
Selamm uzun zamandır bölüm atmıyorum çünkü diğer kitabı final yapmaya uğraşıyorum 15. Bölümde onu final yapacağım yani 2 bölüm sonra komple bu kitaba döneceğim.
Neyse fazla uzatmayayım
~keyifli okumalar
Şehit haberi vermeye gittiniz mi hiç?
Hayır mı, dinleyin o halde;
Sabah daha mesaiye başlamadan yazılı bir emir düşer önünüze
Yukarı köyden Ahmet oğlu Mehmet şehit düşmüştür.
Yarabbim dersin, dağa çıksam üç gün aç susuz kalsam da şu haberi vermesem...
Ama giyersin tören üniformanı, bir kaç Mehmetçikle birlikte, hastaneden gelen ambulansı alırsın arkaya, düşersin yola.
Vatandaş da öğrenmiştir artık, önde bir askeri araç arkada ambulans ile geliyorsa bir eve ateş düştüğünü... Yaklaştığın her kasaba veya köyün buz kestiğini hissedersin. İçinden geçip gittiğin her yer rahatlar...
Neyse varırsın köye. Askerde evladı olan her haneden inceden bi sızının yükseldiğini "aman bizim eve gelmesin" diye dua edildiğini duyar gibi olursun...
Bütün köy donmuştur adeta... Herkes büyülenmiş gibi izler seni, hangi eve gidecek diye ıstıraplı bir merak sarar ortalığı...
Şehidin evine doğru yaklaşıldığında, bahçedeki ihtiyarın büyülenmiş gibi sana baktığını, bacaklarının titrediğini,
Elindeki bastondan güç alarak zar zor ayakta durmaya çalıştığını görürsün.
Ayakların geri geri gider.
Pencerelerde bir hareket başlar ve kapının önüne telaşla bir anne çıkar, bir sana bir, arkandaki Mehmetçiklere, birde ambulansa bakar. Sonra atar kendini yere. Oğlu daha toprak altına girmeden o ana düşer toprağa...
Öyle bir vurur ki yere,
Deprem oluyor sanırsın...
Konu komşu yığılır,
Bin feryat bin figana karışır,
Dersin ki kıyamet budur...
Kimi ana önce sana doğru koşar, ellerine sarılır, son bir umutla yüzüne bakar, "yaralı değil mi komutan?" Der;
Başını öne eğer hiçbir şey diyemezsin.
Dizlerinin bağı çözülür, çökersin anayla birlikte yere, o ağlar sen ağlarsın.
Hemşire elinin titremesinden, gözünün yaşını silmekten
Sakinleştirici iğneyi yapamaz bile...
Baba...
Baba diye feryat eden çocuklar...
Evladım...
O babalar,
Fidan gibi evlatlarını vatana feda eden o babalar..
Sicim gibi gözyaşları dökülürken gözünden, acıya garkolmuş bir gururla, "vatan sağolsun, vatan sağolsun şehit babasıyım ben" dediğini duyarsın. Kimi içine akıtır gözyaşlarını, kimi de donar kalır...
Kimi günlerce konuşamaz, kimi dua eder, kimi beddua...
Kimi kendi saçlarını, kimi saçlarımızı yolar, ne şapka kalır başınızda, ne rütbe omuzlarınızda, söker atar...
🇹🇷
"Kağan!" Dedi miran
"Miran bi git başımdan"
"Anne ben çıkıyorum" dedi kağan ve evden çıktı.
Bugün sevgilisi ile buluşacaktı.
Fakat Miran sabote etmek için uğraşmış ama becerememişti.
Uzun zaman sonra sevgilisi ile buluşacaktı kağan
Ceylan...
Kağanın ceylanı
Aybars'ın eflini gibi...
Osman'ın mercan'ı gibi...
Mehmet Ali'nin gönülü gibi...
Baran'ın selini gibi...
Nice canlar yanmıştı bu vatan için, nice sevdalar yarım kalmıştı bu millet için, nice çocuklar yetim kalmıştı bu ülke için.
Nice aileler yarım kalmıştı.
Kimisi nişanlıydı...
Kimisi evliydi...
Kimisi sözlüydü...
Kimisi sevgiliydi...
Kimisi ailesi ile tanıştırmaya hazırlanıyordu...
"Sevgilim" dedi kağan ceylan'a bakarak
"Kağan" dedi ceylan
Onların sevdası yarım kalmamıştı. Kalmayacaktı
(Yazar sağolsun)
İçinde fırtına kopmuştu kağanın çünkü neredeyse bir kaç ay önce dağ başında kaybolmuş biçimdeydiler
Nice iyi askeri şehit vermişlerdi.
Üsteğmen Erdem yancı
Astsubay başçavuş zahir aban
Astsubay Üstçavuş irkan tancı
Teğmen poyraz demir
Teğmen Alperen uzun
Ama şimdi tekrar bir aradaydılar
Sevdalarını sonsuza dek sürdürecek olan o çift
Kağan ve ceylan
"Özledim" dedi ceylan
"Bende seni özledim hemde çok"
"Ne olurdu erken dönseydin niye o kadar uzun görev seçtin?"
Şimdi hatırladı kağan giderken ceylan'a uzun bir görev seçtiğini ve uzun süre gelmeyeceğini söylemişti. Çünkü ceylan görevlerden anlamıyordu
"Kafamı dağıtmam gerekiyordu güzelim"
"Bir daha ayrılmak yok değilmi?"
"Yok güzelim"
"Kağan diyorum ki uzatmanın manası yok benim ailem seni tanıyor babama dedim gelsinler istemeye dedi.
Ailen beni tanımıyor biliyorum ama geç olmasını istemiyorum"
"Haklısın güzelim bu konuyu bı açarım annemlere"
Haklıydı ceylan, geç olmadan kağana kavuşmak istiyordu.
Akşam saat 7 civarı
"Ben geldim"
"Hoşgeldin oğlum"
"Anne babam evde mi?"
"Salonda"
"Sende gel birşey konuşacağım"
Herkes salona toplanınca konuşmaya başladı kağan anlattı herşeyi
"İyide biz kızı tanımıyoruz" dedi miran
"Senin tanımana gerek yok o sizi tanıyor"
"Tamam oğlum 3 gün sonra olurmu?" Dedi çağrı
"Olur"
"Tamam gidip haber ver"
Telefonla ceylanı arayıp anlattı herşeyi kağan
Ceylan konuyu ailesine anlattı onun aileside kabul etti.
Ve o gece ceylan ve kağan yıllar boyu süren aşkının ilk adımını 3 gün sonra atacaktı ;)
Kısa oldu sorry diğer kitabı bitirmeme 2 bölüm kaldı bu yüzden ona odaklandım
Nasıldı
Nasılsınız
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |