2. Bölüm

2. Bölüm

biryazarr18
biryazarr18

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın

______________________________

 

Görevden gelmiştim ve aşırı yorgundum. Ele geçirdiğim dosyaları albaya vermek albayın odasına gidiyordum. Geldiğimde albay postası tekmil verdi. Albayın içerde olup olmadığını sordum . İçerde olduğunu öğrenince kapıyı tıklatıp içeri girdim.

 

" Yüzbaşı Asena Yıldırım /istanbul emret komutanım " soyadımı değiştirmiştim. O aile denemeyecek şahısların soyadını taşımak istemiyordum.

 

" Otur asker!" Yeni görevden gelmiştim ve ceza yemeye niyetim yoktu o yüzden oturmadım. Albayın hafif dudağı kıvrıldı ama hemen eski haline döndü.

 

" Bu bir emirdir asker!" göt korkusundan hemen oturmuştum.

 

" Hoşgeldin yüzbaşım tayinin çıktı bildiğin gibi 1 hafta izinlisin." Bir zarf uzattı ve bende aldım. Ben tam izin için itiraz edicektim albayın bakışlarıyla sustum. Bakışları yiyorsa itiraz at sıçıyım azına tarzındaydı.

 

" Emredersiniz " dedim ve asker selamı vererek çıktım. Nereye çıktığına bakmak için açtım. Tayinim mardine çıkmıştı. Çocukluğumun öldüğü, timimin şehit olduğu yerdi.

 

Gözlerimi kapattım kısa bir anlığına ve koridorda yürümeye devam ettim. Odama geldiğimde eşyalarımı topladım ve arabamı koyduğum yere ilerledim. Bagajı açtım , valizimi koydum. Arabamı çalıştırdım ve yola koyuldum.

 

Birkaç saat sonra

Mardine az bir yolum kalmıştı. Giderken bir anda kurşun sıkılmasıyla sağa sapmıştım. Araba ağaca çarptı. Hemen inip arabayı kendime siper ettim.

 

Çok kalabalıktılar. Hemen telefonumu alıp albayı aradım. " Yüzbaşı Asena Yıldırım/ istanbul komutanım saldırıya uğradım çok kalabalıklar acil destek gerekiyor. ****** deyim" yeri söyledikten sonra albay destek geleceğini söylemiş ve kapatmıştı.

 

Bir anda omzumda keskin bir acı hissettim. Kahretsin vurulmuştum ama çok kötü değil gibiydi. Çatışmaya devam ediyordum. Yaklaşık 15 dk sonra destek gelmişti. Teröristleri paketledikten sonra yanıma geldiler. Tekmil verdiler ve bende albayı aradım . Durumu bildirdikten sonra kapattım.

 

" Komutanım vurulmuşsunuz." dedi üsteğmen omzuma baktım. Önemli olmadığına karar verdim.

 

" Baktırırım sonra ."

 

" Emredersiniz " dedi uzatmadı ama uzatsaydı başına gelecekleri bildiğine emindim. Geldikleri araçla mardine gidecektik. Bindim ve gözümü kapattım yorulmuştum. Mardinde Buse vardı onunla kalıcaktım. Kendisiyle lisede bir kızı taciz eden adamı döverken tanışmıştık. Artık mükemmel bir savcı olmuştu gerçi.

 

Kendisi taş gibi hatundu ama çenesi kızdığında hiç çekilmezdi. Beni büyük ihtimalle hastaneye sürükleyecekti ve bir ton azarlayacaktı. Koskoca yüzbaşıydım ama bu kızın çenesi beni korkutuyordu.

 

Mardin karargahına geldiğimizde durum raporunu bildirmiş yarayıda revirde ayak üstü sardırmıştım ama dikiş gerektiği için hastaneye uğramam gerekiyordu. Onlarda dikiş atardı ama zaten Buse beni sürükleyecekti o yüzden gerek yoktu.

 

Karargahtan çıkınca Buse' nin evinin önüne geldim. Evi karargaha yakın olduğu için yürümüştüm. Kapıyı çaldım ve azara kendimi hazırladım. Kapı açıldığında Buse ilk şok oldu sonra aniden sarıldı. Geri çekildiğinde tam konuşacakken omuzumdaki kanı gördü. İşte başlıyoruz.

 

" Yürü hastaneye gidiyoruz. Ben çantamı alıp geliyorum. Lan mal ben sana demedim mi kendine dikkat et diye? Ama yok Buse kim ki? Buse'nin sözü niye tutulsun ki? Azına sıçıcam kızım senin. Kendine dikkat et dedim kendine dikkat et. Ama nerde bizim mal neden beni dinlesin? Yürü arabaya sabrımı taşırma. Bin ulan şu arabaya!" Hala konuşuyordu arabaya bindim.

 

Yol boyu beni azarlamış konuşmuştu. Yeminle kulaklarım kanayacaktı. Azarlamasından konuşmama fırsat vermiyordu ki.

 

Hastaneye geldiğimizde girdim ve erkek bir doktor geldi. Sedyeye oturdum. Doktor bana benziyordu. Buse hala dik dik beni izliyordu. Bu bakış azına sıçıcam bakışıydı.

 

Doktor " üstünüzü çıkarır mısınız?" dedi. Üstümü çıkardım. Sütyenle kalmıştım. Atlet giymemiştim çünkü giymeyi sevmezdim. Sırtımdaki ve vücudumdaki yaralar gözüküyordu. Buse bildiği için şaşırmamıştı ama doktor yutkundu ve anlığına duraksamıştı. Belimdeki silahı gördükten sonra soru yöneltti.

 

" Polis misiniz?"

 

" Askerim" dedikten sonra anladım anlamında kafasını salladı ve işine devam etti. Omzumu ilk temizledi ondan sonra yarayı dikti. İşi bittikten sonra gözü anlağına tekrar yara izlerine döndü ve gözünü geri hızlı şekilde yara izlerimden çekti.

 

Bildiğim saçmalıkları söyledi. Neymiş su değdirme falan. Ama büyük ihtimalle uymayacaktım.

 

Buseyle hastaneden çıktıktan sonra eve geçtik. Kıyafetlerim arabada kaldığı için Buse den kıyafet almıştım. Büyük ihtimalle albay valizi arabayla işlerini bitirdikten sonra odama göndertirdi. Buseyle film izledikten sonra yattım. 1 hafta izinliydim zaten.

 

Sabah telefonumun çalmasıyla uyandım. Hemen albay gibi önemli biri mi diye baktım. Numaraydı ama albay başka yerden aramış olabilirdi. Açtım ve karşımdaki kişiyi dinledim.

 

"Ben özel Öztürk hastanesinden arıyorum DNA testi için. Çocukların karışmış olma ihtimali var." kafan karışmıştı. Benim çocuğum yoktu ki.

 

" Hanımefendi yanlış aramışsınız benim çocuğum yok " deyip kapattım. Tam uyuyacaktım ki tekrar telefonum çaldı. Tekrar açtım ve bekledim.

 

" Bakın karışan kişi sizsiniz." nasıl lan.

 

" Ne dediniz anlamadım? Karışan kişi ben miyim?"

 

" Evet hanımefendi sizsiniz ve bugün saat öğlen 1 de öztürk hastanesine bekliyoruz." dedi ve yüzüme kapattı. Yataktan çıktım ve üstümü giyindim. Saat dokuzdu. Çok uyumuştum. Normalde beşte kalkardım ama dün gece film izlemiştik.

 

Buseyi kaldırdım ve her şeyi tek tek anlattım. Bana salak diyordu çoğu zaman ama kendisi benden salaktı.

 

" Yani şimdi sen karışmış misin? O aptallar ailen değil miymiş?" tekrar sabır çektim.

 

"Evet , sabah aradılar bir de de hastaneye gidicem."

 

" ohaaaaa!" dedi inanamıyormuş gibi. Açıkcası bende tam inanamıyordum ama yapacak bir şey yoktu.

 

Kalktık ve kahvaltımızı yaptık. Bende karargaha geçtim, birkaç dosya işini hallettim. Dosya neydi ya? Ben askerim , asker. Ne iş var asker kadının dosyayla? Tiksiniyordum dosya işlerinden.

 

Albay tahmin ettiğim gibi valizi odama göndertmişti. İzinli olduğum için albaya çok gözükmemeye çalışmıştım. Ama ne yazık ki dosyaları albaya vermem gerekiyordu. Albayın odasına gittim, Albay postası tekmil verdikten sonra albayın içeride olduğunu öğrenip tıklattım ve içeri girdim.

 

" Yüzbaşı Asena Yıldırım/ İstanbul emredin komutanım."

 

" Yüzbaşım ne işin var burda izinli değil misin sen?" sıçtım.

 

" Komutanım dosyalar vardı onları getirdim." burdaki albayı tanıyordum. Kendisi harp okulunda azıma sıçmıştı. Babacan davranırdı ama eğitimlerinde acıması yoktu.

 

" Ver yüzbaşı ve çık. Seni bir daha görürsem sen düşün gerisini yüzbaşı. Karargahta 1 hafta görmek istemiyorum seni." kısacası siktir git demekti.

 

" emredersiniz" deyip kaçarcasına çıktım. Arkamdan güldüğünü duydum. Tam o sıra saatin 12:45 olduğunu gördüm ve üstümü değiştirip çıktım. Dışarı baktığımda Buse'nin geldiğini gördüm. Öne bindim.

 

Biraz morali bozuk gibiydi moralini yükseltmek adına " hastaneye tükür bizi kaptan"

dedim ve güldüm. O da güldü sonra yol boyu konuşmadık.

 

Ben yaralarımı gizlerdim eğer gülmezsem soğuk davranırsam yaralarım anlaşılırdı. Ben şunu öğrenmiştim 27 yıllık hayatımda. Yaralar en iyi gülünerek gizlenirdi.

 

Hastaneye geldiğimizde katı öğrendik ve kata çıktık. Doktorun kapısını çalıp girdiğimizde benim aile diyemeyeceğim şahsiyetler ve bana çok benzeyen bir aile vardı. Birde bana geldiğimde göz deviren ve hiçbir şey yapmadığım halde küçümseyici bakışlar atan bir kız vardı. Dış görünüşünü yargılamak istemesemde makyajı çok yaşlı göstermişti. Kız benim şahsiyetsizlere çok benziyordu. Sonuç belliydi.

 

Buseyle göz göze geldim. O da anlamıştı. Odaya tekrar göz gezdirdiğimde doktor önlüğü olan kişinin ben dün hastanedeyken yarayı diken doktor olduğunu gördüm. Büyük ihtimalle o da karşı ailedendi.

 

" Evet, biliyorsunuz ki DNA testi için geldiniz. O yıllarda hastanede yangın çıkmıştı bu yüzden bebeklerin karışması gibi bir durumu var. Bu duruma açıklık getirmek hepimiz için en iyisi olacak. Kızları ve babaları alayım lütfen." Amma konuştu be.

 

Hepimiz koltuğa geçtiğimizde bir hemşire daha vardı. Yani toplam iki kişilerdi. İlk karşı taraftaki kendisinden pek de hoşlanmadığım kızın kanını almak için hamle yapılmıştı ki kızın cırtlak sesiyle çığlık atması hemşire durdu. Ben yüzümü buruşturmuştum çünkü sesi gerçekten cırtlaktı. Bağırması neysede lütfen cırtlak cırtlak bağırmasındı. Hayır hemşireyide oyalıyordu.

 

Hemşireyi oyalayınca eline ne geçiyordu. Çünkü iki babadan kan alınmış. Bir o kız ve ben kalmıştım. "Hemşireyi uğraştırmaktan vazgeçicek misin?" bıkkın bir şekilde konuşmuştum.

 

Çok şükür sesini kesmişti. Ben sağ kolumu sıvamıştım. Benim şansıma akrabam olabileceğini düşündüğüm aynı zamanda dün omzumu diken doktor denk geldi. Kolumda yara izleri vardı ama sırtım kadar değildi.

 

Önümü kapattığı için kolum gözükmüyordu.

 

" Asker olduğumu akrabalarından saklarsan sevinirim. Ne pahasına olursa olsun." dedim fısıltı şeklinde.

 

" Saklarım. Ayrıca onlar ailem olur ve evet hepsi sadece bir aile. "

 

O aile dediklerinde anne ve baba hariç bana nefretle bakan 5 kişi birde benim duygularımı okumak isteyen 1 kişi vardı ki benim duygularımı ben istemeden hayatta okuyamazdı.

 

" Bu kadından bu kadar çocuk nasıl çıkmış."dedim fısıldayarak.

 

"Bende bilmiyorum." işi bittiğinde kolumu geri indirdim. Normalde iğneden nefret ederdim ama şuan hiçbir duygu hissetmemiştim. Buse ne konuştunuz? Diye göz kırptı. Bende sonra anlatırım yaptım. Yanına gittim.

 

"Sonuçlar 2 saate çıkar ." dedi ve gitti. Bizde Buseyle dışarı çıktık. İki saat ne yapabilirdik ki başka. Kafeye geçtik ve oturduk. O sırada ikimizde düşünceliydik. Bundan sonra nolucaktı? İlk başta araştırıcaktım ama isimlerini bile bilmiyordum.

 

" Sence şans vermeli miyim?" Sonuç belliydi.

 

" Ver ben arkandayım düşersen tutarım seni." kafamla onayladım. İki saat boyunca kafede oturmuştuk. Süre dolunca hastaneye geçtik.

 

Doktorun odasına girdiğimizde elinde zarf vardı.

 

" Evet, sonuçlar açıklandı." durdu ve zarfı açtı.

" Asena Yıldırımla Aslan Öztürk 'ün %99,999 kan bağı vardır." gerisini duymamıştım. Çünkü bir kız çocuğunun yediği dayaklar ve onca işkence sırf bu yalan hayat uğrunaymış. Benim yaşadığım o acılar yalan bir hayat uğrunaymış.

 

Çünkü benim çektiğim onca acı boş bir şey uğrunaymış. En çokta bu canını yakıyordu insanın bir şeylerin boşuna olması...

 

Zaten en çok insanın canını yaşadığın şeylerin boş olması yakmaz mıydı?

 

 

 

 

 

_________________________________

 

Oy ve yorum yapmayı unutmayın.

 

Bölüm nasıldı ?

 

Sizce diğer bölümde neler olucak ?

Bölüm : 01.09.2024 13:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...