31. Bölüm

⚓31. Bölüm⚓

Büş Bckr
busbckr

⚓⚓⚓⚓⚓⚓⚓

31. Bölüm

"Bir gün Nilay'a yine görücü gelmiş ama bu defa başka, babası çok sıcak bakıyormuş. Nilay'ı darlamaya falan da başlamışlar kabul etsin diye. Abim bunu duyunca çıldırdı tabi."

Yani, çıldırılacak bir şey hak veriyorum. Kaynanam da hâlâ Başak'ı gözüme sokmaya çalışıyordu mesela...

"Nilay yine açıklamaya korkmuş. Ben Nilay'ı da anlıyorum. Rahmetli babası hakikaten sert bir adamdı. Mesela Nilay'ı zorla evlendirmezdi ama duysa ki sevgilisi var öyle bir adam olurdu. Ters, inat biriydi. Neyse işte Nilay yine açıklamayalım deyince abim çok büyük bir hata yapıyor ve Nilay'dan ayrılıyor." dedi. Sinirlenmiş olması o anları yeniden yaşadığını gösteriyordu.

"Sonra yetmiyor başka bir hata daha yapıp annemin o gün 'Sana çok güzel bir kız buldum' diye kendisine gelmesine karşın 'Tamam, hemen söz yapalım' diyor. İşte o kız Damla. Onların lanetleri tam olarak o andan sonra başlıyor"

Gözlerim irice açıldı ve merakla Kaptan'ı dinlemeye başladım.

Murat abi beni öyle hayal kırıklığına uğratmıştı ki tek kelime edemedim ama Derya devam etti. Sanırım o bu yaşananları atlattığından kolayca konuşabiliyordu.

"İki gün sonra söz takılacağı haberi Nilay'a gidince o da öfkesine yenik düşüp babasına tamam diyor ve o ikisi aynı gün başkalarıyla sözleniyorlar. Sırf inat uğruna yani."

Gerçekten inanamıyordum buna. Buna ve bu yaşananlara rağmen şu an evli olmalarına da...

"O inat devam etti tabi, ikisi de evlendiler. Aslında hayatlarına girdikleri kişilere de haksızlık ettiler. Bakma sen Damla'ya kızdığımıza Damla'ya da yazık."

"Tabi yazık." dedim öfkeyle. Öfkem Hem Murat abiye hem de Nilay'a idi. Belki o inat etmese Murat Abi de sözlenme saçmalığından dönecekti.

"Tahmin edeceğin üzere berbat bir evlilikleri vardı. Damla Abime deliler gibi âşık olmuştu ve karşılığını hiç alamadı. Alamadıkça kinlendi, kini ona hatalar yaptırdı. Damla bambaşka biri oldu. Çocuk istemedi abim, hiçbir şey demedi bana ama bence boşanmak hep aklının bir köşesindeydi. Ben aralarında karı kocalık ilişkisi olduğunu da düşünmüyordum ta ki Damla hamile olduğunu söyleyene kadar."

"Murat Abi sevinmedi tabi..."

"Sevinmemek ne ki yıkıldı. O ara sürekli içerdi abim. Zaten o yüzden ailenin geri kalanıyla da çok tartışırdı. Meğer sarhoş geldiği bir gün Damla..."

Devam etmedi ama elbette anladım. Bilinci yerinde değilken Murat Abiyle birlikte olmuştu. Yani gerçekten aralarında tensel bir ilişki yoktu o güne kadar...

"Mina doğdu sonra, Damla gerçekten çok umutluydu. Çocuk olunca düzelir diye düşündü. Ancak her şey aynıydı. Murat Abi Mina'ya da çok yaklaşmıyordu hatta başta. Yine bir gün büyük bir kavga oldu. Abim boşanalım dedi herkesin içinde. Damla da yorulmuştu sanırım. Biterse bitsin dedi dava açtılar ama Damla mahkemede yine vazgeçti. Anlaşmalı boşanma çekişmeliye döndü. O zaman Melike'yi bulduk işte. Abim Damla'ya çocuk sende kalsın, ölene kadar size bakacağım demişti o zaman ama Damla istemedi. Daha bir-bir buçuk yaşındaydı Mina. Sanırım Mina Abimde kalırsa eve girip çıkabileceğini düşündü. Hoş, abim yeniden evlenene kadar kaç kez geldi gitti de."

"Nilay peki?"

Derya iç çekti.

"Onun hikâyesi bambaşka. Evlendiği günden beri şiddet görmüş. O şerefsiz adam..." duraksadı. Abisinin hikâyesini daha kolay anlatmıştı oysa... Nilay'ın yaşadıkları daha duymadan tüylerimi ürpertti.

"Nilay ilk gece korkmuş, dedim ya daha toydu. Beraber olmak istemeyince adam onu dövüp zorla..."

Kanım çekildi. Göz bebeğim bile kıpırdayamadı sanki. Sadece içimde bir yanardağ patlamış gibi bir acı hissettim. Sonra yutkundum. Gözlerim yanıyordu. Sanırım ağlamak üzereydim.

Derya cümlesini devam ettirmedi "Bunu da abim Nilayla evlendiklerinin ikinci günü yine içip sarhoş olduğunda, ben onu eve getirmek için yanına gittiğim zaman ağlayarak anlatmıştı bana. Bildiğimi bilmezler, sana anlatmam doğru değil belki ama içimde tutamadım daha fazla. Benim için de ağır bir yük oldu. Özür dilerim. Belki sana da yük ettim."

Başımı iki yana sallasam da o yük beni de kambur etmişti. Yine de Derya'nın yükünü sırtlanmış olmak bana iyi hissettirdi. Duyduklarımın yanında ne kadar iyi olabilirse tabi...

"Abim bir gün, Nilay'ın kocası tarafından itilip kakıldığını görünce adamı dövüyor. İçeri attılar kısa bir süre Murat Abimi bu yüzden. O arada Nilay'ın babası vefat edince Nilay'ın annesi de kızına arka çıktı Nilay boşanma davası açtı. Tabi Abimin Melike'yi her hafta üç kez zorla Nilay'a göndermesinin de etkisi var bunda. Adam Nilay'ı anneni de seni de öldürürüm diye tehdit ediyormuş. Melike tabi hemen suç duyurusunda bulundu. İki celse de boşandılar. Sonra abim çıktı. Nilay'ın peşine düştü. Görsen var ya resmen peşinde pervane, çölünde bedevi, yolunda abdal oldu. O ara Nilay'ın eski kocası Şevket geberdi gitti. Yine abimi içeri aldılar ondan şüphelendiler falan ama sonra ortaya çıktı ki bu it içmiş içmiş sonra sandalla denize açılmış, daha dengesini mi kaybetti ne olduysa suya düşmüş. Cesedi kıyıya vurunca direkt şüpheli olarak abimi aldılar. İşte o ara Nilay biraz yumuşadı. Ama biraz!" dedi eliyle tırnak ucunu göstererek.

"Aradan sene geçti, abim iğne ipliğe döndü, Gözünün feri gitti ama Nilay'ın peşinde dolanmaktan vazgeçmedi. Maalesef dul olduğu için onu rahatsız edenler günden güne çoğaldı. Abimin de çocuğu var bakıma muhtaç, abim bakmıyor, bir anne lazım diyerekten annem yollara düştü ve Nilay'ı ikna etti. Tabi bana kalırsa annem hatasını telafi etmek istedi, Nilay da abimi affetmeyi gururuna yedirememişti. Onu rahatsız edenleri ve annemin ricalarını bahane ederek bir şekilde abime kavuşmayı seçti. Tabi bunu söylediğimi duymazsa iyi olur. Aramızda kalsın yoksa paralar beni."

Derya'nın sahici korkusuna gülümsedim. Gözlerimden şarıl şarıl yaşlar dökülürken bu gülümseme benim için büyük bir başarı bile sayılabilirdi.

"Ee nasıl evlendiler? Düğün oldu mu?"

Derya kaşlarını kaldırdı.

"Tabi canım. Abim yıllar sonra sevdasına kavuşmuş. Oldukça büyük de bir düğün yaptık. El âlem ne der umursamadık bile. Tabi evlendiler diye onlar erdi muradına biz çıkalım kerametine değil... Çekişmeleri devam etti. Ha bu arada atladım biz bu arada Duha ve Melike'yi de evlendirmiştik. Onlardan 6 ay sonra evlendi abimler."

Bunu da Melike söylediği için biliyordum zaten. Başımla onayladım.

"Evet haberim var Duha Abi'yi pavyona götürmüşsün."

Derya boğazını temizleyip gözlerini kaçırdı ve konuya döndü. Bu konuyu açmak istemiyordu anlaşılan. Kısık gözlerimi bir süre üstünde tutmaya devam ettim ben yine de...

"Abimler evlendi evlenmesine ama kesinlikle birbirlerinin yüzüne bakmıyorlar. Daha doğrusu Nilay bakmıyor Murat Abim utancından bakamıyordu. İlk gece sanırım aralarında büyük bir kavga geçti. Zaten dediğim gibi Murat abimi ertesi gün meyhaneden topladım. Nilay yaşadıkları için abimi suçladı sanırım. Neyse artık. Öyle böyle derken Nilay'ın hamile olduğunu öğrendik. Daha doğrusu abimin sevinç haykırışını tüm mahalle duydu. Biz de tüm mahalle ile aynı anda öğrendik yani."

Güldüm. Derya da gülüp saçını karıştırdı ve başını yan yatırıp "O güne kadar biz yine aralarında karı kocasal bir ilişki olmadığını düşünüyorduk çünkü gün içinde ikisi birbiri için görünmez oluyordu. Yani yine bize sürpriz oldu." dedi sinsice gülerek.

Serseri!

Aklıma gelenle içim sıkıldı. Bunu düşünmek istemiyordum ama düşünmeden de edemiyordum.

"Zavallı Mina..."

Aslında dile dökmek istememiştim ama birden ağzımdan çıktı. Babası onun varlığıyla sevinmemişti bile. Ne kadar talihsiz bir çocuk...

Derya da bu kez benimle hem fikir olacak ki başıyla onayladı.

"Geldiği ilk günden beri Nilay ona çok büyük sevgi ve şefkatle yaklaştı. Abimin yüzüne bakmasa da gözü kulağı hep Mina'daydı. Mina ona anne demeyi seçmişti. Kendi annesine bir kez bile dememişken... Abim de sanırım Nilay ile bir bağlantı kurabilmek için Mina ile ilgilenmeye başlayınca kızına ısındı. İstemediği bir kadından bile olsa sonunda kendi çocuğu olduğunu anlayabildi. Sonra Ayaz'ın varlığını öğrenince Nilay'ı da aralarını düzeltmek için yoklamaya başladı. Yani Mina ile bir araya gelen parçalarını Ayaz birbirine yapıştırdı. Bence bugün hâlâ birbirlerine kırgın olsalar bile affettiler birbirlerini. Yani hiç kavga etmiyor değillerdi kavga edecek bir ilişkileri bile yoktu bir zamanlar. Geçmişlerini telafi edebilmek adına birbirlerini hep tolere ediyorlardı. Asude... Kavga da ilişkinin bir parçası, ayrılık da... Bunun nazar gibi şeylerle bir alakası yok. Hallederler, sen bunları düşünüp canını sıkma. Sen bu eve canlılık getirdin. Bu evin hâlihazırda birçok acısı ve sorunu vardı zaten sen bunları yüklenme. Asıl sen benim yüzümden tüm bunlara maruz kalıyorsun."

Başımı iki yana salladım.

"Yok, ben şikâyet etmiyorum."

"Biliyorum. O yüzden diyorum ya sen şikâyet bile etmiyorken kimse kalkıp sana bir şey demez."

Ayaz komodine tutunup ayaklanmaya çalışınca yeniden ilgimizi ona verdik.

Sonra Derya'nın gülüşünü duyunca ben yeniden ona bakmaya başladım. Derya'nın ilgisi ise Ayaz'da kaldı.

Gülünce kısılarak bir çizgi olan gözleri, jawline hattı, kusursuz dişleri, seyrek de olsa kirli sakalı... İzledim onu ve düşündüm, anlamaya çalıştım. Beni kendine bu denli deli divane eden, yıllardır sert duvarlarımı geçmeyi bırakın, yaklaşamayan aşkın bir anda duvarlarımı tarumar edip göğsümü istila etmesine sebep olan tam olarak neydi? Nesiydi? Neresiydi?

İçimde coşkun bir şelale akıyordu, dünyanın en büyük yanardağı patlıyordu, bombalar düşüyordu yüreğime. Bir şeyler ölüyordu ama bir şeyler de doğuyordu sanki.

Her âşık mı böyle hissediyordu yoksa ben çok acemiydim diye kontrol mü edemiyordum kendimi. Bir parçam korkudan titrerken diğer parçam haddini aşan şeylerin peşindeydi.

Derya birden gülümseyen yüzünü bana çevirince göz göze geldik. Gülümsemesi yerini korurken acımadan bir de göz kırptı.

"Hayırdır? Ne düşünüyorsun?"

Gülümsemeye yakın bir ifadeyle başımı iki yana salladım.

"Hiç... Öyle olanları işte..."

Kapı sesi duyduğumuzda ikimizin de dikkati konudan dağıldı ve Kaptan ayaklanıp "Geldiler herhalde." dedi.

Eğilip Ayaz'ı kucakladım ve Derya'nın ardından odadan çıktım. Merdivenlerin başında durduğumuzda Nilay ile göz göze geldik. Tekti. Görünürde Murat Abi yoktu.

"Anneeee" Ayaz'ın bir anda kendini öne itmesiyle dengem sarsıldı ama neyse ki bir kaza olmadan toparlayıp merdivenleri indim. Nilay perişan görünüyordu. Gerçekten karşımda gördüğüm kadının tanıdığım bildiğim eltimle bir alakası yoktu.

Ayaz'ı ona uzatırken "İyi misin?" diye sordum. Başıyla belli belirsiz onayladı. O da halinin farkında olacak ki göz temasından kaçınıyordu.

Benim sormaya cesaret edemediğimi Derya sordu.

"Abim nerede Yenge?"

İçine kaçan bir sesle "Geliyor." dedi. "Dışarıda sakinleşmeye çalışıyordu en son." Bu kez sesi daha diri ama imalı çıkmıştı. Kaptan ile göz göze gelince omuz silktim. O bizi geçip kapıya yönelirken benle Nilay da salona geçtik. Çiçek Hanım da uyumuştu sanırım. Şimdiye çoktan gelmiş olması gerekiyordu yoksa.

"Duydun mu olanları?"

Nilay'ın sesinin titrediğine ilk kez şahit oluyordum. Bu durum biraz beni afallattı. Başımı salladım.

"Duydum ve inan bana sana hak verdim Nilay."

"Ses tonuna bakılırsa ardından bir ama gelecek." dedi gülümsemeye çalışarak. Ben de gülümseyip başımla onayladım.

"Az önce Derya ile konuşurken fark ettim ki ben Mina ile kendimi özdeşleştiriyorum. İkimiz de annesi tarafından istenmeyen çocuklarız."

Nilay kaşlarını çattı. "Asude ben annenin seni çok sevdiğini düşünüyorum. Gördüğüm buydu. Niye böyle bir yargıya vardın ki?"

"Sevgi gösterilmediği sürece değersizdir. Bir duvar da beni seviyor olabilir ama ben bunu hissetmedikten sonra ne anlamı var ki? Her neyse konu benim annem değil Mina. Biz Derya ile konuşurken ben tabi ki senin ve Mina'nın tarafını tutup tepkinde ne kadar haklı olduğunu savunurken ve Mina'nın neler hissediyor olabileceğini sıralarken Derya bir şeye dikkat çekti."

Nilay bu kez merakla başını eğdi.

"Ben Mina'nın annesiyle neden görüşmek istemediğini anlıyorum sanırım. O bir tercih yapacağını düşünüyor. Babasının yanındayken annesi yok ya annesinin yanında olunca babasını kaybedeceğini düşünüyor muhtemelen ve elbette bu o kadının suçu. Biraz da Murat Abinin ama neyse oraya çok girmeyeceğim. Sonra düşündük ki babası yanındayken annesiyle görüşse onun açısından daha iyi olur."

"Biliyorum ama-"

Nilay'ın telaşlı çıkışını sözlerimle kestim.

"O kadının böyle bir niyetle bunu teklif etmediğinin farkındayım Nilay. Seni çok iyi anlıyorum ve gerçekten hak veriyorum inan bana ama Murat Abi o kadınla kaç sene evli kaldı. Sevse boşanmazdı. Sen onun kaç senelik sevdasıymışsın madem güvensen olmaz mı ona?"

Nilay dalgın bir şekilde halı desenlerini incelerken kapı açıldı ve Murat Abi, Derya ve Derya'nın kollarının altında Yaprak içeri girdi.

Gülüşüyor olmalarına karşın gergin oldukları hissediliyordu. Özellikle bizi gördüklerinde Murat Abi'nin solan gülüşü de bunu kanıtlıyordu

"Hoş geldiniz." diyerek gülümsedim. Bu sessizlik ortamdaki gergin havayı daha da gererdi yoksa.

"Hoş bulduk küçük yengecim."

Yaprak da benim gibi düşünmüş olacak ki oldukça neşeli takılıyordu.

"Yalnız aynı yaştayız hatta senden ay olarak büyüğüm cicim ne küçüğü?"

Yaprak Derya'nın kollarının altından çıkıp yanımıza yürürken sırıttı ve kendini koltuğa gelişigüzel bırakmadan evvel "Bu, yengelerimin arasında en küçüğü olduğun gerçeğini değiştirmez." dedi.

Sonra Nilay'a bakıp "Yanlış anlama Güldalım sen hâlâ en genç görünen yengemsin. Ben tamamen hiyerarşiden bahsediyorum."

"Karıma böyle lakaplar takma tekne kazıntısı. Ona yalnız ben sahiplik eki takabilirim."

Murat Abi'nin öfkeli tavrı Yaprak'a değildi, Nilay ile kavgalı olmaları yüzündendi ama yine de sözleriyle biraz olsun ortamı yumuşatmıştı. Derya ile göz göze gelince gülümsedik. Yine göz kırptı. O göz kırptıkça kalbim bir güvercin gibi takla atıyordu sanki. Bu kadar hassas olmama da sinirleniyordum artık.

"Aman yemedik karını. Seviyoruz işte! İlla görümcelik mi yapalım?"

Nilay gülüşünü çok profesyonelce sakladı. Derya'dan kaçırdığım gözlerimi ona çevirmemiş olsaydım ben de görmezdim ama gördüm bir kere. Barışmamış olabilirlerdi. Yani hiçbir şey olmadıysa bile mutlaka bir şeyler olmuştu.

Ayaz annesinin kucağında uykuya dalmıştı bile. Yavrum... Demek uyumak için annesini bekliyordu.

Kapı açıldı ve dikkatimiz kapıya kaydı. Melike, Duha Abi ve Duha Abinin kucağında uyumuş olan Mina içeri girdiler.

Çocuklar uyuduğu için daha sessiz bir şekilde "Hoş geldiniz." dedim yine onlara da gülümseyerek. Ortam sessizleşince ben geriliyordum çünkü.

Melike "Hoş bulduk." dedi sessizce. Sonra öfkeyle herkesi yoklayıp Murat Abi'de durdu.

"Ne yapıyorsanız yapın ama sabaha kadar barışmış olun. Kız ağlamaktan perişan oldu. Onun yüzünden ayrılacağınızı ve Nilay'ın gideceğini düşünüyor. Sizin acı dolu geçmişinizin sorumlusu çocuklar değil. Yüreğim paramparça oldu ya! 6 yaşında bir çocuğun bu kadar derdi olmaz!"

Gözlerim Nilay ve Murat Abi arasında gidip gelirken
Derya'nın yanıma geldiğini fark ettim.

"Mina'yı gerçekten bir sen anladın ve daha onu görmemiştin bile."

Fısıldadıklarına karşın gözlerimi Duha Abinin kollarında uyuyan Mina'dan çekmeden gülümsedim.

"Keşke anlamak zorunda kalmasaydım. Ne benim ne Mina'nın ne de başka bir çocuğun böyle kaygılardan haberi olmasaydı."

Şu an sümüklerimi çeke çeke ağlamak ve Mina'ya sarılmak istiyordum. Onun bir suçu olmadığını ve hep çok sevileceğini söylemek istiyordum. Çünkü onun bunları duymaya ihtiyacı vardı ve eminim Nilay sabah uyanır uyanmaz bunları yapacaktı.

"Ayaz da uyudu." dedim bakışlarımı Nilay'a çevirip. "Duha Abi, Mina'yı babasına ver de anne baba olarak çocuklarını yataklarına yatırsınlar. Geç oldu biz de odalarımıza geçelim."

Duha Abi'den önce Murat Abi hareket etti ve Mina'yı Duha Abinin kucağından aldı. "Gel kızım." dedi mırıldanan Mina'yı kollarıyla sararken. Derya elini belime koyunca bakışlarımı ona çevirdim. Bana büyük bir şefkatle gülümsüyordu. Diyar sağ olsun bu gülümsemeyi onun sayesinde unutmamıştım. Ondan başkası bana bu şekilde gülümsemiyordu çok uzun zamandır.

Ben de gülümsedim. Derya tüm çapkınlık vukuatlarına rağmen düzgün bir adamdı. İyi biriydi. Bilmiyorum iyi bir âşık olmayabilirdi belki ama ben yine de ona âşık olmuştum.

Çok büyük hata ettiğimi biliyorum ama ne yapayım engel olamıyorum. Önünü ardını düşünmüyor muydum? Kesinlikle düşünüyordum ama ne yapabilirdim yani? En fazla içimde tutarak yaşayacağım ta ki unutana ya da boşanana kadar...

Belki de ne unutmana ne de boşanmanıza gerek kalır Asu-de... Belki de o da senden hoşlanır ve evliliğiniz gerçek olur...

Uzmana görüneceğim dedim diye taktik mi değiştirdi bu iç sesim bana mı öyle geliyor? Niye durduk yere bana karşı bu kadar kibar oldu bu?

Sen de iyilikten anlamıyorsun ben sana daha ne diyeyim?

İyilik mi bu şimdi? Beni niye boş umutlarla kandırıyorsun? Benden hoşlanırsaymış! Kızın hayaleti bile benden değerli çünkü o hayalete âşık adam!

⚓⚓⚓⚓⚓⚓⚓

Bölümü nasıl buldunuz?

Duyurular için:

İnstagram: Busbckr/ Busras.typwriter

Twitter(X): Busrastypwriter

Editler ve alıntılar için: Tiktok: Busras.typwriter

 

Bölüm : 01.01.2025 01:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...