

6.Bölüm
İlk görev..
Hepinize yenidenn merabaa sanırım bu bölüm biraz uzun oldu gibime geldiu
AMAAA DUZGUN YORUM VE OYY YOKK LUTFENN YORUM VE OY YAPARSANİZZ SEVİNİRİMM🤍
Bu bolumude umarım seversinizzz
Eğitimler alalı tam on üç gün olmuştu, ve biz üçümüz bu kısa sürede çok rahat bir şekilde eğitimleri tamamlamıştık.
Mehir çoğu zaman eğitimlerimizi izlemek için yanımıza geliyordu ama bazen işinden dolayı gelmiyordu.
Şimdide duruşmam bittiği için adliye merdivenlerinden inliyordum.
Bu gün amcamın dediğine göre akşam benim evime suikast düzenlenmiş, bize bilgi gelince anında aklıma bir fikir geldi.
Adliyede duruşmaya girmeden önce düşünmüştüm ve şimdide Alp onun duruşması erken bitmesine rağmen beraber dönmemiz için beni beklemişti.
Onun yanına vardığımda cübbesini çıkarmış siyah Ranger rover'a yaslanmış bir şekilde buldum.
Bu kadar karizmatik olmak zorunda mıydı?
Ben ise daha den cübbemi çıkarmamıştım. Alp'in beni gördüğü an gözlerinin parıldadığını gördüm.
Şu son on üç gündür fazlasıyla yakındık. Ve sanırım ben Alp'ten hoşlanmaya başlamıştım, mehir'e Alp ile olan en küçük yakınlığımız da yaşadığım tuhaf duygulardan bahsettiğim de sırıtıp aşık olduğumu iddia edip duruyordu.
Alp "hadi arabaya ne duruyoruz" diyip sürücü koltuğuna yerleşti.
"Hayır bekle!" Diye atıldım ama sanırım biraz fazla bağırmıştım.
Korkuyla "Ne oldu?" Diye sorunca sırıtarak "Sadece arabayı ben kullanabilir miyim? Dicektim." Dedim.
Rahatlayarak "iyi peki hadi sen kullan" diyip omuz silkti ve sürücü koltuğundan kalktı.
Hemen koşarak sürücü koltuğuna ben geçtim. Oda hemen yan koltuğuma gelince arabayı çalıştırıp evin yolunu aldım.
Alp "Duruşman nasıl geçti?" Diye sordu.
Fazlasıyla yorulmuştum ve duruşmam çok uzun sürmüştü "Uzun ve yorucuydu. Senin nasıldı?" Diye sordum. Elalarımla Kehribarlarını buluşturarak.
"Benimkide aynı ama araba kullanırken önüne bak yıldız çiçeği, erken yaşta ölmek istemiyorum." Diyince suratımı buruşturarak önüme döndüm.
Yoldan gözümü ayırmadan "Bu akşam düzenlenen suikast için bir planım var Ozan'dan haber varmı geçmiş mi benim eve?" Diye sordum.
"Eve geçeli yarım saatten fazla oldu." Diye yanıtladı beni.
Mehir'de bizim yanımızda suikast haberini alınca fazla korkmuştu, bende planı kurduktan sonra adliyeden çıkmadan önce bir kısmını devreye sokup bir adam tutmuştum. Bu akşam hiç birimize bişey olmadan suikastı alt edecektik.
Yolun kalanında hiç konuşmadan eve gelmiştik.
"Tamam, artık şu planını anlatmayı planlıyor musun cimcime?" Diye söylenen Ozan'a ters bir bakış atıp beni dikkatle izleyen gözlere planı anlatmaya başladım.
"Bakın bu akşam bu eve suikast düzenlendiği için bir adam tuttum, düzenlenen suikastın başında Kaan ve çetesi var tanımıyor olabilirsiniz bu şerefsiz de babamın dolandırmasına maruz kalan kişilerden biri büyük bir ihtimal babamı bulup sıkıştırdılar oda her zamanki gibi beni öne attı" Alp sözümün arasında bir küfür savurdu.
"Tuttuğum adamın adı Cengiz çok bu işlerden anlamaz ama iyi iş görür cengiz kaan'ın yanına gidip bizi tanıdığını suikastın düzenlendiği saat bir dağ evinde olduğumuzu iddia edecek tabi Kaan hemen inanmaz diye daha önceden gitmişiz ve yemek yerken eğlenir bir pozisyondaymışız gibi bir shop yaptım cengiz bunuda gösterince inanmak zorunda kalıcak, bunun sonucu buraya düzenlenen suikastı iptal edicek ve cengizden aders alıp oraya yönelicek" hepsinin yüzünde şaşkın bir ifade vardı.
"Bizde bir köşeye saklanıcaz geriye kalan susturucuları takıp sessizce adamlarının işini bitirip Kaan'ı ordan almak, sorguya ben çekerim sıkıntı yok babam ve peşimde olan bir çok kişi hakkında bilgi alıcam tabi onlarlada iş birliği kurduğu için kolay kolay ötmez orası bende."
"Oha, kızım kısa sürede nasıl yaptın bu planı!" Diye şaşkınlığını atamamış gibi konuştu Ozan.
Alp'de aynı şekilde şaşkındı mehir'i katmıyorum bile.
Bu kadar şaşırılak bir şey yoktu aslında şaşkınlığı kenara atıp plana odanlanmalıydılar.
"Hadi ama şaşkınlığı bırakın da plana odaklanın tekrar etmem gerekiyor mu anlaşılamayan bir şey var mı?" Diye sordum.
Alp, "Kaan'ın kaç adamla geleceği belli mi biliyor musun?" Diye sordu tabi biliyordum, hepsini düşünmüştüm.
"Mehir yanımızda olmayacağı için, üç kişi olunca bizi çabucak öldüreceğini düşündü, bu sebepten de yanına fazla adam almadı yaklaşık yirmi,otuz arası adam falan aldı." Diye yanıtladım.
"Yani o kadar adama az diyemeyiz zorlayabilir bizi." Dedi Ozan.
"Artık zorlasa bile baş etmek zorundayız bakalım bu akşam görcem marifetlerinizi, o kadar ders aldık iyi atışlar bekliyorum sizden" diyerek göz kırptım.
Alp sadece bizi dinliyordu. "İyide kızım silah, nişan eğitiminde bile bizden iyiydin nasıl başarıyorsun aklım almıyor." Diye söylendi ozan.
"Orasını karıştırma şimdi" diyerek geçiştirdim.
"Senin için endişeleniyorum yıldız çiçeği." Dedi Alp.
Omzuna kolumu atıp "Endişelenmene gerek yok, bana bişey olmayacak diyemiyorum orasını bilmiyorum ama bu işi çözmemiz gerek Alp bu işe adımımızı attık bir kere" diyerek içini rahatlatmaya çalıştım ama daha da fazla gerildi.
O sırada mehir'in mavilerine kaydı gözlerim gözleri dolmuştu, neydi bu duygusallık böyle "noluyo size böyle bir duygusalsınız?" Diye sordum.
Mehir, "size bişey olmasından korkuyorum, ya sağ salim dönemezseniz?" Dedi korkuyla, soğuk baklavam fazla masumdu bu tarz işler için.
Ozan ise beklenmedik bir şekilde "tamam şştt sakin ol bu kadar korkma bize bişey olmayacak" diyerek mehir'in belinden kavrayıp kendine çekti.
Mehir'de ilk başta şaşırsada sonradan bozuntuya vermeden Ozan'a sarılıp gözlerini kapattı ve ozanın kokusunu içine çekti.
Alp ile şaşkınlıkla birbirimize bakıp tekrar önümüze döndük.
En son dayanamayı "Tamam yeter bu kadar, şimdi tekrar planın üstünden geçip hazırlanmaya başlayalım, bu arada mehir'i Erdal amcamın yanına bırakalım yedekten ne olur ne olmaz, her türlü buraya da baskın yapabilirler." Dedim.
Ozan ve mehir anında ayrıldı. "Tamam mantıklı düşünmüşsün, hadi yapalım şu işi!" Diyerek saçmaladı Ozan.
Bu haline Alp ile aynı anda güldük ozan da biraz fazla bağırdığını fark edince oda gülmeye başladı ve toparlanıp tekrar planın üstünden geçtik.
Yaklaşık yarım saatin sonunda planı kafamızda tamamen oturtmuş ve hazırlanmıştık.
Bu yarım saatte mehir ise çatık kaşlarla bizi izleyip duruyordu.
"Ay mehir tamam düzelt şu kaşlarını öyle kalıcaksın." Diye söylendim.
Üçümüz de siyah kargo pantolon, siyah boğazlı kazak giymiştik ve çoğu yerimizde silah ile kesici aletler vardı yukardan sıkıca topladığım saçımın arasında da bir adet çakı bulunuyordu.
Hepimiz postallarımızı da giymiştik ve şuan Ranger rover'la ilerliyoruk, ilk önce mehir'i Erdal amcamın yanına bırakacaktık.
"Bakın ben çok endişeliyim ya birinize bir şey olursa ya yaralanırsanız?" Diye yineledi sorularını Mehir.
"Tamam sakin ol artık mehir hangimizin göreve gittiği belli değil valla, az bir dur yerinde, orda da amcama soru sorup durma bişey olmadan gelicez tamam." Diye bıkkınlıkla konuştum.
"Ama Alp'e bişey olmayacağına söz veremem demiştin!" Diye yükseldi.
"Şakaydı o valla şakaydı, onu diyen ağzımı ben-" diye küfür ediyordum ki Alp'in sessizliğini bozup "Bize bişey olmayacak mehir dalya doğru diyor sakin ol." Demesiyle bölündü, Alp'in net konuşmasıyla mehir en sonunda susmuştu.
Büyük bir ihtimal Alp'in de başı şişmişti.En sonunda amcamın yanına varmıştık.
Amcamın attığı konuma geldiğimizde beklediğimden daha iyi bir yerdi.Oda küçük bir gecekonduda oturuyordu aslında, arabadan inince amcam da evin kapısının önünde belirdi, Mehir yine ağzını açacaktı ki Ozan eliyle mehir'in ağzını kapatmıştı.
Çok şükür, kızda ne çene varmış be. Yemin ederim illallah ettim ya, aslında küçükken de böyleydi saklambaç oynarken saklanınca beni bulsun diye hiç çıkmıyordum bu yüzden de sabahtan akşama kadar söylenip dururdu.
Erdal amcam bir süre bize baktı. "Yapabileceğinizden emin misiniz gençler?" Diye sordu.
Bizimkiler cevap vermeden öne atıldım. Emindim yapabilirdik."hiç bu kadar emin olmamıştık" net bir şekilde onlarında adına da konuştum.
Amcama hazırlanırken aramada plandan bahsetmiştim, bu yüzden plana dair bir konu açmadı.
"Size güveniyorum." Dedi amcam, umarım yine Burda da duygusal bir an yaşanmazdı. Yanlarında taş kalpli gibi kalıyordum.
"Tamam o zaman daha fazla beklemeyip, dağ evinin yolunu mu tutsak?" Dedi Alp.
"Aynen bencede malûm o kadar yolumuz var." Diye katıldı ozanda.
Mehir ise yine ağlamaya başlamıştı. Bu kızın duygusallığıyla ben ne yapacaktım.
"E iyi o zaman, dikkatli olun gençler birinize bişey olsun istemiyorum, sapa sağlam geri gelin." Dedi amcam.
"Tamam, bu kadar duygusallığa ne gerek var ama." diye yine söylendim.
Mehir beni hiç umursamadan koşarak boynuma atladı. "Resmen çatışmaya gidiyorsun Dalya, tabi duygusal olucaz, gidipte dönememekte var" dediği gibi ağlaması şiddetlendi.
"Peki" demekle yetindim ve sırtını sıvazlayıp ondan ayrıldım.
Ozan ile de kısa bir süre bakışıp sarıldılar ve sonunda yola çıkabildik.
Sürücü koltuğunda ben vardım hemen yanımda ise Alp, ozanda arka koltukta yayılmış bir şekilde oturuyordu.
"Senden büyük performanslar bekliyorum cimcime." Diye yine beni sinir etmeyi başararak konuştu Ozan.
"Ozan kapa çeneni burda da beni uyuz etme, cimcime ne ya?" Diye konuştum.
Alp ise sırıtarak Ozan ve benim bu hallerimi izliyordu, hoşuna da gidiyordu.
Ay ne güzel sırıtıyo, ben bu çocuğa cidden sırılsıklam aşık oluyordum.
"Şu hallerinize bayılıyorum." Dedi Alp.
"Belli oluyor sırıtıp sırıtıp duruyorsun." Diye onada söylendim.
"Yakalarız herhalde şu kaan'ı." Dedi Ozan.
"Zorlanacağımızı sanmıyorum. Yanına az adam alıyor, rahat olabiliriz." Dedi Alp'te hemfikiriz bu konuda.
Bir süre sonra dağ evine yaklaşmıştık. "Çok az kaldı siz burda ikiniz inin bende arabayı evin önünde bırakıp bulurum sizi, şuradaki ağaçların arasına girin ormanın fazla derinine de inmeyin." Diyerek elimde ormanı işaret ettim.
Alp, "Emin misin? Ya bir sorun olursa, seni tek bırakamam." Dedi.
"Sorun olmayacak olursa da hallederim."
Ozan kendini hazırlayıp eline silahını almıştı buralar da insan neredeyse hiç yoktu. Bir süre üçümüzde birbirimize baktık.ve birden birbirimize sıkıca sarıldık.
O sırada çaktırmadan Alp'in kokusunu içime çekiyordum. Bu kokuyu tekrar içime çekemeyebilirdim sonuçta.
Birbirimizden ayrılınca onları arabadan indirdim ve yolun kalanını tamamlayıp dağ evinin önüne arabayı park ettim.
Arabadan indiğim an dağ evinin önüne altı tane siyah araba doluştu, arabaların her birinden beş adam çıkmıştı, tahmin ettiğim gibi otuz korumayla gelmişti.
Onlar geldiği an bende direk arabanın arkasına girdim. Ama adamlar beni görmüştü yapacak bir şey yok erkenden çatışmaya girecektim.
Birden üstüme bir sürü kurşun yağmaya başlamıştı. Bizimkiler umarım erkenden gelirdi.
Arabanın kenarından kafamı çıkartıp bir kurşunu ıskalasam da üç adam indirmiştim.
Bir süre böyle çalıştım yaklaşık on ve ya on beş arası adam öldürmüştüm.
Geri arabanın arkasına yerleştiğim de evin arabayı park ettiğim tarafında kenara saklanmış kurşunlara karşılık veren Alp'i gördüm.
Ona baktığımı fark ettiğinde bana göz kırıp sıkmaya devam etti.
Evin diğer kenar köşesine baktığımda Ozanı gördüm, sarı saçları fark edilmeyecek gibi değildi zaten.
Oda beni gördüğü an "Naber kız cimcime!" Diyerek sesini duyurmaya çalıştı. Silah seslerinden anlaman zor oluyordu.
Kocaman bir kahkaha patlatıp çatışmaya devam ettim. Lakin ağaçların arasına saklanmış keskin nişancılardan dolayı Alp'in kolunu sıyıran kurşunu görene kadar.
Alp ufak bir inilti çıkardı ama çatışmayı bırakmadı, onun için fazla endişeleniyordum. Yanına gitmem gerekiyordu.
"Beni koruyun Alp'in yanına gideceğim!" Diye seslendim. Ve dediğimi yapan Ozan'ı görünce arabanın arkasından çıkıp koşmaya başladım.
Koşarken bir yandan da kurşun sıkıyordum. Tam Alp'in yanına varınca bacağımda bir sızı hissettim ama umursamadım. Alp beni korurken onun koluna bakıyordum.
Derin bir yara yoktu gördüğüm gibi sadece sıyırmıştı.
"Sen iyi misin?" Diye sordu Alp.
"Merak etme bişeyim yok, sadece sıyırmış." Diyerek çenemle kolunu işaret ettim.
Bir kaç adam daha indirince Kaan'nın arabanın kenarından çıkmış kaçmaya çalıştığını gördüm.
Ozan benden önce fark etmiş olacak ki duvarın dibindeki çitlerden atlayıp "Kaan'ı dert etmeyin o bende." diyerek koşmaya başladı.
Bende peşinden gitmek için tam ilerliyorum ki bacağındaki o ufak sızının aslında çokta ufak olmadığını fark ettim.
"Siktir!" Diyerek yere kapaklandım. Alp anında koşarak "Neyin var senin? Vuruldun mu sen!" Dedi korkuyla.
"Sanırım bacağımdan vuruldum."derken hem acı çekiyor hemde sırıtıyordum.
"Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun amına koyayım!" Diyerek daha da telaşlanan Alp ile şuh bir kahkaha daha attım.
Bu halleri fazla tatlıydı. Tatlı pezevenk.
Yaklaşık on dakika sonra Ozanda Kaan ile yanımıza gelmeyi başardı.
"Hızlı da koşuyormuş puşt!" Diye de söylenmeyi unutmuyordu, bizi gördüğü an çatık kaşlarla hızlıca yanımıza geldi.
"Noluyo lan burd-" demesine kalmadan bacağımdan sızan kanları gördü, gördüğü gibi çığlık atması bir oldu.
Ben yine kendimi tutamayıp kahkaha attığında ikiside bana tip tip baktı.
"Ne duruyoruz biz Alp, ben bu iti tutuyorum sende Dalya'yı al." Dedi Ozan.
"Hastaneye gitmeyi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, amcamın yanına gideceğiz o bir doktor ayarlar bana. Ve şunu da söylemek isterim ki salaklar fazla kan kaybettim, gözlerim kararıyor ben bayılıyorum geri ayılamayabilirim son diyecek bir şeyleriniz var mı? Yoksa şuracıkta kan kaybından öleyim mi?" Diye sordum.
"Lan sakın!" Diye atıldı Ozan.
Çünkü cidden ölebilirdim, düşündüğümden fazla kan kaybetmiştim.
Gözlerim tamamen kapanmaya başlamıştı, havaya kaldırıldığımı hissettim ve o Alp'in harika kokusu doluştu burnuma, o arada bir seste ilişti kulağıma.
"Beni duyuyor musun bilmiyorum ama sana sırıl sıklam aşık oldum yıldız çiçeğim..sırf bir kan kaybından sebep beni bırakma, sen güçlü bir kadınsın"
Bu ses ise Alp'e aitti, bundan çok emindim.
Ver bölüm sonuu nasıl buldunuz bölümü canlarımm?
Bakın bu sefer yiğidi öldürün hakkını yemeyin güzel bir bölüm oldu bencee
Sunu diyimm sonunda şükür olsun son dakika Dalya'nın bilinci kapanmadan önce diyebildi şunu Alp ve sonundaa dalyaa Alp'in onu sevdiginiu duyduu🤍
Lütfenn (lütfüyle evlen hihaha) yorum yapip oy verinn
Neysee boş yaptım yeni bölümde buluşalım canlarımm sık sık bölüm atmaya calisicam haberiniz olsunn aktifim yani buralardayimm babayy🤍
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |