

Han: Ne?! Ne diyorsun sen! Bu nasıl mümkün olabilir? Bana bunu açıkla!
Karşımdaki çalışana bağırıyordum. Ondan sadece bir iş yapmasını istemiştim. Ama o, karşıma geçip küstahca dosyaları kaybettiğini söylüyordu. Bu nasıl çalışmak böyle? Kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Sakin olmak önemliydi. Çalışana son bir kez bakıp ayağa kalktım.
Han: O dosyaları buluyorsun ve masama bırakıyorsun. Yarın dosyaları masamda bulmak istiyorum
Çalışan başını salladı ve odayı terk etti. Bende eşyalarımı toparladım ve gitmek için hazırlandım. Telefonumu cebime koydum ve çantamı aldım. O sırada, bir ses duydum. Ses biraz tanıdıktı.
???: Han Jisung~
Ama kimse yoktu. Ses odadan geliyordu. Ama odada sadece ben vardım. Ayrıca, insanlar benim Jisung ismimi kullanmaya cesaret edemezdi. Jisung ismini kullanmaktan pek hoşlanmazdım. Etrafa baktığımda kimse yoktu. Bende umursamadım ve ofisimden ayrıldım. Eve dönerken arabada bile o davayı düşünüyordum. Lee Minho'nun davası....5 yıldır asla peşini bırakmadığım o dava. İnsanlar Minho'nun öldüğünü düşünüyordu. Ama ben emindim ki, Minho hala yaşıyordu. Bundan adım kadar emindim. Eve geldiğimde üzerimi değiştirdikten sonra çalışmaya devam ettim. Dinlenmek bana göre değildi. Çok yorgun olmadıkca dinlenmezdim.
???: Han Jisung~
Etrafa baktım ama kimsecikler yoktu. Evde tek yaşıyordum. Evli değildim veya ailemle yaşamıyordum. Ama, bu kim olabilirdi ki? Silahımı masanın üzerinden aldım ve elimde sıkıca tuttum. Etrafa baktım.
Han: Kimsin sen?! Ortaya çık!
Bir gülme sesi duydum. Ama burada kim olduğundan emin değildim. Ellerim titriyordu. Korkmuyordum, sadece adrenalin vücudumu ele geçirmişti. O sırada, birisi omuzlarımdan tuttu...
Devam Edecek
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |