14. Bölüm

13. Bölüm

biryazarr18
biryazarr18

13.bölüm
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
_____________________________

Geçmişin kapısı aralandı,
Senin sonun yaklaştı.
Etrafına iyi bak,
Gündüzüne gölgeler karıştı.

Tik tak gölge zaman azalıyor...

Neyin zamanı azalıyordu bilmiyorum ama geçmişimin kapısının aralandığını söylüyordu. İşte şimdi büyük sıçmıştım. Kimliğimi biliyordu ve geçmişim hakkında bilgisi vardı. Üstüne üstlük siyah gül göndermişti. Kim bana tehtit içeren bir not ve anlamı kara sevda olan bir gül gönderirdi?

Benim kaybedecek şeylerimin olduğu gibi aynı zamanda kaybedecek hiçbir şeyim yoktu... Her zaman ki gibi insanların inanacağı bir gülüş ve dik bir duruş.

Beni çok hafife alıyorlardı. Kendi yollarımla onu bulabilirdim. Masum biri miydim? Asla... Gizlediğim çok şey vardı. Benim ne yapacağımı kimse kestiremezdi. Oyunlarım bitmezdi bunu öz sandığım baba şahsından öğrenmiştim. Bana yaptığı tek iyilikti...

Kağıdı arabamın bagajında bıraktım, kıyafetlerimi alıp bagajı kapattım. Eve doğru yürümeye başladım ve ulaştığımda kapıyı çaldım.
Kapıyı Atakan açtığında bana şaşkınca baktı. Aniden gelip sarıldığında donakaldım. Alışmam gerekiyordu aslında.

" Abla ,Demir abimle göreve gitmişsiniz gece. Bitti değil mi görev? İyi misin? Bunu saymıyorum tekrar bizle kalıcaksın." ulan Buse seni kınadığım güne sıçıyım. Aynı özellik kardeşime geçmişti.

" İyiyim ablacımda bi içeri girseydin keşke." dediğimde sarılmayı bıraktı.

" Özür dilerim abla." suçlu bir şekilde konuştuğunda saçını dağıttım.

" Niye özür diliyorsun? Ayrıca bu saç sana daha çok yakıştı." deyip içeri kaçtım. Bütün baba tarafının salonda oturduğunu görünce şaşırdım. Gitmemişlerdi.

" ABLAAAA!" Atakan içerden bağırdığında gülümsedim. Atakan içeri geldiğinde bana sinirli sinirli bakıyordu. Kahkaha atasım gelmişti ama şuan olmazdı. Atakan'ı gördüğümde aklıma bir haber başlığı gelmişti " KATİL CİVCİV ÖFKE SAÇTI ŞOK, ŞOK ,ŞOK!" tam olarak buydu. Sema hanım yanıma geldiğinde konuştu.

" Kızım sabah bulamayınca endişelendim. Göreve gitmişsiniz Bartu söyledi." dediğinde Sema hanım bana sarıldı bende kollarımı ona dolarken Bartu'ya baktım. Göz göze geldiğimizde hallettin mi gibisinde baktım. O da onayladı. Gözlerimi ondan çektim.

"Öyle oldu. Siz nasılsınız?" dediğimde ayrıldık. Herkese bir göz gezdirip selam verdim.

" İyiyiz çok şükür." korgeneral konuştuğunda bakışlar ona döndü.

" Gidin hazırlanın 5 dakika içinde bahçede olun! Süreniz başladı." dediğinde bütün kuzen tayfa, abi tayfa hepimiz yukarı koştuk. Aşağıdakilerin azıcık dursaydın yemek yeselerdi, görevden geldiler gibi sözlerini duyuyordum ama umursamadım.

Hemen dün yattığım odaya girip getirdiğim çantamdan kıyafet çıkardım.

 

 


(Asena'nın giydiği)

Üstümü giydikten sonra saçımı örüp çıktım. Hemen bahçeye geçtiğimde Demir binbaşınında orda olduğunu görüp hemen yanına geçtim. Rahatta diğerlerini beklemeye başladık.

Son 10 saniye içinde buraya koşarak gelip sıra olduklarında gülümsedim. Korgeneral geldiğinde ifademi düzelttim. Korgeneral üzerimizde gözünü gezdirdi. Sonra konuşmaya başladı.

" 30 tur koşu, 130 mekik , 130 şınav gerisini sonra düşünürüm." bu kadar mıydı? Cidden mi? Karargahta bize kök söktüren adam bunları mı söylüyordu? İnanamıyordum.

"Başlayın!" başladığımızda Demir binbaşıya döndüm.

" Korgeneral normal mi?" o da bana döndü.

" Hayır, bi karargahtaki gibi davransa. Bu salaklar bişey yapıyorum zannedecek." gülümsediğimde korgeneral bağırdı.

" Konuşmayın!" biz bir süre koştuktan sonra korgeneral ara verdi. Bütün hepsi yere devrildiğinde şaşkınlıkla onlara baktım. Yorulmuşlar mıydı? Korgeneral yanımıza geldiğinde hemen boncuk gibi dizildik.

" Demir ve Asena siz sanki konuşuyordunuz. Asker şınav pozisyonu al!" biz şınav pozisyonu aldığımızda diğerleri bize bakıyordu.

" Başla! Size acıdım 5 olsun bari (!)" alayla söylemişti. O beş kaç beşti acaba. Biz çekmeye başladığımızda korgeneral saymaya başladı.

" 1, 1" sırtıma ayağıyla bastırdı. Bartu göz ucuyla bunu gördüğümde korkuyla baktı. Hepsinin bir gözü benim ne yapacağımdaydı. Demir binbaşı dışında. O biliyordu bir asker için bu hiçbir şeydi.

" ASKER, PES Mİ?!" ayağıyla hala yaralı sırtıma baskı yapıyordu. Korgeneral saymasa bile çekmeye devam ediyorduk. Bende bağırdım.

" ASLA KOMUTANIM!" Türk askeri şehit olur yine pes etmezdi.

"Güzel" deyip beni bıraktı ve Demir binbaşının yanına gitti. Ayağıyla bastırdı.

"PES Mİ?" diğer bizim dışımızda kalanlar bizi hayretle izliyordu.

" ASLA KOMUTANIM!" Demir binbaşı bağırdığında korgeneral ayağını çekti.

" 1, 1, 2, 2... 5, 5, 5! Kalk!" dediğinde kalktık tam 200 şınav çektirmişti. Baştan al diyerek veya sayıyı tekrarlayarak 200 şınav çektirmişti. Diğerleri biz 70'inciyi yani hala 1'i tekrarlıyorken başlamıştı.

Bartu'nun gözü sürekli sırtımdaydı. Çarpasın gelmişti bir ara. Allah'tan diğerleri şüphelenmemişti. Korgeneral biraz daha içtima yaptırdıktan sonra yeterli olduğuna karar kılmış olmalı ki bağırdı.

" SIRAYA GEÇ!" hepimiz sıraya geçtiğimizde tekrar bağırdı.

" SERBESTSİNİZ!" çok şükür hayır Buse'ye uğramam , sonrasında şu not işini halletmem gerekiyordu.

" SAOL!" hepimiz bağırdıktan sonra korgeneral gitmişti. Yazık Atakan bitmiş halde yere yığıldı.

" Abla birde görevden geldiniz. Nasıl dayandını ya?" Atakana döndüğümde konuştum.

" Siz içtima yaptığınızı mı zannediyorsunuz?" dediğimde Atakan ve polisler dışında diğerleri gözlerini büyüttü. Bartu tam ben gidecekken ayaklanıyordu ki ona attığım kalkarsan seni parçalarım bakışıyla yattığı yere geri döndü.

Başımı iki yana sallayıp yattığım odaya geçtim. Kısa bir duş aldım, pansuman yapıp çıkardıklarımı giydim. Dışarı çıkıcakken kapıyı kitlediğimi unutup açmaya çalıştım derken nihayet kapıyı açtım.

Aşağı indiğimde bütün kuzen ve abi tayfasının yorgun olduğunu gördüm. Müstahaktı başka ne diyebilirdim ki?

"Hadi kahvaltıya acıkmışsınızdır siz." Sema hanım konuştuğunda bütün baba tarafı mutfağa yöneldi. Sema hanım beni mutfağa çekiştiriyordu. Çok şükür çekiştirmeyi bitirdiğinde mutfağa geldiğimizi anladım. Masada binbir çeşit kahvaltılık vardı.

Hepimiz oturduğunda ortam gerilmişti anlaşılan kuzenler hala önyargılıydı. Birol amcam ortamı yumuşatmak için soru soruyordu sürekli ama ben kısa cevaplar veriyordum. Bartu'nun Sema hanıma sorduğu sorunun cevabıyla yediğim salatalık boğazımda kaldı. Tek benim değil demir binbaşınında yediği domates boğazında kalmıştı.

" Anne akşam ne yapıcaksın?" Sema hanım birazcık düşündü.

" Tavuk yaparım oğlum." Demir binbaşıyla göz göze geldiğimizde öksürmeyi bırakıp gülmeye başladık. Görevdeki olay aklımıza gelmişti.

" Noldu lan size ?" Birol amcam konuşmuştu ama gülmekten cevap veremiyorduk. Gülmemeye çalışıyordum ama yılanın altına yaptığını hatırlayınca kahkaha atmaya başladım.

" LAN! SÖYLEYİN ARTIK!" Tuğrul amcam (emniyet müdürü) bağırmıştı. Bizim kahkahamız dindi ama hala sırıtıyorduk. Hiçbiri bizim gülüşümüze anlam verememişti. Demir binbaşıya döndüm ne anlatıcaz gibisinden. O konuşmayı ele aldı.

"Görev gizliliği" hepsi önüne dönmüştü anlam veremeyerek. Deli gibi merak ettiklerinin farkındaydık ama söyleyemezdik. Tabağımıza döndüğümüzde hala sırıtıyorduk. Liseli aşıklar gibi sırıttığımızı fark edince yüz ifademi düzelttim. Binbaşınında düzelttiğini umuyordum. Puşt korkudan altına yapmıştı değil mi? Hayır, gülmemeliydim. O sırada bana yaşlı diyen Yalın'ın gözünü ovarak mutfağa geldiğini gördüm. Bana baktı, gözünü tekrar ovaladı, tekrar bana baktı. Sonra çığlık attı.

" Abowwww bu gerçek! Halacımmm!" deyip bana sarıldığında bende ona sarılmıştım ama bu çocuk lütfen bir daha bağırmasındı.

" Kulağımı siktin Yalınn!" Atakan bunu dediğinde Yalın'a sarılmayı bıraktım. Gözlerimi kocaman açarak Atakan'a bir tane geçirdim. Diğerlerinin tetikte durdukları gözümden kaçmamıştı.

" Çocuğun yanında saçma salak konuşma!" dediğimde yüzünü ekşiterek bana baktı.

" Ablacım deşseydin!" ben ne diyorum, bu ne diyor!

" Deşerim valla sus!" dediğimde Yalın konuştu.

" Halacım, Atakan bana bunuda öğretti biliyor musun?" deyip nah çekti. Ulan Atakan! Kartal'ın da gözü Atakan'a döndüğünde Atakan masummuş gibi hareketler yapmaya başladı.

"Çocuğa nah çekmeyi mi öğrettim Atakan?" dedi Hilal yenge (Kartal'ın karısı) Atakan yavaşça yerine sindi. Atakan'ın kafasına hafif geçirdiğimde konuştu.

"Abla sanki sen hiç el hareketi bilmiyorsun hadi onu geçtim sen sanki küfür etmiyorsun." Atakan itiraz eden ses tonuyla konuşmuştu.

" Sevmem küfür etmeyi falan! Etmemde zaten!" Allah affetsin. Korgeneral öksürmeye başladığında gözler ona döndü. Korgeneral öyle mi der gibi bakıyordu. Diğerleri korgeneralin bakışını görünce gülüşlerini saklamak için tuhaf hareketler yapmaya başladılar.

" Görevde ağzımdan kaçabiliyor." korgeneral daha da gözlerini büyütünce ofladım.

" Edebiliyor insan bazen!" telefonum titrediğinde cebimden çıkarıp yalın'ı hilal'e verdim.

Telefonumu çıkarıp baktığımda "Turan Timi" isimli gruba almışlardı beni. Tekrar titrediğinde gruba mesaj gelmişti Karan yüzbaşıdan. Kısa ve özdü ama budaklı kütük olduğu çok belliydi.

Asena Yüzbaşım akşam bir yere gitmeyi planlıyoruz tim olarak gelir misin?

Akşam ufak bir işim vardı ama bu gitmeme engel değildi.

Gelirim yüzbaşım. Konum atarsınız.

Mesajı gönderdikten sonra kafamı kaldırdım. Yine hepsi bana bakıyordu. Ben artık insanları anlayamıyordum.

" Ne oldu?" dedim ama sesimde bıkkınlık vardı. Yine biri rahat duramadı.

" Hangi sevgilinle yazışıyordun?" Savaş aptalıydı. Diğerleri önyargılı olsada sesini çıkarmıyordu. Sakince başımı ona çevirdim.

" Sanane, seni ne kadar ilgilendiriyor ki?!" ben sakince cevap vermiştim ama o kudurmuştu. Beni kışkırtmaya çalışıyordu.

" Sevgilin olduğunu kabul ediyorsun yani." ileri gerizekalıydı.

"Bak ben emin ol senle çok güzel bir kavga ederdim ama dua et işlerim var." dedim ve masadan kalkıp Sema hanıma döndüm. Uyumak önemli bir işti.

" Sema hanım benim gitmem gerekiyor. Buse'nin yanına gideceğim. Ellerinize sağlık." korgenerale dönüp asker selamı verdim ve havalı bir çıkış yaptım ,arabama bindim. Çantamı orda bırakmıştım ama çokta önemli değildi. Bugün motorumu alabilecektim. Bir yanda o yüzden bir yandanda onun yanına gidebileceğim için mutluydum.

Buse bugün evdeydi. Arabayı ilk eve sürdüm. Bir süre sonra geldiğimde kapıyı çaldım ve beklemeye başladım. Buse kapıyı açtığında hemen bana sarıldı.

" Kız saat kaç oldu haberin var mı? Öğlen oldu, öğlen. Özlettin kendini." hasta sanki çok konuşmadı.

" Geldim ve şu an geçip biraz uyumak istiyorum." kapının ağzından çekildiğinde içeri geçtim. Buse bana soru yöneltti.

" Aç mısın?" gözlerimi devirdim. Yemek yediğimi biliyordu.

"Yeni yedim ve biraz uyumak istiyorum. Bu arada akşam onun yanına gidiyorum. Sende gel, anlatacaklarım var." kafasıyla onayladı. Bende odama gittim ,üstümü değiştirip kendimi yatağa attım ve uykuya kendimi teslim ettim.

Uyandığımda saat 7'ydi. Saat 9 gibi buluşucaktık timle. Kısacası içicektik ama benim içmemem lazımdı. Hızlı bir şekilde kalkıp saçımı taradım. Üstüme deri ceketli siyah bir kombin yaptıktan sonra Buse'ye seslendim.

" Buse ben timle buluşmaya gidiyorum. Sen akşam 12 gibi her zamanki buluştuğumuz yerde ol!" Buse'nin onaylayan sesini duyduktan sonra kapıyı çarpıp çıktım.

Motor süreceğimi söylersem bu sefer beni öldürürdü. Arabama bindim ve motorumu alacağım yere sürdüm. Son hız giderken başıma gelen olayları düşünüyordum.

Nihayet geldiğimde arabamı hemen ordaki Samet'e teslim ettim ve yarın almaya geleceğimi söyledim. Motorun yerini sorduğumda köşedeki motorumu gösterdi. Gözlerimden kalp çıktığına emindim. Motorumun anahtarı biraz yanında duran masada olduğu için masaya yöneldim ve anahtarımı aldım.

Motorumla biraz vakit geçirmek için erken çıkmıştım. Bindim motoru çalıştırdım ve sonrası özgürlüğe gazlamak gibiydi. Birazcık gezdikten sonra timli buluşacağımız yere sürmeye başladım. Geldiğimde kafamdaki kaskı çıkardım ve mekanın içine girdim. Gözümü gezdirdiğimde timi gördüm yanlarına gittiğimde bana ayırdıkları sandalyeye oturdum.

" Ee siz ne yapıyorsunuz, nasılsınız?" dediğimde yiğit (çaylak) cevap verdi.

" İyiyiz komutanım. Siz nasılsınız?" harikaydım

" Harikayım." dediğimde Emre (avcı) konuştu.

" Ne içersiniz komutanım?" Karan yüzbaşı beni inceliyordu. Sanki cinayet şüphelisiyim herkes beni inceliyor arkadaş bu nasıl iş anlamadım ki.

" Hiçbir şey." Gökhan (geveze) itiraz etti.

" Ama komutanım öyle olur mu?" olur.

" Olur, olur, bal gibi olur. Ayrıca bana bir daha sivildeyken komutanım demeyin." dediğimde gökhan yine konuştu.

" Emredersiniz komu-" ona ters ters bakmamla sustu.

" Hiçbir şey mi içmeyeceksiniz yüzbaşım." yüzbaşım kısmını bastırmıştı. Sessiz söylemişti ama beni sinirlendirmekten zevk aldığını anladığımda cevap vermedim. Bay budaklı kütük işte ne bekliyordum ki?

" Eee Karan komutanımla Haydar komutanımda içmiyor." Yiğit konuştuğunda bakışlar ona döndü.

" Bize bulaşmayında ne yapıyorsanız yapın." Haydar abi bunu dediğimde hepsi rakı istemişti. Ben garanti veriyordum bunlar sarhoş olacaktı.

Öyle de oldu. İçtiler ki ne içtiler. Mekandan "bu kadar mı?" çalmaya başladığında söylemeye başladılar. Ayık değillerdi kesinlikle. Bende gayet eğleniyordum.

Bu kadar mı e bu kadar mı acımasız oldun sen

Duramadım bende gülümseyerek eşlik etmeye başladım.

Bu kadar mı e bu kadar mı özledinde aramadın neden

Tüm tim eşlik etmeye başladığımızda kahkaha attım.

Bu kadar mı e bu kadar mı acımasız oldun sen

Bu kadar mı e bu kadar mı özledinde aramadın neden

Sarhoşken ayrı bi çatlaktılar ama ben normal miydim ki? Telefonumun saatine baktığımda gece 12 olduğunu gördüm ve ayaklandım.

" Ben gidiyorum." dediğimde Karan yüzbaşıda ayaklandı.

" Ben bırakırım." eve gideceğimi nerden biliyorsun ben belki başka bir yere gideceğim. Aslında zaten öyleydi.

"Bırakmanızı istemedim sizden." tim zaten kendi halindeydi.

" Ben bırakmak istiyorum." sabır ya.

" Ben istemiyorum. Oturabilirsiniz yüzbaşım zaten motorla geldim." kaşlarını çattı.

"Motorla en son kaza yapmadın mı?" geç kalıyorum be adam.

" Yaptım yüzbaşım ve izin verirseniz gitmek istiyorum. Malum erkek arkadaşım bekliyor." yalan ama yalan söylemesem bırakmayacak bay budaklı kütük.

" Erkek arkadaşım yok demiştin." off

" O zamanlar yoktu ama şimdi var yüzbaşım izin verirseniz gitmek istiyorum." yüzü asılmıştı. Çok şükür çekildiğinde motoruma doğru yol aldım. Binip her zamanki yere gazladığımda Buse'ninde orda olduğunu gördüm. Buse gözlerini bir motora çevirdi birde bana.

" Bu ne?" tek kaşını kaldırmıştı sözde sinirli gözükmek için ama benim gülesim geliyordu.

" Motor." dedim o harfini uzatarak. Çok gevşek şekilde söylemiştim.

" Kız! Bende biliyorum motor olduğunu. Hani binmeyecektin söz vermiştin." ne zaman söz vermiştim atıyordu basbaya.

" Atma lan! Söz falan vermedim. Her neyse gelmedi mi?" konuyu değiştirmekte üstüme yok.

" Gelmedide o gelene kadar anlat sen hayırdır ne anlatacaksın?" derin bir nefes aldım.

" Ben sabah tehtit içeren geçmişimi bilen ve askeriyedeki bilinmemesi gereken kimliğimi bilen bir not geldi." Buse ciddiyete bürünmüştü.

" Kağıt yanında mı?" başımı salladım ve kağıdı cebimden çıkarıp verdim. Arabamdan almıştım tabiki.

" Birde siyah gül vardı." dediğimde gözlerimi bana çevirdi.

" Geçmişini anlatamayacağım için geldik buraya değil mi?" başımla onayladım ve onun sesini duydum. Canım kardeşimin...

" Beni çağırmışsınız hanımlar." gülümseyerek söylemişti. Koşup sarıldım.

" Burçak, çok özlemişim seni." bana sarılıp gülümsedi.

" Bende abla bende..."

Oyunsa oyundu... Oyun her zaman kurallarıyla oynanmazdı. Bazen hile yapmak gerekirdi ve ben Yüzbaşı Asena Yıldırım bana oynanan oyunda hile yapacaktım...


Oy ve yorum yapmayı unutmayın!

Burçak kim sizce?

Asena'nın erkek arkadaşım var demesi peki.

En sevdiğiniz karakter?

En sevdiğimiz sahne?

Sizi seviyorum. Kendinize iyi bakın Görüşürüzzz.

2065 kelime

Bölüm : 22.06.2025 21:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...