8. Bölüm

8. Bölüm

Mavi Düş
blue3536

7. BÖLÜM

Bölüm Şarkıları: Olgun Şimşek - Üflediler Söndüm Cem Yıldız - İmkansız

 

Miran'ın Ağzından

Hayatımda bütün duyguları aynı anda yaşadığım bir evredeydim. İlk kez bu kadar hırsla dolu olduğum, kalbimin aynı anda paramparça olması ve zorla da olsa evleneceğim için hakkım olmayan mutlulukla doluydu yüreğim. Biliyorum çok yanlıştı yaptığım. Fakat başka çarem kalmamıştı. Ölmediğim takdir de bu duyguları içimden atamazdım.

Sabırla beklediğim günler Adar ve Berfinin düğün günü gözümün önünde Arin'in yaptığı hareketlerle son buldu. Benim yüzüme bakmadan içeri giden kadın o iti gördüğü an gözlerini çekmemişti. Her hareketini kaçırmadan izledim, mimiğini bile inceledim. Vücudum kaskatı kesildiği an Halit yanımda konuşarak beni sakinleştirmeye çalışırken merdivenlerden inen güzel gözlümü gördüğüm an nutkum tutuldu. Endamıyla süzülürek yürüyünce nereye gittiğini izledim. Tam önümden geçerken gözlerimi kapattım. Sakın dedim içimden, sakın Arin düşündüğüm şeyi yapma. Gözlerimi yanımda Halit'in küfür edişini duyar duymaz açtım. Gördüğüm görüntüyle kalbime sayısız mermi girdi. O an yapacağım şeyden dolayı sadece susarak izledim.

O günün üstünden üç hafta geçtiğinde Arin'i son bensiz günlerini değerlendirsin diye rahat bıraktım. Üç hafta dolduğu an tüm aşiretleri evim de toplamak için haber gönderdim. Akşam gelip çattığında herkes yemek yedikten sonra misafir konağına doğru hareket ettim. İçeri girer girmez selam vermeden direk konuya girdim.

'Lafı uzatmadan direk konuya giriyorum. Bedirhan aşiretinin ağası olarak Arslanlı aşiretinden Hazar ağanın kızı Arin Arslanlı ile küçükken verilen sözü gerçekleştirmek için evleneceğimi size haber vermek istiyorum.' Ben lafımı bitirdiğimde çıt sesi çıkmazken salondan biraz sonra sadece benim aşiretimden hayırlı olsun ağam sözleri geldi. Beklediğim tepki sonunda Hazar Arslanlı'dan geldi.

"Bu ne demek Miran! Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Nasıl kızımla evleneceğini haber verirsin? Kızımın sende rızası olup da gelip benden mi istedin sen! Bu nasıl bir cüret."

Gözlerimden içimdeki ateşi çıkarırcasına Hazar ağaya bakarken 'yıllar önce babamla sözleştiğinizi sen unutsan da ben unutmadım. Sadece bir sözüde yerine getirmek için burada değilim. Yıllardır istediğim kadını almak için kimseden izin almaya da ihtiyacım yok. Ben ne izin almak için ne de onay almak için beklemedim bunca zaman! Sevdiğim kadınla kavuşmamın miladını bekledim. Şimdi bu işi zorla beşik kertmesine getirmeyeceğinizi umuyorum.' Son cümlemi tehdit etmek amacıyla kinaye ile söyleyince Hazar ağa sözleri hiç üstüne almadan son çırpınışlarını sürdürürcesine bağırıyordu. Artık buna katlanamayacağımı anladığım an son cümlemi söyledim.

'Ya Arin benim karım olup Bedirhan soyadını alır, ya da tüm aşiretinde yediden yetmişe kim varsa soyunu kuruturum. Hayatta tek bir Arslanlı erkeği kalmadığında da yine Arin'le evlenirim. Seçim sizin, şimdi hepiniz toplantıyı terk edin!' Diyerek arkamı dönüp odadan hızlıca çıktım.

Keyifle Arin'in karşıma geçmesini tam 3 gün bekledim. 3 günün sonunda Halit'le şirkette sınır ötesinde ki işleri konuşurken kapım bir anda çalınmadan açıldı. Sinirle bağırmak için kafamı kaldırdığım an güzel gözlümü gördüm. Ne yapacağını merakla beklerken Halit çıktıktan sonra yine konuşmadı sadece bana baktı. Ben soru sorduktan sonra ise bana karşı olan bütün nefretini haykırdı. Aşk öyle lanet bir duygu ki haklı olduğunu bile bile yine daha çok ona bağlandım. Aklıma gelen cümlelerle kalbim sıkıştı.

“Hep neyi merak ettim biliyor musun Miran? Nasıl bu kadar leş bir adam olmayı becerdiğini. Bir insan uğraşsa bu kadar kötü olamaz çünkü! Arkanda duran beş para etmez aşiretine güvenip her haltı yapıyorsun. Sattığın silahlarla binlerce insanın hayatını elinden alıyorsun, kendi öldürdüklerini saymıyorum bile. Sattığın uyuşturucu ile onlarca insanı bataklığa sürüklüyorsun. Daha saymadığım ve akla gelemeyecek her haltı sen bir arada yapıyorsun. Gerçekten Miran sen nasıl yaşıyabiliyorsun? Hadi yaşadın diyelim benden ne istiyorsun? Ben bir karıncaya bile kazayla basmaktan korkarken sen canlı kanlı insanların üstüne en ağır şekilde basmaktan korkmuyorsun. Benim adımı hangi akılla kendinle yan yana yazmaya kalkıyorsun?'’

Söylediği her kelime beynimde balyoz etkisi yaratırken kalbim giderek daha da çok ağrıyordu. Her kelimesinde ki haklılık payıysa içimi bin kez daha yakıyordu. Çok haklıydı benim gibi pisliğe bürünmüş bir adama tertemiz bir kadın yakışmıyordu. Ama lanet olsun ki ondan vazgeçemeyecek kadar çok aşıktım. Öyle bir sevdaydı ki bu ölsem dahi ruhum huzura kavuşmazdı.

Silahımı uzatıp beni öldürmesi için uzattığımda içimden zaten her sözünle, bakışınla bunu defalarca yapıyorsun dedim. Ama o yine ikimizi de kurtarmayı seçmeyerek çıkıp öylece gitti. Giderken söylediği kelimeler beni karman çorman etmeye yetti de arttı bile…

“Seni tanıdığım güne lanet olsun Miran. Ben insanım, insan! Benden birini öldürmemi nasıl beklersin? Bu kapıdan çıkıp gideceğim ama bil ki o evliliği ölsem bile kabul etmeyeceğim. Sen kendi kendine nişan yapabilirsin fakat ben bulduğum her fırsatta senden kurtulmak için uğraşacağım. Ve emin eninde sonunda senden kurtulacağım.’’

Kulaklarımdan gitmeyen seslerle o gittikten sonra önce masayı dağıtıp ardından atamadığım sinirle şirketten çıktım. Aradan geçen bir kaç saatte Halit arabayı sürerken çalan telefonunu açtı.

''Söyle abdo, nerde gördün? Tamam kes sesini. Midyat'a doğru mu geliyorlar. Tamam abdo eve gelecektir sen yine gelin hanımı takip edesin.'' Onun söylediği gelin hanım lafıyla dikkatimi Halit'e çevirdim. Bana baktığında gözünde ki tereddütü görünce 'söyle, ne olmuş?' Dememle ağzındaki baklayı çıkardı."Ağam bişey olmamıştır da yengeyi görmüş bizim abdo. Diyarbakır yolundan dönerken."

'Diyarbakır yolunda ne işi var ki? Kimle dönüyormuş?'
"Adar gavatı sürüyormuş arabayı sadece ikisi varmış. Abdo yengenin baya üzgün olduğunu da söyledi. Bu Adar gavatı bir işler çevirmesin?"
'Diyarbakır yolunda ne işleri olacak hemen Hazar ağanın konağına sür bakalım neymiş meseleleri?'

Ben Midyat'ta olduğum için daha hızlı eve vardığımda bahçe de beklemeye başladım. Arin'le Adar içeri girdikleri an beni gördüklerinde ikisinin de suratından geçen ifade bişey çevirdiklerini ortaya koyuyordu. Konuştukça daha da artan şüphelerimi telefonda gördüğüm isim ile doğrular gibi olmuştum. Bir hışım çıktığım konaktan hemen Halit'e dönerek

'Sağlam bir adam bul Alihan mıdır nedir o şerefsizin ayağına sıksınlar.'

"Ağam öldürsünler mi?"

'Hayır. Önce bir bakalım bunların birbirini arama dertleri neymiş. Eğer ki bu işin altından ufakta olsa beni çıldırtacak bişey çıkarsa işte o zaman kaçacak delik arasınlar.'

Bunun üzerine eve geçtiğim de Halit'in iş tamam yazan mesajından sonra rahat bir uyku uyudum.

Sabah depodayken Halit aradı. ''Ağam bizim çocuklar hastaneden haber yolladı. Adar Alihan itinin odasındaymış. Bende kontrol etmeye hastaneye geldiğimde yenge Adar'ın karısıyla beraber hastaneye girdi. Saklanıp takip ettiğimde o şerefsizin odasına girdiler şimdi de Adar'la karısı odadan çıktılar.'' Halit konuştukça artan sinirimle arabama binip hastane yolunu tuttum. Hastaneye vardığım da kapıdan çıkan kadını gördüğüm de kalbimden binlerce duygu geçti. Gerçekten gelmişti, bir an yanılmak istemiştim ama Arin yine benim canımı en güzel yerden yakmasını bildi.

Ona doğru yaklaştığımda yaşadığı korkuyu görmezden gelip direk sordum. 'Hayırdır Arin ne işin var hastanede?' "Berfin için" geldim demeden cümlesini kestim.

'Bana yalan söyleme' hemen "seni ilgilendir…" demeye kalmadan tekrar cümlesini yarıda bıraktım. 'Sakın o cümleyi tamamlamaya da kalkma. Benim senin neyim olduğunu, neyi ilgilendirdiğimi sorarsan kendini yarım saat içinde nikah masasında bulursun o yüzden sakın o cümleyi tamamlama.' Dedim.

 

Arin'in Ağzından Devam

Miran'ın sözleri ile gözlerim dolarken kendimi toparlayıp 'Miran benim soyadım hala Arslanlı. Sana hesap vermek zorunda değilim. Üstelik benim rızam olmadan kıyılacak nikahın da gözümde ki değeri yok hükmündedir. Sen lafımı kesmeden de niye geldiğimi anlatayım. Alihan Adar'la Berfin'in çok yakın arkadaşıdır. Berfin durumunu benim yanımda öğrenince görmek istedi. Bende selamım olduğu için yalnız gelmesin dedim. Sonuçta adam sebebini bilmediğimiz şekilde bir kaç kanı bozuk şerefsiz yüzünden yaralanmış. Bende buralarda çok haysiyetsiz adamın olduğunu söyledim. Sakın yanlış anlayıp bişey yapmaya kalkma diye de açıklama yapıyorum yoksa asla sana açıklama yapmazdım.' Dedim. Berfinin çok yakın arkadaşıdır dediğimde Berfini dumura uğratırken, vurgulayarak söylediğim şerefsiz ve haysiyetsiz lafında Miran'ı sinir harbine uğrattım. Tam gitmek için adım attığımda Miran kolumu tutunca kafamı ona doğru kaldırdım.

"İyice dikkatli olmasını söyleseydin. Buranın insanı birine silah sıkarsa öldürmek için sıkar bilirsin. Eğer yaralı bırakmışsa onda bir uyarı vardır. Onu güzelce anlatsaydın hem ona hemde kendine. Bir daha seni o herifin yakınında görürsem, rastgele bile denk gelseniz bu sefer başkasına bırakmadan kendim kafasına sıkarım. Beni tanırsın kimseyi yaralı bırakmayı sevmem." Ben korkudan titrerken kendini bana iyice yaklaştırıp

"Şimdi doğruca eve gidip benim ikimiz için seçeceğim nişan gününü uslu uslu bekliyorsun." Diyerek alnımı öptü. Daha sonra arabasına binip uzaklaştı. Olduğum yerde bekledikten sonra Berfinin beni taksiye oturtması ile eve gittim.

2 hafta geçmişti. Bana uygun gördüğü nişan bugündü. Üzerimde ki siyah elbise ile aynadaki yansımamı incelerken sanki konakta cenaze varmış gibi herkes çok sessizdi. İşin komik yanı zaten cenaze töreni yaşayan ölü olan bana aitti. Babam beni ikna etmeye çalışıp, başka yol bulacağını ne kadar söylediyse de Miran'ın bir sürü insanı harcamasına izin vermeyeceğimi söyleyerek konuyu kapattım. Annem ise benim görmediğim yerlerde gizlice ağlayıp beni gördüğünde gözyaşını siliyordu. Adar sinirden benimle konuşmuyor, Berfin tüm konağı çekip çevirmeye çalışıyordu. Miran'a gelecek olursak inadıma tüm ülkeye yaymak ister gibi bana nefret ettiğim bütün adetleri tek tek yaptırıyordu. Şimdi nişan alayı gelecekti ve ben çaresiz cenazemi süslemeye gayret ediyordum.

Kapımın çalınması ile kendimi izlediğim aynadan gözlerimi çekmeden gel diye bağırdım. İçeri giren Berfin gözlerini kaçırarak "hadi çiçeğim geldiler aşağı inmen gerekiyor." Dedi. 'Ne zaman geldiler, hiç duymadım.' Dediğimde gözleri dolarak bana bakan Berfin "Arin davul zurna sesi kaç kilometre arkadan geliyor nasıl fark etmedin? Miran tüm Mardin'e dinletti." Sessizce güldüm, o kadar buruk bir gülüştü ki bu...

Ayağa kalktığımda kendimi toparlayıp dimdik aşağı indim. Aşağıya indikçe her yerden çıkan kalabalık beni giderek daha da geriyordu. Sessizce devam ederek kadınların yanına geçtiğimde göz göze geldiğim Hate teyze ile durdum. Bana üzgün bir şekilde bakıyordu.

Hate teyze dünya da eşine benzerine rastlanmayan bir kadındı. Irak'ta yaşıyordu. Baran amca öldükten sonra Miran tamamen kendi ayakları üzerinde durunca Midyat'ı terk ederek hem kendinin hemde aşkının doğduğu konağa geri döndü. Hanımağa kavramının vücut bulmuş haliydi adeta. Beni yıllarca Miran'ın gazabından korumuştu. 18 yaşına girdiğim an evlenmek için beni zorladığında elinden Hate teyze kurtarmıştı. Daha sayamadığım onlarca iyiliği vardı benim üstümde. O da bugün oğluna benim gibi isyan ederek siyahlara bürünmüştü. Eminim benim için de buraya gelmemek uğruna savaş vermişti.

Elini öpmek için eline uzandığım da kulağıma doğru fısıldadı. "Beceremedim kızım affet beni." Ona sadece tebessüm ettim. Tüm cihan savaşsa bile oğluyla baş edemezdi biliyordum. Zaman su gibi akıp geçtikten sonra sanki isteyerek nişanlanmışım gibi isteme faslı yapılırken de yüzükler takılırken de baktım öylece. Herkesi izledim tek tek... Ben izlerken Miran'ın elini öpmek için uzanan dedesi yaşında ki adamlara tiksinerek baktım. Bunlar dünya kadar mala mülke sahip olmasına rağmen kula kulluk ediyorlardı. Ben düşünceler aleminde yüzerken Miran'ın parmağıma taktığı Aslan figürlü yüzüğe bakarken onun duyacağı şekilde fısıldadım. 'Verdiğin paraya yazık, ilk bulduğum yerde çöpü boylayacak.' Umursamadan gözümün içine içine bakınca daha da sinirim bozuldu.

O an göz göze geldiğim Adar'la sırıtarak tüm aşiretin gözü önünde önce babama daha sonra yanında oturan Adar'a sarıldım. Adar her ne kadar babamın manevi evladı da olsa bir yabacıya sarılmam üstelik Miran'ın tüm aşireti önünde ona açık bir meydan okumaktı. Madem benimle evlenip kendi ailesine gelin ediyor, bende Bedirhan ailesini rezil etmekten geri durmazdım. Yanına gittiğimde sıktığı yumruğu ile bana bakarken umursamadan içeriye geçtim.

Aradan geçen saatlerde sessiz bir şekilde benim için yazılan senaryoyu oynadım. Yüzükler takıldıktan sonra kendimi inanılmaz derece boşlukta hissediyordum. Gelen kadınların bana gösterdiği saygıya bile tepki verecek kadar enerjim kalmamıştı. Terastan bahçeye baktığımda göz göze geldiğim Miran’a tüm nefretimle baktım. Daha sonra gözlerimi çekerek tekrar bu gecenin bir an önce bitmesi için tüm çabayı göstermeye çabaladım.

Nihayet biten nişanla son giden misafirlerden sonra derin bir nefes alacakken, Berfin'in koluma yapışıp büyük mutfağa sürüklemesi ile neye uğradığımı şaşırdım. Ben tam ne yapıyorsun diyecekken beni bekleyen Adar ve Alihan ikilisi ile kaskatı kesildim.

'Siz ne yapıyorsunuz? Biri görürse ne halt ederiz bir fikriniz var mı? Alihan neden burada?' Ben arka arkaya soru sorarken bir anda Adar bana dönerek "bu son şansın Arin. Başka çıkış yolun yok. Kimse anlamadan kirli tabaklarını almaya gelen arabayla içeriye girdi Alihan. Alihan'ı ne yaptıysam ikna edemedim." Dediğimde şaşkınca neye diye sorduğum da devam etti. "Seni kaçırmamaya..." Ne diye bağırırken Berfin ağzımı kapattı. Devam etti Adar.

"Beni iyice dinle Hazar amca da onay verdi. Başka kurtuluşun yok Miran bir kaç haftaya düğünü yapar. Şimdi yarın Alihan Miran'ı şikayet edecek. Bakma öyle korkarak, tabiki yatmaz sadece oyalamak için en azından bir kaç saat gözaltındayken siz şehirden çıkarsınız. Miran tam sınır dışına tırları kontrole gittiği an polis arabaları varacak Kürşad müdürle konuştum bile zamanlamayı ona göre ayarlayacak. Miran bir şekilde geceye kadar çıkar emniyetten ama onu emniyete Halit'le aldıracağımız için dışarı da ki işler aksayacak. Sende tam o anda kapıda seni takip eden adamları şikayet ettin mi kapı boşalacak. Hemen ben senle Alihan'ı almaya geleceğim. Mardin çıkışına kadar arabayla gideriz ordan ben size Kamyonet ayarlayacağım. Kamyonetin arkasında Ankara'ya gideceksiniz. Ankara'dan da bir süreliğine Fransa'ya geçersiniz Alihan'ın tanıdıkları varmış. O ayarlamaları halletti. Ortalık sakinleşince bir kaç aya ülkeye dönersiniz."

Burası ne olacak diye soramadan "Seni bulmadan bir karar veremez Miran merak etme. Bana kalırsa kaçmanız asla doğru değil ama Alihan'la Hazar amca kaçmanı istiyor." Alihan bana okulu her şeyi ayarladığını söylediğin de kafama yatmıştı. Zaten başka şansım yoktu da. En azından bulunsam bile ölmeden önce özgürlüğüm için savaştım derim. Benim özgürlüğüm için savaşmamam bana yakışmazdı.

Bir anda kendimi ikna etmem sonucunda onayladım hepsini. Odama son bir kez çıkıp Berfin'le sarılarak uyudum. Kalbimden geçen duam rabbime şu oldu umarım yarınlar benim için hayır getirirdi.

 

 

Bölüm : 04.12.2024 16:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...