
"Yıllar sonra yeniden merhaba, Serçe"
Adın ne senin? Cevapta vermiyorsun ki, titriyorsun kuş gibi. Küçücükte bir şeysin serçe gibi.
Ne işin var burada minik serçe?
benden gitmeye kalktığın an, seni kanatlarından kırarım.
Senin özgürlüğün benim sana çizdiğim sınırlardan başka bir şey değil!
Sen eninde sonunda benim kollarımda olacaksın.
Benden başkası olduğu gün, kime ait olduğunu sana hatırlatan ben olurum.
"Beni özlediğine eminim." Dedi Kılıç Kaleli. 17 yaşımın travması, her gece uykularımı bölen ve beni kendimden nefret ettiren o adam.
Bütün algılarımı yitirmişken tek istediğim Alazın yanında ona sarılarak uyumaktı. İşte o zaman tüm dertlerim bitecek , fakat sabah uyandığımda hayat yeniden devam edecek gibiydi. Lakin onun yanındayken sadece ikimizin olduğu bir evrende savruluyormuş gibiydik.
"Ki ben seni çok özledim. Hâlâ benden nefret etmiyorsun değil mi? Aştık değil mi bunları?" Dedi gayet ciddi bir şekilde hasta zihniyetiyle.
Cemre , Ateş parçası demekti. Yanmaktan gocunmazdı lakin herşey küle dönsün isterdi. Alazın , ateşin parçasıydı Cemre... Bitmek bilmez bir gazabı ve öfkesi vardı. Omuzlarını dik tutardı. Yakmadığı tek bir yer kalmayana kadar durmazdı. Sonrasında sönecekse bile , başkalarını da yok ederdi. Bir şeyi yapamıyorsa , daha da bozardı.
"Girdiğin delikten çıkabilmeyi başardın mı?" Diye sordum. Sesim tok , omuzlarım dik , bakışlarım tersti.
"Hiç değişmemişsin Serçe," dedi dudaklarındaki gülümsemeyle. "Her anlamda."
"Bu sefer ne oldu, Kars Kaleli ya da Kılıç Kaleli."
"Sana söyledim Serçe , biz birbirimize aitiz. Senden vazgeçmeyeceğim biliyordun."
"Değiliz, hiç olmadık. Olmayacağız çünkü başka biri var."
Gözle görülür bir biçimde değişti yüz ifadesi. Kaşları çatıldı, bakışları karardı ve çenesi seğirdi. Hep olduğu gibi...
"Başka biri var?" Dedi anlamakta güçlük çekercesine.
"Başka bir var." Diyerek onayladım onu.
"Olamaz,yaşatmam. Bunu en iyi sen biliyorsun. Yaşatmam." Dedi sesini git gide yükselterek.
"Öldürebileceğin biri değil , aksine yaşamak için yalvarabileceğin biri." Dedim damarına bir hayli basarak. Korku bedenimi terk edeli çok oluyordu.
Sinirden gülmeye başladığında anladım , yeterince canını sıktığımı. Bu da beni keyiflendirdi.
"Demek öyle ha? Merak ettim doğrusu. Yüreği yetiyorsa alsın seni Cemre. Neden biliyor musun? Çünkü seni benden değil tek bir adam, tüm dünya almaya çalışsa alamaz. Vermem." Dedi. Birkaç saniye derin nefesler alırken gözlerime baktı. Ardından dışarıya seslendi.
"Cihan!"
Bir adam geldi odaya saniyesinde.
"Bebeğim bizde kalacak. Onun için hazırlattığım odaya götür onu, sonrasında ne yapacağını biliyorsun." Dedi hâlâ bakışları bendeyken.
"Tamam abi." Diyen Cihan koluma uzanınca geriledim.
"Evime gideceğim." Dedim öfkeyle.
"Cihan." Kılıç'ın tek bir kelimesiyle Cihan denen herif kolumu tutup beni götürmeye çalıştığında direndim ama resmen sürükleyerek beni bir odaya getirdi ve kapıyı kilitledi.
"Allah belanı versin Kılıç! Bir gebermedin Orospu çocuğu!" Diye çığlık çığlığa bağırırken sinirden odayı dağıtmaya başladım. "Takıntılı pezevenk bir öl artık!"
Elime geçen vazoyu duvara fırlatırken ona fırlatıyormuş gibi hissediyordum. "Geber artık geber!"
Odadaki herşey darmadağın olduğunda çok daha iyi hissediyordum. Odanın köşesinde farkettiğim kamerayla sinirlerim iyice bozuldu ve kameraya orta parmağımı kaldırtıktan sonra makyaj masasının üstündeki pahalı parfüm şişesini fırlattım. Tam isabet.
Kıracak bir şey kalmadığından odanın ortasında oturtup soluklandım. Derin bir nefes alırken , dışarı bıraktım. Ve sonra tekrarladım. Ta ki odanın kapısı açılıp , Kılıçı karşımda görene kadar.
"Sevgilim , yıllar senden hiçbir şeyi almamış benim aksime. Hâlâ aynı öfke damarlarında akıyor değil mi?" Dedi yere çöküp benimle göz göze gelerek.
"Ölmüyorsun..." Dedim öfkeyle dişlerimin arasından hırçınlanaşarak.
"Bebeğim,kırıyorsun ama," dedi sahte bir sitemle. "Sanırım sana yeni bir oda vermeliyiz ha?"
"Onunda altını üstüne getireyim diye mi?"
"Benim için hava hoş, her türlü benim yanımda kalacaksın. İster odayı yık, ister evi yak." Dedi ve eli gözümün önüne düşen saçıma uzandı.
Değmesine izin vermeden eline vurdum.
"Çek hemen o pis ellerini." Dedim ona iğrentiyle bakarken. "Hiçbir şeyine tahammülüm yok."
"Bebeğim sanırım biraz dinlenmen gerekiyor, bu yüzden bu kadar sinirli olmalısın. Eminim kollarımda uyumak seni dindirecektir." Dedi bana yaklaşarak.
"Ne sikim saçmalıyorsun!?" Diye bağırdım yüzüne öfkeyle.
"İyi uykular Serçe." Dediği esnada boynuma batan iğne ve kanıma enjekte edilen ilaç ile vücut direncim yok oldu.
Hatırladığım son şey kollarına yığıldığımdı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 21.84k Okunma |
1.35k Oy |
0 Takip |
28 Bölümlü Kitap |