23. Bölüm

Küçük Bir Teşekkür...

BlowBreeze
blowbreeze

 

Hakkı amcamın defalarca kurduğu "Anne, ne iyi ettin de geldin!" cümlesi eşliğinde yemiştik yemeğimizi. Şimdi ise çaylarımızı yudumluyorduk.

Yemek bölümü oturma bölümünüm arkasında kalıyordu ve diğerleri televizyon izlemek için o kısma geçmişken Yaprak ablam ve ben masanın etrafında laflamayı tercih etmiştik. Bu esnada Toprak ise oturma bölümünde telefonuyla takılıyordu. Az önce cebimde bulunan telefonumun titremesine bakılırsa bana yani KBD'ye, o sayfanın aslında hiç tanımıyor olduğu adminine döküyordu yine içini... Fark etmiştim de hep böylesi anlamlı günlerde geçiyordu KBD'daki benle iletişime... Sanırım günden güne ona iyi gelmişti az da olsa kendini, duygularını ifade edebilmek, birisiyle paylaşabilmek.

Biliyor musunuz? Bu durum git gide canımı sıkmaya başlamıştı. En başta bu işe girişirken içimde var olan umut şimdilerde tanımlayamadığım bir duyguya bırakmıştı yerini.

Duygularım, zihnim karmakarışıktı, ne hissedeceğimi ne düşüneceğimi bilmiyordum doğrusu. Bir yandan onun iç dünyasını bana açıyor olmasından mutluluk duyuyordum diğer yandan onu anlamaya çalışmaktan yorulmuştum ama en kötüsü de onun bana alışmasından duyduğum korkuydu... Sanırım içinden çıkamadığım, beni en çok dağıtan da tam olarak buydu. Ayrıca 'Onun bana alışıyor olduğu' gerçeği beraberinde bir çok duyguya da ev sahipliği ediyordu. Bir an geliyor onun gerçek benden hiç mi hiç haz etmezken kim olduğunu bilmediği ben'le arkadaşlık kurmasına gıcık oluyor, belki bazen biraz kendimi kendimden kıskanıyordum. Biliyorum çok saçma geliyor ama inanın kıskançlık duymuyorum desem yalan olur. Buna eşlik eden bir diğer duygu da an geliyor bana şahsımla ilgili sorular sormasından ciddi anlamda korku duyuyor olmamdı mesela. Sonuçta ona yalan söyleyemezdim ve kim olduğumu öğrenecek olduğunda yaşanacak olanları tahmin bile edemiyorum. Bazense tarif edemeyeceğim bir vicdan azabı tıkatıyordu nefesimi. Kim olduğunu bilmediği birinden medet umuyor olmasının canımı yakmasının dışında benim ben olduğumu bilmeden bana içini dökmesi kötü hissettiriyordu işte. Ben olduğumu bilse asla böyle bir diyalog kurmayacak olduğundan eminim ve bu gerçekten git gide altında ezildiğim başka bir gerçekti...

Anlayacağınız son zamanlarda içinde boğuştuğum bu çoklu duygu karmaşasına telefonumda hissettiğim titreşimle yine ve yeniden düşmüştüm... Dar ve karanlık sokaklarda yolunu kaybetmek gibiydi hissettiklerim, ne yolumu bulabiliyor ne de önümü görebiliyordum...

Gelen mesajla düşen yüzüm Yaprak ablamın dikkatini çekmiş önce kolumu kolu ile dürterek yüzüne bakmamı sağlamış sonra da kaş göz işaretiyle neyim olduğunu sormuştu. Ben geçiştirince de "Ya Damla benden saklamazsın diye düşünüyorum canımcım ama bir derdin mi var? Nedir senin bu son zamanlardaki halinin sebebi. Böyle bir dalıp dalıp gitmeler falan" diye üsteleyince ben de konuyu asla kayıtsız kalamayacağını bildiğim tarafa yani düğününe kaydırdım. Düğüne az kalmıştı ve her ne kadar benim duygu durumumu önemsiyor olsa da aslında zihninin büyük bir bölümü hazırlık faslıyla meşguldü. Özellikle önümüzdeki günlerde tertiplenecek ev dizme işiyle... Bu sebeple olsa gerek konuyu dağıtırken çok da zorlanmamıştım.

 

~~~~~~~~~~~~~~~

 

Her ne kadar onunla sanaldan bir başkası olarak iletişim kurmakla ilgili ciddi duygu karışıklığı yaşıyor olsam da yine de ondan mesaj geldiğinde heyecanlanıp, meraklanmıyor değildim hani. Ama taktir edersiniz ki Yaprak ablamla konuşurken Toprak'la yazışamazdım kaldı ki Toprak bulunduğu yerden göz ucuyla bana baksa ne yapıyor olduğumu görürdü ki bu, yakalanmaktan ziyadesiyle korkan ben için fazlasıyla risk demekti. Bu sebeple meraktan çatlıyor olsam da mesajı açıp okumamıştım bile. Fakat Toprak bizi eve bırakırken daha fazla dayanamamış ve o ön koltuğumda otururken ona cevap atmayacak olsam da en azından mesajını okumuştum.

"Sanırım birine bir teşekkür borcum var" yazmıştı. Bu çocuğu anlamakta tek zorlanan ben miyim! Sevgili D.O'cuğumun '100 days my prens' dizisindeki 'Tek rahatsız olan ben miyim' repliği dolanmaya başlamıştı zihnimde. Teşekkür etmen gerekiyorsa edersin, bunun 'sanma' ile ne gibi bir alakası olabilir ki ayrıca bana ne! Neden bana bildiriyorsun değil mi ama...

Ya ben böyle söyleniyorum ama acaba bana mı teşekkür edecekti de böyle bir girizgah yaptı. Yani sonuçta böyle bir muhabbete katlanıyor, onu alttan alıyor, gerek paylaşımlarımla gerek yazışırken ona anlamlı mesajlar veriyordum. Evet, bence kocaman bir teşekkürü hak ediyordum. Ayrıca bu kişi ben olmasaydım böyle bir eylemi neden bana haber etsindi ki! Ama içimde bir yerlerde aslında bu teşekkür edilecek kişinin gerçek ben olduğunu da düşünmüyor değildim hani. Sonuçta o ve ailesi için attığım adımlar ve bu adımların bir neticesi olarak ulaşılan çok güzel bir hal vardı. Çok da fazla kendimi umutlandırmak istemiyordum zira sonra hayal kırıklığı çok fena oluyor da yine de bence o kişi bendim ama acaba hangi ben...

Öylesine meraklanmıştım ki nasıl olsa araba kullanıyor olduğu ve bu sebeple karşılıklı muhabbet edemeyecek olmamızın verdiği rahatlıkla ona cevap yazmıştım. "Et o zaman" kısa ve net bir cevaptı bence. Yakalanma korkum ve bu teşekkürün kime edileceğinden doğan merakım sebebiyle kalbim depar atıyordu tabiri caizse.

O değil de hangi bana teşekkür etse daha mutlu olurdum acaba. Dur ya yine kendimi kendimden kıskanma moduna mı giriyordum ki bu gerçekten korkunç bir çıkmazdı. Hayır ya! Resmen artık kişilik bölünmesine aday duruma gelmiştim. Düşüncelerimden kurtulmak için şiddetle başımı sağa sola sallarken dikiz aynasından yakalanmam eksik mi kalsaydı yani. Neyse ki en azından olumsuz bir olayla ilgilendiğimi düşünür ve böylece benim ben, ay yani KBD'ki kişi olduğumdan kuşkulanmazdı. Olumlu tarafından bakmak lazım, değil mi ama.

 

~~~~~~~~~~~~~~~

 

Eve varır varmaz Mehpare teyzeme iyi geceler öpücüğü verip odama çekildim. Merakla cevap gelmesini bekliyordum ama doğal olarak bana cevap atması için sadece bizim eve varmamız yeterli değildi, o da evine varmalıydı...

Aslında evleri çok da uzak sayılmazdı ama akşam akşam yürümeyelim diye ve tabi Mehpare teyzemin yaşını da hesaba katarak sağ olsunlar arabayla bırakmayı uygun buldukları için bizi Toprak getirmişti. Ve işte şu anda da eve dönüş yolunda direksiyonun başında olduğu için yazışamıyorduk doğal olarak ama ben meraktan çatlamak üzereydim.

"Çok yaratıcı bir fikir doğrusu, ben akıl edememiştim teşekkür etmeyi! Farkındaysan 'Sanırım' yazmıştım cümlemin başında." diye yazıp göndermişti bay muhteşem!

Sanırım nedir ya! Eğer teşekkür etmesini gerektiren bir durum varsa eder, değilse 'sanmak' nedir ya! Hayır neden hayata ve duygulara sürekli inisiyatifiyle yaklaşma gereği hissediyordu acaba.

"😒😒😒" Emojiyle yanıt vermeyi uygun görmüştüm ve bence gayet açıklayıcı bir cevap olmuştu.

"Nesini anlamadın bayan çok bilmiş" yazmadı mı bir de!

"Bir de anlamamı mı bekliyorsun yani! Biz normal insanlar eğer birinden bir iyilik gördüysek direkt teşekkür eder bu olaya bir başka bakış açısıyla yaklaşma gereği hissetmeyiz"

"Aman ne saadet! Bu kadarını ben de biliyorum. Gerçekten anlamak bu kadar zor mu!!! Emin olamıyorum işte. Yani şöyle ki birisi bana yıllar önce sözünü verdiği bir iyiliği gerçekleştirdi ama eminim ki bunu, ne bana söz verdiği için yaptı ne de verdiği sözü hatırlıyor. Bu yüzden de kafam karışık. Sence yine de teşekkür etmeli miyim, ne dersin?" yazmıştı ve bende son durum şiddetli bir hayal kırıklığıydı.

Teşekkürün benle bir ilgisi yoktu, sadece fikrimi almak istemişti. 'Ne halin varsa gör Toprak!' demek istiyordum şuan ona ama tabi ki demedim, onun yerine "Öyleyse git konuş, emin ol ve sonra hala teşekkür etmek istiyorsan et. Hem bence her halükarda etmelisin zira bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek fark etmez, senin için bir iyilik yapmış sonuçta" dedim...

"Haklısın ama bu iyilik direkt bana yapılan bir iyilik değil, ben dolaylı yoldan üzerime alınıyorum sadece. Neyse boş ver konuyu bilmediğin için anlayamazsın zaten" demişti.

Gerçekten sonunda sorunun benim algımda değil de kendi anlatımında olduğunun farkına varmış olmasına sevinmiştim doğrusu.

"Sen yine bana kızacaksın belki ama duygularını ifade etmekten bu kadar korkma derim. 'Bu yaptığın hareket beni de çok mutlu etti, teşekkür etmek isterim' desen ne kaybedersin ki?" yazdım kızmasından korkarak.

Ama o kızmadı, gayet makul karşıladı "Korkmak değil de duygularına kapılmak mantıklı gelmiyor" yazdı. Bu çocuğun duyguları kesinlikle beyninin karanlık bölümü tarafından ele geçirilmişti.

" Her zaman değilse de bazen mantığı devre dışı bırakıp hakimiyeti duygularımıza vermeliyiz. Onları kontrol etmeye çalışmak hem kendimize, hem duygularımıza hem de etrafımızdakilere karşı yapılmış bir haksızlık. Seni gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Hiç mi sevdiğin, değer verdiğin kimse yok!"

"Konuyu saptırmasan mı! Neyse teşekkürle ilgili dediklerini dikkate alacağım ama önce üzerinde biraz düşünmeliyim. Bu arada ben zannettiğin gibi hiç kimseye teşekkür etmemiş biri değilim. Hatta şöyle söyleyeyim. Tavsiyen için teşekkürler... Ayrıca yatıp uyu artık. İyi geceler" yazmıştı. Aslına bakarsanız her ne kadar bahsettiği teşekkürün sahibi ben olmadığım için az biraz bozulduysam da son yazdıklarıyla mutlu olmuştum. Hem teşekkürümü de almıştım, değmeyin keyfime...

"Tamam uyuyacağım ve sana da iyi geceler ama senden bir şey rica edeceğim. Eğer o kişiye teşekkür edersen bana haber eder misin?" demiştim belki de hala içimde bir yerler de o kişinin ben olmasını umut ederek. Ya tamam, eğer bensem her iki türlü de bunu öğreneceğim ama eğer ben değilsem böylelikle beklemeyi bırakırım...

" Her şeye de karışmasan mı acaba. Neyse tamam, eğer teşekkür edersem sana bildireceğim. Bu kadar emeğin var sonuçta😉" demişti.

Emoji mi kullanmıştı o! İlk kez bu kadar sempatik bir diyaloğumuz olmuştu. İlk kez bana bu kadar samimi davranmıştı. Ya ben keyiften dört mü köşeydim ne...

 

Bölüm : 28.10.2025 23:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...