27. Bölüm

25. Bölüm

BulutlaraaTutsak
bulutlaraatutsak

 

Gözlerimi açtığımda büyük bir yatağın üzerinde uzanıyordum. Elim refleks olarak boynuma gittiğinde , elimin değdiği noktada küçük bir sızı vardı.

 

Hatırladığım son şey boynuma enjekte edilen sıvı ile tüm direncimi kaybetmiştim. Üstümü kontrol ettiğimde hâlâ aynı kıyafetlerleydim. Tek fark topuklu ayakkabılarım çıkartılmış yatağın sol tarafındaki zemine konulmuştu.

 

Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kanıma karışmış sıvı yüzünden kendimi pamukların üzerinde gibi hissediyordum. Aksi takdirde öfkem çoktan kontrolümü ele geçirmiş olurdu. Lakin şuan öfkemden zerre eser yoktu.

 

Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim olmadığı gibi , onun bana ne yapacağı hakkında da hiçbir fikrim yoktu. Değişmişti fakat altyapısı hâlâ aynıydı.

 

Onu tanıyamamıştım. Kılıç Kaleliyi yıllar değiştirmişti.

 

O zamanların Kılıç Kalelisi , şimdinin Kars Kalelisine dönüşmüştü. Kılıç Kaleli; orta boylu , zayıf ve soluk tenli 21 yaşında sosyopat bir gençti. Kars Kaleli ise ; uzun boylu, kalıplı ve soluk tenli 29 yaşında bir psikopattı.

 

Binlerce kez değişse bile ondan binlerce kez nefret edeceğim ve bu hiç dinmeyecek.

 

Yataktan kalkarak boylu boyunca camdan oluşan duvarın önüne geçtim. Kollarımı göğsümde bağlayıp dışarıyı seyre daldım. Çevre civarda benzinliğin bile olmadığı bir araziydi.

 

Buradan kaçabilmek için hiçbir avantajım yoktu.

 

Kapının açılma sesini duyduğumda arkamı dönmeden konuştum. "Kılıç defol git hemen."

 

"Kılıç kim Ankara kızı? Komutanın geldi." Diyen sesi duyduğumda gözlerim doldu ve boğazım düğümlendi. Beni bulmuştu değil mi?

 

Hızla arkamı döndüm ve koşarak boynuna atladım. Sıkı sıkı sarıldım ona. Belimden tutarak düşmemi engellediğinde yanağına öpücüklerimi bıraktım.

 

"Çok özledim." Dedim. "Yemin ederim, çok özledim komutanım."

 

Gözlerimden yaşlar akmaya başladığında "Ağlama Ankara kızım." Dedi bana özlemle bakarken.

 

"Alaz, yalvarırım götür beni buradan." Beni böyle görmeye , sesimi böyle duymaya alışık değildi. Bana bakarken yutkunmuştu. Herkesle savaşırdım ama gardımı bir tek ona indirirdim. "Emrin olur ama bana yalvarma Ankara kızı." Dedi yumuşak ama bir o kadar da sert bir tonda. Başımı göğsüne sakladığımda saçlarımın üstüne bir kaç öpücük bıraktı.

 

"Alaz... Yakalanırsak , seni yaşatmaz." Dedim ağlayarak.

 

"Yakalanmayacağız Ankara kızı, ama bana bir söz vermen gerekiyor. Her ne olursa olsun , ilk önce sen kurtulacaksın Ankara kızı. Ardına bakmadan koşacaksın, anladın mı?" Dedi başını eğip gözlerime bakmaya çalışırken.

 

Başımı olumsuzca iki yana salladım. "Asla," dedim. "Bunu asla yapmayacağım."

 

Kucağından indiğimde kapıyı kapatarak kilitledi. Ardından bana dönerek konuştu. "Fazla yüksekte değiliz , ben camdan atlayacağım ama sen ne olur ne olmaz diye kendini bırakacaksın ve ben seni tutacağım. Tamam mı?"

 

"Tamam."

 

Boydan camı açarak kendini bir anda aşağıya fırlatmasıyla çığlık atmamak için elimi ağzıma kapattım. Bordo bereli olunca, böyle oluyordu herhalde. Zamanımız sınırlı olduğundan hızla cama gidip bende kendimi bir anda yere attım ve gözlerimi kapattım. Düşmeme izin vermeyen bir çift kol beni havada yakaladı. Beni yere indirerek hiç konuşmadan , elimi tutarak bahçe duvarına ilerletti. Beni kaldırarak duvara oturttuktan sonra kendisi sadece kollarını duvara koyarak diğer tarafa çekti bedenini.

 

Deccal misin , Hulk musun ne adam???

 

Vakit kaybetmeden beni koltukaltlarımdan tutarak oturuğum duvardan indirdi ve yine hiç konuşmadan elimi tutarak ilerideki siyah arabaya ilerletti.

 

Kapıları açarak beni arka koltuğa bindirdi ve torpido dan bir tabanca alarak bana verdi. "Kullanmayı biliyor musun?" Dediğinde başımı salladığımda şaşırmayı sonraya bıraktı.

 

"Zor da kalırsan kullanmaktan çekinme." Dedi ve arabanın kapısını kapatarak kilitledi. Ama o binmemişti. Cama yumruklar atmama rağmen arkasını döndü ve o lanet eve ilerledi.

 

Geri gelsindi. Tanrıya duam olsun ki geri gelsindi...

 

Bölüm : 17.01.2025 22:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...