
Baturalp sustu.
Gözlerini yere indirmişti; söyleyeceği şeyin ağırlığı omuzlarına çökmüştü.
Ben de susuyordum. Boğazımda bir düğüm, kalbimde fırtına.
“Nasıl yani, komutanım?” dedim sonunda.
“Benim hiç görmediğim kardeşim mi… Bora’nın katili?”
Baturalp derin bir nefes aldı.
“Tam olarak öyle değil, Deva. Emri veren, aylardır peşinde olduğumuz ‘Ferman’ kod adlı kişi. O senin kardeşin Güven.”
Bir an sustu, gözlerime baktı.
“Ordudan atılmış. Örgütün elebaşlarıyla çalışıyor. Araştırdım… eminim. Güven, senin kardeşin. Hatta…”
Cümleyi tamamlayamadı.
“Babanı tuzağa düşüren de o.”
Sanki içimde bir şey koptu o anda.Kulaklarım uğuldadı.
“İnsan babasına bunu nasıl yapar, komutanım?” dedim.
“Ben onunla karşı karşıya gelirsem… ne yapacağım?”
Baturalp hiç düşünmeden cevap verdi.
“Gerekeni yapacaksın, Deva. Biz askeriz. Duygularımızla hareket edemeyiz. Eğitimde ne öğrettiler?
Karşındaki kim olursa olsun… vatan için gözünü kırpmadan gerekeni yapacaksın.”
Başımı eğdim.Boğazımda ateş gibi bir şey birikti.
“Emredersiniz, komutanım.”
Ayağa kalktım. Postallarımı giydim. Sırt çantamı omzuma taktım.
Saatime baktım ... karargâh toplantısına bir saat kalmıştı.
“Komutanım, toplantı vardı. Tamamen unutmuşum.”
Baturalp başını salladı, araca yöneldi.
“Komutanım, Kübra ne olacak?” dedim arkasından.
“Bora bütün şehit haklarının Kübra’ya verilmesini istemişti. Ama ailesi kabul etmedi, evli bile değillerdi.”
Baturalp durdu, başını bana çevirdi.
“Evlenmişler, Deva. Resmi olarak. Detayları toplantıdan sonra konuşuruz. Kübra burada kalacak, doktorlar ilgilenecek. Şimdilik güvende.”
Toplantıdan çıkan rapor her şeyi doğruladı.
Ferman, yani Güven, vatana ihanet etmişti.
O artık sadece bir hain değildi; benim kardeşim olarak anılacak bir vatan hainiydi.
Karargâhtan çıkmamızla birlikte acil bir bilgi geldi.
Babamın da içinde bulunduğu özel harekât ekibi saldırıya uğramıştı.
Destek timi biz olacaktık.Helikoptere tam teçhizatla bindik.
Rüzgâr, pervanelerin sesiyle yarışıyordu.Kaskımı taktım, tüfeğimi kontrol ettim ama aklım başka yerdeydi.
“Deva,” dedi Baturalp yan koltuktan.
“Yetişeceğiz babana. Üzülme olur mu?"
Başımı kaldırdım.Sanki aklımdan geçenleri okumuştu.
“Komutanım… yetişiriz değil mi? Ben kırgınım, kızgınım ama… o benim babam. Daha yeni buldum ailemi kaybetmek istemiyorum.”
Baturalp’in sesi sakindi ama kararlıydı.
“Kaybetmeyeceğiz, Deva. Söz.”
Yarım saat sonra bölgeye indik.Dağlık, taşlık, görüş mesafesi neredeyse sıfır.
Rüzgâr sert, hava puslu.Herkes mevzilendi.Ben dürbünle etrafı tarıyordum.
O anda telsizden bir ses geldi.Soğuk, tanıdık bir ses.
“Vay, vay, vay… kimleri görüyorum. Sevgili kardeşim Deva. Kim derdi bir gün karşı karşıya geleceğiz diye? Dünya küçük değil mi?”
Kanın çekildi.Dudaklarım kurudu.
“Güven!” diye bağırdım."Güven değil,” dedi.“Ferman diyeceksin, üsteğmen.”
İçim yandı.Bir insan, doğduğu ismi nasıl inkar ederdi?
Öz kardeşimdi.Ama karşımda bir düşman vardı.
“Teslim ol!” dedim, son bir umutla.
“Yapma, Güven. Bitir bunu.”
Kahkaha attı.
“Teslim olmak mı? Güldürme beni, Deva. Şu an güçlü olan benim, sen değilsin.”
Telsizi kapattım.Dişlerimi sıktım.
Ne dediyse Baturalp haklıydı.Biz askeriz.Duygular, emirlerin önüne geçemezdi.
Ortalık cehenneme dönmüştü.
Her yer ateş, duman, bağırış.O sırada kayalıklardan bir ses geldi.
“Baba!”
Ses yankılandı, sonra iki el silah patladı.Zaman dondu.
Babam bir anda yere yığıldı.
Kurşun tek isabetti ama ölümcül görünüyordu.
Güven babamı vurmuştu.
“Beni koruyun!” diyerek koştuğumu hatırlıyorum sadece.
Can yanımdaydı, birlikte taşıdık babamı güvenli alana.Yüzü bembeyazdı.Ellerim titriyordu, sesi zor çıkıyordu.
“Baba… iyi misin?”
Zorla konuştu.
“Deva… kızım… affet beni, yavrum…”
Sonra gözleri kapandı.
“Ölemezsin baba!”
Sesim yankılandı dağlarda.
“Ben seni affetmedim daha, beni ikinci kez bırakamazsın!”
Bağırdım, ağladım, vurduğum toprağı yumrukladım.
Güven kaçmıştı. Yanındakiler de etkisiz hale getirilmişti.
Ama o gitmişti.
Kardeşim, babamı vurup kaçmıştı.
Babam ameliyata alındı.
Koridorda volta atarken zaman geçmiyordu.
Annem de içeri girmişti... doktor olduğu için ameliyata bizzat katılmıştı.
Ona gerçeği söyleyemezdim.
Öz oğlunun yaptığı şeyi duysa… yıkılırdı.Saatler geçti.
Kapının önünde tim bekliyordu.Baturalp yanımda duruyordu, sessiz.
Sonra koridorun bir ucuna yürüdüm, kimsenin olmadığı bir köşeye.Duvara yaslandım.
Artık tutamadım.Hıçkıra hıçkıra ağladım.
Baturalp sessizce geldi, bana sarıldı.
“Deva,” dedi, sesi titriyordu,
“Baban iyi olacak. O güçlü bir adam, pes etmez.”
Gözyaşlarım onun omzuna düştü.
“Komutanım… ben aileme kavuşamadan kaybediyorum. Keşke onu affettiğimi duysaydı. Onlar her gün geldiler, ben istemedim. Keşke görseydim…”
O sırada ameliyathane kapısı açıldı.
Annem çıktı.Yüzü solgundu, gözleri kızarmıştı.Birkaç doktor arkadaydı.
Gözleri beni aradı, sonra bana koştu.
“Anne!” diyebildim sadece.
Sarılıp ağladı.
“Yavrum… baban iyi olacak. Ameliyat başarılı geçti.”
O an dizlerimin bağı çözüldü.Omuzlarım titredi.Gözlerim kapandı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 45.19k Okunma |
4.21k Oy |
0 Takip |
53 Bölümlü Kitap |