
10. BÖLÜM
İyi okumalar. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın... Düzenlenme yaptığım için kurguda değişiklikler oldu.
İnsan ne kadar bir konuda bir şey yapmaya çalışsa da bazen olmayınca olmuyor.
Ne kadar çabalansa da kaderin önüne geçilmiyordu. Yağmur’da iki gündür elinden geleni yapmış olsa da Başhekim hakkında kesin bir delile ulaşamadı. Daha fazla suç işlememek için bugün mesaiden sonra hastaneye giderek dinleme cihazını odadan almaya çalışacaktı. Öngörüsünde ki gün haricinde hiçbir şekilde odasında bu konu hakkında konuşma yapmıyordu.
Yağmur emin olmasa bir yerde hata yaptığını düşünecekti. Ancak öngörüleri bu zamana kadar yanlış çıkarak onu hiç yanıltmadı.
Ekip arkadaşları birkaç gündür onda ki durgunluğun farkındaydı. Hatta eve çok sık gitmese de annesi ve babası da bu durumun farkındaydı. Her telefon konuşmalarında sık sık iç çekmesi ve kısa cevaplar vermesi onları endişelendiriyordu. Dile getirmeseler de her ikisi de kızlarının neşeli halini özlemişlerdi. Konunun işleri ile ilgili olduğunu anladıkları için bir şey sormadılar.
Yağmur masasında birkaç saat önce gittikleri bir ihbarın dosyası ile ilgilenirken birkaç gündür olduğu gibi yine iç çekti. Artık onun bu haline dayanamayan Halil onun boş gözlerle baktığı dosyayı elinden çekip aldı. Tayfun ve Derya’da, Halil’in yaptığı hareket ile dikkatini onlara verdi.
“ kaç gündür iç çekip duruyorsun. Benim içim daraldı. Sorun ne?”
Yağmur, Halil’in sorusuyla ne söylemesi gerektiğini bilemedi. Birilerine anlatması ve yardım istemesi gerekiyordu. Ama kendisini tamamen açıklamadan onları inandıramayacağını biliyordu. Bu yüzden söylememeye karar verdi.
“ kendim halletmeye çalışıyorum şu an ama söz yapamazsam sizden yardım isteyeceğim”
Yağmur konuşmasını bitirmişti ki masanın üzerinde duran telefonu çalmaya başladı. Annesi ya da babasının aradığını düşünerek eline aldığı telefonun ekranındaki ismi gördüğünde heyecan ile ayaklandı.
Diğerleri Yağmur’un aniden heyecanlanması ile kaşları şaşkınlıkla kalkarken kimin aradığını merak etmişlerdi. Yağmur üzerindeki meraklı bakışları hissetse de karşı tarafı daha fazla bekletmemek için hemen telefonu yanıtladı.
“ Orhan Abi ”
………
Birkaç gün önce Orhan, Yağmur ile konuşmasından sonra kafası karışık bir şekilde hastane kapısından içeri girdi. Genç kızı çok fazla tanımasa da söylediklerinin doğru olduğuna inanıyordu. Başkasına göre Yağmur’a körü körüne inanmak saçma gelse de onun kendileri için özel bir yeri vardı.
Orhan asansörle yukarı çıkarken çoktan aklında bir plan vardı. Asansörün kapısı açılır açılmaz bebeklerin bulunduğu odaya doğru ilerledi. Bir hemşireyi çevirerek kızının yanına girmek istediğini söyledi. Hemşireyi zorda olsa ikna ederek odaya girdiğinde kızı olmama ihtimali olan bebeğe yaklaştı. Bir yandan da diğer kuvözlerdeki bebekleri inceliyordu. Çok geçmeden gözüne çarpan bebek ile kalbi hızla atmaya başladı.
Yağmur’dan duyduklarının yanlış olmasını istediğini şu an fark ediyordu. Ama gerçekler suratına bir tokat gibi çarpmıştı. Az ilerideki kuvözdeki bebek Leyla’sına o kadar benziyordu ki hemşirenin kendisine gösterdiği bebeği görmese direk onun yanına giderdi. Daha fazla dikkat çekmemek için bakışlarını o bebekten zorda olsa çekti.
Hemen önünde durduğu bebeği izlemeye başladı. Olmuyordu işte kalbi az önceki gibi hızlı atmıyordu. Kendilerine ait ufacık bir benzerlik bile yoktu. Hatta bu bebek sarışındı. Oysa kendiside Leyla’da esmer ve siyah saçlıydı. Ailelerinde bir tane bile farklı renkte saça sahip kimse yoktu. Belki kahverengi vardı ama sarışın yoktu. Hemşirenin kendisine bakmadığı bir anda bebeğin dökülen bir iki tane saçını aldı.
Kendisine verilen süre dolduğunda odadan çıktı. Çıkmadan önce kalbini hızlandıran bebeğe de bakmayı ihmal etmedi. Uzun süre Leyla’nın yanına gitmediği için ısrar ile arayan karısına yiyecek bir şeyler ayarladığını söyleyerek kapattı. Şuan karısına anlatamazdı. Önce emin olmalı ona göre bir yol izlemeliydi. Karısını üzerek acı çekmesine hatta belki de sütünün kesilmesine sebep olabilirdi. Bunlar en son isteyebileceği şeyler bile değildi.
Hastaneden çıkmadan önce özel bir hastanede kalp cerrahı olarak çalışan arkadaşını aradı. Konuyu açıklamadan yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi. Arkadaşı da onu elbette kırmayarak her konuda yardımcı olacağını dile getirdi.
Orhan arkadaşı Emre’nin çalıştığı hastaneye vardığında hızlı adımlar ile odasına ulaştı. Odaya girdiğinde kendisini bekleyen arkadaşına olanları anlattığında Emre başta inanmasa da Orhan’ın yalan söylemeyeceğini de biliyordu.
“ işte böyle Emre ben Yağmur’a inanıyorum. Üstelik kendi kızım olduğunu düşündüğüm bebeği görmen lazım Leyla’ya o kadar benziyor ki sanki tüm dualarım kabul olmuş gibi karıma benzeyen bir kızım olmasını ne kadar istediğimi sen biliyorsun”
“ Bu dediklerin doğru ise burnuma kötü kokular geliyor Orhan, düşünsene size yapılanı yıllardır yapıyorlarsa, onlarca bebek ailesinden ayrılarak başka ailelere verildiyse tüyler ürpertici bir durum”
“ haklısın, sonuçlar tahmin ettiğim gibi çıkarsa bunu yapanların peşini bırakmayacağım”
İkisi beraber DNA testi için gerekli işlemleri yapmak üzere işe koyuldu. Her ne kadar Emre birçok konuda yardımcı olsa da sonuçlar en kısa 2 - 3 gün içinde çıkacaktı. Orhan elinden daha fazla bir şey gelmediği için mahcup olan arkadaşına sorun olmadığını söyleyerek yanından ayrıldı.
O üç gün Orhan için çok zor geçti. Bir yandan Leyla’ya olanları belli etmemek için uğraşırken bir yandan da hastaneden öz kızını alıp gitmelerinden korkarak geçirdi. Her saat başı kontrol ederek geçen üç gün Leyla ondaki stresin farkındaydı. Kendisi anlatmadan bir şey sormayı düşünmüyordu. Kocası anlatması gereken zamanı bilirdi.
Eğer söylemiyorsa kendi iyiliği için olduğuna emindi. Leyla bir yandan da kucağına alamadığı bebeği için de endişeleniyordu. Uykusundan sürekli sıçrayarak uyanır olmuştu. Bu durum Orhan için tüm yaşananlar üzerine tuz biber oldu. Her şeyin bir an önce sonuçlanmasını istiyordu.
Üçüncü günün sabahında hastane odasında aileleri ile otururken kendisini arayan arkadaşı ile Orhan heyecanla ayaklandı. Odadakiler onun bu haline anlam veremezken genç adam ailesinin onu izlediğini fark edince arkadaşının aradığını söyleyerek dışarı çıktı.
Emre beklediği sonuçların çıktığını öğrendiğinde zarfı teslim aldığı gibi hastaneden çıkmıştı. Arkadaşını arayarak yanına geldiğini söyledi. Böyle bir durumda onu yalnız bırakmak istemiyordu. Her ne kadar istemede de sonuçların negatif çıkacağını düşünüyordu. Bu yüzden kendi çalıştığı hastane de şimdiden bir oda ayarlamıştı. Burada işleri biter bitmez Leyla’yı ve bebeğini oraya sevk edeceklerdi. Arkadaşlarını daha fazla bu hastanede bulundurmak istemiyordu.
Orhan arkadaşının DNA testi ile geldiğini öğrendiğinde hemen Yağmur’u aradı.
“ Orhan Abi ”
“ Yağmur hemen hastaneye gelir misin? ”
“ gelirim tabi, test sonuçları mı çıktı? ”
Yağmur, Orhan’dan yanıt beklerken bir yandan da hazırlanarak çıkmaları gerektiğine dair ekip arkadaşlarına işaret verdi. Bundan sonrasını maalesef tek başına yapamazdı. Emniyette en güvendiği insanlar olan ekip arkadaşlarını yanına almak en doğru seçenekti. Yağmur’un işareti ile hazırlanmaya başlayan ekip, ne olduğunu anlamasalar da birkaç gündür arkadaşlarını sıkıntıya sokan konuyla ilgili olduğunu düşünüyorlardı.
“ evet, sonuçlar çıktı. Arkadaşım birazdan burada olacak ne yapılacaksa bir an önce yapalım artık kızıma kavuşmak istiyorum ”
Yağmur ekip arkadaşları ile hastaneye doğru giderken olan biteni bazı kısımları çıkararak anlattı. Halil, Derya ve Tayfun duydukları karşısında şaşırtırken içten içe Yağmur'un daha önce gelerek onlardan neden yardım istemediğini sorguluyorlardı. Elbette hepsi Yağmur'un anlattıklarının eksik olduğunun farkındaydı. Ancak kimse şu an bu konu üzerinde fazla konuşarak onu sıkmak istemedi. Daha sonra elbette soracaklardı.
Hastane kapısından girdiklerinde üçü de Yağmur'un kendilerini yönlendirmesi için geriden yürümeye başladılar. Şuan hastaneyi en iyi Yağmur'un bildiğinin hepsi farkındaydı.
Orhan ve Emre ise onları bebeklerin bulunduğu koridorda bekliyordu. İkisi de zarfı polislerin gözetiminde açmanın daha doğru olacağını düşünüyorlardı. Oysa bunun bir bahane olduğunu gayet iyi biliyorlardı.
Orhan koridorun başında kendilerine doğru gelen Yağmur'u ve polis arkadaşlarını gördüğünde derin bir nefes alarak yerinde doğruldu.
" Abi zarfı açtınız mı? Sonuç belli oldu mu? "
" Hayır, açmadık sizlerin gözetiminde açmak daha doğru olur diye düşündük "
Ekip lideri olarak Tayfun bir adım öne çıkarak kendini tanıttı.
“ ben ekip sorumlusu Tayfun Kartal, doğru bir karar verdiniz. Herhangi bir itiraz durumunda bu sizin aleyhinizde kullanabilirdi ”
Yağmur ve diğerleri de Tayfun’un konuşmasını başlarını sallayarak onayladı. Daha fazla beklemek istemeyen Orhan zarfı dikkatlice açtı. Sonuç tamda tahmin ettikleri gibi çıktı. Durumun gerçekliği ile tüm vücudu titredi. Elindeki kâğıdı Yağmur’a uzattı.
“ yine bizim sana borcunu nasıl ödeyeceğimizi bilmediğimiz bir iyilik daha yaptın. Önce canımızı sonrada kızımızı kurtardın. Hakkını nasıl ödeyeceğim ben”
Yağmur kendisine uzatılan kâğıttaki yazandan çok Orhan’ın söylediklerinden etkilendi. Gözlerinin dolmasına müsaade etmezken zorlukla yutkundu. Yardım ettiği insanların ona duyduğu minnet içini mutluluk ile dolduruyor gözleri doluyordu. Yaptığı işi her zaman sevecekti.
“ Orhan abi ben sadece yapmam gerekeni yaptım. Senin bana ödeyecek bir borcun yok, Leyla ablayla mutlu bir hayat sürün benim için yeterli ”
Orada bulunan kişiler olayı anlamamış olsalar da Yağmur’un farklı bir yanını daha gördü. Kendisinden önce başka insanları önemseyen biri olduğuna hepsi emin olmuştu.
Bu duygusal konuşmalardan sonra her şey hızla gelişti. Orhan hastane hakkında suç duyurusunda bulundu. Ardından savcı aranarak başhekim ve hastane çalışanları hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. Leyla ise kocasının uzun süre odaya gelmemesinden şüphelenerek onu aramak için odasından ayrıldığında, hastanede ki koşturmayı gördüğünde endişelendi. Birini durdurarak neler olduğunu sorduğunda öğrendikleri ile sarsıldı.
Odaya geri dönerken bu olayın kendi başlarına gelmemiş olmasını diledi. Oysa bilmiyordu ki tüm olay onlar sayesinde açığa çıkmıştı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |