37. Bölüm

Bölüm 37

Bir Bulut Kalemi
birbulutkalemi

 

Asmin,

O adam beni nerede gördü de beğendi?

Hasan Ağa sözlerinde ciddi ama nereye kadar bu böyle olacak, en yakın zamanda birikim yapıp kendi evime çıksam iyi olur.

Demir...

Demir’i kırdım ama beni affeder mi?

Gidip özür mü dilesem?

Şimdi mi konuşsam yoksa sabah mı?

Aklımda tüm bunlar varken üzerimdeki kıyafetler beni iyice boğunca kurtulmak istedim. Gömleğin düğmelerini sökercesine açıp üzerimden çıkardığım an kapım pat diye açıldı. Elimde gömlek, üzerimde sutyenim öylece kapıyı açan adama bakakaldım. Onunsa hiç umurunda değil hatta fark ettiğinden bile şüpheliyim zira yüzü kıpkırmızı olmuş halde sinirle bana bakıyor.

“Duyduklarım doğru mu? Gerçekten evlenecek misin o itle?”

Gömleği üzerime tutup en azından vücudumun bir kısmımı kapattığımı düşünerek “Ne?” diyebildim yalnızca.

“Memo duymuş, babamla konuşuyormuşsun. Seninle evlenmek isteyen birisi varmış, evlenecekmişsin! Doğru mu bu? Evlenecek misin o itle!”

Dişlerinin arasından çenesini sıka sıka konuşmasıyla şok oldum. Memo’nun bizi dinlediğini bile bilmiyordum. Hele de onun bunu öğrenip böyle hesap sorması kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek bir şey.

“Asmin bir şey söyle delirtme beni! Kim o hırt! Evlenecek misin onunla gerçekten?”

Allah’ım bu yaşanıyor mu cidden! Kıskandı mı yoksa kızdı mı anlamıyorum. Beni sevdiğini söylerken ciddi miydi? Ben hareketlerinden şüphelenmiştim ama emin olamamıştım. Doğru muymuş yani? Gerçekten seviyor mu beni?

Küçük bir an eski Asmin canlandı içimde. Yaşamayı seven, herkese takılan ve hayattan keyif alan Asmin. Onun büyüsüne kapılıp, “Adıyaman Beyi.” Deyiverdim. Sırf vereceği tepkiyi görmek için.

İçimdeki kıpırtı, hıza atan kalbim sanki şu anda yeniden doğmuşum gibi hissettiriyor. Bir daha hiç bu kadar canlı hissedeceğimi düşünmemiştim. Ve bu durum beni öyle bir anda vurdu ki sarsıldım. Ben bu Asmin’i kaybetmek istemiyorum! Yaşamak istiyorum, nefes almak... Sürekli aynı döngüye sıkışıp uyuyup uyanmak değil!

Ellerimin sıkı sıkı üzerime bastırmış olmasaydım içimdeki adrenalinden zangır zangır titrediğini görebilirdim. Başka bir şey bu, çok başka! Sanki... uzun bir uykudaydım da şimdi uyanmışım gibi ya da ilk defa aldığım nefes ciğerlerime yetmiş gibi bilmiyorum tarifi çok zor, anlam veremiyorum. Tek bildiğim üzerimdeki ölü toprağının bir kısmı bugün tam da şimdi kalktı.

İçimdeki muzip, heyecanlı, neşeli olan o kadın geri döndü. Ağlamak istiyorum ama aynı zamanda kahkahalar atmak da ne yapacağımı bilmiyorum. Karşımda kaşlarını çatıp bana bakan adamsa bunun tek sebebi!

Bir adım daha yaklaştı bana, soluğunu yüzümde hissedebiliyorum. Anın büyüsünü bozmak istemediğimden nefesimi tuttum ya da o soluğumu kesti şu an beynim ne kadar doğru çalışıyor bilmiyorum. Aynı anda aklımdan milyonlarca şey geçiyor.

“Adıyaman Beyi?”

Nefesi yüzüme bir kere daha çarptı. Acaba kalbimin sesini duyuyor mu? Yüzüne bakmaya cesaret edemedim. Gözüm boynunda şişen damara takıldı, gözlerim bana oyun mu oynuyor yoksa nabzının atışı gerçekten dışardan belli olacak kadar kızmış mı?

“Evet, Adıyaman Beyi.” Diyerek onayladım onu. Artık ne olacaksa olsun, an itibari ile başkalarını düşünmeyi bırakmaya karar verdim. Bencil olacağım! Kime ne olmuş kim ne demiş umurumda değil en azından şimdilik! Umarım daha sonra bundan pişman olmam.

“O it kim oluyor da sana evlenme teklifi ediyor?”

“Bana etmedi babana söylemiş.” Dedim. Şimdi öyle sinirli ki hiçbir şeyin farkında değil. Demir’i ilk defa böyle dağılmış görüyorum, o hep sakindir oysa. Her zaman kendini frenler, nerede ne yapacağını çok iyi bilir. Şimdiyse, ağzından çıkan hiçbir şeyin farkında değil.

“Ha iyi o zaman ya tamam. Babama dediyse bir şey yok! Asmin delirtme beni işin öznesi sensin ha sen ha babam ne fark eder! Evlenecek misin o adamla?”

Bir cesaret kaldırdım başımı, gözlerinden çıkan alevleri görebiliyorum resmen. Suratı kıpkırmızı olmuş, kaşları neredeyse gözlerine inmiş garip ama bu hali bana o kadar iyi geliyor ki...

Resmen o adamla evlenmemden korkuyor, beni kaybetmek istemiyor!

Şeytan dürttü, biraz daha üzerine gitmek istedim. “Bilmiyorum Demir, ne zamana kadar burada böyle kalacağım ki. Şimdi olmasa sonra yine isteyecekler, hem biliyorsun benim çocuğum da yok. Olma garantisi de yok en azından o olursa evladını kendi evladım bilirim.” Dedim.

Sanki hiç heyecanlı değilmişim gibi bir de sözleri ettim ya kalbim ağzımda atıyor resmen. Ağzımdan çıkan son sözle farkında bile olmadan nefesimi de tutmuşum ki bunu da kulaklarım uğuldayınca fark ettim.

Dağ gibi adam durduğu yerde sendeledi, elini duvara atmasıyla düşmesinden korkup tek elimle kolundan tuttum. Diğeri hala üzerimden düşmesin diye tutmaya çalışsam da kayıp yere düşen gömleğin yerine göğüslerim üzerinde. Ne kadar etki ederse artık.

“Ne?” diyebildi sadece. Az önce kızaran yüzü bu sefer bembeyaz oldu, şimdi onunda elleri titriyor. Fazla mı oldu acaba bu tavrım, ben böyle olsun istememiştim. Sadece emin olmak için test etmek istemiştim.

“Ben?”

“Sen ne Demir?”

“Beni niye düşünmüyorsun?”

“Nasıl düşüneyim seni? Koskoca Ağaların Ağası olacaksın, benim gibi bir kadınla ne işin olur senin!” aslında onun öyle birisi olmadığını üstten bakmadığını biliyorum ama yine de içimdeki oyunbaz kadına engel olamıyorum.

“Ney? Bir daha desene sen onu bana! De hele benim kulağım bozuldu galiba ben saçma sapan şeyler duyuyorum! Yok yani başka açıklaması olamaz.”

Acaba hala yarı çıplak olduğumun farkında değil mi? Gerçi gözlerim dışında başka bir yere baktığını da görmedim. Pardon bir de arada tavana bakıp sabır çekiyor. Resmen şimdi karşımda küçük bir oğlan çocuğu var! Kaç yaşına gelmiş adamı şirin bulmam fazla mı abes kaçar acaba?

“Yok, olmaz Asmin! Evlenemezsin onunla!”

Aramızda zaten az olan boşluğu ilk defa kaçmadan, korkmadan bile isteye azalttım. Bir adım atıp dibine girdim iyice, “Neden olmasın?” diye fısıldadım. Onun aksine aramızdaki gerilimin oldukça farkındayım, onun sinirle bakan gözleri aksine benimkiler ilk defa ona başka gözler bakıyor. Kurtarıcım değil de beni önemseyen belki de seven adam olduğunu bilerek bakıyor.

Nihayet gözlerindeki perde kalktı. Yüzüne çarpan nefesimle derin bir uykudan uyanır gibi olduğumuz konuma baktı. “Asmin sen...” dedi ve devam edemedi kafasını duvara çevirdi. “Evet ben?” diye sordum. “Çıplaksın!” dedi dehşetle. Gülecek gibi oldum ama son anda tuttum kendimi.

“Tamamen değil.” Dedim.

Kafası karışmış olacak gibi hazırlıksızca bana döndü yine, “Tamamı da mı var?” adamın devreleri yandı galiba. Şoktan ne dediğinin farkında değil.

“Kıyafetlerim üzerime yapışık olmadığında göre evet. Her normal insan gibi bende çıkarıyorum.” Geldiğim ilk günlerde benimle uğraşmana say Demir Bey! Devran döndü şimdi bak bakalım uğraşılan olmak nasılmış.

“Tabii evet haklısın!”

Konuşurken yüzüme baksa da kafasını geri çevirmesi öyle komik ki şu durumda başkası olsa üç gün dalga geçerim.

“Asmin sen niye çıplaksın şimdi! Şurada bir şey konuşuyoruz soyunmanın sırası mı kızım!”

“A ah manyağa bak konuşurken ne soyunması! Sen odama damadan önce üzerimi değiştirecektim ben zaten. Sen gelince kaldım böyle ne yapsaydım, söylemeye fırsatım bile olmadı konuştun durdun!”

“Konuşurum tabi kızım! Ne başkasıyla evlenmesi Asmin! Hayatta olmaz!” tekrar aklına gelmiş olacak ki yine unutup sinirle çıkıştı.

“Pardon da niye olmuyor acaba? Geldiğinden beri olmaz da olmaz! Ben sevilmeye, evlenilmeye layık değil miyim?”

Telaşlandı birden, “Saçmala Asmin ben onu mu dedim! Evlenebilirsin tabii ama o adam olmaz!” dedi.

“Peki kim olurmuş?”

Ben kendimi rahatsız hissetmeyeyim diye ilgisini belli etse de kendini hep geri çeken adam bu sefer farkında bile olmadan söyledi.

“Ben! Ben olurum! Benimle evlenebilirsin ancak!”

“Sen mi karar veriyorsun buna?”

“Asmin bence sen biraz yanlış karar veriyorsun gibi o yüzden buna ben karar vereyim, sende sonrasına karar verirsin.”

Hafifçe gülümseyip, “Mesela neye karar verebilirim?” diye sordum. Çünkü şimdi karşımda öyle pervasız konuşuyor ki aklının süzgeci yok! Resmen ilk düşündüğü şeyi söylüyor, bir de artık farkında olduğu için gözlerim dışında başka bir yere bakmamaya çalışması var.

“Asmin... çok yakınsın, yarı çıplaksın vallahi kafam çalışmıyor! Ne soruyorsun sen kurban olduğum? Sen benim dışımda kimseyle evlenme de neye karar verirsen ver hepsi kabulüm.” Öyle tatlı ki bu serzenişi kahkaha atmamak için alt dudağımı ısırmak zorunda kaldım.

Gözleri artık gözlerimde değil, dişlerim arasında kalan dudağıma kaydı. “Asmin yapma...” dedi nefes nefese. İçimden adeta başka bir kadın çıktı! Onunla inatlaşmak, tersine gitmek ya da uğraşmak öyle keyif veriyor ki engel olamıyorum.

“Yaparsam?”

Tek kelimeyle oldukça net bir cevap verdi bana; “Öperim!” ve bana cevap verme ya da hareket etme imkânı vermeden birleşti dudaklarımız.

Dediğini yaptı.

Öptü!

Asmin,

O adam beni nerede gördü de beğendi?

Hasan Ağa sözlerinde ciddi ama nereye kadar bu böyle olacak, en yakın zamanda birikim yapıp kendi evime çıksam iyi olur.

Demir...

Demir’i kırdım ama beni affeder mi?

Gidip özür mü dilesem?

Şimdi mi konuşsam yoksa sabah mı?

Aklımda tüm bunlar varken üzerimdeki kıyafetler beni iyice boğunca kurtulmak istedim. Gömleğin düğmelerini sökercesine açıp üzerimden çıkardığım an kapım pat diye açıldı. Elimde gömlek, üzerimde sutyenim öylece kapıyı açan adama bakakaldım. Onunsa hiç umurunda değil hatta fark ettiğinden bile şüpheliyim zira yüzü kıpkırmızı olmuş halde sinirle bana bakıyor.

“Duyduklarım doğru mu? Gerçekten evlenecek misin o itle?”

Gömleği üzerime tutup en azından vücudumun bir kısmımı kapattığımı düşünerek “Ne?” diyebildim yalnızca.

“Memo duymuş, babamla konuşuyormuşsun. Seninle evlenmek isteyen birisi varmış, evlenecekmişsin! Doğru mu bu? Evlenecek misin o itle!”

Dişlerinin arasından çenesini sıka sıka konuşmasıyla şok oldum. Memo’nun bizi dinlediğini bile bilmiyordum. Hele de onun bunu öğrenip böyle hesap sorması kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek bir şey.

“Asmin bir şey söyle delirtme beni! Kim o hırt! Evlenecek misin onunla gerçekten?”

Allah’ım bu yaşanıyor mu cidden! Kıskandı mı yoksa kızdı mı anlamıyorum. Beni sevdiğini söylerken ciddi miydi? Ben hareketlerinden şüphelenmiştim ama emin olamamıştım. Doğru muymuş yani? Gerçekten seviyor mu beni?

Küçük bir an eski Asmin canlandı içimde. Yaşamayı seven, herkese takılan ve hayattan keyif alan Asmin. Onun büyüsüne kapılıp, “Adıyaman Beyi.” Deyiverdim. Sırf vereceği tepkiyi görmek için.

İçimdeki kıpırtı, hıza atan kalbim sanki şu anda yeniden doğmuşum gibi hissettiriyor. Bir daha hiç bu kadar canlı hissedeceğimi düşünmemiştim. Ve bu durum beni öyle bir anda vurdu ki sarsıldım. Ben bu Asmin’i kaybetmek istemiyorum! Yaşamak istiyorum, nefes almak... Sürekli aynı döngüye sıkışıp uyuyup uyanmak değil!

Ellerimin sıkı sıkı üzerime bastırmış olmasaydım içimdeki adrenalinden zangır zangır titrediğini görebilirdim. Başka bir şey bu, çok başka! Sanki... uzun bir uykudaydım da şimdi uyanmışım gibi ya da ilk defa aldığım nefes ciğerlerime yetmiş gibi bilmiyorum tarifi çok zor, anlam veremiyorum. Tek bildiğim üzerimdeki ölü toprağının bir kısmı bugün tam da şimdi kalktı.

İçimdeki muzip, heyecanlı, neşeli olan o kadın geri döndü. Ağlamak istiyorum ama aynı zamanda kahkahalar atmak da ne yapacağımı bilmiyorum. Karşımda kaşlarını çatıp bana bakan adamsa bunun tek sebebi!

Bir adım daha yaklaştı bana, soluğunu yüzümde hissedebiliyorum. Anın büyüsünü bozmak istemediğimden nefesimi tuttum ya da o soluğumu kesti şu an beynim ne kadar doğru çalışıyor bilmiyorum. Aynı anda aklımdan milyonlarca şey geçiyor.

“Adıyaman Beyi?”

Nefesi yüzüme bir kere daha çarptı. Acaba kalbimin sesini duyuyor mu? Yüzüne bakmaya cesaret edemedim. Gözüm boynunda şişen damara takıldı, gözlerim bana oyun mu oynuyor yoksa nabzının atışı gerçekten dışardan belli olacak kadar kızmış mı?

“Evet, Adıyaman Beyi.” Diyerek onayladım onu. Artık ne olacaksa olsun, an itibari ile başkalarını düşünmeyi bırakmaya karar verdim. Bencil olacağım! Kime ne olmuş kim ne demiş umurumda değil en azından şimdilik! Umarım daha sonra bundan pişman olmam.

“O it kim oluyor da sana evlenme teklifi ediyor?”

“Bana etmedi babana söylemiş.” Dedim. Şimdi öyle sinirli ki hiçbir şeyin farkında değil. Demir’i ilk defa böyle dağılmış görüyorum, o hep sakindir oysa. Her zaman kendini frenler, nerede ne yapacağını çok iyi bilir. Şimdiyse, ağzından çıkan hiçbir şeyin farkında değil.

“Ha iyi o zaman ya tamam. Babama dediyse bir şey yok! Asmin delirtme beni işin öznesi sensin ha sen ha babam ne fark eder! Evlenecek misin o adamla?”

Bir cesaret kaldırdım başımı, gözlerinden çıkan alevleri görebiliyorum resmen. Suratı kıpkırmızı olmuş, kaşları neredeyse gözlerine inmiş garip ama bu hali bana o kadar iyi geliyor ki...

Resmen o adamla evlenmemden korkuyor, beni kaybetmek istemiyor!

Şeytan dürttü, biraz daha üzerine gitmek istedim. “Bilmiyorum Demir, ne zamana kadar burada böyle kalacağım ki. Şimdi olmasa sonra yine isteyecekler, hem biliyorsun benim çocuğum da yok. Olma garantisi de yok en azından o olursa evladını kendi evladım bilirim.” Dedim.

Sanki hiç heyecanlı değilmişim gibi bir de sözleri ettim ya kalbim ağzımda atıyor resmen. Ağzımdan çıkan son sözle farkında bile olmadan nefesimi de tutmuşum ki bunu da kulaklarım uğuldayınca fark ettim.

Dağ gibi adam durduğu yerde sendeledi, elini duvara atmasıyla düşmesinden korkup tek elimle kolundan tuttum. Diğeri hala üzerimden düşmesin diye tutmaya çalışsam da kayıp yere düşen gömleğin yerine göğüslerim üzerinde. Ne kadar etki ederse artık.

“Ne?” diyebildi sadece. Az önce kızaran yüzü bu sefer bembeyaz oldu, şimdi onunda elleri titriyor. Fazla mı oldu acaba bu tavrım, ben böyle olsun istememiştim. Sadece emin olmak için test etmek istemiştim.

“Ben?”

“Sen ne Demir?”

“Beni niye düşünmüyorsun?”

“Nasıl düşüneyim seni? Koskoca Ağaların Ağası olacaksın, benim gibi bir kadınla ne işin olur senin!” aslında onun öyle birisi olmadığını üstten bakmadığını biliyorum ama yine de içimdeki oyunbaz kadına engel olamıyorum.

“Ney? Bir daha desene sen onu bana! De hele benim kulağım bozuldu galiba ben saçma sapan şeyler duyuyorum! Yok yani başka açıklaması olamaz.”

Acaba hala yarı çıplak olduğumun farkında değil mi? Gerçi gözlerim dışında başka bir yere baktığını da görmedim. Pardon bir de arada tavana bakıp sabır çekiyor. Resmen şimdi karşımda küçük bir oğlan çocuğu var! Kaç yaşına gelmiş adamı şirin bulmam fazla mı abes kaçar acaba?

“Yok, olmaz Asmin! Evlenemezsin onunla!”

Aramızda zaten az olan boşluğu ilk defa kaçmadan, korkmadan bile isteye azalttım. Bir adım atıp dibine girdim iyice, “Neden olmasın?” diye fısıldadım. Onun aksine aramızdaki gerilimin oldukça farkındayım, onun sinirle bakan gözleri aksine benimkiler ilk defa ona başka gözler bakıyor. Kurtarıcım değil de beni önemseyen belki de seven adam olduğunu bilerek bakıyor.

Nihayet gözlerindeki perde kalktı. Yüzüne çarpan nefesimle derin bir uykudan uyanır gibi olduğumuz konuma baktı. “Asmin sen...” dedi ve devam edemedi kafasını duvara çevirdi. “Evet ben?” diye sordum. “Çıplaksın!” dedi dehşetle. Gülecek gibi oldum ama son anda tuttum kendimi.

“Tamamen değil.” Dedim.

Kafası karışmış olacak gibi hazırlıksızca bana döndü yine, “Tamamı da mı var?” adamın devreleri yandı galiba. Şoktan ne dediğinin farkında değil.

“Kıyafetlerim üzerime yapışık olmadığında göre evet. Her normal insan gibi bende çıkarıyorum.” Geldiğim ilk günlerde benimle uğraşmana say Demir Bey! Devran döndü şimdi bak bakalım uğraşılan olmak nasılmış.

“Tabii evet haklısın!”

Konuşurken yüzüme baksa da kafasını geri çevirmesi öyle komik ki şu durumda başkası olsa üç gün dalga geçerim.

“Asmin sen niye çıplaksın şimdi! Şurada bir şey konuşuyoruz soyunmanın sırası mı kızım!”

“A ah manyağa bak konuşurken ne soyunması! Sen odama damadan önce üzerimi değiştirecektim ben zaten. Sen gelince kaldım böyle ne yapsaydım, söylemeye fırsatım bile olmadı konuştun durdun!”

“Konuşurum tabi kızım! Ne başkasıyla evlenmesi Asmin! Hayatta olmaz!” tekrar aklına gelmiş olacak ki yine unutup sinirle çıkıştı.

“Pardon da niye olmuyor acaba? Geldiğinden beri olmaz da olmaz! Ben sevilmeye, evlenilmeye layık değil miyim?”

Telaşlandı birden, “Saçmala Asmin ben onu mu dedim! Evlenebilirsin tabii ama o adam olmaz!” dedi.

“Peki kim olurmuş?”

Ben kendimi rahatsız hissetmeyeyim diye ilgisini belli etse de kendini hep geri çeken adam bu sefer farkında bile olmadan söyledi.

“Ben! Ben olurum! Benimle evlenebilirsin ancak!”

“Sen mi karar veriyorsun buna?”

“Asmin bence sen biraz yanlış karar veriyorsun gibi o yüzden buna ben karar vereyim, sende sonrasına karar verirsin.”

Hafifçe gülümseyip, “Mesela neye karar verebilirim?” diye sordum. Çünkü şimdi karşımda öyle pervasız konuşuyor ki aklının süzgeci yok! Resmen ilk düşündüğü şeyi söylüyor, bir de artık farkında olduğu için gözlerim dışında başka bir yere bakmamaya çalışması var.

“Asmin... çok yakınsın, yarı çıplaksın vallahi kafam çalışmıyor! Ne soruyorsun sen kurban olduğum? Sen benim dışımda kimseyle evlenme de neye karar verirsen ver hepsi kabulüm.” Öyle tatlı ki bu serzenişi kahkaha atmamak için alt dudağımı ısırmak zorunda kaldım.

Gözleri artık gözlerimde değil, dişlerim arasında kalan dudağıma kaydı. “Asmin yapma...” dedi nefes nefese. İçimden adeta başka bir kadın çıktı! Onunla inatlaşmak, tersine gitmek ya da uğraşmak öyle keyif veriyor ki engel olamıyorum.

“Yaparsam?”

Tek kelimeyle oldukça net bir cevap verdi bana; “Öperim!” ve bana cevap verme ya da hareket etme imkânı vermeden birleşti dudaklarımız.

Dediğini yaptı.

Öptü!

Bölüm : 20.10.2025 20:30 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...