7. Bölüm

7. Bölüm

biryazarr18
biryazarr18

7.bölüm
unutmayın.
_________________________________

Başım çatlıyordu. Gözlerimi açmaya çalışıyordum. Onlarında açılmayacağı tutmuştu.
Bi anda hafif sesimi yükselterek konuşmuştum.

" Sikicem ha!" gözlerimi en sonunda açtığımda karşımda şaşkın bakan timi gördüm. Hepsi bağlıydı hemde zincirle gerçi bende zincirliydim.

" Noldu, ne bakıyorsunuz?"

" Komutanım normal bi insan vurulunca sıyırdı demez ayrıca uyanırken küfür etmez." dedi yiğit.

" Demi normal insanlarda vurulur ve kaçırılır zaten." dedim. O susunca bende elimdeki zincirleri zorluyordum. Etrafta pencere dahi yoktu o yüzden biraz topalın damarına basmalıydım ki biraz bilgi versin demi. Bir tek közün içinde demir parçası vardı. Aslında kurşun yarama bassa fena olmazdı. Kanaması yavaşlardı en azından. Zaten işkence yapacağı kesindi. Bilerek yarama basacağıda kesindi.

" Oruspu çocuğu ya. Piç bide zincirlemiş. TOPAL GEL LAN UYANDIM! BU KADAR MI KORKUYORSUN BİZDEN !" Tim mal görmüş gibi bakıyordu.

"Ne?" dedim.

" Komutanım siz manyak mısınız?" dedi Emre inanamıyormuş gibi.

" Var azcık o dediğinden."dedim gülümseyerek.

" Çok zekice." dedi karan yüzbaşı. Anlamamış gibi yaptım bende.

" Ne zekice komutanım?"

" Yarayı bilerek dağlatmak. Burdan bakınca derin olduğu anlaşılıyor ama dayanabilicek misin?" gözlerinde gerçekten merak vardı.

En sinsisinden bir gülümseme bahşettim yüzbaşına. " Bende askerim yanlız" En sonunda kapı pat diye açıldı.

" Hoşgeldin topal." dedim sakinlikle.

"Ooo yüzbaşı nasılsın? Bak tekrar karşılaştık."

" Türkçen düzelmiş sanki en son böyle değildi sanki." arkasındaki adama dönerek " Geri kalanları götürün. " demişti. Tim bağırarak itiraz ediyolardı. Son olarak Karan yüzbaşı bana baktı iyiyim gibisinden kafamı sallayınca gitmişti.

" Seni sevmiştim." dedi sikicektim şimdi belasını.

" Ben senden nefret ediyorum topal. Sen adi piçin tekisin. Senin ölümünü öyle büyük zevkle izliycem ki. " dedim nefret barındıran sesle.

" Ama şöyle ki artık bana zevk verenlerin peşindeyim." İma ettiği şeyle yüzümü buruşturdum.

" Sana soru sorucam sende cevaplıycaksın tamam mı?" cidden cevaplıycağımı mı sanıyordu.

" Benim mi ağzımdan laf alıcaksın?" histerik bir kahkaha attım. Tişörtümü kesti sütyenle kalmıştım. Beni arzuyla süzmüştü. Yüzümü buruşturmuştum sikik herif.

" Gölge nerde?"

" Dediğin kişiyi tanımıyorum. Sen sordun bi ilgimi çekti şimdi." eline kızgın demiri aldı ve yarama bastırmaya başladı . Hiçbir tepki vermedim. Gözlerinin içine baktım sadece.

" Gölge nerde ?" dedi istediğini alamamanın kızgınlığıyla.

" Tanımıyorum." dedim.

" YALAN SÖYLEME. O GÜN DAĞDA SEN VARDIN VE O YARALARLA DAĞDAN ŞEHRE GİTMEN MÜMKÜN DEĞİLDİ. Senden şüphelendim gölge olabilir misin diye ama bi kere mağarada görmüşler seni bi adam varmış yanında. Onla konuşuyormuşsun. Hatta gölgeyle sevgilisinizdir belki." Agah'ı kast ediyordu mitçi tanıdığım. " Ama çocuğunun olmayacağını bilmiyor dimi?" iğrenç kahkahasını attı.

" KES SESİNİ!" dedim. Bi an aklıma bişey dank etti çocuğumun olma ihtimalinin az olduğunu başka bilemezdi kimse bilmiyordu benden başka.

" Senin onla bağlantın var." dedim baba adamını kast ederek. Başka türlü bilemezdi çocuğumun olmayacağını.

"Tabiki bağlantım var seviyorum sadık adam. Neyse çok konuştuk devam edelim demi işkencemize." dedi keyifli sesiyle.

" Gölge nerde?"

" Bilmiyorum." demiri tekrar bastı.

" GÖLGE NERDE?"

" Bilmiyorum . " tekrar bastırdı.

" Ama böyle olmaz yüzbaşı sen tepki vermiyorsun. Başka aletlerim vardi benim burda." dedi eline bıçağı alarak kesikler atmaya başladı.

" GÖLGE NERDE?"

" Bilmiyorum." dedim. Yaralara tuz basmaya başladı. Kendimi tutamadım ve inledim.

" Of yüzbaşı çok sıkıcısın. Timinde mi böyle sıkıcıydı? Ama doğru ya onları öldürmüştüm."

" KES SESİNİ , KES ARTIK , KES !"

" Seni ağlayarak uzuvlarını toplamanı zevkle izledim."

"KES SESİNİ !" demek beni izlemişti. Sonra sorular sormaya ve kesip yakmaya devam etti ama ben konuşmadım . Benim çıtım çıkmamıştı. Sopayla dövdü, kesikler açtı, tuz bastı, yaktı, su dolu varil getirip boğmaya çalıştı, elektrik verdi.

" Bu böyle olmuycak diğerlerini getirin." Her yerim kan içindeydi. Timi getirdiklerinde tim rahat durmuyordu. Beni gördüklerinde hepsine kal gelmişti. Timi odaya attılar ve topal konuştu " azıcık dinlende ölme" dedi ve gitti. Karan yüzbaşının yutkunuşunu gördüm.

" K-komutanım." dedi yiğit

" Efendim yiğit " dedim hiçbir şey olmamış gibi. Tim hala bakıyordu.

"Komutanım siz nasıl?" inanamıyormuş gibiydi.

" Sadede gel." dedim.

" Komutanım bağırmadınız, çığlık atmadınız. Siz nasıl dayandınız?" burayı mı dinlemişlerdi?

" Burayı mı dinlediniz?" umarım çocuk meselesini duymamışlardır. Yoksa işimi kaybedebilirdim. Sağlık kontrolünde kadın sevgilisiyle konuştuğu için dikkat etmemişti. Askerler her bakımdan sağlıklı olmak zorundaydı çünkü.

" Komutanım timinizi ve gölge ile bir mevzunuzun olduğunu sonra zaten biraz hırpaladık itleri duyamadık gerisini." elime alıp işkence sırasında sakladığım kerpetenle zinciri kırdım. Ellerim açılınca gülümsedim. Haydar abinin mırıldanışını duydum " delirdi heralde" .

Ona döndüm " daha değil abi , daha değil." dedim.

Ellerimi öne getirdiğimde ayaklarımıda çözüp diğerlerinin yanına gittim. Hepsinin zincirini açtıktan sonra kapı pat diye açıldı. Sonra silah sesi geldi. Yiğit nerden bulduğunu bilmediğim silahı ateşlemişti ve itçik ölmüştü. Ona baktığımızda omuz silkti.

" Bizdede bişeyler var komutanım." Karan yüzbaşı yanımda bittiğinde bir adım geri çekildim.

" Rahat dur" dedi. Kendindeki askeri ceketi çıkarıp bana giydirdi ve önümü kapattı. Benim üstümdede sanki ceket vardı. Şuan ceketin derdine düşmeyecektim.

" Komutanım siz" lafımı bölmüştü.

" Yürü zaten yaralısın." bana trip mi atıyordu?

" Siz trip mi atıyorsunuz komutanım?" dedim eğlenen sesimle.

" Yürü Asena, yürü" dedi. Ölen itlerden silahlarını almıştık. En sonda gördüğüm bombalarla gülümsedim.

" Asena neye bakı-" gördüğüm bombaları oda görünce gülümsedi. Biz bombaları aldık ve döşemeye başladık. Fark edilmeden çıkmamız gerekiyordu. Gizlice odalara girip önemli belgelerle gelirken yanımıza aldığımız çantaları aldık ve çıktık. Çantaları belgelerle aynı odaya koymuşlardı. Biraz timle uzaklaştığımızda Karan yüzbaşı düğmeye bastı.

Keyifle patlayan yere bakarken timinde gülümsediğini hissetmiştim.

" Komutanım yaranıza bakayım." dedi gökhan

" Biraz daha ilerleyelim itler doluşur şimdi buraya." onaylamışlardı. O sırada Emre soru sormuştu.

" Komutanım sizin eski timiniz..." devamını getirememişti. Ben tamamladım cümlesini.

"şehit oldular." yüzümdeki gülümseme buruktu. Bu sefer Karan yüzbaşı sormuştu.

" Gölgeyi tanıyo musun gerçekten?" timin meraklı bakışları bana dönmüştü. Ama ben cevap vermemiştim. Tekrar soru sordu.

"Görevde mi tanıştınız?" Çınar sormuştu ama cevaplamadım.

"Belki de sevgilisiniz." Karan yüzbaşı mırıldanmıştı. Biraz daha ilerlediğimizde yüzbaşı konuşmuştu.

" Gökhan Asena'nın yarasına bak." itiraz etmemiştim. Yaraların içinde olan kaya tuzu hala canımı acıtıyordu. Oturdum ve üstümdeki ceketi çıkardım. Diğerleri arkalarını dönmüştü. Bu hallerine gülümsedim.

" Komutanım bu" sözünü kesmiştim. Neyi kast ettiğini anlamıştım.

" Evet ,gökhan tuz parçası." Gökhan daha fazla yaralara bakamazdı. Baksada diğerlerine bakmaktan odaklanamazdı. Sözümü bitirdiğimde. Karan yüzbaşının gözü bana dönmüştü. Çantasından su çıkardı çıkarırken yere telsiz düştü. Telsizi cebine koyup yanıma geldi. Galiba eve hızlı dönebilecektik. Bu telsiz niye başta ortaya çıkmamıştı acaba. Suyu çıkarıp yavaşça dökmeye başladı. Gözlerimi kapattım adrenalinden fark etmemiş olabilirdim ama şuan yaralar aşırı acıyordu. Allah'tan sadece bazı kesiklere tuz basmıştı. Gerisi boğmakla geçmişti zaten.

" Başka hangisinde var?" Karan yüzbaşı sormuştu. Gözlerimi açtım.

" Ne?"

" Hangisine tuz bastı başka ?" sesi düzdü ama gözleri sanki benden çok onun canı acıyormuş gibiydi.

" Sırtımda." dedim. Bi ara boğarken sırtımı kesip tuz basmıştı. Tek tek konuşmayınca kombo yapmıştı piç.

" Sırtını dön." sırtımı ona döndüğümdü bi an durakladığını hissettim. Alt tarafı biraz eski iz ve yeni açılmış yaralar vardı (!)

Sırtımdan akan suyu hissettiğimde dikleştim. Canım acımıştı. Elini sırtımda hissettim. Sütyenimin arka kısmını yukarı doğru ittirdi. Bunu yaparken içimde biraz utanma duygusu alevlenmişti ama hemen bastırmıştım. Geri yavaşça indirdi.

" Gökhan malzeme çantasını getir." Gökhan sırtımı gördüğünde ağzı açık kalmıştı. Gözlerini bana çevirdiğinde sus işareti yaptım. Diğerlerinin endişelenmesini istemiyordum. Karan yüzbaşı konuşmuştu.

" Bu canını acıtabilir."

" Dalga mı geçiyosun?" ona baktığımda ciddi olduğunu gördüm. Tim hafif kıkırdamıştı. Kafamı geri önüme çevirdim.

Yaralarıma hafif sürmeye başladığında dikleşmiştim. Yaralar sızlıyordu.

" Bide bana dikleniyosun." dedi ona kötü kötü bakıp önüme döndüm. Sırtım bittiğinde. Karnımdaki yaralara geçti.

" Ben yaparım." dedim. Yüzbaşının cevabı gecikmedi.

" Rahat dur inatçı keçi." kaşlarımı çattım. Yüzlerimiz çok yakındı.

" Ben mi inatçı keçiyim?" dedim

" Ben senden başka inatçı keçi göremiyorum." odun diye mırıldandığımda galiba dibimde olduğunu unutmuştum.

" Odun mu dedin sen bana?"

" Başka odun mu var komutanım?" yiğit gülmeye başlayınca diğerleride katılmıştı.

"Karnındaki kurşun hala içerde. Çıkarmazsak olumlu sonuçların olacağını düşünmüyorum." sıkıntıyla bana baktığında konuşmuştum.

" Çıkarın o zaman." dedim. Gözüme emin misin der gibi bakıyordu. Kafamı onaylarcasına salladım.

" Selçuk" yüzbaşının cümlesini bitirmesini beklemeden çakmağı çıkarıp verdi. Kendi kasaturasını çıkardıktan sonra çakmakla ısıtmaya başladı. Bana döndüğünde hangi cümleyi kurucağını anladım ve konuştum.

" O cümleyi söylemeyin bile yüzbaşım." dedim.

" Sen bilirsin." dedi sırıtmıştı. Kasaturayı yavaşça yaraya soktuğunda gözlerimi kapattım. İçerde kurşunu arıyordu. Elini tuttum ve kurşunu hissettiğim yere götürdüm bıçağı. Kurşunu bulduğumda elini bıraktım. Çığlık atmamak için zor duruyordum. Nefes alışverişlerim hızlanmıştı.

" Sakin ol ." dedi fısıltı şeklinde çıkmıştı sesi.

"Sakinim. Çıkar şu kurşunu artık." dedim. Canım çok yanıyordu. Her an bayılabilirdim. Çıkarınca derin bi oh çektim. Karnımdaki diğer yaralarıda hallettikten sonra sargı bezini karnımdan sırtıma dolamaya başladığında daha da yakınlaşmıştık. Omzumda nefesini hissediyordum. Bitirdiğinde çantadan yedek tişört çıkardı. Giymeme yardım ettikten sonra bide ceketi giymemede yardım etmişti. Bana çok bol olmuştu yani kaslı kütlesi olup benim onun omzuna gelmemi sayarsan normaldi.

" Dönebilirsiniz kasmanıza gerek yok " dediğimde yiğit'in ağzından oh be çıkmıştı. Kıkırdadığımda hepsi bana bakmıştı. Haydar abi de yüzbaşıya çantasından çıkardığı yedek ceketi atmıştı. Yüzbaşı itiraz etmeden giymişti.

" Komutanım çuvala düşmüş gibi olmuşsunuz." dedi Selçuk. Ona ters ters baktım.

"Demedim bişey." desede her an kahkaha atmaya hazırdı. Yüzbaşı bizden uzaklaşıp telsizle albaya haber verdi.

" 20 dakikaya helikopter burda olur." hepimiz helikopter noktasına gitmiştik. Helikopter geldiğinde bindik.

" Eee komutanım bizim yemek noldu?" dedi çınar.

" Gideriz." dedi yüzbaşı. Başımı arkaya yasladığımda yüzbaşı tekrar konuşmuştu.

" Gittiğimizde yaralarına baktırıyorsun Asena." Bayıldım bayılacaktım ama duruyordum işte.

" Emredersiniz komutanım." dedim. Karargaha indiğimizde gördüğüm kişilerle kalmıştım. Kesinlikle Öztürk ailesini beklemiyordum. Ailesi dediğime bakmayın. Sadece polis olan, psikolog olan ve doktor olan vardı.

________________________________


Bittiiiiii

Oy ve yorum yapmayı unutmayın

En sevdiğiniz sahne?

En sevdiğiniz karakter

Görüşürüzzzzzzzz

Bölüm : 22.06.2025 21:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...