9. Bölüm
Bozkurt Pençesi / Yarım Kalan Sigara / Bölüm 9 : İki Sevdanın arafında...

Bölüm 9 : İki Sevdanın arafında...

Bozkurt Pençesi
bozkurt.pencesi

 

_Saatler sonra..._

 

Baran Boran'dan...

Hastane koridorunun soğuk lambaları altında zaman durmuş gibiydi. Ayak sesleri azalmış, konuşmalar fısıltıya dönmüştü. Derin bir yorgunluk çökmüştü üzerime.

 

Yanıma Emel geldi, elinde iki karton bardakla. Sessizce yanımdaki banka oturdu ve çayı uzattı.

 

“Korkma,” dedi yumuşak sesiyle. “Emir iyi canım. Canını sıkma... Çok güçlü biri o da.”

 

Kafamı eğip gülümsedim, gözlerim dolduğunu fark etmemesi için çabalamadan. Onu kolumun altına çekip sessizce sarıldım.

“Çok iyi niyetli, Emel’im. Babasının protezi için para yatacak diye nasıl çabalıyordu, bir bilsen. O gün... gözlerimizin önünde almışlar ruhumuz duymamış. Konuşurken gülüyordu daha dün. Şimdi bu hâlde...”

Emel usulca başını omzuma yasladı.

“Gerçekten evlenecek mi peki?” dedi, sesi artık sadece bana duyulacak kadar kısıktı.

Derin bir nefes aldım. Boğazım düğümlendi, kelimeler içimde kırılarak çıktı.

 

“Annesi korkuyor... Kaç defadır aradı ‘Emir yanında mı?’ diye. Şarjı bitmiş diye oyaladım. En son göreve gidiyoruz diye mesaj attım.”

Derin bir nefes aldım.

“Annesine bu yalanı söylerken bir de içim parçalanıyor,” dedim, derin bir nefes çekerken gözlerim uzaklara dalarak. “Şimdi evlilik lafını söylesem, asla kabul etmez. İklim’in başına gelenlerin tamamından haberi yok annesinin…”

 

Bir an sustum, içimdeki fırtınayı toplarken Emel yumuşak bir sesle sordu:

“Baran… Alakasız bir şey sorabilir miyim?”

 

“Sor yavrum,” dedim, omzuna hafifçe dokunarak.

 

“Sen, Emir’in yerinde olsan… İklim denen kızla evlenir miydin?”

 

Yüzümde acı bir tebessüm belirdi:

“O nasıl söz, gülüm? Hayatımda sen varken zorla dahi olsa ölürüm, başkasına yar olmam.”

 

Emel’in sesi titredi:

“Peki ya Emir’in sevdiği biri varsa ya da birbirlerinden belki hoşlanıyorlarsa?”

 

Bir an duraksadım, gözlerim yere baktı.

 

“Onun yok ama… İklim’den şüpheliyim. Varsayalım ki seviyor; olsun ya da olmasın, artık o kızla aynı masaya bile oturmasını istemiyorum Emir’in.”

 

“Ama kızın suçu yok ki,” dedi Emel, hafifçe üzüntüyle.

 

“Suçu olmasa da, Emir benim canım ciğerim güzelim. O çocuk çok şey çekti, yenisini çekmesini istemiyorum. Daha yeni yeni hayatını yaşamaya başladı derken bu kız ile bertaraf oldu...”

 

“İklim de öyle…”

 

“Güzelim, İklim’den çok daha önemli Emir benim için. O çocuğu bu yükle, bu hastalıkla daha da yıpratacaklar diye korkuyorum.”

 

Emel gözlerini büyüttü:

“Allah korusun, Baran ya!”

 

Başımı salladım, içimdeki kaygı yüzümde açığa çıktı:

“Gülüm, o çocuğun normal bir hayatı yok. Biz olmasak, tutunacak tek dalı bile kalmaz garibimin… İzin gününde garsonluk hademelik yapıyor, sence bu normal mi? Görevden sonra öküz gibi yatmak varken, o afedersin eşek gibi çalışıyor. Hangi askerde gördün böyle bir hal?”

 

Sesim biraz kırılırken, gözlerim doldu. “İşte onun için… O kadar yükün altındayken, daha fazla yıpranmasını istemiyorum. Bu evlilik, onun hayatına son darbeyi vurabilir.”

 

“Ya Emir Kaan kabul ederse…” dedi Emel, sesi endişeyle doluydu.

 

Gözlerimi kısıp net bir tonla yanıt verdim:

“Annesi kabul etmez.”

 

Ama Emel yılmadı.

“Oğlunun hayatının tehlikede olduğunu bilirse ne olacak?”

 

Derin bir nefes aldım. İçimde taşıdığım kaygı, gözlerimin etrafında ağırlığa dönüşüyordu.

“Güzelim…”

 

Sözlerim boğazıma takıldı ama o devam etti.

“Baran, biz korkarken onun ailesi daha da korkacak. Hele ki timiniz şuan tehlikedeyken...”

 

Oflayarak ellerimi saçlarıma daldırdım. Parmaklarım çaresizlikle dolandı saç tellerimin arasında.

 

“Alparslan Üsteğmen gelseydi bir…”

 

“Ya sana da bir şey yapmaya kalkarlarsa?” dedi, gözlerinde endişe, elleri titreyerek çay bardağını tuttuğu halde.

 

Gülümsedim yorgunca.

“Gülüm, benim aşiretim yok ki… Amcamlar hâlâ aşiretteler ama bizi reddettikleri için bana dokunmazlar. Yani sorun yok. Ailevi olarak... Annemleri hala aşiret koruyor. Bir ben red edildim babam yüzünden biliyorsun...”

 

Gözlerini kısıp başını eğdi. “Baban seninle çok gurur duyuyordur. Emin ol buna…”

 

“İnşallah canım…” dedim, başımı hafifçe sallayarak. Sonra sesimi yumuşattım.

 

“Hadi... Üzülme bu kadar güzelim. Zaten Korhan denilen adam yoğun bakımdaymış. Bu yüzden senin görevlendirmeni bugün burada sonlandırdım.”

 

Gözleri büyüdü.

“Ne yaptın?!”

 

Kararlı ama sevgi dolu bir sesle devam ettim:

“Gülüm… Tehlike burnumun dibindeyken seni savaş meydanında nasıl tutayım?”

 

“Olsun, yanında oluyorum en azından!”

 

“Güzelim…” dedim, içimdeki korkunun keskinliği sesime vurdu, “kendimi zor koruyorum. Başına bir şey gelse, ne halt yiyeceğim ben? Yine hemşirelik görevine döneceksin, o eski çalıştığın yerde…”

 

“Baran…”

 

O ismi öyle söyledi ki… Kalbimin orta yerinden sarsıldım.

 

“El mahkûmum Emel’im… Ne olur yavrum… Bak, korkuyorum. Kardeşim dediğim adamı gözümün önünde çekip almışlar, bir şey yapamadık. Sana bir şey olursa, dayanabilir miyim sanıyorsun? Kurban olduğum, yapma…”

 

Sesi titredi. “Ama sen jandarma komandosun…”

 

Gözlerimi kaçırmadan konuştum.

“Ömrüm… Benim de yetkim bir yere kadar. Bordo bereli değilim, her yerde alanım yok. Her adımımız soruşturmalık oldu artık. Başımızdaki bile ipimizi kesmeye çalışıyor.”

 

“Baran…” dedi yine o içime işleyen tonla.

 

Dayanamadım, kollarımı doladım etrafına. Sıkıca sardım. Kalbimi, içimdeki fırtınayı, tüm kırılganlığımı da sardım onunla birlikte.

 

“Özür dilerim ama mecburum seni korumak için, güzelim. Ben de istiyorum yakınımda olmanı… Ama yapamam. Saç teline rüzgâr değse, ödüm kopuyor senin zarar görmenden Emel…”

 

“Tamam…” dedi, ama sesi kırılmıştı.

 

“Ağlamak yok,” dedim, hafifçe yanağını okşayarak.

 

“Söz veremem…”

 

“Of gülüm… Of…” dedim, başımı onun saçlarına yaslarken içimdeki yangını bastırmaya çalışarak.

 

 

“Çok dikkat edeceksin kendine ama Baran, tamam mı?” dedi sesi titreyerek. Gözlerinde sakladığı onca endişe artık kabına sığmıyor, gözbebeklerine dolup taşacak gibi bakıyordu bana.

 

Yutkundum. O an, zaman durdu sanki. Başımı eğip alnına usulca bir öpücük kondurdum.

 

“Ederim güzelim…” dedim fısıltıyla, dudaklarım hâlâ teninin sıcaklığını hissederken.

 

Gözlerimin içine baktı sonra, tutundu bana, sanki sesim değil dönüş sözüm nefesini taşıyacakmış gibi…

 

“Söz ver… Döneceksin ama…” dedi. İçli, içten, içime kazınan bir sesle.

 

Kalbim sıkıştı.

“Söz, güzelim… Ama…”

 

Kaşları çatıldı birden. Sesi yükselmedi ama sertleşti.

“‘Aması’ yok Baran…”

 

Gözlerimi kaçırmadan, içimdeki fırtınayı bastırarak fısıldadım:

“Gülüm…”

 

“Baran, o konuya girme yine ya… Ne olur…” dedi, gözlerinde ince bir buğu birikirken.

 

Ama sustuğum her şey boğazıma oturmuştu artık. Ve içim biliyordu... Gecikmek susmak demekti, susmak da ihanet.

 

“Yapmak zorundayım,” dedim, boğazımdaki düğümü yutarcasına. “Bunu sana söylemeden gidemem bu defa bebeğim.”

 

Gözleri doldu ama direnmeye çalıştı.

“Baran… Ben sensiz...”

 

“Şşş,” dedim, elini tuttum, avucumda kaybolacak kadar narin, yüreğimde ağırlığı taşıyacak kadar güçlüydü.

 

“Ne olursa olsun, seni düşünmeden tek adım atmam. Ama bazı adımlar... yalnız atılıyor, gülüm.”

 

Gözyaşı yanağından süzüldü, içimde bir şey koptu. Ama tutmak da bırakmak da elimde değildi artık.

 

 

“Olur da… naaşım bir gün eline ulaşırsa,” dedim, kelimeleri sökmek boğazımdan taş kırmak gibiydi, “hayatını ben varkenki gibi yaşa olur mu? Yas tutma… Sonuna kadar mutlu ol. Hep güçlü ol. Benim tanıdığım Emel ol…”

 

Gözlerini kocaman açtı. Kıpırdamadı önce. Sonra sesi, titreyen nefesi gibi geldi:

“Baran…”

 

Yutkundum. Sırtımdan soğuk bir rüzgâr geçti sanki. Devam etmem gerekiyordu. Son defa değilse de, son ihtimalmiş gibi.

 

“Bir de…” dedim, gözlerimi kaçırarak.

 

“Baran…” dedi içli içli bakarken...

 

Başımı yere eğip Derin bir nefes alırken sesim titredi yüreğim ile birlikte...

 

“Dilim varmıyor onu demeye Emel'im ama…”

 

“Baran… sakın düşündüğümü deme…”

 

Gözlerinin içine baktım. O gözlerde kendimi gördüm. Umudu, korkuyu, o tarifsiz bağlılığı. Ama ölüm… her zaman bir adım öndeydi bizimle. O gerçeği inkâr edemezdim.

 

Güçlükle araladım gözlerimden yaş akarken dudaklarımı...

 

“Olur da… olur da benden sonra…”

 

“Baran hayır!” diye kesti sözümü, sesi çatladı. “Baran sen kafayı mı yedin?! Senden sonra ben… Kime bakabilirim o gözle ya…”

 

İçimde bir şey kırıldı. Ama dışıma vurmamaya çalıştım. Elini tuttum, kalbimin tam üstüne koydum.

 

“Biliyorum…” dedim fısıltıyla. “Bakmazsın… Ben de istemem. Ama şartlar… ne getirir bilemezsin. Emel’im, hayat senden neyi esirger bilmiyoruz. Ne olursa olsun… ben seni hep… kavuşacağımız o gün gibi beklerim. O gün gelmese bile…”

 

" Aklından çıkar o zaman o düşünceyi..."

 

Gözyaşı artık yüzünü ıslatıyordu. Başını göğsüme yasladım, kalbimin atışına karıştı sessizliği. Bense, onun nefesiyle kutsanmış bu anı, her şeyin ötesine sakladım.

 

“Seni çok seviyorum… beni yanlış anlama. Ama hayatını zehir etmek istemiyorum bir ömür.” dedim, gözlerine bakmaya çalışarak. Ama o gözlerde boğuluyordum. Kalmak istiyordum… ama kalmak, benim için bir tercih değil, lüks gibi duruyordu.

 

“Gitme o göreve… lütfen…” dedi. Dudakları titredi. Nefesini tutuyordu sanki, ben bir adım daha yaklaşmayayım diye. Ama ben zaten her kelimemle ondan uzaklaşıyordum.

 

“Başka çarem yok… Emir’i ya da Yiğit’i gönderemem.”

 

“Baran…” dedi ama arkasını getiremedi. Gözlerinden yaş süzülmeden ağlamak gibiydi. Susarak yalvarıyordu.

 

“Emel’im… yapma. Ben sana söz veriyorum döneceğim.”

 

“Söz veriyorsun ama ya sağ dönmezsem diyorsun bana…” dedi ince, kırık bir sesle. Sanki her harfiyle biraz daha yıkılıyordu.

 

“Özür dilerim ama… bunu elbet konuşacaktık, Emel’im.” dedim. Konuşmamak, hayali bir güvenlik duvarıydı. Ama gerçek gelince, yıkacak ne duvar kalıyordu ne de zaman.

 

“Bana bir daha başkasını katacak cümleler etme o zaman!” diye yükseldi. “Ben senden başkasını sevemem!”

 

“Biliyorum…” dedim, başımı eğerek. “Ama hayat hep aynı kalmıyor ki güzelim. Zaman bazen…”

 

“Sen olsan,” dedi, gözlerimi yakalayarak, “Evlenecek miydin, benim yerime başkasını koyabilir miydin?”

 

“Hayır… kahrımdan ölürdüm güzelim. Öyle söz mü olur? Senin yerinde olmak, benim için cehennem olurdu.”

 

Omuzları çöktü, içinden bir şeylerin koptuğunu hissettim.

 

“Gitme Baran ya…” dedi sadece. Küçücük, sığınacak bir yer arayan bir çocuk gibi. “Ne olur gitme…”

 

“Özür dilerim…” dedim yine.

 

"Başkaları gitsin Baran..."

 

" Özür dilerim güzelim..." dedim yine...Tekrar tekrar. Her nefesime kazınmış bir özürdü bu. “ Ama onların da sevdikleri var…”

 

“Baran…” dedi fısıltıyla. Dudaklarından sadece adım döküldü.

 

“Baran kurban olsun sana…” dedi sonra, titrek bir gülümsemeyle. Yüreğim ortasından yarıldı. O cümledeki sevdaya, o cümledeki vedaya…

 

“Yavrum… deme şunu.” dedim. Elini yüzüme götürdüm, alnını öptüm. “Güzelim benim… Sen benim cennetimsin. Gitmem gerekiyorsa, ardımda cenneti bırakıyorum demektir. Ama ne olur... beni affet.”

 

 

“Sağ dönmezsen affetmem seni!”

 

Başını kaldırmış, gözleri kıpkırmızı, ama içinde hâlâ o inatçı parıltı… Ben ise her şeye rağmen gülümsemeye çalıştım.

 

“Yarım mı gideyim öteki dünyaya, he mi?” dedim dudaklarımda acı bir gülümsemeyle. Elimle omzuna hafifçe dokunup, ortamın ağırlığını bir anlığına da olsa hafifletmek istedim.

 

Ama o gözyaşlarını artık tutamıyordu.

 

“Baran… yeter artık ama ya!” dedi ve sesindeki kırılganlık içimi un ufak etti. Bir an bile düşünmeden eğildim, yanağındaki gözyaşını dudaklarımla topladım… kısacık, nazik bir öpücük.

 

Kendini geri çekti hafifçe. Gözlerini kıstı, bir şeyleri anlamaya çalışır gibi baktı. Sonra ben gülümsedim.

 

“Şey… hâlâ sakallarımdan huylanıyor musun diye test edeyim dedim.”

 

O an küçük bir tebessüm yayıldı yüzüne. Islak gözlerinde ışıklar çakarken, omzuma vurdu bu sefer.

