22. Bölüm

21. Bölüm

biryazarr18
biryazarr18

21.bölüm
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

İyi okumalar.

——————————————————————

"Yapacağınız işe sokayım sizin." İki gerizekalı yüzünden yine nezarete tıkılmıştım.

"Burçak'ı anladım Karan sen niye uyuyorsun buna?" Karan yüzbaşı bilmiyorum der gibi yüzüme baktı.

3 saat önce Karan yüzbaşıdan
Karşımda Asena'yı görünce şaşırmıştım. Yüzüme yumruğunu geçirince ikizi falan olmadığını anlamıştım. Bir tek Asena'nın gerçekten eli ağırdı ve taklit edilemezdi. Bunu bana attığı yumruklardan gayet net bir şekilde anlamıştım.

Sürekli kim olduğunu sormuştum ve öğrenmiştim 'Gölge ben' demişti. O gölgeydi bütün teröristlerin korkulu rüyası.

Asena'ya konuşmak istediğimi söyleyen bir mesaj atmıştım. Okumuştu ama bakmamıştı. Akşama kadar cevap vereceğini düşünüp çay aldıktan sonra evraklara gömülmüştüm.

Evraklar bitince kaçarcasına odamdan çıktım. Hiçbir asker evrak işlerini sevmezdi çünkü it öldürmek daha cazip geliyordu. Telefonumu elime aldığımda hala mesaj gelmediğini fark ettim ve Asena'yı aradım.

Biraz zaman geçince açmıştı.

"Kimsiniz?" Sarhoş muydu?

"Karan ben."

"Niye aradınız?" Ağlamış mıydı?

"Ağladın mı sen?"

"Sizi ne kadar ilgilendiriyor?" Kesinlikle içmişti.

"İçmişsinde."

"Evet." Sarhoşken bile ters olabilir miydi bir insan? Gerçi sarhoşken daha ters olurduda Asena ayrı bir tersti. Asena'nın bana karşı ters olmasının sebebi ben olduğum için bu düşüncemden uzaklaştım.

"Siz niye aradınız? Bir dakika durun biliyorum galiba." Düşünüyormuş gibi yaptı.

"Pişmansınız değil mi?" Düşünmedim bile.

"Pişmanım Asena." Beklediği cevap bu değildi belkide ama ben çok pişmandım.

"Ne?!" Tahmin ettiğim gibi beklediği cevap bu değildi.

"Özür dilerim Asena, ben sana çok kötü davrandım. İçimdeki pişmanlık beni bitirdi ve ben daha fazla böyle yaşamayacağım." Gülmeye başladı.

"Özür dileyince geçiyor mu her şey?" Cevap veremedim çünkü biliyordum geçmiyordu.

"Geçiyor mu yüzbaşım?!"

"Geçmez değil mi?" Bir umuttu bendeki de.

"Nerdesin onu söyle bari?" Bir süre sessiz kaldı.

"Kardeşlerimin yanında." Orası neresiydi?

"Kardeşlerin mi?" Buse veya Asya'nın yanında mıydı?

"Buse'ye veya Burçak'a söyle ikisinden biri gelsin." Yanında değillerdi. Asena yüzümü kapatınca direk Asya'yı aradım.

"Nerdesin?" Karargahın çıkışına doğru ilerliyordum.

"Sanane." Arabamı açıp arabama bindim.

"Asya daha yeni Asena'yı aradım ve içmişti. Kardeşlerimin yanındayım Buse veya Burçak'a söyle dedi kapattı. Şimdi nerdesin?" Bana Poyraz'ın evini tarif edip yüzüme kapattı. Ablası kılıklıydı. Arabayla evin önüne geldiğimde hızlıca arabaya bindi.

"Şehitliğe sür." Kardeşleri dediği eski timiydi, şehit olan timi...

"Tamam." Arabada hiç konuşmadık. Asya sürekli dizini titretmişti. Bir süre sonra geldiğimizde arabayı durdurmamı beklemeden indi. Asena çevresindekileri gerçekten kendine benzetmişti.

Arabayı durdurdum ve inip kitledim. Asya'nın şeşinden gidiyordum. En sonunda Asena'yı mezarlığın mermerine yaslanmış şekilde gördüm. Eli karnındaydı. Yaralanmış mıydı?

"Burçak..." Asya hızlıca sarılmıştı.

"Asya, ne oluyor?" Bakışlarım karnındaki elindeydi.

"Timimin ölüm yıldönümü..." O yüzden içmişti, o yüzden kötüydü... Elini işaret ettim. Timi için yapabileceğim birşey yoktu. Acının dinmeyeceğimi biliyordum.

"Yaralı mısın?" Başını hayır anlamında salladı.

"O zaman hamile falan mısın?" Başka ihtimal yoktu. Buruk bir şekilde gülümsedi.

"Benim çocuğum olamaz ki." Beklemiyordum hemde hiç. Çocuklara zaafı olan kadının kendi çocuğunun olamayacağını beklemiyordum...

Bir an kendi kalbime bıçakların battığını hissettim. Asena'nın timi şehit olmuştu, çocukları çok sevdiği halde çocuğu olamazdı...

Yarası çok olan kadını birde ben yaralamıştım...

Asena'nın yanına çöktüm. Konuşmadım, konuşmadık, konuşmaya üçünüzünde gücü yetmedi...

"Biliyor musun Asena ben çok kötü biriyim?" Güldü.

"Günaydın." Devam ettim.

"Kardeşimin kollarımda şehit olmasına sebep oldum..." Gülüşü anında soldu.

"İlk mezun olduğum yıllarda bir kızla tanıştım. Aynı karargahta çalışmaya başladık. Kalp işte durduramıyorsun. Zamanla hoşlandığımı fark ettim. Onunda beni sevdiğine inandım ama Asena ben inanarak çok büyük hata etmişim meğer. Salaklık işte fark edemedim." Derin bir nefes verdim.

"Onunda bilgileri gizliydi aynı seninki gibi. Şüphelenmedim hemde hiç. Bir kere inandım ya şüphelenmedim ya da şüphelenmek istemedim. Bilmiyorum. Bir gün görev geldi tabi biz hazırlandık yola çıktık. Üç kişiydik görevde ama alacağımız bilgiler önemliydi. O gün dönüşte pusuya düşürüldük ve onu itin birinin yanında gülümseyerek görünce anladım hain olduğunu. O yılda canımdan sevdiğim bir arkadaşım, kardeşim vardı. Babası şehitti annesiyle yaşıyordu. Can kardeşim Taylan Söylemez, Şehit Taylan Söylemez... Ben o kadın yüzünden kardeşimi kaybettim. Annesine şehit haberini vermeye gittiğimde annesinin feryadı hala kulaklarımda." Her aldığım nefes bıçak gibi saplanıyordu.

"Son sözüde neydi biliyor musun?" Merakla bana baktı ama gözleri hafif bayıktı.

"Bana dediki 'Söyle anneme çok üzülmesin ben orda mutlu olacağım.' dedi sonrada gözlerini kapattı." Buruk bir şekilde gülümsedi.

"Canımdan çok sevdiğim timim vardı..." Yaslandığımız mezarlığı işaret etti.

"Fırat abi, Cenk abi, Ceyhun, Aras, Batın, Mete..." Gözlerini tek bir yere sabitledi.

"Kaçırılmıştım şehit oldukları zaman. Görüntülerini izlettiler Karan, timimin şehit olduğu görüntüleri izlettiler ve ben hiçbir şey yapamadım... " Kolumu omzuna atıp kendime çektim.

"Timimin uzuvlarını topladım Karan..." Asya konuşmaya başladı.

"Babam beni parayla bir adama sattı." Asena da Asya'yı kendine çekti. Öylece kaldık.

"Gece evine götürdü o adam. Ben zaten babamın gayri meşru çocuğuydum sevmezdi beni." Tiksinerek konuşuyordu.

"Babam kimseyi sevmezdi gerçi. Gece ablam kaçırdı beni." Asena güldü.

"O yaşlarımda da hafif çatlaktım." Asya'yla birlikte güldük.

"Kaçma ve kaçırma merakı küçüklükten geliyordu demek ki." Asya bir anda kahkaha attı.

"Doğum günümde bir kere beni kaçırmaya çalışmıştı. Doğum günümü bir sebepten dolayı kutlayamıyordum baya siyah arabayla gelip kaçırmıştı." Gülümseyerek söylemişti ama Asena'nın aklına ne geldiyse gülmedi.

"Çok korktum Burçak." Asya bana bakarak konuştu.

"Babamın eşi küçükken doğum günümde bıçaklamıştı beni." Dehşetle ona baktım.

"Ne!?" Asena benden ayrılıp ayaklandı.

"Ben gidiyorum." Üstünü çırptı. Hala sarhoştu şuan sızacak gibi duruyordu.

"Abla bekle." Asya'nın konuşmasıyla ayaklandık. Termosu Asena'ya verdi.

"Kahve var içte kendine gel." Asena termosu kafasına dikti ve konuştu.

"Görüşürüz timim." dedi Asena ve yürümeye başladı. Şehitlikten çıktık ve uzaklaştık. Asena önden gidiyordu o sırada Asya kulağıma fısıldadı.

"Seni hiç sevmiyorum ama söylesek dinlemeyecek bildiğini okuyacak hazır kaslısın kullan şunu." Anlamayarak ona baktım.

"Kucakla Asena'yı ben arabayı açarım." Anahtarı elinde salladı.

"Ablası kılıklı." diyerek söylendim. O göz kırpıp arabaya doğru ilerledi. Asena'nın yanına gittim ve beklemediği anda kucağıma aldım.

"LAN! NE YAPIYORSUN RUH HASTASI?!" Ayılmış gibiydi.

"İyiyim sen." Bağırmaya devam etti.

"İNDİR BENİ!" Arabaya doğru ilerlemeye devam ettim.

"YA BIRAK BENİ!" O sırada amcanın biri bize doğru koşuyordu ve elinde tüfek bi dakika elinde tüfek vardı.

"KIZI BIRAKIN!" Asena kucağımdan atlayıp koşmaya başladı. Asya önden arabaya gitmeye çalışsada gidememişti ve bizimle koşuyordu.

"KİM TAKTI BUNU PEŞİMİZE YA!" Asya bağırmıştı. Üçümüzüde tüfekli amca kovalıyordu.

"ALLAH BELANIZI VERMESİN SİZİN!" Asena net şekilde ayılmıştı. Nereye gittiğimiz bilmeden koşuyorduk.

Yola doğru çıktığımızda amca hala peşimizden geliyordu.

"YAPACAĞINIZ İŞE SOKAYIM!" Asena tekrar bağırdığında haklı olduğunu bilerek sustuk.

Yola atladığımızda arabalar korna basıyordu ama biz canımızın derdindeydik amca ciddi derecede sıkacak gibi duruyordu.

Bu sefer arkadan bir adam kovalamaya başladı ve elinde silah vardı. Büyük ihtimalle sivil polisti. Önde biz arkamızda tüfekli, pijamalı amca onun arkasında silahı bize doğrultmuş sivil polis.

"TESLİM OLUN!" Polis olduğu kesinleşmişti.

Biz daha da hızlanınca amca tüfeği ateşledi.

"BIRAKIN KIZI!" Bende bağırdım.

"AMCA NE KIZI YA?!" Bir el daha sıktı. Asya tekrar sıkmasıyla çığlık attı. İsabet ettiremiyordu Allahtan.

"TESLİM OLUN!" Asena gerçekten ayılmış gibi duruyordu. Asya bağırdı.

"ABİ AMCAYI DURDUR VALLAHA TESLİM OLACAĞIZ!" Polis bizim ciddiyeti görünce amcayı yakalamak için yanına doğru koştu.Amcayı yakalayınca bizde durduk ama çok yaklaşmadık amcaya. Bize pis pis bakıyordu amca.

"İkinizide döveceğim." Asena, Asya'ya ve bana doğru konuşmuştu.

"Ben komutanının yalnız." Asena'nın bakışlarıyla sustum. Polis arabası geldiğinde bizi kelepçeleyip arabaya tıktılar ve götürmeye başladılar.

Asena'dan şimdiki zaman
"Ayıp ediyorsun abla benim adım bu mu?" Burçaktı.

"Seni yeminle döverim Burçak." Önümüzdeki yerede amcayı koymuşlardı.

Bugün sadece acımı yaşamak istiyordum. Başım kopacak gibi ağrıyordu, canım sigara istiyordu, uykum vardı, kolum ağrımaya başlamıştı. Karan'a söylediklerim aklıma gelince daha da başım ağrımaya başlamıştı.

Köşeye çöktüm ve gözlerimi kapatıp başımı arkaya yasladım. Biriyle konuşup ikince koca doğrama vakası istemiyordum. Bu kadar hızlı ayılmama şaşırmak istiyordum ama arkamızdan pijamalı tüfekli amca kovalayınca pekte şaşırmıyordum. Aslında kahvede işe yaramış olabilirdi ama neyse.

"Asena." Tuğrul amcamın sesini duymamla gözlerimi açtım.

"Amca." Amcaya baktı bize baktı yanındaki bizi kovalayan sivil polise baktı.

"Gece gece nezarette ne işiniz var ve sen alkollüymüşsün?" Burçak ve Karan'a baktım anlığına.

"Amca valla çok uzun olay çıkar bizide gidelim." Amcam bir daha tüfekle kovalayan amcaya baktı.

"İyi bi odama gelin olayı anlatın sonrasına bakarız." Bizim kapımızı açtıklarında üçümüzde ayaklandık. Amcanın kapısında açtılar o da olayı anlatacaktı büyük ihtimalle. Koridorda yürürken Barlas (öz polis abi) ve Çağrı abimle karşılaştım. Çağrı abim bizi görünce şaşırmadı ama Barlas baya şaşırmış gözüküyordu. Biz durduğumuzda Çağrı abim yanımıza gelip konuştu.

"Buse olmadan vay be ve Karanla." Çağrı abi ve Karan yüzbaşı bakıştı.

"Abi hep bu ikisi yüzünden hem benim işim var bugün." Abi deyince Barlas bi kızarmıştı.

"Yine ne yaptınız?" Bıkkınca konuşmuştu.

"Şimdi anlatamayız Tuğrul amcamın odasına gideceğiz." Tuğrul amcam konuştu.

"Gel Çağrı, gel." Arkadaki Barlas'ı görünce barlasa bakıp tekrar konuştu.

"Sende gel." Biz Tuğrul amcamın odasına gittiğimizde oturduk ve anlatmaya başladık.

"Şimdi Asena içtiği için biz ikimiz yanına gittik. Baktım Asena sızacak bende Karan yüzbaşıya yardım etmesini söyledim bende arabayı getirecektim. Asena bağırmaya başlayınca bir anda amcanın biri belirdi." Burçak tamda istediğim şekilde anlatıyordu. Bir anda odada ki amca bağırmaya başladı.

"Kızı kucaklamıştı biri diğeri arabayı getirmişti kaçırıyo sandım!" Bakışlar Karan'a dönmüştü özellikle Çağrı abim, Barlas ve amcam.

"Her neyse işim var devam edin." Burçak konuşmaya devam etti.

"Sonra amca pijamasıyla ve tüfeğiyle kovalamaya başladı bizde kaçtık. Birde polis abi takılınca öyle oldu işte." Çağrı abim konuştu.

"Buse ne has yok yanınızda?" Burçak omuz silkti ama belli ki Çağrı abimin planları farklıydı.

"Şimdi ikinizi Buse'ye şikayet ediyim mi?" İkimizinde gözleri anında büyüdü.

""HAYIR!"" Çenesinden ömür boyu kurtulamazdık. Diğerleri gülmeye başladığında ayaklandım.

"Yanlış anlaşıldığına göre gidiyorum işim var benim." Ayaklandığımda yanımızda araba olmadığı aklıma geldi.

"Anahtarı versene." Çağrı abim anahtarı cebinden çıkarıp attı. Anahtarı aldığım gibi cebime koydum.

"Hadi!" Bu kadar aksiyon yeterdi timimi özlemiştim ben. Ben çıktığımda Burçak ve Karan yüzbaşı peşimden geldi. İkisine eve atıp kaçacaktım. Arabayı Çağrı abinin her zamanki park ettiği yere gidip arabaya bindim.

Arabayı çalıştırdım ve ilk önce Burçak'ı bırakmak için Poyraz binbaşının evine sürdüm. Burçak'ı bıraktıktan sonra Karan yüzbaşıyla arabada yalnız kalmıştık.

"Sen nereye gideceksin?" Güzel bir yere.

"İşim var." Daha fazla konuşmadı. Şehitliğe gideceğimi zannediyordu ama benim farklı bir işim vardı. Özlemiştim timimi ama şuan intikam ağır basıyordu. Karan yüzbaşıyı da evine bıraktıktan sonra sürmeye başladım.

Her bu gün geldiğinde şehitliğe giderdim ama diğerlerinin bilmediği bir şey vardı. Çağrı abinin arabasında takip cihazı olduğunu bildiğim için tekrar şehitliğe gittim.

Buse'nin arabasını bırakıp kendi arabamla geldiğim için arabam burdaydı. Çağrı abinin arabasınıda buraya bıraktım ve kitledim ne olur ne olmaz hepsini kontrol etmiştim kitlilik bakımından. Tabiki anahtarları bendeydi. Onların dikkatsiz olması onların suçuydu.

Arabama bindikten sonra depoya sürmeye başladım. Yolda giderken telefonumuda kapattım.

Ben Asena'ydım başıma eser yapardım, canım yanar susardım. Beni öldürseniz sesim çıkmazdı o kadar çektirmişti ki hayat artık acıtmıyordu ya da hissetmiyordum.

Deponun önüne geldiğimde bir süre arabada bekledim. İçmiştim hafif sarhoştum hala ama susuyordum. İlk başlarda ileri sarhoş olup salak salak konuşsamda şuan iyiydim. Ben ne söylemiştim ya? Ağzımı bantlasalardı keşke. Adama bildiğin koz vermiş üstüne üstlük kolunu omzuma atmasına izin verip başımıda ona yaslamıştım.

Düşünceleri siktir edip arabadan indim ve kapıyı kapattım. Depoya girdiğimde bağlı olan iti gördüm. Timimin şehit olmasında bununda parmağı vardı ama şuan parmağı yoktu çünkü koparmıştım.

Konuşmadan sandalyeyi çektim ve ters şekilde oturdum. Bugün buna ne yapabilirim diye düşünüyordum.

Sandalyeden kalktım ve tüm gücümle bir yumruk geçirdim yüzüne. Acıdığını belli eden bir şekilde bağırdı. Geri çekildiğimde yere dişini tükürdü. Daha yeni başlıyordum.

Köşeye dizdiğim işkence takımından demir sopayı aldım.

"Yalvarırım bırak!" Sopayı karnına geçirdim. Tekrar, tekrar, tekrar geçirdim. Soğumadı içim.

O bağırdı acı içinde ama acımadım daha çok vurdum.

"BANA BAK LAN!" Bir daha vurdum. Gözleri kayıyordu. Üstüne kovadaki suyu döktüm.

Demir sopayı bıraktım ve kerpeteni aldım. Arkasındaki bağladığım elini sertçe çektim. Kerpeteni tırnağına yerleştirdim.

"YAPMA YALVARIRIM, YAPMA!" Yavaş yavaş tırnağını çekmeye başladım. O acı içinde bağırırken söktüğüm tırnağının üstüne kerpetenle bastırdım.

"DUR NOLUR, DUR!"

"O şehit ettiğiniz her asker için durmayacağım. çocuklarının intikamı için durmayacağım, eşlerinin intikamı için durmayacağım, annelerinin babalarının intikamı için durmayacağım, aldığınız her masum can için durmayacağım duydun mu durmayacağım?" Sona doğru sesimi yükseltmiştim.

Duru için, Eda abla için, Taylan Söylemez için, Taylan Söylemez'in annesi için, kendim için durmayacaktım...

Sinirle ayaklandım ve sandalyeye tekme attım.

"HEPİNİZİ ÖLDÜRENE KADAR DURMAYACAĞIM!" Sinirli bir şekilde soluk alıp verirken araba sesi duymamla elim silahıma gitti.

Silahımı aldım ve kapının arkasına girdim. Kimdi bu saatte? Burda olduğumu kimse bilmiyordu ki.

Her kimse arabadan indi ve buraya doğru adımlamaya başladı. Adımları çok dikkatliydi.

Kapıya yavaş yavaş yaklaşıyordu. İt bağırmaya başlayınca adımları hızlandı.

Kapı pat diye açıldığında karşımdaki kişiye silah doğrulttum.

"Eda abla." Eda ablanın burda ne işi vardı?

"Ne yani şenliği kaçıracağımı mı sandın?"

________________________________

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

360 oy

Bitti

Nasıl hissediyorsunuz?

Bölüm nasıldı?

Asena?

Karan'ın güvenmemesi in sebebi?

Eda abla?

Karan yüzbaşı?

Burçak?

Tuğrul amcamız?

Tüfekli amca?

Barlas?

Diğer bölümde ne olacak sizce?


Çağrı'nın Buse'ye şikayet etmek ile tehtit etmesi.

Görüşürüz, kendinize iyi bakın.

Sizi seviyorum.

2047 kelime

Bölüm : 22.06.2025 21:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...