
Halil, Azad’ın silahının ucunda, nefes nefese ve yorgun şekilde geri çekildi. Gözlerindeki inat ve kibir yavaş yavaş yerini şaşkınlığa bırakıyordu. Azad’ın kararlılığı, Halil’in planlarını alt üst etmişti.
“Bunu bitirdik Azad… artık bitti,” dedi Baran, yanına koşarak, yaralarını unuturcasına.
Azad derin bir nefes aldı, silahını indirdi. “Bir daha asla ailemden ve sevdiklerimden uzak duramayacaksın. Bu, son uyarın Halil Arnaz.”
Halil’in gözlerinde bir öfke kıvılcımı kaldı, ama hareket edemiyordu. Adamları kaçmış ya da etkisiz hale gelmişti. Azad ve Baran, Halil’i orada bırakarak Rojin’in yanına koştu.
Rojin, olayları uzaktan izlemiş, endişe ve korku dolu gözlerle bekliyordu. Azad’ı görür görmez, kalbi sevinç ve rahatlama ile doldu. Gözleri ıslaktı, ama yüzünde güven ve huzur vardı.
“Azad… sen iyisin!” dedi, gözyaşlarını silerken.
Azad, onu kucakladı, sıkıca sardı. “Rojin, sana bir şey olmayacak. Artık güvendesin. Kimse sana zarar veremeyecek.”
Baran da yanlarına geldi, kardeşinin omzuna elini koyarak gülümsedi. “Artık rahatız abi. Tehlike geçti.”
Rojin, Azad’ın göğsüne başını yasladı. “Sana hep inanacağım Azad. Ne olursa olsun… seni seviyorum.”
Azad gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Kalbindeki tüm yük, bir nebze de olsa hafiflemişti. Artık sevdiklerinin yanında, güvende ve huzurlu olabileceklerdi.
O an, üçü için de bir zafer anıydı: Sevgi, aile ve kararlılık, en büyük düşmanlarını alt etmişti.
---,
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |