102. Bölüm
Bozkurt Pençesi / Yarım Kalan Sigara / Bölüm 91 : Pembe bisiklet 🫠

Bölüm 91 : Pembe bisiklet 🫠

Bozkurt Pençesi
bozkurt.pencesi

Bölüm Şarkınızı siz bırakın bu defa 🫠❤️

____

 

 

 

"'_Bir hafta Önce_"'

 

İklim’den

Yanına sessizce yaklaştım; hâlâ uyuyordu. Monitörlerin hafif bip sesi ve makinaların ritmik uğultusu arasında nefesini izledim. O an yüzünde hafif bir tebessüm belirdi, gözlerini araladı ve beni fark edince dudaklarının kenarında ince bir gülümseme oluştu.

“Güzelim… gelmiş,” dedi, sesi yorgun ama sevgi doluydu. Başını bana çevirdiğinde gözlerim istemsizce doldu.

 

“Ben geldim,” dedim, sessiz ve mahcup bir tonda, sanki bir anlığına zamanı durdurmak ister gibi. Onun gamzesi, o küçücük ama her şeyi anlatan detay, tüm hasretimi bir anda gözlerimin önüne getirdi.

 

“Hoş geldin, güzelim.”

 

“Hoş buldum,” dedim. Ellerini nazikçe tuttum, alnına uzun ve özlem dolu bir buse kondurdum. Dudaklarım tenine değdiğinde kalbimde günlerin özlemi titreşti.

 

“Nasılsın, Emir’im? Daha iyi misin?”

 

Başını hafifçe salladı, makinaların uğultusu arasında titrek bir nefes aldı:

“İyiyim…”

 

Gülümseyerek yüzünü okşadım, parmak uçlarım onun yorgunluğunu hissediyordu.

“Sen çok güçlüsün… bunu da yenersin.”

 

“İnşallah, güzelim…”

 

“Yenmek zorundasın…” dedim. Derin bir nefes alıp gözlerini kaçırınca eğildim. O kadar özlemiştim ki… Kuruyan dudaklarına küçük ama hasret dolu bir buse bıraktım.

 

“Ben yanındayım, Emir…”

 

“Güzelim…” dedi gözleri dolarak. Dokunsam ağlayacak gibiydi; yine o merhamet kokan hâliyle karşımdaydı.

Dudağımı ısırdım, içimdeki sızıyı bastırmaya çalışarak derin bir nefes aldım. Tekrar gözlerinin içine baktım; yutkunmam bile zor geliyordu.

 

“‘Sensizlikten korktuğum kadar ölümden korkmuyorum’ diyordun ya hani… Beni sensiz, seni bensiz bırakma, canım.” dedim ve elini öperek parmaklarımın arasına aldım.

 

“Bırakır mıyım, güzelim? O nasıl söz… Senin için nefes alıyorum ben.” dedi, sesi titreyerek. O cümleyle birlikte boğazıma bir yumru oturdu.

 

“Sadece benim için değil, ailemiz için de dayan Emir. Bebeğimiz için…”

 

O an başını eğip gözlerini kaçırdı.

“Bebeğimiz olacağını sanmıyorum bu saatten sonra…” dedi, sesi hüzünle kırıldı.

Gülümsedim. Anlamamasına rağmen, içinde bulunduğumuz umutsuzluğu oyun gibi göstermeye çalıştım.

 

“Öyle mi dersin?” dedim, alttan alta umutla dolu bir tonda.

 

Gözlerinden bir damla yaş süzüldü.

“Sağım solum makine, güzelim… sence…” dedi, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

 

“Belli olmaz,” dedim, hafifçe tebessüm ederek. Umudumu belli etmemeye çalıştım ama kalbim hızla çarpıyordu.

 

O an başını yavaşça kaldırmasıyla yüzümü yaklaştırdım. Tahmin ettiğim gibi, alnımdan usulca öptü. Ardından başını geriye yasladı ama eli hâlâ yüzümdeydi — parmak uçları, sanki “gitme” der gibi yanaklarımda gezindi.

 

“O kadar güzel anne olursun ki sen…” dedi, sesi hem hayranlık dolu hem de içinde bir burukluk gizliydi.

 

“ Senden de güzel bir baba olacağına eminim,” dedim gülümseyerek. Kalbim, onun içindeki karanlığı aydınlatmak ister gibiydi.

 

“ Tüm her şeyi yarım bırakan bir adamdan… baba olur mu sence?” dedi, gözleri uzaklara dalmış bir halde. Sesinde kendine kızmış, umudunu kaybetmiş bir ton vardı.

 

“ Neyi yarım bıraktın ki sen?” dedim yavaşça, parmaklarımı eline kenetleyerek. “ Bak… hayatımız tekrar güzel gidiyor. Yeniden başlıyoruz, Emir. Bu defa eksik değiliz.”

 

Bir an gözlerini kapadı, sanki söylediklerimi içine sindirmek ister gibiydi. Parmak uçları titreyerek elimi sıktı.

 

“Hayallerin vardı senin, güzelim…” dedi Emir, sesi neredeyse fısıltı kadar kısıktı.

“Ben ayağa kalkabilir miyim bundan sonra adam akıllı, meçhul.”

 

“Yeter ama Emir!” dedim, sesim titredi ama kararlılıkla baktım gözlerine. “Kalkacaksın tabii ki canım ya! Pes etmek yok!”

 

“Güzelim…” dedi yine, gözleri dolu.

 

“Bebeğimiz için dayanacaksın, Emir.”

 

Bir an sustu. Başını yavaşça iki yana salladı, dudakları titredi.

“Yavrum… ne bebeği ya? Bebek yapacak hâlim mi var Allah aşkına? Kocan başını yastıktan kaldıramıyor…”

 

Gözlerim bir anda doldu, içimde biriken her şey taştı.

“Hamileyim Emir!” dedim, sesim çatladı. “O başını yastıktan kaldıramıyorsan da kaldırmak zorundasın anla artık ya!”

 

Şaşkınlıkla gözlerini açtı, yüzüme baktı, sanki söylediklerim ona ulaşamıyordu.

“Ne… ne dedin sen?”

“Hamileyim Emir…” dedim, bu kez sessizce, gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken.

 

“Ciddi misin?” diye fısıldadı, sesi neredeyse kaybolmuştu.

 

“Yok şaka Emir!” dedim, ağlamama rağmen alaycı bir tonla. “Kocam hazır yoğun bakımdayken bir de hamilelik şakası yapayım dedim! Manyak mısın sen be adam?! İki saattir ‘bebek’ diyorum, ‘dayan’ diyorum, sen hâlâ depresif depresif konuşuyorsun! Sinirimi bozdun, kaç gündür uyan diye bekliyorum. Yaşa diyorum, ölmeye inat ediyorsun be adam! Yeter ya ?!”

 

Sözlerimin ardından odada bir sessizlik oldu. Sadece monitörün ritmik sesi duyuluyordu. Kalp atışlarının yükseldiğini cihazın sesinden anlarlen zorla yutkundu. Emir’in gözlerinden yaş süzüldü, parmak uçları titreyerek elime uzandı.

“Güzelim…” dedi, sesi bu defa umutla titriyordu. “Gerçekten… baba mı oluyorum ben?”

 

Elini sımsıkı tuttum, ağzım titreyerek gülümsedim.

“Baba oluyorsun Emir’im...”

 

“Emir’in kurban olsun size güzelim benim…” diyerek elleriyle yüzümü kavradı.

“Anne mi oluyor benim güzelim?” dediğinde, boğazım düğümlendi; başımı hızla salladım.

 

“Anne oluyorum…”

 

O an yerinden doğrulmaya çalışınca, refleksle göğsüne fazla bastırmadan ellerimle geri yatırdım. Zaten inleyerek yastığa geri düştü.

 

“Zorlama kendini Emir…”

 

“Karımı kollarıma almak istedim sadece…” dedi yorgun bir gülümsemeyle.

“Ben sarılırım kocama,” dedim, usulca sarılıp kalbini incitmeden.

 

Yüzümü avuçlarının arasına alıp alnımdan bir kez daha öptü.

“Bebeğimiz olacak bizim… ikimizin bir parçası… demek gerçek oldu,” diye fısıldadı, sesi titriyordu.

“Sinirlendirdin beni ama,” dedim dudaklarımı bükerek.

Güldü, o gamzesiyle.

“Sinirlenince de ayrı güzel oluyor ama bizim annemiz…” dedi.

 

“Kaşlarını da çok çatma güzelim, erken yaşlanırsın bak.”

“Emir Kaan…” dedim uyarır gibi ama gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

“Başladık uzatmalara,” diye karşılık verdi alaycı bir tebessümle.

“Daha da uzatayım mı Emir uzmanım?” dedim, gözlerim parlayarak.

“Ciddi olayım mı?” diye sordu, o eski şakacı tonuyla.

Başımı iki yana salladım, dudaklarımda küçük bir tebessümle.

“İyileşmişsin sen,” dedim, sesim titrerken.

“Karımı özledim sadece,” dedi…O an öyle derin ve içli baktı ki...

 

Dudaklarım titrerken yanağından öptüm.

“Gideyim artık… Egemen’le baban da seni görecek,” dedim kısık bir sesle.

 

“Bir kere de ben öpeyim, öyle git bari,” dedi.

 

Başımı hafifçe salladım. Yüzümü ona uzatmamla, yanağıma dokunacak sanırken dudaklarıma küçük ama tarifsiz bir buse kondurup geri çekildi. O an inleyerek derin bir nefes aldı, başını yastığa koyarken ben donakaldım. Şaşkınlığım, bir anda gözlerimde biriken yaşa dönüştü.

 

“Acı çekeceğin hareketler yapma, Emir…” dedim, sesim titreyerek.

 

Zorla gülümsedi, yutkunarak.

“Acı dahi olsa… sevmek güzel şey, öğretmen hanım.”

 

Sözlerinin ardından eğilip saçlarına dudaklarımı bastırdım.

“İyi ol canımın içi… acı çekmene dayanamıyorum,” diye fısıldadım, alnına bir öpücük bırakıp geri çekildim.

 

Başını usulca salladı, gözlerini kapattı.

“Ben çıkayım, dinlen olur mu? Çok seviyoruz seni,” dedim, elim karnımın üzerinde gezinirken.

 

“Ben de sizi seviyorum… canlarım benim,” dedi kısık ama huzurlu bir sesle.

 

Kapıya yönelirken, arkamda bıraktığım o yorgun nefesin içinde hem bir umut, hem de koca bir yaşam vardı.

___

 

 

 

 

"'_Bir hafta sonra_"'

 

İklim’den...

 

Herkes akşamı bekleyip evlerine dağılınca, Emir’le biz de odada kalıp uyumayı seçmiştik.

Bir süre sonra gözlerimi açtığımda, onun hâlâ uyuduğunu gördüm. Sessizce doğrulup saçlarını okşadım, alnına küçük bir öpücük kondurdum. Ailesi bile rahat etsin diye birkaç gündür arkadaşlarının evinde kalıyordu.

 

O kadar yorgundu ki bedeni... Elini tuttum, parmaklarımı damarlarının üzerine gezdirdim. O siyah siyah belirginleşen damarlar bile bir şeylerin ters gittiğini anlatıyordu.

 

Derken birden titredi. Kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Ellerim istemsizce alnına gitti. Çok çabuk ateşi çıkardı hep… Emin olmak için yanağına dudaklarımı bastırdım. Şükür... Soğuktu. Rahat bir nefes alıp yorganı üzerine çektim, biraz daha sokuldum yanına.

 

O anda başını göğsüme yasladı, nefesi sıcaktı, sesi kısık bir mırıltıyla döküldü dudaklarından:

“Gitme...”

 

Gözlerimi kapattım, saçlarını öperek fısıldadım kulağına,

“Buradayım... Buradayım, merhamet kokulum...”

 

Nefesi yavaşça düzene girdi. Kalbimse hâlâ onunla aynı ritimde atıyordu.

Gözlerim doldu, ama tutamadım kendimi. Dudaklarına bir buse kondurdum , yumuşacık, sessiz, bir dua gibi.

 

“Bilseydim... bu hastalıkla savaştığını...

Utansam da, kızsam da... hep sarılır, öper, koklardım seni,”

dedim içimden, sesim sadece kalbime çarptı.

 

Saçlarını okşayıp öperken, dudaklarımdan dökülen sıcak nefesin arasında onun titrek bir nefes alışını hissettim. Ardından ağır ağır araladı gözlerini; yorgun, ama huzurlu bir bakışla bana döndü.

 

“Güzelim...” diye fısıldadı kısık sesiyle.

 

“Üşüyor musun, canım?” dedim endişeyle. Başını iki yana sallayıp, çocuk gibi daha sıkı sarıldı bana.

“Bebeğimiz iyi mi?” diye sordu, gözlerini kapatmadan.

 

“İyi... çok şükür, canım.” dedim, gülümsemeye çalışarak.

 

O an usulca eğildi, karnıma bir buse kondurdu. Elleriyle orayı nazikçe okşadı, parmaklarının sıcaklığı yüreğime yürüdü.

“Cennet kokulum benim...” diye mırıldandı, sesi neredeyse bir dua gibiydi.

 

“Babasını o da çok seviyormuş,” dedim, gülümseyerek.

 

O an, sanki kalbiyle duydu bu sözü. Tekrar karnımdan öptü, sonra sessizce başını sineme yasladı. Nefesi göğsümde gezindi bir süre... Kollarımdaki yerini bulmuş bir çocuk gibi sarıldı.

 

“Akşama olacak eğlenceyi yarına ertelesek, ayıp olur mu?” demesiyle gülümseyip başını öptüm, sonra yüzüne bakabilmek için geri çekildim.

 

“İyi hissetmiyor musun kendini?” diye sordum endişeyle.

 

“Kolumu kaldıracak halim yok…” dedi, sesi hem yorgun hem kırılgandı.

 

“Tamam, söylerim o zaman.” dedim yumuşacık bir sesle.

 

Derin bir nefes aldı, gözlerini bana çevirdi. Elinin titrediğini fark etmemek imkânsızdı. Ama o haliyle bile elini kaldırıp yüzüme uzattı. Parmak uçları yanağımda gezindi, sanki o dokunuşla bütün yorgunluğunu benden saklamaya çalışıyordu.

 

Sonra yavaşça bana eğildi, nefesini tenimde hissettim. Dudakları boynuma, şah damarımın üzerine değdiğinde içim ürperdi.

“İklim’im…” dedi kısık sesiyle.

 

“Efendim canım?”

 

“Saçlarınla oynar mısın…”

Gözlerimi kapattım, kalbim sıkıştı bir an. Çünkü ne zaman canı acısa, o şekilde isterdi benden.

Parmaklarımı usulca saçlarına daldırdım.

 

“Neren acıyor?” dedim fısıltıyla, korkum sesime karıştı.

 

Yüzüme baktı, yutkundu.

“Canım acıyor…” dedi zorla gülümseyerek. “Ama neresi acıyor, tarif edemeyecek kadar fazla yanıyor.”

 

Elini tuttum hemen.

“İlaçlarını getireyim mi?”

 

Başını iki yana salladı.

“Sen uyanmadan içtim.”

 

Belliydi zaten içtiği… Yoksa asla diyemezdi, “ben üzülürüm” diye, canının yandığını.

Saçlarını usulca okşayıp alnına bir öpücük kondurduğumda başını göğsüme daha sıkı yasladı.

 

“Pembe bisiklet sipariş ettim dün gece,” dedi, sanki o an tüm dünyanın en önemli haberini veriyormuş gibi.

 

“Niye acele ettin? Daha doğmasına çok var,” dedim buruk bir gülümsemeyle.

 

“Kız olacak… hissediyorum. Şimdiden alayım istedim.”

 

“Ya oğlan olursa?”

 

“Kız olacak,” dedi inatla, gözleri dolu dolu ama umutla.

 

“İki hafta sonra cinsiyeti belli olabilirmiş.”

 

“Kız olacak,” diye tekrarladı, bu kez sanki kendi kalbine inandırmak ister gibi.

 

“Peki,” dedim fısıltıyla, “adı ne olacak o zaman kız olursa, babası?”

 

Bir an sustu, sonra dudaklarının kenarı titredi.

“Leyla… Leyla Nur…”

 

Yutkundum. Sesim boğazıma takıldı.

Ablamın ismini… annemin ikinci ismini söylemişti.

 

“Emir…” dedim kısık bir sesle.

 

“Elimden gelmedi, onlara doyamadın biliyorum ama… onları bizim bebeğimizle yaşatırım hep.”

 

Gözlerim doldu.

Sadece başımı eğip fısıldayabildim:

“Seni çok seviyorum…”

 

Bir süre sessizlik oldu…

Sadece kalp atışlarımız birbirine karışıyordu.

Sonra, kısık bir sesle fısıldadı:

 

“Saçlarımla oynasana güzelim… biraz daha uyuyalım bebeğimizle.”

 

O kadar yorgun, o kadar huzurluydu ki…

Sanki tüm acısını, kollarımın arasında bırakarak konuşuyordu.

 

“Canım benim…” dedim, ellerimi usulca saçlarının arasına geçirirken.

Parmak uçlarım, her telin arasında dolaşırken nefesinin dinginleştiğini hissettim.

Bir anlığına, dünya durdu sanki.

O nefes, o sıcaklık… her şey sadece bize aitti.

 

___

Oylama 30 un altına düşmesin sizleri seviyorum kendinize iyi bakın ❤️

Bölüm : 18.10.2025 22:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Bozkurt Pençesi / Yarım Kalan Sigara / Bölüm 91 : Pembe bisiklet 🫠
Bozkurt Pençesi
Yarım Kalan Sigara

57.91k Okunma

6.71k Oy

0 Takip
112
Bölümlü Kitap
Bölüm 1 : Atalay Timi 🦂🇹🇷Bölüm 2 : İlk Karşılaşma ❤️‍🔥Bölüm 3 : Görünmeyen YaralarBölüm 4 : Yeni başlangıçlarBölüm 5 : Tamamlanmayı Bekleyen HayatlarBölüm 6 : Timin başı DertteBölüm 7 : Küçük Umut Yaman ParsBölüm 8 : Aşiret ve Töre Kurbanları 🔥Bölüm 9 : İki Sevdanın arafında...Bölüm 10: Başımız Belada ❤️‍🔥Bölüm 11 : Zoraki Evliliğe İlk AdımBölüm 12 : Sözde KarımBölüm 13 : Dik Durmaya ÇalışmakBölüm 14 : Senin Sayende ❤️‍🔥Bölüm 15 : Aşka Adım Adım ❤️‍🔥Bölüm 16 : İstenmeyen GelinBölüm 17 : Namus Davası ve ÇarşafBölüm 18 : Hayatta Kalma SavaşıBölüm 19 : Zor GünlerBölüm 20 : İlk TavizlerBölüm 21 : Aşiret ile karşı karşıya 🔥Bölüm 22 : Kıvılcımlar ArasındaBölüm 23 : Sevgi Tohumları ❤️‍🔥Bölüm 24 : İlk BuseBölüm 25 : Yağmurun altında bir günBölüm 26 : Yasak Sevdalı 💔Bölüm 27 : Acılar 💔Bölüm 28 : Kapanmaz Yaralar ❤️‍🔥Bölüm 29 : Beklenmeyen HaberBölüm 30 : Gönül YarasıBölüm 31 : Cam kırıkları 💔Bölüm 32 : Yağmur Seninle GüzelBölüm 33 : Aşk YağmuruBölüm 34 : Şükür SebebiBölüm 35 : Gökyüzü güzelliğini kıskanırBölüm 36 : Aşk ve Adalet ❤️‍🔥Bölüm 37 : Merhamet Kokulum ❤️‍🔥Bölüm 38 : Aşkı Şerbetli ❤️Bölüm 39 : Yürek Yarası ❤️‍🔥Bölüm 40 : İlk İtiraf ❤️‍🔥Bölüm 41 : Kıskançlık Krizi ❤️‍🔥Bölüm 42 : Korku olmazsa aşk olmaz ❤️‍🔥Bölüm 43 : Beklenmeyen Buse 🥲Bölüm 44 : Yaşam SavaşıBölüm 45 : Ölüm ile Yaşam...Bölüm 46 : İyi ki Sen ❤️‍🔥Bölüm 47 : Canımdan can gidiyorBölüm 48 : Özlemek istiyorumBölüm 49 : Mest Olunur GüzellikBölüm 50: Sevdiğiyle Çocuk Olurmuş İnsan ❤️‍🔥Bölüm 51 : Aşk Ve savaşBölüm 52 : Yıkımlar başlıyor...Bölüm 53 : Mor orkide 🇹🇷Bölüm 53 : Aşk Sakinleştiricisi 🔥Bölüm 54 : Gurur ve Sevda🔥Bölüm 55 : Şımarmak istiyorumBölüm 57 : Masum Aşıklar 🫠Bölüm 58 : Yaşayan Fosilsin SenBölüm 59 : Can kırıklarıBölüm 60 : Bir Gönül Davası 🔥Bölüm 61 : İki Cihan CennetimBölüm 62 : Yak yanıyorsak söndürmeBölüm 63 : Hüzün MaltemiBölüm 64 : Alevler ve küllerBölüm 65 : Bir Yürek Yangını ❤️‍🔥Bölüm 66 : Emir HayranlıklarıBölüm 67 : YıkılışlarBölüm 68 : Gamzenin Çukurunda kaybolmak istiyorumBölüm 69 : Gururum ❤️‍🔥Bölüm 70 : Anlat Onlara...Bölüm 71 : Hasret kavuşmasıOkurlarimmBölüm 72 : Saklanılan AcıBölüm 73 : Küçük Emir’in Acıları❤️‍🔥Bölüm 74 : Acı ve GururBölüm 75 : Hisler Uyanıyor...Bölüm 76 : Yüreğimin Vatanı ❤️‍🔥Bölüm 77 : Yıldızların Altında 🫠❤️‍🔥Bölüm 78 : Son hatırlarBölüm 79 : Başka bir EmirBölüm 80 : Canımı Yakıyorlar ❤️‍🔥😔Bölüm 81 : Hisler Yalan söylemezSoru-Cevap yapıyoruzBölüm 82 : Mazi ve aşkBölüm 83 : Sırılsıklam aşkBölüm 84 : Kokunda Dinlenmek İstiyorum😔❤️‍🔥Bölüm 85 : Kanlı Nefesler 🥀❤️‍🔥Bölüm 86 : Acılar ve Gerçekler 🥀❤️‍🔥Bölüm 87 : Diriliş mi Bitiş mi ?Bölüm 88 : Uyanış ❤️‍🔥Bölüm 89 : Küçük Yılmaz ❤️‍🔥Bölüm 90 : Bir İç savaş Meselesi❤️‍🔥Bölüm 91 : Pembe bisiklet 🫠Bölüm 92 : Efelerin EfesiBölüm 93 : Nemrut’un Kızı ❤️‍🔥Bölüm 94 : Aşk ve SavaşBölüm 95 : Ahım ölüme kadar 🥀🔥Bölüm 96 : Tatlı Aşermeler 🫠❤️Bölüm 97 : Canımın Canını AldılarBölüm 98 : Sensiz Nasıl Yaşarım Ben...Bölüm 99 : Canımı YaktınızBölüm 100 : TükenişlerBölüm 101 : Kanlı GömlekBölüm 102 : Son Yüzleşme ❤️‍🔥Özel Bölüm : Leyla'nın GerçekleriBölüm 103 : Kanlı Son Direnişler...Bölüm 104 : Ahirim SensinBölüm 105 : Kana Karışan NefeslerBölüm 106 : Zamana TutsakBölüm 107 : Aşabildin mi ?Spoi107.bolume oy ve yorum gelmediği sürece bölümü atasım yok bilginize
Hikayeyi Paylaş
Loading...