3. Bölüm

2.Bölüm

Su
bilinmeyenyazarr

Bu zamana kadar bir çok kez yıkıldık,yıprandık. Asla geçmeyecek sandığımız şeyler aslında su gibi gelip geçmişti. Yine yıkılacaktık, yine darbe alacaktık ve yine toparlanacaktık. Asla geçmez dediğimiz her şey nerdeyse geçmiş yada geçmek üzereydi. Önemli olan bunca acıya rağmen pes etmemek,yıkılmamaktı.

Benim ise aklım hala içimi döküp dökmemek arasında gidip geliyordu. Az önce tanıştığım yabancıya hayatımı,travmalarımı anlatmak doğru gelmiyordu. Bir yandanda, bir daha görmeyeceğim,karşılaşmayacağım insanla dertleşme,içimi dökme fikri hoş geliyordu çünkü buna ihtiyacım vardı. Boğuk ve keskin gözleri her hareketimi takip ediyordu, ben ise göz göze gelmemeye çalışıyordum. "peki o zaman şöyle yapalım." dedi.

"ilk önce bu havada neden dışarda tek olduğunu anlat."

"hava almaya çıktım." dedim. Gözleri garipsercesine kısılmıştı. Muhtemelen inanmamıştı. Kim bu yağmurda bankta oturmaya devam ederdi ki? "Kırmızı kafa artık doğruları söyleyecek misin?" Söylediği şeye kendimi tutamayarak kıkırdadım. "kırmızı kafa mı?" "he krımızı kafa,ismini bilmiyorum henüz." dedi. kırmızı kafa demesinin sebebi saç rengimden kaynaklanıyordu. "Saçların dikkatimi çekmedi değil, ama şuan daha önemli konumuz var." diye ekledi. Gözleri boydan boya turuncumsu olan saçlarımda geziyordu. "Evden kovuldum diyelim" " evden mi kovuldun, neden?" Başka bir kadınla daha rahat takılabilmek için, kendi öz kızını kovmuştu. Gerçi babamın beni evden kovmak için bir sebebi yoktu. "Alkolik bir baba diyeyim sen anla" dedim. yaklaşık bir saat boyunca ona ailemi hayatımı anlatmıştım, yani bir kısmını. İlk defa kendimi birine açmak kuş tüyü kadar hafifletmişti. "Genelde babam kumarda bütün parayı kaybeder, elektrik faturasını bile ödeyemeyecek duruma gelirdik." Ben anlattıkça gözleri fal taşı gibi açılıyordu. Sanırım belli etmemeye çalışsa da anlattıklarıma üzülmüştü. Amacım kendimi acındırmak asla değildi. Ben sadece içimi döküp rahatlamayı deniyordum. "Elektrik faturasını ödemek için gece gündüz demeden çalışıyordum, iş yerime sırf alkol parası almak için gelirdi" diyip duraksadım. İç çekip anlatmaya devam ettim "Arkadaşlarım için bu çok dalga konusu olurdu. Anlattıklarım karşımdaki yabancıda duygusal bir yara bırakmıştı. Bana olan bakışları değişmişti. Ama hala buz gibi ve soğuktu. "hep mi ailene çalıştın, zor olmadımı? Gülümseyerek cevap verdim. "Belki de düşünebildiğinden daha da zordu." "Çocukluğun mahvolmuş." dedi. "Ben pamuk şekerin tadını bile bilmiyorum,eskiden parasızlıktan alamamıştık" dedim. Cevap vermeden ayağa kalktı."madem çocukluğunu yaşayamadın o zaman birlikte çocukluğumuza dönüyoruz." dedi. Neyden bahsettiğini anlayamamıştım. Henüz tanımıyordum ama soğuk ve kaba görünüşünün ardında Hâlâ masum bir çocuğun yattığına emindim. Henüz ismini bile bilmediğim yabancıyla kafeden ayrıldıktan sonra arabasına bindik. Yaklaşık on beş dakikalık yol boyunca bir birimizle konuşmamıştık. On beş dakika sonunda büyük iki katlı havuzlu bir evin önünde durmuştuk. İnmem için kapıyı gösterdiğinde ikimizde arabadan indik. Yağmur hafiflesede Hâlâ yağmaya devam ediyordu."Burası neresi?" dedim. "Bir sürelik yeni evin diyebiliriz." Ne yapmaya çalıştığına anlam veremiyordum. Beni kendi evine mi getirmişti."Sapık mısın sen ya?" diye çıkıştım. " Hayır kızım, Bir süre güvenliğin açısından misafirimizsin" Dedi. Böyle bişey mümkün olamazdı. En azından onun iyiliği için. "Yardım etme bana, babam bizi bulursa,ikimizi de öldürür." yalan söylemiyorum gerçekten öldürürdü. "Yanımda olduğun sürece kılına dahi zarar gelemez." dedi. Kendinden çok emindi. Kendine mi yoksa kapısında duran ondan fazla korumaya mı güveniyordu? "Burası yaşadığım ev değil. Genelde ne zaman kötü hissetsem buraya gelir kafamı toplarım." Bahçe kapısından içeri girdik. Oldukça büyük bir bahçesi vardı. Bahçenin ortasında havuz, havuz kenarında bir kaç şezlong onun karşısında ise yuvarlak etrafı sandalyelerle çevrili masa vardı. Evin bahçesine bakılırsa, ev oldukça lükstü ne iş yapıyordu acaba bu kadar zenginliğe sahipti. Evin içine iki tane giriş kapı vardı. biri çelik kapı diğeri ise arka tarafta sürgülü cam kapıydı. Anahtarı çıkarıp kapıyı açtı ve içeri girdik. Evin dışı da içerisi kadar büyüktü. "Üst kattaki ikinci oda misafir odası eşyalarını koy gel" diyip kendini koltuğa bıraktı. Tarif ettiği odayı bulmak için merdivenlerden çıktım. ve ikinci krem renk kapıyı açıp içeri girdim. Oda fazla büyük değil, ama modern ve hoştu. Çok fazla bir eşyam olmadığı için çantamı yatağa atıp aşağı indim. Ben merdivenden inerken gözleri üzerimdeydi, daha fazla dayanamayıp sordum. " adın ne?" sorduğum soruyla dalga geçer gibi kıkırdadı. " bu soruyu sormak için çok erken değil mi sence?" bildiğin benimle dalga geçiyordu. "Odunluğu bırakıp adını söyler misin?" Gözleri kısıldı. "Vay odunda olduk he, Adım miran" dedi " Miran Arslan" "sen..." dedim. Babası zengin bir iş adamıydı. Yaptığı skandallar ile Magazinden adı düşmüyordu. Miranın, Hakan arslanın oğlu olmasına çok şaşırmıştım. Yanına oturdum ve sohbete dalmıştık. Babasıyla arası iyi değildi. Babası annesini aldattığı için babasıyla yakın değillerdi. Babası artık şirketle uğraşmak istemediği için şirketi Mirana devretmişti. Zenginliğin kaynağı burdan geliyordu demekki. Anlattıklarını dinledikten sonra ayağa kalktım. "Benim artık gitmem lazım babam seni de beni de bulursa gerçekten yaşatmaz." oturmam için bileğimden tutup çekti. "Baban olcak p*ç bir s*kim yapamaz ben varken."

" şimdi otur oturduğun yere hiçbir yere gitmiyorsun." diye ekledi. Babamı belliki fazla hafife alıyordu. Babam hafife alınacak biri değildi. Yapacaklarını tahmin bile etmek istemezdim. Saat bir olmak üzereydi. Miran pizza sipariş etmiş yedikten sonra, o telefonuyla ilgilenmişti ben ise uyukluyordum. Miran babam konusunda inatçıydı. Tek çarem evden kaçmak olabilirdi. Bana yardım etmek istemesini anlıyordum, ama babam bizi bulunca yapacağı şeyler aklıma gelince bende onu korumak zorundaydım. Kimsenin benim yüzümden zarar görmesini istemezdim. "Kırmızı kafa, uyumayı düşünüyor musun?" Adımı biliyordu. Kırmızı kafa deme konusunda inatçıydı. "uyumaya gideceğim ama bu şekilde yatamam" gözlerini üzerimde gezdirdi. Altımda siyah bacaklarıma yapışan kotum üstümde ise kırmızı kazaklarımdan biri vardı."Bekle." dedi. Ayağa kalkıp bol eşofman ve sweatshirtlerinden birini verdi. Bana verdiği misafir odasına gidip üstümdekileri değiştirdim, üzerimden çıkardığım kıyafetlerimi katlayıp çantama koydum. Daha sonra yatağa uzandım. Benim uyku problemlerim vardı, kabuslar,sıçramalar Küçüklüğümden beri tek yatmaya alışık değildim. ve üstelik alışamadığm yerde yatmak benim için çok zordu. Belli ki bu gece benim için çok uzun olacaktı. iki saat geçmişti uykumda hani yüksek bir yerden düşermiş gibi olurda uyanırsınız ya, o şekilde sıçramalarım yüzünden uyuyamamıştım. yatağın içinde oturdum. Dışarda çok şiddetli yağmur vardı. şimşeklerin ışıkları odanın içini anlık ışıklandırıyordu. Aklıma bir sürü şey geliyordu, muhtemelen şuan babam ve adamları her yerde beni arıyordu. Kapıdan gelen sesle bakışlarımı sesin geldiği yöne çevirdim kapı aralanmıştı. "uyumadın mı sen Hâlâ?"

"uyuyamadım" dedim "neden?" diye sordu. "küçüklüğümden beri annemle yatarım genellikle." dedim. "Uyku problemlerim de var denebilir." tok bir sesle "anlaşıldı o zaman" dedi. yanıma geçip sırtını yatağın başlığına yaslayıp uzandı. "uyuyana kadar burdayım uyuyunca giderim merak etme" dedi. Maalesef en çok ihtiyacım olan şey buydu şuan uykusuzluktan ölüyordum buna itiraz edemezdim. Gözlerimi kapattım. Anlamsız utanma hissiyle uyuyamamıştım. Gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyordum. Daha fazla dayanamadım uykuya daldım.

Bölüm : 10.12.2024 22:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...