14. Bölüm

14. Bölüm

Mavi Düş
blue3536

 

 

 

13. Bölüm

 

 

 

 

Dudağıma yapıştıktan saniyeler geçmesine rağmen karşılık vermiyordum. O ısrarla öperken dudaklarını itemiyordum da. Uzun bir süre bekledikten sonra benden gelmeyen karşılıkla dudaklarını çekmişti. Ben nefes nefese kalmış bir şekilde ona bakarken hızlıca alnımı öptü. Hemen arkamı dönerek gözlerimi yumdum. Arkadan bana sarıldığında vücudum titremesine rağmen dönüp yüzüne bakamamıştım.

O günün üstünden 15 gün geçmişti. Bu 15 günde ben ondan her yan yana kaldığımızda kaçmaya çalışırken o bu uzaklaşmaya tahammül edemiyordu. Hate annenin bizimle yaşamasının ardından en azından yatmaya çıkana kadar kaçabiliyordum. Her odaya çıktığımda ise rutin haline gelen arkamı dönüşlerime sadece arkamdan sarılarak cevap veriyordu.

 

Böyle günler birbirini kovalarken ben sık sık annemlere gidip okuluma da başlamıştım. Her ne kadar Melek'le konuştukça ağlasam da Mardin'de ki okuluma da alışmıştım. Tek sorunum burada ki üniversitede herkesin beni tanıması ve sürekli peşimde dolanan korumalardı. Berfin'lere gelecek olursak yeğenim biraz daha büyümüştü. Bende her günümü Berfin'le geçiriyordum. Her ne kadar her günümü onunla geçirmemden çok memnun olsa da bir sorun olduğunu anlamıştı. O gece yaşanan olayı Berfu'ya anlattığımda bana verdiği karşılık "kızım bu çok doğal. Adam çok yakışıklı ve güçlü. Her kadın o kadar süre onunla baş başa kalsa etkilenir. Geri itmemeni gurur haline getirme. Üstelik bütün ömrün boyunca kaçacağını mı sanıyorsun. İlla ki bu düğüm çözülmeye başlayacaktı." Olmuştu.

Bu karşılık beni daha da korkutmuştu. Miran'dan etkilenip etkilenmediğimden emin değildim. Daha önce hiçbir erkekle bu kadar yakın temasta olmadığım için kıyaslama yapamıyordum. Ben kara kara düşüncelere dalarken Hate teyze ile birlikte evde yemek hazırlamıştık. Bu gece annemler bize yemeğe gelecekti. Tek korkum babamla Adar'dı. Babamdan daha çok korktuğum etken ise yüzde yüz Adar faktörüydü. Ben içimdeki sıkıntıları bir köşeye atarken hızlıca hazırlanıp aşağıda annemleri bekleyen Miran ve Hate annenin yanına inmiştim.

Biraz sonra kapıdaki adamların haber vermesi üzerine içeriye annem, babam, Berfo ve Adar girmişti. Adar'ın bu geceye katılması için uzunca bir süre ağlamam yetmişti. Ben onlara sıra sıra sarılırken Adar'a geldiğimde Miran rahatsızca öksürmüştü. Onu takmadan daha sıkı sarılmıştım Adar'a. Daha sonra Hate annenin "de hayde geçelim sofraya" demesi üzerine hepsini sofraya buyur etmiştik.

Yemekler yenmeye başlarken annemle Hate teyzenin keyifli sohbetine yer yer benimle Berfin'de dahil oluyorduk. Babam Adar ve Miran ise asla konuşmuyordu. Bir süre sonra yemekler yenilip terasa çay içmek için çıktığımızda babam bana hitaben "sana bir süprizim var kızım." Dedi. Hemen 'ne süprizi babacığım?' Diye sordu.

Hızla bekle işareti yapıp telefonunu eline alıp "Hasan yukarıya gel." Dedikten sonra yukarıya çıkan Hasan abi elinde ki kutuyu bana uzattı. Kutuyu elime alarak açtığım an içinde bana sırıtan araba anahtarlarını gördüğüm an çığlık atmam bir oldu. Koşarak babama sarılıp 'arabamı aldın bana? Zaten vardı neden zahmet edip tekrar aldın?' Dememle bana dönerek "Arabanı değiştirdim. Hem senin hemde Berfin'in. Zaten staja başlarken değiştirecektin bende istediğin modeli Berfin'e sorup süpriz yapayım dedim. Berfin'le sana evlilik hediyesi olsun." Dedi. Ona gülerek sarılmamla Miran'ın sesi duyuldu.

"Keşke karıma araba almadan önce bana da sorsaydın Hazar ağa!" Babam hışımla "kızıma alacağım hiç bir şeyi sana sormam. Benim kızımın soyadı değişse bile kanı Arslanlı'dır. Ölene kadar da bu böyle biline." Dediğinde Miran da yükselmişti "karım bir Arslanlı olarak doğduysa da Bedirhan olarak ölecek. Bu yüzden 20 senedir yaptıkların senin içindi bu saatten sonra Arin'e yapılan ve yapılacak her şey ancak beni ilgilendirir. Bu yüzden bu arabayı kabul etmiyoruz. Karımın istediği arabayı ben alacağım elbette."

Bu sözleri söylemesinin üstüne bende sinirlenmiştim. Resmen babamın bana aldığı hediyeye engel oluyordu. Hangi hakla! Sinirle kendimi tutamamıştım 'teşekkür ederiz Miran ama benim kanım Arslanlı. Elbette ki babamın aldığı her şeyi gönül rızasıyla kabul ederim. Babamın bana yaptığı hiçbir şeyde kimseyi ilgilendirmez. Sen dilersen araba alıp kendin sürersin.'
Bana ateş saçan gözlerle baktıktan sonra Hate anne gerginlik büyümesin diye araya girdi. "Güle güle kullan güzel gelinim. Baban tabiki sana hediye alabilir. Miran'da çok isterse başka bir araba alır." Hızla 'gerek yok anne. Benim zaten bir arabam var. İkinci bir araba istemiyorum.' Dedim. Miran dişlerini sıkarken Hate anne hızlıca tatlıları getirmesi için Zuhal ablayı çağırdı.

Gelen tatlılarla Adar gerginliği yok etmek amacıyla bana dönerek "Dükkana çok güzel modeller geldi. Senin tarzına yakın. Yarın mutlaka bakmaya gel hem sana yemekte ısmarlarım." Dedi. Ona gülümseyerek kafa salladım. Miran sesli bir şekilde tabağı masaya bıraktığında onunla göz göze gelmemek için Berfin'e 'eee bizim bebişin cinsiyeti ne zaman belli olacakmış? Bak cinsiyeti bensiz asla öğrenmiyorsunuz şimdiden söylüyorum.' Dedim.

Hemen gülerek karnına dokundu "göstermiyor kendini daha. Ama doktor mart sonu nisan başı gibi doğum olur dedi. Bakalım teyzesi minik bir prenses mi yoksa prens mi gelecek bize." Hızlıca karnını okşadım. 'Sağlıkla doğsun da fark etmez cinsiyeti. Ama ben şahsen kızlar meclisini 3 kişiye çıkarma taraftarıyım.' Benim sözlerimi duyan Adar "sağlıcakla kucağımıza alalım da kız erkek fark etmez. Ama ben kız olsa çok daha mutlu olurum orası ayrı." Dediğinde içten bir şekilde tebessüm ederek 'senin mükemmel bir kız babası olacağın belli. Dünyanın en iyi kız babası olacağından hiç şüphem yok.' Dememle gözlerimin içine baktı. Adar bu dünyanın gördüğü en merhametli adamdı. Nerde yardıma ihtiyaç duyan biri görse ilk o koşardı. Bu yüzden merhamet en çok kız babasına yakıştığından dolayı ondan mükemmel bir kız babası olurdu.

Uzun bir süre daha birlikte oturduktan sonra ailem gitti. Onları yolcu ederken arkalarından gözlerim dolsa da belli etmeden hemen sildim. Tam aşağı katta ki salona girecekken arkamdan bağıran Miran'la yerimde sıçradım. "Arin sakın salona girme. Konuşacağız." Ben yine ne diyecek bu diye bıkkınca soluk verdikten sonra bahçede ki masaya oturunca mecburen yanına gittim.

"Sen nasıl babanın aldığı arabayı kabul edersin. Üstelik bana sormadın bile. Biz seninle evli değil miyiz?" Dediğinde son cümlesine 'maalesef' diye fısıldamamla masaya vurması bir oldu. Ben aniden yaptığı harekete çığlık atarken o bağırmaya başladı. "Yeter artık kes şunu! Sen çocuk değilsin. Benim karımsın, sorumluluklarının farkına var. Ailenin yanında beni nasıl bir duruma soktuğunun farkında mısın sen. Ben senin kocanım. Okul arkadaşın ya da ev arkadaşın değilim. Beni umursamak zorundasın." O konuştukça gözlerim doldu. Hate anne merdivenlerin başında görünürken konuşmaya başladım.

'Maalesef senin karınım. Zorla masaya oturttuğun karın. Ben seninle severek evlenmişim gibi davranma artık! Yeterince uyum sağlamaya çalışıyorum. Seninle kavga etmiyorum. Sana ters tek bir kelime etmiyorum. Ben bu değilim Miran. Senin zorunla olmadığım karakteri zaten oynamak zorunda kalıyorum. Daha fazlasını bekleme benden.' Dediğimde tekrar bana bağırdı. "Sana haftalar önce bir seçenek sunmuştum." Demesi ile hemen araya girdim 'tek şıklı bir seçenek.'

"Arin biz o nikah masasına oturup evlendik. Biraz erken olmuş olabilir ama eninde sonunda olacak olan buydu. Benim senden vazgeçmem gibi bir seçenek hiç bir dünya da gerçekleşmez. Artık şunu anla ve hayatı bize zehir etme. Benden kaçma, bana arkanı dönme." Beni zorladığı evlilikten ne bekliyordu bilmiyorum. 'Bak Miran benden daha fazlası çıkmaz. Sana nikah masasına oturmadan önce bile söyledim. Senin benden vazgeçmediğin dünya olmadığı gibi benimde seni seveceğim dünya olmayacak. Sen bunu bilerek benimle evlendin. Ne kadar hayatıma karışırsan karış ailemle olan ilişkime karışamazsın.'
Bana baktığında gözlerinde ilk kez acı gördüm.

"Arin bu kalbim varya senin yüzünden yara bere içinde. Beni sevmediğini zaten hareketlerinden sürekli belli ediyorsun en azından dile getirme. Sen her dile getirdiğinde ben senin sayende ölümün ne demek olduğunu anlıyorum." 'Ne bekliyorsun Miran, ne! Ben ne seninle ne de bir başkası ile evli olmak istemiyorum. Bizi saçma sapan bir çıkmazın içine sürükledin. Nasıl kurtulacağımız bile belli değil. Daha ne kadar evcilik oynayacağız bilmiyorum ama ben artık gerçekten sıkılmaya başladım.'

Sözlerim bitince dibime girerek kolumu tuttu. "Biz evcilik oynamıyoruz. Biz zaten evliyiz Arin." Dediğinde artık gerçekten çıldıracaktım. 'Bak Miran bizim evliliğimiz sadece kağıt üstünde ve ölene kadar da sen beni boşamazsan öyle kalacak.' "Saçma sapan konuşup beni delirtme. Ne boşanmasından bahsediyorsun sen. Sakın bir şeyleri ağırdan alıyorum diye aklında başka bişey belirmesin. Bu evlilik gerçek ve ölene kadar da öyle kalacak. Sabrımın son demlerine gelmiş bulunmaktayım. Bana istemediğim şeyler yaptırma!" Dediğinde gülerek 'çok merak ediyorum senin sabrın bitse ne olacak? Bana ne yapacaksın?' Dedim.

Bu sefer gerçekten sinirden burnundan duman çıkmaya başlamıştı. Hızlıca beni iterek Hate anneye bağırdı. "Defol gözümün önünden. Hemen! Beni daha fazla çıldırtırsan kendime engel olamayacağım (Hate anneye dönerek). Anne bunu gözümün önünden götür hemen." Ben sinir krizine girmek üzereyken arkasını dönerek kapıyı çarpıp gitmişti.

Bir kaç saat sonra ben Hate anneye sarılıp uzun süre ağladıktan sonra odama çıkmıştım. Miran'ın hala gelmemesi üzerine ne hali varsa görsün diyerek yatağa girip uykuya dalmıştım.

Uykunun kollarındayken birinin bana sıkıca sarılması üzerine gözlerimi açtığımda üstüme deyim yerindeyse çıkan Miran'ı görmemle yerimden kalkmaya çalıştım. Hemen "nolur gitme. Kalalım biraz böyle lütfen. Söz veriyorum seni rahatsız etmeyeceğim. Sen sarılma ama beni de itme, yalvarıyorum sana." Derken burnuma gelen kokuyla içtiğini anlamıştım. 'Sen alkol mü içtin?' Diye sorduğumda "çok az, birazcık." Demesi ile aksine fazlasıyla içtiğini anlamıştım. İşin özü çok yoğun içki kokusuna rağmen sarhoş da değildi sadece biraz çakır keyif olmuştu. İç çekerken bana baktığı gözlerini geri çevirememiştim. Bişey demeden gözlerimi geri kapattığımda bana sarılmaya devam ediyordu.

Sabah kalktığımda yan tarafımın boş olmasıyla Miran'ın benden önce kalktığını anlamıştım. Hızlıca giyinip aşağı indiğimde kahvaltı masasının hazır olduğunu gördüm. Bir köşede konuşan Hate anne ve Miran'ı gördüğümde ortaya doğru 'günaydın' diye söylendim. Hemen Hate anne ayağa kalkarak "günaydın güzel kızım. Kahvaltı hazır seni bekledik. Hadi gel sofraya geçelim." Derken koluma girerek beni masaya oturtmuştu. Baş köşeye oturan Miran'la sessizce bişeyler yerken haber vermek açısından 'ben bugün okuldan sonra Adar'ın yanına gideceğim.' Dedim. Bişey demeden güldü. Ben kendi kendime bu deli yine neye gülüyor acaba derken ağzını açmıştı "izin almak ya da sormak yok yani."

Dediğinde 'Miran, abimin yanına giderken senden elbette ki izin almayacağım. Peşime taktığın adamlar zaten söyler ama ben yine de haber vermek istedim. Bu arada arabamda kapının önüne gelmiştir onu kullanacağım artık haberin olsun.' Diye cevap verdim. Hızlıca elinde ki bardağı yerine koyarak "bakalım sabrım nerede son bulacak çok merak ediyorum." Deyip yerinden kalkmıştı. Hızlıca önce Hate annenin ardından benim alnımı öpüp çıkıp gitmişti.

Ben biraz daha evde oyalanıp dışarı çıktığımda yeni arabam bana göz kırpıyordu. Gülerek kırmızı arabama binip yola koyuldum. Bütün derslere girdikten sonra Adar'ı arayarak atölye de mi yoksa dükkanda mı olduğunu sorduğumda aldığım yanıtla birlikte dükkana doğru arabamı sürdüm. Arabadan indikten sonra uzun süredir gelmediğim dükkana gülerek girdim. Beni gören Adar elinde ki kolyeyi bırakarak "hoş geldin gülüm benim." Diyerek sarıldı. Bende ona karşılık verdiğimde dışarıda ki arabaları görünce gülerek "senin siyah kovboylar peşinde mi hala?" Dediğinde dudak bükerek kafamı salladım. Biz konuşmaya başladıktan sonra gelen kahvelerimizi içerken bir yandan da dükkanı kurcalıyordum.
Giden müşterilerin ardından Adar bana dönerek "bir sorun olmadı demi biz gittikten sonra?" Diye sorunca kafamı iki yana sallayarak hayır yanıtını vermiştim.

Biraz sonra Adar'ın işi bitince bende kendime ayırdığım takıları aldıktan sonra zorla ödemeye kalktığım da arabamı yakmakla tehdit ettiğinde mecburen ödeme yapamadım. Biz gülerek yakında ki bir restorana geldiğimizde hemen Adar'a dönüp 'yemekler benden baştan söylüyorum. Berfo'yu aradın mı?' Dedim. Hemen "ben hayatta Miran'ın parasını yemem ben ödüyorum. Ayrıca haber verdim birazdan burda olur. Bize söyleyecekleri varmış." Dedi. 'Merak etme Miran'ın parası değil Hazar ağanın parası. Ayrıca dün yedin ya oğlum Miran'ın paralarını mantıken yemekte.' Der demez "of hatırlatma kusayım diye çok uğraştım ama kusamadım." Dediğinde gülmeye başladık. Beş on dakika geçmemişti ki kapıda Berfin göründü tüm güzelliğiyle. Hızlıca yerinden kalkan Adar aşkla karısına sarılınca bende ayağa kalkmıştım.

Biz sarıldıktan sonra Berfin bana dönerek "size bir sürprizim var. Ben kendime restoran açmak istiyordum ya bunun için girişimlere başladım. İlk olarak çok iyi bir kurs buldum. Zaten işletme okuduğum için yönetime hakim olurum. Sadece profesyonel bir yemek eğitimi alacağım. Böylece daha çok hakim olurum mutfağa. Bebişimiz doğduktan sonra da başlarım işe dedim." Demesi ile sevinçle onu destekledim. Benim ardımdan Adar'ın da desteğini aldığında içi rahatlamış bir şekilde yemeğe başladı. Biz gelecek planlarımızı konuşurken restorana kalabalık bir grup girdi. Kafamı çevirdiğimde Miran'ı gördüm. İlk olarak yanındakilere masayı işaret ettikten sonra bizim yanımıza doğru hareket etti. Yanımıza gelir gelmez saçlarımı öptü. "güzelim nasılsın?" 'İyi sen nasılsın? Bir sorun mu var?' Hemen cevap verdi. "Hayır gülüm toplantım vardı. İstanbul'daki ekiple toplantı çıkışı yemeğe geldik. (Berfin'le Adar'a dönerek) siz nasılsınız?" Dediğinde üçümüz birden şoka girdik. Miran'dan beklenmedik bir kibarlık gördüğüm için oldukça şaşkındım.

Bu şaşkınlığı bir kenara atan Adar Miran'ı geri çevirmedi. "Sağ ol Miran iyiyiz. Sen nasılsın?" Dediğinde Miran hemen "iyiyim." Diye cevap verdi. Adar hemen "dilersen bize katılabilirsin." Dedi. Miran tebessüm ederek "yemeği yedikten sonra tatlıyı sizinle yerim." Dediğinde Adar başını salladı. Berfin'le ben şaşkınlıkla bu ikiliyi izlerken Miran diğer masaya geçmişti. Ben hemen 'o neydi öyle?' Dedim.

"Bize bir adım attı Arin. Dün gecede Hazar babanın tüm üstüne gitmesine rağmen kendinden beklenmeyen şekilde sakin olmaya çabaladı. Bunun nedeni sensin. Seni bişeye de zorlamıyor bildiğim kadarıyla. Bende bu adımını geri atmak istemedim. Eğer kardeşimi üzmüyorsa bende onu alttan alabilirim." Adar'ın konuşmasına içten içe hak verdim. En azından çabalıyordu. Biz yemeğimizi yedikten bir süre sonra Miran'ın misafirleri kalkmaya başladı. Bizim masaya doğru gelen Miran hemen yanıma oturdu. Bir kaç dakika tutuk kaldıktan sonra sohbet kendi kendine açılmaya başladı. Konu Berfin'in iş mevzusuna geldiğinde kısaca özet geçmiştim Miran'a...

Biraz sonra Miran konuştu. "Berfin neden bizim otelde çalışmıyorsun? Daha doğrusu çalışmak değil de işletme diyelim. Biliyorsun otel yeni alındı şu an tadilat aşamasında. Benim çalışan takviyesine ihtiyacım var. Şu an daha deneyime ihtiyacın var. Bence bebek doğana kadar hem eğitimine devam edip hemde bizim otelin restoranında çalışabilirsin. Zaten çok iyi bir şef ekibi gelecek onlarla da pratik yaparsın. Bir nevi staj gibi düşün." Dediğinde Adar hemen gerek yok derken Miran devam etti. "Bu otel Arin'in olduğu için aslında benimle çalışmayacak. Arin'le çalışacak Berfin. Hem bir sözleşme de yok ortada istediği zaman bırakabilir." Bende aklıma yatan fikirle hızlıca söze girdim.

'Adar benimle restoran kısmında ortak olacak gibi düşün lütfen. Sıfırdan bir iş kurmak hamile ve çocuklu bir kadın için çok zor olur. Bende sık sık otelde çalışmayı düşünüyorum. Bana yardımcı olsun istemez misin? Üstelik benim ilk işim olacak birlikte işleteceğiz işte. En azından denesin, lütfen' Adar bir süre düşündükten sonra Berfin'in hevesini görünce kabul etmek zorunda kaldı. Biz uzun bir süre daha sohbet ettikten sonra restorandan en kısa zamanda onların evinde buluşmak sözüyle ayrıldık.

Şaşırtıcı bir şekilde yemek çok keyifli geçmişti. Ne Miran ne de Adar gerilmemişti. Aksine iyi anlaşır gibi olmuşlardı. Biz kapıda bizi bekleyen Halit'in arabasına bindikten bir süre sonra Miran'a döndüm.

'Teşekkür ederim.' Anlamayarak bana bakarak "ne için?" Dediğinde hızlıca 'her şey için. Adar'la olan sohbetin, Berfin'e karşı olan iş teklifin ve saatlerce benimle birlikte onlarla oturduğun için çok teşekkür ederim.' Dedim. Benim elimden aniden tutarak "seni çok zorladım farkındayım. Yeni bir sayfa açmak istiyorum. Bunca zaman çevrene kötü davranmış olabilirim. Ama artık bunu düzeltmek istiyorum. Üstelik Adar gerçekten karakterli bir adam. Seni de kardeşi gibi seviyor. Onunla anlaşabiliriz diye düşünüyorum. Neticede sürekli birlikte olmak zorunda kalacağız. Ben bu görüşmeleri sana zehir etmek istemiyorum. Benim yanımda mutsuz olmanı da asla istemiyorum. Bizim için çabalamak istiyorum Arin. Bunu gerçekten istiyorum..." Dedi.

 

Bölüm : 11.12.2024 00:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...