7. Bölüm

7.bölüm

Bookaes
bookaes

"Sen naptığını sanıyorsun?!"

 

Meral elimden bağlamayı çekti. Yüzümdeki ifadesizliği, soğukluğu bozmadım.

 

"Buna dokunamazsın!"

 

"Sebep?"

 

Herkes ayağa kalktı.

 

"Reis izin vermiyor."

 

"Bu bağlama kimin biliyor musun, sen?"

 

"Meral, tamam."~Alper

 

"Bir yanlış anlaşılma var kızlar, sakın olun."~Açelya

 

"Reisin." dedi sesini yükselterek.

 

"Meral, ses tonuna dikkat et. Sabrediyorum ama bir yere kadar."

 

"Hah! Sabrediyormuş."

 

Sakince "Meral, kendine gelir misin?" dedim.

 

"Ben kendimdeyim! Geldiğimden beri herkesin gözüne girmeye çalışıyorsun. Egoist egoist tavırların, herkesin gözbebeği olma çabaların.. Yeter ya! Ne Alevmiş arkadaş!"

 

"Meral yeter!"

 

Barlas bağırdı. Meral çatık kaşlarla ona bakıyordu. Herkes susmuştu.

 

"Reis sen izin vermiyorsun-.."

 

"Meral, o bağlama Alevle benim. Öyle olmasa bile senin ne Alev'e ne de tayfadan birine böyle bağırma hakkın yok. Tayfadan olabilirsin ama kendini kimseyle böyle kıyaslayamazsın. Ayrıca Alevle konuşma tarzın hiç hoş değildi."

 

"Ama reis-.."

 

"Özür dile."

 

"Ne?"

 

"Buna gerek yok."

 

Meral'i sevmiyor olabilirim ama tayfanın önünde azar yemesinin üzerine özür dilemesi kendisini çok kötü hissettirecekti.

 

"Özür dile dedim."

 

"Özür dilerim."

 

Cümlesi biter bitmez çıktı hangardan.

 

Biricik'e dönüp "Biricik peşinden git." dedim.

 

Biricik de hangardan çıktı. Bağlamayı aldım. Odaya gitmek üzere yürümeye başladım.

 

"Nereye?"

 

"Bağlamayı yerine koyacağım."

 

"Söz vermiştin?"

 

"Kimsede heves kalmadı. Yarın söyleriz."

 

"Tamam."

 

Bağlamayı yerine koydum. Salona geri döndüm.

 

"Reis herkesin keyfi kaçtı. Dağılalım mı?"~Gonca

 

Barlas başıyla onayladı. Barlas, Gonca, Ceyhun ve Açelya ile birlikte bizim sokağa girdik. Ceyhun ve Açelya eve girdi. Barlas eve girecekken kolumu tuttu. Gonca duran bana sonra Barlas'ın tuttuğu koluma baktı.

 

"İçerideyim ben. İyi geceler, reis." diyip eve girdi.

 

Barlas'a döndüm. Bir süre sessizce yüzümü izledi.

 

"Bir şey mi oldu?"

 

Sarıldı. Gülümsedim. Görmüyordu sonuçta. Karşılık verdim.

 

"Sana bağırmaması gerekiyordu." Dedi sarılırken.

 

"Herkesin içinde öyle demen gerekmiyordu."

 

"Uyarmasaydım bunu yapmaya devam edecekti."

 

"Sana uyarma demedim. Bunu ben de yapabilirdim. Ama madem uyardın, herkesin içinde yapmamalıydın."

 

Kollarını belimden çekti. Gülümsüyordu.

 

"İyi geceler, Alev."

 

"İyi geceler, Barlas."

 

Eve girdim. Odama çıktım. Balkondan baktım. Gülümseyerek camıma bakıyordu. Pijamalarımı giyindim. Abimlerin odasına girdim. Gonca cenin pozisyonundaydı. Yanına uzandım. Saçlarıyla oynadım.

 

"Çok üzülüyorsun. Bu üzülmen gereken bir durum değil."

 

"Sen bana ne zaman görümcelik yapacaksın?"

 

Gülmeye başladım.

 

"Yapmamı mı istiyorsun? Peki. O zaman güzel bir su böreğine hayır demem."

 

"Su böreği mi?"

 

Yüzünü buruşturdu. Yataktan uçarcasına bir hızla kalktı. Banyoya koştu. Peşinden banyoya gittim. Saçlarını tuttum. Kusuyordu. Peçete uzattım. Ağzını temizledi. Lavaboda ağzını gargara yaptırdım. Yüzünü yıkadım.

 

"İyi misin?"

 

"Evet. Bir an kötü oldum."

 

Saçlarını elimle topladım. Bileğimdeki tokayı saçlarına geçirdim.

 

"Dişlerimi fırçalayacağım. Sen çık."

 

"Tamam."

 

Banyodan çıktım. Yatağa oturdum. Gonca geldi. Yüzü solgun duruyordu. Yatağa yatırdım. Üstünü örttüm.

 

"İyi geceler Gonca.'

 

"İyi geceler Alev'im."

 

Odama gittim. Abimi aradım. Telefonu kapalıydı.

 

Saat 6.30 du. Spor kıyafetlerimi giyindim. Kendimi cok ihmal etmistim Telefonumu omzuma sabitledim. Koşu ayakkabılarımı giyindim. Evden çıktım. Sporu bitirdim. Saat 7.33'dü. Bildirim geldi Telefonuma baktım.

 

Biricik

 

Hastaneye gitmeden konuşmalıyız.

 

Tamam. Kapıya çık.

 

Barlasların evine gittim. Biricik kapıda beni bekliyordu.

 

"Alev ben ne yapacağımı bilmiyorum."

 

"Anlatırsan yardımcı olabilirim."

 

"Biliyorum. O yüzden seninle konuşmaya geldim zaten."

 

Derin nefes aldı.

 

"Sen dün beni Meral'in peşine gönderdin ya."

 

"Evet."

 

"Hangardan çıktım. Çok hızlı yürüyordu. Telefonda biriyle konuşuyordu. Sanırım ağlıyordu."

 

Sorun sanırım telefonda konuştuğu kişiydi.

 

"Kimle konuşuyordu?"

 

"Bilmiyorum. Planı kabul ettiğini söyledi. Artık dayanamadığını falan söyledi. İsim vermedi ama ben sen olduğunu düşündüm. Bunu abime söylesem çok kötü şeyler olabilir. Söylemesem yine kötü şeyler olacak. Köşeye sıkıştım. Bilmiyorum ne yapacağımı."

 

Kolunu sıvazladım.

 

"Sakin ol. Abin dahil kimseye hiçbir şey söyleme şimdilik. Ben kimle, ne konuştuğunu öğrenmeye çalışacağım. Belki suçsuzdur. Biz yanlış anlamışızdır."

 

Gülümsedi. Sarıldı.

 

"Sabah sabah birbirinizi rüyanızda gördünüz sanırım?"

 

Sarılırken kulağına fısıldadım.

 

"Ben halledeceğim."

 

Ayrıldık. Barlas'ı süzdüm. Spor kıyafetleri vardı üstünde.

 

"Sana da günaydın, Barlas."

 

Güldü.

 

"Biricik, git kahvaltıyı hazırlanmasında anneme yardım et."

 

"Tamam, reis."

 

Biricik içeri girdi.

 

"Bu kıyafetle spora çıktığını söyleme."

 

Ellerimi suçsuz gibi havaya kaldırdım.

 

"Peki, söylemem."

 

"Alev, eve git. Adam akıllı bir şey giyin."

 

Eve yürüdüm.

 

"Alev?"

 

"Efendim Barlas?"

 

"Nereye?"

 

"Üstümü değiştirmeye."

 

Şaşırmışa benziyordu.

 

"Sen istedin diye değil, hastaneye gideceğim."

 

"Kahvaltını yap. Ben bırakacağım seni."

 

"Zahmet etme. Ben giderim."

 

"Alev, eve."

 

Göz devirdim. Eve girdim. Duş aldım. Üstümü giyindim.

 

Aşağı indim. Annem ve Gonca yeni uyanmıştı. Efe'yi uyandırmaya çalışıyorlardı. Kahvaltıyı hazırladım. Çayları dolduruyordum. Annemler mutfağa girdi. Gonca Efe'nin ağzına zorla bir şeyler tıkıyordu. Çantasını taktırdı. Servisine bindirdi. Mutfağa yorgunca geldi. Çayından içti.

 

"İyi misin kızım? Yüzünün rengi yok."~Annem

 

"İyiyim anne. Sıcaktan heralde."~Gonca

 

"Muayene etmemi ister misin?"

 

"Ailemizin doktoru olurken böyle olacağını hiç düşünmemiştim."~Gonca

 

Gülmeye başladım. Saat gelmişti. Annemin ve Gonca'nın yanağını öptüm. Kapıya çıktım. Barlas mahalleden iki gençle bir şey konuşuyordu. Yüzü gergindi. Yanlarına gittim.

 

"Günaydın."

 

Barlas çocukların omzuna vurdu hafifçe.

 

"Dediklerimi yapın. Bana haber verirsiniz."

 

"Tamam, reis."

 

"Görüşürüz, reis."

 

Çocuklar yanımızdan ayrıldı. Barlas arabaya yöneldi. Öne bindim. Arabayı çalıştırdı.

 

"Artık nolduğunu anlat."

 

"Yan mahallenin gençleri bizimkileri sürekli kışkırtmaya çalışıyor. İki gündür durdurduğum kavganın haddi hesabı yok. Mahalleyi karıştırmaya çalışıyorlar."

 

"Cengizlerin mahallesi mi?"

 

"Evet."

 

"Hastane çıkışında ben uğrar, neler olduğuna bakarım."

 

"Tamam. Akşam napıyorsun?"

 

"Küçük bir işim var. Sonra evdeyim."

 

"Bize yemeğe gelin. Yeni taşınanları yemeğe çağırdım."

 

"Annemlere sorayım."

 

Cevap vermedi. Barlas'ı azıcık tanıyorsam o kavgaların kaynağını bulmaya çalışırdı. İki gündür bunlar devam ediyorsa çoktan bulmuş olurdu.

 

"Tamamını anlat, Barlas."

 

Yandan baktı. Yola geri döndü.

 

"Neyi?"

 

Göz devirdim.

 

"Barlas oynama benimle. Ne buldun, naptın, anlat işte."

 

Ofladı. Gülümsedi, başını iki yana salladı. Tekrar baktı bana. Kabul, bu hareketi çok güzeldi.

 

"Cengizler bir şeyin peşinde olmasa ortalığı karıştırmaz."

 

"Yani?"

 

Arabayı durdurdu. Hastaneye gelmiştik. Bana döndü. Gülümsedi.

 

"Yanisi şu-.."

 

"Hocam!"

 

Bağırarak arabaya koşan Fatih'e baktım. Arabadan indim. Fatih Barlas'ın ilgisini çekmeyi başarmıştı. Çünkü Barlas da arabadan indi. Fatih nefes nefese yanıma geldi.

 

"Noldu?"

 

"Hocam acilde bir vaka var. Ulaş hoca sadece sizin bakmanızı söyledi. Özel istemişler. Sizden başkası bakmayacakmış."

 

Barlas'a elimi salladım. Acile koşmaya başladım.

 

"Vakayı anlat."

 

"26 yaşında, erkek. Adı Levent Azat.-.."

 

"Levent Azat mı?"

 

Acil müşahade odasına girdim. Levent yarı baygın yatıyordu. Karın boşluğundan iki kere bıçaklanmıştı.

 

"Uyanınca bana haber verin."

 

Sıkıntılı bir nefes aldım. Cengiz'i aradım.

 

Cengiz aranıyor...

 

VPN

 

"Alo?"

 

"Alev?"

 

"Müsait misin?"

 

"Senin için her zaman. Bir sorun mu var?"

 

"Hastaneye gelmen mümkün mü?"

 

"Birine bir şey mi oldu?"

 

"Hastanede konuşsak daha iyi."

 

"Hemen geliyorum."

 

Telefonu kapattım. Yarım saat sonra geldiğini söyleten bir mesaj attı.

 

Bahçedeydi. Yanına gittim. Banka oturdum. Anında bana döndü.

 

"Alev, noldu?"

 

"Levent buraya getirilmiş. Bıçaklanmış ama müdahale ettik. Durumu iyi."

 

Beni kendine çekti, sarıldı. Sarılmanın ona iyi geleceğini düşündüğüm için ben de ona sarıldım. Ayrıldık.

 

"Onu görebilir miyim?"

 

"Görebilirsin. Durumu ciddi değil. Tehlikeli bir yerden bıçaklanmamış. Korkmana gerek yok."

 

Gülümsedi. Onu Leventle görüştürdüm. Odaya girdik. Cengizle Levent hakkında konuşuyorduk.

 

"Kim yaptı bunu? Biliyor musun?"

 

"Bilmiyorum. Yine girdiği kavgalarda olmuştur."

 

"Hastane polisi birazdan ifade için gelir."

 

Başını salladı. Levent yavaşça gözlerini araladı. Muayene ettim. Her şeyi iyi gözüküyordu.

 

"Nasılsın?"

 

"İyiyim."

 

"İyi mi?"~Cengiz

 

"İyi." dedim gülerek.

 

"Serumların bitince çıkışını yaparız. "

 

"Benim ağrım var. Biraz daha kalsam?"

 

"Kalmak istiyorsan kalabilirsin. Ama gerekli olduğunu düşünmüyorum."

 

"İstiyorum."

 

"Tamam. Hastane polisi şimdi ifade için gelir. Bir şeye ihtiyacın olursa düğmeye bas ya da bana haber ver."

 

"Teşekkür ederim."

 

"Geçmiş olsun. Görüşürüz." dedim gülümseyerek.

 

Odadan çıktım. Acile yürüyordum. Levent hastanelerden nefret ederdi. Vurulsa bile hastaneye gelmeden Feyza'yla hallederdi işini. Şimdi buraya gelmesi, özellikle beni istemesi ya da burada kalmak istemesi garip gelmişti. Belki yıllar insanları değiştiriyordur. Her ne kadar buna inanmasam da..

 

Çıkış saatim gelmişti. Hatta üstünden 45 dakika geçmişti. Ama ben hala Leventin nazlanmasını çekiyordum.

 

Çıkış saatim gelmişti. Hatta üstünden 45 dakika geçmişti. Ama ben hala Leventin nazlanmasını çekiyordum.

 

"Serum acıtıyor ama Alev."

 

"Levent çocuk musun sen? Küçücük iğne canını ne-.."

 

Telefonum çaldı. Levent ve Cengiz sustu.

 

Barlas arıyor...

 

"Efendim Barlas?"

 

"45 dakikadır kapıda bekliyorum. Neredesin?"

 

"Buraya mı geldin?"

 

"Evet. Sana kızını getirdim."

 

Güldüm.

 

"Kızıma iyi bak. Geliyorum beş dakikaya."

 

"Tamam. Görüşürüz."

 

Telefonu kapattım. Cengiz ve Levent bakışıyordu.

 

"Levent, benim artık gitmem gerekiyor. Canan nöbetçi. Bir sorunun olursa ona söyleyebilirsin."

 

"Sen baksan?"

 

"Akşam yemek sözüm var. Sözüm olmasaydı kalırdım. Kusura bakma."

 

"Tamam. Önemli değil. İlgilendiğin için teşekkür ederim. Görüşürüz."

 

"Görüşürüz. İyi akşamlar, Cengiz."

 

Başıyla selam verdi. Odadan çıktım. Önlüğümü ve steteskobumu bıraktım. Kapıya çıktım. Barlas arabamın önünde telefonuyla uğraşıyordu. Yanına gittim.

 

"Selam!"

 

"Şükürler olsun. Çıkabildin sonunda."

 

"Leventle ilgileniyordum."

 

Kaşlarını çatarak "Levent?" dedi.

 

"Bıçaklanmış. Buraya getirdiler. "

 

"Geçmiş olsun. İyi mi?"

 

"İyi. Bıçaklayanların bizim mahalleyle alakası yok, değil mi?"

 

"Sorarım ama gelip söylemediklerine göre yok."

 

"Tamam."

 

"Geç bakalım şoför koltuğuna, Alev hanım."

 

Güldüm. Şoför koltuğuna oturdum. Arabayı hastaneden cikardım

 

"Bak burada ne var?"

 

Torpidoyu açtı. Torpidoya baktım. Çeşit çeşit çikolata vardı. Kahkaha attım.

 

"Teşekkür ederim."

 

"Güldün ya teşekkür etmene gerek kalmadı."

 

Sol cama kaçamak bir bakış attım. Camları açtım.

 

"Anlat. Yarım kalmıştı."

 

"Yine uyuşturucu satmaya hazırlandıklarını düşünüyorum. Gençlerle uğraşmalarını buna yoruyorum."

 

"Bir şey bulabildin mi peki?"

 

"Onların mahalleden biri vardı, hatırlıyor musun bilmem; Yasin."

 

"Evet. Uyuşturucu kullanmıştı. Senin sayende bırakmıştı."

 

"Tekrar başlamak istiyormuş gibi bilgi toplayacak. Ondan öğreneceğiz."

 

"Benim yapmam gereken bir şey var mı?"

 

"Şuanlık yok. Bizimkilere henüz anlatmadım. Bir şey bulmadan anlatmayacağım "

 

"Tamam."

 

Mahalleye girdik. Arabayı park ettim.

 

"Benim Gül Ayşe'nin yanına uğramam gerekiyor."

 

"Bir sorun mu var?"

 

"Anlatamam. Sorma lütfen."

 

"Tamam. İşin bitince gelirsin."

 

Gülümsedim.

 

"Gelirim."

 

Gül Ayşe'nin yanına gittim. Bulduğum işi söyledim. Görüşme ayarladık. Eve geçtim. Banyodan öğürme sesleri geliyordu. Banyoya gittim. Kapıyı tıklattım.

 

"Gonca, iyi misin?"

 

"İyiyim."

 

"Aç kapıyı."

 

Kapıyı açtı. Yanına gittim. Yüzü sabahkine göre çok daha iyiydi.

 

"Gonca." dedim gülümseyerek.

 

"Hı?"

 

"Sen hamile olabilir misin?"

 

Gözleri büyüdü.

 

"Olabilir mi?"

 

"Yarın hastaneye gel. Test yapalım."

 

"Tamam."

 

Gülümsüyordu. Çok sevinmişti.

 

"Abinden haber var mı?"

 

Aradığımı, açmadığını söylersem korkardı. En iyisi konuyu değiştirmekti.

 

"Annem nerede?"

 

"Reislere gitti. Yemeğe yardım edecekmiş. Davet etmişler."

 

"Efe geldi mi?"

 

"Sokakta. Oyun oynuyor."

 

"Tamam. Ben üstümü değiştireyim, çıkalım."

 

Yukarı çıktım. Hastaneden geldiğim kıyafetlerle evde durmayı sevmiyordum. Üstümü değiştirdim.

 

Gonca'nın yanına gittim. Bir eli karnındaydı. Karnına gülümsüyordu. Gülümsedim.

 

"Gonca."

 

Bir damla yaş düştü gözlerinden. Önünde diz çöktüm. Sarıldım.

 

"Abinden hala haber yok. Ya hamileysem? Barın'ın haberi bile olmadan-.."

 

"Şşt, hayır. Gonca sen kesin hamilesin. Böyle duygusallıklar falan.."

 

Gülmeye başladık. Burnunu çekti.

 

"Hadi, gidelim."

 

Evden çıktık. Telefonum çaldı.

 

Dilara arıyor...

 

"Efendim Dilara?"

 

"Al-ev.."

 

"Ağlıyor musun sen?"

 

Durdum. Gonca da benimle durdu.

 

"Alev, yanıma gelir misin?"

 

"Gelirim. Bir şey mi oldu?"

 

"Alev, hemen yanıma gel lütfen." dedi

 

ağlayarak.

 

"Tamam. Hemen geliyorum."

 

"Kimseye söyleme buraya geldiğini."

 

"Tamam. Söylemeyeceğim."

 

Telefonu kapattım.

 

"Dilara mı aradı?"

 

"Ben gidiyorum."

 

"Reis?"

 

Ofladım. Barlasların kapısını çaldım. Kapıyı Biricik açtı.

 

"Hoşgeldiniz."

 

"Hoşbulduk."~Gonca

 

İçeri geçtik. Anne ve babaların ellerini öptüm. Misafirler henüz gelmemişti.

 

"Barlas, bir bakar mısın?"

 

Kaşlarını çattı. Mutfağa girdim. Peşimden geldi.

 

"Barlas benim gitmem gerekiyor."

 

"Nereye?"

 

"Bunu sana açıklayamam."

 

"Alev, bir sorun mu var?"

 

"Öğrenmeye gideceğim."

 

"Bir sürü olay olmaya başladı."

 

"Biliyorum. İşim biter bitmez döneceğim. Konuşuruz o zaman."

 

"Tamam, güzelim."

 

Gülümsedim. Mutfaktan çıktım. Salo

na girdim.

 

"Benim bir yere kadar gitmem gerekiyor. Kusura bakmayın. Çaya yetişirim."

 

"Tamam kızım."~Arife teyze (Barlas'ın annesi)

 

Evden çıktım. Cengizlerin mahallesine girdim. Cengizlerin evinin önüne geldim. Kapıyı çaldım. Dilara açtı. Yüzü ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Sıkıca sarıldı. Karşılık verdim.

 

"Noldu, Dilara? Ne bu halin?"

 

"İçeri gel."

 

Salona girdim. Cengiz'in anne ve babası yoktu. Yıllar önce ölmüştü. Kardeşiyle birlikte kalıyordu. Koltuğa oturdum. Birkaç dakika sonra elinde dosyalarla geldi. Dosyaları önüme bıraktı. Aldım. İçlerine baktım.

 

Dilara...

Lösemiydi

 

Bölüm : 11.12.2024 21:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...