37. Bölüm

Final 🤍

mina duman
birdeliyazariz

Bölüm şarkısı: Çözülüyorum Sana - İkiye On Kala

Toprak Yağmura - Canozan

 

7 Ağustos

Saat 00.01

 

Yakamoz'dan

 

Saatler gece yarısını gösterdiği an Ayaz'ın beni dürtmesiyle uyandım. Doğum günümü kutladıkdan sonra saniyeler içinde uyumuştu. Sabah erkenden, Kenan abi ile üniversitenin açılışından önceki son kontrolleri yapmaya gideceklerdi.

 

Benim uykum açıldığı için yataktan kalkıp mutfağa geçtim. Işık fazla olmasın diye aspiratörün ışığını açmıştım. Biraz su içtikten sonra yatağa geri döndüm. Ayaz'ın kolları çoktan benim yastığımı esir almıştı. Yerime geçerken Ayaz'ı uyandırmamaya özen göstererek yastığımı çektim.

 

Müzik çaların kulaklığını takıp rastgele müzik açtım. Badem grubunun Sen Ağlama şarkısı çalmaya başlamıştı. Zamanında yorumlarına yazılan olay kafamda dönüyordu. Gerçek sandığımız, ülkecek üzüldüğümüz Selin ve Mert hikayesi. Şarkı değişirken ben uykuya dalmıştım.

 

"Orada öyle dikilme anne! Yanımıza gel!" Tanıdık bir çocuk sesi etrafımda yankılanıyordu. Poyraz, kumların üzerinde kanlar içinde oturuyordu. Her yerde kan vardı. "Kan? Bebeğim epey kan var iyi misin?" Gülümsedi. Kafasını sola çevirdiğinde neye baktığına baktım. "Baba, annem korkmuş duruyor. Sarılırsak geçer mi?" Ayaz'ın yanında iki çocuk daha vardı. Poyraz'ın yaşlarında kız ve erkek çocuğu. Ayaz'ın yüzü silikti. Hepsi net iken Ayaz kanların içinde silik duruyordu. O olduğunu biliyordum. Ama olmaması için ağlıyordum. Gözlerimden dökülen yaşın haddi hesabı yoktu.

 

"Ayaz," dedim. Sesim kısık çıkmıştı. "Neden yoksun? Sana ihtiyacım var." Sözleri söyleyen bendim. Söylemek isteyen ben değildim. Rüyanın kontrolünü elime alıp uyanmazsam çığlıklarla uyanacaktım. "Babam bizi bıraktı anne." Kız çocuğu konuştuğunda kumlara, dizlerimin üzerine çökmüştüm. "Geri gelmeyecek anne." Yanında ki erkek çocuğu da kızı destekliyordu. Poyraz başını şiddetle iki yana salladı. "Sussun annemizi ağlatıyorsunuz. Kumsal gidip peçete getirir misin? Gözyaşlarını silelim." Ellerimle yüzümü kapattım. Ağlamam durmuyordu. "Ayaz ölmedi. Yalan. Babanız yaşıyor. Yaşıyor. Yaşamalı."

 

"Güzelim. Bana bak. Buradayım. Yaşıyorum. Yakamoz uyan güzelim."

Gözlerimi açtığımda Ayaz'ın hareleri ile karşılaştım. Ellerimi boynuna sararak ona sarıldım. Gerçekten de ağlamıştım. Yüzümde hissettiğim yaşların başka açıklaması olamazdı. "Ayaz onlar dedi ki," Cümleme devam edemedim. "Şşş sakin. Yanındayım. Duydum güzelim sayıklıyordun. Ama bak yaşıyorum."

 

Emin olmak adına elimi boynuna, nabzını bastırdım. "Burdasın." Derin derin soluklanmaya devam ediyordum. "Kabus gördüm. İyisin." Başını salladı. "Uyu hadi yavrum. Sabah daha güzel olacak." Ona inandım.

 

7 Ağustos

Saat 08.47

 

Uyandığımda Ayaz yanımda değildi.

Kenan abi ile erkenden çıkmışlardı. Şu an muhtemelen üniversitenin açılışına hazırlanıyorlardı. 1 saat sonra Kutay'ın bizleri de götüreceği yerdeydi. Telefonumu ve evin anahtarını alarak evden çıktım. Yan eve geçecekken zaten onların kapıda dikildiğini gördüm.

 

"Abimler aradı yenge hanım Yakamoz! Hadi gidelim artık. Daha derslikleri gezeceğim." Kutay'ın mutlu bağırışını duyunca adımlarımı hızlandırdım. Neval hanım hariç evin tüm fertleri arabaya doluştu. Kutay sürücü koltuğunda, Selim onun yanında oturuyordu. Öykü, Atlas ve ben arkada küçükler ligi olarak kalmıştık. "Eee evlilik nasıl gidiyor?" Selim'in dan diye sorduğu soruyu duyunca yutkunamadım. Mükemmeldi. Ama tarif edemeyeceğim derecede bi' mükemmellikti.

 

"Yani, benim için güzel Ayaz'a sorun bu soruları ya!" Sona doğru sesim sitemli çıkmıştı. Konu Ayaz ile ilişkimiz olduğunda gereksiz heyecan yapıyordum. "Abime sorduk sonuç pek hoş olmadı." Kutay'ın cümlesi biter bitmez Atlas konuşmaya başladı. "İkisi abime yanlış alanları sordular. Özelinizi laps şeklinde abime sorduklarında güzel azar yediler."

 

"Tövbe tövbe. Fesat yaratıklar." Tepkime erkekler gülerken Öykü hak verdi. "Ne kadar bel altı canlılarsınız siz. Ayıp ayıp."

Yolun yarısını konuşarak geçirmiştik. Kalan yarısında müzik dinledim.

Önce Toprak Yağmura şarkısı çalmıştı sonrasında Rengarenk Acılar. En son Çözülüyorum Sana açıldı. Döngüye aldım.

 

Şarkı artık Ayaz ile kafamda bütünleşmişti. Duydukça aklıma o geliyordu. "Arabayı park edeceğim ben hadi inin." Kutay'ın isteği üzerine hepimiz arabadan inerek etrafımıza bakmaya başladık. Kocaman bahçede sadece bizler vardık. Bahçenin büyüklüğü, içindeki ağaçlar dudak uçuklatırdı.

 

Hep beraber bahçenin iç kesimine doğru yürümeye başladık. "Abimleri arasanıza, nerede olduklarını öğrenelim yoksa kuşa kurda yem olacağız burada." Selim'in haklı yorumu ortamda sessizliği arttırdı. Telefonumu çıkarıp Ayaz'ı aradım. 2. çalışta açtı. "Efendim hayatım?" Seviyordum bu adamı.

"Neredesiniz? Biz geldik, kaybolduk bile."

 

Atlas elini alnına vurdu. "Neden kaybolduğumuzu vurguluyorsun?" Ona cevap vermedim. "Güzelim kocaman yapıyı görmüyor musunuz? Girişe gelin işte." Öyle demesi kolaydı beyefendiye! Biz burada çimlerde yuvarlanarak bile bulamazdık yapı falan. Etrafımız ormandan halliceydi.

 

"Bizi gel al. Kaldık burada!" Ayaz, telefonu kendinden uzaklaştırıp Kenan abiye bağırdı. "Abi! Kutay'ı camiye bırakmak için çok mu geç kaldık?" Bizi ormanda bırakanın Kutay olduğunu anlamıştı. "Yanlış yerde bırakıldık değil mi?" Selim daha abisini duymadan konuyu anlamıştı.

 

Kutay günün sonunda güzel dayak yiyecekti muhtemelen. Selim'e kafa salladım. "Yakamoz, konum at biz sizi almaya geleceğiz güzelim. Kutay'ı da kardeşlikten men edeceğim en son."

Yaparsa alkış tutardım. Mükemmel hareket olurdu.

 

Telefonu kapatarak Ayaz'a konum attım. Bizimkilerin üstten düşen bildirimleri tamamen Kutay'a küfür doluydu. Kutay'ın savunması yolu karıştırdığı yönündeydi. Yalan olduğunu hepimiz biliyorduk. Dakikalar içinde Kenan abinin arabasının sesi kulaklarımıza ulaştı. Arabayı gördüğümüzde hepimiz derin nefesler almıştık.

 

Arabaya binerken ufak yer sıkıntısı yaşadık. "Git kocanın dibine otur kızım evlisiniz siz." Öykü'nün beni Ayaz'a atması ile ben Ayaz'ın kucağına oturmuştum. Öykü yanına Atlas da bizle beraber arkaya. Selim önde rahattı.

"Bacağın ağrıyorsa söyle," dedim Ayaz'a eğilerek. Ellerini karnıma sandığında gülüşü kulağıma ulaşmıştı. "Bahane arama güzelim." Ne bahanesi arayacaktım ki? Sonuçta evlenmeden önce kucağına oturmuşluğum vardı adamın.

 

Zaten az yol olduğundan arabaya binmemiz ile inmemiz bir olmuştu. İnerken heyecandan düşüyordum. Koskoca yapının ön kapısına Dalgalar Ve Aldıkları Üniversitesi yazdırmışlardı. Altın sarısı renklerle yazılmış üniversite ismini görünce duygulandım. Bizden alınanları geri kazanıyorduk. Ayakta zor durduğumu fark edince önce Öykü koluma girdi. Sonra Ayaz arkamda belirdi. Devamında Kenan abi, Selim, Atlas hatta nereden geldiğini fark etmediğim Kutay arkamda dikiliyordu. Gündoğdu ailesi, ailem.

 

"İyisin." Sorudan ziyade hatırlatma gibiydi. Ayaz'ın kulağıma fısıldadığı kelimeye kafa salladım. İyiyim. Ben ilerleyerek üniversitenin içine geçtiğimde diğerleri içleride dört bi' yana dağıldı. Ayaz, benimle kalıp gezerken yanımda durdu. Her yer büyüleyiciydi. "Haftalar içinde koridorları öğrenciler, sen, ben dolduracağız. Beraber okuyacağız güzelim." Mevzun olacaktık. Beraber okuyarak mevzun olacaktık. Hayallerimin ötesindeydi.

 

"Seni çok, çok seviyorum." Kollarımı boynuna sarıp yüzümü boynuna gömdüm. Duygusallığım tavan yapmıştı. "Seni denizin dalgalarının kumlara vurduğu gibi çaresizce seviyorum. Elimde olmadan seviyorum." Benim kuru itirafımın yanında adam şaire dönüşmüştü.

 

"Ne yeri ne de zamanı değil ama, midemi bulandırıyorlar." Selim'in sesini duyduğum an kafamı geri çekerek kahkaha patlattım. Asla değişmeyecektik. Ne Kutay bana 'Yenge hanım Yakamoz.' demeyi bırakacaktı, ne de Selim'in midesi bulamayı bırakacaktı. Ben Yakamoz Gündoğdu ömrüm yettiğince Ayaz Gündoğdu'nun eşi olacaktım. Onun da dediği şekilde, denizin dalgalarının kumlara vurması gibi çaresizce sevecektim onu.

 

Öylesine güzel seviyorum ki seni.

Öylesine saf,

Öylesine temiz,

Öylesine derin.

Ve "öylesine" değil...

Özdemir Asaf. Ayaz'ın haberi olmadan onun için yaptıracağım dövme fikrim şimdiden hazırdı.

 

 

(SELAM... BİTTİ 🥹🤍 YAKINDA ÖZEL BÖLÜM GELECEK 🤍 ÖZEL BÖLÜMDE KİMLER OLACAK ZATEN BİLİYORSUNUZ 👶👶👶)

Bölüm : 30.01.2025 00:15 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...