
9.bölüm
Oy ve yorum yapmayı unutmayın .
_____________________________
Sikicektim ama ya! Adam bot mu ulan?! Karan yüzbaşı şuan beni kapıya yaslamıştı. Niye bu kadar yakındık?
"Komutanım ben kaçmıycaktım ki. Hem uyku ilacı mı?" dedim ama ağzımdan kaçırdığım kaçma lafıyla kendimi ifşalamıştım. Adamın yakınlığı beynimi bulandırmıştı.
" Ben sana kaçmaktan bahsetmedim ki." dedi eğlendiği belli olan sesiyle. Kapının tıklanmasıyla hemen beni kıstırdığı yerden çıkıp yatağıma geçtim. O da yavaş yavaş yüzünde eğlenen ifadeyle koltuğa yürüdü ve oturdu. Hemşire elindeki serumla gelmişti.
" Serum takıcaktım." dedi. Ben kolumu açtım. Oraya bakmamak için etrafı inceliyordum. Yüzbaşı eğlenen ve biraz da meraklı ses tonuyla konuşmuştu.
" İğneden korkuyorsun." bende yutkunup gözümü kaçırmıştım.
Asena 10 yaşında
" Baba bu iğne ne?" kız babasının ona iyi birşey vereceğini düşünüyordu. Çünkü hala babasının ona iyi niyetli yaklaştığını düşünüyordu ama babasının amacı farklıydı.
" İlaç." dedi babası ama piyasaya yeni çıkan uyuşturucuyu kızının üstünde kullanacaktı. Bu uyuşturucu çok kuvvetliydi öldürebilirdi ama babası umursamadı.
Kızının vücuduna enjekte etti. Kızı bunun ne olduğunu anlamadı ama çok iyi hissettirmişti. Bir anda bütün yaşadıkları sanki rüyaymış gibiydi.
O günden sonra kız sürekli babasının sözde ilacından istedi. Kızı bağımlı olmuştu nöbetler geçiriyordu sürekli. O adam yüzünden artık insanlara güvenemiyordu. İster istemez her zaman içinde şüphe vardı.
Kendisi 1 yıl boyunca uyuşturucu kullanmıştı. İlk başlarda iğne ile alsada sonra hap almaya başlamıştı. En sonunda babasının uyuşturucu verdiğini anlamıştı. O zamanlarda zeki bir kızdı ama en büyük yardımı mahalledeki Hakan abisi yapmıştı. O söylemişti uyuşturucu olduğunu. Ondan sonra aldığı uyuşturucuları saklayıp mahalledeki çöpe dökmüştü taki babası onu yakalayana kadar...
Şimdiki zaman ( yazardan)
" Kurşundan korkmayıp iğneden korkman tuhaf. Çocuk gibisin." Asena Karan yüzbaşının son sözüyle yutkunamadı bile. Çocuk gibi miydi? En iyi yaptığı şeyi yaptı, maskesini taktı ve huysuz rolüne büründü. Karan daha çok şüphelenmişti. İğneden nasıl korkabilirdi ki. Hemşire serumu takmıştı.
" Geçmiş olsun " deyip çıkmıştı. Asena koluna dikkat ederek Karan yüzbaşıya sırtını döndü.
" Sonra dalga geçersiniz yüzbaşım iyi geceler." Asena'nın geçmişi bir kara delikti. İyi herhangi her şeyi içine çeken kara delik.
" Ben dalga geçmek için değil sadece senin gibi kurşun yarası ve onca işkenceye dayanmış bir kızın nasıl iğneden korktuğunu anlamadım." her güzel gülüşü olanın derin bir yarası olmaz mıydı? Her güçlü kızın karanlık bir geçmişi yok muydu?
"Sevmiyorum yüzbaşım kolumu bilerek delmelerini. İzninizle uyuyucam ." ona anlatamazdım. Çünkü uyuşturucu geçmişi olanlar asker olamazdı. Belki sicilime bişey işlenmemiş olabilirdi ama riske girmeye gerek yoktu.
" İyi geceler Asena yüzbaşım."
" İyi geceler Karan yüzbaşım."
Asena'dan
Sabah erken kalkıp yüzbaşının yokluğundan faydalanarak bana bakan doktorun odasını buldum. Kaçamazdım çünkü Karan yüzbaşı beni bulup geri getirirdi. Bende çözümü tehtitle bulmuştum neyle tehtit edeceğimi bilmiyordum ama bulurdum bişeyler. Kapıyı çaldım ve girdi. Karşısındaki yüzle daha çok sevindim. Karşımda birkaç kere yaralandığımda bana bakan Arda vardı.
"Asena hoşgelmişsin yine sana ben bakıyorum. Senin şimdiye kaçmam gerekiyordu. Hayırdır başına darbe mi yedin?" Arda şüpheyle konuşmuştu. Derin bir nefes aldım.
"Arda başıma odun bir yüzbaşı diktiler kaçamadım. Beni taburcu eder misin?" masum çıkarmaya çalıştığım sesimle.
" Asena en az 3 gün burda durman lazım. O da en kötü ihtimalle." dedi Arda
" Arda Arda Arda annenin yemeklerini karının yemeklerinden daha çok sevdiğini ve karının yemek yapamadığını düşündüğünü karına söylememi ister misin?" Arda'nın hemen yüzü kireç gibi olmuştu.
" Bugün mü çıkmak istiyorsun?" yola gel koçum.
" Öğlene çıkmış olmak istiyorum. Görüşürüz Arda." dedim ve çıktım. Odaya girdiğimde bir adet endişeli yüzbaşı gördüm. Biraz sinirli olabilirdi.
" Nerdesin sen ya?" dedi Karan yüzbaşı.
" Koridoru dolandımda geldim." bir anda sarılmasıyla neye uğradığımı şaşırdım. Bi karnımda kelebek uçuştuğunu hissettim ama anca sinek uçuşurdu bende.
" Bana haber vermeden bir yere gitme. " yakın temastan hoşlanmazdım ama bunun hoşuma gitmediği söylenemezdi. Ben ne diyorum ya deyip yüzbaşıdan uzaklaştım.
" Siz yoktunuz. Ben nasıl haber veriyim?" dedim savunmaya geçerek
" Gelmemi bekleyebilirdin. Kahvaltı getirdim oturda kahvaltı yapalım." ben yatağıma geçip Karan yüzbaşının getirdiği tostu yemeye başladım.
İkimizde tostumuzu bitirdikten sonra odaya Arda girmişti. Ben hele bi beni çıkarmada karına ispitleyim der gibi bakıyordum. Arda'ya baktığımda tedirgindi. Karısından gerçekten korkuyordu demek ki. Düştün oğlum elime. Allah birini bi benim elime bide Buse'nin çenesine düşürmesindi. Daha farklı intihar yolları mevcuttu.
" Bugün taburcu olabilirsiniz. Geçmiş olsun" deyip çıktı. Arda odadan sanki köpek kovalıyormuş gibi çıkmıştı. Karan yüzbaşı gözlerini bana dikmiş bakıyordu.
" Çocuğu neyle tehtit ettin? Bu kadar korktu." bende ona ters ters bakıp konuştum.
" Niye tehtit ediyim çocuğu? Tanımıyorum bile." Allahım sen beni affet.
" Tanımıyorsun öyle mi?" gözlerini kısmış bana bakıyordu.
" Tanımıyorum." bende gözlerimi kıstım ve meydan okurcasına baktım.
" Bugün çıkarsın ama tek şartla." hala bakıyordu. Hodri meydan.
" Neymiş?" dedim bende hala gözlerimi kısmış meydan okurcasına bakıyordum.
" 1 hafta yaraları zorlayacak herhangi hiçbir şey yapmıycaksın." nerden emin olucak ki amk dedim içimden.
" Tamam." ben içimden sinsi sinsi gülüyordumda buda bi boklar karıştırıyordu sanki. Uyku ilacından sonra insanın içine şüphe düşüyordu . Gözlerimizi kısmayı bırakıp arkaya yaslandık.
" Bu arada Buse ile evlerimizin yan yana olduğunu biliyor muydun?" ben biliyodum ama ya bi boklar olduğunu. Belliydi ya.
" Bilmiyordum komutanım. Hadi çıkalım artık bunaldım ben." kurtulamıyordum adamdan. Artık kendime dikkat etmem gerekiyordu. Çok açık veriyordum duygularımı ve ben duygularımı açarsam kaybederdim.
Ben sevgi görmeden büyümüştüm. Çocuklar zaten ailesini sevmekten vazgeçmezdi en azından çocukken kendini sevmekten vazgeçerdi. Ben o yaşlarımda kendimden vazgeçmiştim. En önemlisi güvenmiştim. Güven benim için artık bir oyundu kimisi iyi oynar kimisi kötü. Ama en sonunda her insan ihanet ederdi benim için. İhanet her güvenen insanın başına gelirdi.
Güven neydi ki ya? Güven kötüydü hemde çok. En çok güvendiğin insanın bıçaklaması acıtırdı insanı. Düşmanın kartları bellidir güvendiğin bilir nerden vuracağını. Umut peki işte umut varya güvenle birleşirse öldürmekten beter ederdi insanı. Umut insanın kendine yaptığı en büyük kötülük. Pardon 2. kötülük çünkü güven beş harfli o kelime bir insanı kendinden vazgeçirtirdi.
Umut 2. kötülüktü. Umut etmek hele ki yanlış insandan umut beklemek insanın kendine duyduğu saygısını yitirirdi. En büyük intiharlar birbirlerinden umut bekleyip güvenen insanların duygularında gerçekleşirdi...
Karan yüzbaşıyla çıkış işlemlerini halletmiş onun arabasına doğru gidiyorduk. Çünkü arabam yoktu. Arabaya ulaştığımızda elimden Buse'nin benim için getirdiği çantayı bagaja koydu. Bende on koltuğa geçtim ve oturdum. Karan yüzbaşıda arabaya bindiğinde sessizlik oluştu.
Sessizliği benim telefonum bozdu. Sema hanım arıyordu.
" Efendim Sema hanım" dedim kibarca.
" Çok şükür kızım açtın. Bişey oldu zannettim." sesi gerçekten endişeli gibiydi.
" İyiyim Sema hanım. Ne için aramıştınız?" biraz odunluk olabilirdi bende de.
" Endişelendim kaç gündür ulaşamıyoruz." endişelenmişler miydi? Hiç sanmam.
" Görevdeydim Sema hanım. Sizin çocuklarınızın haberi vardı. Onlar söylemedi mi?" daha herhangi birini kabul etmiş değildim ki onlarda beni kabul etmemişlerdi.
" Haberim vardıda sesini duymak istedim. Bide kızım baba tarafın geliyor. Çocuklar söylemişlerdir." sona doğru sesi heyecanlı çıkmıştı. Gelmemi istiyor olmalıydı ki gidicektim bende zaten.
" Biliyorum Sema hanım gelicem." der demez sevinçli sesi kulağımı doldurdu.
" Tamam kızım ben kapatıyorum yemek yapıcam." dedi ve yüzüme kapattı. Karan yüzbaşının baktığını hissetsemde dönmedim.
" Annen mi?" diye sordu.
" Biyolojik olarak öyle." cevap vermiştim.
"Abilerinle tartıştın mi?" onlar abilerim değildi.
" Onları abim olarak görmüyorum ve evet ufak bi sürtüşme geçti." hiçte ufak değildi oruspu damgası yemiştim.
" Anladım." eve gidene kadar hiç konuşmamıştık ama yol boyu çok gürültülü geçmişti benim için.
Eve geldiğimizde o eve girmemi bekleyip girmişti. Ben eve girdikten sonra üstümdekileri atıp duşa girdim. Su yaralarımı acıtmıştı ama rahatlamıştım. Duştan çıktıktan sonra yaralarıma pansuman yapıp üstümü giydim. Telefonumu şarja taktım, televizyonu açtım ve koltuğa yayıldım. Bir kaç saat sonra Buse gelmişti zaten. Beni sorguladıktan sonra yemek yiyip yatmıştık.
Sabah erken kalkıp üniformamı giydim tabi ki karargaha gidicektim. Aynaya bakıp kendimi güzel olduğuma ikna ettikten sonra kapıya çıkıp postallarımı giydim. Kapıda Karan yüzbaşıyla karşılaşınca bana sanki en tuhaf yaratıkmışım gibi bakmıştı.
" Hayırdır Asena yüzbaşım nereye?"
" Karargaha komutanım." dedim bende ona.
" Yaralısın ama"
" Yaralı olmam karargaha gitmeme engel değil."
" Raporlu olman engel ama."
" Hadi komutanım geç kalıcaz." dedim tam arabama binecekken durdurdu.
"Gitmiyorsun raporlusun."
" Komutanım iyiyim ben." deyip onu dinlemeden kapıyı kapattım ve arabayı çalıştırdım. Buse'ye de mesaj attım. Arabayı sürmeye başladım. Bir süre sonra karargaha geldiğimde kimliğimi gösterip içeri girdim.
Karan yüzbaşıya yakalanmadan odama gitmek istiyordum. Temkinli adımlarla odama ulaştığımda bir oh çektim. Birazdan karan yüzbaşı gelir içtimaya başlardık. Üstüme içtima için giydiğim kıyafetleri giydim ve sıraya geçen timin yanına geçtim.
" Komutanım siz hastaneden nasıl çıktınız?" dedi selçuk şaşkınlıkla.
" Meslek sırrı." deyip göz kırptım.
" Komutanım Karan komutanım görürse." dedi Emre
" Sabah çıkarken gördü zaten." dedim rahatlıkla.
"NE! Ona rağmen çıkmanıza izin mi verdi?" dedi yiğit
" İzin almadım ki." dedim yine rahatlıkla.
"Karan komutanım ağzımıza sıçıcak." dedi yiğit sessiz olduğunu zannederek. O sırada Karan komutanı gördüğümde" hazır ol " diye bağırdım.
" Rahat tim! Asena yüzbaşım içtimaya katılmayacaksınız." Karan yüzbaşı sinirlenmişe benziyordu. Bende az gıcık değildim.
"Ama komutanım" lafımı bölmüştü.
" İstersen evine gidip istirahat edebilirsin Asena yüzbaşım." tehtit mi ediyordu beni? Aptal adam.
" Emredersiniz komutanım." dedim ve odama geçerek bazı dosya işlerini halletmeye başladım.
Kahvaltıya kadar dosyaları hallettim ve kahvaltıya inmiştim. Timi gördüğümde yemeğimi alarak yanlarına geçtim. Hepsi yorulmuşa benziyordu. Yemekleri yerken bir er yanıma gelip tekmil verdi.
" Komutanım dışarıda bir beyfendi sizi bekliyor." demesiyle yediğim salatalık boğazıma kaçtı. Yanımdakiler şok olurken bende şok olmuştum bir beyfendi mi?
" Tamam, gidebilirsin." dedim ve gönderdim. Tim bana şokla bakarken bende onlara doğru dönüp konuştum.
" Bilmiyorum kim bakmayın öyle." dedim ve ayağa kalktım. Timin beni pencereden izleyeceğini bilerek kapıya ilerledim. Gördüğüm kişiyle yüz ifademin sertleştiğini hissettim. Hakan abiydi kapıdaki kişi bana hiç kimseye güvenemeyeceğimi öğreten Hakan abi.
Uyuştucu olduğunu söyleyen ama bana aynı zamanda bir insanın güveninin nasıl yıkılacağını gösteren Hakan abi. Beni bırakıp gittikten yıllar sonra niye burdaydı?
_________________________________
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Beğendiniz mi?
En sevdiğiniz sahne?
En sevdiğiniz karakter?
Sizce ilerde ne olacak?
Asena'nın geçmişi peki?
Tiktok hesabım: Birokurr18
1538 kelime
Görüşürüzzzzzzz
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 16.21k Okunma |
1.18k Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |