
Merhabalar yeni bölümle geldim.
Okuyup yorumlarda buluşalım.
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
Hatalarım var ise affola.
keyifli okumalar 🥰❤️
ARZULAR
Sevdiğini kaybetme korkusu çok kötü. En çokta onunla daha bir şey paylaşmamış ken. Sevdiğim adamı kaybetme korkusu o günden sonra içimi kemiren bir duygu oldu.
Ona bir şey olma düşüncesi nefesimi kesiyordu. Şimdi odamızda yatakta hareketsizce uyuyor olmasına şükür ediyorum. İyiydi benimleydi. Bu hayatta hiç bir şeyi ertelememeyi ne yazık ki çok küçükken öğrendim.
Seviyorsam dolu dolu sevmeli, aşıksam her günümü son günümmüş gibi yaşamalıyım. Bugünüm var yarının ne getireceğini bilmediğim bir hayatta yaşıyoruz.
Düzenli aldığı nefesleri, yüzündeki huzurlu ifadeyi saatlerdir izliyorum. Hastahaneden çıkmış eve gelmiştik. Yemeğini yedirip ilaçlarını içirmiştim. Aldığı ilaçların etkisiyle uykuya dalmıştı. Yanına uzanarak sırtımı yatak başlığına yaslamış yüzüne bakıyordum. Ellerim ipek gibi yumuşak saçlarında geziyordu.
Saçlarını okşamam ona uykuyu biraz daha sevdirmiş olmalı ki bebek gibi uyuyordu. Kaç gündür yaşadığım korku ve stres benimde uykumu getiriyordu. Ama uyuyup kalmaktan korktuğum için uykuyla bir savaş veriyordum.
Ben uyursam ya ona bir şey olursa... o an onu duyamazsam... işte bu korkular yüzünden uykuya direniyorum. Kendimi biraz aşağı ittirdim. Burnuma dolan kokusu bütün ciğerlerime nüfus etti.
Odunsu kokusu ve kendine has olan kokusuna iyice bağımlı olmaya başladım. Yuzlerimiz şimdi karşı karşıyaydı. Elimi Saçından, alnına ordan kaslarına kirpiklerine, hafif kemeri burnuna, sert yüz hatlarına, kirli sakallarına ve en son dolgun pembemsi dudaklarına dokundum.
Dayanamayıp huzurla uyuyan sevdiğim adamın dudaklarına tüy gibi bir öpücük bıraktım. Hafif bir hareketlenme oldu kendimi hemen geri çektim. İlaçların etkisiyle derin bir uykudadı.
Başımı yastığa koydum. Sağ elimi onun sol göğsüne koydum. Parmaklarımın altında atan kalbi benim yaşam kaynağım olmuştu. Ne zaman ona bu kadar bağlandım, sevdim bilmiyorum.
İyiki karşıma çıkmış...iyiki sevmişim ben bu adamı. Ellerim göğüs kafesinde başımı biraz daha ona yaklaştırıp kokusunu içime çekerek uykuya daha fazla direnmeden gözlerimi kapattım. Bir kaç saat uyusam yeterdi bana.
*****
Uykunun derinliğinde yüzümde hissettiğim dokunuşlarla hafif homurdandım. Uykuyla uyanıklık arasında bir durumdaydım. Kollarımı doladığım bedene biraz daha sıkı sarıldım.
Sıcak beden beni uykuya daha çok çekiyordu. Saçlarımda bir el hissettim. Sonra gözlerimde burun ucumda sıcak bir nefes, aynı sıcaklık sağ yanağımda sonra sol yanağımda ve dudağımın hemen kenarındaki küçük çukurdan hissettiğim dudaklarla gözlerimi açmaya çabaladım.
Açamayınca direnmedim. Taki dudaklarıma serçe kondurulan öpücükle gözlerimi açtım. Dudağımın kenarı kıvrıldı. Beni böyle güzel şekilde uyandırmaya çalışan kömür karası,güzel gözlüm sevdiğim adamdı.
Bakışlarını gözlerime çevirdi. "Günaydın sevgilim." Gözlerinin içi gülüyor ışık saçıyordu. Elimi yüzüne koydum. "Böylesi güzel bir uyandırılmayı hiç yaşamamıştım. Günaydın sevdiğim."
Bunu söylememle dudakları en sevdiğim gülümsemeyi bana bahşetti. "Seni bu kadar mutlu edecekse daha fazlasını bile sunabilirim." Dedi ve yüzümün her bir detayına öpücükler bıraktı.
Dudaklarımda kıkırdama ile ona bakıyordum. Ellerimi boynuna koyup kendime çektim. Ne istediğimi anlagi için gülerek dudaklarıma kapandı. Kurak bir çölde kalmış gibi susuzluğumuzu bir birimizi öperek gidermeye başladık.
Dudakları alt dudağımı arasına alıp emmeye başladı. Öpüşümüz giderek sertleşip tutkuyla harmanlanıyordu. Üst dudağıma geçiş yapınca onun alt dudağını dişlerimin arasına aldım. Küçük bir ısırık bırakıp çekiştirdim. Aralanan dudaklarımıza dillerimizde eşlik etti.
İkimizin de dudaklarından iniltiler çıkıyordu.
Siyam kendini bana bastırınca kasıklarımda hissettiğim sertlikle fazlasını ister oldum. Ellerim omzuna gidince hissettiğim sargı beziyle bir anda durdum.
Kendimi geri çekerek nefes nefese yüzüne baktım. Gözleri koyulaşmış ne oldu der gibi bakıyordu. "Yaralısın ben unuttum. Özür-" lafımı dudaklarıma bıraktı öpücükle kesti.
Geri çekilip "İyiyim seni öpmem yarama iyi geliyor." Bir kez daha öptü. "Seni öpmeme engel değil. Daha fazlasını bile sana verebilirim." Kendini bana bastırınca ne demek istediğini gayet anlamıştım.
Kollarımı göğsüne koyup dikkatli bir şekilde üzerimden çekmeye çalıştım. Ama gram yerinden kımıldamadı.
"Siyam saçmalama kalk üzerimden. Yeni hastahaneden çıktın." Üzerimden kalkması gerekiyordu. Ağırlığını omzuna vermese de böyle durunca sırtındaki dikişler açılabilirdi.
Ben bunu nasıl unuttum? Aklımı başımdan alan bir büyüsü vardı ne yazık ki. "Ben karımı öpmek istiyorum hasta muamelesi yapma bana." Tekrardan dudaklarımı öpecekken başımı yan çevirdim. Dudakları yanağıma değince gülerek sulu bir öpücük bıraktı.
"Bunun acısını senden alacağım biliyorsun dimi?" Deyip kendini sol tarafıma bıraktı. Dudaklarından bir inleme koptu. Yüzü buruşunca doğrulup onu kontrol etmeye başladım. "Neden söz dinlemiyorsun ki yaramaz çocuk gibi davranıyorsun?" Endişeli bir şekilde söylenmeye başladım.
Yataktan kalkıp banyodaki ilk yardım çantasını alıp yanına geldim. "Canın hiç mi acımıyor be adam. Kendini hiç mi düşünmüyorsun?" Bir yandan söyleniyor diğer yandan onu kontrol ediyordum.
"Tutun bana." Yardım ederek oturur pozisyonuna getirdim. Dudaklarında çapkın bir gülümseme ile bana bakıyordu. Gözlerimi devirdim. Üzerindeki tişörtün eteklerinden tutup çıkardım.
Çıplak ve kaslı vücudunu görmem hiç hoş olmadı. Bütün dikkatimi dağıtmaya yetti. kaç dakika üst vücudunu izledim bilmiyorum. Alt dudağımı dilimle yalayınca dudaklarıma yapışan dudaklarla kendimi bir anda Siyam'ın kucağında buldum.
Biz az önce ne diyorduk? Şimdi ne yapıyoruz? Bu adam bütün dengemi bozuyordu. Elleri tişörtümün içine sızıp bel oyuntumu okşamaya başladı.
Vücut ısım giderek ısınmaya başladı. Dudakları hunharca dudaklarımı yoğurmaya doyumsuzca öpmeye devam etti. Belimdeki eli karnıma doğru ilerledi. Bedenim benden bağımsız olarak daha çok kucağına yerleşti. Dudaklarımdan çıkan inlemeyle kendimi kaybettim. Dilini dudaklarımın arasından sızıp içeri doğru ilerledi. Eli sol göğsümü bulunca birden ürperdim.
"Siyam durmamız gerek." Dedim nefes nefese "Durmak istemiyorum seni istiyorum Açela." Dedi fısıltı gibi çıkan erkeksi sesi ona hayır dememi güçsüzleştiriyor. Yine de o bu haldeyken durmalıydık.
Sütyen takmadığım için göğsüm onun elinin içinde yoğruluyordu. Sertçe sıkınca aklım başımdan gidip başımı geriye doğru attım. Siyam kendisine yol açmışım gibi boynumu öpmeye başladı.
Bir eli göğsümü okşarken dudakları boynumu öpüyor emiyordu. "Siyam." Diye inledim. Çalan kapıyla irkilerek kendimi geri çektim. Siyam ağzında küfürler savurarak kapıya ters bakış atıyordu. Kapının arkasında kimse bakışları ile öldürebilirdi.
Beni bırakmayan Siyam'a ters ters baktım. "Bırak sana kapı çalıyor." Diye çıkıştım ama ağamız pek oralı olmuyordu. "Bırakmıyorum kimse çalar çalar gider." Dedi en vurdum duymaz haliyle konuşunca koluna bir tane geçirdim.
"Ahhh..." dedi. "Bırak şu kapıya bakayım hem ben pansuman yapacaktım. Ne ara bu hale geldik?" Dedim. Zorlada olsa kucağından kalktım.
Ama beyfendi arkamdan kahkaha atıyordu. "Aklımı başımdan alıyorsun gülüm." Gülüşünün arasında konuşmayıda eksik etmiyordu.uzerime sabahlığı geçirip çalan kapıya baktım. Sevgi abla elinde tuttuğu kahvaltı tepkisiyle kapının önünde duruyordu. "Günaydın gelin hanım Hüseyin ağam kahvaltıyı odanızda yapmanızı istedi. Siyam ağam aşağıya inmesin dinlensin Dedi."
Tebessümle "Günaydın sevgi abla ver ben taşırım teşekkür ederim." Elinden tepsiyi alıp içeri geçtim. "Var mı başka bir isteğiniz getireyim?" Tepside yok yoktu. "Sağol abla her şeyi koymuşsun ben sonra indiririm tepsiyi." Dedim "Afiyet olsun. Ben gideyim." Deyip gitti. Kapıyı ardımdan kapattım.
Tepsiyi köşedeki küçük masaya bıraktım. Siyam'a döndüm. Yatakta oturur şekilde bütün dikkatini bana vermiş bir şekilde beni izliyordu.
Gözlerindeki hayranlığı görünce yanaklarım ısınmıştı. "Biraz daha böyle bakarsan eriyebilirim." Dedim "Bende saba eriyorum onu ne yapacağız okyanus gözlüm." Dudaklarım kıvrıldı. "Şimdi kaldığımız yerden devam edelim. Sende uslu uslu duruyorsun kocacım."
Yatağın üstüne oturdum. "Sevişmeye mi? Hadi gel devam edelim." Bu adam beni öldürecek. "Saçma saçma konuşma pansuman dan bahsediyorum. Adama bak ya libidosu tavan yaptı." Diye söylendim. Arkasına geçip dizlerimin üzerine oturdum.
Yardım çantasından sargı bezini batigon aldım elime. Önce eski pansuman bandını çıkardım ardından batigon ile temizleyip yarayı yeniden kapattım.
Bu süreç zarfında sesini çıkarmayan siyam uslu bir çocuk gibi sözümü dinlemişti. İşimi bitirip malzemeleri yerine koydum. Kalk maden ensesine derin bir öpücük bıraktım. Siyam'ın vücudu anında kasıldı.
"Açela yapma yeteri kadar zor tutuyorum kendimi." Anında yataktan kalktım. Banyoya girip ellerimi yüzümü yıkadım. İçeri girip Siyam'la kahvaltı yaptık.
Kahvaltıyı bitirince odanın kapısı tekrar çaldı. "Yenge müsait misiniz?" Diyen Robar dı. "Gel Robar." Kapıyı açıp başını içeri soktu."Günaydın çifte kumrular." Dedi dudaklarında tebessümle içeri girmemiş sadece başını içeri sokmuştu.
"Günaydın Robar gelsene." Dedim. "Yok Yenge hazırsan çıkalım diyecektim." Siyam'a baktığımda iyi görünüyordu. Benimde işe gitmem gerekiyordu. Robar ile gidip onunla dönecektim. Şimdi onun için beni almaya gelmişti.
"On beş dakikaya hazırlanıp geliyorum." Başını aşağı yukarı salladı. "Tamam Yenge ben aşağıda bekliyorum. Bu arada sen nasıl oldun abi?" Siyam ona sitemle baktı.
"Yeni mi aklına geldim. Nasılmışım bütün aile içinde ikinci kademeye düştüm. Yaralanan benim ama ilgi gören karım oh ne güzel memleket."
Dudaklarımdan bir kıkırtı koptu. Robar gözlerini devirdi. "Hayırdır abi pek nazlı bir şey oldun sen? Yengem seni ters etkiliyor." Gülerek söylemişti.
"Siktir git almayayım seni ayağımın altına. Abiyle dalga geçiyor birde." Robar bit kahkaha patlatıp "oyyy kıyamam nazlı ağama vuruldun mu çen uf mu oldun çen?" Deyince bir kahkaha da ben attım. Siyam hızla ayağa kalkınca Robar kapıyı kapatıp kaçtı. Bende giyinme odasına kaçtım.
"Belanı sikeceğim sen elime düşeceksin." Diye söyleniyordu.
Üstüme siyah ipek bir gömlek altında kumaş bir pantolon giydim. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Yüzüme nemlendirici ve maskara sürdüm. Belli olmayan bir ruj sürüp parfümümü sıktım. Kulağıma küçük bir küpe ve altın ince bir kaç zincir kolye taktım.
Aynadaki halimle memnun kalınca krem rengi ceketimi ve siyah topuklu ayakkabıyı giyinip çıktım. Yatakta uzanmış telefonla ilgilenen kocam beni görünce baştan aşağı süzdü.
Mumnun bir şekilde baktı. "Doktor hanım yaklaşırmısınız?" Dedi elindeki telefonu kenara bıraktı. Bir kaç adımla yanına vardım. Elimden tutup kendine çekti. Kucağına düşü verdim. "Siyam geç kalıyorum ne yapıyorsun?" Dedim.
Yüzümün her bir detayını inceledi. "Çok güzel olmuşsun bu güzellikten bütün gün mahrum kalacağım için üzülüyorum. Birakta biraz doyayım sana." Dudaklarıma dengemi şaşırtacak bir öpücük bıraktı.
"Özle beni." Dedim elini gömleğimin açıkta bıraktı dokolteme götürdü. İlk üç düğmesi açıktı. Göğüs çatalım görünüyordu. "Sen yanımdayken bile özlüyorum. Bir de bu şekilde gidip bütün gün kafayı yememi istiyorsun." Deyişine gülümsedim.
"Hımmm... çok mu özleniyorum?" Dedim cilveli bir şekilde. Bir düğmemi kapattı. "Şuan dibimdesin nefesim kadar yakınsın ama yinede özlüyorum. Sensiz aldığım her nefes bir özlem." Yanağını yanağıma sürttü. Batan sakalları beni tahrik etmeye çoktan başlamıştı. "Soluduğum nefes kadar hasretim sana." Eli boş durmayıp bir düğme daha kapattı.
Beni tahrik edip dikkatimi dağıtmış ve açıkta kalan dekoltemi kapatmıştı. Bunu anlayınca "Sen..." Gözlerine baktım. "Beni manipüle ediyorsun." Kucağından kalktım.
Dudakları kıvrıldı. "Böyle daha güzel oldun. Aklım yeterince sende kalıyor." Dedi.
Ters bir bakış attım. Sinirimi bozuyordu. Ondan uzaklaşıp elimi kapattığı dugmelere atınca "eğer o düğmeleri açarsan hastayım demem seninle hastahaneye gelir bütün gün o düğmeleri kapatmakla uğraşırım." Diye resmen beni tehdit etmişti.
Aklıma gelenle yüzüne baktım. Gözlerini kıstı ne düşündüğümü tahmin etmeye başlayınca gözlerini birden açtı. Yuh anladımı. "Her yerde bir gözüm var karıcım yanında olmayabilirim. Ama gözüm hep üzerinde meleğim."deyip bir gözünü kırptı.
"Çok kötüsün ama bil diye söylüyorum. Bunu burda bırakmayacağım." Sinirle ayağımı yere vurup çantamı aldım kapıyı açıp çıkacak ken "Bende seni seviyorum karıcım. Bütün gün gözlerim yolunu gözetleyecek. Kendine dikkat et." Dedi.
Ona bakmadan kapıyı ardımdan kapattım. Dudaklarımda bir gülümseme ile aşağıya indim. Robar kapıda arabaya yaşlanmış bir şekilde beni bekliyordu.
"Bir an hiç inmeyeceksin sandım." Dedi gülerek. "Sorma sabah sabah kıskan bir ağayla uğraşmak durumunda kaldım. Hızlı gidelim kimseye yakalanmadan." İkimizde gülerek arabaya yerleştik.
Emniyet kemerimi taktım. Robar arabayı çalıştığım hastahaneye doğru sürdü. Çalışmaya başladığımdan beri izin alıp duruyordum. Daha fazla buna müsemma göstereceklerini sanmıyordum.
Siyam bir hafta hastahanede kalınca iyice toparlanmıştı. Aklım ne kadar onda kalacak olsada işime dönmek zorundaydım. Ayfer hanım yine söylenip durmuştu.
Hüseyin baba sultan babaanne ve Siyam arkamda durunca mecbur geri adım atmak zorunda kalmıştı.
Robar beni hastahaneye bırakıp oda şirkete geçmişti. Benim de mesaim böylelikle başlamış olmuştu.
*******
Yazardan
Robar önce Açela'yı bırakmış. Ardından şirkete geçmişti. Bugün şirkete yapı mühendisliği bölümüne iş alınımı yapılacaktı. Abisi olmadığı için bugün bu sorumlulukta ona kalmıştı.
Keyfi yerinde olan Robar odasına doğru ilerledi. Asistanı olan Merve onu görünce hemen ayağa kalkıp selam vermişti. "Hoşgeldiniz Robar bey." Dedi. Robar başını sallayıp "Günaydın Merve bana sert bir kahve getirirmisin? Sonrada bugün yapılacak olan iş alımı için sıvı bırakan adayların dosyalarını getirirmisin." Dedi.
Merve "Tabi efendim hemen hazırlayıp getiriyorum." Robar odasının kapısını açıp içeri geçti.
Kendini masaya bıraktı. Önünde yoğun bir gün onu bekliyordu. Merve kahvesini ve dosyaları bırakıp çıkmıştı. Kahvesinden bir yudum alıp adayların dosyalarını incelemeye başladı.
Bir kaç dosya sonra eline aldığı dosyaya şaşkın bakışlar attı. Evet elindeki dosya Leyla'sına aitti. Diğer dosyaları eleyip onun dosyasını okumaya başladı. Çoğu şeyini zaten biliyordu. Leyla bunu bilmesede Robar onun hakkında en ince detaya kadar biliyordu.
"Leyla Arman. 22 yaşında. Annesi, babası ve bir erkek kardeşi ile yaşıyor. Doğu Akdeniz üniversitesi. İnşaat mühendisliği İngilizce tam burslu okumuş. Bu yıl mezun olup iş başvurusunu yapmış.
Okulu birincilik ile bitirmiş Leyla'sı okudukça dudakları kıvrılıyordu. Ne kadar vakit geçti bilmeden sadece dosyadaki resme bakıp duruyordu. Kapının çalması ile kendine geldi.
"Gel." Sesini duyan Merve içeri girdi. "Robar bey toplantı odası görüşme için hazır. Adaylar sizi orda bekliyor." Robar kendini toparlayıp ayağa kalktı. Dosyaları Merve'ye verdi. Birlikte odadan çıktılar. Toplantı odasına doğru adım attıkça göğüs kafesi hızla inip kalktı.
Derin bur nefes alıp içeri girdi. Ardından Merve'de içeri geçti. Robar masada oturan dört adaya baktı. Robar'ın odaya girmesiyle dört adayda ayağa kalkmıştı. Leyla içeri giren Robar'ı görünce donup kalmıştı. Peşinden koşan adamı şimdi patronu olarak görüyordu.
Onu bir kaç kez çarşıda yada arkadaşları ile oturduğu bir mekanda görmüştü. Ama Robar'a hiç bir zaman pas vermemiş onu yok saymıştı. Kaderin ona bir oyunumuydu bilmiyor ama en son görmek istediği adam şimdi karşısında duruyordu.
Ve onun olduğu şirkete iş başvurusu yapmıştı. İçinden bir "Siktir." Demişti Leyla.
Artık çok geçti. El mahkum oturup işi alması gerekiyordu. Ailesinin durumu çok iyi değildi. Leylay'ı ve kardeşini okutmak için babası çok çalışmıştı. Artık babasının biraz rahat etmesi gerekiyordu. Biraz olsun maddi olarak yardımcı olmak istiyordu.
Robar masanın başına geçene kadar gözlerini kızdan ayırmadı. Üzerinde siyah kumaş bir takım içinede bir beyaz gömlek giyinmişti. Sevdigi bukleli saçları açıktı. Derin bir nefes alıp "Hoş geldiniz. Oturun lütfen." Dedi Robar onunla birlikte hepsi oturdu.
Adayları tek tek dinlemeye başladı. Her kes okuduğu bölümü başarısını deneyimlerini anlattı. Ama Robar'ın aklı sadece karşısında oturan kızdaydı.
Sıra Leyla'ya gelince oda dosyadaki bilgileri aktardı.
"Leyla Arman.
22 yaşındayım. DOGU AKDENIZ ÜNİVERSİTESİ INSAAT MÜHENDİSLİĞİ YAPI MÜHENDİSLİĞİ mezunuyum. Bir çok ödül aldım. Okul boyunca en iyi projelerde yer aldım." Dedi. Robar duyduğu o naif sesle içi bir hoş olmuştu. Kendini toparlayıp diğer adaylara baktı.
Robar adil davranmak için hepsini dikkatlice dinlemişti.
"Hepinize teşekkür derim bir karara varınca Merve hanım sizinle iletişime geçecektir " deyip ayağa kalkmıştı. Göz ucuyla Leyla'ya bakıp odadan çıktı. Hızlı adımlarla odasına geçti. Kalbi duracak gibiydi. Onunla ilk defa buradan uzun oturmuş ve sesini dinlemişti.
Leyla'yı ilk gördüğü güne gitti. Üniversite yi bitirip Mardin'e dönen Robar evine doğru ilerlerken kaldırımda çömelmiş bir küçük yavru bir kediyi kucağına alıp severken görmüştü. İlk kez o gün o bukleli saçlara kahve gözlere ve masumiyete kalbini bırakmıştı.
Leyla ise kara kara düşünerek şirketten ayrıldı. Hiç beklemediği adam patron olarak çıkmıştı karşısına. İçinde olan umut tanesinide yok saydı. Peşinden koşan adamı artık tanıyordu. Nereye gitse gördüğü adam meğersem Mardin'in büyük bir aşiretinin oğluydu.
İşe alınmayacağını düşünerek yeni iş başvurularına bakmaya karar verdi. Ama bilmediği bir şey vardı. Çoktan İşe alınmıştı. Robar dosyaları abisine de gösterip onun fikrini de alıp öyle karar vermişti.
Robar ve Leyla'yı neler bekliyor bakalım.
Leyla'nın telefonuna giden mail ile evde oturduğu masada dona kalmıştı. Leyla İşe alınmış ve yarın şirkette bekleniliyordu.
O akşam biri mutlu bir tedirgin uykuya daldı.
****
"Ablaların gülü nasılsın?" Eve adım atar atmaz çalan telefona bakınca bütün yorgunluğum uçup gitmişti.
"Şebeğim ablan çok iyi sen nasılsın?" Çok özlemiştim onu. Merdivenleri çıkarak konuşmaya devam ettim.
"Senin özlemin dışında her şey yolunda ablam." Sona doğru sesi biraz buruklaştı.
"Göktuğ çok özledim. Birde sen yurt dışına gidip okuyacaksın." Dedim ben hiç ayrılmamıştım ki ondan. Sırf ona yakın olmak için Trabzon'da okumuştum. Ama o bana kıyıp Ankara da okumuştu.
Şimdide yurt dışına gidecekti. Burnumda tütüyordu. O nenem dedem ve kızlar gün geçtikçe özlem artıyordu.
"Ablam canım bende çok özledim. Ama biliyorsun sadece bir kaç ay. Farzet Ankara'dayım." Öyle olmuyordu işte istediğin zaman bir kaçamak yapabiliyordun bir kaç gün.
"Sen bakma bana özlem biraz ağır başta Şempanzem." Odanın kapısını açıp içeri girdim. Gözlerim ilk yatakta yatan Siyam'a kaydı. Gözleri kapalı yatakta uyuyordu.
"Ablaa sen nasılsın? Alışabildin mi? Siyam abi nasıl? Yok bir sıkıntı dimi?" Sorularını ard arda sıraladı. Telefon iyiki kulağımdaydı. Sessizce odaya girdim.
Kapıyı yavaşça kapattım. "Yok bir sıkıntı Ablam. Siyam abin de gayet iyi durumda yan gelip yatıyor. Ağa olmak böyle bir şey." Dedim kıkırdayarak Göktuğ da bana eşlik etti.
Giyinme odasına geçtim. Askıdan ipek kısa kollu dizde biten geceliği alıp kenara bıraktım. Banyoya geçtim. "Ablam ben seni sonra arayayım mı? "
"Tamam ablam seni seviyorum. Kendine dikkat et. Öpüyorum kocaman."
"Bende seni seviyorum. Öpüyorum." Deyip telefonu kapattım.
Banyoya geçip üzerimi çıkardım. Sıcak suyun altına bıraktım kendimi. Bütün yorgunluğum sıcak suyla akıp gitti. Duştan çıktım vücudumu havluya sarıp başıma havluyu da sardım. Banyodan çıktım.
Siyam bıraktığım gibi uyuyordu. Giyinme odasına geçtim. Hazırladığım kıyafetleri elime aldım. Beyaz iç çamaşırımı giydim. Akşam olduğu için sütyen giymedim. Geceligimi üzerime geçirdiğim anda belime dolanan kolla dudaklarımdan tiz bir çığlık koptu.
"Benim Açela." Diyen Siyam korkuyla ve heyecan karışımı ile kalbim yerinden çıkacak gibi hissettim. "Beni kalpten götürmeye niyetin varsa o yolda başarılısın."
Göğsü kalkıp inince güldüğünü anladım. Başını boyun girintime koydu. Derin derin nefesini çekti. Aç kurtlar gibi kokluyordu beni.
"Kokun büyülü asıl sen benim ölüm sebebim olacaksın. Saatler gitmek bilmedi." Eli ön taraftan karnıma dolandı. Beni göğsüne çekti. Sırtım göğsüyle bütünleşmiş durumdaydı.
Kalcamda hissettiğim sertlikle yutkundum. "Boş olduğum bütün vakitlerde seninle konuştum." Boynuma bir öpücük kondurdu.
"Konuşmak yetmiyor seni görmediğim dakika kokunu alamadığım saniye bana azap Açela."
"Yaran nasıl oldu. Var mı ağrın? " yönümü ona doğru çevirdim. "Merhemim geldi. Kalmaz artık bir ağrı." Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. "Şifası tam burası." Kulağıma doğru eğildi. "Şifamda sensin dermanım da sensin." Kulak mememi dudaklarının arasına alıp emdi.
Saçımdaki havluyu yavaşça çıkardı saçlarımdan. Islak saçlarım omuzlarıma döküldü.
"Açela seni istiyorum. Artık karım ol istiyorum. Seninle bütünleşip sende kaybolmak istiyorum." Gözlerin arzu ile bakıyordu.
Ellerimi boynuna doladim. Kulağına doğru uzandım."Bende seni istiyorum. Karın olup seninle bir olmak istiyorum. Ruhumla bedeniyle senin olmak istiyorum." Dedim ve artık dönüşü olmayan bir arzu ve tutkunun içinde kaybolmaya başladık.
Evettt bir bölümün daha sonuna geldik.
Smut bölümü burda atmayacağım. Haftaya yeni bölümde smut olacak düzenleyip wattpad de paylaşacağım bilginiz olsun.
Leyla ve Robar hakkında düşünceleriniz?
Yeni bölümde Seyhan ve Duru yu okuyacağız.
Evin problemini ortadan kaldıracağız.
Çokça seviliyorsunuz.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 47.93k Okunma |
3.56k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |