
İyi okumalar. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın....
12. BÖLÜM
“ Hiçbir şey yapmazsak, hiçbir şey değişmeyecek ”
-Anonim-
Her şeyin bir zamanı vardır. Hiçbir olay zamanı gelmeden ortaya çıkmaz. Gerçeklerin elbet bir gün bir şekilde ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. Yağmur ve ailesi içinde bu gerçek değişmemiş geçmişte yapılanlar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyordu.
Yağmur buluşma adresine giderken aklında birçok düşünce vardı. Bir yandan abisinin gerçekten yaşayıp yaşamadığını düşünüyordu. Bir yandan da Devran’ı göreceği ve konuşacakları için heyecanlıydı.
…….
Buluşma adresine ulaştığında arabayı park ederek aşağı indi. Adres yıllar önce yine aynı kişiyle buluşmak için geldiği ormandı. Buraya bu saatte gelmek onu tedirgin etmek yerine bir dinginlik verdi. Aklındaki sorunlardan biraz olsun uzaklaştı. Ayakları kendinden bağımsız hareket ediyor gibi gideceği yere doğru ilerledi. Sanki her zaman bu ormana geliyor tüm yolları biliyor gibi adımları onu yönlendiriyordu. Aslında içindeki gücün sahibine doğru çekildiğini biliyordu. Bu duyguları yıllar öncede tecrübe etmişti. Bir kaç dakikalık yürüyüşün ardından yine ileride yanan kamp ateşini gördü.
“ merhaba çok bekletmedim umarım ”
Devran oturduğu yerden kalkarak arkasını döndüğünde kollarını iki yana açarak Yağmur’un gelmesini bekledi. Yağmur çok düşünmeden kollarının arasına girerek ona sıkıca sarıldı. İçindeki sıkıntılardan arındığını kuş gibi hafiflediğini hissediyordu. Devran’ın onun üzerindeki etkisini artık sorgulamıyordu.
“ hayır, bekletmedin tam zamanında geldin ”
İkisi de sarılmaya son verdiklerinde karşılıklı kamp sandalyesine oturdu. Yağmur karşısındaki adamı incelerken onunda kendisine baktığını fark etti.
“ bir süredir operasyon ile ilgilendiğim için konuşamadık seninle işyerindeki sorunu çözebildin mi? ”
“ çözdüm merak etme, asıl sen anlat o gün ben gittikten sonra neler oldu. Aklım sende kaldı sorun çıkar diye telefonda da soramadım ”
Yağmur gelen soru ile sıkıntılı bir nefes verirken ateşin ısısını daha çok hissetmek için oturduğu yerde biraz öne kaydı. Ellerini ateşe uzatırken gözlerini de ellerinden ayırmadan anlatmaya başladı.
“ sen gittikten sonra hastanede doğum yapan birçok kişinin odasına baktım. Öngörüde ki gece doğum yapan hastaları kayıtlara bakmadan bulmak biraz zor oldu. İlk odadaki kadın sarışındı. Diğer üç odadakilerin ise saatleri tutmuyordu. Son iki oda da aradığım kişiyi bulduğumda şok oldum Devran, böyle bir olayın bir anne ve babanın başına gelmesi kötüyken tanıdığım insanların başına gelmesi daha kötü.”
“ bir dakika tanıdığım kişi derken, yani bu olay bir akrabanın başına mı geldi ”
“ akrabam değil ama üç senedir tanıyorum. Hatta bu konuyu anlattıktan sonra sana birkaç soru sormam lazım. Anlatmaya devam ediyorum. ”
Yağmur, Devran’ın tamam anlamındaki baş hareketi ile anlatmaya devam etti.
“ üç sene önce öngörülerim sayesinde kurtardığım ilk kişiydiler. Orhan abiye anlattım durumu başta inanmadı ama içine şüphe düştüğü için DNA testi yaptırmış. Sonuç negatif çıkınca suç duyurusunda bulundu. Ondan sonra zaten her şey hızlı gelişti. Hastane personelinin tamamı gözaltına alındı. Kayıtlar inlendi suçlular yargılandı. Haftalardır bu mesele ile uğraşıyoruz ve hala baştaki adam ya da adamlara ulaşamadığımızı düşünüyorum. Böyle işte ”
Devran öğrendikleri karşısında çok şaşkındı. Olayın büyük olduğunu biliyordu ancak daha da büyüyecek gibi görünüyordu. Yağmur için endişelenmeden duramıyordu.
“Dediğin gibi baştaki kişiler hala yakalanmadıysa ki öyle görünüyor böyle büyük bir olayın çok kısa bir süreliğine de olsa basına yansımaması tuhaf en azından ben böyle bir haber görmedim. Bu durumda olayı kapatmaya çalıştıklarını düşünmeye başlıyorum. Senin için endişeleniyorum. Bu olayın ortaya çıkmasını senin sağladığını bu kişi veya kişiler öğrenilirse olacakları düşünmek bile istemiyorum. Çok dikkatli olman lazım”
Yağmur onun söylediklerinde haklı olduğunu biliyordu. Aynı olasılıkları kendisi de düşünmüştü. Ama bu olaya çoktan dâhil olmuştu. Artık olacaklardan korkarak geri duramazdı. Ailesini, abisini düşündükçe dolan gözlerinden bir damla yaş düşerken karşısında kendisine endişe ile bakan Devran’a döndü.
“ ben bu işe yıllar önce dâhil olmuşum zaten şimdi olacaklardan korkup kaçmam mümkün değil. Ayrıca bunu yapanları yakalamadan ben rahat nefes alamam”
Devran kendisine gözleri dolu dolu bakan Yağmur’a baktıkça içine sıkıntı çöküyordu. Onu hep mutlu görmek isterken böyle görmek canını sıktı. Yerinden kalkarak sandalyesini Yağmur’un yaklaştırdı. Tekrar oturduğunda uzanarak elinden tuttu. Hala kendisine dolu gözlerle bakan Yağmur’a baktı.
“ şimdi bana seni böyle ağlatan sorunu anlatmanı istiyorum. Sorun her ne ise beraber çözeriz seni böyle görmek istemiyorum ”
“ o gün hastanedeki personellerin tutukladığı gün başhekimin odasındaki dinleme cihazını almaya girdiğimde bir defter buldum. Karakola teslim etmenin doğru olmadığını hissettiğimde incelemek için eve götürdüm. Haftalardır bakamadım dün dinlenmek için eve gittiğimde kontrol etme fırsatım oldu. Sayfalarca yaptıklarını kayıt altına almış, Devran o sayfaların birinde anne ve babamın ismi vardı. ”
“ ne ”
Devran her şeyi beklerdi ama Yağmur’un ailesinin de başına böyle bir olayın gelmiş olmasını beklemezdi. Soru sormak isterken Yağmur’un tekrar konuşması ile susarak dinlemeye devam etti.
“ yıllar önce annemin doğumda kaybettiği oğlu yaşıyormuş Devran, benim abim yaşıyormuş ”
Devran son söylediklerinden sonra içli içli ağlamaya başlayan Yağmur’u kendine çekerek sarıldı. Aralarındaki güç bağından mı? Yoksa Yağmur’a çok alışmış olmasından mı bilmiyordu ama o böyle içli içli ağladıkça kalbi sıkışıyordu. Yağmur sarıldığı adamın göğsünde rahatça ağladı. Saatler önce anne ve babasına söyleyemediği için kendisini çok sıktığından şuan ağlama krizi geçiriyordu. Abisini bir an önce bulmak için önce kendisine gelmesi gerektiğini bildiği için Devran’ın beline sarılı olan kollarını gevşetti. Geriye çekilirken bir yandanda gözlerini silerek toparlanmaya çalıştı.
“ ailene durumdan bahsettin mi ?”
“ hayır söyleyemedim abimi doğumda kaybetmediğimizi öğrendim ancak şuan nerede bilmiyorum diyemezdim. Her ne kadar söylemek istemesem de yaşıyor mu? Onu bile bilmiyorum. Ben yıllarca bir abim ya da bir kardeşim olmasını çok istedim. Şimdi öğreniyorum ki abimi bizden çalmışlar. Bunu kaldırmakta zorlanıyorum. Öğrendiğimden bu yana kaç kez ağlama krizine girdim saymadım. Devran sadece abimi değil benim hayalimi de çalmışlar ”
Devran’ın söyleyecek söz bulamadı. Yağmur ona burukça gülümsedi.
“ bunları anlatabileceğim bir tek sen varsın ”
“ bana her zaman her şeyi anlatabilirsin aynı benim sana anlatacağım gibi ”
“ teşekkür ederim iyi ki varsın”
“ sende iyi ki varsın. Şimdi bu kötü olayları bir süreliğine bir kenara bırakalım. Başka bir konu açalım konuşmanın başında sen bana bir şey soracağını söylemiştin ne soracaktın ”
“ haklısın bunları sonra konuşalım. Ben Orhan abi ve Leyla Abla ile ilgili üç defa öngörü gördüm. Bun sebebini merak ediyorum. Neden sürekli onlar ”
Devran, Yağmur’un söyledikleri ile ailesinden kalan günlüklerdeki okuduklarını beyin süzgecinden geçirmeye başladı. Birkaç dakikalık sessizliğin ardından Yağmur’un sorusunu cevapladı.
“ benim başıma hiç gelmedi ama günlüklerde okuduğumu hatırlıyorum. Onlar ile tanışman ilk öngörün sayesinde olduğunu söylemiştin. Onları kurtarırken veya daha sonrasında aranızda bir bağ oluşmuş olmalı. Güçlerin ile onların zor durumunu hissediyorsun ve bu yüzden yardıma ihtiyaçları olduğunda onlar hakkında öngörüler görüyorsun. Ama bu göründüğü kadar iyi bir şey değil ”
“ nasıl yani ”
“ şöyle ki onlara sürekli yardım ediyor olman iyi bir şey evet ama her zor durumda kaldıklarında onları görmeye devam edersen bu seni yıpratır. Hayatın onlara bağımlı hale gelir aynı zamanda onlarda sana bağımlı hale gelecek. Bunu isteyerek yapmayacaklar elbette, her sorunda seni gördükleri için sürekli akıllarına sen geleceksin. Bazı olayların yaşanması gerekiyor ki bu olaylardan ders çıkarılsın. Ayrıca sürekli onlara yardım eli uzatırsan bir süre sonra akıllarında soru işaretleri oluşmaya başlamasına engel olmazsın. Bu durum güçlerinin açığa çıkmasına bile yol açabilir. Çok üzgünüm ama o bağdan kurtulmalısın. Kendin içinde, onlar içinde güçlerin yüzünden oluşan o bağı kesmelisin. İşte o zaman onlar ile normal bir şekilde hayatına devam edebilirsin ”
Yağmur, Devran’ın anlattıklarını uzunca bir süre düşündükten sonra haklı olduğu kanısına vardı.
“ haklısın, aramızdaki bu bağı nasıl kesmem gerekiyor ”
“ hemen şimdi yapmamız mümkün derdim ancak kafan o kadar dolu ki bunu yaparken zarar görebilirsin. Önce biraz dinlenmeli ve kafanı boşaltmalısın ”
Yağmur onun yine haklı açıklamaları karşısında gülümseyerek arkasına yaslandı.
“ beni benden çok düşünüyorsun ”
Devran’da onun gibi arkasına yaslanırken Yağmur’un az önceki üzgün bakan gözlerinin aksine şuan parlayan gözlerine bakarak cevapladı.
“ eminim bu durumda ben olsam sende beni düşünürdün ”
Yağmur başını sallayarak onu onayladı. Uzun zaman sonra ikisi de biri ile sohbet ettiği için çok mutluydu. Rahatlamış hissediyorlardı. Bir süre daha günlük konulardan konuştular. Gecenin geç saatlerinde bu sohbeti tekrar yapma konusunda sözleşerek ormandan ayrıldılar.
…….
Devran ile buluşmalarının üzerinden birkaç gün geçmişti. Ruh hali eskisinden on kat daha iyiydi. İşine kolayca odaklanıyordu. Ekip arkadaşları ile bol bol sohbet ediyor artık kendisini onların yanında rahat hissediyordu. Devran ile birkaç kez telefonda konuşmuşlardı. İstanbul’a döneceğini öğrendiğinde üzülse de artık kendi hayatına devam etmesi gerektiğini biliyordu.
Ekip arkadaşları Yağmur’da ki değişimin elbette farkındaydı. Bu değişimin sebebini merak etseler de iyi yönde bir değişim olduğu için çok üstünde durmadılar. Ama biri vardı ki aklından bir düşünce hiç çıkmıyordu. Halil, Yağmur ekibe geldiği günden beri ondan hoşlanıyordu. Sürekli kendisinden ve diğer ekip arkadaşlarından uzak durması onunla konuşmasını engelliyordu.
Birkaç haftadır onun kendisinden daha da uzaklaşacağını düşünüyordu. Yağmur’un hastane tanıştıkları Devran ile telefonda sürekli konuştuğunu görüyordu. Mesele biri ile konuşması değil gözlerinin içi parlayarak konuşmasıydı. Hayatında biri olduğuna neredeyse emindi. Yine de duygularını ona açmak için geç olmadığını düşünmek istiyordu. Nihayet cesaretini toplayarak bugün konuşma kararı aldı.
……..
Yağmur ve ekip arkadaşları hırsızlık ihbarı yapılan evden döndüklerinde yerlerine geçti. Geldikleri görev hakkında raporları tamamlamak için bilgisayarlarını açarken bir yandan da ihbar hakkında konuşuyorlardı.
“ sizce de basit bir hırsızlık demek için ev biraz fazla temiz görünmüyor muydu? ”
Yağmur da aynı Derya gibi düşünüyordu.
“ Derya’ya katılıyorum sanki alacakları eşyaların yerini biliyorlarmış”
Halil ve Tayfun’da ikisini onayladı. Tayfun yine de ekip lideri olarak olayı profesyonelce ele aldı.
“ basit hırsızlık diye bir şey yoktur. Bir parça eşya bile çalınsa hırsızlık hırsızlıktır. Bu olayı etraflıca araştıracağız unutmayın. Rapor işi bitince şüpheliler listesi çıkarmaya başlayalım. Bu işi de kimseyi atlamadan herkesi eleyerek çözelim”
Tayfun’un sözlerinden sonra hep beraber işe koyulmuşlardı. Bir süre sonra yanlarına gelen memurun sesi ile dikkatlerini ona verdiler.
“ Yağmur, Müdür seni odasına çağırıyor ”
“ neden çağırdığı hakkında bilgi verdi mi? ”
“ maalesef sadece acil olduğunu söyledi”
Yağmur kaşlarını diğer arkadaşları gibi çatarken ayağa kalktı. Rütbeli kişi olarak Tayfun’a bakarak konuştu.
“ ben daha fazla bekletmeden gideyim gelince konuşuruz ”
Arkadaşlarına konuşma fırsatı tanımadan odadan çıktı. Hakan Müdürün odasına doğru giderken acil olan konunun ne olduğunu merak ediyordu. Yağmur Müdürün odasının önüne geldiğinde derin bir nefes alarak kapıyı çaldı. Odaya girerken tüm düşüncelerini dışarıda bıraktı.
" Müdürüm beni çağırmışsınız"
" gel Yağmur otur konuşacaklarımız var"
Yağmur gelen komut ile az ilerisindeki koltuğa oturarak Hakan Müdürün konuşmasını bekledi.
" Yağmur son operasyondaki başarılarından dolayı terfi alıyorsun tebrik ederim. Bu sana iyi haberimdi. Bir de kötü haberim var aslında çok kötü de sayılmaz. Rütben yükseleceği için burada seninle aynı rütbeye sahip normal sayıdan fazla kişi olacak, bu yüzden tayininin çıkması talimatı verildi. Elimden geldiğince durdurmaya çalıştım ama kurallara da maalesef karşı gelemem. Sana yapabileceğim tek yardım istediğin bir şehre göndermelerini sağlamak olacak gerçekten daha fazla yardımcı olamadığım için üzgünüm "
Yağmur bu odaya gelirken kesinlikle beklediği konuşma bu değildi. Yine de bir şey söyleyemedi. İtiraz etmedi zaten etse de işe yaramazdı. Müdürünün elinden birşey gelmiyorsa o ne yapabilirdi.
" Müdürüm verilen terfi için çok mutlu oldum. Buradan gitmek beni de çok üzecek. Ama bu mesleği seçerken neresi olursa olsun görevi en iyi şekilde yapacağıma olan güvenim tamdı. Hala öyle doğu, batı veya herhangi bir bölge fark etmez benim için ama yapmam gereken çok önemli bir şey var. O yüzden İstanbul’a gitmek istiyorum Müdürüm. "
Hakan Müdür aldığı yanıt ile karşısındaki genç memura gururla bakıyordu. Son söyledikleri ile kaşları çatılsa da duyduğu gurur değişmedi.
“ seni İstanbul’a göndermeleri için elimden geleni yapacağım. Sana yardım edebileceğim bir şey var mı?”
Yağmur en azın defter konusunu Müdürüne söylemesi gerektiğini düşünüyordu. Güçleri ile karşısında kendisine gururla bakan adamın düşüncelerini okudu. Kötü niyetli bir düşünceye rastlamadı. Burada çalışmaya başladığı zaman herkesi kontrol etmeyi ihmal etmediği için Müdürünün iyi bir insan olduğunu biliyordu.
“ Müdürüm aslında benim size söylemem gereken önemli bir konu var”
“ söyle bakalım”
Yağmur yerinde huzursuzca kıpırdandı. Nasıl söyleyeceğini bilmediği konuya direk girmenin doğru olacağına karar verdi.
“ geçen ki operasyonda emniyete teslim etmediğim bir delil var. Başhekimin odasını kontrol ederken buldum ve başta önemli bir defterdir diye yanıma aldım. İçine bakınca önemli olup olmadığını anlayınca gerçekten getirecektim. Ama deftere bakmam biraz zaman aldı. Birçok kişi ve bende dâhil sürekli sorgu da olduğumuz için birkaç gün önceye kadar fırsatım olmadı. Unutmuştum zaten defterin bende kaldığını baktığımda içinde bebeklerin gerçek ailesi ve verildiği aileler yazıyordu.”
“ Yağmur delili hemen teslim etmen gerekiyordu. Ya sorgularda bebekleri kimlere verdiklerini söylemeselerdi. Ya o bebekler ailelerine daha geç kavuşsaydı. Bu büyük bir sorumsuzluk”
“ biliyorum Müdürüm gerçekten neler ile sonuçlanacağını biliyorum. O an o defteri alırken orada kalırsa ortadan kaybolacağını hissettim. Polis içgüdülerim almam gerektiğini söylüyordu. Defterde yazmayan çoğu kişinin ailesine ulaşarak bu olayı çözdük. Defterde yazan kişiler önemli kişiler bazıları tutuklandı. Ve suçlarını itiraf ettiler birkaç kişi kaldı.”
“ defteri hemen bana getir ben diğerleri hakkında araştırmaya başlayım. Bir daha böyle bir şey olmasın Yağmur”
Yağmur elbette defteri teslim edecekti. Ama abisini kendisi bulmak istiyordu. Abisini düşündükçe gözleri dolarken karşısında kendisine kızgın halde Hakan Müdürüne baktı.
“ Müdürüm”
“ Yağmur bana anlatmadığın başka bir daha konu var değil mi?”
Yağmur kendisini ağlamamak için sıkarken sadece başını sallayarak onayladı. Buna rağmen gözlerinden akan birkaç damla yaşa mani olamadı. Hakan Müdür Yağmur’un o halini görünce konunun düşündüğünden daha derin olduğunu anladı. Karşısındaki genç memur için üzüldü. Elinden gelen yardımı yapmaya hazırdı. Yağmur biraz olsun kendine geldiğinde her şeyi anlatmasının vakti geldiğini biliyordu.
“ özür dilerim Müdürüm. Bu konu açılınca kendimi tutmakta zorlanıyorum. Öğrendiğimden bu yana kaç gün geçti hala kabullenemiyorum. Size anlatacağım tek bir konu kaldı. Defterdeki ailelerden biri de benim ailem”
Hakan Müdür duyduklarının şokunu ile birkaç saniye donup kaldı.
“ ne”
“ benim bir abim vardı. Doğumda kaybetmiş annem. Geçen gün öğrendim ki yaşıyor başka bir aileye, o ailenin ölü doğan bebeğini de bize vermişler. Abimi bulmam lazım Müdürüm. Aileme söylemeden önce doğru olup olmadığını, abimin gerçekten yaşayıp yaşamadığını öğrenmem lazım. Bu yüzden İstanbul’a gitmem gerekiyor. Diğer ailenin orada yaşadığını öğrendim ”
Hakan Müdürün biraz önceki şaşkınlığı geçmeden üstüne duydukları daha da şaşırdı.
“ nasıl yani senin ailenin de mi bebeğini alarak başka bir aileye vermişler. Hemen o aile için tutuklama kararı çıkarmalıyız”
Yağmur, Hakan Müdürün söyledikleri ile endişelendi. Eğer o aile şimdi tutuklanırsa ailesi de her şeyi öğrenirdi.
“ Müdürüm şimdi olmaz aileme daha anlatmadım. Doğruluğunu teyit etmeden bu açığa çıkar ve ailem duyarsa yıkılırlar. Onlar çok acı çektiler bir kez daha olmaz. Ya ben yanılıyorsam ya sadece isim benzerliği ise bunu araştırmam lazım Müdürüm. Belki o ailenin de haberi yoktur. Araştırma yaparken buraya bir davet için kısa bir süreliğine geldiklerini öğrendim. Kadının doğum sancısı tutmuş ve burada doğum yapmış. Yani sadece tesadüf de olabilir. Araştırmadan insanların hayatını karartamam polisim ben, önce soruşturmam lazım. Kendi meselem olsa bile delilsiz ve kanıtsız kimseyi suçlayamam bana bu öğretildi. Lütfen bu konuda bana güvenin”
Hakan Müdür karşısındaki genç polisin sözlerinden sonra ona hak verdi. Bu konuda acele davranarak suçsuz insanları suçlu duruma düşürmek doğru değildi.
“ peki, bu konuda sana hak veriyorum. Araştır suçluyu adalete teslim et sana güveniyorum.”
“ sağ olun Müdürüm. Ben defteri size teslim ederim. İçindeki diğer kişiler ile iletişime geçersiniz”
Hakan Müdür başını sallayarak Yağmur’u onaylarken artık gidebileceğini söyledi.
Yağmur odadan çıkarak arkadaşlarının yanına doğru yürüdü. Az önce ağladığı için gözleri kızarmış olması onun için şu an önemli değildi. Üzerinde gerçekleri anlatmanın verdiği rahatlama vardı. Buradan gitmeden önce o defteri teslim etmesi gerektiğini biliyordu. Bunu sonunda yapacaktı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |