10. Bölüm

10. Bölüm

biryazarr18
biryazarr18

10.bölüm
Oy vermeyi ve yorum yapmayı ınutmayın.
_____________________________

Karşımda Hakan abi duruyordu. Hani beni uyuşturucu konusunda uyandıran. Alaylı bir gülümsemeyle yanına gittim.

" Noldu pişman mı oldun?" dedim ses tonum sertti ama yüz ifadem alaylıydı.

" Asena ben-" sözünü kestim.

" NE SEN, NE? SENİN NE HADDİNE BURAYA GELMEK!" dedim adeta gürlemiştim. Herkesin odak konusu olduğumu anladığımda sesimi kıstım. Sadece onun duyabileceği tonda konuştum.

" Ben bana güvenmeyen insanları hayatımda istemiyorum." sinirliydim.

Bana güvenmemişti. Yalvarmıştım ona söylemesin diye ama o bana 'babalar çocuklarına kıyamaz yalan söylüyorsun' demişti. Onun yüzünden baba şahsiyeti öğrenmişti uyuşturucuyu çöpe attığımı. En katlanamadığım şeyi yapmıştı o benim dostumdu ve bana güvenmemişti.

11 Yaşındaki Asena ( yazardan)
Kızın babası eve bir hışımla gelmişti. Küçük kızın üstüne yürümeye başladığında küçük kız korkmuştu.

"Baba neden üstüme geliyorsun? Baba korkuyorum." demişti ama dediği gibi yüzüne tokadı yemesiyle yere düştü. Babası tekmeler atarken bağırıyordu.

" NE DEMEK LAN İLAÇLARI ÇÖPE ATMAK! İÇİCEKSİN ONLARI." Aklına fikir gelmiş gibi duraksadı. " Ya da onları başlardaki gibi damardan almaya ne dersin? Ama küçük kızım bu sefer biraz daha dozu yükseltelim yoksa akıllanmazsın değil mi?" Küçük kız babasını dehşet içinde izliyordu.

Babası masada ne yaptığımı göremedi hala yerden kalkamamıştı çünkü. Babası şırıngayla yere çömeldiğinde yüzünde keyifli bir gülümseme vardı.

" Küçük kızım hadi kolunu aç beni sinirlendirmek istemezsin." Küçük kız korkuyla geriye gitmişti.

" SENİN KEYFİNİ BEKLEYEMEM AÇ KOLUNU DEDİYSEM AÇACAKSIN!" Kız istemeye istemeye kolunu açtı babası kızın koluna uyuşturucuyu enjekte edince keyifle sırıttı.

" Küçük kızım bu kadarla kalacağını mı sanıyorsun? Hadi ama benimde eğlenmeye ihtiyacım var." Kız olacakları anladığı gibi ayağa kalkıp kaçmaya çalıştı ama uyuşturucu yüzünden yere düştü. Uyuşturucu yavaş yavaş etki ediyordu. Uyuşturucunun bir özelliği de buydu.

" Baba yapma ne istiyosan onu yaparım ama yapma! " kız kaçmaya çalışıyordu ama kurtulamıyordu. Yarın onun doğum günüydü mutlu olması gerekmez miydi?

" Hadi ama küçük oruspu nereye kaçabilirsin ki?" Kaçış yoktu. O akşam ne dayaktan kaçabildi ne de babasının pis arzusunun kurbanı olmaktan. Kız tam sıfır sıfırda bir dilek diledi. Dileği o gece acı çekmeden ölmekti aslında oldu. Küçük kız zaten ölüydü sadece gömmediler ama acı çekmeden kısmı gerçekleşmedi kız acı çeke çeke öldü ama üstünü toprakla örtmediler...

O günden sonra baba şahsiyeti işe gidince Hakan abisinin yanına gitti. Hakan abisini çok kalabalık olmayan bir yerde buldu. İnsanlar ona baksada görmezden geldi. Her küçük kızın yüzünde şiddetin izleri yoktu ne de olsa. Gösterdi o gün Hakan abisine ama inanmadı abisi sen kendini birine dövdürtmüşsündür deyip sokak ortasında terk etmişti, öylece bırakıp gitmişti.

Mahalledeki herkes baba şahsiyetini iyi biri zannederdi Hakan Asena'nın babasına söylemekle hata yapmıştı. Sonra da onun yalancı olduğuna inanıp onu sokak ortasında öylece bırakmıştı ve bir daha yüzüne bile bakmamıştı.

Şimdiki zaman
" Asena bilemezdim çocuktum." açıklaması bu muydu? Sinirden bir kahkaha attım. Titreyen elimi yumruk yaptım.

" BEN DEĞİL MİYDİM?! Şimdi çık git bir daha karşıma çıkma!" dedim ve sinirle odama yürümeye başladım. Odama geldiğimde telefonumu çıkardım, Buse'yi aradım. İlk arayışta açmıştı.

" Hakan burdaydı." dedim sinirli şekilde.

" Hangi Hakan ?" dedi anlamazca.

" Kaç Hakan var?"

"Büyük Hakan hani şey mevzusu." Buse'nin şaşkınlığı sesinden belli oluyordu.

" Aynen o Hakan."

" Ne işi varmış yıllar sonra?" en az bende Buse kadar şaşkındım.

" Pişman olmuştur. Dinlemedim." dedim.

" Tamam kuzum sen raporlusun zaten öğlen çıkarsın bende öğlen boşum avm'ye gideriz. Kafa dağıtırız." akşam öz aileye gidicektim ama akşamdı sonuçta.

"Tamam, görüşürüz." telefonu kapatmıştım.

Karan Yüzbaşıdan
Asena gittiğinde hepimiz pencereden adamla Asena'yı izliyorduk. Bir beyefendi denilince nedense içimde bir kıskanma duygusu alevlenmişti. Asena'ya bakarken gerçekten çok sinirli olduğunu gördük.

Adama iki kere gürlemişti. Öyle bir bağırmıştı ki ben bile korkmuştum. Ne haddine buraya gelmek ve ben değil miydim diye bağırmıştı. Diğer konuştuklarını anlamamıştım. İkisi nerden tanışıyordular veya Asena niye bu kadar sinirliydi. Bir ara ellerinin titrediğine şahit oldum ama hemen yumruk yaptı. Kızı bu kadar sinirlendirecek ne yapmıştı? Yiğitten bir ses yükseldi.

" Komutanımın elleri titredi bir ara. Bu kadar sinirlendirecek ne olmuştur ki?" düşüncelerimi dillendirmeni seviyorum yiğit.

"Bilmiyorum ama iyi sinirlendi." dedi Selçuk

" Valla kadın raporlu haliyle buraya geliyor üstüne üstlük sinirden delirtiyorlar." Emre konuşmuştu.

"Ne dedi acaba? Hem kim bu ya?!" dedi Gökhan.

" Sevgilisidir." Çınardan çıkmıştı bu ses.

" Sevgilim yok demişti ayrca sevgilisine niye bağırsın ya da niye ne haddine ve ben değil miydim diye bağırsın?" bir bilsek haydar abi.

"O da doğru. Hem bu tipsizi komutanım napsın?" dedi çınar.

" Biraz gerizekalıya benziyo.Sizce komutanım." dedi Emre. Emre'nin burda benden başka komutanı olmadığına göre bana demişti.

" Bilmiyorum." dedim bende. Tim konudan konuya atlıyorlardı ama benim aklım hala bu gizemli beyefendideydi.

Asena'dan
Önümdeki dosyaların bana nasıl kitlendiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ben daha sabah dosyalarla ilgilenmemiş miydim? Saat öğlene gelmişti bende dosyaları halletmiştim. Üstümdeki üniformayı çıkardım ve beyaz boğazlı kazakla siyah pantolon giydim. Boğazlı kazaklarım çoktu en fazla onlar vücudumu kapatıyordu çünkü.

 

 

 


( Asena'nın giydiği )

Üstümü giydikten sonra başka koyu renkli giysileri dolabıma koymayı aklımın bir köşesine yazdım. Sabah ki giydiğim kıyafetin başına ne gelmişti? Bunu kafamdan atıp saçımı at kuyruğu yaptım , silahımı belime taktıktan sonra ceketimi giyip telefonumu cebime attım.

Arabama doğru ilerlerken yiğit'in bağırdığını duydum.

" Komutanım nereye?!" Tim gülerek yanıma geldiğinde konuştum.

"Buse'yle gezicez ben raporluyum zaten."

" Komutanım öğlen şu beyfendiye pek bir sinirliydiniz." dedi selçuk beyfendiyi bastırarak. Tedirgin olduğumu gizleyerek alaya aldım.

" Beyfendi sizinde canınızı çok sıkmışa benziyor. Kıskandınız mı lan?" dedim gülerek. Hepsinin yüzü ciddi olunca gerçekten kıskandıklarını anladım. İçten bir kahkaha patlattım. Tim somurtarak bakıyordu biri dışında Karan yüzbaşı. O sanki kahkahama hayran olmuş gibi bakıyordu.

" Neyse gençler ben kaçıyorum." dedim keyifli sesimle. Arabama bindiğimde telefonumu açtım ve Buse'yi aradım.

" Çıktım ben. " dedim

" Tamam kuzum bende çıktım orda buluşuruz." bende onaylayıp kapattım.

Avm'ye geldiğimde Buse'yi buldum ve beraber gezmeye başladık. Ta ki silah seslerine kadar. Hemen Buse'yi yanıma çekip duvarın arkasına saklandım. Bir sürü maskeli terörist olduğu belli olan kişiler etrafı tarıyorlardı. Hemen silahımı çıkardım ve ateş etmeye başladım. Buse yanımda çok da sakin değildi ama çok da korkmuyordu.

Liderleri olduğunu tahmin ettiğim adam bir çocuğu esir almış ve bas bas bağırıyordu. Çocuk çok büyük değildi liseliydi muhtemelen. Ben çocuğu esir alan teröristin arkasındaydım normalde indirirdim ama çok kalabalıklardı.

" Buse telefonum al albayı ara." Buse hemen cebimden telefonumu aldı ve albayı aradı. Telefon açıldığında konuşmaya başladım.

" Komutanım Asena Yıldırım bir grup silahlı şahıs avm'yi taradılar. Şimdide bir çocuğu esir aldılar çok kalabalıklar. Yaralılar var acil destek istiyorum." albay dinledikten sonra buraya yakın bir timi ve yaralılar için ambulansı yönlendireceğini söyledikten sonra kapatmıştı.

Yerimi bulamıyorlardı çünkü ben hepsini özenle dikkatlerini dağıtarak öldürüyordum ama şuan atışı kesmiştim onlarda kesmişti. Ellerinde bir sivil vardı ve bişey yaparsam o zarar görecekti.

Sırtımdan sıcak bir sıvının aktığını hissedince gözlerimi kapattım zamanı değildi yaralandığım yer kanıyordu büyük ihtimalle. Terörist hala tehtitlerini yağdırırken kırmızı bir lazer görmemle gülümsedim. Gelmişlerdi aslanlarım. Buse'ye döndüm ve konuştum.

" Ben gelicem sakın yerinden çıkma." Buse korkuyla bana baktı.

" Bir delilik yapma." bana mı demişti?

" Gelicem merak etme." dedim ve onu orda bırakıp yerimden çıktım. Yavaş yavaş teröristlere gözükmeden çocuğu esir alan teröriste ilerledim. Dibine girdiğimde boynunu yakaladım ve silah dayadım.

"Çocuğu bırak!" tehtitkar konuşmuştum. Benim teröristi esir almamla aslanlar diğerlerini indirmeye başladı. Çocuk dibimden ayrılamamıştı çünkü sürekli sıkıyorlardı.

" Bak köşede arkadaşım var adı Buse onun yanına git. Ben gelicem." O hemen onaylayıp koşmaya başladı.

Ben kolumla teröristin boynuna dahada asılıp elimdeki silahla çocuğu korumuştum. Onun gittiğinden emin olunca bende yavaş yavaş bir sivilin olmamasına özen göstererek bir koridora girdim.Teröristi boynundan duvara yaslamıştım. Silah sesleri kesildiğinde aslanların ortalığı temizlediğini anlamıştım.

Olduğum yerden çıkarak aslanların yanına gittim. Beni elimdeki itle gördüklerinde hemen alıp kelepçelediler. İçlerinden birinin telefonunu rica edip albayı aradım. Albaya konunun özetini geçtikten sonra kapatmıştım. Sorguya gelmemizi söylediklerinde kendi arabamızla geleceğimizi söylemiştim.

Buse ve kurtardığım çocuğu bıraktığım yere gidiyordum. Gittiğimde bir andan çocuğu görmemle olduğum yerde kaldım.

" Atakan" benim öz aileden olan kardeşimdi. Hep abla olmak istemiştim. Kardeşimi korumak, kıskanmak ama olmamıştı. Baba şahsiyeti biz sana bakamıyoruz ona mı bakıcaz? Onuda senin gibi oruspu mu yetiştiriceksin deyip karnımda defalarca sigara söndürmüştü.

Onu korkmuş ve gözleri dolu görünce dayanamayıp sarıldım. " İyi misin?" olmuştu ilk cümlem.

" Ben özür dilerim. Ben sana kötü davranmamalıydım. Abla özür dilerim beni affeder misin?" abla dediği yerde tekrar kal gelmişti. Buse dolu gözlerle bize bakıyordu.

" Affederim ablam affederim." deyip daha sıkı sarılmıştım. Çocuklar zaten hassas noktamdı. Ayrıldığımızda ikisinede hasar kontrolu yapmıştım. Bandajdan kanın sızdığını hissedince Buse'den ceketini istedim. Ceketini verdiğinde beklemeden giydim ve önümü kapattım. Eve gidince hallederdim.

Atakanla birlikte karakola gidip ifade verdikten sonra kendisi evinin ordaki kırtasiyede bırakmamı istedi silgi alıcakmış. Bende sorguluyordum öğrencilik hayatımda hiç bitmiş silgi görmemiştim. Sürekli azaldığı an kaybolurdu. Buse'yi de avukat olan sözde arkadaşı yemeğe çağırmıştı. O adamla Buse hayatta anlaşamazdı da neyse.

Üstümü değiştirmek için eve geçeceğim sırada asansörde Karan yüzbaşıyla karşılaşmıştık. Tam inicekken beni durdurmuştu.

" Asena dursana bi." kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Sırtıma dokunduğunda eline kan bulaştı kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı.

"Açıklaman var mı?" benim buna verebilecek hiçbir cevabım yoktu. Ben sessiz kalınca tekrar konuştu.

" Ceketi çıkar." tam itiraz edicektim ki tekrar konuştu. " Hele bi itiraz et seni nasıl 1 hafta karargaha sokmam o zaman görürsün." şansımı seveyim. Adam lafları azıma tıkıyordu. Ceketi çıkardığımda aynadan sırtıma baktığımda beyaz kazak komple kan olmuştu. Ceketi geri giydiğimde kaşlarını çatmış hala bana baktığını gördüm.

" İyiki dikkat et diyoruz." söylenmeye başladığında bende konuştum.

" Bakın yüzbaşım ikinci bir Buse'ye gerçekten ihtiyacım yok. Eve girince hallederim." dedim ve evin kapısına yönelip kapıyı açtım. Arkamdan eve Karan yüzbaşıda girince ters ters ona baktım.

" Yüzbaşım ne yapmaya çalışıyorsunuz?" çatlak adam.

" Sana bu konuda hiç güvenmiyorum gözümün önünde olsun emin olucam." çattık ya.

" Sapık mısınız? Öylece vücudumu mu izliyceksiniz?" o rahatlıkla içerideki koltuğa oturdu.

" Yanlız son görevi hatırlatırım ." raporlu deli. Adam görmüştü zaten vücudum. Gözlerimi sinirle kapattığımda. Banyoyu gösterdim. O rahatlıkla yerinden kalkıp banyoya gitti. Bende yaralanmalar için Buse'yle hazırladığımız küçük çantayı aldım. Banyoya girdiğimde üstümü çıkardım ve yavaş yavaş bandajları açtım. Karnımdaki yara çok kanamıştı ve dikişi açılmıştı.

" Cidden mi ya." dedim. Karan yüzbaşı endişeyle bana döndüğünde konuştum.

" Karnımdaki yaranın dikişi açılmış. Dikmem gerekicek. Önemli bişey yok." dedim ona doğru.

" Nası önemi bişey yok dikişi açılmış kızım manyak mısın sen?"

" Ben sizin kızınız değilim." dedim ona doğru ve karnımdaki yara dışında diğerlerini temizlemeye başladım. Karnımdaki yarayı sona bıraktım. Yüzbaşı dikkatle beni izliyordu ama benim yüzümde mimik oynamıyordu. Karnımdaki yaraya geldiğimde temizledim ve eski dikişleri çıkarmaya başladım. Karan yüzbaşının bir anda beni kolumdan kendine çevirmesiyle ona baktım.

" Bak hastanede de yapabilirler." Sabır çekerek konuşmaya başladım.

" Akşam öz aileye yemeğe gidicem bir de hastaneye gidip zaman kaybedemem." Karan yüzbaşı daha da kaşlarını çattı.

" Yaralanınca hastaneye gitmek zaman kaybı değil." kolumu ondan kurtarıp yaptığım ile geri döndüm. Benim için zaman kaybıydı çünkü küçüklükte öyleydi, zaman kaybıydı.

" Çok istiyorsanız beni şuan burada yanlız bırakıp gidebilirsiniz yüzbaşım." konuşmamdan sonra eskisi gibi beni izlemeye başladı. Aynadan kendime bakıp mimik oynatmadan güzelce dikmiştim uyuşturmamıştım ama acıya alışan insan için hiçbir şeydi.

" Tıp okuduğunu zannetmiyorum ki dosyanda da yazmıyor." dedi dikişe bakıyordu.

" Doktor arkadaşım öğretmişti." yalan kendim öğrenmek zorunda kalmıştım. Karan yüzbaşı konuşmayınca ona döndüm.

" Şimdi gidin lütfen. Gözünüzün önünde yaptım. Görüşürüz yüzbaşım." gitsede kurtulsaydım artık. Üstüme ceketi geçirip önünü kapattım ve yüzbaşıyı yolcu ettim.

Banyoya geri girdiğimde ceketi çıkardım ve vücudumdaki kan lekelerini hafif ıslatıp çıkarıyordum. İşim bittiğinde temiz bandaj çıkarıp sardım ve banyoyu temizledim. Üstüme atlet giydikten sonra giyeceğim kıyafetleri seçmek üzere dolaba ilerledim.

 

 

(Asena'nın giydikleri)


Üstüme giyecek kıyafet bulduktan sonra Sema hanımı aramıştım. Aradığım gibi direk açmıştı.

" Sema hanım Asena ben."

" Biliyorum kızım. Bişey mi istiycektin noldu? Yoksa gelmiyor musun?" Buse ben seni bu kadar kınamadım ki etrafım senle doldu.

" Yok Sema hanım gelirken bir şeye ihtiyaç var mı diye aradım. Bide geldiler mi?"

" Yok kızım gelmediler bişeye de ihtiyaç yok. Sen gel yeter ki."

" Tamam Sema hanım görüşürüz." deyip kapattım.

Arabama doğru ilerleyip kapıyı açtım ve arabaya bindim. Sema hanımların evine doğru yola koyuldum. Evlerinin önüne geldiğimde kapının önünün arabalarla dolu olduğunu gördüm.

Eve girdiğimde beni bir erkek ordusu karşıladı. Bir anda Atakan'ın da abla diye sarılması bir oldu.

" Ablam nasılsın?" dedim sarılarak.

" İyiyim abla bak bunlar bizim kuzenlerimiz." hepsi şok olmuş biçimde bakıyorlardı.

" Hepsi mi?" diye fısıldadım Atakan'ın kulağına.

" Hepsi abla."

" Kız yok mu?" dedim yine Atakana abiler ve kuzenler şok olmuş biçimde bakıyorlardı. Hayır bu kadar çocuk çok olmamış mıydı?

" Yok abla sülalede tek kız sensin."

" Dalga geçme Atakan komik değil." dedim dehşetle.

" Dalga geçmiyorum abla." gözlerimi kapadım sabır çeker gibi.

" Sen ciddisin. Gazamız mübarek olsun Atakan." O sırada bir ses geldi. Ben bu sesi tanıyordum.

" Asker tekmil ver." Korgeneral Adnan Öztürk. İşte şimdi sıçmıştım.

" Asena Yıldırım İstanbul emret komutanım." erkek grubu şok şekilde bakıyordu ama benim tek önemsediğim korgeneraldi.

" Hoşgeldin torunum." dedi gururlu şekilde. Torunu ben olamazdım demi. Kimi kandırıyordum bendim işte.


————————————————————————-



Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

 

En sevdiğiniz sahne?

 

En sevdiğiniz karakter?

 

Diğer bölümlerde sizce ne olacak?


2054 kelime

Görüşürüzzzzzzz

Bölüm : 22.06.2025 21:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...