15. Bölüm

11. Bölüm

BitterimKara RC
bitterimrjn

Merhabalar canlarım.

Size yeni bir bölümle geldim.

Okuyup yorumlarda buluşalım.

Yıldızlarınızı eksik etmezseniz sevinirim.

Hatalarım var ise affola.

Keyifli okumalar

 

SENİ SEVİYORUM

 

 

Günün ilk ışıklarında yeni doğan güneş gibi benim için de yeni bir hayat doğuyordu. Bu hayatı kendi ellerimle kuruyordum. Kader diye bir şey varsa işte onu yaşıyorum. Bir yandan da hafızamın yerine gelmesini isterken bir yandan da bu mutluluğumun yok olup gitmesinden korkuyorum her şeyin elimden kayıp yok olmasından.

 

Elimi beyaz yelelerinde gezdirdim. "Biliyormusun rüya gibi bu yaşadıklarım." Onu sevmem için başını omzuma sürttü. Kıkırdadım."O rüyadan uyanmaktan korkuyorum. Ben bu sevgiye alışık değilim ki." Acı kahve gözlerini bana dikti.

 

"Bir şeyler hatırlamaya başladım. Hatırladıklarım beni mutlu etmiyor. Omuzlarıma bir yük bindiriyor. En çokta bu sevginin yalan olmasından korkuyorum. Alp'le yaşadığım hiç bir şey bu denli güzel hissettirmemişti. Yok olmasın elimden kayıp gitmesin güvenim bir kez daha yerle bir olmasın." Ellerimi yüzüne koydum. Sessizce beni dinliyor arada cevap olarak kişniyordu.

 

Mardin'e gelir gelmez ilk çiftlikte almıştım soluğu. Özlemiştim inci'mi ona bu kısa sürede çok alışmıştım. Burada ki sırdaşım olmuştu. Trabzon'dan kına gecemden sonraki gün hep birlikte Mardin'e gelmiştik. Dedem,nenem,Göktuğ,Duru ve Birsen de gelmişti. Yarın olacak düğünüme kadar konak yerine Çiftliğe yerleşmemizi istemiştim Siyam'dan.

 

Önce biraz itiraz etse de sonra kabul etmişti. Burda daha rahat olacağımızı söylemiştim. Çünkü konakta kimsenin aileme bir şey söylemesini istemiyordum. Annesi ve yengesi ters bir şey söylemleri onları üzebilirdi. Bunu istemediğim için çiftliğe bırakılmamızı istemiştim.

 

Şimdi ahırda inci'nin yanında onunla dertleşiyorum. Alnımı onun alnına dayadım. Gözlerimi kapattım. Sanki bütün kötü düşüncelerimi alıp yok ediyordu. Huzur veriyordu. Duyduğum ayak seslerine bakma ihtiyacı duymadım. Ahıra girdiği an ondan gelen kokusu esen rüzgarla ciğerlerime nüfus etti.

 

 

Yavaş yavaş yaklaşan adımlarla çok yakınımda hemen arkamda durduğunu hissettim. Kollarını belime doladı. Sıcak nefesi boynuma nüfus etti. Konuşmadı. Konuşmadım. Sadece aldığımız nefes sesleri ve incinin çıkardığı sesler vardı. Bir kaç dakika öyle durduk.

 

"Kokun beni sana bağımlı kılıyor. Bu saatten sonra da bir senin kokuna bağımlıyım." Bilmiyor ama bende onun kokusuna bağımlı oluyorum. İnci'nin aniden başını çekmesiyle boşluğa düştüm. Öne doğru sendelememe ve düşmemem Siyam'ın beni sıkıca tutan kolları oldu. Dudaklarımdan küçük bir çığlık koptu.

 

Çığlığım ile İnci irkilip şaha kalktı. Korkumdan ne yapacağımı bilemeden kendimi arkaya attım. Sırtım sert ama bir o kadar yumuşak zemine çarptı. Daha doğrusu Siyam'ın kaslı göğsüne belimden tuttuğu kolları yüzünden sırt üstü onun üstüne düşmüştüm. "Ahhh..." Demesiyle yönümü yüzüne çevirdim.

 

Telaşlı çıkan sesimle "iyimisin?" Dedim ellerimi göğsüme koydum. Vücudunu ve yüzünü kontrol ettim. Elini başına atınca hafifçe doğruldum başına baktım. "Başını mı vurdun?" Ellerimle başını kontrol ettim. "Sana diyorum Siyam iyimisin?başının neresini vurdun? Özür dilerim benim yüzümden oldu." Yüzüne baktım. Gözlerindeki duygu tüm bedenimi esir aldı.

 

Kömür karası gözleri sıcacık ve aşkla bakıyordu. Eliyle yüzüme gelen saçlarımı yüzümden çekip kulak arkama sıkıştırdı.

"İyiyim. Ve evet bir şey oldu." Dedi telaşla başına baktım. Elimi tutup sol göğsünün üste koydu. "Olan kalbime oldu. Bir Laz kızı fırtınasıyla,deniziyle deldi geçti." Vücudumdaki tüm kelebekler kanat çırptı dört bir yandan.

 

Elimin altında ki kalbi bir yarışçının son düzlükteki kalp atışı gibi hızlı atıyordu. "Dikkat ette girdiğin denizde fırtınaya kapılıp boğulma."Dedim.

"Boğulmayı göze almışsam elimden tutmazmı deniz kızı?" Dedi bir eli bel oyuntumu okşarken diğer eli yanağımı okşuyordu. "Tutunduğun el ya seninle boğulursa." Gözlerini gözlerime dikti. "O elle ya denizin derinliklerinde kaybolur. Yada onunla yüzeye çıkmak için son nefesine kadar çırpınır." Dedi.

 

Benimle birlikte boğulmayı kabul ediyor. Yada karaya çıkmak için çırpınmayı. "Deniz kızı karaya çıkamaz çıktığı an ölür. Tuttuğu elde deniz de yaşayamaz kara da deniz de ikisinin ölümü olmaz mı?" Eli yüzümden dudaklarıma indi. Alt dudağımı okşadı. "Ona nefes olurum. Yeterki beni bırakmasın. Bende kalsın.

 

Gözümün önünde baktığım her yerde bir çift okyanusu olsun." Dedi dudaklarıma tüy gibi bir öpücük kondurdu. "Can olurum ona." Dedi ve ne olduğunu anlamadan yer değiştirmiştik. Boynuma sokuldu şah damarımı öptü. "Denizin de var olurum." Göğüs kafesimin solundan öptü. "Kalbinin attığı her ritme ayak uydurur onunla yaşarım." Dedi "Siyam sen nasıl bir adamsın?" Dedim.

 

"Senin gözünün,gönlünün gördüğü bir adamım. Peki senin kiler ne diyor?"

"Gözüm en muhteşem adam, gönlüm en merhametli sevdam diyor."

"Beni muhteşem kılan senin gözlerin. Sevdam da sende olan sevdam." Ellerimi kirli sakallarında gezdirdim. "Çawreşamın." Dedim.

"Efulim." Dedi dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Tam karşılık veriyordum ki duyduğumuz sesle hızlıca üstümden kalktı. "Hayırdır gençler samanlıkta seyran mı?" Dedi Duru gözlerimi devirdim. Ayağa kalkmakmama Siyam yardım etti.

 

"Ne diyorsun Duru?" Dedim yeşil gözlerini üzerimize dikti. "Yarını bekleyemediniz mi diyorum?" Ellerimle dağılan saçlarımı düzelttim. Ters ters ona baktım. "Sadece düştüm yaptığımız bir şey yok." Dedim Siyam ve Duru'nun alttan alttan gülüşünü gördüm.

 

"Ne ne ne gülüyorsunuz?"

"Hiç kim gülüyor?"Dedi Siyam

"Bende gülmüyorum güzelim. İstediğinizi yapmakta serbest siniz nede olsa evli olacaksınız bir kaç saate ön rövanş yani." Diyen Arkadaşıma gözlerim kocaman bir şekilde baktım.

"Senin o ayarsız olan dilini keserim canım arkadaşım." Dedim Siyam yanıma gelip elini belime koydu. Saçlarımdan öptü. Duru'ya dönüp "utandırma sevgili karımı. Hem sen niye hep özel anlarımızı bozuyorsun baldız?" Bunu ne Duru nede ben bekliyordum. İkimizde şaşkın Bakışlarımızı kocam olacak beye çevirdik.

 

"E çüş oha enişte. " Dedi canım arkadaşım.

"Aynısından."Dedim çapkın bakışlarını bana çevirdi. "Neyin aynısından canımın içi?" Beni iki kolunun arasına aldı. Burda sanki hiç Duru yokmuş gibi davranıyor.

 

"Edepsiz ve ayarsızlığından kocam bey." Dedim dudakları kıvrıldı beni kendine biraz daha çekti. "Edepsizliğim ve ayarsızlığım bir sana be karıcığım." Dedi ve dudaklarıma küçük bir buse kondurdu. "Oha aha aile var burda." Diye bağırdı Duru hemen yanında Birsen ve Göktuğ vardı.

 

Hızlıca onu göğsünden ittim. Göktuğ'a utancımdan bakamadım.

 

 

"Pardon biz Duru'yu kapıda görünce geldik. Böyle bir manzara ile karşılaşacağımızı bilmiyorduk." Dedi Birsen. Göktuğ'un ve Duru'nun kolundan tutup uzaklaştırdı ikisinide. "Senin yüzünden rezil oldum. Her yerde sırnaşmasana." Diye Siyam'a yükseldim.

 

"Karım değilmisin? Kime ne kim ne karışır?"

"Farkındaysan henüz karın olmadım."

"Ama olacaksın ve ondan sonra beni kimse tutamaz sen dahil."

"Sen ne azgın ve ayarsız çıktın."

"Yarın akşam bizzat azgınlığıma şahit olursun. Güzel karıcığım." Koluna bir tane geçirdim. "Yok sen iflah olmazsın. Gidiyorum ben yarına kadar seni görmek istemiyorum." Dedim ve ahırdan hızlıca çıktım. "Yarın akşamı dört gözle bekliyorum doktor hanım." Arkamdan seslenişini duydum.

 

Dudaklarımda bir gülümseme ile eve doğru ilerledim. Midemdeki kelebekler uçmaya başladı. Kalbim hızlı hızlı attı. Kendimi önce evin içine sonrada hızlıca odama attım. Heyecandan bütün gece uyuyamayacağımı biliyorum.

 

*****

 

DÜĞÜN GÜNÜ

 

 

Sabahın erken saatinde uyandırılıyor olmam çok sinir bozucu. "Sanki gelin ben olacağım kalksana kızım." Başımda beni uykunun en güzel yerinde uyandıran canım arkadaşlarım. "Biraz daha uyuyayım kızlar rahat bırakın beni." Üstümdeki örtüye daha sıkı sarıldım. "Açela kalk ya kuaför bile geldi." Gözlerimi yarım açtım. "Ya daha saat kaç kuaförün sabahın köründe ne işi var." Dedim.

 

"Saat on Açela ne sabahın körü." Dedi Birsen. Gözlerimi hızlıca açtım örtüyü üstümden fırlattım resmen. Yataktan çıktım. "Ya niye uyandırmıyorsunuz beni? Kendi düğünüme geç mi kalayım ben?" Dedim kızlara söylene söylene banyoya girdim. "Seni kaç kere uyandırdım haberin varmı senin." Diye arkamdan bağırdı Duru.

 

Duşa kabine girip,suyu ayarladım. "Gelinim ben gelin delirtmeyin beni." Diye bağırdım bir yandan üstümdekileri çıkardım. "Aman hanım ağa pardon sizi güzellik uykusundan uyandırdık." Karşılık verdi Duru. Kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Hızlı bir duş alıp çıktım banyodan saçıma bir havlu sardım. Bornozumu giyinip odaya geçtim. Üzerime rahat bir elbise giyinip odadan çıktım. Hazırlanmış kahvaltıya oturdum.

 

"Günaydın." Dedim aynı şekil hepsi karşılık verdi. Heyecandan edemedim kahvaltı. "Açelam yesene kizum. Bitun gün aç kalacak sun." Diyene neneme baktım. "Canım istemiyor nene." Dememe rağmen tabağıma bir dilim daha börek koydu.

 

"Bunu bitireysun." Diyen nenem den kaçışım yoktu. Kahvaltıdan sonra kızlarla odama çıktık. Önce üzerime beyaz bir elbise giyindim. Çünkü önce dini nikahımız kiyilacaktı. Saçlarımada beyaz tülbenti taktım. O sıra Siyam,babası ve hoca gelmişti. Dini nikah şahidim Birsen olacaktı. Siyam'ın Adar. İkimizde hocanın karşısına geçtik. Heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibi hissediyorum.

 

Hoca önce bir kaç dua etti. Önce bana sordu." Hüseyin'den olma Ayfer'den doğma Siyam'ı eşin olarak kabul ettin mi?

Ettim.

Etin mi?

Ettim.

Ettin mi?

Ettim." Dedim.

 

Siyam'a sordu bu defa.

"Ahmet'ten olma Gülsüm'den doğma Açela'yı eşin olarak kabul ettin mi?

Ettim.

Ettin mi?

Ettim.

Ettin mi?

Ettim.dedi"

Şahitlere de aynı soruyu sordu. Onlarda kabul etti.

Hoca mehir olarak ne istediğimi sordu.

Bir şey istemediğimi söyledim. Ama Siyam kabul etmeyip. "Burda ki çiftliği Trabzon'daki oteli ve burda ki üç evi mehir olarak veriyorum."Dedi ağzım açık ona baktım. Bu halime bakıp göz kırptı. "Çok fazla bu" Dedim.

 

"Benim neyim varsa senindir." Dedi.

Hoca duaya başladı.

"Allah’ım! Bu evliliği mübarek eyle! Aralarında ülfet, geçim, sevgi ve evliliklerinde sebat nasip eyle, bunları nefret, geçimsizlik ve ayrılıktan koru!" Dedi.

Hepimizin ağzından "Amin." Çıktı.

 

Artık Siyam'la Allah katında evliydik. Alnıma dudaklarını bastırdı. Geri çekildi. "Allah şahidim olsun seni öyle bir seveceğim ki hiç bıkmadan usanmadan. Varlığına şükürler olsun. Güzel gözlüm gecekraliçem seni seviyorum." Dedi. Ve benim kalbim duracak sandım. Sevgisini hissettiriyordu. Ama ilk kez bana seni seviyorum demişti. Gözümden bir damla yaş aktı. Eliyle akan gözyaşımı sildi.

 

"Akmasın, damlamasın gözünden yaşlar." Akan göz yaşımı öptü. Sıkıca kollarımı boynuna sardım. "İyiki girdin hayatıma şansım kaderim oldun." Dedim boynuma bir öpücük kondurdu. Bir süre öyle durduktan sonra hazırlanmak için ondan ayrıldım. Zaten bir kaç saat sonra tekrar görüşecektik.

 

O çıkıp gitti. Bende kızlarla odama çıktım.

Kuaför kızlarda gelince hazırlıklara başladık. Beni odadaki aynanın karşısına oturttular. Bir yandan saçım bir yandan makyajımı yapmaya başladılar.

Duru ve Birsen'in de hazırlıkları devam ediyordu.

 

 

Odanın kapısı tıklatılıp açıldı. Bütün neşesi ile odaya Zelal girdi. "Yengem nasılsın?" Dedi ve yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. "İyiyim güzelim sen nasılsın?" Geçip yatağın köşesine oturdu. "Çok iyiyim yenge abim evleniyor nasıl iyi olmam. Hemde bir içim su gibi bir kadınla." Dedi. Bu haline güldüm.

 

"Bende yakışıklı ve zengin bir ağayla evleniyorum." Dedim ve kuaför kızlar işlerine kaldığı yerden devam ettiler. "Hem yakışıklı,hem karizmatik,hem düşünceli,hem zengin abim diye demiyorum dört dörtlük koca adayı." Ellerini göğe kaldırdı. "Allah'ım banada abim gibi seven bir koca nasip et. Aminnn." Dedi.

 

Gülmeden edemedim bu hallerine. "Çok konuşma benim işim bitti. Sen geç senide hazırlasınlar."Dedi Birsen. Saçlarını dalgalı yapmış, hafif duru bir makyaj ile tamamlamıştı. Yatağın üzerindeki siyah elbisesini alıp banyoya girdi. Duru'nun da işi hal olmuş oda üzerini değiştirmek için Birsen'i beklemeye başladı. Salaş bir örgü yapan güzel arkadaşım yeşil gözlerini ön plana çıkarmıştı. Gözlerinin renginde olan ince askılı kalp yakası vardı. Yerlere kadar uzanan elbisenin göğüs bölgesinde taşlarla işlenmişti.

 

Birsen üzerine oturan aşağı doğru inan omuz detaylı elbiseyle çok şık ve asil duruyordu. Zelal ise saçlarını Birsen gibi dalgalı yapmış arkadan da hafif toplamıştı. Abartısız sade bir makyaj ile yaşını ve güzelliğini öne çıkarmıştı. Üzerine buz mavisi bir elbise vardı. Kuyruklu olan elbisesi kalın askılıydı.

 

Onlar hazır bir şekilde beni bekliyorlardı. Saçım ve makyajımın son dokunuşlarınıda yaptılar. Yatağın üzerindeki gelinligimi alıp giyindim. Birsen arkama geçip fermuarı kapattı. Kendime boy aynasında baktım. Gördüğüm görüntüden gayet memnundum.

Saçlarımı şu dalgası yapmış ve kucuk taşlarla bir taç takmıştım.Mavi gözlerimi ön plana çıkarıp toprak renginde makyajımla çok güzel duruyordu. Dudaklarımı nute bir ruj sürmüştüm.

 

Gelinliğim omuz detaylı koltuk altımdan başlayan dantel kolları vardı. Kalp yaka ve göğüs bölgesinde küçük dantel işlemeleri balık modeli olan dantelli gelinliğimin içinde çok güzel duruyordum.

 

"Enişte seni gördüğü an kalpten gider. Nefes kesici oldun Açela." Dedi Duru.

"Abim seni gördüğünde bütün dünyası duracak. Çok güzel olmuşsun." Dedi Zelal.

"Güzel gelinim canım arkadaşım. Gözlerimi alamıyorum senden. Güzelliğin gibi bahtını da güzel eylesin rabbim."Diyen Birsen'e hep birlikte" Aminnn." Dedik.

 

"Yapmayın böyle ağlayacağım şimdi." Dedim. Kapı çalındı önce dedem ve nenem girdi ardından Göktuğ girdi. Kızlar bize biraz müsade verip çıktılar. Nenem ve dedemin yaşlı gözleri benim de ağlamama neden oldu.

 

Karşıma geçen dedem."gözümün nuri anasunin,babasunin emanetu güzeller güzeli kizum. Hep mutli olasun. Gözünden yaş akmasun. Gülüşüne gülüşler eklensun. Unutma senun bir evun hep vardur. Dede de kapunda biterum." Dedi sıkıca sarıldım. "Dedem benim. İyiki varsın." Kollarını ayırıp neneme yol açtı. Gözümden bir damla yaş aktı.

 

"Ağlamayasun bu güzel gününde. Maviş kizum güzel evladum mutlu ol. Sev sevul. Senun bir ailen vardur. Oğlumi ve gelunimi erken kaybettum. Şimdu burda olsalar mutluluktan ağlarlardu. Senunle gurur duyarlardu." Elindeki kutuyu bana uzattı. "Bunu deden baa evlenunce yapturmiş ben gelunume taktum. Şimdi anandan sanadur. Kenduni eksik hissetmeyesun biz hep yanundayuz." Dedi sıkıca sarıldı.

 

"Nenem güzeller güzeli sultanım. Teşekkür ederim." Dedim elimdeki kutuyu açtım. İnce zarif bir inci kolye ve küpeleri vardı. İkisini de taktım. Çok güzel duruyordu. "Ablaların gülü yuvadan uçuyor ha." Diyen Göktuğ'u görmemle göz yaşlarım akmaya başladı. "Ağlama ablam sonra sümüklü gelin diye dalga geçerler." Dediği an kollarımı boynuna doladım. "Alan böyle alsın beni." Dedim kollarını belime sardı. "Ablam, annem,sırdaşım iyiki benim ablamsın. Yüzün hep gülsün. Mutluluğuna mutluluk kat. Seni her şeyden çok seviyorum. Sakın üzme kendini biz her daim senin yanındayız. Senin canın yanarsa bizim de canımız yanar. Ve canını yakanı mahvederim." Dedi saçlarıma bir öpücük kondurdu.

 

Geri çekildi. "Sen benim en iyi şansımsın iyiki senin ablanım. Beni üzmeye kimseye izin vermem. Siz böyle yanımda durdukça kimsede üzemez." Dedim belime kırmızı kurdeleyi bağladı. Hatta kördüğüm yaptı. "Seni öyle almak kolay değil ablam."Dedi ve bir daha sıkıca bağladı. "Göktuğ." Dedim ne var der gibi baktı.

 

Kızlar hızlıca odaya girdi. "Geldiler geldiler." Dediler. Nenem ve dedem dışarı çıktı. Duru hemen kapıyı kapatıp üstüne kilitledi. "Napıyorsun Duru?" Omuz silkti. "Hiç seni kolay kolay verirmiyim, önce bir görelim seni ne kadar istiyor. " Dedi bu kız iflah olmazdı.

 

 

"Bu defa yarı yarıya bölüşürüz." Diyen Birsen'e baka kaldım. "Sen demi?" Başını aşağı yukarı salladı. "Napalım kızım senin gibi bir ağa kocamız yok. Ödememiz gereken bir sürü fatura var." Dedi onlara göz devirmekten başka şansım yoktu.

 

Önce kapı tıklatıldı. "Gelinimizi almaya geldik var mıdır izin." Dedi sesine aşık olğum kocam."öyle kolay kolay alamazsın Enişte. Gelini ne kadar çok istediğini görelim." Dedi kapı kilidini açıp elini dışarı uzattı. Gülmeden edemedim. Merakla hepimiz Duru'nun eline baktık. "Bu kadar yeter mi?" Dedi Siyam Duru elini içeri soktu bir deste dolar vardı.

 

"Çok cimrisin ağam cebinde akrep mi var?" Dedi neyine yetmiyordu sanki daha önce bu kadar parayı bir arada görmüştü. Elini tekrar dışarı uzattı. "Gelinimi görmek istiyorum artık." Dedi ve Duru'ya iki deste dolar daha verdi. Bu defa düşünmeden kapıyı açtı.

 

Elimi kalbimin üstüne koydum. İçeri girmesini bekledim. Yavaş adımlarla kapıdan girince beni gördüğü gibi dondu kaldı. Ben onun gözlerinde o benim gözlerimde kayboldu. Baştan aşağı bir kaç kez süzdü tekrar gözlerime dikti kömür karası gözlerini. "Ne dedim ben size enişte kalpten gider Dedim.Adama kal geldi." Dedi Duru.

 

 

"Abimden dünyaya,dünyadan abime ordamısın?" Dedi Zelal.

"Enişte iyimisin?" Dedi Birsen. "En iyisi biz çıkalım." Dedi Seyhan. Onlar dışarı çıkarken Siyam yavaşça bana doğru geldi. Üzerine giydiği siyah takımı çok yakışmıştı. O kadar asil ve şık duruyordu ki bu adama tekrardan aşık olmak elde değildi. Kirli sakalları ve gür kirpikleri ile bakılası duruyordu.

 

Onu baştan ayağa süzdüm. Kocam değil miydi sonuçta? Tam önümde durdu. Yüzümün her hatına baktı. Ezberlemek ister gibi, elini belime koydu. Önce alnıma bir öpücük kondurdu. Gözlerimi onunla kapattım. Bu anın tarifini bile edemiyorum. Duygular şelale. Alnımdan dudakları ayrıldı. Yüzlerimiz bir birine çok yakındı. "Açelam güzel karım. Seni anlatacak kelime bile bulamıyorum. Bütün kelime hazinelerim yanında sönük kalıyor. Büyülü bir rüya gibisin. Peri masallarında ki prensesleri kıskandıracak bir güzelliktesin." Elini yanağıma koydu. Sıcak avuç içine yanağımı bastırdım.

Bakışları nasıl güzel anlatamam. En değerli şeye bakar gibi baktı. Her bir milimimi hafızasına kaydetti. "Sende masallardaki prensleri kıskandıracak kadar yakışıklı ve karizmatik bir kocasın." Dedim.

"Senin kocacım."

"Senin karınım."

Bir kez daha alnımdan öptü. "Çıkalım mı? koca Mardin gelinini bekler." Dedi sol kolunu karnına kadar büktü. Ellerimi koluna koydum. Birlikte dışarı çıktık. Davul eşliğinde. Midemdeki kelebekler kanatlanıp uçtu. Tüm vücudum heyecandan titriyordu.

 

Bizim için ayarlanan Mercedes-AMG GLC 63 S E olan arabaya bindik. Önde kamera için ayarlanmış araba ve hemen arkasında biz. Tabi bizim arkamızda sayamadığım kadar araba peşimize takıldı. Ben ömrümde ilk kez bu kadar uzun gelin konvoyu gördüm. E o gelin ve damat Ben ve Siyam'dık.

 

Konfeti ve meşalelerle Mardin'i turladık. En son düğünümüzün olacağı düğün salonuna geldik. Bizden önce diğerleri indi. Büyük bir koridor oluşturup ortalarından alkışlarla, zılgıtlarla birlikte içeri doğru ilerledik. "Düşüp bayılırsam tut beni kalbim yerinden çıkacak." Dedim Siyam'a elini kolunda olan elimin üstüne koydu. "Düşmene izin vermem güzelim. Ben her an yanındayım." Dedi ve salonun ortasında durduk.

 

EYLEM AKTAŞ'IN SARKISI İLE İLK DANSIMIZA BAŞLADIK.

 

YÜREĞİMDEN TUT

Elimin birini omuzuna diğerini avuç içine bıraktım. Onunda bir eli belimde diğer eliyle elimi tutuyordu.

Sevdan kuşlar misali

Gelip kalbime kondu

Ömrüm kışlar gibiydi

Sonsuz bir bahar oldu

 

Şarkıyla birlikte hareket etmeye başladık.

 

Esmer bir akşam vakti

Senle yeniden doğdum

Benden çaldıkları, "Unut" dedikleri

Kaybettiğim kaderi buldum

 

Gözlerinin içine baktım. Gözlerimizde bütün güzel duyguları bir birimize armağan ediyorduk. O benim esmer yârim kaderimdi.

 

Dünyanın yükünü yazsalar payıma

Dost düşman bir olup çıksa da yoluma

Vazgeçmem senden yine de

Ben aşkla yürürüm ateşe

Yeter ki sen ellerimden tut

 

"Vazgeçmem senden." Dedi gözlerimin içine bakarak. "Yeter ki sen ellerimden tut." Diye devam etti.

 

Müzik durunca bizde bize ayrılan yere geçip oturduk. Önce nikahımız kıyıldı. Sonra her kes halay çekmeye başladı. İğne atsan bulamicak kadar kalabalık olan düğün salonu halayın başı ve ucu birdi.

 

Büyükler yukarıdaki katta oturuyorlar halay çeken gençleri izliyordu. Siyam buranın ağası olduğu için hatrı sayılır bir kalabalıktaydı.

 

 

O kadar çok altın takılmıştı ki taşıyacak gücüm kalmayınca büyük bir sandığın içine koydular. Siyam'la bir kaç tur attık tabi ben çoğunu karıştırdığım için arada bir dağılıyordu halay en son pes edip oturdum.

 

Kızlar yanıma gelip oturdular. Birlikte halay başı çeken kocama, kardeşlerine ve arkadaşlarına bakıyorduk. "Maşallah kocanda taş mübarek." Dedi Duru gerçekten de öyleydi. Başıma giren ağrılar gün içinde hafifti. Ama gittikçe şiddetleniyordu.

 

"Öyle benim kocam kimsenin değil sadece benim kocam." Dedim. "Sen iyice kocacı oldun." Diyen Duru'ya omuz silktim." Ol kuşum seviyorsan kocacıda ol." Dedi Birsen gülümsedim. Duru ayağa kalktı.

"Ben orkestrayla konuşayım sende kalk kıymetli kocana sürprizini yap. Millet hanım ağa görsün." Dedi ve orkestraya doğru ilerledi.

 

Bende ayağa kalktım. Müzik birden kesilince herkes ne oluyor diye etrafa baktı. Işıklar kapandı sadece sahne ışığı açık kaldı.

Yavaş adımlarla Siyam'a doğru ilerledim. Ama başımdaki ağrı gittikçe büyüyordu.

 

Tam Siyam'ın karşısında durdum. Kalabalık sahneden ayrılıp sadece biz kaldık. "Ne oluyor güzelim." Dedi. "Reyhani bilirmisin kocacım?" Dediğimde gözleri ışıl ışıl parladı. "Geç karşıma okyanus gözlüm." Başımı hay hay diyerek salladım. Aramızdaki mesafeyi açtım.

 

İkimiz bir birimizin gözlerine bakarak çalan reyhani şarkısıyla küçük kıvrık hareketlerle raks etmeye başladık. Ben bileklerimi raks ederken o kollarını bir kartal gibi açtı. Bir birimize bakarak ayaklarımızı hareketlendirdik.

 

Öne doğru adımlar atarak önce yaklaştık sonra geri geri gittik. Karşılıklı oynamaya devam ettik. Sağa doru hayali bir çemberin içindeymiş gibi döndük. Tekrar karşılıklı bir birimize yaklaştık. Yavaş yavaş çömelip aynı şekilde kalktık. Bir süre daha karşılıklı oynayıp Siyam tam karşımda durup yavaşça yere çöktü bir bacağını kırıp dizini yere koydu. Ben etrafını bir kez tuzlayıp karşısında durup raks etmeye devam ettim.

 

Karşımdaki görüntü o kadar güzeldi ki bakmaya doyamadım. Siyam önce elini yere koydu. Elinde kum taneleri varmış gibi avucunu kaldırdı. sonra elini kalbine koydu. En son dudaklarına koyup elini üzerime doğru silkeledi.

 

Sonra ayağa kalkıp karşılıklı oynadık. Sırtımı göğsüne doğru yatırdım. Bir birimize baktık. Müzik bitince bir birimizden ayrılmadan yönümü ona çevirdim. Alnıma bir öpücük kondurdu. Başıma şiddetli bir ağrı girdi. "Kurban olurum seni bana verene." Dedi.

"Seni sev-" ne olduğunu anlamadan gözlerim karardı.

 

Ayaklarım yerden kesildi. Düşmeme izin vermeyen Siyam oldu. Beni kollarının arasına aldı. "Açelam aç gözünü." Dedi sesler çoğaldı bağışlar adımı bağıranlar. Açamadım gözümü kapandı göz kapaklarım.

 

Kendimi karanlığın koynuna bıraktım. Bilincim kapandı.

 

 

 

 

Veee yine bir bölümün daha sonuna geldik.

 

Ben yazarken çok eğlendim. İnşallah sizlerde eğlenirsiniz.

 

Hafta hafızamız yerine geliyor. Bakalım Açela ne yapacak.

 

Haftaya görüşmek dileğiyle kalın sağlıcakla.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K

Bölüm : 13.12.2024 21:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...