
Sellaam bölüm birazz gec geldii telafii icin üc bölüm birden atıcamm oy verirrsenizz sevinirrim iyii okumaalarr
-
"Reis!"
Meral'e döndük. Barlas ellerini tezgahtan çekmemişti hala. Ellerini tezgahtan çözdüm. Çayların yanına kurabiye tabağı hazırladım. Kurabiyeler bitmiştir inşallah. Zira Meral'le Barlas'ı yalnız bırakmak gibi bir niyetim yoktu.
"Efendim Meral?"
Oldukça yavaş hareketlerle dolduruyordum tabağı.
"Şey, sizi sordular da içeriden."
Tabağı aldım. Masaya adımladım. Masanın üzerindeki kurabiyelerden doldurmaya başladım. Tabak elimdeydi.
"Sana kız göstereceklermiş."
Tabak elimden düştü. Kırılmıştı.
"Alev, iyi misin?"
Barlas'a baktım. Endişeyle bana bakıyordu.
"İyiyim."
Cam kırıklarını toplamaya başladım.
"Dur, elini keseceksin."
"Bir şey olmaz, Barlas."
"Alev, dur diyorum."
Ayağa kalktım.
"Durdum. Hadi kırık parçalar, çöpe gidin kendiniz. Barlas toplamam için bana izin vermiyor çünkü."
Gülmeye başladı. Kırık camları topladım. Barlas da yardım etti. Meral kapının önünde bizi izliyordu. Kırık parçaları çöpe attım. Peçeteyle kurabiyeleri topladım. Islak mendille yeri sildim. Yeni tabak hazırladım. Tepsiyle birlikte içeri girdim. Çayları dağıttıktan sonra yerime oturdum. Dün konuştuğum kız geldi yanıma.
"Alev abla."
"Geldim."
Tayfa bana bakıyordu.
"Birazdan geleceğim."
Bahçeye çıktık.
"Ablanla sana uygun iş bakıyorum. Bulduğum zaman size haber vereceğim. Şartın, sorunun ya da isteğin var mı? İşi ona göre bakayım."
"Yok, abla."
"Tamam. Ben bulunca sana haber vereceğim."
"Çok teşekkür ederim, Alev abla."
"Lafı bile olmaz."
Çantamdan zarfı çıkardım. Avcunu açtım. İçine koydum. Avcunu kapattım. İki elimle elini tutuyordum.
"Daha ihtiyacın olursa çekinmeden söyle."
"Abla buna ge-.."
"Anlaşıldı mı?"
Gülümseyerek başını salladı.
"Anlaşıldı. Çok saol, abla."
Sarıldı. Gülümseyerek karşılık verdim. İçeri girdim. Yerime oturdum.
"Noldu?"~Barlas
"Yok bir şey."
Barlas biraz daha yüzümü incelemiş, sonra önüne dönmüştü. Günden sonra hangara geçtik. Koltuğa oturdum.
"Alev, sufle yapsana."~Açelya
"Günde çok yemedik mi?"
"Kuzen, yapsana ya."~Ceyhun
"Gerçekten, çok özledik."~Egemen
Güldüm. Ayağa kalktım. Parmağımı herkesin üzerinde tek tek gezdirdim.
"Herkese ikişer tane mi?"
"Aynen."~Buğra
"Barlas ve Alper, çikolatanız bitter mi yine?"
"Yalnız Alevciğim, Barlas çikolatalı tatlıları tercih etmez. Sufle hiç yemez. Sevmiyor."~Meral
"Bunu sana Barlas mı söyledi?"
"Reisi tanıyorum."
"Diyorsun." diyip gülmeye başladım.
"Öyle mi Barlas? Sevmez misin sufle?"
dedim cevabını bilmeme rağmen.
Barlas yerinde dikleşti. Vereceği cevaptan emindim. Kendisi sırf ben sufle yapayım diye hangara iki koli çikolata almış kişiydi. O mu sufle sevmiyordu?
"Bitterli yap, Alev. İki tane."
Gülümsedim. Mutfağa girdim. Sufleyi yaptım. Tepsiyi sehpaya bıraktım. Herkes bir tabak aldı. Meral dokunmamıştı bile. Kendi bilirdi. Ben yapmıştım, sorumluluğumu yerine getirmiştim. İki saat daha oturduk. Gonca Efe'yi uyutmuş,
abimle birlikte yanımıza gelmişti.
"Alev, yarın hastaneye kaçta gideceksin?"~Abim
"Sabah."
"Reis, dağılalım mı o zaman?"~Egemen
"Dağılalım."~Barlas
Barlas ayağa kalktı. Abim, Gonca, Barlas, Ceyhun ve Açelyayla birlikte bizim sokağa girdik. Diğerleri bir alt ve üst sokaklarımızda yaşıyordu. Teyzemlerin eviyle yan yana evlerde oturuyorduk. Bahçelerimiz ortaktı. Barlaslarla karşılıklı çapraz evlerde oturuyorduk. Camlarımız hafif eğik bir açıyla birbirine bakıyordu.
İyi geceler dedik. Eve girdik. Odama çıktım. Pijamalarımı giyindim. Uyudum.
Alarmın sesiyle uyandım. Duş aldım. Hazırlandım.
Üstüme ince ceketi giyindim. Böyle daha resmî duruyordum. Aşağı indim. Abim ve Gonca sarılarak dizi izliyordu. Annem mutfaktaydı.
"Günaydın, çifte kumrular."
"Günaydın, Alev'im. "~Gonca
Abim elini iki kere yanına vurup "Günaydın, doktor. Gel." dedi.
Abimin diğer yanına oturdum. Gonca'ya sarıldığı gibi tek kolunu omzuma attı.
"Efe nerede?"
"Okulda. On dakika önce gönderdim."~Gonca
Ayağa kalktım.
"Ben çıkıyorum."
"Nereye? Daha kahvaltı yapmadık?"
"Hastaneye gidiyorum, abi."
"Tamam, görüşürüz."
"Abi, bu arada benim araba işini bir ara halletsek?"
"Git Barlas'ın yanına. Al istediğini."
"Tamam."
"Alev, biz Barın'la dışarı çıkacağız. Yarın göreve gidiyor ya.. Efe'ye akşam sen bakar mısın?"
"Bakarım, Gonca. İyi eğlenceler."
Evden çıktım. Yürümeye başladım. Sokakta korna sesi duyuldu. Yanımdan geliyordu. Başımı yana çevirdim. Barlas'tı.
"Gel hadi."
Öne oturdum. Gülümsüyorduk.
"Günaydın."
"Günaydın. Hastaneye mi?"
"Evet."
"Çok erken değil mi?"
"Erken."
"Kahvaltı yaptın mı?"
"Hayır."
"Güzel."
Arabayı kullanmaya başladı. Radyodan şarkı açtım.
"Hastane çıkışında yanına gelecektim."
"Neden?"
"Araba alacağım."
"Önce güzel bir kahvaltı yapalım. Sonra hastaneye geçeriz. Sen işini bitirince galeriye gideriz. Sonra hangara geçeriz."
"Hangara gelemem. Efe'ye bakacağım."
Cevap vermedi. Sessizce yolculuğu bitirdik.
"Teşekkür ederim."
Anahtarı çıkardı. Arabadan indi.
"Sende mi geliyorsun?"
"Evet."
"Gere-.."
"Yürü, Alev."
"Peki."
İçeri girdik. Gerekli işlemleri yaptım. Tıbbi sekreterimle tanışmayı yarına bıraktım. Feyza'nın yanına uğradım. Acilin kapısından dışarı çıktım. Barlas koltukta telefonuyla uğraşıyordu. Beklemiş miydi cidden? Yanına gittim. Telefonunun ekranını kapattı.
"Ee, naptın?"
"Yarın başlıyorum."
"Sevindim. Gidelim mi?"
Arabaya bindik. Sessizce galeriye yolculuk yaptık. Arabayı park etti. Arabadan indim. İçeri geçtik. Çırakları yanıma geldi.
"Alev abla?!"
Gülerek "Ali." dedim.
Koşarak yanıma geldi. Sarıldı.
"Ablam, hoşgeldin. Döndüğünü söylemişlerdi de inanmamıştım."
"Neden? Ülkeye giriş yasağım mı var? Gelemez miyim?"
Gülerek "Ya abla." dedi.
Barlas kolumdan çekti.
"Bölüyorum ama."
Güldüm. Biraz daha emin olayım, sana hislerimi söyleyeceğim. Bu hareketlerin bana beni sevdiğini düşündürüyor. Mutlu oluyorum yahu!
"Özellikle aradığın bir model var mı?"
"Yok. Senin önerilerin arasından seçeceğim."
Birkaç arabaya baktık birlikte. En son BMW X3 sDrive20i'nde karar kıldık.
"Ben arabayı hazırlatır sana getiririm."
"Teşekkür ederim, Barlas."
Gülümsedi. Arabaya bindik. Bizim eve gidiyorduk.
"Alev."
Camda olan gözlerimi Barlas'a çevirdim. Bana kısa bir bakış attı. Yola geri döndü. Diğer cama bakarak gülümsedi. Tekrar yola baktı.
"Bana ne zaman reis diyeceksin?"
Kıkırdadım.
"Kim bilir."
Güldü.
"Sana reis demiyorum çünkü sen benim için Barlassın. Sadece Barlas."
Bana baktı. Öncekine göre daha uzundu. Ama araba kullandığı için yola geri döndü.
"Zaten sadece senin yanında sadece Barlas olabiliyorum."
Gülümsedim.
"Reis dememi istiyor musun hala?"
"Hayır." dedi gülerek.
Tekrar kıkırdadım. Torpidoyu açtım. Karıştırmaya başladım. Sol eliyle direksiyonu tutuyordu. Sağ eliyle torpidonun derinliklerinden çikolata çıkardı. Bana uzattı. Hâlâ benim için arabasında çikolata taşıyor olması çok güzeldi..
"Hâlâ koyuyorsun."
Gülümsedi. Çikolatayı açtım. Isırdım. Sağ eliyle çikolatayı tuttuğum elimi tuttu. Çikolatadan ısırık aldı. Elimi bırakmadı. Vitesin üzerine koydu. Serçe ve yüzük parmağıyla vitesi değiştirdi.
Karizma fokus..
"Barlas, çikolata yiyeceğim."
"Ye."
"Elimi bıraksan mı?"
Dilini damağına vurarak cıkladı. Güldüm. Elimi kaldırdım. Çikolatayı ısırdım. Benden sonra o ısırdı. Çikolata bitmişti.
"Bir tane daha çıkarsana."
"Çikolata zararlı."
"Dedi her kahvenin yanına çikolata yiyen kişi."
Güldüm. Bunu da biliyordu... Eve geldik. Arabayı park etti. Benimle arabadan inince hiç itiraz etmedim. Kapıyı çaldım. Annem açtı.
"Hoşgeldiniz."
"Hoşbulduk, Akgül teyze."
"Hoşbulduk, anne."
İçeri girdik. Annemle Barlas koltuğa oturdu. Mutfağa gittim. Çay koydum. Annemin yanına oturdum.
"Kızım ben teyzene geçiyorum. Akşam yemeğini onlarda yiyeceğiz. Yardım edeyim."
"Tamam, anne."
"Görüşürüz, reis oğlum."
"Görüşürüz, Akgül teyzem."
Annem evden çıktı. Mutfaktan çay getirdim. Barlas film açtı. Sessizce film izlemeye başladık. Koltuğa uzandı. Başını dizlerime koydu. Güldüm. Bir erkeğe göre fazla gür ve bakımlı olan saçlarını ince ince örmeye başladım. Başladığım gibi bitiyordu.
"Makyaj da yap istersen, Alev."
Güldüm.
"Yapayım mı gerçekten?"
Öldürücü bakış attı.
"Hayır."
Sinir etmek için bu oyunu sürdürdüm.
"Lütfen."
"Hayır, Alev."
"Barlas, lütfen."
"Ha-.."
Tam o anda zil çaldı. Güldü. Kurtuldu, tabi gülerdi.
"Kapıya sen bakacaksın sanırım?"
Gayet rahat bir sesle "Yo." dedi.
"Kafanı kaldır o zaman da kalkayım."
Homurdanarak kafasını kaldırdı. Kapıyı açtım. Servis hostesi ve Efe gelmişti.
"Hala!"
"İyi günler, Alev hanım."
"İyi günler."
Efeyi içeri aldım. Çantasını çıkardım.
"Koş, ellerini yıka. Yiyecek bir şeyler hazırlayayım ben de sana."
Mutfağa girdim. Efe'ye dün ki yemekleri ısıttım. Barlas'a aç olup olmadığını sormak için salona gitmek için kapıya döndüm. Kapıya yaslanmıştı. Gülümsüyordu.
"Kapıları çok seviyorsun sanırım?"
Güldü.
"Aç mısın?"
"Hayır."
Efeye tabak yaptım. Masaya koydum.
"Efe! Yemek hazır."
Efe koşarak mutfağa girdi. Efe yemek yerken Barlasla konuşuyordu. Ben de mutfağı toplamaya başladım. Barlas ve Efeyle salona geçtik. Telefonum çaldı.
Gonca arıyor...
"Efendim Gonca?"
"Kuzum, Efe geldi mi?"
"Geldi."
"Öğretmeni ödev vermiş. Dışarı çıkmayın. Onu yapsın."
"Tamam."
"Öptüm kocaman."
"Görüşürüz."
Telefonu kapattım. Meraklı iki çift göze gülümsedim.
"Efe, çantanı getir halam. Ödev yapacağız."
Olumsuz mırıltılar çıkardı. Çantasını getirdi. Test kitabını çıkardı. Ödev olan yeri yapmaya başladı. Barlas da ona yardım ediyordu. Tıp dergimi okuyordum.
"Çıkmıyor reis!"
"Dur, aslanım. Çözeceğiz."
"Olmuyor işte."
"Efe, dur oğlum. Yapacağız işte."
Güldüm. Sehpaya doğru eğildim.
"Sorun ne?"
"Sorun bu soru, hala. Çözemiyoruz."
"Alev, bilgileri oku. Sen söyle. Soru yanlış."
Güldüm. Soruyu okudum.
"Bunu üstteki bilgiye göre yapmayacaksın ki."
"Üstteki bilgiyi niye vermişler o zaman?"
Kıkırdadım.
"Kafanızı karıştırmak ve soruyu yanlış yapmanızı sağlamak için. Dikkatli okursanız yukarıdan yararlanmayacağınızı söylüyor zaten."
Barlas gülerek koltukta geriye yaslandı.
"Yani aslanım, buradan sonrasına Alev yardım edecek."
Güldük. Efe'ye yardım ettim. Oyun oynamak için yukarı çıktı. Barlas'a telefon geldi. Yüzü gerildi. Bana baktı. Telefonu kapattı.
"Ben gidiyorum."
"Bir sorun mu var?"
"Sonra anlatacağım. Beni bekliyorlar."
"Ben de geleyim mi?"
"Efe var. Hem yalnız gitmem daha iyi. Önce nolduğunu öğreneyim."
"Efe'yi anneme bıraka-.."
"Alev, sonra anlatacağım. Görüşürüz güzelim."
Güzelim mi dedi o? Bana bir kal geldi. Belli etmemek için kafamı salladım. Dilimi yutmuştum. Yüzümü ifadesiz tuttum. Güldü. Evden çıktı. Kapıda durdum. Telefonum çaldı.
Arzu teyzem arıyor...
"Efendim teyze?"
"Kızım, Efe'yi de al buraya gel."
"Tamam."
Telefonu kapattım. Yukarı çıktım. Üstümü değiştirdim.
Teyzemlere gittik. Yemek yedik. Bahçede çay içerken zil çaldı. Bakmak için kalktım. Kapıda daha önce hiç görmediğim bir erkek vardı. Elinde mavi bir dosya vardı.
"Merhaba?"
"Merhaba. Ben Reha. Ceyhun'a istediği dosyayı getirmiştim de. Kendisi içeride mi?"
Gülümsedim.
"Kusura bakmayın, geleceğinizi bilmiyordum. İçeride. İçeri gelmez miydiniz?"
"Yok. Ben dosyayı verip gideyim."
"Peki. Biraz bekleteceğim."
Gülümsedi. Başını salladı. Bahçeye çıktım. Ceyhun'u çağırdım. Kapıya gitti. Rehayla geri geldi. Açelya Reha'ya çay getirmeye gitti. Biraz daha oturduk. Abim ve Gonca gelince eve geçtik.
***
Erkenden uyandım. Duş aldım. Hazırlandım. Hastanede ilk günüm olacaktı.
Aşağı indim. Kahvaltı yaptık. Abimi uçağa uğurlamak istiyordum. Gonca'nın yanında söylersem o da gelmek isterdi. En iyisi yalnızken söylemekti. Annem ve Gonca çoktan muslukları açmıştı. Gururla abime bakıyordum. Kahvaltıdan sonra abim kalktı. Herkesle vedalaştı. Sıra bana geldi.
"Ben de hastaneye gideceğim. Dışarıda vedalaşalım."
Abimle kapıya çıktık. Annem su döktü. Güldüm. Çağırdığı taksiye bindik.
"Nereye gidiyoruz, i?"~Taksici
"Havalimanına."
"Önce hastaneye."~Abim
"Hayır. Ben de geleceğim."
"Al-.."
"Abi, sür abi sen."
Abim sarıldım. Kolunu omzuma sardı. Dışarıyı izlemeye başladık.
"Efe, annem ve Gonca sana emanet."
Başımı salladım. Güldü.
"Ne gülüyorsun?"
"Göreve ilk defa içim rahatken gidiyorum."
"Önceden değil miydi?"
"Önceden sen yurt dışındaydın, onlar evde tekti."
"Ondan önce?"
"Daha liseye gidiyordun. Bana bir şey olursa onlar için kendini ve geleceğini harcayacağını biliyordum. O yüzden o zaman da rahat değildim."
Saçımı öptü. Devam etti.
"Ama şimdi geleceğini en güzel şekilde inşaat ettin. Şehit maaşına ihtiyacınız olmayacak. Her zorlukta başını dik tutan kardeşim, artık çok daha büyük zorluklara katlanabilecek. Çünkü artık öncesinden daha da güçlü."
Gülümsedim. Abimin benimle gurur duymasını seviyordum. Havalimanına geldik. Taksiden indik. Abim küçük el çantasını yere bıraktı.
"İçeri gelme. Hastaneye geç kalırsın. Vedalaşalım, git."
"Tamam, abi."
Sarıldım. Sarılırken konuştum.
"Vatan için gidiyorsun, sevdiklerin için dön. Tamam mı?"
"Tamam, güzelim."
Son kez öptüm.
"Akşam aramaya çalışacağım. Hastanede ilk gününü anlat."
"Tamam. Görüşürüz, abim. Allah'a emanet ol."
Taksiye bindim. Hastaneye gittim. Parayı ödedim. İçeri girdim. Bana ayrılan odaya girdim. Tıbbi sekreterimle tanıştım. Önlüğümü giyindim. Hasta kabulüne başladık. Öğlene doğru Feyza yanıma uğramıştı. Yorucu bir gündü. Acilde çalışacaktım ama öncesinde birkaç hastaya odamda baktım. Kapım çaldı.
"Gir."
Elinde çiçekle Cengiz girdi. Gülümsüyordu. Gülümseyerek ayağa kalktım.
"Hoşgeldin."
"Hoşbuldum, doktor hanım. Buyrun, çiçekler sizin."
"Teşekkür ederim."
Çiçekleri masaya koydum. Yerime oturdum.
"Nasılsın?"
"İyiyim, Cengiz. Sen?"
"İyiyim. İlk gününde ziyaret etmek istedim seni."
"Teşekkür ederim. Kahve içer misin?"
"Olur."
"Kafeteryaya inelim mi?"
Ayağa kalktı. Birlikte aşağı indik. Kahve aldık. Masalardan birine oturduk.
"Abin gitmiş."
"Evet, sabah gitti."
"Üzüldün mü?"
"Hayır."
Güldü.
"Geçen akşamı tekrarlayalım mı?"
"Tayfayı bu sefer ikna edebileceğimi sanmıyorum, kusura bakma."
Masanın üstündeki elimin üzerine elini koydu. Rahatsız olduğumu ifade eden bakış yolladım. Umursamadı.
"İkimiz çıksak?"
Elimi çektim.
"Üzgünüm, Cengiz. Benim artık acile geçmem gerekiyor. Hastalarım bitmişti zaten. Geldiğin için tekrar teşekkür ederim."
"Görüşürüz. Kolay gelsin."
Masadan kalktım. İlerlerken çapraz masalardan birinin telefonuyla bizi çektiğini gördüm. Ah hayır, selfie çekiyormuş.
Çok polisiye izledim, çok...
Son iki hastam kalmıştı. Telefonum çaldı. Barlas'ın aradığını görünce mutlu oldum. Bugün odam çiçek bahçesine dönmüştü. Barlas, abim, Annem, Gonca, tayfadakiler, teyzemler, tayfakilerin aileleri, mahalledikler, yan mahallelerin reisleri ve aileleri...
Barlas arıyor...
"Efendim, Barlas?"
"Hastanede misin?"
"Evet ama birazdan çıkacağım."
"Güzel. On dakikaya oradayım."
"Tamam."
Telefonu kapattı. Bu ara beni çok mu arıyordu? Evet, çok arıyordu. Diğer iki hastayla ilgilendim. Önlüğümü ve steteskobu dolaba koydum. Barlas kapıda bekliyordu. Arabaya bindim.
"Hoşgeldin. İlk gün nasıldı?"
"Güzel. Çiçekler için teşekkür ederim."
"Beğendin mi?"
"Evet, çok güzellerdi. Ayrıca saksıda yollaman çok ince bir davranıştı."
Gülümsedi. Arabayı çalıştırdı. Radyoyu açtım. Şarkıya eşlik ettim. Barlas arada bir gülümseyerek yandan bakış atıyordu.
"Bugün şarkı söyleyelim mi?"
"Çok uzun zamandır şarkı söylemiyorum."
"Ben de."
Gülümsedim. Barlas'ın hareketlerindeki değişikliğin bilincindeydim. Sadece emin olmak için birbirimize biraz zaman tanıyordum. Bence o da bunun farkındaydı. Bizim ilişkimiz diğerlerinden hep daha farklıydı. Ama artık anlamı açıkça ortadaydı. O da ben de hislerimizin farkındaydık. Yani sanırım..
Çünkü Meral hala kafamı karıştırıyordu. Barlas'ın ona bir ilgisi olmadığı kesindi. Ama onun hareketlerinde bir anormallik vardı. Bunu daha çözememiştim. Ama uğraşmak istemiyordum. Meral'le ilgili hiçbir şeyle ilgilenmek içimden gelmiyordu. Evin önünde durduk.
"Biraz dinlen. Yemek ye. Akşam hangarda buluşuruz. Goncayı da getir, Efe'yi Akgül teyzeye ya da annemlere bırakın. Gonca'nın kafası dağılsın."
"Tamam."
Eve girdim. Annem ve Gonca durgundu. Annem koltukta taze fasulyelerle uğraşıyordu. Gonca televizyon izliyordu.
"Ben geldim, Akçaylar! Nasılsınız?"
Gonca fısıltı gibi çıkan sesiyle "İyiyiz." dedi.
Yanına oturdum. Başının altından yastığı çektim.
"Kalk bakayım."
"Alev, uğraşma benimle."
"Uğraşacağım çünkü siz bayan Akçay, hazırlanmak için ısrar isteyen birisiniz.
"Nereye gidiyorsunuz, kızım?"
"Hangara, anne. Gonca'yı da götüreceğim. Efe'ye bakar mısın?"
"Bakarım kızım. Gidin siz. Hastane nasıldı?"
"İyiydi."
Goncayla hangara gittik. Kapıyı Meral açtı. Goncayla sarıldılar. Yanından geçtim. Herkes buradaydı. Gonca kendisine ve bana çay getirdi.
"Konuşmanız için illa telefonları mı toplamam gerekiyor?"~Barlas
"Kapattık, reis."~Buğra
"Yok yok, işimizi garantiye alalım."
Bana bakış attı. Buradaki garanti, bize videoya çekmemelerinin garantisi oluyordu.
"Aleyna, topla telefonları."~Barlas
Herkesin telefonlarını aldı.
"Ben veremem."
"Sebep?"~Alper
Deren imayla gülerek "Birinden mesaj falan mı bekliyorsun yoksa?" dedi.
Barlas'a baktım. Kaşları çatılmıştı.
"Hayır, Deren. Doktorum ben. Telefonumun her zaman açık olması gerekiyor. Beni arar, ulaşamazlarsa nolacak?"
"Haklı."~Buğra
"O zaman telefonunu bana ver."~Barlas
"Dursun bende. Nolacak?"
"Alayım."
Göz devirdim. Telefonu uzattım. Cebine attı. Kaşıyla odayı işaret etti. İçeri gittim. Bağlamayı aldım. Herkes gülerek bize bakıyordu.
"Gerçekten mi?!"~Biricik
"Sen naptığını sanıyorsun?!"
Meral, sabrımın sınırlarında bağırıyorsun. Taştı, taşacak. Haberin olsun.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |