55. Bölüm

46.Bölüm - Önemli Kararlar...

Burcu Parlak Sağsöz
brc.prlk

Bir yıl sekiz ay onyedi gün sonra

 

Hayat benim için duralı çok olmuştu. Bir yıl sekiz ay onyedi gündür bu hastanedeyim. Burada yapabildiğim tek şey günleri saymak oldu. İlk günlerim bir hayli zor geçmişti. Ama bir şekilde bu zamana kadar hayatta kalmayı başardım.

 

Her hafta en az üç defa bıkmadan usanmadan beni ziyaret eden bir doktor vardı. İşte şimdi de ben onun odasına gidiyorum.

 

Havadar, renk olarak beyazın ağırlıklı olduğu bir odaydı. Çiçeklerin ağırlıklı olduğu bu odaya insanın baktıkça içi açılıyordu. Usulca boş koltuğa oturdum.

 

"Neden buradasın" diye sordu doktor.

 

"Çok can yaktım" dedim.

 

"Hayret" dedi ve şaşırdığını belirten bir mimik yaptı.

 

"Bu gözler can yakmış gibi değil de yanmış gibi" dedi. Yutkundum. Bir şey diyemedim. Adım Güneş'ti ama en çok ben yanmıştım.

 

"Ama artık çok daha iyisin." dedi doktor kısa süreli sessizliği bozarak. Benim iyi olup olmadığımı benden iyi bilen doktora merakla baktım.

 

"Nasıl yani. İyi miyim gerçekten? Öyle mi düşünüyorsunuz?" dedim karşımdaki doktora kızarcasına.

 

"Benim ne hissettiğimle alakalı birşey bildiğiniz yok."

 

"Yapma Güneş, buraya geldiğin ilk günü düşünürsek sen oldukça iyisin." dedi doktor benim kızmama karşı bir kızmayla.

 

"Bu iyi olduğum anlamına gelmiyor. Hem iyi olsam ne olacak ki." Eski hayatıma döndüğümde ne yapacaktım ki. Kim kalmıştı ki o zamandan...

 

"Sana ihtiyacı olan birisi var ve o daha fazla yalnız kalmamalı." Bana ihtiyacı olan kimse yokken bu doktor ne demeye çalışıyordu.

 

"Bana ihtiyacı olan kimsenin olduğunu sanmıyorum." dedim. Bu halde kimseye bir faydam dokunmazdı zaten.

 

"Kardeşin var Güneş, Ada. Seni çok merak ediyor." dedi doktor.

 

Ada... Benden sonra ne yaptı kim bilir. Tek bildiğim teyzemin yanında olduğu. Fakat kendime bile faydam yokken ona karşı nasıl davranacağımı bilememiştim. Ada'ya bundan sonra bir tek benden fayda gelmez diye düşünüyorum.

 

"Ada teyzemin yanında gayet iyi bence." dedim kafamı cama doğru çevirerek.

 

"Ada seni istiyor Güneş. Bana inanmıyorsan geldiğinde bu sefer gör onu." Ada'nın karşısına birçok defa çıkmayı reddetmemden bahsediyordu.

 

"Bu halde beni görmesini istemiyorum." dedim rest çekercesine. Yıllardır tam bir psikolojisi yokken bir de beni böyle görmesin kardeşim.

 

"Bir düşün Güneş. Küçük yaşta çok şey yaşamış bir çocuğun ablasına ne kadar ihtiyacı olduğunu?" Benim de ihtiyacım olan şeyler vardı, ama artık hiçbiri yok.

 

Odaya girdiğimde yatağa oturup düşündüm bir süre. O lanet günün üzerinden bir yıl sekiz ay onyedi gün geçmişti, ama benim içimdeki acı sanki dün olmuş gibi taze bir şekilde içimde yerli yerindeydi. Onlar hayatımın içine edip gitmişti, bende en sonunda bir akıl hastanesine düşmüştüm.

