133. Bölüm

Bölüm 99 : Canımı Yaktınız

Bozkurt Pençesi
bozkurt.pencesi

Emir Kaan Yılmaz’dan...

Eve nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum. İçimde kaynayan öfkeye aldırmadan anahtarı çevirdim, kapıyı hızla açıp içeri girdim.

 

“Ağabey!” diye koşup sarılmak isteyen Azra’yı elimle durdurdum.

“Annem nerede?” dedim, sesim yorgun ama sertti.

 

“İçeride... ağabey,” dedi kısık sesle.

 

Salona yürüdüm. Annem ayağa kalktı, bana doğru birkaç adım attı.

 

“Emir Kaan... kara boncuğum,” dedi.

 

“Yaklaşma bana…” dedim, gözlerim dolarken.

“Emir, yapma anne…” diye yalvardı annem, sesi titriyordu.

 

“Çık git evimden. Azra, annemi otogara bırak. Alper’i ara.”

 

“Ağabey…” dedi Azra, yapma dercesine; ama sabrımın tükendiğini o da biliyordu.

 

“Dediğimi yap, Azra!” diye tekrarladım, sesim daha da sert çıkarken.

 

“Oğlum… niye böyle yapıyorsun?” annem sesi titreyerek. “Hata ettim ama bir an kendini benim yerine koy…”

 

“Koyamam!” diye patladım, nefesim kesildi. “Senelerce ‘koya koya ’ zaten susturdunuz beni; sizin yüzünüzden toprağa bakıyor her yanım anne! Günahlarınızın bedelini hep ben ödedim. Bundan sonra Egemen de, Azra da sizinle kalmayacak. Beni yaktınız, onları da yaktırmam size...”

 

Annemin sesi boğuldu: “Oğlum…”

 

“Senin oğlun bugün öldü. Artık senin oğlun yok!” diye haykırdım, gözlerim yanıyordu. “Ben sizin dertleriniz yüzünden kendi çocuğuma bile babalık edemeyeceğim anne! Biraz utanın, biraz utanın! O masum kıza suç atacağınıza, dön bir yaratığın canavara bak anne, git aynaya bak! Beni yediniz, bitirdiniz be! Yeter anne, yeter!”

 

Azra bana döndü, gözyaşlarını silip sarıldı. Aynı şekilde ben de sardım kollarımı etrafına, sımsıkı tuttum.

“Çok korktum ağabey... Bir şey olacak diye ödüm koptu...”

 

“Olmadı ama olacak...” dedim, sesi kırık bir tebessümle. “Bu yüzden bana bazı sözler vermen gerek, cimcimem.”

Yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Aklımı okumuş gibi başını yere eğdi. Gözlerini kaçırdı, yere baktı.

 

“Ağabey deme... böyle deme...” diye fısıldadı, gözyaşları yanaklarına doğru aktı.

 

Ama devam etmezsem içim huzur bulamayacaktı. Bunların yanıtlarını duymaya ihtiyacım vardı

“Büyüdün artık... Çok zamanım yok Azra’m. Geri sayımdayım. Belki bir hafta, belki bir ay... Belki de yarın.”

Duraksadım, nefesimi tuttum. “Söz vermen gerek, benim içim biraz olsun huzur bulsun.”

 

“Ağabey...”

 

“Söz ver bana Azra’m... Ne olursa olsun okulunu bitireceksin. Yarım bırakmayacaksın hayallerimizi, tamam mı cimcimem?”

 

“Ağabey...”

 

“Söz ver... Sizi nasıl büyüttüysem, sen de benim evladımı öyle büyüteceksin. İklim’in arkasında duracaksın; doğrusunda da yanlışında da.

Benim eşime... kızıma... en çok sen sahip çıkacaksın. Babasızlığı hissetse bile, sen azaltacaksın o boşluğu.”

 

“Ağabey, yapma böyle...”

 

“Benim bedenim toprak olacak güzelim, ama ruhum sizinle kalacak.

Ruhumun da huzur bulması için söz vermen gerek.”

 

“Söz, ağabey... Söz.”

 

“İşte böyle benim güzel cimcimem.”

Azra hıçkırdı. “Ağabey...”

 

“Tamam, hadi git şimdi... Annemi otogara bırak.

İklim’in onu affettiği gün, benim de affedeceğimi söyle.”

 

“Tamam...”

 

“Egemen’le de konuş. Askeriyeden kalan tazminatın bir kısmını hesabınıza yatırdım. Sen mezun olana kadar sizi idare eder.”

 

“Ağabey...”dedi, gözleri boşalırken. Alnından öpüp, saçlarını kulağının arkasına ittim...

 

“Hadi git. Ben de biraz dinleneceğim.”

 

“Tamam... Ama ne olur dinlen, olur mu? Çok kötü görünüyorsun, ağabey... Ruh gibisin.”

 

“Tamam, bir tanem. Hadi, annemi bırak gel. Alper kapının önünden alsın seni.”

 

“Tamam...”

 

Saçının üstünden öpüp geri çekildikten sonra kapıya yöneldi; ben de kendimi doğrudan odama attım. Yolda vurduğum iğneler, İklim’in yanında kriz geçirmemi engellemişti ama bu bir çözüm değildi—yeniden bir iğne açtım. İğneyi kendime yapmam ile kolumda oluşan yanmayla inlemem bir oldu. Vücudumun her yerine yayılan tanıdık, sert bir kasılma hissettim. Vücudum birkez daha alarm vermişti bana...Derin bir nefes alıp kendime gelene kadar bekledim. Çünkü daha yapmam gerekenler vardı.

 

 

Doktorun sesi o an bir kez daha kulağımda çınladı:

“Fazla doz… çok riskli, Emir Kaan. Kalbin aniden durabilir; bu sefer seni hayattan alabilir.”

 

Umursamadım yine... Ayağa kalktım, kapıyı araladım ve günlerdir kendimi kapattığım o odaya girdim. Bilgisayarın karşısına geçip kamerayı açtım yine, günlerdir yaptığım gibi, doğmamış kızıma bir hatıra daha bırakmak istedim.

 

Ekranı açmam ile yeni bir kayıt başlattım...

 

“Merhaba güzelim… baban konuşuyor,” dedim, sesim titrek ve boğuktu. “Bugün annene ve babana için yine zor bir gündü. Annen bazı şeyleri öğrendi. Sen de öğrendiğinde babana kızar mısın bilmiyorum. Ama bilmeni istiyorum, meleğim: Ben her şeyi senin ve annenin iyiliği için yaptım...”

 

Sözler ağzımdan dökülürken burnumdan ince bir çizgi kan aktı. Masadaki peçeteyle sildim, ardından kameraya yeniden baktım; güçlü görünmeye çalıştım.

 

“Şanslısın meleğim, çünkü baban hâlâ dimdik ayakta her şeye rağmen,” dedim, sahte bir tebessümle. Ardından konudan uzaklaşmak istedim, güzel bir hatıra bırakmak için...Odaya göz gezdirdim; günlerdir süslediğim kutular, kargolar, minik detaylar… Her biri bir hayalin kalıntısı gibiydi.

 

“Odanın rengini pembe ya da mavi yapmadım,” dedim sessizce. “Kızım için cinsiyetçi renkler seçmek yerine, daha anlamlı bir renk istedim. Gri yaptım… Gri dengeyi ve eşitliği temsil eder. Eminim benim kızımda, babası gibi keskin bir adalet kılıcı gibi olacaktır. Özellikle özgürlük konusunda, değil mi babacım ?”

 

Bakışlarım açılmamış paketlere takıldı ardından... Hafifçe gülümsedim, kameraya döndüm:

“Bugün annene sürpriz yapacaktım miniğim biliyor musun ? Sana önceki videoda bahsetmiştim ya hani; gelen son kargolarla seninle hazırladığımız odamızı gösterecektim annene, ama nasip olmadı. Bu videoları annen de izleyecek. Annemize seslenelim hatta; İklim’im…benim ilk ve son göz ağrım, bebeğim...senden bir ricam var. İkimizin dünyası için...Miniğimize... Kargoları açarken videoya çek olur mu? Hepsini kaydettim; annesinin de anıları olsun isterim güzelim...”

 

Derin bir nefes aldım. “Bugünlük bu kadar… Baban biraz hava alacak. Seni çok seviyorum, güzelim. Anneni benim yerime sıkı sar. Ben hep yanınızdayım. Babanı her özlediğin de...başını odanda ki tavana kaldır...oradaki büyük yıldız ben olacağım. Ve gökyüzündeki de...Öpüyorum sizi babacım, sizi sonsuz seven baban...”

 

Ekrana doğru uzandım, bir öpücük atıp, el salladım ve kaydı durdurdum.

 

Derin bir nefes alıp odadan çıktım.

Ev hâlâ savaş alanı gibiydi gözümde; dağınıklığı, sessizliği, havada asılı kalan tartışma kokusu… Her şey İklim’in yokluğunu haykırıyordu. Baran’ın onu eve getireceğine inanmak, belki de son umudumdu; bu yüzden çıktım dışarı.

 

İçimde bir ağırlık vardı. Nefes almak bile zor geliyordu, göğsüm daralıyordu. Adımlarım evin duvarlarına çarpar gibi yankılanıyordu zihnimde. İklim olmadan hiçbir yere sığamıyordum. O ev, o oda, o sessizlik… Her şey üstüme üstüme geliyordu.

 

“Biraz hava al, Emir Kaan. Hem kızın ve annen için alman gereken kargolar vardı,” dedim kendi kendime, sanki aklımı oyalamak ister gibi. Belki de bahane uyduruyordum. Çünkü içimdeki bu sıkışmayı başka türlü bastıramazdım.

 

Sokağa adım attığımda soğuk hava yüzüme çarptı; başımı kaldırıp gri gökyüzüne baktım. Gün, ne tam gündü ne gece… Tıpkı içimdeki karmaşa gibiydi. Ellerimi cebime sokup yürümeye başladım; her adımda, ardımda biraz daha umut bırakır gibi…

 

 

____

 

Baran Boran’dan...

 

Karakol birbirine girmişti. Emir’in attığı konum ve sinyal verileriyle kendimi bir mezarlıkta buldum; ama konumun boş çıkması sinirlerimi iyice geriyordu. Sanki bir yerlerde bir hata vardı — ya da geç kalmıştık.

Tam kafayı yemek üzereyken, Alper’e gelen bir telefonla az da olsa nefes aldım.

 

En azından Emir Kaan evdeydi.

 

“Baran, Emir’in aracının sinyalini bulmuş bizimkiler. Konum geldi,” dedi Emirhan telaşla.

 

“Neresi?” diye sordum, sesimdeki tedirginliği bastıramadan.

 

O anda telsizden anons yankılandı:

“14-15’ten tüm birimlere… Asri Mezarlık civarında kundaklama ihbarı! Bilinen adrese ekiplerin intikal etmesi bekleniyor, tamam.”

 

Donup kaldım. Telsizden hemen sonra Göktürk’ün sesi geldi:

“14-13’ten 14-15’e, intikal ediyoruz. Olay yerine yakınız.”

 

Telsiz sustu. Bir anlık sessizlikte birbirimizin nefesini duyuyorduk sadece.

Gözüm elimdeki konuma kaydı, parmaklarım titredi.

 

“Emir’in araç sinyali…” dedim, cümlem yarım kaldı.

 

Emirhan boğazını temizledi, sesi kısık ve gergindi:

“Aynı adres...”

 

Araca koşarak binmemle aynı anda Emirhan da ardımdan gelip kapıyı çarparak kapattı. Kontağı çevirdim, motorun sesiyle birlikte kalbim hızlandı. Gaza sertçe bastım, lastiklerin sesi sokakta yankılanırken Emirhan bana dönüp nefes nefese konuştu.

 

“Kundaklama diyor... Emir Kaan olamaz, Baran. Eve gidiyorum yazmış sana, hatırlasana.”

 

Gözlerimi yoldan ayırmadan cevap verdim.

 

“Araca bir şey yaptılar diye düşünüyorum. Emir yok o aracın içinde ama... emanetleri var. İklim’i tek bıraktığına göre araları yine yersiz bir sebeple açıldı demek ki...”

 

Sıkıntıyla direksiyonu kavradım, parmaklarım gerildi. Emirhan sessizce başını salladı.

 

“Hüda teyze haklıyken haksız oldu,” dedi. iç çekerek. “Hamile kıza vurarak...Hangi hakla yaptı ki bunu ? Oysa adam gibi konuşsaydı belki—”

 

“Hiçbir şekilde hak verme Emirhan.” Sesim sert çıkmıştı. “Bende başlarda senin gibi düşünüyordum. Ama Emir çoktan açtı benim de gözümü. Sonuna kadar haksız iki kişi var; Yunus amca ve Hüda teyze. Çocukluğunu çaldılar Emir’in. Mutsuz bir evliliği kurtarmaya çalışırken hep yanan Emir Kaan oldu. Emir’in içine içine ağlamasını en iyi ben bilirim, Emirhan…”

 

Bir süre sessizlik çöktü araca. Motorun sesi ve dışarıdaki rüzgârın uğultusu dışında hiçbir şey yoktu.

Emirhan sonunda yutkundu, sesi neredeyse fısıltı gibiydi:

“Çocukluğu nasıldı?”

 

Yutkundum. Direksiyona daha sıkı sarıldım.

“Cehennem gibiydi,” dedim sessizce. “Korkunç, ürkütücü... ve can yakıcı.”

 

Göz ucuyla Emirhan’a baktım. O an hiçbir şey söylemedi.

Konuma yaklaştığımızda içimdeki sıkıntı katlanarak büyüdü. Mezarlığın taş duvarları uzaktan görünürken ayağımı frene attım, araç ani bir duruşla sarsıldı.

 

“Geldik,” dedim nefesim kesik kesik. “Ama bu sessizlik... hiç iyiye işaret değil.”

 

Mezarlığın içinden yükselen siyah dumanları görünce, içimden yalnızca tek bir dua döküldü:

“Allah’ım sen, sabır ver...”

 

Kapıyı açmamla birlikte yer ayaklarımın altından çekilmiş gibi oldu. Koşmaya başladım — kalbim göğsümü parçalıyor, nefesim yanıyordu.

 

Emir’in aracı yol kenarına gelişi güzel bırakılmıştı.

Motor hâlâ sıcaktı.

O an içimdeki fırtına daha da büyüdü.

 

Yükselen dumanı gördüğümde kalbim sanki biri tarafından sıkılıyormuş gibi acıdı.

“İklim?! Kardeşim?!” diye seslendim.

Ama mezarlığın içinden yalnızca rüzgârın uğultusu geldi.

 

Adımlarım beni, istemesem de, o dumanın kaynağına sürükledi.

Yanan mezarların önünde bir siluet belirdi.

Olduğum yerde çakılı kaldım.

Emirhan yanıma koşup yanımda durduğunda, o da gördü manzarayı...

Sustu.

 

Hiç düşünmeden açtım kollarımı.

“Kardeşim, korkuttun bizi...” dedim usulca.

 

Gözleri bir anlığına bana baktı. Ama o bakışta tanıdığım İklim yoktu.

Yorgun, bitkin, ruhu duman gibi dağılmıştı.

Bir adım attım ona, ardından bir tane daha.

Kendinde değildi.

Yavaş, temkinli bir sesle devam ettim:

 

“Sarılalım ister misin ağabeyinin gülü?

Hem yeğenime duman zararlı, değil mi annesi?”

 

Yanan mezarlara baktı önce…

Gözleri alevlerde bir an takılı kaldı,

ardından titrek bir nefes alıp bana döndü.

 

Başını salladı, dudakları titredi.

Sonra birden koşarcasına sarıldı bana.

Titriyordu…

Hıçkırıkları göğsümde yankılanıyordu.

Göğsüme düşen her gözyaşı, içimde bir yeri yakıyordu.

 

“Ağabey...” dedi kısık, kırık bir sesle.

 

Elimi saçlarının arasına koydum, sırtını okşadım.

“Şştt... geçti kardeşim... iyisiniz. Size zarar verecek kimse yok artık...”

 

“Ölüyken dahi...” diye fısıldadı, sesi titredi.

“Bizi rahat bırakmıyorlar ağabey...”

 

“İki cihanda da bedelini ödeyecekler,” karşılık verdim, gözlerimi dikip uzaklara baktım. “Ferah tut içini… Hadi gel, Emir seni bekliyordur.”

 

 

___

Oy sınırı 40 bolca destek yorumu bekliyorum sizden

Erken attım ve istediğim gibi de çok yazamadım ama sizi bekletmek istemedim. İyi okumalar sizi seviyorum 💖

Bölüm : 12.11.2025 20:10 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Bozkurt Pençesi / Yarım Kalan Sigara / Bölüm 99 : Canımı Yaktınız
Bozkurt Pençesi
Yarım Kalan Sigara

57.91k Okunma

6.71k Oy

0 Takip
112
Bölümlü Kitap
Bölüm 1 : Atalay Timi 🦂🇹🇷Bölüm 2 : İlk Karşılaşma ❤️‍🔥Bölüm 3 : Görünmeyen YaralarBölüm 4 : Yeni başlangıçlarBölüm 5 : Tamamlanmayı Bekleyen HayatlarBölüm 6 : Timin başı DertteBölüm 7 : Küçük Umut Yaman ParsBölüm 8 : Aşiret ve Töre Kurbanları 🔥Bölüm 9 : İki Sevdanın arafında...Bölüm 10: Başımız Belada ❤️‍🔥Bölüm 11 : Zoraki Evliliğe İlk AdımBölüm 12 : Sözde KarımBölüm 13 : Dik Durmaya ÇalışmakBölüm 14 : Senin Sayende ❤️‍🔥Bölüm 15 : Aşka Adım Adım ❤️‍🔥Bölüm 16 : İstenmeyen GelinBölüm 17 : Namus Davası ve ÇarşafBölüm 18 : Hayatta Kalma SavaşıBölüm 19 : Zor GünlerBölüm 20 : İlk TavizlerBölüm 21 : Aşiret ile karşı karşıya 🔥Bölüm 22 : Kıvılcımlar ArasındaBölüm 23 : Sevgi Tohumları ❤️‍🔥Bölüm 24 : İlk BuseBölüm 25 : Yağmurun altında bir günBölüm 26 : Yasak Sevdalı 💔Bölüm 27 : Acılar 💔Bölüm 28 : Kapanmaz Yaralar ❤️‍🔥Bölüm 29 : Beklenmeyen HaberBölüm 30 : Gönül YarasıBölüm 31 : Cam kırıkları 💔Bölüm 32 : Yağmur Seninle GüzelBölüm 33 : Aşk YağmuruBölüm 34 : Şükür SebebiBölüm 35 : Gökyüzü güzelliğini kıskanırBölüm 36 : Aşk ve Adalet ❤️‍🔥Bölüm 37 : Merhamet Kokulum ❤️‍🔥Bölüm 38 : Aşkı Şerbetli ❤️Bölüm 39 : Yürek Yarası ❤️‍🔥Bölüm 40 : İlk İtiraf ❤️‍🔥Bölüm 41 : Kıskançlık Krizi ❤️‍🔥Bölüm 42 : Korku olmazsa aşk olmaz ❤️‍🔥Bölüm 43 : Beklenmeyen Buse 🥲Bölüm 44 : Yaşam SavaşıBölüm 45 : Ölüm ile Yaşam...Bölüm 46 : İyi ki Sen ❤️‍🔥Bölüm 47 : Canımdan can gidiyorBölüm 48 : Özlemek istiyorumBölüm 49 : Mest Olunur GüzellikBölüm 50: Sevdiğiyle Çocuk Olurmuş İnsan ❤️‍🔥Bölüm 51 : Aşk Ve savaşBölüm 52 : Yıkımlar başlıyor...Bölüm 53 : Mor orkide 🇹🇷Bölüm 53 : Aşk Sakinleştiricisi 🔥Bölüm 54 : Gurur ve Sevda🔥Bölüm 55 : Şımarmak istiyorumBölüm 57 : Masum Aşıklar 🫠Bölüm 58 : Yaşayan Fosilsin SenBölüm 59 : Can kırıklarıBölüm 60 : Bir Gönül Davası 🔥Bölüm 61 : İki Cihan CennetimBölüm 62 : Yak yanıyorsak söndürmeBölüm 63 : Hüzün MaltemiBölüm 64 : Alevler ve küllerBölüm 65 : Bir Yürek Yangını ❤️‍🔥Bölüm 66 : Emir HayranlıklarıBölüm 67 : YıkılışlarBölüm 68 : Gamzenin Çukurunda kaybolmak istiyorumBölüm 69 : Gururum ❤️‍🔥Bölüm 70 : Anlat Onlara...Bölüm 71 : Hasret kavuşmasıOkurlarimmBölüm 72 : Saklanılan AcıBölüm 73 : Küçük Emir’in Acıları❤️‍🔥Bölüm 74 : Acı ve GururBölüm 75 : Hisler Uyanıyor...Bölüm 76 : Yüreğimin Vatanı ❤️‍🔥Bölüm 77 : Yıldızların Altında 🫠❤️‍🔥Bölüm 78 : Son hatırlarBölüm 79 : Başka bir EmirBölüm 80 : Canımı Yakıyorlar ❤️‍🔥😔Bölüm 81 : Hisler Yalan söylemezSoru-Cevap yapıyoruzBölüm 82 : Mazi ve aşkBölüm 83 : Sırılsıklam aşkBölüm 84 : Kokunda Dinlenmek İstiyorum😔❤️‍🔥Bölüm 85 : Kanlı Nefesler 🥀❤️‍🔥Bölüm 86 : Acılar ve Gerçekler 🥀❤️‍🔥Bölüm 87 : Diriliş mi Bitiş mi ?Bölüm 88 : Uyanış ❤️‍🔥Bölüm 89 : Küçük Yılmaz ❤️‍🔥Bölüm 90 : Bir İç savaş Meselesi❤️‍🔥Bölüm 91 : Pembe bisiklet 🫠Bölüm 92 : Efelerin EfesiBölüm 93 : Nemrut’un Kızı ❤️‍🔥Bölüm 94 : Aşk ve SavaşBölüm 95 : Ahım ölüme kadar 🥀🔥Bölüm 96 : Tatlı Aşermeler 🫠❤️Bölüm 97 : Canımın Canını AldılarBölüm 98 : Sensiz Nasıl Yaşarım Ben...Bölüm 99 : Canımı YaktınızBölüm 100 : TükenişlerBölüm 101 : Kanlı GömlekBölüm 102 : Son Yüzleşme ❤️‍🔥Özel Bölüm : Leyla'nın GerçekleriBölüm 103 : Kanlı Son Direnişler...Bölüm 104 : Ahirim SensinBölüm 105 : Kana Karışan NefeslerBölüm 106 : Zamana TutsakBölüm 107 : Aşabildin mi ?Spoi107.bolume oy ve yorum gelmediği sürece bölümü atasım yok bilginize
Hikayeyi Paylaş
Loading...