3. Bölüm

3. Bölüm

biryazarr18
biryazarr18

3.bölüm
İkinci yazışım taslağı kaydetmemişim ağlıycam

Oy ve yorum yapmayı unutmayın
________________________________

Ben dalmıştım ve kendimi şuan dış dünyaya kapatmıştım. Boşaydı... Bir kelime bu kadar can acıtır mıydı? Acıtıyordu işte.

Buse koluma dokununca ona baktım. Bana gözlerinde sadece benim görebileceğim endişeyle bakıyordu.

O sırada cırtlak bir kız sesi doldurdu odayı. Boya kutusu baba müsveddesine sarılıyordu. Bana bir kere sarılmayan baba şahsi daha yeni bulduğu kızına sarılıyordu.

O an demek istedim hiç mi ya? Hiç mi sevmez bir insan kızını? Sevmezmiş. Bir insan ancak bu kadar kızından nefret edebilirmiş. Babam ya babam benim 27 yıl öz sandığım babam. Ben o an haykırmak istedim tek bir kelimeyi ama acı taşıyan o kelimeyi, neden? Neden bir çok soru yapabilirdi ama tek kelimeydi işte.

Ben kitlenmiş gibi onlara bakıyordum. Gözlerimi çektim ve gitmek için hazırlandım ki kolumdan tutuldum. Gözü dolu ve muhtemelen öz annem olan kadın bakıyordu.

" Bizimle gelsen olmaz mı?" sabır çektim daha yeni tanıştık be kadın.

" Sizinle gelemem ama telefon numaramı vereyim konuşuruz ." Kadın hemen telefonunu çıkardı ve bana baktı. Olur demekti herhalde.

Numaramı söyledikten sonra çıktık. Arabaya biner binmez kafamı arkaya yasladım tek bişey fısıldadım, neden? O sırada istediğim bilgiler atılmıştı.

Anne Sema Öztürk moda tasarımcısı, baba Murat Öztürk aile şirketi var, birinci abi Kartal Öztürk aile şirketinde mimar , ikinci abi Barlas Öztürk polisti, üçüncü abi Alp Öztürk savcıydı, dördüncü abi Bartu Öztürk doktordu, beşinci abi Aral Öztürk psikologtu, birde erkek kardeşim Atakan Öztürk lise okuyor. A harfine takıntılıydılar galiba.

Küçük abiye dikkat etmem gerekiyordu. Duygularımın okunmasını sevmezdim ve psikologlar bunu en iyi yapanlardı. Aldığım eğitimlerle çok iyi saklayabiliyordum ama yine de dikkat etmekte fayda vardı.

Eve geldiğimizde saat 17 'ydi. İkimizde açıkcası yemek yapmaya üşenmiştik. O yüzden restorana gitmeye karar verdik.

Normale göre biraz fazla lüks bir yere gideceğimiz için elbise giyinmiştik. İlk pantolon tişört gitmeyi planlasam da Buse bir hafta benle konuşmamakla tehtit edince mecbur kalmıştım.

Çizme giydiğim için ve kollarımı, omzumu elbise kapattığı için bir tek bacağımın üstünü fondötenle kapatmıştım. Buse'yi gördüğümde bir ıslık çaldım ve konuştum.

" Taş gibi hatunsun be" dedim gülerek. O da gülerek beni süzdü.

" Sende az değilsin be gülüm." Ben yüzümü buruştururken o gülüyordu.

"Neyse hadi çıkalım." dedikten sonra çıkmıştık. Arabayla restorana ulaştığımızda cam kenarı ve harika manzarası olan bir masaya oturmuştuk.

Etrafa baktığımızda bizim çok sade kaldığımızı gördük. Yaşlı kadınlar bile öyle süslenmişti ki kendimizi düğünde hissetmiştik.

Yemeğimizi yerken ikili grubun bize baktığını gördüm. Buse'ye çaktırmamaya çalışsamda oda fark ettmişti. Yemekte öyle havadan sudan konuşmuştuk.

Yemeğimizi bitirip arabamızı park ettiğimiz yere giderken bize bakan ikili grup önümüzü kesmişti.

" Ooooo güzelllikler bir gece geçirmeyelim mi?" şansımı seveyim. Nası iğrenç, nası klişe of midem bulandı.

" Gider misiniz ? Rahatsız oluyoruz ." cevap buse den gelmişti.

" Ama güzellik" kolunu benim omzuma atmıştı."ben geceyi onla geçirmek istiyorum."

Benim sinirlerim atmıştı ve adamın bana attığı kolunu tuttuğum gibi döndürüp ittirdim. Biz doğal olarak Buse ile adamları dövmeye başladık.

Ellerimizin üst kısmı soyulmuştu ama siz karşı tarafı görücektiniz. Ben adamın burnunu kırmıştım Buse de diğer adamın kolunu kırmıştı. İkisininde yüzü kan içinde kalmıştı.

Tek sorun birimizin asker kimliğini diğerinin savcı kimliğini yanına almamış olmasıydı. Yemek yiyip gelicektik sonuçta.

O sırada siren sesleri sıçtığımızı belirtti. Bizi karakola götürüp demirler arasına direk kitlemişlerdi. İnsan bi nedir necidir diye sorardı.

Dövdüğümüz adamlar karşı taraftaki demirlerin arkasındaydılar. Birde bizi geldiğimizden beri dikizleyen 6 lı grup vardı. Tabi sizde karakolda 2 elbise giymiş elleri kan olan kız görseniz merak ederdiniz.

Gerçi 5'i bakıyordu biri kafasını arkasına yaslamış gözlerini dinlendiriyordu. Bende Busede buradan çıkacağımızı bildiğimiz için gözlerimizi arkaya yaslamıştık.

6 lı grup kendi arasında konuşurken duymuştum bir şeyler galiba onlar da askerdi.

" Bacım bişey sorcam." gözümü açıp kafamı altılı gruptan soru sorana çevirdim.

" Niye burdasınız?" gülümsedim ve kafamla yanlarındaki hücreyi işaret ettim.

" İki varlık dövdük." Buse'yle aynı anda cevap vermiştik. Kafamla onların olduğu tarafı gösterdim ,kafaları yavaşça yana döndüğünde ağzı yüzü dağılmış adamlara hayretle baktılar. Biri bakmamıştı onun hala gözleri kapalıydı. Canım şuan konudan bağımsız aşırı sigara çekiyordu bağımlı değildim ama ara sıra içerdim.

Alayla konuştum" İyi dövmüşüz demi. Sanat eserimizi beğendin mi barı?" yutkundu.

Kafasını sallamıştı sadece. Gözleri kapalı olan adam bi onlar bir de bize bakmıştı. Bende başıma enfes bir ağrı vurunca başımı geriye yaslayarak gözümü tekrar kapattım. O da tekrar gözünü kapatarak uyumaya devam etti. O sırada kapı açıldı polis girip bizi başkomiserin odasına çağırdı.

Gittiğimizde gördüğümüm kişiyle kaşlarım çatıldı. Gerçi o da burda görev yapıyordu şaşırmamak lazımdı. Çağrı abi Buse'nin abisiydi ne zaman lisede karakola düşsek o gelir alırdı. İyi bir fırça çeker sonra eve götürürdü.

" Asena" çağrı abi soru sorar gibi konuşmuştu.

" Çağrı abi" bende onu tekrarladım aynı tonla. Buse olcakları biliyormuş gibi arkama saklandı.

" Buse " Çağrı abinin sesi yine mi der gibi çıkmıştı. Çünkü ne zaman bir araya gelsek sonuç karakoldu.

" Abi" dedi Buse. Çağrı abi azının içinden sıçtık diye mırıldandı ama biz duymuştuk ve gülmemek için kasım kasım kasılıyorduk.

Çağrı abi " yine ne yaptınız?" diye sordu, bizde uzun uzun anlatmaya başladık. Adam biliyordu olaysız gelmeyeceğimizi o yüzden yine diye sormuştu. Tanıyordu bizi işte Çağrı abim benim bizi az karakoldan almadı sonuçta.

2 saat sonra
Çok şükür karakoldan çıkabilmiştik. Yeminle çatlayacaktım. Eve gider gitmez üstümü değiştirip duşa girmiştim. Omzuma pansuman yaptım. Saat gece 11 ' e geliyordu. Kafayı vurup yatmıştım. Bir günüm olaysız geçse şaşardım.

Sabah
Şimdi saat 6'ydi albay aramış ve yeni timle tanışmak için çağırmıştı. Hızlıca hazırlanıp çıkmıştım. Yeni bir tim zor olucaktı. Timimi kaybettikten sonra bir timle çalışmak istememiştim, özel görevlerle devam etmiştim ama albayın isteği üzerine Turan timine 2. komutan olarak atanmıştım.

Hızlıca asker kimliğimi gösterip karargaha giriş yaptım. Burda bana ait olan odaya girdim ve üzerime üniformamı geçirdim. Aynada kendime baktığımda gurulu bir gülümseme oluştu yüzümde. Her şeye rağmen asker olmuştum.

Bahçeye çıktığımda albayı gördüm. Hemen yanına gidip tekmil verdim.

" Yüzbaşı Asena Yıldırım/İstanbul emret komutanım."

" Rahat asker." rahat asker. O sırada koşarak gelen karakolda hücrede karşılaştığımız adamları gördüm.

" Kıdemli Yüzbaşı Karan Çevik/ Mardin emret komutanım."

" Üsteğmen Emre Yaman/ Muğla emret komutanım."

"Üsteğmen Selçuk Altuntaş/ Trabzon emret komutanım."

" Üsteğmen Çınar Alıcı /Edirne emret komutanım."

" Teğmen Haydar Kıraç/ Adıyaman emret komutanım."

" Teğmen Gökhan Balaban/ Adana emret komutanım."

" Asteğmen Yiğit Kılıç/Mersin emret komutanım."

Albay konuştu " bundan sonra sonra Turan timindesin. Hayırlı olsun. Siz tanışırsınız benim gitmem gerek."

Hep bir ağızdan emredersiniz komutanım demiştik. Albay giderken ona bakıyorduk ben arkamı döndüğümde hepimiz birbirimize şaşkınca bakıyorduk. İnşallah yolun sonu boka gitmezdi.

————————————————————————
Oy ve yorum yapmayı unutmayın.

Bölüm nasıldı?

Sizce diğer bölümlerde beler olucak?

Görüşürüzzzzz

Bölüm : 06.09.2024 14:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...