11. Bölüm

11. Bölüm

biryazarr18
biryazarr18

11.bölüm
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
___________________________

Şimdi ben Adnan korgeneralin torunu muydum?
Ben ona şaşırmış halde bakarken banada şaşırmış bakan arkada erkek grup vardı.

" Komutanım ben-" sözümü böldü.

" Sivildeyiz ayrıca insan bi dedesine sarılır." dediği gibi sarılmıştım. Kendisiyle ben gölgeyken tanışmıştık. İkimizi birinin ayırmaya çalışmasıyla ayırmaya çalışan kişiye döndüm.

" Çekil Adnan benimde torunum." demişti galiba babaannem olan kadın.

" Tamam hanım yemedim torununu." deyip ayrılmıştı. Babaanne hanıma sarılırken biraz eğilmek zorunda kalmıştım.

"Ha sende bu uşaklar gibi amma uzamişsindur da!" dedi hafif kızgın sesiyle. Daha yeni normal konuşuyordu arada şivesi kayıyordu demek ki. Bana uzun diyorduda o erkek grubu daha uzundu. Sarıldıktan sonra kocaman bir salona gitmiştik ki anca sığmıştık. Atakan hemen yanıma oturunca gülümsedim.

" Abla abimgil beni yiyecek gibi bakıyor." Atakan'ın baktığı tarafa bakınca gerçekten hepsi Atakan'ı bir kaşık suda boğacak gibi bakıyordu. Onlar kimdi ki kıskanıyorlardı hemde oruspu iması yaptıkları bir kadına. Ben koltuğun kenarına oturduğum için bir yanım boştu onada Atakan oturmuştu.

Bende onların daha da kudurması için başımı Atakan'ın omzuna yasladım. Bu velet liseli olmasına rağmen benimle aynı boydaydı. Atakan'ın omzuna kafamı yasladıktan sora Atakan kolun bana sardı. Kendimi timimden sonra hiç bu kadar güvende hissetmemiştim. Bir anda bana bir soru yöneldi.

" Neden askerlik?" bunu bana gayet önyargılı bakan bir adam söylemişti.

" Canım istedi." hesap vermek zorunda değildim.

" Niye canın istedi? O kadar erkeğin arasındasın diye mi?" kafamı Atakan'ın omzundan kaldırdım. Başlıyorduk yine.

" Sana mı düştü mesleğime laf etmek? Sen kimsin ki!" dedim sert ses tonumla. Adnan korgeneral sert sesiyle konuştu.

" Kes sesini Savaş!" demek adı Savaştı.

"Dede ama-" korgeneralin bakışlarını görünce susmuştu.

" Ee hadi tanışın sizde artık. Malum liste uzun anca tanışırsınız. Ben babaannen Zümrüt, dedeni tanıyorsun zaten." onlara gülümsemiştim. Babaanne kadını sevmiştim tatlıydı.

" İyi tanışalım o zaman ben Birol yanımdaki güzel kadın eşim leyla." sonra parmağıyla işaret etti.

" Şu beni ilk oğlan polat şirkette çalışıyor. Eşi Ceylan kızım avukat, oğluda Buğra ama iki torunuda sen gelmeden uyuttuk. Rahat tanışalım diye." kafamı salladım ve gösterdiği kişiye baktım. Erkek grubu komple önyargılıydı zaten. Bazıları hariç.

"Barış doktor yanındaki ve hala benim oğlana nasıl baktığını anlamadığım nişanlısı Zehra kızım kendisi hemşire." Barış babasına öyle olsun der gibi bakıyordu. Zehra da gülmemek için kendini sıkıyordu. Birol amcamla iyi anlaşacaktım anlaşılan.

" Savaş polis" dedi daha yeni bana önyargılı yaklaşan şahsa.

"Mert fizik öğretmeni, benim küçük oğlan Burak doktor." daha bir bu kadar artı daha fazlası vardı. Sonra konuşmayı başka bir adam aldı.

" Ben Yekta amcan, güzel karım Simay cerrah." köşedeki dörtlü erkek grubunu ve ikisinin yanında eşi olduklarını tahin ettiğim kadınları gösterdi.

" Oraya nasıl dizildikleri bilmiyorum ama sağ baştan büyükten küçüğe doğru sıralanmışlar. En sağdaki Bora şirkette çalışıyor yanındaki eşi Gizem kızım aşçı. Bir yanındaki Agah savcı ve nişanlısı Gamze kızım diş doktoru." eşleri bu kadar samimiyken kendilerinin nasıl bu kadar odun olduğunu sorguladım.

"Oğuz psikolog, Doruk liseli zaten." bir psikolog daha hiç sevmem. Konuşmayı sert mizaçlı ama gözlerinden benle gurur duyduğunu belli eden adam aldı.

" Ben amcan Tuğrul emniyet müdürüyüm." yanındaki kadına bakışları dönünce gülümsedi "Eşim Beliz hemşire." Sonra tekrar konuşmaya başladı " geriye kalanlar benim zaten."

"Demir asker o da senin gibi" Demir binbaşıyı gösterdi. Ben onu tanıyordum ama o beni tanımıyordu gölgeyken hayatını kurtarmıştım.

" Koray matematik öğretmeni yanındaki nişanlısı Aylin kızım tarih öğretmeni yakında evlenecekler inşallah." niye bitmiyordu.

"Sarp psikolog, Doğu doktor, Uraz lise okuyor." istemediğin ot burnunun dibinde bitermiş. Bir psikolog daha. Tam o sırada yardımcı olduğunu tahmin ettiğim kadın yemeğe çağırdı.

" Yemek hazır." hepimiz birden ayağa kalkınca korgeneral kaş göz yapıp benim kalmamı söyledi.

" Görev çıkabilir bugün akşama doğru. Görevdeki bir tim ifşa olmuş sızıp alıcaksınız. Detayları gitmeden önce anlatırım ve iki kişi gidiceksiniz."

" Emredersiniz komutanım." dedim ve ikimizde yemeğe geçtik. Beni öz abilerden doktor olan (Bartu öz abi) ve Atakan (öz kardeş)'ın yanına bırakmışlardı. En iyisini yapmışlardı.

Yemekleri yemeğe Adanan korgeneral başlayınca başlamıştık. O sırada bana sorular yağdırıyorlardı.

" En sevdiğin renk ne?" sözde sarp adlı psikolog kuzen şahsı benimle konuşmaya çalışıyordu ama tek sorun fazla inceleyip mimiklerimin her birine dikkat etmesiydi. Rahatsız ediyordu insanı zaten psikologları sevmezdim.

"Siyah" siyah saklardı o yüzden severdim.

" En sevdiğin yemek?" Mert konuşmuştu.

" Yemek seçmem." Babaanne hanımın olaya katılmasıyla ben öksürmeye başladım.

" Evlilik yaşında geldi senin. Torun yok mu torun?" genzime içtiğim su kaçmıştı yada babaanne hanımın sözleri.

Sırtıma Bartu'nun vurmasıyla kısa bir anlığına belki saliseliğine yüzümü buruşturup Bartu'nun elini yakaladım. Yüzümü buruşturmam 1 adet binbaşı ve dibimdeki doktor içinde yaptığım büyük bir hataydı.

Bartu'ya baktığımda sırtıma bakıyordu. Kan olsa da göremezdi. Anlamıştı yaralandığımı. Binbaşı ve Bartu hariç diğerleri reflex zannetmişti büyük ihtimalle. O kadar hızlı değişmişti ki yüz ifadem bi binbaşı anlayabilirdi bir de o kadar sert vurmadığına emin olan Bartu. Diğerleri çok ta dikkat etmemişti. Polis olanlar ve korgeneral olsada yüz ifademi hızlıca değiştirmeyi başarmıştım.

" Yok ,yok. Hiçbiri yok." Kuzen grubunu gösterdim. " onlarda kazık kadar olmuş onlarında yaşı gelmiş" küçük çocuk gibi şikayet etmiştim. Anne hanımın bana pis bir gülümsemeyle bakması hiç hoşuma gitmemişti.

" Ha kız doğriyi söyliyda siz ne diyi evlenmaysınız?" konuyu kendimden uzaklaştırmanın huzuruyla yemeğime devam ettim ama acı bir gerçek yüzüme çarptı. Benim çocuğumun olma ihtimali düşüktü nerdeyse yoktu.

" Babaanne Demir abime söyle en büyüğümüz o o evde kaldı." dedi Doğu. Binbaşının bakışları Doğu'ya döndü.

" Sanane lan. Sen kendine bak." Doğu göt korkusundan susmuştu.

" Eee yok mu hayatında biri." dedi Tuğrul amcamın karısı Beliz yenge. Bana dediği belliydi.

"Yok." dedim kısaca ama polis (Barlas) olan sözde öz abinin alaycıl bakışlarıyla karşılaştım. Yine ne kurmuş kuruşturmuştu aklında Allah bilir.

Yemek yendikten sonra korgeneral biz sözde kuzenleri kaynaştırmak adına farklı bir odaya hepimizi kapatmıştı. Hiçbirimizden ses çıkmıyordu. Bende elime telefonu aldım ve uğraşmaya başladım. Hepsinin bakışlarının bende olduğunun farkındaydım ama dönüp bakmadım. Yanımda yine Atakan vardı. Alp
(öz abi savcı) soru yöneltti bana.

" Siz Atakanla ne ara bu kadar yakın oldunuz." Atakan'a döndüm sen mi anlatırsın ben mi gibisinden. Ben anlatırım mesajını alınca telefonuma geri döndüm.

" Abi ben size dedim ya avm beni esir aldılar diye. Ablam orda beni kurtardı falan özür diledim. O da affetti." ben hala hiçbir şey olmamış gibi telefonuma bakıyordum. Bakışların hala bende olduğunu bile bile.

" Abi kalkın bişeyler yapak. Sıkıldım ben." dedi Doğu. Demir ters ters Doğu'ya bakarak konuştu.

" Sen ağzını açma istersen abicim." tehtit barındırıyordu sesi.

"Tamam abi." Doğu susmuştu.

" Demir abi Doğu doğru söylüyor bi yere gidelim." dedi Uraz.

" Abi diyeceksin oğlum abi kaç kere söyleyeceğim." Doğu'nun söylenmesiyle Uraz götüne bile takmamıştı.

" Paintball'a gidelim." dedi Doruk ama her an görev çıkabilirdi.

"" Ben gelemem"" Demir binbaşıyla benden çıkmıştı. Korgeneral demir binbaşıyla gitmemi istemişti göreve demek ki. 2 kişi olacağımızı söylemişti zaten. Demir binbaşıyla göz göze geldik.

"Göreve mi çıkıcaksınız?" Oğuz (psikolog)'dan çıkmıştı bu ses.

""Her an gidebiliriz."" yine aynı anda konuşmuştuk. Ortalık sessizliğe büründüğünde telefonumla uğraşmaya devam ettim.

" Sevgilin yok demiştin değil mi?" dedi Barlas (öz abi polis)

" Yok." dedim kısaca.

" Karargaha geldiğimiz gün pek yakındın yanındaki askerle. Tabi sevgilin yoktur gecelik takılıyorsundur." sabrım taşıyordu.

"Sen kimsin bana hesap soruyorsun? Ya da şunu sorayım. Sen kendini ne zannediyorsun? Senin benim hayatımda yerin var mı ki gelip bana bu cümleleri kurabiliyorsun? Kendini o kadar değerli görme!" dedim sakin ama bir o kadar korkutucu bir şekilde.

Hiçbiri olaya sesini çıkarmıyorlardı ama her hareketimi ayrıntısına kadar inceliyorlardı. Beni ölçmek için yapıyorlardı.Bir süre daha telefonumla oynamıştım. Kapı açıldı ve uykulu küçük tatlı bir çocuk girdi. Kartal(en büyük öz abi)'a gidip sarıldı.

" Babaaa" Kartalın oğlu mu varmış?

" Oğlum sen niye kalktın?" dedi Kartal.

" Baba annemgil konuşuyodu o gitmiş yerine yeni hala gelmiş." tatlı bir şekilde söylenmesiyle yüzümde bir gülümseme oluştu.

" Öyle mi?" dedi Kartal. Küçük çocuk gözlerini etrafta gezdirdi ve bende durdurdu. Yanıma ilerlemeye başladı. Herkes merakla küçük çocuğun ne yapacağını izliyordu.

" Sen misin halam?" ben çocuğa biraz yaklaştım.

" Galiba benim." çok tatlı bir çocuktu.

"Benim adım Yalın senin adın ne?"

" Asena."

" Kaç yaşındasın?"

" 27." dedim hala gülümseyerek.

" Oooo sen çok yaşlısın. Ben bu kadar yaşındayım." eliyle altıyı göstermişti. Gülümsemem durdu.

" Ben mi yaşlıyım? Ulan bücür." gıdıklamaya başladığımda o kahkaha atarken bende kahkaha atıyordum.

" Hala bi dur ya!" durup tekrar konuştum.

" Yaşlı mıyım ben?" dediğimde biraz uzaklaştı.

" Evet." deyip gülerek kaçtı. Babasının yanına saklanmıştı kafamı kaldırdığımda hepsinin gözü gülümsememde takılı kalmıştı. Hemen eski halime döndüm. Kartal'ın eşi Hilal geldiğinde Yalın'ı yemek yedirmek için almıştı.

