65. Bölüm
Bozkurt Pençesi / Yarım Kalan Sigara / Bölüm 62 : Yak yanıyorsak söndürme

Bölüm 62 : Yak yanıyorsak söndürme

Bozkurt Pençesi
bozkurt.pencesi

Emir Kaan Yılmaz’dan...

Balo alanına geldiğimizde arabayı usulca park edip motoru susturdum. Bir an bile beklemeden inip koşar adım İklim’in kapısını açtım. O ise zarifçe elbisesini toparlayarak gülümseyerek indi.

 

“Teşekkür ediyorum…” dedi utangaç bir sesle.

 

“Rica ederim öğretmen hanım…” diye karşılık verip göz kırptım. Aracın kapılarını kilitledikten sonra ona döndüm.

 

“Erken gelmedik değil mi?”

 

“Sanmıyorum güzelim. Arkadaşını bir ara istersen…” dedim. İklim başını sallayarak telefonunu çıkardı, birkaç tuşa bastı ve kulağına götürdü. Ben ise aracın kaputuna yaslanıp onu izledim.

 

“Seray, geldiniz mi siz?” dedi etrafı kolaçan ederken.

“Tamam, biz de Emir’le buradayız.” diyerek telefonu kapattıktan sonra bana döndü.

 

“Bizi görmüşler, bize doğru geliyorlar.” dedi ve o da yanıma yaslandı.

 

“Kimle geliyorlar?” diye sordum merakla.

 

“Sevgilisiyle…”

 

“Tanıyor musun?”

 

“Bahsetmişti ama hiç tanışmadık. Seninle tanıştırmak istiyordu.”

 

Gözlerim hemen kalabalığa kaydı.

“Hımm… şu lacivert takımlı çocuk ile pembe elbiseli kız herhalde,” diyerek bize yaklaşan çifti işaret ettim.

 

İklim anında doğrulup heyecanla, “Evet! Seray bu!” dedi. Tam o an beline hafifçe sarılıp kendime çektim.

 

“N’apıyorsun Emir?” dedi şaşkınlıkla.

 

“Karımı sahipleniyorum.” diye fısıldadım kulağına yakın.

 

“Kıskandın yani?” dedi cilveli bir sesle, gözlerini kısarak.

 

“Bu güzelliği kıskanmamak mümkün mü?” dedim gözlerine derin derin bakarken.

 

“İklim! Çok güzel olmuşsun!” diyerek heyecanla yanımıza gelen Seray, kollarını açınca İklim de aynı samimiyetle karşılık verdi. İkilinin neşeli kucaklaşmasını izlerken İklim’in yüzündeki mutluluk bana huzur veriyordu.

 

“Asıl sen çok güzel olmuşsun Seray!” dedi İklim içtenlikle.

 

Bu sırada yanındaki adam bana doğru dönerek elini uzattı.

“Selam.”

 

Tokalaşırken gözlerimi hiç kaçırmadan, “Ve aleykümselam kardeşim.” dedim kararlı bir tonda.

 

“Giray ben, Seray’ın sözlüsüyüm…” dedi sakin ama kendinden emin bir sesle.

 

“Emir Kaan.” dedim net bir şekilde.

 

“Siz askerdiniz değil mi?” diye sordu dikkatle yüzüme bakarken.

 

“Evet.” dedim kısa ve keskin bir cevapla. “Siz ne iş yapıyorsunuz?”

 

“Matematik öğretmeniyim ben de.” dedi gülümseyerek.

 

O anda içimden gelen espriyi patlatmamak için kendimi zor tutup boğazımı temizledim.

 

"Güzel meslek..."

 

"Zorlukları var, sizin ki kadar olmasa da...İklim daha net anlar beni..."demesi ile bir an gözüm seğirdi. Derin bir nefes alıp bakışlarımı kaçırırken İklim çaktırmadan elimi tuttu.

Çenem hafif kasılırken göz ucuyla İklim’e baktım. Araya hemen Seray ile İklim girdi.

 

“İklim, sözlüm Giray…” dedi Seray gururla.

 

“Memnun oldum.”

 

“Memnun oldum.” diye karşılık verdi Giray. İklim’in onunla tokalaşmasını izlerken gözlerimi kaçırıp derin bir sabır nefesi çektim içimden.

 

İklim hemen toparlanıp beni işaret etti:

“Emir Kaan, eşim. Bahsettiğim arkadaşım Seray.”

 

Baş selamı verip hafifçe gülümsedim.

“Memnun oldum.”

 

“Ben de aynı şekilde… İklim çok bahsetti sizden.” dedi Seray, gözleri samimi parıldayarak.

 

“Öyle mi?” dedim, hafif bir şaşkınlıkla ama gözlerimi İklim’den ayırmadan.

 

Seray araya girdi.

“Hadi içeriye geçelim artık...”

 

“Hadi geçelim hayatım!” diyerek Giray, Seray’ı yanına alıp önden yönelince, İklim nazikçe seslendi:

“Siz geçin, biz geliyoruz.”

 

“Çok bekletmeyin,” dedi Seray tatlı bir gülümsemeyle. Ardından Giray’ın koluna girip salona doğru ilerlediler.

 

İklim onların arkasından gülümserken birden kolumu cimcirdi. İrkildim, bakışlarımı ona çevirdim.

 

“Güzelim, ne yapıyorsun?”

İklim, başını hafif yana eğip gözlerini kısarak fısıldadı:

“Kasılıp durma Emir… Fark ediliyor.”

 

O an dudaklarım istemsizce kıvrıldı. Onu kendime çekerek gözlerinin içine baktım:

“Sen bu kadar güzel olmasaydın, ben de kasılmazdım güzelim...”

 

"Utandırma ya..."dedi, cilveli bir edayla. Başına bir buse kondurup geri çekildim.

 

“Hadi, içeri geçelim...” dememle eliyle göğsüme hafifçe dokunup durdurdu.

 

“Olmaz! Fotoğraf çekelim önce!!” dedi heyecanla.

 

“Güzelim ister de çekmez miyiz?!” dedim gülerek, telefonumu çıkarıp kamerayı açtım. Saçlarını hızla düzeltmeye başlayınca içli bir nefes çektim. Her anını izlemek o kadar güzel ve doyumsuzdu....

 

“Oldu mu?!” diye sordu, parmakları hâlâ saçlarının arasındayken.

 

“Oldun oldun, gel bakayım buraya benim güzelim...” diyerek belinden çekince gözleri ışıldadı.

 

“Kameran çok güzelmiş. Biraz da seninki ile çekelim!” dedi çocuksu bir heyecanla.

 

“Olur güzelim benim, şöyle güzel bir açı ayarlayalım...” diye eğilirken, işaret parmağıyla aracı gösterdi.

 

“Emir arabayı da al, lütfen!”

 

“Sevdin sen bizim oğlanı ha?” dedim gülerek.

 

“Üç silahşör gibi olduk. O siyah, biz siyah...”

 

“Hadi, gül bakalım,” dedim omzuna dokunup kendime biraz daha yaklaştırırken. Tam kıkırdadığı anda deklanşöre bastım.

 

Şaşkınlıkla bana döndü.

“Tam güldüğüm anı yakaladın!”

 

“Fotoğrafçılık desen var diyorsun yani,” dedim gülümseyerek.

 

“Özgeçmişini bana okutman gerekecek belli ki...” dedi gözlerini devirmeye çalışsa da dudak kenarından kahkahası kaçtı.

 

Ben de başımı yana eğip onu izlerken alçak bir kahkaha attım.

 

 

"Sen böyle laflar eder miydin, öğretmen hanım?" dedim, hafifçe eğilip yüzüne bakarken.

 

"Utandırma ya…" diyip bir adım geri çekildi, yanakları hafif kızarmıştı. Gülümsemesi beni daha da gaza getirdi.

 

"Yerim seni!" diyerek bir adım daha atarak yaklaştım.

 

İçten içe onunla oynamak, bu tatlı gerginliği yaşamak çok hoşuma gidiyordu.

 

"Gel içeri geçelim, hadi!" diyerek eteğini toplayıp hızlıca kaçınca gözlerimi devirdim, ama gülümsemem durmuyordu.

 

"Peki, kaç. Kovalarız," dedim alaycı bir tonla, adımlarımı onun hızına uydurarak.

 

Aramızdaki küçük kovalamaca, hem eğlenceli hem de romantik bir an yaratmıştı; kalbim istemsizce hızla atıyordu.

___

İklim Yılmaz’dan

Ortam iyice kalabalıklaşmış, pistte dans eden çiftler adeta birbirine karışmıştı. Işıkların altında dönen elbiseler, kahkahalara karışan müzik ve insanların neşesi salona bambaşka bir hava katıyordu. Seray ile pistte adım uydururken gözlerim farkında olmadan sürekli Emir’i arıyordu.

 

Ben de Seray ile dans ederken gözüm farkında olmadan ara ara Emir’e kayıyordu. Masada oturmuştu ama bakışları sanki tek tek herkesi tartıyor, yargılıyordu. O keskin bakışların ardındaki ciddi tavrına gülmemek için dudaklarımı ısırıp kendimi zor tuttum.

 

“Çok iyi anlaştılar,” dedim, bakışlarımı fark ettirmeden Emir’e kaydırarak.

 

Seray göz ucuyla bize baktı, yüzünde hoşnut bir gülümseme vardı.

“Emir sıcak kanlı biri. Doğru adamı bulmuşsun.”

 

Sözleri kalbimi sıcacık yaptı, dudaklarım kıvrıldı.

“Giray da öyle,” dedim içtenlikle.

 

Ama yine de içimdeki huzursuzluğu gizleyemedim. Gözlerim tekrar Emir’e kayınca, onun Giray’a pek ısınmadığını fark etmemek imkânsızdı. Seray da aynı şeyi sezmişti.

“Emir pek ısınamadı gibi Giray’a,” dedi hafif alaycı bir gülümsemeyle.

 

Omuz silkip derin bir nefes aldım.

“Yorgundu, yeni görevden gelmişti…Ondan böyle. Giray ile alakası yoktur, yani.” dedim geçiştirerek.

 

Tam o anda göz göze geldik. O sert bakışlarının arkasındaki bütün ciddiyet bir anda dağıldı; çocuk gibi başını yana eğip bana öyle masum bir gülümseme sundu ki, kalbim yerinden çıkacak sandım... İçimde kelebekler kanat çırptı, istemsizce ben de ona gülümsedim. O an, salondaki kalabalık yok oldu; tek gördüğüm Emir’in gözlerindeki o yumuşacık bakıştı.

 

Seray kıkırdayarak başını bana çevirdi.

“Emir anlaşılan bir sana gösteriyor içini,” dedi.

 

Dudaklarımda mahcup bir tebessümle başımı salladım.

“Sevdiklerine karşı da böyle, biraz tanısın Giray ile de iyi anlaşacaktır…”

 

Seray’ın bakışları biraz daha dikkatliydi bu kez.

“Sanmıyorum. Giray biraz fazla konuşkan. Umarım bıktırmaz Emir’i,” diye fısıldadı.

 

“Yok yok, sıkılmaz. Biraz daha ortama alışsın, açılır o…” dedim gülümseyerek. Tam o sırada çiftellinin coşkulu ritmi sona erdi, salonda alkışlar yükseldi. Ardından DJ’in sesi duyuldu:

 

“Şimdi çiftlerimizi piste davet ediyoruz. Güzel bir dans eşliğinde aşklarınıza, dostluklarınıza bir adım daha katın…”

 

Salondaki kalabalık hep bir ağızdan alkışladı, coşku yükseldi. Seray kahkaha atarak bana döndü:

“Sıra beylerde!” dedi alaycı bir gülümsemeyle.

 

O an masada oturan Emir’in derin bir nefes aldığını fark ettim. Sanki bunu uzun zamandır bekliyormuş gibi ağır adımlarla kalktı. Giray’ın sohbetinden adeta kaçar gibi bana yönelirken kalbim hızla çarpmaya başladı. Dudaklarımı ısırarak bakışlarımı ondan kaçırmaya çalışsam da başaramadım.

 

Yaklaştığında gözlerindeki gülüş tüm salona ışık saçıyordu. O bakışa karşılık vermemek imkânsızdı. Gözlerim parıldayarak ona kilitlendi.

 

Emir boğazını temizledi, sanki heyecanını gizlemeye çalışıyordu. Sonra bana elini uzattı.

“Bu dansı bana lütfeder misiniz, rüya perisi?”

 

Kalbim göğsümden taşacak gibiydi. Derin bir nefes alıp başımı usulca salladım. Elimi avucuna bıraktığım anda beni kendine doğru çekti. Bütün kalabalık, bütün müzik bir anda silindi sanki.

 

Elimi boynuna çıkarıp parmaklarımı birbirine kenetledi. Onun elleri ise belimde yerini bulduğunda içimden sıcak bir dalga geçti. Bedenim ona aitmiş gibi, doğal bir uyumla hareket etmeye başladı.

 

Kulağıma eğildi, sesi müziğe karışan en tatlı fısıltı gibiydi:

“Kendini bana bırak… Anı yaşa, güzelim.”

 

Başımı geriye çekip yüzüne baktım. O an gözlerinde gördüğüm şey yalnızca aşk değildi; güven, sahipleniş ve bana adanmışlık da vardı. Kalbim sanki o bakışların ritmine uyarak atıyordu.

 

Müzik akmaya başladığında Emir, şarkıyı bilerek mırıldanmaya başladı. Sesini duyunca kaşlarım istemsizce havalandı.

 

“Cesaretimi topladım, gururumu ezdim geçtim

Bir zeybek gibi dimdik, dikildim tam karşında

Son bir defa…”

 

Şaşkınlıkla gözlerine baktım.

“Şarkıyı biliyor musun?”

 

Dudak kenarıyla gülümseyip başını bana biraz daha yaklaştırdı.

“Kendini bana bırak… Soruları sonraya sakla güzelim…”

 

Sözleriyle kalbim titredi. Ben de gülümseyerek ona eşlik etmeye başladım:

 

“Bugün fal bakmayı öğrendim

Elini tutabilmek için!”

 

Etrafımızda herkes şarkıya eşlik ediyordu ama biz, yalnızca birbirimize söylüyorduk. Sanki kalabalık yoktu; bu an sadece bizimdi.

 

“Son bir defa

Boynuna sarılıp gitsem

Huzuru koklasam Ege’de

Aşk nerden nereye…”

 

Gözlerimiz dolmaya başlamıştı ama dudaklarımızda kocaman bir gülümseme vardı. Sözlere inat, yaşadıklarımızın tüm acılarını birbirimizin gözlerinde erittik.

 

“Soldan sağa dört harf ölüm

Yazılmamış beş harf hayat

Aşk nerden nereye…”

 

Başımı kıkırdayarak göğsüne yasladım. O ise saçlarımın üzerinden öptü. O an sanki bütün dünyayı susturdu. Başımı kaldırıp gözlerinin içine yeniden baktığımda fısıltıyla döküldü dudaklarımdan:

 

“Kim derdi ki, yeğenimi kaybettiğim sırada onunla ilgilenen adamla evlenip hayatımın en doğru kararını vereceğimi…”

 

Gözleri doldu ama yine de gülümsedi. Parmakları yanağıma dokundu.

“Kim derdi ki, parkta selam verdiğim kız tarafından evlilik teklifi alıp aşirete baş kaldıracak, sonra mutlu mesut olacağım…” diye esprili bir tonla karşılık verdi.

 

“Ya Emir!” dedim kahkaha atarak. Ellerimi çözmeye çalışsam da, belimdeki kolları sıkıca sarıldı.

 

Bu defa sesi daha derin, kalbinden gelir gibiydi:

“Kim derdi ki, kendinden vazgeçmiş bir adamı… bir kadının gülüşü hayata döndürecek.”

 

O sözle yüreğim gerçekten duracak sandım.

 

“İyi ki hayatımdasın Emir… İyi ki girdin hayatıma. Çok teşekkür ederim her şey için… Benden hiçbir zaman vazgeçmediğin için…” dedim, sesim titreyerek.

 

Emir’in gözleri parladı, alnını usulca alnıma yasladı.

“Bu dünyaya tekrar gelecek olsam… yine seninle her şeyi tatmak isterdim.”

 

Gözlerim dolarken kendimi ağlamamak için zor tutup fısıldadım:

“Seni çok seviyorum…”

 

O, dudak kenarıyla gülümseyip belimdeki tutuşunu sıkılaştırdı.

“Ben de seni çok seviyorum, güzelim… Hem de her şeyden, herkesten çok.”

 

“Hep sev olur mu… Çünkü en çok sevdiğim yerlerden yaralarla dolu her yanım.”

 

Emir, gözlerime bakarak başını salladı.

“Hep seveceğim… Yalnızca bu cihanda değil, iki cihanda da…”

 

Kalbim göğsümden taşacak gibi çarparken gözlerim daha da doldu.

“Merhamet kokuyor her yanın…” diye fısıldadım.

 

Emir’in sesi bu defa daha derin ama titrek çıktı:

“Bir gün olurda… merhametimden sana şüphe ettirecekler olursa, onlara asla inanma, tamam mı?”

 

Dudaklarım titreyerek gülümsedim.

“Benim şahidim yüreğin ve gözlerin olur Emir. Onlardan başkasının dediğine inanmam.”

 

O an gözlerindeki parıltı daha da büyüdü, alnımı dudaklarına bastırarak fısıldadı:

“Kurban olurum sana…”

 

Dans yavaşça sona ererken, hoparlörden bu kez hareketli bir pop şarkısı yükseldi. Emir’in yüzünde ışıldayan bir gülümseme belirdi.

 

“O zaman gerçek eğlence başlıyor!” dedi, boynunda duran ellerimi nazikçe çözüp ellerimin arasına aldı. Avuçlarıma bir öpücük kondurduktan sonra beni hızla kendi etrafımda döndürdü. Şarkıyı tanımamla birlikte kahkahayı bastım, kendimi tamamen müziğe bıraktım.

 

“Kimileri kaldı, kimileri geçti

Boşa didindi, yanlışı doğrusu bak

Konuşuyor hâlâ…”

 

Sözlere eşlik ederken Emir beni yeniden kendine çekti, dansımız giderek hız kazandı.

“Bu parça bende yok öğretmen hanım.” dedi göz kırparak.

 

Ben de kahkaha attım.

“O zaman bu defa sen kendini bana bırak.”

“Emrin olur güzelim.”

 

Şarkı ilerledikçe müzik adeta damarlarımızda akıyordu. Kalabalık, gürültü, her şey silinmişti. Sadece o ve ben vardık.

 

“Sana bana kalmaz, her şey fani

Herkese tonla, bizeyse koklatıyor

Şu yalan dünya…”

 

Emir’in parmaklarıyla burnuma dokunup gülümsemesiyle, kahkahalarımız birbirine karıştı. O an, dışarıdan bakıldığında çocukça görünen bu hareket bile kalbime tarifsiz bir sıcaklık düşürdü.

 

Ben de şarkıya yüksek sesle eşlik ettim:

“Dolduruyorum ceplerimi seninle

Suya attım, tek tek batıyor anılar

Karışırlar toprağa…”

 

Ve o an fark ettim: Emir’in yanındayken ben başka biriydim. Daha özgür, daha neşeli, daha… gerçek. Ve en çok bu yanımı sevmeyi öğretiyordu, aşık olduğum adam bana...

 

Nakarat yaklaşırken DJ’in sesi salonu doldurdu:

“Şimdi hep beraber söylüyoruz!”

 

Kalabalık büyük bir coşkuyla şarkıya eşlik ederken, ben gözlerimi Emir’e kilitleyip sözleri yalnızca ona söyledim:

 

“Yak, yanıyorsa söndürme

Alev alsın, öldürme

Kimi kimlere kırdırıyor hayat…”

 

Ellerim yeniden omuzlarına kaydı. Normalde olsa utanır, belki sesimi bile duyuramazdım ama Emir’in yanında başka bir İklim çıkıyordu ortaya. Daha özgür, daha cesur… Ona bağıra çağıra şarkı söylemek, kahkahalarla dans etmek—bu ben değildim, ya da belki en gerçek halimdi.

 

“Bırak, içiyorsak bir sebebi var

Kışa döndüm, geçti bahar

Seni benden çaldı yine hayat…”

 

“Bravo güzelime!” diye bağırdı Emir, etrafımda bir kez daha döndürüp kendine çekti.

 

“Yürüyorum, aklım bir karış havada

Bir türkü tutturdum geceden sabaha

Başıboş sokaklarda…”

 

“Yerim yer!” dedi, saçlarıma öpücük kondururken. Ardından ellerimizi bırakmadan geri çekildi, sonra yeniden bana doğru hızla yaklaştı. Bedenim onun kollarının arasında, belimden sımsıkı tutulmuştu. Kahkaham salonu doldurdu, doğrulunca bu kez ellerim kendiliğinden onun omzuna yerleşti.

 

Şarkı yeniden aynı nakarata dönerken, Emir’in utanarak gülümsemesini görmek kalbimi sıcacık etti. Gözlerimi hiç ayırmadan, dudaklarımda hafif bir tebessümle söyledim:

 

“Düşüyorum, kaldırsan mı biraz da?

Duy beni artık, ölüyorum anlasana

Bakıyorsun hâlâ…”

 

Emir bana doğru eğildi, sesi kulağıma düştü:

“Millet falan dinlemem, o bakışlarına inat öperim seni… cilveli rüya perim benim.”

 

Şaşkınlıktan gözlerim büyüdü. Omzuna hızlıca bir fiske atıp başımı göğsüne gömdüm, kahkahalarım kalabalığa karıştı.

 

Ve nakarat yeniden yükseldi kalabalığın ağzından:

“Yak, yanıyorsa söndürme

Alev alsın, öldürme

Kimi kimlere kırdırıyor hayat…”

 

 

“Utangaç karım benim.” dedi Emir, omzuma ince bir buse kondurarak. Başımı hafif kaldırıp gözlerine baktım.

“İyi mi orası?” diye sordu muzip bir sesle.

 

Gözlerimi kısıp gülümseyerek yanıtladım:

“Çok güvenli, tavsiye ederim.”

 

Sözüm üzerine başını geriye atıp kahkahaya boğuldu.

“Yerim seni ya!”

 

Yanaklarım kızarmıştı. Dudaklarımı ısırıp mırıldandım:

“Utandırmasaydın… bende şarkı söylerdim.”

 

Emir gözlerimin içine bakarak bir adım daha yaklaştı.

“Gel söyle.”

 

Başımı iki yana salladım, gülümsemem eksilmeden.

“O şans bitti.”

 

Gözlerindeki parıltı daha da güçlendi, dudaklarının kenarı yukarı kıvrıldı.

“Daha yeni başlıyor.” dedi, sanki sözleri yalnızca bir cümle değil, bir vaat gibiydi.

 

 

Elini yanağıma koyup yüzümü kendine çekti.

“Müzik bitti bitecek ama…” diye fısıldadı.

Omuz silktim.

“Güzelim benim…” dedi saçlarımı okşarken. Gözlerimi kapadım, sesi kalbime dokunmuştu.

“Çok güzelsin…”

Sözleriyle yüzümde istemsiz bir gülümseme belirdi. Gözlerimi açtığımda alnıma bir öpücük kondurdu. Ardından yavaşça geri çekilip koluma girdi. O an DJ’in anonsu duyuldu:

“İstek üzerine reyhanî istediler. Bilenler var mı aramızda?”

Başımı kaldırıp Emir’e döndüm.

“Biliyor musun sen?”

Kaşlarını hafifçe kaldırıp sırıtışla cevap verdi:

“O bende yok güzelim. Bende zeybek var izlersen, yanak var öpersen.”

“Emir ya!” dedim kahkahamı tutamayarak.

 

“Sen biliyor musun?”dedi, gülümseyerek. Derin bir nefes aldım gözlerim dolarken...

 

“Biliyorum da istemem oynamayı.”

 

“Biraz hava alalım mı güzelimle, sıcak oldu burası?”

 

“Olur. Seray’a da söyleyelim, onlar da gelsin.”

 

“Giray bedelli yaptığı askerliği anlatacaksa ona gerek yok…”

 

Kaşlarımı kaldırdım.

“Çok sevdin onu sanırım.”

 

“Çok.” dedi ciddi ama alaylı bir yüz ifadesiyle. “Öyle çok sevdim ki, masada ki bardağı kafasında mı kırsam, yoksa direkt ağzına mı geçirsem diye asla düşünmedim.”

 

Kıkırdayarak dirseğimle dürttüm.

 

“Kesinlikle düşünmemişsindir.”

 

“Şiddet yanlısı bir insan olsam, mesela… onu çarpar toplardım. Asıl matematik o zaman olurdu. Ama işte, Newton’un kafasına düşmeyi bekleyen elma gibi, sükûnetle bekledim. Yer çekimine inatla direndim(!)”

 

“Sanat desen var işte.” dedim gülerek.

 

“Tabii! Bu çalan… reyhanî mi güzelim?” dedi bana bakarak.

 

Gözlerim doldu, başımla sadece onaylayabildim.

 

“Evet… ablam çok severdi biliyor musun?” dedim, derin bir nefes alıp gözlerimi yere kaçırırken.

 

O an bir şey demedi, sadece kollarını açıp göğsüne çekti beni. Çenesini başıma yasladığında içimdeki kırıklık biraz olsun hafifledi.

 

“Seninle gurur duyduğuna eminim…” dedi yumuşak sesiyle.

 

“Emir…” dedim, boğazım düğümlenerek.

 

Parmaklarını saçlarımda gezdirdi, alnıma küçük bir öpücük kondurdu.

“Gel, hava alalım hadi… Seray’la Giray zaten eğleniyor. Boş verelim onları...”

 

“Tamam…” dedim kısık bir sesle.

 

Elimi avuçlarının arasına aldı, sıkıca tuttu.

“Moralini bozma… Bugün senin en mutlu günün, güzelim…” dedi gözlerimin içine bakarak.

 

“Keşke o da görseydi…” dedim, sesim titrerken.

 

Başımı okşadı, dudaklarının kenarında hüzünlü ama güven veren bir gülümseme belirdi.

“Görüyordur eminim ki, nefesim…”

 

O an gözlerimin kenarından süzülen yaşları başparmağıyla sildi. Ardından eğilip alnıma bir öpücük bıraktığında kalbimde bir sızıyla karışık huzur yayıldı.

 

☆☆☆☆

30 oy 20 yorum istiyorum. İyi okumalar...

Bölüm : 03.09.2025 02:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Bozkurt Pençesi / Yarım Kalan Sigara / Bölüm 62 : Yak yanıyorsak söndürme
Bozkurt Pençesi
Yarım Kalan Sigara

57.91k Okunma

6.71k Oy

0 Takip
112
Bölümlü Kitap
Bölüm 1 : Atalay Timi 🦂🇹🇷Bölüm 2 : İlk Karşılaşma ❤️‍🔥Bölüm 3 : Görünmeyen YaralarBölüm 4 : Yeni başlangıçlarBölüm 5 : Tamamlanmayı Bekleyen HayatlarBölüm 6 : Timin başı DertteBölüm 7 : Küçük Umut Yaman ParsBölüm 8 : Aşiret ve Töre Kurbanları 🔥Bölüm 9 : İki Sevdanın arafında...Bölüm 10: Başımız Belada ❤️‍🔥Bölüm 11 : Zoraki Evliliğe İlk AdımBölüm 12 : Sözde KarımBölüm 13 : Dik Durmaya ÇalışmakBölüm 14 : Senin Sayende ❤️‍🔥Bölüm 15 : Aşka Adım Adım ❤️‍🔥Bölüm 16 : İstenmeyen GelinBölüm 17 : Namus Davası ve ÇarşafBölüm 18 : Hayatta Kalma SavaşıBölüm 19 : Zor GünlerBölüm 20 : İlk TavizlerBölüm 21 : Aşiret ile karşı karşıya 🔥Bölüm 22 : Kıvılcımlar ArasındaBölüm 23 : Sevgi Tohumları ❤️‍🔥Bölüm 24 : İlk BuseBölüm 25 : Yağmurun altında bir günBölüm 26 : Yasak Sevdalı 💔Bölüm 27 : Acılar 💔Bölüm 28 : Kapanmaz Yaralar ❤️‍🔥Bölüm 29 : Beklenmeyen HaberBölüm 30 : Gönül YarasıBölüm 31 : Cam kırıkları 💔Bölüm 32 : Yağmur Seninle GüzelBölüm 33 : Aşk YağmuruBölüm 34 : Şükür SebebiBölüm 35 : Gökyüzü güzelliğini kıskanırBölüm 36 : Aşk ve Adalet ❤️‍🔥Bölüm 37 : Merhamet Kokulum ❤️‍🔥Bölüm 38 : Aşkı Şerbetli ❤️Bölüm 39 : Yürek Yarası ❤️‍🔥Bölüm 40 : İlk İtiraf ❤️‍🔥Bölüm 41 : Kıskançlık Krizi ❤️‍🔥Bölüm 42 : Korku olmazsa aşk olmaz ❤️‍🔥Bölüm 43 : Beklenmeyen Buse 🥲Bölüm 44 : Yaşam SavaşıBölüm 45 : Ölüm ile Yaşam...Bölüm 46 : İyi ki Sen ❤️‍🔥Bölüm 47 : Canımdan can gidiyorBölüm 48 : Özlemek istiyorumBölüm 49 : Mest Olunur GüzellikBölüm 50: Sevdiğiyle Çocuk Olurmuş İnsan ❤️‍🔥Bölüm 51 : Aşk Ve savaşBölüm 52 : Yıkımlar başlıyor...Bölüm 53 : Mor orkide 🇹🇷Bölüm 53 : Aşk Sakinleştiricisi 🔥Bölüm 54 : Gurur ve Sevda🔥Bölüm 55 : Şımarmak istiyorumBölüm 57 : Masum Aşıklar 🫠Bölüm 58 : Yaşayan Fosilsin SenBölüm 59 : Can kırıklarıBölüm 60 : Bir Gönül Davası 🔥Bölüm 61 : İki Cihan CennetimBölüm 62 : Yak yanıyorsak söndürmeBölüm 63 : Hüzün MaltemiBölüm 64 : Alevler ve küllerBölüm 65 : Bir Yürek Yangını ❤️‍🔥Bölüm 66 : Emir HayranlıklarıBölüm 67 : YıkılışlarBölüm 68 : Gamzenin Çukurunda kaybolmak istiyorumBölüm 69 : Gururum ❤️‍🔥Bölüm 70 : Anlat Onlara...Bölüm 71 : Hasret kavuşmasıOkurlarimmBölüm 72 : Saklanılan AcıBölüm 73 : Küçük Emir’in Acıları❤️‍🔥Bölüm 74 : Acı ve GururBölüm 75 : Hisler Uyanıyor...Bölüm 76 : Yüreğimin Vatanı ❤️‍🔥Bölüm 77 : Yıldızların Altında 🫠❤️‍🔥Bölüm 78 : Son hatırlarBölüm 79 : Başka bir EmirBölüm 80 : Canımı Yakıyorlar ❤️‍🔥😔Bölüm 81 : Hisler Yalan söylemezSoru-Cevap yapıyoruzBölüm 82 : Mazi ve aşkBölüm 83 : Sırılsıklam aşkBölüm 84 : Kokunda Dinlenmek İstiyorum😔❤️‍🔥Bölüm 85 : Kanlı Nefesler 🥀❤️‍🔥Bölüm 86 : Acılar ve Gerçekler 🥀❤️‍🔥Bölüm 87 : Diriliş mi Bitiş mi ?Bölüm 88 : Uyanış ❤️‍🔥Bölüm 89 : Küçük Yılmaz ❤️‍🔥Bölüm 90 : Bir İç savaş Meselesi❤️‍🔥Bölüm 91 : Pembe bisiklet 🫠Bölüm 92 : Efelerin EfesiBölüm 93 : Nemrut’un Kızı ❤️‍🔥Bölüm 94 : Aşk ve SavaşBölüm 95 : Ahım ölüme kadar 🥀🔥Bölüm 96 : Tatlı Aşermeler 🫠❤️Bölüm 97 : Canımın Canını AldılarBölüm 98 : Sensiz Nasıl Yaşarım Ben...Bölüm 99 : Canımı YaktınızBölüm 100 : TükenişlerBölüm 101 : Kanlı GömlekBölüm 102 : Son Yüzleşme ❤️‍🔥Özel Bölüm : Leyla'nın GerçekleriBölüm 103 : Kanlı Son Direnişler...Bölüm 104 : Ahirim SensinBölüm 105 : Kana Karışan NefeslerBölüm 106 : Zamana TutsakBölüm 107 : Aşabildin mi ?Spoi107.bolume oy ve yorum gelmediği sürece bölümü atasım yok bilginize
Hikayeyi Paylaş
Loading...