

MERHABALAR SEVGİLİ OKURLARIM.
SİZLERE FİNAL BÖLÜMÜ İLE GELDIM.
UZUN BIR ZAMANDIR BİRLİKTEYİZ.
VE KİTABIN SONUNA GELMİŞ BULUNUYORUZ.
İLK GÜNDEN BERİ YANIMDA OLUP DESTEK VEREN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM.
HATALARIM VAR İSE AFFOLA
KEYİFLİ OKUMALAR
YILDIZ VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEZSENİZ SEVİNİRİM.
SEVGİ BAHÇESİ
5yıl sonra
Sevgi, aile ne miydi? İçinde olduğum huzurdu;mutluluktu. Bunların hiç birini yaşayamayacağımı düşünüyordum. Çünkü çok küçük yaşta ailem elimden alınıp bu koca dünyada yapayalnız kalmıştım.
Annem ve babama doymadan göçüp gitmişlerdi. Taki 25 yaşımda yeniden yaşadığımı bu duyguları yaşayacağımı öğrenene kadar. Hayatıma bir yıldırım gibi düşen sevdiğim adamla yeniden yaşadığımı hissettim.
Anka alemden sonra başıma gelen en güzel şeydi. Sevgiyi, aşkı, huzuru,mutluluğu, aile olmayı sevilip sevmeyi ondan öğrenip tatmıştım.
Şimdide o mutluluğu doya doya yaşıyorum. Yatağımda gözlerimi yeni bir güne açarken mutluluk hormonu salgılayan sesler beni uykumdan etmeye yetti.
"Babiş ben mi güzelim annem mi?" Uyandığımı fark etmemeleri için gözlerimi geri kapatmıştım. Ve küçük prensesimin babasını zorlağı soruyu yanıtlanmasını bekledim.
"Prensesim sen benim için dünyanın en güzelisin ama bu güzelliği anneden aldığın için ikinizde çok güzelsiniz." Dedi gönlümü feth eden kocam.
Bu sözlerden memnun olmayan kızım babasını zorlama peşindeydi. "Baba annemde çok güzel ama ben daha güzelim." Diyen kızım Poyraz Tura dan sonra oda beni ikinci kademeye atmıştı.
Gerçi artık Poyraz Tura babadan çok anneci olmuştu. Beni güzel sözleri ile büyülüyordu. "Prensesim benim evet en güzel sensin. Ver bakayım babaya bir öpücük." Diyen kocamla anında gözlerimi açtım.
Sol tarafımda yatakta sırtını başlığa yaslamış olan Anka kızımızı kucağına almış baba kız konuşuyorlardı. Gece babasının boynuna sarılıp yanağına küçük dudaklarını bastırıp "babiş," diye öptü.
Anka bu öpücükler le kıkırdadı "Yerim senin babiş diyen dilini." Baba kız aşk yaşarken beni hiç fark etmiyorlardı. Oğlum neredeydi gelse bende onunla aşk yaşasam.
"Ama babiş dilimi yersen konuşamam ki?" Diye sordu minik parmakları Anka'nın kirli sakallarında geziniyordu.
Onları böyle izlemek büyük keyif veriyordu. "Gerçek anlamda demedim mecazen dedim prensesim." Yüzüne gelen kızıl saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı.
"Mecazen ne demek baba?" Daha dört buçuk yaşında olan küçük kızım yeni kelimeleri öğrenme ve sorular sormayı çok seviyordu. "Mecazen bir bilgiyi benzetme gibi hani ben sana dilini yerim dedim ya işte o sadece bir benzetmeydi gerçek olmayan gibi." Diye açıkladı Anka.
O sıra odanın kapısından Poyraz Tura göründü. Ama sinirli görünüyordu bakışları direk Gece'yi buldu. "Arabalarım ve motorlarımı sen dağıttın değilmi?" Sinirle yanımıza doğru yürüdü Gece en güvenli yerde olduğu için Poyraz Tura'nın gazabından kendini koruyordu. "Babiş beni koru." Diye boynuna sarıldı.
Yataktan kalkıp oturur pozisyonuna geçtim. Beni ilk fark eden Oğlum oldu. Yanıma gelip minik kollarını boynuma doladı. "Günaydın annem." Deyip yanağımdan öptü.
Belinden tutup dizlerimin üzerine oturtum. "Günaydın yakışıklım." Saçlarından öptüm. "Hayırdır bize günaydın yokmu beyfendi." Diyen Anka yalancı bir kızgınlıkla Poyraz Tura'ya baktı. Kucağımdan kalkıp babasına sarılıp "Günaydın baba." Anka yanaklarından öptü.
Gece'de bana doğru atıldı. "Anniş." Deyip cilveli şekilde sarıldı. Boyun gıdısından öptüm. "He anniş şimdi mi aklına geldik." Minik kıkırtısı odayı doldurdu. Karnından tutup yatağa yatırdım küçük cadıyı gıdıklamaya başladım."An-ne yap-ma..." Kahkahalarının içinde onu gıdıklamaya devam ettim.
"ba-ba kurtar beni..." babasından yardım istedi. "Yok sana baba birde ben daha güzelim diyor. Senin anan kim?" Dedim Anka kızının yardımına koşup benide yatağa sırt üstü düşürdü. "Saldırın anneye." Deyince gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Hayır sakın Anka sak-" karnımı gıdıklamaya başladı.
Anka'ya Gece ve Poyraz Tura da katıldı. Her bir yanımı gıdıklamaya başladılar odanın içinde benim çığlıklarım onların kahkahaları yankılanıyordu. "Anka yeter." Ama hiç oralı olmayan kocam çocuklarıyla canımı okuyordu.
"Poyraz Tura sen yapma bari." Dedim nefesim kesilene kadar devam ettiler. Bir süre sonra beni rahat bakan aile üyelerime kötü kötü baktım.
Gece ve Poyraz Tura ben ve Anka'nın arasında uzanıp dinlenmeye başladık. "Hadi kalkın bakalım önce elinizi yüzünüzü yıkayın üzerinizi değiştirip kahvaltıya inin." Dedim yataktan çıktım. Gece ve Poyraz Tura odalarına gidince yatakta boylu boyunca uzanan kocama döndüm. "Sende kalkıyorsun kocam ve bana yardım ediyorsun."
Yataktan kalkıp bir kaç adımda yanıma vardı kapıyı kontrol edip beni kendiyle birlikte banyoya soktu. Ne olduğunu anlamadan sırtım banyo kapısına yapıştı.
"Önce bir ben kahvaltımı yapayım." Dedi ve dudaklarıma kapandı. Bu hareketine gülmeden edemedim öpüşüne karşılık verip ellerimi boynuna doladım.
Marifetleri elleri durmaksızın bütün vücudumda dolaşmaya başladı. Aklımı kaybedecek kadar onun dokunuşlarına ve öpücüklerine bıraktım.
Üzerimdeki gecelikleleri bir çırpıda çıkardı. Kendi üzerindekileri de çıkarıp duşa kabine beni kucağında götürdü. Uzun bir duşun başlangıcı ile ilk birleşmemizi üzerimize akan ılık suyun altında yaptık.
İzlemelerimiz ve tutkulu öpüşlerimiz banyonun fayanslarında yankı yapıyordu.
******
Uzun bir duşun ardından Anka ile birlikte bahçeye kahvaltı sofrasını kurmuştuk. Bize eşlik eden Poyraz Tura ve Gece ile hızlı bir şekilde halletmiştik.
Hep birlikte oturduğumuz kahvaltı sofrasında Gece'nin "hala!"diye bağrışı ile arkama döndüm. Bize doğru gelen Bade, Hassân ve Hilal anne ile ayağa kalktım.
Bade dün gece arayıp geleceğini söylemişti. Gece ve Poyraz Tura sandalyelerinden inip onlara doğru koşmaya başladılar. "Babaanne hoş geldin." Diyen Poyraz Tura babaannesine kocaman sarılıp öpmüştü.
"Hoş buldum paşam." Deyip Poyraz Tura'yı öptü. "Hala, hala." Diye şakıyıp halasının kollarına koştu. Çocuklarım hala ve babaannelerine aşık iki çocuktu. Birde Hassân vardı. Bade ve Hassân sevgiliydi ve bu yaz sonu evleneceklerdi. Evet bu bize büyük bir supriz olmuştu en çokta kocama ilk öğrendiğinde ikisinin de burnundan getirmişti.
Bade okulunu bitirmeden ikisinin birlikteliğine kat'iyen izin vermemişti. Tabi o ne kadar izin vermesede bu birliktelikleri devam etmişti.
Hassân ilk sene Türkçe dersi alıp hızlı bir şekilde kavramış ve bir sene sonra istediği bölümü hukuku kazanıp okumaya başlamıştı. Bu sene mezun olan Hassân artık bir avukattı.
Geçen yaz kendi aramızda yüzüklerini takmışlardı.
"Fıstığım sen ne tatlı olmuşsun böyle prenses gibi. Elbiseni yesinler."deyip Gece'yi kendi etrafında dönderdi. Gece aldığı iltifatla yüzündeki gülümseme tüm yüzünü kapladı. Kızımın saçları, burnu yüzündeki çilleri ve beyaz teni aynı bendi. Ama gözlerini babasından almıştı.
Ela gözleri kıvrık kirpikleri aynı Anka'nındı. Oğlum gözlerini benden geri kalan her şeyi babasının bir kopyasıydı.
Anka elini belime atıp şakağımdan öptü. "Çok güzel değiller mi?" Dedim sırtımı göğsüne yaslayarak karşımızdaki manzarayı gösterdim. "Çok çok güzeller bu güzelliği bana veren önce Allah'a sonrada bana verdiğin bu güzel aileye şükürler olsun." Dedi iki kolunu belimin etrafında sarıp karnımda birleştirdi.
"Seni çok seviyorum Zümrüt'üm." Açık boynumdan öptü. "Anka ben bu güzel aileye sahipsem senin sayende senin sevginle senin aşkınla ailem oldu." Dedim
Hilal anne bize bakıp dudakları kıvrıldı bizi ne zaman görse en içten gülümsemesini ve sevgisini sunuyordu. Anne eksikliğini bir kez olsun bana hissettirmedi Anka'ya ve Bade'ye karşı nasılsa bana da öyle davrandı. Çoğu zaman evlatlarından üstün bile tuttu.
Onun hakkını asla ödeyemem Anka'nın yanımda olmadığı dönem bir an olsun beni yalnız bırakmadı bıkmadan usanmadan o süreçte yanımda oldu, destek oldu.
Bize doğru gelince istemesemde memnun olduğum yerden ayrıldım.
Sıkıca Hilal anneye ve Bade'ye sarıldım. Hassân'a da hoş geldin deyip hep birlikte kahvaltıya oturduk. "Hala sen gelinlik mi giyeceksin?" Diye halasına soğuk terler döktüren kızım babasının bakışlarını görmüyordu.
"Evet fıstığım." Dedi abisinden çekinerek söylemişti. Kocam kardeşini paylaşamıyordu. Yarın öbür gün kızını nasıl verecekti çok merak ediyorum.
"Biliyormusun ben Berk'le evleneceğim." Dediği an Anka'nın içtiği çay boğazında kaldı. Bir kaç kez öksürüp "Ne dedin sen ne dedin?" Diye halasının kucağından oturan kızımıza kaşlarını çattı.
"Ne evlenmesi ne Berk'i?" Dedi Gece ise babası ile aynı gözlere sahip oluğu elalarını kirpikleri ile kırpıştırdı. Babasından böyle tepki beklemeye Gece "Berk sen çok güzelsin evlen benimle dedi." Anka ağzında sessiz küfürler ederek homurdandı.
"Sen ne dedin? İnşallah hayır deyip birde tokat atmışsındır." Diyen Anka'ya ağzı açık baktım. Kıskançlığından ne dediğini bilmiyordu.
"Anka ne diyorsun sen Allah aşkına." Dedim.
"Ne diyormuşum Zümrüt el kadar kızım benim Prensesime evlenme teklifi etmiş Berk bey onu bir elime geçirirsem göstereceğim ben ona evlenmeyi,güzeli." Dedi Berk Sara ve Çınar'ın oğluydu.
Poyraz Tura, Berk ve Gece birlikte büyüyorlar ve bir birlerini çok seviyorlardı. "Çocuk onlar ne bilsinler evliliği." Dedim bu tatlı kıskançlığı çok hoşuma gidiyordu.
Etrafımız kalabalık olmasaydı kalkıp dudaklarına kapanırdım.
"Merak etme baba ben dövdüm Berk'i." Diyen oğluma baktım. "Poyraz Tura!" Dedim bana bakıp omzunu indirp kaldırdı. "Kimse ben kardeşime güzel diyemez." Dedi ağzım açık ona baktım. Hassân ve Anka Poyraz Tura'nın korumacı hali hoşlarına gitmişti.
"Aferin benim oğluma böyle koru kardeşini."Dedi Anka Hassân da "bir dahakine haber ver birlikte dövelim." Gözlerimi devirdim. "Bana bak Hassân ayağını denk al oğluma böyle şeyler öğretme ve sen kocam oğlumuza neler öğreniyorsun." Dedim sert bir ifade ile.
"Anne Berk'i dövmesinler üzülüyorum." Dudaklarını büken ve ela gözleri dolu dolu baktı. Ağlamaya hazırlanan kızım "kimse dövemez ve Poyraz Tura yarın Berk'ten özür dileyeceksin." Dedim Poyraz Tura "Berk'ten özür dilemeyeceğim anne oda Gece'ye evlenelim demeyecekti." Dedi.
"Paşam ama yaptığın yanlış Berk te senin gibi küçük bir çocuk onu döversen kardeşini korumuş olmuyorsun ki şiddet iyi bir şey değil. Sen kardeşini seversen onu şiddetle değil yanında olarak korursun." Diyen Hilal anneye minnetle baktım.
Masadaki bütün erkekler homurdandı ama başka bir şey demediler. Kahvaltıyı Gece'nin ve Poyraz Tura'nın tatlı atışmalaŕı ve konuşmaları ile geçti.
Kahvaltıyı öğlene sonrada akşamın geç saatlerine kadar bahçede keyifle sürdürdük.
****
Nevşehir/Kapadokya
Ben Antalya tatili beklerken kocamın bana yaptığı sürprizle kendimi Nevşehir memleketimde buldum. Yıllar sonra yeniden buraya gelmek ve bu gelişimde yanımda Anka ve iki çocuğumla gelmek nasip oldu.
Annem ve babamı burda bırakıp gitmiştim. Elimde değildi ki 6 yaşımda yetim kalıp bir yetimhaneye verildim. 12 yaşımda Alphan albay ile bu şehri terk etmiştim.
En son geldiğimde 23 yaşımdayım. Aradan geçen kos koca 8 yıl sonra yeniden burdayım. Çocuklarla geçen uzun bir yolculuk yapmış çoğu şehirde durup gezmiş onlarla resim çekinmiştik.
Gece geç saatte vardığımız için Anka'nın ayarladığı otele gelmiştik. Geldiğimiz gibi çocuklarla duş alıp yorgunlukla uykuya dalmıştık.
Uyandığımda saat 10'u bulmuştu. Çocukların üzerini giydirip birlikte kahvaltı etmiştik. Anka bizi bir yere götüreceğini söyleyip yola çıkmıştı. Şimdi ise nereye geldiğimizi anlamıştım.
Gözlerim dolu dolu Anka'ya baktım. "Anka!" Sesimin titremesine engel olamadım. "Biraz geç oldu ama artık tanışalım mı?" Deyince dolan gözlerim akmaya başladı.
Konuşamadım sadece başımı salladım. "Hadi çocuklar anneanne ve dedenizle tanışalım." Deyip kemerini çözdü bana göz kırpıp arabadan indi. Bende kemerimi çözdüm. Sabah Anka'nın arabaya koyduğu şalı başta anlamamıştım. Şimdi benim için koyduğunu anladım onuda alıp başıma örttüm Anka çocukları indirip beni bekliyordu.
Kapıyı açıp bende indim. Anka ve çocuklarımızın yanına vardım. "Başıma gelen en güzel şeysin ve çocuklarımız." Dedim sıkıca sarıldım boynuna. "Benim mucizemde sensin ve evlatlarımız." Deyip saçlarımdan öptü.
Geri çekilip Poyraz Tura'nın elinden tuttum. Anka da Gece'yi kucağına aldı. Diğer eliylede Poyraz Tura'nın elini tutup birlikte yürümeye başladık.
Bir kaç dakika sonra annem ve babamın isimlerinin yazılı olduğu mezar taşının önüne gelmiştik. "Ayten Akay. Mehmet Akay." Yazan isimlere dolu gözlerle baktım.
"Anne senin annen ve baban burda mı?" Diye sordu Poyraz Tura. "Evet oğlum anneannen ve dedeniz burda yatıyorlar." Dedim. Anka yanıma geldi Gece'yi kucağından indirdi.
"Siz burda durun ben geliyorum." Deyip yanımızdan ayrıldı. Çocukları kenarda duran oturağa bıraktım. Mezarların üzerindeki otları ellerimle temizledim.
"Anne, baba bakın ben geldim. Biliyorum uzun zaman oldu gelmeyeli yolumu gözlediniz. Özür dilerim." Dedim göz yaşlarım akıp durdu.
"Anne bugün anneler günü en son kutladığımda sen yaşıyordun. Bugün damadınız bana sürpriz yapıp beni size getirdi. Ve bugün anneler gününü kutlarken bende bir anne olmuştum. İki tane pırlanta gibi evladım oldu. Sizlerinde torunlarınız keşke bugün yanımda olup onları görseydiniz.
Kızım Gece aynı ben saçları benimki gibi kızıl göz altında ve burnunda cilleri var. Teni benimki gibi beyaz burnu ise aynı seninki gibi anne." Dudaklarımdan bir hıçkırık koptu.
"Oğlum ise gözleri hariç aynı babasına benziyor. Eğer hayatta olsaydın baba kocama çok çektirirdin çünkü oda senin gibi paylaşmayı sevmiyor. Kızımızı kimseyle paylaşmıyor." Gülümsedim çünkü babamda Anka gibiydi. Hatta bazen annem bizi kıskanırdı.
Yanıma gelen kızım ve oğlum kollarını boynuma doladı lar. "Anne ağlama sen üzgün olunca bizde üzülüyoruz." Diyen Poyraz Tura az çok anlıyordu. Gece şuan çok anlamasa da üzülmeme dayanamıyordu.
Sarılmayı bırakıp yanıma oturttum Poyraz Tura'yı Gece'yi de kucağıma aldım. "Ağlamıyorum bakın hem sizi tanıştırayım. Annaneniz Ayten dedeniz Mehmet. Anne ve baba bunlarda torunlarınız Poyraz Tura ve Gece." Dedim.
"Merhaba anneanne ve dede siz annemi merak etmeyin olur mu ben ve babam onu ve Gece'yi hep koruyacağız." Büyümüşte küçülmüş olan oğluma içtenlikle baktım.
Babası gibi ağzı iyi laf yapıyordu. İleriki yaşlarda başımızı belaya sokacağı kesin.
"Evet merak etmeyin annemi olurmu." Dedi Gece uzanıp yanağından öptüm ve Oğlumuda.
Anka elinde bir şişe su ve bir demet beyaz gülle yanımıza geldi. Gözlerimle teşekkür ettim ve oda bir gözünü kırptı. "Kayınvalidem ve Kayınbabamın gözüne girmeliyim." Deyince kıkırdadım.
Önce suyu iki mezara döktü. Ardından gülleri annemin mezarına bıraktı. Yanıma gelip oturdu. Saçlarımdan öpüp bakışlarını mezar taşına çevirdi. "Merhaba Ayten anne ve Mehmet baba biraz geç oldu ama kızınız aklımı başımdan aldığı için tanışmak bu güne kısmet oldu. Kusura bakmayın." Dedi Poyraz Tura ve Gece bize bakıp güldüler.
"Ben damadınız Anka Kılıç kızınızın kocası ve torunlarınızın babasıyım. Ayten anne böyle güzel bir şaheseri benim için doğurduğun için çok teşekkür ederim. Hakkınızı asla ödeyemem. Keşke hayatta olup tanışma fırsatımız olsaydı. Mehmet baba gözün arkada kalmasın kızın bana emanet. Ömrüm yettiği kadar onu sevip kollayacağım." Bakışlarını bana çevirdi.
Gözlerimden akan yaşları parmak uçları ile sildi. "Kızınızın incilerini benim yüzümden dökmesine asla izin vermeyeceğim. Dökülecekse bile üzüntüden değil mutluluktan olacak. Kızınız hayatıma bir yıldırım gibi düştü. Ve o günden sonra onunla var olup onunla yaşar oldum. Bana dünya güzeli iki evlat verdi. Ailem oldu. Hayatım nefes alışım oldu." Söylediği her sözde daha çok ağladım.
"Kızınızı çok seviyorum. Önce Allaha sonrada bana emanet." Deyip alnımdan öptü. Kucağımda ki kızımızın saçlarından öptü. Ardından duamızı edip mezarlıktan çıktık.
*****
Mezarlıktan sonra çıkıp Kapadokya'yı çocuklarımızla gezdik. Bütün günü gezerek tamamlamış ve bir mekana yemek yemeğe gelmiştik.
Ama mekanda bizden başka kimse yoktu. "Anka neden burda bizden başka kimse yok. Çok tuhaf normalde burası tıklım tıklım olur." Dedim çünkü oturduğumuz mekan kapadokyanın en gözde mekanlarından biri karşımızda kapadokyanın ve peri bacalarının eşsiz görüntüsü vardı.
"Bilmem." Dedi sadece yemeğimizi sipariş verdikten sonra Gece'nin çişi gelince lavabo için birlikte kalkmıştık. Poyraz Tura ve Anka yı bırakıp lavaboya gittik.
Önce Gece'nin işini halledip elimizi yıkayıp yeniden mekana döndük. Ama içerisi karanlıktı. Gece ile dikkatli bir şekilde mekanın ortasına gelince ışıklar açıldı ve büyük bir sesle "iyiki doğdun Zümrüt." Sesleri mekanda yankı yaptı.
Ağzım beş karış acik bir şekilde karşımda duran kişilere baktım. Evet bugün benim doğum günümdü 11Mayıs. Ve ben bunu unutmuştum.
Elinde pasta ile bize doğru gelen kocama göz yaşlarıyla baktım. "İyiki doğdun Zümrüt gözlüm." Dedi arkasındakilere şaşkınlıkla bakıyordum. Çünkü onları burda görmeyi hiç beklemiyordum. Hilal anne,Bade ve Hassân, Çınar,Sara ve oğulları Berk ve en çok şaşırdığım kişi ise Aslan dı. Onu burda görmeyi asla beklemiyordum.
Geçen sene yaşadığımız olaydan sonra kendi kabuğuna çekilmiş hiç kimseyle görüşmüyor sadece dağlarda operasyonlara katılıyordu.
"Üflemeyi düşünüyormusun karıcım kollarım biraz daha taşıyamaya bilir pastanı." Deyince ağlayarak güldüm. "Sizinle üflemek istiyorum." Dedim Gece zaten benim kucağımdaydı. Anka pastayı masaya bırakıp Poyraz Tura'yı kucağına aldı. Ailecek pastanın karşısına geçip önce dileğimi diledim.
"Allah’ım ailemi ve sevdiklerimi bana bağışla."
Sonrada hep birlikte üfledik. "İyiki doğdun anniş." Dedi Gece yanağımı öptü. Sıkıca sarıldım "Teşekkür ederim Prensesim." Dedim ve kucağımdan inip Aslan amcasına koştu.
"Iyiki benim annemsin iyiki doğdun anne." Poyraz Tura'da yanağımdan öpüp Anka'nın kucağından indi.
"Hayatıma bütün renklerinle girdiğin için teşekkür ederim. Iyiki benimsin, iyiki benim karımsın iyikim." Deyip dudaklarımdan öpüp sıkıca sarıldı. Arkamızdan ıslıklar ve alkışlar duyuluyordu.
"İyiki çıktın karşıma iyiki girdin hayatıma iyiki her şeyim oldun. Seni çok çok seviyorum. Beni öyle mutlu ettin ki karşılığını asla veremem."Dedim.
"Sen hep yanımda ol benimle ol o bana yeter. Seni her zerremle seviyorum."Dedi.
Herkesle tek tek sarıldım güzel dileklerini kabul ettim. Bir çok hediye aldım. Oturduğumuz masanın etrafında ki her kesin yüzünde güller açıyordu. Sadece Aslan hüzünlüydü onu arada ana döndüren se kucağındaki prensesiydi. Güzeller güzeli annesinin bir kopyası olan Elzem'i idi.
Yıllar hepimizden bir şeyler götürüyordu. Kimi zaman en sevdiklerimizi alıyordu ama yinede yaşamaya devam ediyorduk. Ben altı yaşımda ailemi kaybettim. 24 yaşımda sevdiğim adamı buldum. 25'de evlendim. 26'ma girmeden oğlumu kucağıma aldı. 27'de ikinci çocuğumu kızımı kucağıma aldım. Ve şimdi 32 yaşıma girip karşımda hepimizi bir birimize bağlayan aileme mutlulukla aşkla bakıyorum.
Her acıya rağmen yeniden ayağa kalkıp hayata tutmanın yollarını bulmanız gerek. Ben öyle yaptım ve biliyorum bunu sizde yapabilirsiniz kendinizi asla güçsüz hissetmeyin. Kendinize güvenmeyi öğrenin ve yapacaklarınızı görün.
Bir Zümrüt bir Anka geçti bu satırlarda kimi zaman acıyla kimi zaman mutlulukla.
Kazanan sevgi oldu. Sizde sevip sevilmeyi size değer veren insanlarla olmaya çalışın.
Evettt bir kitabın sonuna geldik.
Kaleme aldığım ilk kurgumdu. Nasıl olur nasıl ilerler inanın en az bende sizin kadar bilmiyordum. Yazdığım satırları çoğu zaman yaşayarak döktüm kaleme; Zümrüt ve Anka'yı yazarken çok heyecanlıydım.
Evet bu bir veda ama KaraAslan kurguma da dahil olacaklar.
İlk günden beri yanımda olup destek olan tüm okuyucularıma sonsuz teşekkür ederim. Beni yalnız bırakmadınız.
Sizleri çok seviyorum.
Yeni kurguda görüşmek dileğiyle kalın sağlıcakla.
Gece Kraliçesi devam ediyor.
KaraAslan kurgusu Eylül gibi düşünüyorum. Belki daha erkende olabilir duruma bakacağım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 28.47k Okunma |
1.68k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |