15. Bölüm

Bölüm-14

Bukalemun
bukalemun_misali

Burnuma gelen kokuyla beynim gözlerime emir verince yavaşça araladım göz kapaklarımı

"Hah uyanıyor" kime ait olduğunu anlayamadığım sese doğru döndüm.Herkes buradaydı o mekanda olan çoğu kişi yani timim,ailem ve biyolojik ailem.Ve karşımda elinde tuttuğu kokunun kaynağı ile Mert sırıtarak bakıyordu.Vurulduğumu hatırladım o son anda Mert'in dediklerini de hatırlayınca elindekinin ne olduğunu anlamıştım.Şırdan yemeyi çok severim Mert ile yine böyle bir hastane odasında uyandığımda ondan Şırdan istemiştim onun için getirmiş olmalı.

"Amirim yeter çok uyudunuz ayılın artık" konuşana doğru baktım neydi bu kızın adı hafızamı zorladım ama aklıma gelmedi neden böyle olmuştu.Kızın yüzündeki gülümseme solarken tedirgin oldu etrafındakilere baktı

"Kızım,iyi misin?" yan tarafımdan seslenen Kürşat Devrim'e döndüm.İyi görünüyordu ne kadardır uyuyordum bilmiyorum ama vücudumun her yeri uyuşmuştu.Beklentiyle bakan adama gözlerimi kırparak cevap verdim.Kendimi saçma sapan bir şeyin ortasında hissettim biyolojik ailem neden buradaydı mesela hangi hakla hangi yüzle.Ben iç hesaplaşmamı yaparken elimi tutan Kürşat Devrim hissetmiş gibi destek verircesine elimi sıktı.

"Gökçem iyi misin?" Mert elindekiyle yanıma geldi iyi miydim bilmiyorum psikolojim bozulmuş olabilirdi kafamı toplayamıyorum sesimi bulamıyorum.Ona cevap vermeden elindekine uzandım Mert de hevesle yatağın kenarındaki yemek masasını önüme çekti

"Ballı kaymağım benim afiyet olsun,yarasın" kimseyi umursamadan şırdanı tuttuğum gibi hırsla ısırdım.Tadı çok güzeldi seviyordum yemeyi

"Diyar'ım iyi sen?" O sırada sesini duyduğum kadınla ağzımdaki lokmayı yutamadım gözlerim sulandığında şırdanın acısından diye yanıtladım yine kendi kendimi.YİNE KENDİ KENDİMİ.Bu benim ilk vurulmam değil ilk hastaneye düşüşüm değil ama o zaman olmayan insanlar bugün ne yüzle buradalardı anlamıyorum

"Abla anam bir şey sordu korkutuyorsun bizi?" o Mahir'in sesiyle durdum biten şırdanımı tabağa bıraktım kanımın deli aktığını hissediyorum ama engel olamıyorum.Lokmamı yutup ağzımı silerken arkama yaslandım yanımda ilk karşılaşmamızdaki gibi endişeyle merhametle bana bakan Kürşat Devrim'e döndüm

"Baba çıksınlar dışarı" beni onaylayıp onlara doğru döndüğünde yine o aptal çocuk konuştu

"Abla senin baban o değil senin baban burada ailen burada sen o adam yüzünden canından oluyordun haberin var mı kalbin durdu senin kalbin bu adam yüzünden hepsi" önümdeki masayı hırsla itip üstümdeki pikeyi kaldırmaya çalışırken Mert engelleyince o aile diye yırtınan insanlara döndüm

"Ne babası ne ailesi lan aile sizin gibi olmaz bana abla demeyi de kes yerlerde tekmeleyip niye geldin kahpe diyordun ya oradan devam et" Mert'in gerilen kollarına sığındım

"Def olup gidin bir daha hiçbiriniz çıkmayın karşıma siz beni öldürdünüz bende sizi" odanın kapısı açıldığında içeri doktor ve hemşireler girdiğinde kalabalığa karşı kaşlarını çattılar

"Hem bu kadar kalabalık hemde gürültülü hastamızın dinlenmesi gerekiyor lütfen refakatçisi dışındaki herkes odayı boşaltsın" sinirimi çıkaramamıştım doktora bağırdım

"Sen niye bunların hepsini alıyorsun ki içeri doktor nasıl doktorsun sen böyle hasta uyanması mı olur istemiyorum kimseyi" doktor babamla bakışırken timime döndüm

"Arkadaşlar biliyorsunuz lafım size değil seviyorum sizi ben iyiyim sinirlerim bozuk sadece evlerinize gidin.İş yerinde yaramazlık yapmayın beni de bilgilendirin" onlara gülümseyerek göz kırptığımda karşılık gülüştük.Onlar gittikten sonra biyolojik aileme döndüm anne,baba,abi,kardeş doktora bakıyorlardı çok ilgilisiniz aynen.Sessizce bekleyen Esmoşa döndüm

"Çıksınlar artık gerçekten istemiyorum bunları" anlayışla başını sallarken elime uzandı

"Canım benim çok korktuk onlar da korktu uyanman on günü buldu Diyar" gözlerim şaşkınlıktan kocaman oldu on gün mü doktor boğazını temizleyince ona döndüm

"Nasılsınız Gökçe Hanım?"

"İyiyim doktor ne zaman çıkıyorum"

"10 gündür uyuyorsunuz önce sizi muayene edelim" yanındaki hemşirelerle birlikte bana yaklaştı

"Şimdi sizi ayağa kaldıracağız başınız dönerse gözünüz kararırsa bize bırakın kendinizi" iyiyim diyorum anlamıyor üstümdeki örtüyü kaldırıp gelen hemşirelere ellerimi uzattım ayağa kalktığımda hafif sendeleyince hemşirelere tutundum doktor eliyle yatağı gösterince hemşireler yatmama yardım etti.

"Her ihtimale karşı bugün de buradasınız Gökçe Hanım sadece tedbir merak etmeyin gayet iyisiniz" ona itiraz etmenin bir işe yaramayacağını anladığımın için cevap vermedim.Onlar odadan çıkarken Mert de gitti arkalarından.Odada Esmoş, babalık ve ben kalmıştık babalığın kendini mahcup hissettiğini biliyordum yan tarafımda duran eline uzandım

"Kendini suçlamayı bırak artık aynı şey bana olsa sende benim için yapardın" elimi sıkıp başını sallarken Esma Sultan ortamı şenlendirmek istedi

"Ayy Gökçe inan çocuklar gibi tepindi o tetikçiyi arkasındakileri bulunca kız gece saat üçtü üç Mertle Aleyna sana bir şey oldu da kafayı yedi sandılar" birlikte kahkahayı patlattık.Tam kimmiş diye soruyordum ki açılan kapıdan içeri cırlayarak giren Aleyna ve arkasından hızlıca gelip ağzına elini koyan Mert ile onları izlemeye başladık.Aleyna Mert'in elini ısırınca bu kez Mert çığlık attı ikisinin arasında ne oluyordu anlamıyorduk ama eğlendiriyorlardı.

"Kızım bittin sen bu sefer bittin" Mert'in canı çok yanardı hemen ufacık şeyde bile kıymetlidir canı

"Sen kendin kaşındın" şimdi ikisi de birbirlerini öldürecek gibi bakıyorlardı

"Ben kaşındım öyle mi sen elin herifiyle gülüş kaşınan ben olayım" Aleyna Mert'in omzundan itekleyip üstüne yürüdü

"Bana bak ister gülüşürüm ister öpüşürüm istersem sevişirim duydun mu sende ha böyle uzaktan bakarsın işte böyle devam et" Mert kadar bizde şok olduğumuzda habersiz şekilde üçümüz birden öksürerek varlığımızı belli ettik.İkisi de bize döndüğünde gözleri boştu hiçbir duygu göremedim muhtemelen biri söylediğinin biri de duyduğunu şokunu atlatamadı.Kürşat Babayla Esma Anne apar topar toparlanıp çıktılar odadan ben de öyle bakıyordum ki Mert de çıkıp gitti.Dostumla baş başa kaldığımız da gözlerinin dolduğunu gördüm

"Şş gel buraya" yana doğru kayıp pikeyi açtım hemen gelip kıvrıldı yanıma ikimizde konuşmadık bir süre ben onun saçlarını okşadım o benim avucumdaki yarayı.Siktir avucum?yara? aklıma gelenlerle aniden doğruldum

"Aley?" bir şey olduğunu anlamıştı zaten hemen kalktı

"Canını mı yaktım özür dilerim bebeğim uyandığında yoktum bir de böyle hasta halinle üzdüm seni" ikimizde yatakta oturur pozisyondaydık elim boynuma gitti yoktu

"Benim üstümden çıkardıkları şeyleri vermişlerdir nerede onlar" yan taraftaki çekmeyi açıp içindeki poşeti uzattı saatim telefonum cüzdanım vardı kolye yoktu.

"Aley yok kolye yok" o da tekrar poşete bakıp içini yatağa döktü yoktu işte

"Kızım nereye gider kolye acaba ameliyat hızlı oldu ya sonradan görüp orada falan mı çıkardılar" olabilirdi

"Mantıklı belki de" yataktan kalkıp ayakkabısını giydi

"Sen dur heyecan yapma ben bir sorayım" hızlıca çıkıp gitti odadan ama ben nasıl duracağım o anı tekrar hatırlamaya çalıştım görmüş olabilirler miydi hatırlamıyorum burada böyle bekleyemeyeceğim bende yavaşca yerdeki terlikleri geçirdim ayağıma bu hastane kıyafeti de hiç yakışmadı bana çuval gibi.Yavaş adımlarla dışarı çıktığımda hemşire hemen geldi

"Gökçe Hanım bir sorun mu var?"

"Evet üstümden çıkan eşyalarım eksik kolye vardı bir tane o yok düşmüş falan olabilir mi neden yok?" Hemşire düşündü biraz

"Gelin beraber bir soralım hem sizin içinde yürüyüş olur eğer yere falan düşmüşse bulan olduysa kayıp eşya bölümüne bakalım,acele etmeyin yavaş yavaş lütfen" yanıma gelip sakince koluma girdiğinde biraz adımlamıştık ki Mert göründü

"Yok her yere baktım geldiğin ambulansa kadar ama maalesef çiçeğim" yapacak bir şey yoktu bulan kimse anlamazdı bana ait olduğunu ya çöpe atılırdı ya da belki biri kuyumcuya götür parasını alırdı.Hüzünle salladım başımı

"Neyse" karşıdan Aleynanın da bize doğru geldiğini görünce hemşireye teşekkür ederek kolumu çektim hemşire giderken Aleyna gelmişti

"Kolye,yok" ona da başımı sallayıp yavaş yavaş ilerledim ikisi de arkamdan takip ediyorlardı odanın önüne geldiğimizde onlara döndüm

"Bana ait olduğu anlaşılmaz zaten hala takıyor olmam saçmaydı kayboldu diye üzülmem daha saçma o insan evleniyor başkasına ait benim ona ait bir şeyi şimdiye kadar boynumda taşımam aşırı saçmaydı.Bakın ikinizde bu aptal aşık hallerinden çıkın birbirinizi seviyorsunuz neden kabul etmiyorsunuz?Kıymetini bilsenize sevip sevilmenin aşkınızı yaşayın" söyleyeceklerim bittiğinde duvara yaslandım Mert konuşacak olduğunda ondan önce davranarak tekrar konuştum

"Şimdi gidin önce o aptal doktoru gönderin bana eve gideceğim ben iyiyim durmam burada sonra da gidin bir kahve için" Aleyna onaylamazca başını iki yana sallarken Mert kolumdan tutup duvardan çekti beni

"Bir sus da çenen dinlensin" kolumdan ondan kurtardım ve Aleyna ile ikisinin ellerini birleştirdim

"Aptal aşıklar siktirin gidin başımdan,yallah" ikisi donup kaldığında hızlıca odaya girdim kapıyı kapattırken seslendim

"Abim benim hayırlı olsun hayrına beni bir hala yap be çok merak ediyorum nasıl bir duygu.Aleyna kardeşim yengem çok seviyorum sizi hadi o doktoru da gönderin bana,kımıldayın abi biraz tempo aşk çok güzel bir şey be" sözüm bitmeden gelen ayak sesleriyle gittiklerini anladım 'sonunda anasını satıyım' diye söylenirken arkamı döndüğümde gördüğüm kişilerle düzelen morelim tekrar bozuldu.Mirhan,Mahir,Mirza,Savcı.

"Aslında sen zaten halasın hemde asi bir hala neden yatağında değilsin bakalım?" Mirza yumuşak bir tonda beni azarlarken bana doğru geldi önümde durdu

"Koluna girmeme izin verir misin?" İlk defa benden izin istiyordu onu onayladığımda bana çok az temas ederek yatağa getirdi yatağa oturduğumda sadece ona bakarak sordum

"Niye buradasınız Mirza ölmedim diye öldürmeye mi geldiniz?" bana kınayıcı bakışlar atarken sırtıma yastık koyup bacaklarımı düzeltti.

"Gökçee" Mirza da diğerlerinin yanına geçtiğinde şöyle bir baktım da şuan bu halde değil de mesela Baran ile evliymişiz bebeğimiz doğmuş onu bekliyormuşuz dayılarıyla beraber.. Başımı iki yana sallayıp dolan gözlerimi kapattım saçmalama Gökçe bu masum Diyar'ın hayaliydi senin böyle bir hayalin olamaz.Beynime doluşmaya başlayan seslerden kurtulmak için kulaklarımı kapatıp gözlerimi açtım.Hala suç işlemiş cezasını bekleyen yaramaz çocuklar gibi bekliyorlar

"Gidin buradan sizi görmek istemiyorum" onlara bakmadan arkamdaki yastıkları düzeltip yatar pozisyona gelip gözlerimi tavana diktim bakışlarını üzerimde hissediyorum ama artık onlara karşı o kadar boşluk hissi var ki kapanmıyor.

"Affet abla bizi en çok da beni valla boynum kıldan ince sana.Ne yaptıysam sana hasretimden yaptım sandım ki sen öyle dedikleri gibi bizi bıraktın kaçtın gittin" Mahir'in sözünü kesen Mirhan'dan yediği dirsek oldu ama neden diye onu bile sorgulamadım.

"Bacım bizi affet yanında olalım" Mirhan da konuştuğunda bilmem konuşur muydu ama savcının sesini duymamak için aniden kalktım yatağın kenarındaki acil doktor çağırma düğmesine defalarca bastım tüm hıncımı çıkarmak ister gibi üst üste ust üste.Odanın kapısı hızla açılıp içeri doktor ve hemşireler girdiğinde sinirle bağırdım

"Bunları istemiyorum demiştim nasıl odaya girebiliyorlar bu nasıl iş ya" hemşireler onları çıkarırken doktor geldi yanıma

"Sakin olun tamam haklısınız kolunuza bir bakalım lütfen Gökçe Hanım çok hareket ettiniz" odada doktor ve hemşire kalınca sakinledim nefesim düzene girdi

"Çıkar beni doktor hastane bunaltıyor beni iyi gelmiyor istemiyorum bunları da evime gelemezler" kolumu muayene eden doktor yüzüme baktı biraz ciddi olduğumu görünce başını salladı

"Tamam Gökçe Hanım sizi stresten uzak tutalım evinizde gerçekten güzelce dinlenin ama kesinlikle iki güne bir muayeneye geleceksiniz.

"Tamam sağ olun"

 

°°°°°

Hastaneden çıkalı iki gün oldu Kürşat Devrimler işleri gereği Ankara'ya döndüler Esmoş gitmeyecekti Mert zorla gönderdi sevgilisi utanmasın rahat etsin diye.Mert'in evinde kalıyorum Aley de burada.İlk başta iznini benim için kullanıyor diye vicdan yapmıştım ama şuan abimle fingirdemek için kullanılan kardeş gibi hissediyorum kendimi.Birazdan kontrole gideceğimiz için hazırlandım ve yaklaşık beş dakikadır iki süslünün hazırlanmasını bekliyorum.Nihayet ikisi aynı anda odalarından çıkınca evi yoğun parfüm kokusu sardı tam birbirlerine göreydi bunlar.

"Hadi bakalım cimcime gel doktor amcalara gösterelim seni" Mert'e iğrenç espri yapma kabiliyeti yüklendi dün chatcpt'ye sordum aşktan oluyor bunlar dedi.Ona cevap vermeden evin kapısını açıp ayakkabılarımı giydim o sırada Aleyna da ayakkabısını evin hemen içinde giyince hızla abime döndüm onu gördüğü halde ses etmemişti.Ben bunu yapsam yeri temizletir bir de yalatırdı bana.

"Ağabey sen iyice kılıbık hanım köylü bir şey oldun" giydiğim ayakkabılarımı çıkarıp salona doğru fırlattım

"Ne oluyor" Aleyna anlamazken ağabeyim sabır çekiyordu

"Bana gelince ya sabır tabi öyle mi Mert Efendi" fırlattığım ayakkabılarımı giydim ve salonun her yerine basa basa çıktım dışarı

"Kıskanç hallerin çekilmiyor valla kardeşim yürü Allah kahretmesin ikinizi de ve pis kızlar" ensemden sürüklerken söyleniyordu Aleyna Mert'in titizliğini hiçbir zaman önemsememişti meğer Mert de ona zaafı olduğu için susuyormuş.Aleyna'nın kıkırtıları eşliğinde arabaya geldik ben tabi ki arkaya otururken onlar çift olarak öne oturdu.Kolumun acısı ise pek yoktu çünkü hareket etmiyordum iki gündür paso yatıştaydım ama sıkıldım artık işe gitmek istiyorum.Hastaneye geldiğimizde Mert yine beni arabadan nazikçe indirdi bu sefer ağabey edasıyla kolunun altına aldı.Üçümüz sessiz adımlarla doktorun odasına ilerlerken bu hastanenin genelde boş olduğunu fark ettim.Tümen burası yani personel hastanesi her branştan bir doktor var randevu alınmıyor.Özel hastane gibi diyebiliriz doktorun odasına geldiğimizde hemen oda önündeki koltuğa oturdum yorulmuştum sanki Mert odaya girdiğinde doktorla beraber çıktı

"Hoşgeldiniz Gökçe buyurun pansuman odasına geçin hemşire hanım bir baksın bende geliyorum hemen" gösterdiği odaya girdiğimde pencerede arkası dönük dışarı bakan bir adam vardı doğrusu onu kokusundan duruşundan hemen tanıdım savcı,buradaydı.Hiç konuşmadan sedyeye oturdum gözlerimi yere indirdim ağzımı açmayacaktım yemin etmiştim bir kere hem de zaten ne diyeyim haftaya evlenecek olan adama.

"Sevgilin niye gelmiyor yanına?" sorduğu soruyla gözlerimi ona çevirdim direkt karşıma geçmiş gözlerini bana dikmişti.Cevap vermeyince daha çok tahrik oluyordu

"Konuşmayacak mısın?Ettiğin yemin bu kadar önemli senin için yani" birden bana doğru yaklaşınca oturduğum sedyede geriledim biraz bu hareketime daha çok sinirlenmişti gözlerini kıstı,geri çekildi hızlıca doğrulup çıkıyordu ki durdu tekrar koluma baktı

"Aradığın kolyen,bende" hızla gözlerine baktığımda dudağının kenarı kırıştı ama yine konuşmadım sormadım bir şey, o da hırsla çıktı gitti.Haftaya bugün düğünü olan bir insan eski nişanlısının kolyesini neden alır ki saçmalık bu.Hemşire sonunda pansumana geldiğinde şu son beş dakikayı sildim hafızamdan.Hemşire kolluğu çıkarıp pansumanı yaparken Aleyna geldi

"Gökçe iyi misin?" sorduğu soruyla bende düşündüm iyi miydim aslında değilim senelerdir iyileşmeyi bekleyen tarafım var o şerefsizi bulunca iyileşecek o zamana kadar yine de iyiyim demeye devam edeceğim.Aleyna'ya gülümsedim

"Sorun yok iyiyim" o sırada hemşire 'geçmiş olsun' diyerek tekrar kolluğu takmama yardım etti.Odadan çıktığımızda Mert düşünceli bir halde bekliyordu bizi fark edince yüzüne eğreti bir gülümseme koydu Aleyna ile aynı anda birbirimize baktık o da fark etmişti demekki

"Doktor hızlı toparlandığını söyledi işe dönebilir diyor" duyduklarımla yanımdaki Aley'e yaslandım

"E bu süper haber sen niye böylesin?" Mert ikimize bakıp kaşlarını çattı

"Bu ne ya birdiniz iki oldunuz valla tiplere bak.Yok bende bir şey yürüyün hadi eve" önden giderken Aleyna da koluma girdiğinde beraber yürümeye başladık

"Ne oldu ki buna şimdi iki dakikada?" Aleyna'ya omuzlarımı kaldırırken dudağımı büktüm bilmem anlamında.Arabaya geldiğimizde yine ben arkaya oturdum,bundan hoşlanmıyorum.

"Yarın sabah gideriz o zaman işe" ortadan kafamı Mert'e doğru uzattım

"Yok ben daha izinliyim sen başlamanı yap ben sevgilimle takılacağım biraz" ikisine kınayıcı bakışlarımı atarak geriye doğru çekilip yasladım sırtımı koltuğa.Yarın bir müdürle konuşup Destan'ın yanına gideyim hastaneye gelmedi iki gündür de sadece telefonla konuştuk işlerinin çok yoğun olduğundan bahsediyor davalar üst üsteymiş ama farklı bir şey var sanki sesinde hareketlerinde bir tuhaflık seziyorum.Cebim titreyince telefonu çıkarıp baktım benim bebeler görüntülü arıyordu hemen açtım ekranda bir sürü kafa vardı

"Asil kurtlar ne yapıyorsunuz bakalım" hep bir ağızdan bir şeyler dediklerinde güldüm

"İyi misin Gökçe Kız" müdürenin sorusuyla çocuklar da susup ilgiyle beklediler cevabımı

"İyiyim iyiyim sağ olun pansumandan dönüyoruz yarın işe dönmeme izin verecek kadar iyi gördü doktor" çocuklar alkışlayıp sevinçle birbirlerine sarılmaya başladığında bu sevgileri karşısında eridim.

"Tamam biz yine de seni yormayalım ararız tekrar dikkat et kendine" Müdüre Hanım ekranda göründüğünde ona el salladım

"Tamamdır hocam sizde dikkat edin Allah'a emanet" telefonu kapattığımda evin önüne gelmiştik.Mert arabayı apartman kapısına doğru ilerletip durdu

"Cimcime biz biraz dolanıp gelelim" ikisine de kınayıcı bakışlar attım

"Sizde ne meraklıymışsınız be birbirinize bunca zaman niye ayrı kaldınız saftirikler"

"Hadi hadi çabuk in, hızlı ol kızım şimdi elimden bir kaza çıkacak" ikisi aynı anda bağırırken indim arabadan onlar giderken bende yavaş yavaş apartmana girip daireye geldim.İçeri girdiğimde bir hüzün çöktü üzerime o savcı niye oradaydı kolyeyi niye almıştı.Eğer birkaç gün sonra evlenecek olmasa bunlara bir sürü anlam yüklerdim ama o evli sayılırdı.Düşünmemek için kendime bir kahve yapayım boşver Gökçe boşver.Kahvem olurken bende tüm hissizliğimle başında bekliyordum o sırada çalan zille kendime geldim.Kim olacaktı ki hazır olan kahvemi de alıp kapıya gittim.Açtığımdaysa karşımda bir adet Hare ve bir adet biyolojik anne vardı.Onlar bana baktı ben onlara, titrek bir nefes alırken kahve tuttuğum askıda olan elim sarsıldı ve elime sıcak kahve döküldü.İkisi de telaşla bana atıldılar.

"Tamam iyiyim tamam" ben içeri doğru çekildiğim için onlarda eve girmiş oldu zaten geri çeviremeyeceğim tek ikiliydiler.Salona doğru ilerlediğimde onlarda kapıyı kapatıp arkamdan geldiler.Hare elimdeki kahveyi aldığı gibi sehpanın üzerine koydu.

"Şu sıra kahveye biraz ara vermelisin sana taze meyve suyu getirdik bekle bardak alıp geliyorum,mutfağa giriyorum bu arada" konuşurken zaten çoktan gitmişti mutfağa.Salonda ikimizde konuşmazken Hare'nin bilerek gelmediğini düşündüm ben ne yapacağımı düşünürken dizimin üstündeki elime bir el kondu

"Kızım" dedi annemi çok severdim en son ben evleneceğim diye son akşamlarımız diyerek geceleri benimle uyuyan bir kadındı.Beni öperdi,saçlarımı okşardı sabahları yine öpücükleriyle uyandırırdı beraber çiçek gibi kahvaltı hazırlar o masada iki saat oturup sohbetle kahkahayla zaman geçirirdik.Tekrar sıktı elimi bende dolan gözlerimi sıktım.

"Diyar'ım" hıçkırdığında benim yaşlı gözlerimden de iki damla düştü elinin üstüne bunu görünce derin bir nefes çekip aldı beni göğsüne eskisi gibi saçlarımı koklarken öpmeye başladı.Bütün kalkanlarım yerdeydi ben annemin kanatları altındaydım.İkimizde haykıra haykıra ağlıyorduk öyle acıydı ki şu an.O mis kokusunu aldıkça daha çok ağladım yıllara ağladım çektiğim sıkıntılara ağladım her canım yandığında anne diye bağırıp yerleri yumrukladığım ellerim şimdi annemin elleri arasındaydı varken yokluğunu çektiğim annesizliğime ağladım..

 

Bölüm : 04.09.2025 01:15 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...