 

Belki de artık buradan çıkmanın vakti gelmiştir. Belki de bunca zamandır içimde biriktirdiklerimin acısını çıkarma zamanı gelmiştir. Hesap sorma vakti gelmiştir.

 

Ertesi gün yine beni görmek isteyen doktorun yanına gidiyorum. Bu sefer amaçsız değilde ne yapmak istediğini bilen birisi olarak.

 

"Tekrardan merhaba, sizi görmek ne güzel." dedim şakayla karışık. Doktor sadece bana bakınmakla yetindi.

 

"Bugün nasılsın Güneş."

 

"Süper ötesi, hatta dediklerinizi düşündüm ve buradan çıkmak istiyorum." dedim bir çırpıda. Doktor şaşkınlıkla bana baktı.

 

"Çok iyi, dediklerimi düşündün demek."

 

"Evet, hayatıma devam etmeye karar verdim. Ne zaman çıkarım." dedim sesimi neşeli tutmaya çalıştığım bir şekilde

 

"Yarın"

 

"Hadi ya, neyse. Tamam ben o zaman yarına hazırlanayım."

 

"Hazırlanmak?" dedi doktor aynı şaşkınlıkla. Düne göre olan yüz seksen derece değişim doktoru haliyle şaşırtmıştı.

 

"Tabiki, hatta Ada'ya da haber verirseniz sevinirim. Ben gideyim şimdi, teşekkür ederim size, benimle bayağı bir ilgilendiniz." dedim bayağı derken ses tonumu değiştirerek.

 

Odama geldiğimde içimin rahatladığını hissettim. Birkaç parça olan eşyamı bir torbaya koyduğumda zaten hazırdım. Yarına kadar beklememe gerek yoktu. Acaba kaçsa mıydım?Ama en nihayetinde aylardır burada olan ben bir gün daha bekleyebilirim.

 

***

Lisedeyken gittiğimiz Bolu gezisindeyim. Yine o ormanın malum yolunda dolaşıyorum. Burada o şahısla sarmaş dolaş dolaşırken çekilmişti fotoğraflarımız. Gerçi o fotoğrafları çektiren o şahsın ta kendisiydi. Sanırım burada her dolaştığımda bu kötü anılarım aklıma gelecek. Ve o şahsın yaptıklarını hatırlayacağım.

 

"Hala burada dolaşacak kadar aptal olamazsın." dedi o şahıs alay edercesine gülümseyerek. Gözlerimi kısıp dik dik ona baktım.

 

"Ben burada dolaşacak kadar aptalsam, sen nesin?"

 

"Ben seni izliyorum, her zamanki gibi." diye alay edercesine güldü ve göz kırptı. Artık nasıl birisi olduğunu bildiğim için benimle aslında sadece alay ettiğini çok rahat görebiliyordum.

 

"Trene benzer bir yanım da yok ama." dedim bende onunla alay ederek. Birkaç saniye anlamadığını belli ederek yüzüme baktı. Daha sonra yüzündeki renk değişiminden kızdığını anlamıştım.

 

Bir anda oluşan fırtınada her yer toz duman oldu. Bir yandan yanımdaki ağaca tutunup diğer yandan yüzümü korumaya çalıştım. Az sonra fırtına duruldu bir anda. Fakat bu sefer Polonezköy'deki annemlerin evindeydim. O şahıs ortalıkta görünmüyordu. Bende evin içine girdim. Her yer toz kaplı, eşyalar eskimiş bir halde yerli yerinde duruyordu. Etrafı incelerken özlediğim bir sesi duyuyorum.

"Güneş, sonunda geldin." Bu kişi Mert'in ta kendisiydi. Beyaz bir tişört ve kot bir pantolon esmer tenine yakışmıştı.

"Nasılsın Mert, çok özledim seni." diyerek Mert'e sarıldım.

"Ben çok iyiyim, ama artık senin kendine gelmen gerekiyor. Sonlandırman gereken bir şey var." Sanırım o şahıstan bahsediyordu.

"Ona başka konularda da soru sormalısın." dedi Mert. Başka ne kalmıştı ki.

"Ne demek istiyorsun."

"Ona bul ve sor Güneş. Öğrenmen gereken şeyler var." Neden söylemiyordu ki...

Bir anda odanın her yerine dolan ışıkla beraber gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. Işık o kadar yansıyordu ki gözlerimi açmam mümkün değildi. Işık etkisini kaybettikten sonra Mert'in orada olmadığını görüyorum. Diğer odalara bakmaya başladım fakat Mert'i bulamıyordum. "Mert neredesin." Hiç bir ses yoktu. Üst kata çıktıktan sonra oradaki odalara baktım. Evde olmadığını anlayınca yere çöküp hıçkırarak ağlamaya başladım.

"Mert, lütfen gitme. Seninle konuşmaya çok ihtiyacım var."

 

***

 

Mert'i sayıklayarak gözlerimi açtığımda büyük bir şok yaşadım. Gecenin karanlığında uykudan uyandığım sırada görmek istemeyeceğim kişi gözlerimin içine bakıyordu. Kabusun devam ettiğini düşünmek için gözlerimi kapatıp tekrar açsam da o gözler bana bakmaya devam ediyordu.

 

"Merhaba Güneş." Kabus olamayacak kadar gerçekti, o şahıs şu anda tam karşımdaydı. Aniden yatakta doğrulup el yordamıyla gidebildiğim kadar geri gittim.

 

"Sen... Senin ne işin var burada." Duyduğum tedirginlik onu da germişti. Belki de bağırıp onu yakalatmamdan korkuyordu.

 

"Seni görmeye geldim." Pişkin pişkin söylediği bu cümle ile daha çok şaşırıyorum.

 

"Bak, kaldığım yere bak. Bak etrafına bir kere. Sence bana daha fazla zarar verebilir misin?" Dişlerimin arasından çıkan cümleleri onun gözünün içine baka baka söylemek onu biraz ürkütmüştü.

 

"Belki inanamayacaksın ama, sana hiçbir zaman zarar vermek istemedim. Derdim o şerefsiz babanın canını yakmaktı. Bize yaptıklarının bedelini ödetmek istedim." Ne anlatıyordu bu.

 

"Bunu o zamanlar desen acaba doğru mu söylüyor diye düşünürdüm belki. Hem neden buradasın, günah mı çıkarıyorsun." dedim alayla gülümseyerek.

 

"Hayır, bana inanmanı da beklemiyorum zaten." Gözlerini kaçırmış olması bir an için ona inanmam gerektiğini düşündürse de, bana yaptıklarını hatırlayınca yine kendime geldim.

 

"Her neyse, onu bunu bırakta sen neden buradasın." Hala onu şikayet etmek için bağırmamış olmama şaşırıyor olsam da, buraya niye geldiğini merak ediyorum. Ondan duyduğum cümle karşısında şaşkına dönüyorum.

 

"Hep geliyorum, sen yeni fark ettin."

 

Neydi bu şimdi, yeterince süründürdüğünü mü incelemeye geliyordu? Ne demek hep geliyorum?

 

"Neden geliyorsun dedim sana?" Ses tonumun yükseldiğini fark ettiği için tedirgin olduğunu gördüm. Birşey demeden ayağa kalkıp gitmeye karar verdi bir anda.

 

"Gideyim ben, gelirim yine."

 

"Bir dakika, birşey soracağım." Kapıya elini uzattığı şekilde kalakaldı. Kafasını bana doğru çevirdi.

 

"O gün... Mert'e ne oldu." Yüzündeki değişimi bu karanlıktaki azıcık ışıkta bile fark ettim. Belli ki Mert ile aralarında sandığımdan daha başka şeyler oldu.

 

"Nasıl öğrenmişti bilmiyorum, ama aslında kim olduğumu, neler yapmak istediğimi biliyordu." Başımdan aşağı kaynar su dökülmüştü. Yerimden yavaşça doğruldum.

 

"Mert'i bilerek mi öldürdün yani?" Yine ses tonuma engel olamadım. O da aynı tedirginlikle bana cevap verdi.

 

"Sana bilmediğin kısmı anlattım, ölüm şeklini zaten biliyorsun. Kazayla oldu. Onu tehditle susturabilirim sandım. Kavga ettik, ne yaptıysam olmadı, sana söyleyecekti. Bir anda ittirdim, ama ölmesini istememiştim." diyerek odadan çıktı. Bu Mert'i bilerek ittirdiği gerçeğini değiştirmiyordu. Ve benim sonradan kazandığım dostum, kardeşim bildiğim insan benim yüzümden ölmüştü.

 

Artık buradan çıktıktan sonra ilk olarak ne için savaşmam gerektiğini biliyordum...

 

 

 

 

Belli bir aradan sonra tekrar bölümlere başladım. Beğenip yorum yaparsanız sevinirim...

 

 

 

Bölüm : 16.12.2024 21:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Burcu Parlak Sağsöz / Dönme Dolap (KİTAP OLUYOR) / 46.Bölüm - Önemli Kararlar...
Burcu Parlak Sağsöz
Dönme Dolap (KİTAP OLUYOR)

17.14k Okunma

4.63k Oy

0 Takip
67
Bölümlü Kitap
TANITIM...KARAKTERLER...1.Bölüm - Davetsiz Misafir...2.Bölüm - Hayal Kırıklığı...3.Bölüm - İkili Oynamak...4.Bölüm - Karar Zamanı...5.Bölüm - Geçmişten Gelen...6.Bölüm - Bazı Sırlar...7.Bölüm - Zor Cevaplar...8.Bölüm - Eskiye Özlem...9.Bölüm - Bir Gelin, Bir Damat, Bir Bank...10.Bölüm - Zoraki İşler...11.Bölüm - Karmaşık Bir Gün...12.Bölüm - Küçük Bir Kaçamak...13.Bölüm - Bir Nefes Kadar...14.Bölüm - İz Peşinde...15.Bölüm - Sobe...16.Bölüm - NKA17.Bölüm - Kötü Biten Gece...18.Bölüm - Yeni Bir Soru...19.Bölüm - Senin Yüzünden...20.Bölüm - İlk İtiraf...21.Bölüm - Sürpriz...22.Bölüm - Kilit...23.Bölüm - Okulda Son Gün...24.Bölüm - Eski Sevgili...25.Bölüm - Bela Geliyorum Dedi...26.Bölüm - Belirsizlik...27.Bölüm - Kaybetme Korkusu...28.Bölüm - Ağır Kayıp...29.Bölüm - İtiraf...30.Bölüm - İşler Çözülüyor...31.Bölüm - Baskın...32.Bölüm - Bir Mektup...33.Bölüm - Hayatımın Gerçeği...34.Bölüm - İşler Sarpa Sarıyor...35.Bölüm - Babamın Gerçeği...36.Bölüm - Baş Belası...37.Bölüm - Kontrol Delisi...38.Bölüm - Ummadık Taş Baş Yarar..39.Bölüm - Yeni Bir Bela...40.Bölüm - Dertleşmek...41.Bölüm - Heyecan...42.Bölüm - Davetiye...43.Bölüm - Sona Yaklaşıyoruz...3k için teşekkürler❤️❤️4k için teşekkürler ❤️❤️5k için teşekkürler ❤️44.Bölüm - Kaçırılma...45.Bölüm - Büyük Yüzleşme(Ara Final)...46.Bölüm - Önemli Kararlar...10k için teşekkür ederim ❤️❤️❤️47.Bölüm - Yeni Bir Başlangıç (Part1)48. Bölüm Yeni Bir Başlangıç (Part-2)49. Bölüm - Küçük Kıvılcımlar...50. Bölüm51.Bölüm52. BölümBölüm 5354.Bölüm55.Bölüm56. Bölüm57. Bölüm58. Bölüm59. Bölüm60. Bölüm(Final)KİTAP OLUYOR!!!!!
Hikayeyi Paylaş
Loading...