17. Bölüm

15.BÖLÜM: Acılar

𝓑𝓵𝓸𝓼𝓼𝓸𝓶⁠☆
beyzisim

Hoşgeldinn

Keyifli okumalar💖

Sana özel diye mırıldandım içimden bir kez daha. Sonra adımlarımı daha da hızlandırıp otele girdim. Peşimden geldiğini bildiğim için hızlı hızlı yürüyordum.

" Balca! " Diye seslendi.Durdum.

" Üzerini giyinip arka bahçeye gelir misin? "

Benden bir şey istiyordu. Ben de nedenini bile sormadan kafamı sallayarak onun dediğini kabul ettim. Çünkü sesi çok bıkmış ve yorulmuş gibi çıkıyordu.

Merdivenleri çıkıp odama girdim. Yaklaşık 5 dakikalık bir duşun ardından üzerime lacivert bir tişört altıma ise kot bir şort giydim. Saçlarımı da taradım ama kurutmaya vaktim olmadığından ıslak bir şekilde omuzlarımda serbest bıraktım.

Telefonumu da alıp odamdan çıktım. Otelin arka bahçesine doğru yürürken neden beni çağırdığını düşünüyordum. Etrafta onu ararken bir banka oturmuş strestlice beni beklediğini gördüm. Hemen yanına gittim.

" Gelmişsin. " Dedi yüzünde hem tedirginlik hem de şaşkınlık vardı.

" Çağırdın. " Dedim onun aksine sakin bir ses tonuyla ama ne olacağını merak etmekten içim içimi kemiriyordu.

" Her çağırdığımda hep böyle gelir misin? " Diye sordu beklemediğim bir soruydu. Sessizlik oldu. Sonra sessizliği bozan yine Aktan oldu.

" Hatırlıyor musun? Tesise yeni geldiğinde merdivenlerde otururken sorun ne diye sormuştun. Ben de neden geldin ki Balca demiştim sana. "

O gün. Beni orada öylece yalnız bırakıp yanımdan çekip gittiği gün.

" Hıhı" dedim hatırladığımı belli edercesine.

Mahcup bir sesle " Özür dilerim Balca, yanılmışım. İyi ki geldin."

" İyi misin? " Diye sordum. Tuhaf davranıyordu. Sanki her an gözünde zorla tuttuğu o yaş süzülecek gibiydi. Ellerini yumruk halinde sıkmaktan boğum boğum olmuştu.

" Bilmiyorum Balca. Kafam çok karışık."Sonra biraz bekledi ve anlatmaya başladı.

" Benim çocukluğum bir kabus gibiydi. Sen çocukken rüyanda görüp ağladığın şeyleri ben gerçekte yaşıyordum. Annem ve babam ben doğduğumdan beri hep bir kavga içindeydiler. Abim ve ben vardık. Bana bir şey olunca abim bana destek çıkıyordu. Sonra bir gün annem ile babamın bir çocukları daha oldu. Adını Hayat koydular. Onu çok sevmiştim ama ona çok üzülüyordum. Böyle bir hayatı yaşamak küçük bir bebeğin suçu değildi. Hep bir kaos ortamı vardı evde annem ve babam arasında. "

Anlattıklarına inanamıyordum ve devamında daha kötü şeylerin olacağını şimdiden tahmin edebiliyordum.

" Kendini iyi hissetmezsen devam etmek zorunda değilsin Aktan."

Sonra o devam etti. " Ta ki Hayat çok güzel upuzun kahverengi saçlı, kahverengi gözlü 6 yaşında bir kız çocuk, ben 13 yaşında bir abi olana kadar. O sıralar abim odasından hiç çıkmıyordu. Benimle bile uzun süredir konuşmuyordu. Bir gün kapısını çaldığımda kapıyı açmadı. Devam ettim. Israrla kapıyı çaldım ama açmadı. O gün annem ve babam evde değildi. Ben, Hayat ve abim Hakan vardık. Normalde rahatsız olmasın diye kapısını açmayacaktım ama Hayat ağlamaya başlayınca nasıl susturacağımı sormak istemiştim. Sonra kapıyı açtım ve hiçbir zaman unutamayacağım o görüntüyü gördüm."

Devam etmesini istemiyordum. Korkuyordum. Ben Aktan' ın hayatının gerçekleriyle yüzleşmekten korkuyordum.

" Aktan devam etme. " Beni dinlemedi ve anlatmaya devam etti.

" Abimi yatağında hareketsizce yatarken gördüm. İlk başta uyuyor sandım ve hafifçe seslendim. Uyanmayınca yanına gidip onu sarstım. Uyanmıyordu. Defalarca sarstım. Sonra acı gerçekle yüzleştim. O ölmüştü. Yatağının başında bir sürü hap vardı. İntihar etmişti. Hayat bir yandan ağlıyordu, ben bir yandan ağlayarak abime uyanması için bağırıyordum. Gerçekleri kabul etmekten kaçıyordum. Sonra odaya gidip Hayat' ı kucakladım. Abimin ölü nedenini çekiştirdim. Tek başıma yapamayacağımı anlayınca evin dışına çıktım ve yardım edin diye bağırdım. İnsanlar yanıma geldiğinde hala kabullenmiyordum. 'Abim uyanmıyor, uyandırır mısınız?' Diyorum. O günden sonra abim bir daha uyanmadı. Benim için bir devir orada kapandı ve yeni devir başladı. Abimin yaptığı gibi ben de Hayat' a destek çıktım. Annem ve babam o günden sonra boşandı ve biz de annemde kaldık. Annem eve arada sırada uğruyordu. Sonra da bir araba kazasında vefat ettiği haberini aldık. Hayat' ı ben büyüttüm. "

Vay be Aktan Yıldırım. Senin yerinde olsam bu yaşıma kadar dayanamazdım.

" O gün ise abimin doğum günüydü. Onun mezarından gelmiştim antrenmana ve kafam biraz karışıktı sana patladım sanırım kusura bakma. "

" Ben, bilmiyordum Aktan. Asıl ben özür dilerim. Başın sağolsun."

Sonra ne yapmam gerektiğini bilemedim. Elleri titriyordu bende istemsizce ellerimi ellerinin üstüne götürdüm. Yüzüme uzun bir süre baktı. Sonra kafasını omzuma yasladı. Çok garip gelmişti, koskoca Aktan Yıldırım o kadar olay yaşamıştı ve hala dimdik ayaktaydı.

O şekilde ne kadar durduk bilmiyorum. Zaman hızlıca akıp geçmişti ve telefonuma bir bildirim geldi. Aktan sanırım uyumuştu çünkü nefesleri sonunda düzene girmişti.

Mesaj teknik direktördendi. Antrenmanın bir saat sonra başlayacağını yazmıştı. Göz devirdim. Bu şekilde sonsuza dek kalabilirdim ama mecburen Aktan' a hafifçe dokunarak onu uyandırdım.

" Uyandırmak istemezdim ama bir saate antrenman başlıyormuş maalesef. " Dedim onun yeni uyanmış haliyle bile kusursuz gözüken yüzüne bakarken.

" Sorun değil, katılmak istemiyor musun antrenmana? " Diye sordu sesi hâlâ uykulu geliyordu.

" Bilmem pek havamda değilim. " Dedim omuz silkerek.

" Koça söylememi ister misin? "

" Gerek yok. "

" Peki " dedi ve ayağa kalktı. Sanki birkaç saat önce hiçbir şey yaşanmamış gibi sessizce odalarımıza girdik.

Üzerime formamı giydim. Ve kendimi yatağıma attım. Yaşadıklarım hakkında biraz düşündüm.

Gerçekten de çok güçlü biriymiş.

Evet, iç ses ben olsam şimdiye yüz kez intihar etmiştim.

Ben olsam da.

Diye eklemeyi unutmadı iç ses. Sonra biraz daha oyalandım ve saçlarımı da at kuyruğu toplayıp odadan çıktım. Sahaya geldiğimde diğerleri oradaydı bile. Koç da birazdan gelir diye düşünüp kramponlarımı giydim ve ısınmaya başladım. Koç geldiğinde yaklaşık 3 saatlik bir antreman yaptık.

Ve paydos düdüğü çalındı.

Hava kararmaya başlıyordu. Koç "Akşam yemeği saati geldi. Üzerinizi değiştirmeden oturun masaya da kaçırmayın yemeği." Dedi.

Terli terli yemeğe oturmak zorunda mıyız yani?

Diye mızmızlandı iç ses. Maalesef mecburuz iç ses. Sonrası ise yemek masasına oturduk ve yemeğimizi yedik. Karnım doyduğunda masada 7-8 kişi kalmıştı. Ben de ayağa kalktım ve merdivenlere yöneldim. Aktan' ın da benimle beraber masadan kalktığını görmüştüm.

Büyük ihtimalle arkamdan geliyordu. Odamın kapısının önüne gelince anahtarı yanıma almadığımı fark ettim.

Aferin, akılsız Balca.

Aktan' ın yanıma geldiğini hissettim. " Ne oldu? " Diye sordu merakla.

" Kapıda kaldım." Dedim yere bakarak. Utançtan yüzüne bakamıyordum.

Gerçekten akılsızsın, koridorda yatarsın artık.

Susar mısın?

Hayır.

Çarpık bir şekilde gülümsedi Aktan. " Sen burada bekle ben yedek anahtar var mı yok mu diye bir sorayım. " Dedi ve yanımdan ayrıldı. 5 dakika sonra yanıma döndüğünde gülümsüyordu.

Evet evet yanlış görmüyordum. Gülüyordu.

" Şansına yedek anahtar yokmuş ve anahtarın bir kopyasının yapılması yarını bulurmuş. İstersen bu günlüğüne benim odamda kalabilirsin ama yok eğer ben Begüm' ün odasında kalırım dersen de sıkıntı değil. "

Göz devirdim. Her türlü onun odasında kalmayı seçeceğimi bildiği için sırıtıyordu. Hain zürafa.

" Tamam, sadece bir günlüğüne. "

" Ben ne dedim? "Omuz silktim ve istemeye istemeye onun odasına doğru ilerledim.

🖤🖤🖤

Bir bölümün daha sonuna geldik. Umarım hoşunuza gitmiştir

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya alayım

Bir sonraki bölümlerde görüşmek üzere

Seviliyorsunuzz

 

 

Bölüm : 01.11.2024 19:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...