Artık burdan gitmek istiyordum. Ayağa kalkıp konuştum.

" Ben kalkayım artık." dediğimde arkadan bir ses geldi.

" Hiçbir yere gitmiyorsun asker. Burda kalıyorsun." Korgeneralim yapmayın ama ya. Hem siz ne ara buraya geldiniz. En son bu kadar gıcık değildi bu adam.

" Komutanım" itiraz edicektim ama lafımı böldü.

" İtirazın mı var?"

" Yok komutanım." vardı ,gayette vardı ama hadi yiyorsa söyle korgenerale.

" Güzel, siz de gidin yatın artık." dedi ve kimseyi dinlemeden gitti.

" Kalkın hadi dedem hepinizi sabah 5'te ayağa diker. " dedi ve kalktı demir binbaşı. Onun kalkmasıyla diğerleride ayaklandı.

" Of ya sabah içtima yaptırıcak." Uraz konuşmuştu.

" Söylenme, söylenme ." dedi demir binbaşı. Ben nerde kalıcaktım? Aklımdan soruyu geçirmemle çekiştirilmem bir oldu. Baktığımda Bartu (öz abi doktor) çekiştiriyordu beni. Bende beni çekiştirmesine izin verdim. Beni kendi odası zannettiğim odaya soktuğunda ona dönüp konuştum.

" Ne yapmaya çalışıyorsun?"

" Çıkar üstündekini." ne demişti?

" Ne?"

" Yaralısın ve bakmadan içim rahatlamayacak."

" Hallettim ben onu bişeyim yok."

" Dedemi veya Demir abimi çağırıp zorla çıkarttırırım. " kapının ordan ses gelmesiyle ikimizde kapıya döndük.

" Bartu niye beni çağıracakmış?" Demir binbaşı en olmadık yerde gelmeyi beceriyordu.

" Bişey yok." dedim ve çıkmaya yönelirken binbaşının beni kolumdan tutması ve ikimizide odaya sokup kapıyı kitlemesi bir oldu. Hadi ama kapıyı kırmam saniyemi almaz.

" Abi yaralanmış ve bakmama izin vermiyor." ona gözümü kısıp ters ters baktım. Bu yaralar neden hemen iyileşmiyordu ki.

" Çünkü hastanede baktırdım ve gerek yok. Ayrıca kapıyı kırmam saniyemi almaz farkındasınız değil mi?" of önüne gelen yaralarımı inceliyordu bi daha yaralanırsam ben neyim.

" Bartu ne diyorsa onu yap!" ben raporluydum değil mi? Göreve çıkıcak olsam bile rapor rapordur. En sevdiğim raporum.

" Sivildeyiz ayrıca raporluyum benim dinlenmem lazım ve son olarak çok dikkatsizsiniz binbaşım." anahtarı kapmıştım tabiki. Bir gölge kolay yetişmiyordu. Kendime dönmeliydim bu kadar zayıf nokta göstermek yeterdi.

Arkamda iki şaşkın adam bırakıp çıkmıştım ama binbaşı eğitimde azıma sıçıcaktı. Bundan emindim. Kapıdan çıktığımda Sema hanımla karşılaştım.

" Sema hanım ben nerde kalıcam. Size kesin haber uçmuştur zaten kalacağımın." dedim.

" Aldım haberi tabiki. Sana oda ayarladık bu kat ve sağdan 3. oda. Burda Demir, Bartu(öz abi doktor), Oğuz(psikolog) ve Sarp(psikolog) var ." Allahım daha yeni ki olayın cezasını mı çekiyorum? İstemediğin ot burnunun dibinde bitermiş. Bu aralar bu lafı çok kullanıyordum. Bir ara bu otları temizleyecektim ama neyse. Psikologlar, kızdırdığım bir adet binbaşı ve doktorun olduğu katta kalıyordum.

" Kızım bide Bartu odana kıyafet bırakmıştı sana." kafamla onaylayıp bana ayarlanan odaya geçtim. Yatağın üstündeki kıyafetleri aldım ve giymeye başladım. Kapının açılmaması için kitlemiştim. Lacivert kısa kollu bir tişört ve gri bir eşofman vardı.

 

 

(Asena'nın giydiği)

Üstüme giydikten sonra biraz bol gelsede mükemmel olmuştu. Bir kıyafet benim için ne kadar rahatsa o kadar iyidir şekli önemli değildi benim için.

Telefonumu yanımda getirdiğim şarj aletime taktım ,telefonumu sesliye aldım, Buse'ye burda kalacağıma ve göreve gidebileceğime dair mesaj attım. Yatağa girdim ve uyumaya başladım.

Bir anda kabusun etkisiyle korkarak uyandım. Timim ölümleri için beni suçluyorlardı. Ayağıma üstümdeki örtünün takılması ve benim pat diye kalçamın üstüne düşmem bir oldu.

" Ahh kalçam!" ben hala yerden kalkamayıp kalçamın ağrısıyla sızlanırken. Tam kalçam değil biraz kemiğe doğru düşmüştüm. Odaya Bartu(öz abilerden doktor) girdi. Bu niye uyanıktı.

" İyi misin?" dedi endişeli sesle.

" Çanağı kırdım galiba." dedim ayağa kalkmaya çalışarak. Beni gördüğünde gülmemek için kendini kastığını anladım.

" Gül sen ya biz burda çanağı kıralım sen gül zaten." az tripli çıkarmıştım sesimi. Karnımı gördüğünde gülümsemesi dondu. Karnıma baktığımda lacivert kısmın siyahlaştığını gördüm.

" Bu durumdada itiraz etmede çıkar üstünü. Ben gelicem." ben üstümü çıkarmaya başladığımda o elindeki malzemelerle içeri girdi.

" Sargılarıda çıkar." bi tane yara sargıya yapışmış gibi olduğu için çıkarırken yüzümü buruşturdum.

"İyi misin?" kafamı salladım. Yavaş yavaş çıkarıyordum ve yaralar göz ününe seriliyordu. Tamamının çıkardığımda Bartu gözlerini kocaman açmış vücudumu inceliyordu.

"Görmedin sanki. Öyle bakmaya devam edicek misin?" dedim.

"Karnının halinin farkındasın değil mi?" hani benim karnımdı ya.

" Yaralar benim yaram. Karın veya vücut benim vücudum ya hani. Ayrıca sen nasıl doktorsun bunlardan milyon kez görmüş olman lazım." cevabı gecikmedi.

" Kusura bakma her zaman daha yeni bulduğum kız kardeşimin asker olduğunu ve işkence olduğu belli olan bir şekilde yaralandığını görmüyorum." bana kız kardeşim demişti.

" Sırtım." dediğimde dönüp sırtıma baktı. Yüzünün ne şekil olduğunu bilmiyordum ama iyi bakmadığı kesindi.

" Çok acıdı mı?" Sırtıma dokunduğunda kendimi istemsiz kastım ve bu daha çok acıtıyordu.

" Acımadı"

" Yalancı" o yaraları hallederken ben gözlerimi kapatmış ve rüyamı düşünüyordum. O sırada kapı pat diye açıldı. Elindeki silahı bize doğrultmuş bir adet demir binbaşı girdi. Ben hemen yatağın yanındaki silahı alıp ona doğrulttum. Yerde olan kanlı tişörtü görünce gizleyemediği endişesiyle bize baktı.

" Noluyor burda?" ben rahat bir ses tonuyla konuştum.

" Silahı indirsen mi?" Demir binbaşı silahı indirdiğinde bende indirdim o yaraları inceliyordu.

" Esir mi düştün?"

" Düştük." dedim ve ekledim " Timimle"

" Sana ağırlıklı çalışmışlar." kafamı salladım.

" Kaç gün önce esir düştün yaralar yeni?"

" Çok olmadı. 2-3 gün önce." kaşlarını çattı.

" Hastaneden nasıl çıktın en az bir hafta orda durman lazımdı?" tehtit ettiğimi söyleyemezdim değil mi?

" Çıktım bir şekilde." daha da kaşlarını çattı.

" Kaçtın yani " kaçmadımda işte.

" Yoo niye kaçıyım hem ben hiç hastaneden kaçmadım." Allah affetsin.

" Göreve nasıl geliceksin?"

" Yürüyerek." dedim. Çok seviyordum insanları gıcık etmeyi.

" Kızım yaralısın sen nasıl göreve geliceksin. Raporlu halinle bide tabi doğruysa rapor. Üstler nasıl izin verdi." Bartu bitirmişti bile.

" Görürsünüz binbaşım." Demir binbaşının telefonu çaldı, binbaşı biraz konuştuktan sonra bana döndü.

" Görev."
____________________________


Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

En sevdiğiniz sahne?

En sevdiğiniz karakter?

Sıradaki bölümde neler olacak sizce?

Görüşürüzzzzzz

2209 kelime

Bölüm : 22.06.2025 21:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...