16. Bölüm

14.Bölüm - İz Peşinde...

Burcu Parlak
brc.prlk

Etrafta alkış sesleri vardı, ama sanki son cümleden sonra sesler susmuştu benim için. O son cümleden sonra gözümü sahnedeki adamdan ayırmadan hayretle onu izliyordum. Kafamın bir köşesinde düşünüp durduğum nottaki cümleyi sesli bir şekilde başka birinden duyunca beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Zaten anlaşılmamış bu durum yeterince karmaşık bir hal alıyordu.

 

"Bizleri izlediğiniz için teşekkür ederiz" diyerek izleyenleri selamladı ve sahneyi terk etti. Bense arkasından bakakaldım.

 

"İyi misin güzellik" diyerek beni dalgın halimden çıkaran kişi Kerem'di.

 

"İyiyim"

 

Aslında o kadar iyi değildim ki bunu derken bile adamın gittiği yere bakıyordum.

 

"Gösteri bitti, hadi gidiyoruz" dedi Kerem. Kafa sallayarak onunla beraber arkadaşlarımızın yanına gittik. Şu anda düşünmemem gerekiyordu. Herkes çadırdan çıkmış ve yürümeye başlamıştı.

 

"Başta ufak bir tereddüt yaşamıştım. Ama buraya geldiğime sevindim" dedi Kerem. Kaşlarımı çatmış ona bakıyordum.

 

"Açıkçası kalabalıkta sıkılmaktan korktum. Ama sen buradasın ve burası çok güzel bir yer" dedi etrafı inceleyerek.

 

"Sadece beraber olmayı bende çok isterdim, ama böyle olması gerekti"

 

"Ben halimden memnunum, hadi gel şu tarafa biraz gezelim" diyerek elimden tutup beni herkesin gittiği yönün tersine doğru götürdü Kerem.

 

"Nasılsın bakalım. Evde durumlar nasıl?" diyerek kolunu omzuma attı.

 

"İyi gibi, dediğini yapmaya çalışıyorum. Biliyor musun buraya gelmemi Ezgi sağladı diyebilirim. Babamla konuşmuş ve babam bana hiçbir şey demeden gitmemi söyledi. Şaka gibi değil mi?"

 

"Sana söylemiştim, bazı durumlarda hayatını kolaylaştıracaktır diye. İşte bak bu güzel bir adım."

 

Ormanın içinde yürürken bir anda duyduğum çıtırtı sesiyle tedirgin oldum ve arkama dönüp baktım. Ama tabi ki kimse yoktu.

 

"İyi misin güzelim" dedi Kerem.

 

"Sanki biri vardı arkamızda. Öyle hissettim"

 

"Hayır, kimse yok burada. Sana öyle gelmiş"

 

Bir daha bakındım arkama, kimse yoktu. Belki de gerçekten bana öyle gelmişti. Ya da belki bir kedi falan geçmişti. Umuyorum ki böyleydi. Ama bildiğim bir şey var ki iyi şeyler hissetmiyordum.

 

Birlikte sohbet edip gezerek tekrar kalacağımız eve gelmiştik. Müge ve Beren'de, Yiğit ve Turna'yı yalnız bırakmamış beraber bizim kalacağımız eve gelmişlerdi. Yiğit mutfakta, kızlar da salonda oturuyorlardı. Kerem Yiğit'in yanına gitti. Bende "Biz geldik" diyerek kızların yanına gittim.

 

"Biz de konuşuyorduk öyle" dedi Müge. Sanırım merak duygusunu bastıramıyordu artık.

 

"Tam anlamıyla biz de tanıştık denmez. Nasıl tanıştınız aşırı merak ediyorum" dedim Turna'ya. Sanırım Müge'ye benzemeye başlamıştım.

 

"Doğru, pek konuşamadık o gün. Kısmet bugüneymiş. Nasıl tanıştığımızı anlatacaktım. Yiğit ile bizim dünyamız oldu orası. Belki tuhaf gelebilir ama evimiz gibi." dedi Turna.

 

"Bir banktan bahsediyor" dedim Müge ve Beren'e. Beren gözlerini kocaman açarak, Müge ise "Nasıl yani" diyerek şaşkınlıklarını gizleyemedi.

 

"Polonezköy'de sahil tarafında boş boş oturduğum bir anda Yiğit bir anda yanıma oturdu ve "İnsanları anlamıyorum" diyerek bir arkadaşıyla alakalı hayal kırıklığını anlatmaya başladı. Hiç bir tanışıklığımız yoktu bu arada. İlk başta deli zannedip korkmuştum. Anlattıkça da ne yalan söyleyeyim dinleyesim geldi." dedi Turna. Hikayelerinin bu kısmı da değişikti bayağı.

 

"O ilk gün belki iki saat boyunca bankımızda oturduk ve konuştuk. İlk defa tanışan biri gibi değil de uzun zamandır birbirini tanıyan iki kişi gibi. Daha sonra günler birbirini kovaladı, biz devamlı aynı bankta buluşup sohbet ediyorduk. Ne telefon, ne başka bir yerde buluşma, sadece o bank.

 

Bir gün aynı saatlerde yine banktaydım ve Yiğit gelmedi. İkinci gün oldu, üçüncü gün oldu yine yok. İşte o üç gün boyunca telefon numarasının bende olmamasına çok sinirlenmiştim. Yiğit'e ulaşamama fikri beni boğmuştu. Sanırım o anda Yiğit'e olan duygularımı anlamıştım" dedi Turna ve derin bir nefes verdi.

 

"Peki Yiğit neden gelmemişti" dedi Beren.

 

"Annesini kaybetmiş o zamanda. Zaten üçüncü günün sonunda onu gördüğüm halini şu an bile hatırlıyorum. Çökmüştü ve beni gördüğünde gözlerinin dolduğunu gördüm. Kötü birşey olduğunu anlamıştım. O ağladı, ben ağladım." dedi Turna. Ses tonu ağlamakla gülmek arasındaydı.

 

"Her şeyimizi birbirimize anlatır olmuştuk. İki sevgiliden önce iki iyi arkadaş olmuştuk. Ve birçok anımıza şahit olan yerde de evlendik"

 

"Ne, bankta mı" diye adeta şok geçirdi Müge.

 

"Evet. Güneş ve Kerem ile o anda tanıştık" dedi Turna gülerek.

 

"Vay be, her anınız ilginçmiş. Senin de alacağın olsun Güneş. Hiç bahsetmedin" dedi Müge. Buradan Müge için nasıl bir dedikodu çıkacaktı merak ediyordum.

 

"Kızlar karımı rahat bırakır mısınız" diyerek Yiğit elinde bir tepsi kahve ile yanımıza geldi. Kahveleri tepsiyle beraber sehpaya bırakıp Turna'nın yanına oturdu. Kahvelerimizi içip sohbete devam etmiş, Yiğit ve Turna'yı daha yakından tanımış olduk. Daha sonra Yiğit ve Turna bir odada kızlarla bende diğer odada yatmaya gittik. Kerem'i salonda bırakmaya gönlüm razı değildi ama yapacak birşey yoktu.

 

"Güzel insanlar, enerjilerini sevdim." dedi Beren odaya girerken.

 

"Bende öyle" dedi Müge.

 

"Tanışmamız değişik oldu, ama ilk gördüğümde kanım ısındı ikisine de. Bende sevdim onları" dedim.

 

"Kızlar, size başka birşey söyleyeceğim, ama bu aramızda kalacak bir süre. Henüz Kerem bile bilmiyor" dedim.

 

"Ne oluyor Güneş, iyi misin sen?"

 

"Tuhaf şeyler oluyor" diyerek valize sakladığım notu çıkardım ve kızlara uzattım.

 

"Bunu buraya geldiğimde üzerimi değiştirmek için valizi açtığımda buldum" dedim.

 

"Bu ne şimdi, senin bir tahminin var mı" diye sordu Beren. Hayır anlamında kafamı salladım.

 

"Bir nefes kadar yakınında. Bu ne demek ya. Her yere çekebilirsin anlam olarak" dedi Müge. Haklıydı ve bende zaten ne düşüneceğimi bilmiyordum.

 

"Kafam karıştı iyice. O gösteri yapan adamda benzer bir cümle kullanınca" dedim. Lafın devamını getiremiyordum.

 

"O yüzden sahnede kalakaldın" dedi Beren.

 

"Yok artık kızlar ya, kurmayın kafanızda. Tanımadığımız insan neden böyle birşey yapsın ki" dedi Müge. Haklıydı ama bilmiyorduk işte.

 

"Peki, kim, neden böyle bir not bırakır bana Müge? Buna bir açıklaman var mı?" dedim. Müge'den bir cevap çıkmamıştı.

 

"Acaba kamera var mıdır etrafı gören" dedi Beren.

 

"Eğer sizin olmadığınız bir anda eve biri girdiyse görülürdü"

 

"Burada olduğu ne malum Beren" dedi Müge.

 

"Belki evinde, okulda boş bir anda biri koyuverdi notu" diye ekledi.

 

"Kafamı karıştırmak konusunda daha çok yardımcı oldun, sağol Müge'ciğim" dedim.

 

"Başka fikri olan varsa söylesin" dedi Müge bana ve Beren'e bakarak. Bu sefer cevap vermeme sırası bizdeydi.

 

"Bir dakika" dedi Beren.

 

"Son zamanlarda burnunun dibine kadar girip seni rahatsız eden, sonra da tehditkar bir şekilde konuşan kim vardı?"

 

Müge ile birbirimize baktıktan sonra aklımıza gelen ilk ve tek kişiyi söyledik.

 

"Tolga"

 

***

 

"Bu sefer onu kimse elimden alamaz" diye yüksek sesle konuşuyordu Müge. Zaten Tolga'yı pek sevmezdi, benimle olan bu durumdan dolayı da iyice sinirlenmişti.

 

Tolga'nın Azra konusunu bu kadar içselleştirip bana kafayı takmasına anlam veremiyordum. Yardımcı olmadım diye olayı bu noktaya getirip beni mi korkutmaya çalışıyordu.

 

"Tamam, insanlar dinleniyor diğer odalarda, sakin olur musun?" dedim.

 

"Olamam sakin falan, derdi ne bunun ya." Müge ses tonunu düşürmüyordu.

 

"Anlarız merak etme"

 

Neden böyle yapmıştı bilmiyordum, ama tabiki de soracaktım hesabını. Tam bu sırada kapı çaldı. Müge'ye kızgın bir bakış atarak kapıdaki kişiyi içeri davet ettim. Gelen Turna'ydı.

 

"İyi misiniz kızlar, sesler çok olunca merak ettim" dedi Turna.

 

"Kusura bakma ya, Müge'nin kabahati. Sizi de uyutmadık değil mi?" dedim mahçup bir şekilde.

 

"Önemli değil, sorun ne peki". Turna'yı yeni tanıyordum ama bana güven veriyordu. Konuyu anlatmakta hiçbir sakınca görmüyordum.

 

"Böyle bir not buldum valizimde" diyerek notu gösterdim. Turna kaşlarını çatarak nota baktı. Daha sonra da Tolga ile olan durumu anlattım ve ondan şüphelendiğimizi.

 

"Birşey diyeceğim, bu notu nerede koymuş olabilir peki valize, bir fikrin var mı?"

 

"Bir boşluk bulup herhangi bir yerde koymuş olabilir, bilemiyorum"

 

"Buraya biz ayrı araba ile geldik ve devamlı arabada biz vardık. Buraya geldiğimizde de yine hep yan yanaydık."

 

"Ne demeye çalışıyorsun şu anda peki"

 

"Sen bizim yanımıza gelmeden önce konulmuş olabilir mi?"

 

"Evde mi?" Umarım böyle birşey yoktur.

 

"Bilmiyorum"

 

Ben biliyordum, eğer gerçekten evde yapılmışsa bunu yapan tek bir kişi var. Ama hem arayı iyi tutmak isteyip hem de böyle bir şey yapmasını anlayamamıştım. İçimde bir yerde de o kadına güvenemeyeceğimi biliyordum.

 

"Fikir için sağol" dedim Turna'ya.

 

O ise "İyi geceler" deyip odadan çıktı.

 

"Kızlar şu anda uyuyalım, sabah konuşuruz" dedim yatağa girip yatarak. Daha fazla birşey duymak kafamı iyiden iyiye karıştıracaktı. Müge ve Beren bir süre birbirlerine baktılar. Daha sonra Beren hemen yanıma Müge ise diğer köşede olacak şekilde yattılar. Kafam bir sürü düşünce ile uyuyakaldım.

 

Sabah uyandığımda Beren'in göbeğimde yatıyor olması beni gülümsetmişti. İlginç yatış şekilleri olduğunu biliyordum.

 

"Hadi kızlar" diye seslendim. Beren'in göbeğimde yatıyor olmasından dolayı fazla hareket edemiyordum ama zor bir şekilde Müge'ye dokundum ve uyandırmayı başardım. Müge uyandığında Beren'in yatışını gördüğünde ona imdat dercesine bakış attım. Çünkü onu uyandırmak kolay olmuyordu.

 

"Beren lütfen uyan ya" diye yalvardım adeta.

 

"Beş dakika daha" diyip yastık niyetine bana sarılıyordu Beren.

 

"Tolga kapıya mı dayanmış, buraya kadar gelmiş mi o utanmaz" diye bağırmaya başladı Müge. Tolga adını duymasıyla gözünü açması bir oldu Beren'in.

 

Beren "Nerede o, gelsin buraya" diye bir gözü açık bir gözü kapalı asker edasıyla yattığı yerden fırladı. Müge ile birbirimize bakıp gülmeye başladık. Beren durumu anlamış ve bize kötü kötü bakmaya başlamıştı ki kapı sesi duyuldu.

 

"Kızlar iyi misiniz" dedi kapıdaki Turna.

 

"İyiyiz, istersen gelebilirsin" dedim.

 

Turna içeri girdiğinde gülmeye başlamıştı. Çünkü Beren yatakta ayağa kalkmış Müge ve bana yastık fırlatmak üzere, bizde köşede birbirimize sığınmış durumdaydık.

 

Turna "Neler oluyor burada" diye gülümsemeye devam ederek içeri girdi.

 

"Bu ikisine yapacağım işkencelerin üzerine geldin Turna. Yardım etmek ister misin?" dedi Beren. Turna ile konuşuyordu ama gözü bizim üzerimizdeydi.

 

"Kuzucuğum ama uyanmıyorsun ne yapalım" diye söylendim.

 

"Böyle mi uyandırılır insan" dediği anda kafama yastığı yemiştim. Daha da birşey diyemedim.

 

"Tamam, hadi kahvaltı yapalım ve bugün buranın tadını çıkaralım" dedi Turna. Beren'in bize surat asması eşliğinde yataktan kalkıp hazırlandık.

 

Hazırlanıp odadan çıktığımızda gözüm Kerem'i arıyordu, ama Kerem ortalıkta yoktu.

 

Telefonumu elime alıyordum ki "Seninki erken uyanmış ve yürümeye çıkmış, az önce aradım, birazdan burada olur" dedi Yiğit.

 

"Teşekkür ederim" diyerek mutfağa yöneldim.

 

Buzdolabına konulmuş kahvaltılık malzemeleri çıkarıp hazırlamaya başladım. Bahçe tarafına kahvaltı hazırlamak için güzel bir havaydı. Kızlarla masayı hazırlarken Kerem'de elinde simitlerle "Günaydın millet" diyerek geldi.

 

"Erkenciymişsin" diyerek yanağından öptüm ve elimdeki tabakları verip masaya gönderdim. Daha sonra altı kişi güzel bir kahvaltı yaptık ve bu güzel manzaranın tadını çıkarmak için dışarı çıktık.

 

Her yer artık yemyeşil olmuştu. Ağaçlar yaza merhaba diyordu adeta. Ağaçların sıklığından dolayı tepemize oluşturduğu tavan yolumuzu serin ve gölge yapmıştı. Etrafta uğraşılmış bir işçilik vardı ve insanın bu yolda keyifle gezintiye çıkmasını sağlıyordu. Müge ve Beren diğer arkadaşların yanına gittiler. Yiğit ve Turna ise bizden fazla uzaklaşmamak koşuluyla yakınımızda geziyorlardı.

 

"Bugün burada son günümüz olması ne kadar üzücü. Keşke daha fazla kalabilseydik" dedim. Çünkü uzun zaman sonra kendimi biraz daha iyi hissediyordum.

 

"Bence bu kadarı da güzeldi. Hem belli mi olur, bakarsın yine geliriz" dedi Kerem.

 

"İnşallah geliriz, çok sevdim burayı"

 

Kerem'in bana sarılmasıyla yolumuza devam ettik.

 

"Merak etme, artık kötü günler bitti" dedi kulağıma fısıldayarak. Bu cümle bana kendimi daha iyi hissettirmişti.

 

Bulunduğumuz yeri gezmiş, eğlenmiş ve artık akşam üzeri olduğunda da evlerimize dönmek üzere yola çıktık. Kısa bir süre gördüğüm güzel rüyadan uyanmış, gerçek dünyama dönüyordum adeta. Akşam üzeri yolumuza çıkmış, hava iyice karardığında ise evlerimize gelmiştik. Kapıdan içeri girdiğimde ise bu evin kasveti hemen üzerime çökmüştü. İnsan kendi evini sevmez miydi? Ben sevmiyordum işte.

 

İçeri girdiğimde sanki beni bekliyormuşçasına Ezgi ile karşılaştım.

 

"Naber Güneş, nasıl geçti tatil" diye sordu.

 

"Teşekkür ederim, güzel bir değişiklik oldu benim için. Yorgunum biraz, sabah görüşürüz" diyerek odama çıktım.

 

Odama geldiğimde ise valizi bir kenara bırakıp, güzelce bir duş alıp kendimi yatağa attım. Bu yol yorgunluğu anca böyle geçerdi.

 

Sabah kalktığımda ise erkenden evden çıktım. Tolga ile denk gelirsem konuşmak istiyordum. Fakat pek umduğum gibi olmadı ve Tolga ile denk gelemeden ders vakti gelmişti. Yerlerimize geçtiğimizde ise masamın üzerinde duran ajanda dikkatimi çekmişti. Benim olmayan bir defterin masamda ne işi vardı ki?

 

Merakla gidip deftere baktığımda ise defterin arasında benim ve Kerem'in birbirimize sarılmış iki fotoğrafı vardı. Bolu'da çekilmişti bu fotoğraflar. Biri

akşam karanlığında, diğeri ise gündüz vakti. Fotoğrafın arkasında ise bir not daha vardı.

 

"Biri gündüz biri gece, bu nasıl bir bilmece. Sence baban ilk hangisini görmeli"

 

 

 

Beğenip kaydederseniz sevinirim...

Soranlar için Instagram: brc_prlk

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 26.07.2024 22:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Burcu Parlak / Dönme Dolap / 14.Bölüm - İz Peşinde...
Burcu Parlak
Dönme Dolap

14.75k Okunma

3.79k Oy

0 Takip
58
Bölümlü Kitap
TANITIM...KARAKTERLER...1.Bölüm - Davetsiz Misafir...2.Bölüm - Hayal Kırıklığı...3.Bölüm - İkili Oynamak...4.Bölüm - Karar Zamanı...5.Bölüm - Geçmişten Gelen...6.Bölüm - Bazı Sırlar...7.Bölüm - Zor Cevaplar...8.Bölüm - Eskiye Özlem...9.Bölüm - Bir Gelin, Bir Damat, Bir Bank...10.Bölüm - Zoraki İşler...11.Bölüm - Karmaşık Bir Gün...12.Bölüm - Küçük Bir Kaçamak...13.Bölüm - Bir Nefes Kadar...14.Bölüm - İz Peşinde...15.Bölüm - Sobe...16.Bölüm - NKA17.Bölüm - Kötü Biten Gece...18.Bölüm - Yeni Bir Soru...19.Bölüm - Senin Yüzünden...20.Bölüm - İlk İtiraf...21.Bölüm - Sürpriz...22.Bölüm - Kilit...23.Bölüm - Okulda Son Gün...24.Bölüm - Eski Sevgili...25.Bölüm - Bela Geliyorum Dedi...26.Bölüm - Belirsizlik...27.Bölüm - Kaybetme Korkusu...28.Bölüm - Ağır Kayıp...29.Bölüm - İtiraf...30.Bölüm - İşler Çözülüyor...31.Bölüm - Baskın...32.Bölüm - Bir Mektup...33.Bölüm - Hayatımın Gerçeği...34.Bölüm - İşler Sarpa Sarıyor...35.Bölüm - Babamın Gerçeği...36.Bölüm - Baş Belası...37.Bölüm - Kontrol Delisi...38.Bölüm - Ummadık Taş Baş Yarar..39.Bölüm - Yeni Bir Bela...40.Bölüm - Dertleşmek...41.Bölüm - Heyecan...42.Bölüm - Davetiye...43.Bölüm - Sona Yaklaşıyoruz...3k için teşekkürler❤️❤️4k için teşekkürler ❤️❤️5k için teşekkürler ❤️44.Bölüm - Kaçırılma...45.Bölüm - Büyük Yüzleşme(Ara Final)...46.Bölüm - Önemli Kararlar...10k için teşekkür ederim ❤️❤️❤️47.Bölüm - Yeni Bir Başlangıç (Part1)48. Bölüm Yeni Bir Başlangıç (Part-2)49. Bölüm - Küçük Kıvılcımlar...50. BölümÖzel51.Bölüm
Hikayeyi Paylaş
Loading...