdan bir ses işittim.
"Rüyam güzelim uyan hadi ben buradayım." Diyordu.
Bu ses bana bir yerden tanıdık geliyordu ama kim olduğunu bir türlü çıkaramıyordum. Bu adam kim dedi bana neden sesleniyordu. Tam adımımı mağaraya atmıştım ki ses daha da kuvvetlendi. Sesi o kadar şiddetmişti ki bir an dönüp sese bakma isteği hissettim. Arkamı dönmem de sesin geldiği kişi tanımam biri oldu. Özgür evet bu özgürdü. Ama ben neredeydim beni neden çağırıyordu. Bir anda her şey alt üst oldu her yer su dalgaları gibi dönmeye başladı. Ve bir girdabın içine çekildiğimi hissettim. Daha sonra yavaş yavaş kirpiklerimi araladım ve kendimi bir hastane odasında buldum.
Etrafı algılamam birkaç saniyemi aldı. Hemen yanımdaki koltukta uyuyan Asena ve camın önünde kara kara düşünen sevgiyi görüyordum. Sevgi camdan dışarıya bakıp kara kara düşünüyordu. Bir anda bana dönmesiyle göz göze geldik. Beni görünce öyle bir çığlık attı ki Asena'yı bile uykudan uyandırmıştı.
O kadar bağırmıştı ki Asena o anki heyecanla yattığı yerden yere düşüp; "Ne Rüya mı uyandı hani nerede?"
Diye sormuştu. İkisi birden uyanmam o kadar sevinmişlerdi ki üzerime atlamışlardı. En son ne olduğunu tam hatırlayamadığım için onlara sormuştum. Okulda bir patlama olduğunu ve benim yaralandığımı apar topar buraya getirildiğimi söylemişlerdi. Gözlerim etrafta Özgür'ü aradı. Ama Özgür burada değildi acaba ona da mı bir şey olmuştu. Özgür dediğimde Asena; "korkma Özgür'ün şu anda bir göreve gittiler bombayı patlatan kişiyi arıyorlar". Demişti. Bu biraz da olsa benim içimi rahatlatmıştı ama aynı zamanda beni de üzmüştü çünkü gözümü açtığımda Özgür'ü görmeyi istemiştim. Vücudumda çok ağır yaralar yoktu ama en azından henüz bir hafta daha istirahat edecektim. İnşallah bu sürede Özgür çabuk dönerdi.
Merhaba çiçeklerim ben geldim. Son bölümü yayınladığımdan beridir çok zaman geçtiğinin farkındayım. Ama inan ki çok yoğun bir dönemden geçiyorum. Hem üniversite okumak hem hamilelik hem ev derken hepsine yetişemedim bu yüzden bölümleri biraz ertelemek zorunda kaldım. Şu anda elimden geldiğince bölümleri yazıp paylaşmaya devam edeceğim.
Şimdi gelelim asıl sorumuza bölümü nasıl buldunuz beğendiniz mi beğendiginiz ve beğenmediğiniz yerleri yorumlarda yazın lütfen ve olması istediğiniz sahneleri de bölümlerde yazın ona göre tartışalım.
Ve bir diğer konumuz sizce ilerleyen bölümlerde smut olmalı mı olmamalı mı ? Biliyorsunuz ki yorumlarınız ve siz benim için çok kıymetlisiniz o yüzden yorum yapıp beğeni yapmayı unutmayınız tekrar diğer bölümde görüşene kadar hepinizi öpüyorum...🌺🌺🌺
Okur Yorumları | Yorum Ekle |