9. Bölüm

8.bölüm

Bookaes
bookaes

Yenii bölümm gelldii biraz geç oldu ama olsuun kitap okunmuyo zateen ama neysee iyii okuumallarr

Gözlerimi Dilara'ya çevirdim. Gözleri dolu doluydu. Sıkıca sarıldım. Hıçkırarak ağlamaya başladı.

 

"Dilara, beni dinle. Kanser artık yenilmez bir hastalık değil. Tedavisi var. Ve gördüğüm kadarıyla seninki daha çok başlarında. Bu çok iyi bir şey. Erken öğrenmen tedavide sana çok fayda sağlayacak."

 

Mutfağa gittim. Su getirdim.

 

"Abin biliyor mu?"

 

Başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Bunu bilmesi gerekiyor."

 

"Olmaz. Şuan söyleyemeyiz. Kimseye söyleyemeyiz. Lütfen, Alev. Tek güvenebileceğim, konuşabileceğim kişi sensin. Kimseye söylemeyeceksin, söz ver."

 

"Dilara, bu doğru değil."

 

"Alev, lütfen. Söz ver."

 

"Tamam ama sen de söz ver. Kendini hazırlayacaksın. En kısa zamanda abine söyleyeceğiz."

 

"Tamam, söz."

 

"Söz."

 

Yorgunca başını yastığa koydu.

 

"Yemek yedin mi?"

 

"Hayır."

 

"Sen dinlen. Ben yiyecek bir şeyler hazırlayayım sana."

 

Gözlerini kapattı. Koltuğa yattı. Mutfağa girdim. Çok dağınıktı. Dolaptakilerden yemek yapmaya başladım. İyi bir market alışverişi gerekiyordu. Yemekler pişerken mutfağı topladım. Tepsiye çorba, pilav ve sebze yemeğinden koydum. Tepsiyi elime aldım. Kapıda Cengiz'i görünce irkildim.

 

"Korktun mu?"

 

"Boş bulundum. Sen ne zaman geldin?"

 

"Oldu baya. Dalmıştın. Fark etmedin. Ben de ses çıkarmadım."

 

Başımı salladım.

 

"Sen neden geldin?"

 

Bakmaya devam ettim, cevap vermedim.

 

"Yani tabii ki gel ama saat ona geliyor. Bu saatte gelmezdin."

 

"Yemekler soğumadan götüreyim."

 

Mutfaktan çıktım. Salona geçtim. Koltukta uyuyan Dilara'yı uyandırdım.

 

"Hadi, yemek ye."

 

"Hasta mısın Dilara?"~Cengiz

 

"Evet, abi. Biraz halsiz hissediyorum kendimi."

 

"Hastaneye gidelim mi?"~Cengiz

 

"Hayır. Alev baktı bana. Yokmuş bir şeyim."

 

"Öyle mi Alev?"

 

"Dilara, ben artık gideyim. Bir şeye ihtiyacın olursa, kendini kötü hissedersen saat fark etmez, ara beni."

 

"Neden kendini kötü hissetsin?"~Cengiz

 

"Söyledim ya, abi. Hastayım diye."

 

"Ben gideyim. Görüşürüz."

 

"Tek gitme bu saatte. Bekle geliyorum."

 

"Gerek yok. Şurası zaten ev."

 

"Hadi, Alev."

 

Evden Cengizle çıktık. Yürümeye başladık.

 

"Nasılsın?"

 

"İyiyim. Sen?"

 

"Pek öyle gözükmüyor."

 

Neyden bahsettiğini söylemesi için ona bakmaya devam ettim.

 

"Yüzün diyorum, hastaneden çıkarken böyle değildin."

 

Cevap vermedim.

 

"Dilara'yla ilgilendiğin için teşekkür ederim. Seni ablası, arkadaşı olarak görüyor. Benimle konuşmadıklarını seninle konuşuyor."

 

"Abisisin. Normal bir durum aslında. Ben de bazı şeyleri abimle konuşamam. Burada Gonca devreye giriyor."

 

"Çok güzel aile bağlarınız var."

 

Gülümsedim.

 

"Sizin de."

 

"Bizim ailemiz bile yok."

 

"Sizin çok güzel bir aileniz var."

 

"Ailede bir anne baba olur."

 

"Aile demek anne baba demek değildir ki. Kan bağı da önemli değildir. Yanında mutlu, huzurlu olduğun, ona aitmişsin gibi hissettiğin kişilerdir aile."

 

"O zaman benim ailem sensin."

 

Bunları duymak istemiyordum. Cengiz'in bana duyguları olduğunu biliyordum. Lisedeyken defalarca itiraf etmişti. Amerika'ya gitmememi bile istemişti. Hatta gitmemem için mahallede karışıklıklar bile çıkarmıştı. Barlas hepsini çözmüştü. Gitmem için elinden geleni yapmıştı abimle birlikte. Okumamı, kendi ayaklarım üstünde durmamı, geleceğimi en güzel şekilde inşaa etmemi istiyordu. Mahalleye girdik.

 

"Burdan sonrasına gelmesen daha iyi. Teşekkür ederim."

 

Mahalledekiler görürse tayfaya giderdi. Boşuna kavga çıkmasın.

 

"Tamam. İyi geceler."

 

"İyi geceler."

 

Barlasların evine gittim. Sesler bahçeden geliyordu. Bahçeye girdim. Reha, Barlas, Ceyhun, Açelya, Biricik masada oturuyorlardı. Boş sandalyeye oturdum.

 

"Hoşgeldin."~Açelya

 

"Hoşbuldum."

 

"Arkadaşım, Reha. Tanışmıştınız yanlış hatırlamıyorsam."~Ceyhun

 

"Merhaba. Evet."

 

Barlas bana ve Reha'ya baktı. Koltuklarımız yan yanaydı. Bana doğru yana eğildi. Açıklama bekliyordu. Onun tarafına eğildim. Sessizce konuştum.

 

"Dosya vermeye gelmişti. Kapıyı ben açtım. Öyle tanıştık."

 

"Halledebildin mi işini?"

 

Gerilmiştim. Aklıma Dilara geldi.

 

"İyi misin?"

 

"Evet. Kötü bir gece geçiriyorum sadece."

 

"Hastanede mi bir şey oldu?"

 

"Barlas, bunları konuşmasak?"

 

"Tamam."

 

VPN

 

55

 

Masadan çekirdek aldı. Avcuma döktü. Sohbet ederek yemeye başladık.

 

Yazarın anlatımıyla

 

"Abi, yapmayalım. Lütfen. "

 

"Kes sesini Dilara."

 

"Ben yapmak istemiyorum."

 

"Kendin bilirsin. Sana yapmazsan neler olacağını söyledim."

 

"Dilara, uzatma."~İlyas

 

"Tamam. Gitmeyin kızın üstüne. Yapacak."~Gülay

 

"Saçmalıyorsunuz."

 

"Dilara, kes sesini."~Kadir

 

"Alev'in bize ne kötülüğü oldu? Lütfen yapmayalım."~Dilara

 

"Zaten bize iyiliği dokunduğu için yapıyoruz."~Aybike

 

"İyilik yaptığı için cezalandırıyoruz yani?"~Dilara

 

"Alev de mutlu olacak. Ama orada değil. Bu mahallede, abinin yanında."~Duru

 

"Hepiniz adınız gibi biliyorsunuz. O Barlas'ı seviyor!"~Dilara

 

Cengiz parmağını tehdit eder gibi Dilara'ya salladı.

 

"Bir daha o ağzını açmayacaksın. Duydun mu!"

 

Dilara yukarı çıktı.

 

"Neredeler şuan?"

 

"Yeni tasınanlarla Barlas reislerde oturuyorlar. Açelya ve Ceyhun da yanlarında."~Duru

 

"Otursunlar. Bu geceden sonra oturacak zamanları olmayacak nasılsa. Başhekimle konuştunuz mu?"~Cengiz

 

"Konuştum, reis. Senin adını duyunca dediklerini yapacağını söyledi."~Feyza

 

Alev'in anlatımıyla

 

Saat 12'ye geliyordu. Annemler eve geçmişti. Efe'yi yatırmışlardı. Biz hala Goncayla oturuyorduk.

 

"Alev sabah hastaneye gidecek. Bizim de iş var. Yavaştan kalkalım."~Ceyhun

 

"İyi geceler."

 

Herkesle vedalaştık. Eve geçtik. Odama çıktım. Telefonum çaldı.

 

Abim arıyor...

 

"Abi."

 

"Güzelim, nasılsın?"

 

"İyiyim. Sen nasılsın?"

 

"İyiyim. Telefonu açamadık. Acil operasyon emri geldi."

 

"Sorun değil, abi. Zamanın varsa telefonu Gonca'ya versem?"

 

"Alev, Gonca kötü oluyor. Biliyorsun."

 

"Biliyorum ama telefonu açmamışsın sanırım. Korkmuştu. Şuan sana ihtiyacı var. Konuş biraz."

 

"Kötü bir şey mi oldu?"

 

Gülerek "Hayır hayır, gayet iyiler. Korkma, iyi bakıyorum onlara." dedim.

 

Gülme sesi geldi.

 

"Ona ne şüphe. Ver bakalım telefonu. Senin dediğin olsun."

 

Gülümsedim. Gonca'nın odasına girdim. Başını kaldırdı, bana baktı.

 

"Noldu gece gece?"

 

"Telefondaki seni istiyor."

 

"Kim?"

 

Hoparlörü açtım.

 

"Sevgilim?"

 

"Barın!"

 

Gülerek odadan çıktım. On beş dakika sonra Gonca odama geldi. Kollarını omzuma sardı. Ağlıyordu.

 

"Teşekkür ederim, Alev."

 

Güldüm. Saçlarımı öptüm.

 

"Abim olsaydı böyle yapardı sanırım."

 

Güldü.

 

"Aynen böyle yapardı."

***

 

Erkenden uyandım. Spor için giyindim. İnce spor hırkamı belime bağladım. Mahallede koşmaya başladım. Esnaf kepenkleri yavaş yavaş açıyordu. Manavın önünden geçiyordum.

 

"Alev kızım, günaydın."

 

"Günaydın, Sadri amca. Nasılsın?"

 

"İyiyim. Sen Nasılsın?"

 

"İyiyim. Elmalarım taze. Birr kilo vereyim mi?"

 

Aklıma Dilara geldi.

 

"Birer kilo verir misin? İki poşet olsun ama. 11

 

"Al güzel kızım."

 

Telefonumun kılıfının içinden para çıkardım. Uzattım. Dirense de parasını ödedim. Eve geçmeden Dilara'ya uğramaya karar verdim. Dilaraların evine gittim. Kapıyı çaldım. Cengiz açtı.

 

"Günaydın."

 

"Günaydın. Dilara evde mi?"

 

"Evet. Kahvaltı hazırlıyor. Gelsene içeri."

 

Eve girdim. Mutfağa girdim. Poşetlersen birini Dilara'ya uzattım. Gözleri doldu. Cengiz'in görmemesi için sarıldım.

 

Sırtımdaki eliyle gözlerini sildi. Kısık sesle konuştu.

 

"Teşekkür ederim."

 

"Teşekkür etmene gerek yok."

 

Ayrıldık.

 

"Ben hastaneye gideceğim. Gitmeden bir uğrayayım dedim. Uğradığıma göre artık gidebilirim."

 

"Kahvaltıya kalsaydın?"~Cengiz

 

"Teşekkür ederim. Koşuya çıkmıştım. Bizimkiler uyanır birazdan. Evde olmalıyım."

 

"Tamam. Git sen."

 

Cengiz Dilara'ya kötü bir bakış attı. Araya girdim.

 

"Görüşürüz."

 

"Görüşürüz."~Cengiz

 

"Ben seni geçireyim."~Dilara

 

Kapıya çıktık. Etrafı kolaçan etti. Sıkıca sarıldı. Kulağıma fısıldadı.

 

"Dikkatli ol, Alev."

 

"Neden?"

 

"Dilara! Çay oldu sanırım."~Cengiz

 

"Kendine iyi bak." diyip kapıyı kapattı.

 

Eve gittim. Kapıyı anahtarla açtım. Kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra duş aldım. Giyindim.

 

 

Üstüme ince salaş gömlek giyindim. Gonca'nın yanına gittim. Yerde yatıyordu.

 

Kal geldi. Hızla şoku atlattım. Yanına çöktüm. Bayılmıştı. Başı kanıyordu. Durumuna bakıyordum. Yarası düştüğü için olmalıydı. Küçük bir şeydi.

 

"Gonca!"

 

Annem panikle yanıma çöktü. Gonca'nın yanağına ayılması için vurmaya başladı.

 

"Anne, sakin ol. Çantamda arabanın anahtarı var. Çıkar onu."

 

Annem panik olmuştu. Titreyen eliyle çantamı karıştırdı. Arabanın anahtarını buldu.

 

"Gonca'yı arabaya taşıyacağım. Arka koltuğu aç."

 

"Kızım nasıl taşıyacak-.."

 

"Anne, hadi."

 

Gonca'yı zorlanarak da olsa dikkatlice arabaya taşıdım. Direksiyona geçtim.

 

"Anne, sen evde dur. Efe gelince korkmasın."

 

"Kızım-.."

 

"Anne, lütfen. Zaman kaybettiriyorsun."

 

"Tamam. Haber ver."

 

Gaza yüklendim. Hızla hastaneye geldik.

 

"Sedye getirin!" diye bağırdım.

 

Gelen sedyeye Gonca'yı yatırdık. İçeri aldık. Yapılan muayene ve testlerde bir şey yoktu. Aslında vardı.

 

Nur topu gibi yeğenim oluyordu yahu!

 

Gonca'nın uyanmasını bekledim. Acilden çağırdıkları için başına hemşire diktim. Uyandığı haberini aldım. Odaya girdim.

 

"Noldu Alev?"

 

"Bayılmışsın. Önemli bir şey yok. İyi misin?"

 

"İyiyim."

 

"Yok dedim ama.. aslında var." dedim büyük bir ciddiyetle.

 

Korkmuştu.

 

"Noldu?"

 

"Yeğen."

 

"Ne?"

 

"Hamilesin."

 

Eliyle ağzımı kapattı. Ağlarken gülüyordu.

 

"Gerçekten mi?"

 

"Gerçekten."

 

Sarıldım.

 

"Abime hemen söyleyecek misin?"

 

"Dönünce söyleyeceğim. Yüz yüze söylemek istiyorum."

 

"Tamam."

 

"Ne zaman çıkabilirim?"

 

"Çıkmanda bir sakınca yok ama ben takviye için serum taktırdım. Bitsin, çıkarsın."

 

Kapı açıldı. İçeri tayfa girdi. Hepsi sedyenin etrafına doluştu.

 

"Nasılsın?"~Aleyna

 

"Noldu sana?"~Açelya

 

"Nazara geldi güzel gözlüm."~Biricik

 

"Nasıl korkuttun bizi!"~Deren

 

"Korkun bence."

 

Bütün gözler bana döndü.

 

"Kötü bir şey mi var?"~Egemen

 

"Bilmem. Öyle mi Gonca?"

 

"Efeden iki tane mi? Kötü pek uygun bir kelime değil. Zorlu daha uygun."~Gonca

 

"Efeden iki tane?"~Buğra

 

"Efe'nin ikizi mi var?"~Alper

 

"Bazen şunun zekasından şüphe duyuyorum."~Ceyhun

 

Gülmeye başladık. Alper yeni idrak ediyordu.

 

"Sen hamile misin?"

 

Herkes yeni anlamış gibiydi.

 

"Hayırlı olsun, Gonca."~Barlas

 

"Ay, çok sevindim!"~Deren

 

Güldük.

 

"Ben de. Böyle küçük küçük elleri, ayakları, minicik kıyafetleri.. Allah'ım!"~Biricik

 

Kahkaha attım. Gerçekten bebekler çok tatlı oluyordu. Herkes Gonca'yı tebrik etti. Mehtap hemşire odaya girdi.

 

"Hocam, Ulaş hoca sizi çağırıyor."

 

"Bir şey mi oldu?"

 

"Bilmiyorum, hocam. Önemliymiş. Hemen gelsin dedi."

 

"Tamam. Geliyorum."

 

Gonca'ya döndüm.

 

"Başhekim çağırıyor. Gitmem gerek. Serumun bitmeden gelirim."

 

"Sen işine bak, tayfa burada zaten."

 

Tayfaya göz gezdirdim. Burada olmaları iyiydi ama Gonca'nın yanından ayrılmak istemiyordum.

 

"Hadi, doktor. Gonca bize emanet."~Ceyhun

 

Gülümsedim. Odadan çıktım. Başhekimin odasına gittim. Kapıyı tıklattım. İçeriden ses geldi. Girdim.

 

"Merhaba, Ulaş bey. Beni çağırmışsınız?"

 

"Bey demene gerek yok, Alev. Ulaş yeterli."

 

"Peki."

 

"Acildeki iki doktorumuz işten ayrıldı. Onların stajyerlerini de sana vereceğim."

 

"Ama benim zaten bir ekibim var?"

 

"Ekibin kalacak. Bunlar ek olarak gelenler."

 

"Tamam ama fazla değil mi? Bir hastaya o kadar doktorla bakmam saçma olmaz mı?"

 

"Bir hastaya değil, giden doktorların bakacağı hastalara da bakacaksın."

 

"Bu fazla olmaz mı?"

 

"Zaten stajyer doktorlar sana yardımcı olacak, Alev. Ne kadar başarılı ve yetenekli olduğunu herkes biliyor. Bunun üstesinden gelebilirsin."

 

"Peki, Ulaş. Sen zaten kararını vermişsin. Sanırım çabalamam kararını değiştirmeyecek."

 

"İstemiyorsan yapmak zorunda değilsin. Ben sadece senin gibi başarılı bir doktordan her hasta faydalansın istiyorum."

 

"Sorun yok."

 

"Güzel. Kahve içelim mi? Yoğun bir gün seni bekliyor."

 

Tebessüm ettim.

 

"Başka bir zaman yapsak? Gonca hastanede, onun yanına gitmeliyim."

 

"Tamam."

 

Odadan çıktım. Gonca'yı taburcu ettik.

 

Saat 10 olmuştu. Yorulmuştum. Annem beşinci kez arıyordu. En sonunda aramayı yanıtladım.

 

Annem arıyor...

 

"Efendim?"

 

"Kızım, neredesin?"

 

"Hastanedeyim, anne."

 

"Nöbetin yoktu. Gelecektin?"

 

"Geleceğim. Burası biraz yoğun. Çıkıyorum şimdi."

 

"Tamam, kızım. Tayfa seni sordu. Hangarda bekliyorlarmış. Gonca da gitti."

 

"Efe napıyor?"

 

"Arkadaşlarıyla bahçede oyun oynuyor. Uyumamak için Gonca'yı hangara yollattı. Onun mutluluğunu yaşıyor."

 

Güldüm.

 

"Kapatıyorum. Görüşürüz."

 

"Görüşürüz, kızım."

 

Telefonu kapattım. Önlüğümü çıkardım. Arabaya bindim. Mahalleye sürdüm.

 

Dilara arıyor...

 

"Efendim Dilara?"

 

"Alev."

 

Yine mi ağlıyordu?

 

"Dilara, iyi misin?"

 

"Değilim. Kendimi çok kötü hissediyorum."

 

"Sakin ol. Yanına gelmemi ister misin? Hastaneye gidelim."

 

"Hastaneye gitmek istemiyorum ama yanıma gel."

 

Saate baktım. 22.19'du.

 

"Dilara."

 

"Alev, lütfen."

 

"Geleceğim, bir şey istiyor musun?"

 

"Hayır. Sadece gel."

 

"Geliyorum. Görüşürüz."

 

Telefonu kapattım. Dilara'ların evinin önüne arabayı park ettim. Cengiz'in arabası kapıdaydı. Kapıyı çaldım. Duru açtı.

 

"Hoşgeldin."

 

"Hoşbuldum."

 

"Gelsene."

 

VPN

 

Salona girdim. Herkes buradaydı. Dilara dışında..

 

"Dilara nerede?"

 

"Yukarıda. Bir şey mi oldu? Odasından da çıkmıyor."~Cengiz

 

"Ben Dilara'ya bakayım."

 

Yukarı çıktım. Dilara yatağında oturuyordu. Ağlıyordu. Yanına oturdum.

 

"Dilara."

 

Gözlerini sildim.

 

"Bak bana."

 

Etrafta gezdirdiği gözlerini gözlerime sabitledi.

 

"Ağlama. Korktuğun kadar kötü bir hastalık değil. Kaç tane hastam iyileşti. Sen mi iyileşemeyeceksin? Sen çok güçlüsün. Bunu da yeneceksin. Hadi şimdi yüzünü yıkayalım, gel."

 

Dilara'yı yataktan kaldırdım. Odadan çıktık. Sessizce aşağı inen Aybike'ye baktım. Ne ara yukarı çıkmıştı?

 

"Sen ağlıyor musun?"

 

Aybike Dilara'ya sarıldı.

 

"Noldu, Dilara? Neden ağlıyorsun?"

 

Aybike, ya bana hareketlerin çok sahte geliyor ya da gerçekten sahtesin. İlk ihtimale inanmak istiyordum.

 

"Yok bir şey. Film izledim. Çok duygusaldı."

 

Dilara'nın çok iyi yalan söylediğini söylemiş miydim? Dilara banyoya girdi. Yüzünü yıkadı. Aybike aşağı inmişti.

 

"İlaç tedavisine başladılar mı?"

 

"Evet."

 

"İçtin mi ilacını bugün?"

 

Başını olumsuzca salladı.

 

"Dilara ilaçlarını ihmal etme lüksün yok."

 

Başını yere eğdi. Sıkıntılı nefesimi dışarı verdim.

 

"Yemek yedin mi?"

 

Başını kaldırmadı. Başını iki yana salladı.

 

"Hadi, aşağı inelim. Bir şeyler ye, ilaç iç."

 

"Tamam." diye mırıldandı.

 

Aşağı indik. Mutfağa girdim. Cengizler salonda oturuyordu. Onlarla aynı ortamda bulunmamak benim için bir avantajdı. Yemek yaparken koku olmaması için davlumbazı açmıştım. Bağırış sesi duydum sandım. Bana öyle gelmişti heralde. Yemeğe devam ettim. Çorba pişmişti. Et fırındaydı. Yarım saate pişerdi.

 

Pişirdiğim çorbayı servis tabağına koydum. Herkese koymuştum. Tepsiye dizdim. Salona girdim. Herkes gergin gözüküyordu. Cengiz sol ayağını yere vurarak ritim tutuyordu. Levent yalandan öksürdü. Bütün gözler bana döndü.

 

Tepsiyi sehpaya koyarken "Çorba yapmıştım." dedim.

 

"Zahmet etmişsin. Teşekkürler."~İlyas

 

"Aslı fırında et var, yarım saate pişer. Pilav da dinlensin, yersiniz. Bakarsın sen."

 

Gülümseyerek "Bakarım." dedi.

 

"Ben artık gideyim. Saat geç oldu. İyi geceler."

 

"Yemeğe kalsaydın?"~Cengiz

 

"Hangarda beni bekliyorlar. Gitmeliyim."

 

"Peki. Geldiğin için teşekkür ederim."~Dilara

 

Herkes Dilara'ya kötü bakış attı. Dilara için gelmiştim, neden öyle bakıyorlardı ki? Bunun altında bir şey vardı. Yarın ilk işim bunu öğrenmek olacaktı. Evden çıktım. Arabaya bindim. 10 dakika sonra hangara ulaşmıştım. Arabayı hangarın önüne park ettim. İçeri girdim. Herkes gergin gözüküyordu. Kaşlarımı çattım.

 

"Neyiniz var?"

 

"Biz çıkalım. Hadi gençler."~Egemen

 

Egemen herkesi dışarı çıkardı. Barlas'la tek kalmıştım.

 

"Noluyor Barlas?"

 

"Neredeydin?"

 

"Anlamadım?"

 

"Neredeydin?!" diye bağırdı.

 

"İşim vardı. Noldu?"

 

"İşin gece yarısı, Cengizlerde miydi?"

 

Sustum.

 

"Tek soru, tek cevap. Cengiz'in evinde, bu saatte ne işin vardı?"

***

Bölüm hakkındaa ne düsünüyoorsunuzz

Bölüm : 19.12.2024 17:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...