29. Bölüm
Bozkurt Pençesi / Yarım Kalan Sigara / Bölüm 29 : Beklenmeyen Haber

Bölüm 29 : Beklenmeyen Haber

Bozkurt Pençesi
bozkurt.pencesi

Emir Kaan’dan...

Yorgun ve uykusuz geçen günlerin ardından nihayet karakolun önüne vardık. Zırhlı araçtan adımımızı atar atmaz tanıdık bir ses duyduk:

 

"Kardeşlerim!"

 

Baran, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kollarını açmış, bizi karşılamaya gelmişti. Yanında Emel vardı.

Biz nikahı kaçırmıştık ama o, her zamanki gibi içten, her zamanki gibi sıcaktı.

 

"Oooo, taze damat!"dedi Emirhan gülerek kollarını açıp.

"Oğlum kaçırdınız ya!" diyerek birer birer hepimize sarıldı.

"Sağlık olsun be cano !" dedi, İsmail ağabey.

Sıra bana geldiğinde bir an durdu. Göz göze geldik.

Ardından buruk bir gülümsemeyle:

"Şahidim yapamadım seni..." dedi.

 

Omzuma dokundum, hafifçe sırıtarak:

"Nasip değilmiş. Çocuğuna adımı koyarsın artık."dedim,alayla...

Tam o sırada Emel kaşlarını çatıp lafa karıştı:

"Hayatta olmaz Emir!"

Gülüşmelerin ortasında İsmail Ağabey araya girdi:

"Yengem haklı, kim kumasının adını bebesine koyar ki!"

Baran bir anda gözlerini kısıp muzur muzur İsmail ağabeye doğru yürüyünce ortam kahkahaya boğuldu.

"Beni mi özledin aşkısı ?!"

İsmail ağabey geri geri kaçarken bağırdı:

"Hoşt ulan, evlendi hala derdi benimle!"

"Aaa, ayıp oluyor ama! Yengem ne diyordu sana?!"

Timin hep bir ağızdan çektiği:

"İİİİİİSSSMMMMAAAİİİİLLLL!!" salvosu ortalığı çınlattı.

Alparslan Üsteğmen yanımızda gülerek mırıldandı:

"Modları yerinde MaşaAllah…"

"Çok şükür Komutanım!"dedi Göktürk sırıtarak. Kıkırdayarak derin bir nefes alıp Emel yengeme döndüm.

"Hayırlı olsun yenge, kusura bakma söz verdim sana da ama malum görev..."

"Sorun değil, iyisiniz ya o yeter." dedi, Emel gülümseyerek.

"Çok şükür yenge..."diyerek tebessüm edip time dönmem ile Baran ile sessizce bir konuşma yapıp Emel yenge ayrılmıştı yanımızdan.

Atalay Timi'nin şakalaşmalarıyla ortam ısınmışken, Baran aniden ciddileşti.

Yüzündeki ifade bıçak gibi değişmişti telefonuna gelen mesaja bakıp. Kaşlarım kendiliğinden çatılırken, Baran Alparslan Üsteğmen'e döndü.

"Komutanım, bir beş dakika sizinle konuşabilir miyiz?"

Sesi kararlıydı. Sert ama saygılı.

 

Alparslan Üsteğmen kaşlarını çattı:

"Hayırdır koçum?"

 

Baran gözlerini kaçırmadan konuştu:

"Yardımınıza ihtiyacım var, Komutanım."

 

Tam o sırada Göktürk yana eğildi ve kulağıma fısıldadı:

"Aha olay var."

 

İçim burkuldu. Bir şey vardı.

Baran’ın gözlerine baktım:

"Baran, sorun yok değil mi ağabey?"

Ama o...Bir adım yaklaşıp omzuma dokundu.

Yavaş, içli bir sesle sadece şunu söyledi:

"Seninle ayrı konuşacağız, kardeşim..."

Göz göze geldiğimizde... içime bir şey oturdu. O bakışta bir şey vardı.

Tansu Astğmen, zırhlı araçtan son inenlerden biri oldu. Elini miğferinin kayışına götürüp sıyırırken arkasını dönüp bize seslendi:

"Beyler, hadi... Şu techizatları üstümüzden atalım artık. Günlerdir yürümekten ayaklarınız şişti. Biraz nefes alın."

Kaskımı çıkarmıştım ki Emirhan omzuma dokunup gülerek yana eğildi:

"Bu dediğine en çok bizim İzmirli sevinecek ha!" dedi, Alper'e bakarak.

Yiğit Alper gözlerini devirdi ama ağzının kenarı hafif kıvrıldı:

"Ya ya... Ne demezsin."

Kaskını yere bıraktı, sırt çantasını çözerken sırtı çatırdadı.

Timde gülüşmeler oldu. Yorgunduk ama yan yana olmak, o ağır haftaların ardından hepimize nefes gibi gelmişti.

Ama benim içimde başka bir şey vardı.

Gözüm hâlâ Baran'daydı.O gülse de... içindeki fırtınayı gizleyemiyordu.

Yavaşça yanına yaklaşırken İsmail Ağabey’i yakaladım. Sesi kısıp hafifçe eğildim:

"Ağabey... Baran’ın hali, hal değil."

İsmail Ağabey başını çevirip bir an Baran’a baktı. Gözleri kısıldı, yüzü ciddileşti.

Sonra bana dönüp omzuma dokundu:

 

"Fark ettim gülüm. Alparslan Üsteğmen’le konuşsun hele bir. Sonra biz de konuşuruz. Sıkma canını."

 

Sözleri teselli gibiydi ama içimdeki kurdu susturmaya yetmedi.

Baran’ın bakışları...

İçimde bir huzursuzluk…

Sanki birazdan çok kötü bir şey olacakmış gibi.

Kapının önünde birkaç saniye durdum.

Yumruk olmuş ellerimi fark ettim. Gevşetmeye çalıştım ama başaramadım.

Kalbim, kaburgama çarpa çarpa bir yer arıyordu kendine. Derin bir nefes alıp parmaklarımla kapıyı tıklattım.

"Girin."

Kapıyı aralayıp içeri adım attım.

Alparslan Üsteğmen, masasının başındaydı. Elindeki dosyayı kapattı, başını kaldırdı. Gözleri bu defa fazlasıyla sessizdi.

"Otur Emir."

Sesi her zamankinden biraz daha yavaş, biraz daha boğuktu.

Yavaşça oturdum. İçimdeki huzursuzluk, odaya adım attığım andan beri boynuma dolanıyordu.

Yutkundum.

"Bir şey mi oldu Komutanım?"

Sadece sesimi değil, titreyen yüreğimi de bastırmaya çalışıyordum.

 

Dosyayı kenara itti. Ellerini masaya koydu, gözlerini benden kaçırmadı. Kararlıydı. Ama… yorgundu da.

"Emir..."

"Efendim Komutanım…"

Hazır bekliyordum.

"Asayişe verdim seni."

Bir an ne dediğini anlamadım. Kaşlarım çatıldı.

"Timi de asayişe aldık. İlçedeki işlerle, evraklarla ilgileneceksiniz. Devriye olur, dosya olur... biraz sakin bir dönem geçirin..."

Sanki bir balon patladı içimde.

Gürültüsüz, sessiz ama sert.

"Komutanım, neden?"

Sesi o kadar kısıldı ki neredeyse ben bile duyamadım. Alparslan derin bir nefes aldı. Sandalyesine yaslandı.

"Çünkü artık biraz soluklanmanız gerekiyor. Timin neler atlattığını ben biliyorum. Senin neler taşıdığını da..."

Gözleri bir an yere kaydı.

"Çok şey gördünüz. Çok şey taşıdınız. Bu geçici... Ama gerekli."

"Siz daha iyi bilirsiniz Komutanım..."

"Hemen boynunu bükme Manisalı! Yine bir aradasınız merak etme," dedi Üsteğmen, hafifçe gülümseyerek.

"Baran zaten üç aydan önce çıkamaz dağa falan... Takılın beraber. Hep gariban mı çekecek dert?"

Sözlerinin altına sakladığı şefkati fark etmemek imkânsızdı.

"Gidiyorsunuz diye mi, Komutanım?" diye sordum sessizce.

Başını iki yana salladı.

"Cık... Baturay Yarbay, 'Bir kaç ay daha sabret,' dedi. Sizin düzene girdiğinizi görmeden çıkarmam, dedi. Dedi ama... o bakışı tanırım, o iş çoktan bitmiş. Yerleriniz düzeniniz belli ama başınızdan gitmemi istemiyor. Sizin için daha katlanırım zaten buraya. Daha o kadar bunalmadım askeriyeden."

İkimiz de gülümsedik.

"Sağ olun Komutanım. Ne diyeceğimi bilemedim…" dedim gerçekten de bir şey diyemeyerek.

"Şu gülüşü sizde görmek yeter bana koçum."

İçimden bir sıcaklık yayıldı. Bir anlık sessizlik oldu.

Sonra ben biraz daha kendimi toparlayıp, içtenlikle fısıldadım:

"Beraber olsun Komutanım..."

Alparslan başını eğdi, gözlerinde belli belirsiz bir parıltı vardı.

"Hadi... Karını bekletme. Taze aşıksın sen."

Kalktım, ayağa dikildim. Hazır ola geçip baş selam verdim.

"Emredersiniz Komutanım."

Tam arkamı dönecekken sesi yine yükseldi, ama bu defa daha yumuşak bir tonda:

"Dikkat et kendine."

Duraksadım. Omzumu hafifçe çevirip baktım.

"Siz de Komutanım..."

Kapıyı aralayıp odadan çıktığımda, kalbim başka bir ritimle atıyordu artık. Ama neye doğru yürüdüğümü... henüz bilmiyordum.

Dışarı çıktığımda gözüm hemen Baran’ı aradı.

Kalabalığın birkaç adım ötesinde, bir aracın gölgesine sığınmış gibi durmuştu. Omuzları düşük, bakışları yerdeydi. Sanki dünya dönüyordu ama o olduğu yerde sabit kalmıştı.

Yüzüne istemsizce bir gülümseme yayıldı bende; her ne kadar içinde bir şeyler kıpır kıpır olsa da, dostu görmek insana iyi geliyordu.

Yanına yürüdüm.

Güneş yavaş yavaş batıyordu; gölgeler uzamış, akşamın ilk serinliği üzerimize düşmeye başlamıştı.

 

"Kardeşim?!"

Sesimle irkildi. Başını kaldırdı, göz göze geldik.

 

Gözlerinde alışık olduğum o parıltıdan eser yoktu. Ama yine de dudaklarını kıpırdattı:

 

"Aldın mı güzel haberi?"

 

"Aldım aldım..." dedim, gülümseyerek omzuna bir kez dokundum.

Sonra gözlerini süzerek biraz daha yaklaştım.

"Ama seni dağlar olmadan nasıl zapt edeceğiz onu düşünüyorum şimdi."

 

Zoraki bir kahkaha attı. Başını iki yana salladı.

 

"Yengen ve evlilik cüzdanı var artık. Merak etme. Uslanmasam ayıp olurdu."

 

Ama o kahkahanın altı boştu. Sözlerindeki neşenin altından ince bir keder sızıyordu.

 

Yüzüm ciddileşti. İçime dolan bir karanlık vardı. Birden, nedensizce... huzursuz oldum.

 

"Bir sıkıntı mı var? Moralin yoktu."

 

Gözlerini kaçırdı. Elleri cebinde, sağ ayağını yere vurup duruyordu.

Yutkundu.

 

"Aslında var..." dedi sonunda.

 

Sırtımdan soğuk bir şey geçti.

 

"Ne oldu? Hayırdır?"

 

"İklim..." diye başladı ama sesi çatallandı.

Bakışları ufka kaydı.

 

"İklim de benim nikâh şahidim olamadı."

 

Bir adım geriye çekildim. Kaşlarım aniden çatıldı.

Dudaklarım yarım aralıktı.

 

"Niye? O hazırlanmıştı senin için, sabah her şey tamamdı..."

 

Baran dişlerini sıktı. Nefes alırken bile boğazı zorlandı sanki.

 

"Bir iki... olay yaşandı."

 

Şüphem büyüdü.

 

"Kızın üstüne mi gittin yine? Baran, yoksa yine saçma sapan bir şeye mi takıldın da üzdün?!"

 

Başını iki yana hızla salladı.

 

"Keşke...Keşke ben üstüne gitseydim kardeşim. Keşke mesele o olsaydı..."

 

Sesindeki burukluk mideme oturdu. Gözlerini kaçırması ile bir adım yaklaştım.

 

"Baran... Ne oldu, İklim'e mi bir şey oldu?!"

 

Gözleri karanlıktı. Anlatmak istemiyordu ama söylemek zorunda olduğunu da biliyordu. Yine de geri adım attı.

 

"Gel biz seninle yürüyelim... Bir yerde oturur konuşuruz."

 

Adımımı sabitledim.

"Baran. Ne oldu?!"

Bu defa sesim çatladı.

 

Tam o anda cebimdeki telefon titredi. Elimi cebime uzattım. Ekranda tek bir isim parlıyordu: Azra'm...

 

Göz ucuyla Baran’a döndüm.

"Konuşacağız bekle, Azra arıyor," dedim sertçe ve birkaç adım ötede durup telefonu açtım.

 

"Efendim, güzelim?"

 

Sesi hemen geldi. Ama tonunda bir şey vardı... endişe, korku ve acele.

 

"Ağabey... neredesin? Geldin mi?"

 

"Geldim geldim. Eve geçeceğim şimdi. Ne oldu güzelim?"

 

Sessizlik çöktü. Derin bir nefes sesi duydum hattın diğer ucundan.

 

"Geçme ağabey eve..." dedi usulca.

"Şehir Hastanesi’ne gel..."

 

Damarlarım buz kesildi.

Göz bebeklerim büyüdü. Sesim çatladı. Yüreğime bir şey saplandı sanki...

 

"Niye?! Birine mi bir şey oldu?! İklim’e mi bir şey oldu?!"

 

Bir an nefes bile almadı Azra.

Sonra çok kısık, titrek bir sesle:

 

"Ağabey... Yengem iyi ama..."dedikten sonra duraksadı. Derin bir nefes alışının ardından ağlamaklı sesi tekrar duyuldu.

"Sana ihtiyacı var ağabey. Baran ağabeyim alacaktı seni.."

 

O cümle yetti. Bacağımın altı boşaldı sanki.

"Kapat telefonu! Geliyorum..."

 

Telefonu kapattım. Avucumun içi buz gibiydi. Baran’a göz ucuyla baktım. O da olan biteni sezmiş gibiydi.

"Emir'im..."

"Araban...burada mı?!"dedim göğsüm hızla inip kalkarken. Vücudum çökmek üzere olduğunu sinyal veriyordu sanki...

 

"Burada...Gel, gidelim..."

 

Ama bir şey demedim.

Sadece yürümeye başladım. Baran çekinerek dahi olsa elini sırtıma attı.

Sanki düşmemem için destek veriyor gibiydi...

Kalbim, göğüs kafesimden dışarı fırlayacak gibiydi.

☆☆☆☆☆☆

Oylamayı bekleyemedim. Atayım dedim...Oylamaya yüklenin, bol oy bekliyorum. Yorum ve oy düşerse gerçekten bölüm uzun bir süre gelmez. Lütfen emeğe saygı!

Sizi seviyorum ❤️

Yeni bölümden Emir Kaan spolier :

Oy sınırı yok, vicdanınıza bırakıyorum artık...

 

Bölüm : 14.07.2025 11:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Bozkurt Pençesi / Yarım Kalan Sigara / Bölüm 29 : Beklenmeyen Haber
Bozkurt Pençesi
Yarım Kalan Sigara

57.91k Okunma

6.71k Oy

0 Takip
112
Bölümlü Kitap
Bölüm 1 : Atalay Timi 🦂🇹🇷Bölüm 2 : İlk Karşılaşma ❤️‍🔥Bölüm 3 : Görünmeyen YaralarBölüm 4 : Yeni başlangıçlarBölüm 5 : Tamamlanmayı Bekleyen HayatlarBölüm 6 : Timin başı DertteBölüm 7 : Küçük Umut Yaman ParsBölüm 8 : Aşiret ve Töre Kurbanları 🔥Bölüm 9 : İki Sevdanın arafında...Bölüm 10: Başımız Belada ❤️‍🔥Bölüm 11 : Zoraki Evliliğe İlk AdımBölüm 12 : Sözde KarımBölüm 13 : Dik Durmaya ÇalışmakBölüm 14 : Senin Sayende ❤️‍🔥Bölüm 15 : Aşka Adım Adım ❤️‍🔥Bölüm 16 : İstenmeyen GelinBölüm 17 : Namus Davası ve ÇarşafBölüm 18 : Hayatta Kalma SavaşıBölüm 19 : Zor GünlerBölüm 20 : İlk TavizlerBölüm 21 : Aşiret ile karşı karşıya 🔥Bölüm 22 : Kıvılcımlar ArasındaBölüm 23 : Sevgi Tohumları ❤️‍🔥Bölüm 24 : İlk BuseBölüm 25 : Yağmurun altında bir günBölüm 26 : Yasak Sevdalı 💔Bölüm 27 : Acılar 💔Bölüm 28 : Kapanmaz Yaralar ❤️‍🔥Bölüm 29 : Beklenmeyen HaberBölüm 30 : Gönül YarasıBölüm 31 : Cam kırıkları 💔Bölüm 32 : Yağmur Seninle GüzelBölüm 33 : Aşk YağmuruBölüm 34 : Şükür SebebiBölüm 35 : Gökyüzü güzelliğini kıskanırBölüm 36 : Aşk ve Adalet ❤️‍🔥Bölüm 37 : Merhamet Kokulum ❤️‍🔥Bölüm 38 : Aşkı Şerbetli ❤️Bölüm 39 : Yürek Yarası ❤️‍🔥Bölüm 40 : İlk İtiraf ❤️‍🔥Bölüm 41 : Kıskançlık Krizi ❤️‍🔥Bölüm 42 : Korku olmazsa aşk olmaz ❤️‍🔥Bölüm 43 : Beklenmeyen Buse 🥲Bölüm 44 : Yaşam SavaşıBölüm 45 : Ölüm ile Yaşam...Bölüm 46 : İyi ki Sen ❤️‍🔥Bölüm 47 : Canımdan can gidiyorBölüm 48 : Özlemek istiyorumBölüm 49 : Mest Olunur GüzellikBölüm 50: Sevdiğiyle Çocuk Olurmuş İnsan ❤️‍🔥Bölüm 51 : Aşk Ve savaşBölüm 52 : Yıkımlar başlıyor...Bölüm 53 : Mor orkide 🇹🇷Bölüm 53 : Aşk Sakinleştiricisi 🔥Bölüm 54 : Gurur ve Sevda🔥Bölüm 55 : Şımarmak istiyorumBölüm 57 : Masum Aşıklar 🫠Bölüm 58 : Yaşayan Fosilsin SenBölüm 59 : Can kırıklarıBölüm 60 : Bir Gönül Davası 🔥Bölüm 61 : İki Cihan CennetimBölüm 62 : Yak yanıyorsak söndürmeBölüm 63 : Hüzün MaltemiBölüm 64 : Alevler ve küllerBölüm 65 : Bir Yürek Yangını ❤️‍🔥Bölüm 66 : Emir HayranlıklarıBölüm 67 : YıkılışlarBölüm 68 : Gamzenin Çukurunda kaybolmak istiyorumBölüm 69 : Gururum ❤️‍🔥Bölüm 70 : Anlat Onlara...Bölüm 71 : Hasret kavuşmasıOkurlarimmBölüm 72 : Saklanılan AcıBölüm 73 : Küçük Emir’in Acıları❤️‍🔥Bölüm 74 : Acı ve GururBölüm 75 : Hisler Uyanıyor...Bölüm 76 : Yüreğimin Vatanı ❤️‍🔥Bölüm 77 : Yıldızların Altında 🫠❤️‍🔥Bölüm 78 : Son hatırlarBölüm 79 : Başka bir EmirBölüm 80 : Canımı Yakıyorlar ❤️‍🔥😔Bölüm 81 : Hisler Yalan söylemezSoru-Cevap yapıyoruzBölüm 82 : Mazi ve aşkBölüm 83 : Sırılsıklam aşkBölüm 84 : Kokunda Dinlenmek İstiyorum😔❤️‍🔥Bölüm 85 : Kanlı Nefesler 🥀❤️‍🔥Bölüm 86 : Acılar ve Gerçekler 🥀❤️‍🔥Bölüm 87 : Diriliş mi Bitiş mi ?Bölüm 88 : Uyanış ❤️‍🔥Bölüm 89 : Küçük Yılmaz ❤️‍🔥Bölüm 90 : Bir İç savaş Meselesi❤️‍🔥Bölüm 91 : Pembe bisiklet 🫠Bölüm 92 : Efelerin EfesiBölüm 93 : Nemrut’un Kızı ❤️‍🔥Bölüm 94 : Aşk ve SavaşBölüm 95 : Ahım ölüme kadar 🥀🔥Bölüm 96 : Tatlı Aşermeler 🫠❤️Bölüm 97 : Canımın Canını AldılarBölüm 98 : Sensiz Nasıl Yaşarım Ben...Bölüm 99 : Canımı YaktınızBölüm 100 : TükenişlerBölüm 101 : Kanlı GömlekBölüm 102 : Son Yüzleşme ❤️‍🔥Özel Bölüm : Leyla'nın GerçekleriBölüm 103 : Kanlı Son Direnişler...Bölüm 104 : Ahirim SensinBölüm 105 : Kana Karışan NefeslerBölüm 106 : Zamana TutsakBölüm 107 : Aşabildin mi ?Spoi107.bolume oy ve yorum gelmediği sürece bölümü atasım yok bilginize
Hikayeyi Paylaş
Loading...