 

“Batıyor… kes onları!”

 

Saniyelik bir duraksamayla selam durur gibi doğruldum, gülerek.

 

“Emredersiniz, Komutanım!”

 

İkimiz de sustuk sonra. Gülüşümüzün ardından asılı kalan sessizlik, içimizdeki fırtınanın tam ortasıydı. Belki bir gün, bu anı hatırlayıp gülecekti. Belki de bu an, her şeyin son gülümsemesiydi…

 

 

“Seni seviyorum Baran…” dediğinde sesi titriyordu, ama gözleri dimdik gözlerime bakıyordu. İçinde hem bir veda, hem bir dua vardı.

 

Sözleri içimde yankılandı. Boğazım düğümlendi ama gülümsedim, yutkundum.

 

“Ben de seni çok seviyorum, ömrüm…” dedim, sesim kısık ama kararlıydı. Sanki o üç kelimeyle seni sarıp sarmalayabilecekmişim gibi, sanki bu cümle seni benden sonra bile koruyacakmış gibi…

 

Elini tuttum, avuçlarımda sakladım. Parmaklarının titrediğini hissediyordum ama o titremede bile bana güç vermeye çalışıyordu.

 

“Ben gideceğim ama kalbimin yarısı burada, sende kalacak. Ve söz... bir gün, ne olursa olsun, bir yerde yine seni bulacağım. Ya bu dünyada, ya ötekinde.”

 

O an aramızda zaman durdu sanki. Geriye sadece kalbimizin atışları kaldı. Birbirine çarpan iki can gibi, iki kader gibi…

 

☆☆☆☆

 

Yazardan not : okunma 20 oylama en az 10 olmadan yeni bölüm atmayacağım bilginize...

Seviliyorsunuz ❤️❤️

Bölüm : 22.05.2025 17:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Bozkurt Pençesi / Yarım Kalan Sigara / Bölüm 9 : İki Sevdanın arafında...
Bozkurt Pençesi
Yarım Kalan Sigara

57.91k Okunma

6.71k Oy

0 Takip
112
Bölümlü Kitap
Bölüm 1 : Atalay Timi 🦂🇹🇷Bölüm 2 : İlk Karşılaşma ❤️‍🔥Bölüm 3 : Görünmeyen YaralarBölüm 4 : Yeni başlangıçlarBölüm 5 : Tamamlanmayı Bekleyen HayatlarBölüm 6 : Timin başı DertteBölüm 7 : Küçük Umut Yaman ParsBölüm 8 : Aşiret ve Töre Kurbanları 🔥Bölüm 9 : İki Sevdanın arafında...Bölüm 10: Başımız Belada ❤️‍🔥Bölüm 11 : Zoraki Evliliğe İlk AdımBölüm 12 : Sözde KarımBölüm 13 : Dik Durmaya ÇalışmakBölüm 14 : Senin Sayende ❤️‍🔥Bölüm 15 : Aşka Adım Adım ❤️‍🔥Bölüm 16 : İstenmeyen GelinBölüm 17 : Namus Davası ve ÇarşafBölüm 18 : Hayatta Kalma SavaşıBölüm 19 : Zor GünlerBölüm 20 : İlk TavizlerBölüm 21 : Aşiret ile karşı karşıya 🔥Bölüm 22 : Kıvılcımlar ArasındaBölüm 23 : Sevgi Tohumları ❤️‍🔥Bölüm 24 : İlk BuseBölüm 25 : Yağmurun altında bir günBölüm 26 : Yasak Sevdalı 💔Bölüm 27 : Acılar 💔Bölüm 28 : Kapanmaz Yaralar ❤️‍🔥Bölüm 29 : Beklenmeyen HaberBölüm 30 : Gönül YarasıBölüm 31 : Cam kırıkları 💔Bölüm 32 : Yağmur Seninle GüzelBölüm 33 : Aşk YağmuruBölüm 34 : Şükür SebebiBölüm 35 : Gökyüzü güzelliğini kıskanırBölüm 36 : Aşk ve Adalet ❤️‍🔥Bölüm 37 : Merhamet Kokulum ❤️‍🔥Bölüm 38 : Aşkı Şerbetli ❤️Bölüm 39 : Yürek Yarası ❤️‍🔥Bölüm 40 : İlk İtiraf ❤️‍🔥Bölüm 41 : Kıskançlık Krizi ❤️‍🔥Bölüm 42 : Korku olmazsa aşk olmaz ❤️‍🔥Bölüm 43 : Beklenmeyen Buse 🥲Bölüm 44 : Yaşam SavaşıBölüm 45 : Ölüm ile Yaşam...Bölüm 46 : İyi ki Sen ❤️‍🔥Bölüm 47 : Canımdan can gidiyorBölüm 48 : Özlemek istiyorumBölüm 49 : Mest Olunur GüzellikBölüm 50: Sevdiğiyle Çocuk Olurmuş İnsan ❤️‍🔥Bölüm 51 : Aşk Ve savaşBölüm 52 : Yıkımlar başlıyor...Bölüm 53 : Mor orkide 🇹🇷Bölüm 53 : Aşk Sakinleştiricisi 🔥Bölüm 54 : Gurur ve Sevda🔥Bölüm 55 : Şımarmak istiyorumBölüm 57 : Masum Aşıklar 🫠Bölüm 58 : Yaşayan Fosilsin SenBölüm 59 : Can kırıklarıBölüm 60 : Bir Gönül Davası 🔥Bölüm 61 : İki Cihan CennetimBölüm 62 : Yak yanıyorsak söndürmeBölüm 63 : Hüzün MaltemiBölüm 64 : Alevler ve küllerBölüm 65 : Bir Yürek Yangını ❤️‍🔥Bölüm 66 : Emir HayranlıklarıBölüm 67 : YıkılışlarBölüm 68 : Gamzenin Çukurunda kaybolmak istiyorumBölüm 69 : Gururum ❤️‍🔥Bölüm 70 : Anlat Onlara...Bölüm 71 : Hasret kavuşmasıOkurlarimmBölüm 72 : Saklanılan AcıBölüm 73 : Küçük Emir’in Acıları❤️‍🔥Bölüm 74 : Acı ve GururBölüm 75 : Hisler Uyanıyor...Bölüm 76 : Yüreğimin Vatanı ❤️‍🔥Bölüm 77 : Yıldızların Altında 🫠❤️‍🔥Bölüm 78 : Son hatırlarBölüm 79 : Başka bir EmirBölüm 80 : Canımı Yakıyorlar ❤️‍🔥😔Bölüm 81 : Hisler Yalan söylemezSoru-Cevap yapıyoruzBölüm 82 : Mazi ve aşkBölüm 83 : Sırılsıklam aşkBölüm 84 : Kokunda Dinlenmek İstiyorum😔❤️‍🔥Bölüm 85 : Kanlı Nefesler 🥀❤️‍🔥Bölüm 86 : Acılar ve Gerçekler 🥀❤️‍🔥Bölüm 87 : Diriliş mi Bitiş mi ?Bölüm 88 : Uyanış ❤️‍🔥Bölüm 89 : Küçük Yılmaz ❤️‍🔥Bölüm 90 : Bir İç savaş Meselesi❤️‍🔥Bölüm 91 : Pembe bisiklet 🫠Bölüm 92 : Efelerin EfesiBölüm 93 : Nemrut’un Kızı ❤️‍🔥Bölüm 94 : Aşk ve SavaşBölüm 95 : Ahım ölüme kadar 🥀🔥Bölüm 96 : Tatlı Aşermeler 🫠❤️Bölüm 97 : Canımın Canını AldılarBölüm 98 : Sensiz Nasıl Yaşarım Ben...Bölüm 99 : Canımı YaktınızBölüm 100 : TükenişlerBölüm 101 : Kanlı GömlekBölüm 102 : Son Yüzleşme ❤️‍🔥Özel Bölüm : Leyla'nın GerçekleriBölüm 103 : Kanlı Son Direnişler...Bölüm 104 : Ahirim SensinBölüm 105 : Kana Karışan NefeslerBölüm 106 : Zamana TutsakBölüm 107 : Aşabildin mi ?Spoi107.bolume oy ve yorum gelmediği sürece bölümü atasım yok bilginize
Hikayeyi Paylaş
Loading...